Gönderi tarihi: 21 Ekim , 2007 17 yıl TİSK'in yaptırdığı bir araştırmanın Türkiye'deki öğrencilerin yüzde 73'ünün Türkiye'yi beğenmediğini ortaya koyduğu, bu oranın yurtdışında okuyanlarda yüzde 77'ye vardığı belirtiliyordu NELER OLUYOR... 2007 yılında üzgün ve takıntılı biri oldum. Neden bilmiyorum. Geçenlerde anlatmıştım. Bizim evin penceresinden baktığımda, karşı kıyıdaki Rum Mehmet Paşa Camii'ni kapatan, büyük bir bayrak çektiler Sinai Kalkınma Bankası'nın çatısına. Baktıkça gülmek mi, öfkelenmek mi gerektiğini kestiremiyorum. Son yıllarda, sorunlar ile bayrakların boylarının büyümesi at başı gidiyor. Bir süredir, "İstiklal Marşı" daha fazla çalınır, reklamlarda bile yer alır oldu. Daha çok "İstiklal Marşı" söylüyor, daha büyük bayraklar çekiyoruz; bu arada borsamızın yüzde 70'inden fazlası, bankacılık sektörünün yüzde 42'si, sigorta şirketlerinin yarıdan çoğu yabancı denetiminde. Milliyetçi duygularımızın artışıyla, ekonomimizde milli sanayiimizin payı birbirleriyle ters orantılı gelişiyor. Zarar yok! Hani bir söz vardır, "ekonominin milliyeti olmaz" diye... Öyle anlaşılıyor ki, bizim milliyetçiliğimizin de ekonomik kaygıları yok. Olmasın da! Kapsın ekonomimizi medeniyet dediğin tek dişli canavar. Bizim kendi iman dolu, terli arslan göğsümüz var. Varsın alsın teker teker bütün bankaları gâvurlar! Unutulsun, onur, bağımsızlık, namus, emek ne çıkar! Benim bayrağım, marşım, cennet vatanım ruhuma dolar. Toplumumuzda şovinist eğilimler hiçbir zaman eksik olmadı. Ama artışı, PKK terörünün de etkisiyle bundan 15 yıl kadar öncesine rastlar. Ben milat olarak, lig maçlarından önce, milli marş söylenmesi olayını kabul ediyorum. Birdenbire maçlarda, takımlar sahaya çıkıp oyuna başlamadan seyirciyi selamlamaya durduklarında tribünlerden doğaçlama bir "İstiklal Marşı" başlıyordu, sıtma görmemiş sesler korosunun, detone marşı doğrusu pek iç açıcı olmadığı gibi, ulusal marş ile ilgili yasaya da aykırıydı. Öyle ya! Ulusal marşın nerelerde, hangi ahvalde, nasıl okunacağını söyleyen yasa, her isteyenin istediği yerde marşı söylemesine icazet vermiyordu. Önceleri bu şovinist gösteriye direndim. Yasaya aykırı olarak söylenen bu zorunlu marşa katılmadığım gibi, ayağa kalkmayı da reddettim. Ama zamanla, ben de kalktım. Öyle, herkesin ayağa kalkıp toplumsal çılgınlığa ayak uydurduğu yerde, protesto niyetine uzun süre oturamıyorsun, sen de mecburen dikiliveriyorsun. Sonra bir ara lig Telsim'in oldu, ama maçlar öncesi okunan marş ulusal kaldı. Şimdi artık Türkiye Kupası, Fortis Kupası oldu, ama marş hâlâ ulusal marş. Üstelik artık, ulusal marş tribünlerin baskısıyla değil, resmen söyleniyor, hoparlörlerden çalınıyor, kakafoni, daha senfoniye dönüşüyor hiç değilse. Bu arada futbolun kalitesi yükselmiyor, sorunlar azalmıyor. Hatta küçüleceğine büyüyor sorunlar, son birkaç yıldır sorunlarla birlikte bayrakların boyu da büyüyor. Bayraklar büyüyor, sorunlar büyüyor, borsadaki ve finas sektöründeki payımız küçülüyorken, artık milli marş reklamlara bile girdi. Son birkaç gündür, TV ekranlarında bir petrol firmasının reklamı var. Milli takımda oynamak için TC uyruğuna geçmiş Mehmet Aurelio , direksiyon başında İstiklal Marşı söylüyor. Sonra durduğunda, benzin pompalarını silah gibi tutup esas duruşa geçmiş olan benzinciler onu karşılıyorlar, şirket bayrağı ile al bayrak birlikte dalgalanıyor, ardından da bir ses, "Daha birlikte kazanacak çok maçlar var" diyor ve milli takım da, Macaristan maçı dışında galibiyete hasret, ikinci sınıf ekipler karşısında bile bocalıyor. Ben bütün bunları düşünüp tartışırken, çarşamba günü Metin Münir 'in köşesinde "Ya sev ya terk et mi? Peki gidiyorum" diye bir yazı çıktı. Yazıda TİSK'in yaptırdığı bir araştırmanın Türkiye'deki öğrencilerin yüzde 73'ünün Türkiye'yi beğenmediğini ortaya koyduğu, bu oranın yurtdışında okuyanlarda yüzde 77'ye vardığı belirtiliyordu. Türkiye en iyi yetişmiş beyinlerini kaçıran bir ülkedir artık. Bunda şaşacak bir şey yok, beyinsizliğin yani idiokrasinin egemen olduğu yerde beyin barınmaz. Her neyse arkadaşlar... Biz günde beş vakit "İstiklal Marşı" dinliyor, istiklal giderken, yadigâr kalan marşıyla teselli buluyoruz, Bu arada da bayraklar büyüyor. Bayraklar büyürken, genç beyinler de tüyüyorlar. Evet marşlar artıyor, bayraklar büyüyor, genç beyinler de tüyüyor! ____________________________ ____________________________ ____________________________ DİPNOT... KAYNAK...
Gönderi tarihi: 21 Ekim , 2007 17 yıl Aslında buna bir sürü şey de eklenebilir: Okullarda yerli malları haftası kutlanır.Kullanılan mallar ithal mallardır.Zaten bu haftalar da genellikle öğretmenlerin, "bakın benim sınıfım ne kadar güzel şeyler yaptı "diye , diğer öğretmen arkadaşlarına karşı bir şova dönüşür. Dışarıya çıkarsınız.Dükkan tabelalarına bakarsınız.Doğru dürüst bir tane Türkçe ismi olan bir dükkan göremezsiniz.Ama olsun bayrak büyür ,her yerde istiklal marşı okunur. Amerikayı protesto gösterilerinde bakarım çoluk çocuk protesto yapar ,sırtlarında amerikan malı kotlar ve ayakkabılar vardır ve karınlarını mc donald's da doyururlar.Ama olsun bayrak büyür ,her yerde istiklal marşı okunur. Okullarımız da artık ana dilimizle eğitim yapılması ,çok aşağılayıcı bir şey olmuştur.Ana dille eğitim alanlar, ikinci sınıf vatandaş konumundadır.Ama olsun bayrak büyür,her yerde istiklal marşı okunur. Dışardaki itibarımız ayaklar altındadır.Hiç bir yerde adam yerine konulşmayız.Ülke onuru ve itibarı ayaklar altındadır.Ama olsun bayrak büyür,her yerde istiklal marşı okunur. Bu listeyi uzatmak o kadar mümkün ki;ama ben uzatmak istemiyorum.Bir ara moda olan bir cümle vardı "gardrop Atatürkçülüğü " diye .Bayrak büyütme ,her yerde istiklal marşı okunması da sanırım gardrop versiyonu olsa gerek.
Gönderi tarihi: 21 Ekim , 2007 17 yıl Yazar Aslında buna bir sürü şey de eklenebilir: Okullarda yerli malları haftası kutlanır.Kullanılan mallar ithal mallardır.Zaten bu haftalar da genellikle öğretmenlerin, "bakın benim sınıfım ne kadar güzel şeyler yaptı "diye , diğer öğretmen arkadaşlarına karşı bir şova dönüşür. Dışarıya çıkarsınız.Dükkan tabelalarına bakarsınız.Doğru dürüst bir tane Türkçe ismi olan bir dükkan göremezsiniz.Ama olsun bayrak büyür ,her yerde istiklal marşı okunur. Amerikayı protesto gösterilerinde bakarım çoluk çocuk protesto yapar ,sırtlarında amerikan malı kotlar ve ayakkabılar vardır ve karınlarını mc donald's da doyururlar.Ama olsun bayrak büyür ,her yerde istiklal marşı okunur. Okullarımız da artık ana dilimizle eğitim yapılması ,çok aşağılayıcı bir şey olmuştur.Ana dille eğitim alanlar, ikinci sınıf vatandaş konumundadır.Ama olsun bayrak büyür,her yerde istiklal marşı okunur. Dışardaki itibarımız ayaklar altındadır.Hiç bir yerde adam yerine konulşmayız.Ülke onuru ve itibarı ayaklar altındadır.Ama olsun bayrak büyür,her yerde istiklal marşı okunur. Bu listeyi uzatmak o kadar mümkün ki;ama ben uzatmak istemiyorum.Bir ara moda olan bir cümle vardı "gardrop Atatürkçülüğü " diye .Bayrak büyütme ,her yerde istiklal marşı okunması da sanırım gardrop versiyonu olsa gerek. Sevgili Gelincik... O kadar duyarlısın ve ülke sevgisi o kadar yüreğine işlmiş ki buradan bunun atışını hissedebiliyorum... Ne mutlu senin gibi yürekli, duyarlı ve hissederek yaşayabilen insanlara... Ne mutlu... Sevgi ve saygılarımla...
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.