Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Türk edebiyat tarihinin en önemli beş kitabından biri olarak gösterilir Ahmet Hamdi Tanpınar'ın bu eseri beni romanla tanışmama vesile Bozan oldu.

Kitabı okumaya karar verdiğim zaman daha önce okumuş olan arkadaşlarımdan sıkılacağım uyarsısı geldi,gerçek Türkçe ile kaleme alınmış eser ilk başlardaki uzun tasvirlerle yavaş ilerlesede okurken bambaşka bir dünyaya yolculuğa çıkartıyor sizi...

Kitabın en önemli faydalarından bir tanesi Türkçeyi geliştirme açısından oldukça yararlı yalnız bazı kelimelere yabancı kalabileceğiniz ihtimalini göz önüne alarak yanınızda bir sözlük bulundurmanızda fayda var..

Ana konusu bir aşk hikayesi gibi gözüksede toplumdaki batılılaşma sorunu,sanat yozlaşma,aşk ne ararsanız var..

Kitabın karakterlerini okurken mutlaka kendinizle özdeşleştireceğiniz yönler bulacaksınız..

Benim bu kitabta en çok sevdiğim karakter İhsan daha güçlü değerlerine daha sahip ayakları yere sağlam basan biri.

Ana karakter Mümtaz çocukluğundan beri gelen acılarla harmanlanmış,son derece iyi bir insan ama biraz zayıf..

Nuran'a gelince okuyan bir çok kişi Nuranı sevmiyor,onu Mümtazın felaketi Suat'ın ölüm sebebi olarak görüyorlar bana göre Nuran son derece güzel bir karakter duygulu kibar,zarif bir hanım...

Birde Suat var tabi,okuyanlara göre Suat oldukça kötü bir karakter,bence Suat hayata tutunamayanların en güzel örneği..

Kitabı mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum özellikle eski İstanbul tasvirleri kısmını çok beğeneceksiniz...

 

Tavsiye eden Bozan'a sevgiler...

 

Yazar hakkında kısa bilgi;

Ahmet Hamdi Tanpınar, 1901 İstanbul doğumlu. Babasının işi gereği, ilkokuldan liseye kadar Andolu'nun çeşitli şehirlerinde sürdürdü eğitmini. İstanbul Darülfünun Edebiyat bölümününden 1923'de mezun olduktan sonra Erzurum, Konya ve Ankara'da edebiyat öğretmenliği yaptı. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde dersler veren Tanpınar, İÜ Edebiyat Bölümü Tanzimat Edebiyatı kürsüsünde proesörlüğe seçildi. 1942-1946 yılları arasında Maraş milletvekili olduktan sonra yeniden eğitim hizmetine döndü, 1949 yılında İÜ Edebiyat Bölümü Yeni Türk Edebiyatı profesörlüğüne getirildi. 1962 yılında kalp rahatsızlığı sonucu ölen Ahmet Hamdi, çok sayıda şiir, hikaye, roman ve deneme yazmıştı.

1949 tarihinde basılan "Huzur", Ahmet Hamdi Tanpınar'ın en tanınmış romanıdır.

 

Kitap hakkında bilgiler;

 

KİTABIN ADI:HUZUR

KİTABIN YAZARI: AHMET HAMDİ TANPINAR

YAYIN EVİ VE ADRESİ: DERĞAH YAYINLARI

BASIM YILI:1949

 

 

KİTABIN KONUSU:

 

Mümtaz’ın Nuran’a olan aşkının öyküsü.

 

KİTABIN ÖZETİ:

 

Mümtaz ve Suat'ın Nuran'a olan aşklarıdır öykünün merkezi. Mümtaz ve Nuran birbirini sevmekte ve evlenmeyi tasarlamaktadırlar. Ümitsizliğe düşen Suat ise kendini asarak intihar eder. Bu trajedi nedeni ile Nuran'dan ayrılan Mümtaz'ın iç dünyası yıkılmıştır. Radyoda II.Dünya savaşının başladığı haberi verildiği sırada, Suat'ın hayalini gören Mümtaz merdiven başına yıkılır (bazı edebiyat incelemecileri, sonda Mümtaz'ın öldüğü biçiminde yorumlar yapmış olsalar da, Tanpınar'ın metninde ölüm telaffuz edilmiyor).

 

Mümtaz, Beyazıt Sahaflar Çarşısında, salaş dükkanlarda, bit pazarında, Çekmece'de balıkçı muhitinde ve kır kahvelerinde dolaştırırken, İstanbul'un bir kronikçisi, İstanbul'da eski zamanın donup kaldığı ve biriktiği köşelerin bir tasvircisi oluyor romanda. Huzur'un sonraki bölümlerinde Boğaz'a, zengin bir eve, sanki başka bir dünyaya geçiyoruz. Pırıl pırıl görünen modern semtte önceleri çok mutlu olan Mümtaz, giderek bu çevrede yaşayan insanlardan kaynaklanan olayların sonucunda yıkılır. Geçilmemesi gereken bir sınırı çiğnemiştir o!

 

Her yeni tecrübe gibi şahsîdir, her yeni tecrübe gibi ilktir. Mümtaz, bindiği bir Ada vapurunda Nuran’a rastlamış ve “Tehlikeli denecek derecede zengin, her ihtimale gebe, her mânasında velûd bir kadınlık hayatı(nın), bakımsız bir tarla gibi sırf kendisini işleyecek erkeğin yokluğundan yarı hülyâ, yarı verimsizliğin bütün sebeplerini kendisinde gören bir aşağılık duygusu içinde akıp gittiğini” farketmiştir. Bu tesbitin arkası kendiliğinden gelecek ve zalim bir çocukluğun ara sokaklarından geçerek kendisini İhsan’ın kollarına atan Mümtaz, fikrî zeminini sağlamlaştırmış bir insan olarak duygusal arka planını inşa etmeye soyunacaktır: “O madem ki artık benim için herşeydir, o halde bütün kâinatımla ona taşınmalıyım.” der.alıntı

 

KİTABIN ANA FİKRİ:

 

 

Her aşkın bir ızdırap ve çilesi bazen insana mutluluk bazen de mutsuzluk verir.

 

 

KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:

 

 

Dört bölümden oluşan kitabın her bölümü, öykünün dört kahramanının, İhsan, Nuran, Suat ve Mümtaz'ın adlarıyla verilir. Ancak, romanın ana karakteri Mümtaz'dır. Yazar, diğer üç karakteri de Mümtaz'la olan ilişkileri çerçevesinde tanıtır bize. Birinci dönem Türk romanında mekan Doğu-Batı değerlerini temsil etmek bakımından bir anlam taşıyor ve kent ikiye ayrılıyordu. İstanbul tarafının mahalleleri Osmanlı-İslam geleneklerinin, göreneklerinin değerlerinin yaşadığı semtlerdi. Beyoğlu tarafı ise kentin Batılılaşmış öteki yarısıydı. Oturulan mekan olarak konak ve apartman Doğu-Batı karşıtlığının simgesiydi. İlk dönem yazarları arasında, Doğu-Batı karşıtlığı ve kimlik sorununu, İstanbul 'un farklı semtlerini karşı karşı getirerek işlemektedir.

Gönderi tarihi:
  • Yazar

Okuyucu yorumları...

 

Huzur...Ney sesleri hala kulağımda... Tanpınar okumak...Huzur okumak... Huzurlu bir yemek sonrası mis kokulu Türk kahvesi gibi. Öyle ki bitmesin diye araya yedi yıl verdiğim roman. Yedi yıl merakla beklettiğim, demlenmesini beklediğim Huzur...Bir resim sergisi, ney, ud resitali, bir terapi zamanı, bir serin nefes, edebiyat şöleni idi Huzur... Nefisti...Sahaflar Çarşısı, Beyazıt, Sirkeci, Eminönü, Emirgan, Kandilli, Vezneciler manzaraları ise bin tabloya, bin şiire bedeldi. Tabii Nuran ve Mümtaz`ın ruhlarıyla beraber...İlham isteyen Huzur okusun... Huzur romanı, Tanpınar okumalarına açılan büyük bir kapı...alıntı

 

 

Tanpınar, kültürümüzü bir iç alem medeniyeti'nin tezahürü olarak görür. Bu medeniyeti, belirli, bir ahlakı taşıyan 'manevi vazifelerine inanmış, muayyen bir ruh nizamından geçmiş, nefislerini terbiye etmiş'insanlar meydana getirmiştir.

 

Huzur'un kahramanlarından Mümtaz, roman boyunca kendisini 'huzur'a kavuşturacak bir 'iç nizam'ı aramaktadır. Eserde hastalık, ölüm, tabiat, kozmik unsurlar, medeniyet, sosyal meseleler, çeşitli ruh halleri ve estetik fikirleri iç içe verilir. Ancak bütün bunların üzerinde romana hakim olan Mümtaz'la Nuran'ın aşklaradır. İstanbul, bu aşkın yaşandığı çevre olmaktan çıkarak, adeta bir roman kahramanı gibi ele alınır.

 

Huzur için, belli bir dünya görüşüne, bir hayat nizamına kavuşamamış Cumhuriyet aydınlarının 'huzursuzlukları'nı dile getiriyor denebilir.alıntı

  • 4 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Okumak için çok büyük bir istek duydum..Hatta belki birkaç kez..

Güzel tanıtımın için çok teşekkürler Suheda :):clover:

Gönderi tarihi:
  • Yazar

İnsan sevdiği insanda yalnızca güzellikleri görür ya işte Mümtaz'da Nuran'a bakarken bunları görüyordu..

Nuran zarif bir kadındı güzeldi,hoş sohbetliydi,kültürlüydü,ve çok güzel şarkı söylerdi..

Saçına dokunuşu,giydiği kıyafeti,oturuşu kalkışı olaylar karşısında takındığı tavır.Biz bunları hep Mümtazın gözlemleri ile öğrendik oysaki Nuran iç dünyası bize hep yabancı kaldı o ne hissediyordu acaba tüm yaşadığı olaylar karşısında.

Eski kocasını sevgilisi ile gördüğü vapur iskelesinde yüzünün asıldığını biliyoruz ama gerçekte ne hissettiği öğrenemedik,aslında Nuran hepimiz için gizemli bir yabancı gibi...

 

Fakat hepimizin aşina olduğu şeyler öyle çokki kitapta....Mesele Mümtaz'la Nuran'ın kaçamak buluşmaları o anlardaki yaşadıkları heyecanlar,karşılaşmalarına güya bir tesadüf süsü vermeleri hepimizin hayatından kesitler gibi..

 

Tanıdık etrafın meraklı,kinayeli bakışları ve ağız aramaları..

Dedim ya okurken zaman,zaman herkes mutlaka kendi içinde yolculuğa çıkıyor.Bazen dudağımıza hafif bir tebessüm ekleniyor bazende kırgınlıklarımız..

Aslında kendimizi biraz Mümtaz birazda Nuran olarak görüp değerlendiriyoruz..

Tüm bunları yaşarken eskinin güzelliği ekleniyor duygularımıza keşke bende o zamanlarda yaşamış olsaydım diye düşünmeden edemiyoruz..

Yazar öyle güzel anlatmış ki eski İstanbul ve mekanlarını sanki birebir yaşıyoruz..

Günmüz dünyası ile geçmişi mukayese etmek gerçekten tuhaf bir duygu insanın içini burkan gerçekten ve samimiyetten uzaklaşmış olmak..Sevgiler bile daha bir güzelmiş o zamanlar biz/ben yanlış kuşağın insanıyım..

Kitabın içerisine girip sayfaları arasında o eski yıllara hapsetmek isterdim kendimi..

Bozulmamış İstanbulda kirletilmemiş sevgiler yaşayarak..

Gönderi tarihi:

Hususiyetlerini her geçen gün biraz daha kaybettiği için müteessir olduğum fakat bir yandan da yeni uyanmaya başlamış geçmiş şuuruyla kimi mekanlarının yeniden şenlenmesiyle mesut olduğum bu güzel şehir biraz da musikîdir aslında. Biraz renk, biraz tarih, biraz baharat kokuları ama daha çok aşk...

 

Huzur'da aşk var Aşk'ta huzur....

 

 

bozan

Gönderi tarihi:
  • Yazar
Hususiyetlerini her geçen gün biraz daha kaybettiği için müteessir olduğum fakat bir yandan da yeni uyanmaya başlamış geçmiş şuuruyla kimi mekanlarının yeniden şenlenmesiyle mesut olduğum bu güzel şehir biraz da musikîdir aslında. Biraz renk, biraz tarih, biraz baharat kokuları ama daha çok aşk...

 

Huzur'da aşk var Aşk'ta huzur....

 

 

bozan

 

Aşk huzurmudur yoksa huzursuzluğun aksi telafuzumu?

Göksuyu,sandalları,mehtabı,mahur besteyi yanınızda sevgilinizle yaşıyorsanız elbette ki huzurdur..

Peki,Aşkın lugatında yer alan terk etmek yada terk edilmek nasıl tarif edilir?

Her huzurun bir huzursuzluğu mutlaka vardır,gerçeğimidir?Burda karşımıza çıkan..

Tüm yaşanan güzelliklere rağmen Mümtaz ve Nuran'ın akibeti neden huzur çerçevesinde devam etmez..

 

Nice revnaklı şehirler görünür dünyada,

Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.

Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada

Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.

 

Yahya Kemal Beyatlı

 

 

Bazen kelimelerle tarifi zor İstanbulda yetersizmi kalıyor Bozan aşkların sürdürülebilmesinde?

Oysaki kitabtaki İstanbul tasviri her yeri aşk kokan bir şehir değilmidir?okurken şuan o zamanda,o mekanda ve o kuşağın insanı olsaydım dediğim...

Gönderi tarihi:
Aşk huzurmudur yoksa huzursuzluğun aksi telafuzumu?

Göksuyu,sandalları,mehtabı,mahur besteyi yanınızda sevgilinizle yaşıyorsanız elbette ki huzurdur..

Peki,Aşkın lugatında yer alan terk etmek yada terk edilmek nasıl tarif edilir?

Her huzurun bir huzursuzluğu mutlaka vardır,gerçeğimidir?Burda karşımıza çıkan..

Tüm yaşanan güzelliklere rağmen Mümtaz ve Nuran'ın akibeti neden huzur çerçevesinde devam etmez..

 

Nice revnaklı şehirler görünür dünyada,

Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.

Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada

Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.

 

Yahya Kemal Beyatlı

 

 

Bazen kelimelerle tarifi zor İstanbulda yetersizmi kalıyor Bozan aşkların sürdürülebilmesinde?

Oysaki kitabtaki İstanbul tasviri her yeri aşk kokan bir şehir değilmidir?okurken şuan o zamanda,o mekanda ve o kuşağın insanı olsaydım dediğim...

 

Aşk'ın biraz ruhunda var, ulaşamamak, vasıl olamamak, vuslat var yani derununda. İstanbul bir aşk şehridir, doğrudur, fakat bir yerin bazı hususiyetlere sahip olması tek başına kafi değildir, aynı zamanda mekanın zamanla buluşması bunun da insanla uyuşması şarttır.

''Öyle bir mekan ki içinde aşk yaşanılabile'' diyorsanız, İstanbul bunun için muvafıktır, efendim....

''İstanbul'da öyle bir zaman ki aşık oluna'' diyorsanız, baharları uygundur efendim,

''İstanbul'da öyle bir kişi ki baharda kendisiyle aşk yaşana'' diyorsanız, kimin olması gerektiğini siz bilirsiniz efendim....

 

bozan

Gönderi tarihi:
  • Yazar
Aşk'ın biraz ruhunda var, ulaşamamak, vasıl olamamak, vuslat var yani derununda. İstanbul bir aşk şehridir, doğrudur, fakat bir yerin bazı hususiyetlere sahip olması tek başına kafi değildir, aynı zamanda mekanın zamanla buluşması bunun da insanla uyuşması şarttır.

''Öyle bir mekan ki içinde aşk yaşanılabile'' diyorsanız, İstanbul bunun için muvafıktır, efendim....

''İstanbul'da öyle bir zaman ki aşık oluna'' diyorsanız, baharları uygundur efendim,

''İstanbul'da öyle bir kişi ki baharda kendisiyle aşk yaşana'' diyorsanız, kimin olması gerektiğini siz bilirsiniz efendim....

 

bozan

 

İyide kitaptaki İstabul çok eskilerde kalmadımı?İstanbul o eski İstanbulmudur?

Şimdi Göksüyu,boğazı,sandalları,mehtabı,o zamanın güzelliğinde bulmak mümkünmü?

Ya mahur besteyi çalan bir yer varmı bildiğiniz..Hoş çalsa bile günümüz kuru gürültü şeklindeki müziğin seslerinde duyabilirmiyiz?

Peki ya Mümtazlar,Nuranlar????

Eski bir resim tablosuna bakar gibi uzak bu söylediklerim,Huzurun içerisinde anlatılan herşey güzel bir hayal ütopik bir hayal...

En başta Mümtaz ve Nuran hayal...

Gönderi tarihi:
İyide kitaptaki İstabul çok eskilerde kalmadımı?İstanbul o eski İstanbulmudur?

Şimdi Göksüyu,boğazı,sandalları,mehtabı,o zamanın güzelliğinde bulmak mümkünmü?

Ya mahur besteyi çalan bir yer varmı bildiğiniz..Hoş çalsa bile günümüz kuru gürültü şeklindeki müziğin seslerinde duyabilirmiyiz?

Peki ya Mümtazlar,Nuranlar????

Eski bir resim tablosuna bakar gibi uzak bu söylediklerim,Huzurun içerisinde anlatılan herşey güzel bir hayal ütopik bir hayal...

En başta Mümtaz ve Nuran hayal...

 

 

Aşk zamanlar üstüdür fakat. Mevlana'da başlar Şems'e çarpar, Karac'oğlan'da dillenir, İstanbulda tüllenir. Zamanlar üstüdür Aşk.

 

Derunundaki Aşk'ı muhafaza etmeyi başarabilen, her zamanda yaşar aşkı, Aşk bir bütündür fakat. Öyle parça parça yaşanmaz, Yusuf'un kuyusunda, Musa'nın asasında, Mecnunun Leylasın'da, Mümtaz'ın Nuran'ında, Bozan'ın *****'ındadır, Aşk...

 

İstanbul kendisini aşka tahsis edenleri bekliyor, mahur besteler kendisini çalacak olanları, Mümtaz'lar Nuran'ları, mehtaplar altlarında doğacak aşkları bekliyor, biraz beklemektir fakat Aşk...

 

bozan

Gönderi tarihi:
  • Yazar

Onun için ara sıra kendine sorardı:"birbirimizimi yoksa boğaz'ımı seviyoruz?"Bazen çılgınlıklarını ve saadetlerini eski musikinin getirdiği coşkunluğa yorar,"bu eski sihirbazlar bizi ellerinde oynatıyorlar..."diye düşünür ve Nuran'ı onlardan ayrı düşünmeğe,yalnız başına ve kendi güzellikleri içinde aramağa çalışırdı.

Fakat halita* onun zannettiği kadar sathi** olmadığı,Nuran,hayatına birdenbire gelişiyle kendisinde öteden beri mevcut olan ruhunun hazır şeylerin arasında saltanatı kurduğu için artık ne İstanbul'u ne Boğazı ne eski musikiyi,neden sevdiği kadını birbirinden ayrımağa imkan bulurdu.Çünkü Boğaz onlara mazisiyle hiç olmazsa bazı mevsimlerde kendiliğinden ayarladığı günün saatleriyle,o kadar canlı hatıranın konuştuğu değişik güzelliğiyle hazır bir hayat çerçevesi getiriyordu.

Eski musikiye gelince o kadar sıkı nizamlar içerisinde kıvranan,fırtına ve gül yağmurları boşaltan diyonizyak cümbüşüyle,insana telkin ettiği bütün ömrünce tek düşüncenin tek ihtirasın avı ve nezri olmak,onun ocağında yanıp kül olmak için dirilmek fikri ve birbilerini çok eski ve adeta unutulmuş güzelliklerin içinde arayıp bulmak zevkiyle bu hazır ve her türlü ihtimali karşılayacak derecede zengin hayat çerçevesini doldurmağa teşvik ediyor,bunu yapabilmenin yolunu gösteriyor,onu yaşamağa içten onları hazırlıyordu...

 

 

İstanbul'un,Konya'nın,Bursa'nın Kırşehir'in,evliyalarıyla halk türkülerinin anlattığı efe,dadaş aşkları,çocukluğuna kulak verdiği zamanlar unutulmuş senelerin içinden gelen bütün o gür,hasretle arzuyla,kendisini tüketmek ihtiyacıyla dolu nağmelerin,Bingöl,Urfa,Trabzon,Rumeli türküleri kanlı bıçaklı maceraları bu sevme tarzında birleşiyorlardı..

Onun için Mümtaz bu kainatın kanlı bıçaklı devrinde tek bir aşkla Fransızlardan bize geçen tabiriyle"küçük bir kadın"vücudunun güzelliğinde kendisini hapsetmekten müteesir olmuyor,kendi iç aleminin bu aşkla taş taş kurulmasını seyrediyordu.

Huzur-sayfa 207.208

 

*alaşım

 

**yüzeysel

Gönderi tarihi:
  • Yazar
Aşk zamanlar üstüdür fakat. Mevlana'da başlar Şems'e çarpar, Karac'oğlan'da dillenir, İstanbulda tüllenir. Zamanlar üstüdür Aşk.

 

Derunundaki Aşk'ı muhafaza etmeyi başarabilen, her zamanda yaşar aşkı, Aşk bir bütündür fakat. Öyle parça parça yaşanmaz, Yusuf'un kuyusunda, Musa'nın asasında, Mecnunun Leylasın'da, Mümtaz'ın Nuran'ında, Bozan'ın *****'ındadır, Aşk...

 

İstanbul kendisini aşka tahsis edenleri bekliyor, mahur besteler kendisini çalacak olanları, Mümtaz'lar Nuran'ları, mehtaplar altlarında doğacak aşkları bekliyor, biraz beklemektir fakat Aşk...

 

bozan

 

 

birbilerini çok eski ve adeta unutulmuş güzelliklerin içinde arayıp bulmak

 

Ne tuhaf değilmi Mümtaz'da eskinin tarifini yaparken unutulmuş güzellikler olarak düşünüyor,tıpkı bugün benim onun devrini düşündüğüm gibi..

Farkındasın değilmi konu sevgi ve güzellik olunca hep geçmişe karşı duyulan bir özlem ön plana çıkıyor..hangi zamanda ve mekanda olursa olsun insan..Peki nedir bunun sebebi gittikçe dejenere olduğumuzun farkında oluşumuzmu?

 

Aşk her zamanda yaşanıyor evet Bozan ama muhafaza edilemiyor nedense çok çabuk tüketiliyor,acaba bizden çok sonra gelecek olan nesiller bizim dönemimize özlem duyacaklarmı?

Gönderi tarihi:

İnsan çocukluğuna, saf dönemine özlem duyuyor, bu bir hakikat, kaç tane filozof demiştir ''haydi çocuk olalım'' diye...Bizim dönemimize de özlem duyanlar olabilir, lakin burada bir ayraç açıyorum...

 

Tarihin bazı dönemleri daha ziyade aşk bazı dönemleri daha ziyade acıyla hatırlanır. lale dönemini örneğin, hatırladığımızda, Haliç'in kıyısında, mehtaplı gecelerde, kaplumbağalardan ışıklarla şenlenmiş, mesire yerinde gezen aşıkları tahayyül ederiz, fakat 1910'lara gidince aklımız istanbul'da acıyı yâd ederiz...

Bunun algılarımızla alakalı olduğu ne kadar hakikatse, yaşanmış hayatlarla bağlantılı olduğu da o derece gerçektir...Bu manada bizlere de 80'ler daha aşk dolu, heyecan dolu, umut dolu özallı yılları hatırlatıyorsa, 90'lar umutsuz, acı dolu bol krizli, koalisyonlu günleri hatırlatacaktır...

 

 

 

bozan

Gönderi tarihi:
  • Yazar
İnsan çocukluğuna, saf dönemine özlem duyuyor, bu bir hakikat, kaç tane filozof demiştir ''haydi çocuk olalım'' diye...Bizim dönemimize de özlem duyanlar olabilir, lakin burada bir ayraç açıyorum...

 

Tarihin bazı dönemleri daha ziyade aşk bazı dönemleri daha ziyade acıyla hatırlanır. lale dönemini örneğin, hatırladığımızda, Haliç'in kıyısında, mehtaplı gecelerde, kaplumbağalardan ışıklarla şenlenmiş, mesire yerinde gezen aşıkları tahayyül ederiz, fakat 1910'lara gidince aklımız istanbul'da acıyı yâd ederiz...

Bunun algılarımızla alakalı olduğu ne kadar hakikatse, yaşanmış hayatlarla bağlantılı olduğu da o derece gerçektir...Bu manada bizlere de 80'ler daha aşk dolu, heyecan dolu, umut dolu özallı yılları hatırlatıyorsa, 90'lar umutsuz, acı dolu bol krizli, koalisyonlu günleri hatırlatacaktır...

 

 

 

bozan

 

Savaşlar ekonomik çöküntüler aşka engelmidir?Değildir..aşk her dönem vardı olmak zorundaydıda çünkü aşk ne savaş ne açlık ne hastalık tanır bizim hamurumuzu yoğurup şekil veren maya olarak özümüze bunu katmış..

"Aç kaldım susuz kaldım terk etmedi sevdan beni"der şair,yani aşk böyle birşey,yaşanan tüm olumsuzluklar içerisinde hayata tutunmanın en kolay yolu.

Ümitsizlikler içerisinde kıvranan bir insanın yeni bir ümit penceresidir aşk..

Suatı düşün mesela hastayken bile Nuran'ı yad ediyordu,peki ya Mümtaz onun miladı Nuran'la başlamıyormuydu.Nuran'dan önce Nuran'dan sonra..Oysaki çocukluğundan beri nice acılar yaşamıştı,Nuran ona tüm yaşadıklarını unutturmamışmıydı.

İşte o kuşağın insanlarını düşününce ben hiç bir zaman aşık olmadım diyesi geliyor insanın ne kadar yüzeysel ne kadar basit aşklarmış bizim yaşadıklarımız..

Yanlış olan bizlermiyiz yoksa tercihlerimizmi?

  • 1 ay sonra...
Gönderi tarihi:
  • Yazar

Birgün yolumuz bizimde kesişir elbette Mümtaz'larla....

Ama Nuran olmadık,olmayacağız.Sevgide sadakati en ön planda tutan herkesin mutlaka hak edeceğine ulaşacağından şüphem yok...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.