Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2007 Koca bir dağın eteğinde,yaşça sayılmasada,etrafındaki asırlık çınarlarla kıyaslandığında küçük bir ağaçtı at kestanesi..Yukarlardaki ağaçtan düşüp,yuvarlanarak şimdiki yerine kadar gelmiş,hayatın cilvesiyle toprak altına girip yeşermiş ve kök salmıştı..Tamı tamına 63 sene geçmişti bunların üstünden..Heyhaat,dile kolay 63 koca sene.. 63 bahar,63 yaz görmüş 63 kışa böyle soyunup girmişti işte.Ama nedense bu kış başka bir hüzünle geliyordu sanki..Hiç kafasına takmazdı,karşısındaki çınarın onca yaşına rağmen hala yapraklarını dökmemiş olmasını.Oysa o çoktan,önce tohumlarını ardından yapraklarını döker cıscıbıl kalırdı..Ama bu sene koyuyordu işte,koyuyordu o cısbılken çamların yeşili,kuşların cıvıltısı,koca çınarın sararmışta olsa hala üstünde duran yaprakları.. Ha bir de şu,henüz 20'li yaşlarında ağaçkakanın gövdesine açtığı delik vardı..Kışları sızlıyordu sanki biraz.Gerçi o ağaçkakan sayesinde içini kemiren kurtlardan kurtulmuştu.Hem,şirin bir sincap ailesine de sahipti onun sayesinde..Ah!! Kaç kuşak oldu bu sincap ailesiyle tanışalı.. Doğumlarına sevindi,ölümleriyle kahroldu..Hele gözleri önünde tilkinin baba sincabı yakalayışı yok mu.. Kurtamaya davrandı ama nafile..Kökleri yapışmıştı bir kere yerine.. Şu 63 senelik ömrüne kazınan en önemli şey;32.yaşındayken,genç bir çiftin önce gölgesinde piknik yapmaları,ardından genç erkeğin elindeki çakıyla gövdesine bir kalp ve içinede kızla kendisin başharfini kazımasıydı.. Acı vermedi denemez ama aynı çift 8 sene sonra yanlarında küçük bir oğlan çocuğuyla gelip,o kazıdıkları kalbi gösterdiklerinde anlamıştı,evlenip çocukları olmuştu o çiftin ve çocuklarına göstermeye gelmişlerdi o kalbi..Artık o da o ailedendi,artık onunda bir kalbi vardı onlarla atan.. Ömrü oldukça da koruyacaktı o kalbi artık.. __Gel bakalım kış,gel de yeni gelen baharı karşılayayım ardından..Dedi ve son kalan yaprağını bıraktı dibine..Aşağıya süzülen,yaprak mıydı,gözyaşı mı bilinmez.. ... ... ... Bakalım ne hata yapmışım.. Alıntı
Φ KeFeNi_YiRTiK_CeNaZe Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2007 63 bahar,63 yaz görmüş 63 kışa böyle soyunup girmişti işte.Ama nedense bu kış başka bir hüzünle geliyordu sanki..Hiç kafasına takmazdı,karşısındaki çınarın onca yaşına rağmen hala yapraklarını dökmemiş olmasını.Oysa o çoktan,önce tohumlarını ardından yapraklarını döker cıscıbıl kalırdı..Ama bu sene koyuyordu işte,koyuyordu o cısbılken çamların yeşili,kuşların cıvıltısı,koca çınarın sararmışta olsa hala üstünde duran yaprakları.. Bakalım ne hata yapmışım.. 63 yılda 126 bahar görmesi lazım 63 ilk 63 sonbahar Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2007 Ayrıntıda gizlenenler.. İki baharı bir saymıştım ama,yine de tebrik ederim.. Başka hata yok mu.. HAni benim özellikle yapmış olabileceğim bişiler.. Alıntı
Φ bodrumlu Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2007 Köftesi bin bir çeşit, dolması da pek bol mutfağımız var, eyvallah da... At kestanesi yaprağını hiç duymamıştım!!??? Derhal denendi tabiî... Gerçekten, enfes bir şey... Nerede at kestanesi varsa, herkes en az bir kere tecrübe etmeli. Meselâ, şu sıralar Boğaziçi’nde tüm at kestanelerinin taze yaprakları püfür püfür rüzgârda salınıyor... Tam zamanıdır... Ansiklopedilere bakarsanız, At Kestanesi Hippocastanaceae familyasının Aesculus cinsinden çeşitli ağaçların ortak adı. Çiftçenekliler’den deniyor. Bir başka adı da, Hint Kestanesi. Çocukluğumdan beri, bu “at kestanesi” isminin nerden geldiğini merak eder dururdum. Bu dolma tarifi vesile oldu da öğrendim. Şöyle: Eskiden Anadolu’da, soluğan hastalığına karşı atlara at kestanesi yedirilirmiş. Yaaa... Türkiye’de ve öbür ülkelerde park ve bahçelerde gölgelik ve süs için faydalanılıyor. Tohumlarından elde edilen sapanozit’ler (essin kompleksi) iltihap giderici ilaç için kullanılıyor. taze tohumu hekimlikte, durutulmuş alkol veya fizyolojik eriyik hâlinde kullanılır. İhtiva ettiği “eskülin” esansı nedeniyle, kan dolaşımım üzerinde etkili. Alıntı
Φ bodrumlu Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2007 At kestanesi, ayrıca, P vitamininin özelliklerine sahip. Bu dünyada P Vitamini diye bir vitamin türü olduğunu da at kestanesi sâyesinde öğrendim. Meğersem, en az C Vitamini kadar önemli imiş. Yani, eksikliği durumunda, işler vahamet kesbediyor. Meydan Larousse’da (Cilt 12) P Vitamini ile ilgili paragrafı aynen aktarıyorum: “Szent-Györgyi’nin araştırmaları, iskorbütün aslında sâdece C vitamini eksikliğinden değil, C vitaminiyle birlikte, kılcal damar geçirgenlik vitamini olan P vitamini yokluğundan ileri geldiğini gösterdi. P vitaminini, birçok bitkisel maddede, özellikle limondaki sitrinde, sedefotu, tütün, domates, karabuğday, ve mürver hetorozidi olan rütozit veya rütinde, hint kestanesi heterozidi olan eskülozitte bulunur. P vitamini, çoğu zaman, askorbik asitle birlikte günde ağızdan 0.06 ilâ 0.12 gr. verilir.” At kestasinin yapraklarından mayıs ve haziran; meyvelerinden eylül ve ekim; kabuklarından da mart-eylül ve ekim aylarında yararlanılıyor. Bir tarif verelim: 1 kilo at kestanesinin meyvesi eziliyor, sonra da kaynatılıyor. Banyo suyuna katılan bu suyun çeşitli dertlere devâ olduğu öne sürülüyor. Ayrıca, bir kilo at kestanelerinin kabukları kıyılıyor. İki su bardağı kaynar suya batırılıyor, biraz bekletiliyor. Ve, yavaş olarak, yudum yudum içiliyor. AT KESTANESİ EKSTRESİ FLAŞ!!!!!!!!!!!! FLAŞ!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! Ortaokul ve lise öğrencilerinin katıldığı “yeni icatlar” müsabakasında, bir delikanlımız “at kestanesi yaprakları unu”ndan bir yapıştırıcı kotardığını açıkladı. TV kameralarına büyük bir heyecanla buluşunu anlatan delikanlımızın ismini alamadım. Ama, at kestanesinin yeni bir marifetini bizlere öğrettiği için, kendisine teşekkür borçluyum. AT KESTANESİ EKSTRESİ resmen şarkıdaki gibi, insana “Sen neymişsin be abi???” dedirten türden bir doğal ürün. Niçin derseniz... Ay ne hoş yaprakları var, şu kandil kandil çiçeklere bak, bu ne letâfet, bu ne zarafet derken, gölgesinde çay yudumlamak yürek ferahlatıyor derken, çoook ciddî bir ürün ile karşı karşıyayız. arkadaşlar kopyala yapıştırla aktardığım bu bilgiler daha konunun 1/3'ü bile değil taurusa teşekkür ederim bu nasıl bir ağaçmış yaw ağaç değil eczane mübarek Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2007 Harikasın Bodrumlu.. Ama hani cevap yaw.. Hadi bir bilgide benden: Lokman hekim;Herkesin sene boyunca asgari 6 kilo at kestanesi tüketmesini tavsiye etmiştir.Bu nasıl olur derseniz;Toplanan at kestaneleri kurutulup,öğütülerek un haline getirilir ve yemeklerde baharat şeklinde kullanılabilir.. (Kovayla at kestanesi toplayan bir amcadan öğrenmiştim..) Alıntı
Φ xxxabacxxx Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2007 20 YAŞINDAKİ BİR AT KESTANESİ AĞACININ GÖVDESİ NE KADAR KALINLAŞIR BİLEN VARMI. Ben bilmiyorumda ondan sordum.... şöyle 10,15 cm çapındaysa ağaçkakanın sincap yuvası yapacağı kadar bir gövde olurmu acep ???? Bir de şu olabilir ağaca kazınan kalp 8 sene sonra ağacın gövdesinde kaybolmaz mı?. Kabuk bağlama olayı yani.. Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2007 20 YAŞINDAKİ BİR AT KESTANESİ AĞACININ GÖVDESİ NE KADAR KALINLAŞIR BİLEN VARMI. Ben bilmiyorumda ondan sordum.... şöyle 10,15 cm çapındaysa ağaçkakanın sincap yuvası yapacağı kadar bir gövde olurmu acep ????Bir de şu olabilir ağaca kazınan kalp 8 sene sonra ağacın gövdesinde kaybolmaz mı?. Kabuk bağlama olayı yani.. Hata bu değil ama merakını da gidermek lazım tabi.. 20'li yaşlarında henüz sincap yuvası değil dikkatli okursan..Sadece ağaçkakan bir delik açmış gövdesinde,ilerleyen zamanda bu delik genişleyerek/genişletilerek yuva oluşmuş/oluşturulmuş olabilir.. Diğer konuya gelince;Ten üstne açılmış derin bir yara izini düşün..Elbette iyileşir ve yeni deri gelir ama iz kalma olasılığı yüksektir..Kalp şeklide böyle bir iz olarak kalmıştır.. Cevap için teşekkürler.. Alıntı
Φ xxxabacxxx Gönderi tarihi: 27 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 27 Aralık , 2007 Senin yüzünden Botanikçi olacam be Bütün bitki sitelerini gezdim. Sonuç SIFIR. Bende ihtimalleri sıralıyorum o zaman belki biri tutar: 1- 63 yaşındaki bir at kestanesi Çınara göre boy olarak hiçte küçük bir ağaç sayılmaz. 2- At kestanesi zehirli bir bitki olduğundan içinde kurt yaşamaz (mı) 3- At kestanesinin Yaprakları Çınardan önce mi dökülür, sonra mı?? 4- Yukarıdaki bir ağaçtan düşen bir tohum ....?.?.?. (At kestanesi böyle kök salar mı ki ) 5- Yapraklar mı önce düşer tohumlar mı??? Bunlarda biri tutsun da rahatlıyayım. Yada cevabı ver. Yine rahatlıyayım. Cevabı verme çatlıyayım. Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 28 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 28 Aralık , 2007 Senin yüzünden Botanikçi olacam be Bütün bitki sitelerini gezdim. Sonuç SIFIR. Bende ihtimalleri sıralıyorum o zaman belki biri tutar: 1- 63 yaşındaki bir at kestanesi Çınara göre boy olarak hiçte küçük bir ağaç sayılmaz. 2- At kestanesi zehirli bir bitki olduğundan içinde kurt yaşamaz (mı) 3- At kestanesinin Yaprakları Çınardan önce mi dökülür, sonra mı?? 4- Yukarıdaki bir ağaçtan düşen bir tohum ....?.?.?. (At kestanesi böyle kök salar mı ki ) 5- Yapraklar mı önce düşer tohumlar mı??? Bunlarda biri tutsun da rahatlıyayım. Yada cevabı ver. Yine rahatlıyayım. Cevabı verme çatlıyayım. Tebrik ederim..Çınarlar oldukça önce döker yapraklarını.. Hem kızmasana bana.. Bak sayemde birsürü bilgi edinmişsin.. (Gerçi bi kısmıyanlış ama olsun.. ) Alıntı
Φ xxxabacxxx Gönderi tarihi: 28 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 28 Aralık , 2007 Hem kızmasana bana.. Bak sayemde birsürü bilgi edinmişsin.. At kestanesinin ne kadar yararlı bir bitki olduğunu öğrendim en azından. Bir yakınımda Basur var senelerdir Muzdarip. Ona tavsiye edecem. İyi geliyormuş sayende öğrendim. Güzel soruydu TŞK Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.