Φ suheda Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Truva / Troy 2004 Görsel bir şölen Ünlü İlyada destanından sinemaya uyarlanan bir film.. Bayanlar uyarmadı demeyin,eğer bu filmi görmemişseniz yanınızda peçete ile izleyin,yok,yok ağlamak için değil tabi ağlanacak duygusal sahneleride var ama...Brad Pitt'i göreceğiniz her sahnede ağzınızın suyu akabilir Valla ben izlerken alt çenem yerde izlemiştim,adam bronz bir heykel gibi gözlerinizi alamıyorsunuz.. Truva filmi harita üzerinde Çannakkale'yi göstererek başlıyor,sonra Truva'nın genç prensi Paris'in (Orlando Bloom)Sparta kraliçesi Helena ( Diane Kruger) ile aşkına geçiyor,Helena Paris'e aşıktır ve onunla birlikte Truva'ya kaçarlar. Bu arada Helena'yı oynayan Diane Kruger bana göre hiç güzel bir kadın değil en azından uğrunda savaş olabilecek kadar hiç değil,hoş filmde ki savaşta Helena için değil aslında..Herneyse.. Paris ve Helena'nın kaçışı Sparta'yı ayağa kaldırır,kocası Kral Menelaus Truvaya savaş açmaya karar verir ama Truva o ana dek hiç bir savaşta yenilmemiş oldukça güçlü bir şehirdir. Asıl kral Agamemnon yani Menelaus'un ağabeyi Helena'nın kaçışını Truvayı elde etmek için iyi bir fırsat olduğuna karar verir ve muhteşem bir donanma ile Truva'ya savaş açar.. Yunan ordusunun başında yenilmeyen büyük savaşçı Aşil (Brad Pitt)vardır.(Bu film için altı ay vucut çalışmış)Ve onun karşısında Truvanın prensi Hector(Eric Bana) Bu filmde en çok seveceğiniz karakter Hector'dur,güçlü ve iyi bir savaşçı olan Hector silik kardeşi Paris'i himayesine almış,iyi bir eş , iyi bir ağabey , iyi bir baba ve iyi bir evlattır. Hele filmin bir sahnesinde Aşil'le yaptığı birebir dövüş sahnesi vardır ki bence sinema tarihinin unutulmaz sahnelerinde biridir. Savaş esnasında Aşil Truva Kral'nın güzel yeğenini esir alır fakat zamanla ona karşı hissettiklerinin aşk olduğunu fark eder. Muhteşem savaş sahneleri ve antik yunan devrinin izleyiciye çok başarılı bir şekilde takdim edildiği film gerçek bir görsel şölen gibi.Oyuncu kadrosunun son derece başarılı ve ünlü sanatçılardan oluşmasıda filme ayrı bir hava vermiş.. Bir yanda gözünü hırs bürümüş Sparta Kralı diğer yanda ülkelerini sadakatla savunan Truva'lılar.. Filmin künyesi.... Yönetmen: Wolfgang Petersen Oyuncular: Brad Pitt, Eric Bana, Orlando Bloom Senaryo : Homeros(Kitap), David Benioff(Kitap)Tür: Savaş, Macera, Dram, Aksiyon Konusu: Truva [Troya] Prensi Paris (Orlando Bloom) ile Isparta Kraliçesi Helen(Diane Kruger) birbirlerine aşıktırlar. Paris'in Helen'i kocası Kral Menelaus'tan (Brendan Gleeson) çalması kabul edilemeyecek bir hakarettir. Aile onuru Menelaus'a yapılan bu yanlış hareketin kardeşi Agamemnon'a (Brian Cox) da yapıldığını öngörmektedir. Mikene Kralı olarak büyük bir güce sahip olan Agamemnon, Helen'i Truva'dan geri getirerek kardeşinin şerefini kurtarmak için kısa sürede Yunanistan'ın tüm ordularını bir araya toplar. Aslında, Agamemnon'un onur peşinde koşmasının amacı Truva'nın kontrolünü ele geçirerek büyük imparatorluğunu daha da güçlendirmektir. Duvarlarla çevrili Truva şehri, Kral Priam'ın (Peter O'Toole) yönetimindedir. Güçlü oğlu Prens Hektor'un (Eric Bana) savunduğu duvarları aşmayı daha önce hiçbir ordu başaramamıştır. Truva'ya karşı girilecek savaşın zafer ya da yenilgiyle sonuçlanmasını belirleyecek olan anahtar kişi ise yaşayan en büyük savaşçı olduğuna inanılan kibirli ve asi görünüşlü, yenilmez Aşil'dir (Brad Pitt). Agamemnon ve ordusuyla birlikte Truva kapılarına saldırmasına neden olan şey de isminin sonsuza dek yaşaması için duyduğu doymak bilmez açlıktır; ama sonunda onun da yazgısını belirleyecek olan şey aşktır. İki dünya onur ve iktidar için savaşa tutuşurlar. Binlercesi şan peşinde ölecek, ve bir ulus da aşk uğruna yerle bir olacaktır. Alıntı
Φ crazy mom Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gercekten Suheda oneydi Brad Adam yaslanmiyor adeta. Benim cok hosuma gitmisti. Ama hector ile savasinda ********** Birde sanirim abim cok sevecekki yegnimin adini Achilles koydu Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 4 Mart , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 4 Mart , 2008 Gercekten Suheda oneydi Brad Adam yaslanmiyor adeta. Benim cok hosuma gitmisti. ****************... Birde sanirim abim cok sevecekki yegnimin adini Achilles koydu Bence bir erkek için en ideal yaşta,hani bir söz vardır ya "kırk yaşında erkek afyon gibidir kokusu yeter" ****** Alıntı
Φ crazy mom Gönderi tarihi: 5 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 5 Mart , 2008 Gercekten soylemisim Yazarken dikkat etmemistim Artik izleeycek olanlar kusuruma bakmasinlar... Gerci bu filmi hala izlemeyen varmidir Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 20 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 20 Mart , 2008 Brad Pitt sadece bir sahnedeki performansıyla ona yönelik "jön" eleştirilerini yıkmıştı benim gözümde bu filmde. ------spoiler------ Kuzeni Patroclus, Achilles'in savaş kıyafetlerini giyip Myrmidon'ları savaşa götürüp, Onu Achilles zanneden Hector tarafından boğazı kesilerek öldürüldükten sonra. Achilles çadırdan çıktı, Savaştan dönen Myrmidon'ların başında yardımcısı Eudorus'u gördü. Eudorus'un emirlerine karşı gelerek Myrmidon'ları savaşa götürdüğünü sanıp üstüne yürüdü. Eudorus "ben götürmedim efendim. sizin götürdüğünüzü sandık" deyince, Brad Pitt'in ortaya koyduğu oyunculuk tek kelimeyle mükemmeldi. Kafası karışıp ne olduğunu anlamak için düşünmesi, anladığında yüzünün aldığı hal, Patroclus'un öldüğünü düşünüp ağlamaklı oluşu. Böylesine ince noktaları iki üç saniyelik mimiklerle seyirciye anlatması. Gerçekten usta bir oyuncu olduğunu gösterdi Film anlamında ben tarihi şirinleştirmeyi sevmiyorum sinemada. Neyi kastediyorum, İlyada Efsanesinin yazıldığı çağda gayet normal karşılanan birçok şey bugün ters karşılanır. Bir çok tarihi filmde bunu yaparlar. Yani baş karakter ve diğer iyi karakterlerin hikayenin orjinalinde sahip oldukları özellikleri ayıklarlar. Sebebide o özelliklerin şimdi hoş karşılanmıyor oluşudur. Yalnızca kıyafetleri, araç gereçleri, binalar vs o çağınkilerle aynı şekilde tasarlamak yetmiyor atmosferi yaratmaya. Achilles Eşcinselse ilyada destanında öyle bırak. Truva savaşına katılmamak için kadın kılığına girip haremde saklandıysa öyle kalsın. Patroclus sevgilisiyse aynı zamanda Achilles'in bırak öyle olsun. Helen savaştan sonra Paris'i terkedip yine kocası Menelaus'a dönmüşse bırak öyle bitsin. Menelaus dürüst, halkının çok sevdiği, insaflı ve Helen'i gerçekten çok seven bir adamsa destanda filmdede öyle olsun. Eminimki yaratılan atmosfer daha güzel olurdu. Bunun yerine dur Achilles'i tam erkek yapalım. Patroclus sevgilisi değil kankası olsun. Hatta Achilles macerayı sap sap tamamlamasın ona birde Asil ama mütevazi bir sevgili bulalım. Madem Helen Menelaus'u terkedip Paris'le kaçtı, o zaman Helen'e seyirci kızmasın diye Menelaus'u gaddar, zalim, kötü bir adam yapalım. Yani "iyi adam" ı seyircinin ayıplayacağı tüm özelliklerden arındıralım. "Kötü adam" ı da tamamen kötü yapalım seyirci ondan nefret etsin düşüncesi. Bu anlamda basit bir senaryo olmuş. Filmin prodüksiyonu, çekimi, oyunculuk, kalitesi mükemmel. Ama senaryo bazında asla iz bırakamıyacak ucuz bir film. Aynı basitliği Spielberg Schindler'in Listesi'nde yapmıştı. Schindler Yahudileri kurtarmak için en son kurduğu silah fabrikasında karısıyla değil metresiyle birlikte kalıyordu. Hatta savaş bitince metresiyle kaçtı Polonya'dan. Ama Spielberg böylesine iyi bir adamın karısını aldadtıp metresiyle yaşamasını yakıştıramadı ve adamın hayat hikayesini değiştirip metresinin yerine karısını yerleştiriverdi. ------spoiler--------- Bunlar sinemada orjinalliği bozan, ve gerçekçilikten uzaklaştıran taktikler. Bunun yanında HBO Rome diye bir dizi yaptı Roma İmparatorluğunda Caesar öncesi, Caesar dönemi, Ve Caesar sonrası üçlü ittifakı anlatan. Adamlar nasıl yaşadıysa, nasıl davrandıysa, zevkleri neyse hiçbir manevra yapmadan olduğu gibi yansıttı esere. Neticede mükemmel bir şey çıktı ortaya. Biz Dizinin dürüst ve mert karakteri Lucius Vorenus'u kölelere karşı çok insafsız olmasına rağmen sevdik. Marcus Antonius'u erkek köleleriylede yatmasına rağmen sevdik. Octavianus'u kız kardeşiyle yattığı haliyle kabul ettik. Caesar'ı sinsiliğine rağmen sevdik. Niye bu adamlar bunları yaptı, böyle yaşadılar ve onlar yaşarken bunlar normal şeylerdi. Ve kabullendik nefret etmedik kendilerinden. Çünkü bizim çağımızda yaşamadılar. Tudors diye bir yapım var yine yeni. İngiliz Kraliyetinden Tudors hanedanını anlatan. Ne olmuşsa anlatıyor adamlar. Hiçbirşeyden çekinmeden. Harikada bir yapım. Bu manevranın yerli versiyonunu Dede Korkut hikayelerinin TRT de uyarlanarak dizi haline getirilmesinde gördüm. Ya dede korkut hikayelerinde bizans şehirleri basılınca, askerlerin erkeklerini öldürdükleri kadınlarla nasıl eğlendiklerini, bizans tekfurlarının çocuklara kadar nasıl kılıçtan geçirildiğinide coşkuyla anlatır. Çünkü dede korkutun anlattığı hikayelerin yaşandığı çağda bunlar anormal, yada ayıp karşılanan şeyler değildi. Savaşı kazanan askerin anasının ak sütü gibi görülüyordu yendi düşman askerinin karısı, malları, evi barkı. Düşman soylusunun tüm ailesinin kılıçtan geçirilmesi her savaşın olağan bir haliydi. Tabi bunlar ayıklanmış diziler yapılırken. Hayır utanıyorsan bunlardan çekme diziyi. Ayıklamışlar ayıklamışlar. Neticede kuşa dönmüş hiçbir özelliği kalmamış seyircide haliyle beğenmemiş. Ya bunun neresi güzel diye. Koskoca dedekorkut hikayelerini ayıklaya ayıklaya 1950'li yılların tarihi türk filmleri gibi bir şey çıkarmışlar nihayetinde ortaya. Halen biz Suat Yalaz'ın Türklerin islamiyeti kabul etmelerinden yüzlerce yıl önce yaşamış Şamanist Karaoğlan'a bir macerasında seviştikten sonra gusul abdesti aldırdığı noktadamıyız ? Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.