Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2008 17 yıl La Finestra di Fronte - Karşı Pencere Ferzan Özpetek Filmi... Önce şu şarkının sözlerini atın ve klibin ortasında bir yerlerde kadının merdivenlerden aşağıya hızla indiği yeri aklkınızda tutun... Şarkının hızlandığı kısmı (başlangıçtaki melodisi jenerik olarak kullanılmış) oraya yerleştirin... İşte bu filmi; O sahne + Giovanna + Fondaki Müzik (Gocce di memoria)... Bunların toplamını görmek için bile izlenir... (Fragmanda görebilirsiniz o sahneyi...) Tabii ki ikinci bir sahnesi daha var ki... Anlatacağım aşağıda... Amelie'den sonra içime en çok işleyen Film Müziği bu filme aittir... Ya hu düşünün bir kere, Gecenin bir yarısında uykusuz kalıyorsunuz... Televizyonu açıyorsunuz ve yeni başlayan bir film karşınıza çıkıyor, tesadüf... Pür dikkat kesiliyorsunuz ekrana, film bittikten sonra bile... Çünkü gözlerinizi ayıramıyorsunuz ekrandan... Çünkü film Giovanna'nın bakışları ile bitiyor... Hiç, daha geceleyin izlediğiniz bir filmi, uyandığınızdan tekrar izlemek gibi bir dürtü hissettiniz mi? Tamam, şunu kabul etmek gerekir ki filmin konusu aslında çok güçlü değil... Mesela, Lorenzo ile Giovanna çok çabuk ulaşıyorlar sonuca... Yani nasıl desem, Sen onca zamandır kadını takip et, açılmak için bekle... Sen onca zamandır adamı takip et, açılmak için bekle... Bir haftalık bir flört ve maksimum 5 dakikalık bir sevişme süresi ile tepelere çık, bitir... İlişkileri birden bir ivme kazanıyor. Yani "Hızlı Yaşa" tutkusunu tam olarak işleyememiş... Bayağı bir hızlı geçmiş ama olsun... Kadı kızında bile kusur vardır... Ama Lorenzo, hakkını vermek gerekirse, sağlam romantiklerden... Ya da belki de romantik değil ama yine de konuşmasını biliyor... Mesela Giovanna "-Ne de olsa tanımadığın bir aileyiz!" diyor, Lorenzo cevap veriyor: "-Evet hiç tanımıyorum seni. Her sabah çocuklarını okula bırakmak için iki saat erken çıkıyorsun, siyahi arkadaşınla ve onun çocukları ile. Geceleri mutfakta oturuyorsun ve sigara içiyorsun tek başına. Sigaranı muslukta söndürdükten sonra dışarıya bakıyorsun pencereden, nereye baktığını hiç bilmiyorum..." ve daha neler... Giovanna mest oluyor tabii ki... Aykırı ya da bize aykırı gelecek iki aşk işleniyor: Giovanna'nın aşkı işleniyor, ki evli olduğu halde başka bir erkeğe... Ve hafızasını yitirmiş bir halde buldukları Simone adlı bir Yahudi'nin hemcinsine yani bir erkeğe olan aşkını... Adım adım bir çok şeyi keşfediyorsunuz filmde ve her şeyi bir kenarıya bırakın, Ben en çok etkileyen senaryolar bu tarz senaryolar... Filmde Giovanna'nın aşkının işleneceğini sanıyorsunuz değil mi? Ama bu sırada size Lorenzo'nun aşkının serüvenini de veriyor ayrıntılarla... İnsan orgazm olurken sevdiğini nasıl anlatabilir ki, nasıl sevdiğini? Belki de orgazm taklidir yapmıştır, bilmiyorum, yanında değildim, sadece izledim... Bir yandan Simone'nin hayatını aktarıyor kare kare... Aşkını nasıl keşfettiğini ve aşkına rağmen nelerden fedakarlık yaptığını... Ya da o aşkından nasıl fedakarlık ettiğini, niçin ettiğini... Genel konu ile belki alakasız gibi duruyor ama niye illa ki alakalı olsun ki? Simone'nin de kendi dünyası var değil mi? Ve en güzel örneklerden birisi de Giovanna'nın hep ertelediği hayalleri için adım atabilme cesaretine kavuşabilmesi... En sonunda iki seçim görüyoruz: -Lorenzo'nun peşinden gidebilmesi (ki en sevdiğim sahne işte buydu) -Diğeri de istediği mesleğe en ufaktan başlayabilme cesareti gösterebilmesi... Ve ne var biliyor musunuz? Yalnız büyümüş her kadının ve erkeğin, mutlaka ama mutlaka iyi ya da kötü aşkın kararlar verebildiğini anlıyorsunuz... Zararı ya da yararı kime olursa olsun... Belki de bir karar değildir bu, bilemiyorum... Sadece kendilerini bir an da olsa salabilmelerinden ibarettir... Ama Giovanna size bir şey öğretiyor; Her şeyi öyle bir anda bırakıp gidemezsiniz... Ve İtalya'da da Türk Erkeği tipinin olduğunu, Yani sadece bize özgü bir erkek tipinin olmadığını... Belki de Ferzan Özpetek bilerek öyle yapmıştır: "-Karalayayım ya hu şu İtalyan erkeklerini biraz..." diye bir art niyet gütmüştür... Mesela Simone... Sevdiği adama yazdığı mektubu saklıyor hala... Ve bir insan bu kadar mı bunamış rolü oynayabilir? "-Bu adam gerçekten böyle sanırım" diye düşünmedim değil... Ve kötü haber; Simone'yi oynayan oyuncu filmini beyaz perdede göremeden vefat etmiş... Ferzan Özpetek filmi ona adamış... Ve bir Sezen Aksu fırtınası... Filmi izlerden oyuncu "Serra Yılmaz"ı görmekten başka bir Türk öğesi beklemiyorsunuz en başta... (şu sıralar "Parmaklıklar Ardında" diye bir dizide oynuyordu.) Ama Giovanni ile Emine, kuru temizlemeciye girdiklerinde arka fonda Sezen Aksu'yu duyduğunuzda, Filme dalmış bir zihin olarak birden uyanıyorsunuz ve "-Anaaa anaaaa, ya hu bu Sezen bee..." deyiveriyorsunuz... Ve güzel bir parçası ile... Güzel sahnelerden birisi de Lorenzo'nun Giovanni ile yaşadığı o tek gece... Lorenzo Geovanni'ye sarılıyor, kokluyor... (Aşağıdaki afişte gördüğünüz sahne) Bir çare arıyor Lorenzo ama Giovanni çare aramayı çoktan bırakmış... Gidecek... Ve bu sahne bana 2-3 sene öncesinden çok çok tanıdık geliyor, birebir diyebileceğim kadar... O zaman fondaki müzik: "Ghost" filminin soundtrackiydi... Yapmasınlar kardeşim böyle filmler, alla alla yaaaa!!! Birde o gece Giovanni, Lorenzo'nun evinden kendi evine bakıyordu... Ve kendisini izliyordu... O sahne de çok güzeldi... Filmin sonunda Giovanni artık gitmiş olan Lorenzo'yu anıyor bir mektubunda... Ve güzel mektup yazabildiğimi düşünen biri olarak söyleyebilirim ki; Hakikaten güzel bir mektup... Nasıl yazmış bunu yaaa, çok güzel... ...lorenzo'yu düşündüğüm zaman, onun yüzünü unutmaktan korkuyorum. ve sesini bir daha hatırlayamamaktan. Şu an ne yapıyor? Kime gülümsüyor? Hâlâ öğütlerine ihtiyacım var, Davide.. Bir bakışına, bir jestine. Ama sonra senin jestlerini benimkilerde buluyorum... Seni kelimelerimden tanıyorum... Seni bırakan herkes, sende kendinden de bir parça bırakıyor... Ve anıların sırrı da bu değil mi? Eğer böyleyse kendimi daha güvende hissediyorum..Çünkü asla yalnız olmayacağımı biliyorum... Bu arada Giovanna Mezzogiorno'nun Sanem Çelik'e çok benzediğini eklemek isterim. Ama dudakları ondan daha güzel tabi Neyse... İzleyin, izletin... Dalın gidin işte, güzel bir film alla alla... Kötü olsa söylemeyiz zaten izleyin diye... Eyv... (Gocce di memoria) *** *** *** (Fragman)
Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2008 17 yıl Yazar Bu da o şarkının enstrümental olanı... Güzel hazırlanmış bir klip...
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.