Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2007 17 yıl ŞIRNAK’TAN YÜKSELEN SESE KULAK VERİN “KAN VE GÖZYAŞI İSTEMİYORUZ!.. YAŞASIN HAYAT! LANETLER PKK VAHŞETİNE!..” Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri, 23 yıldır acı çekiyor. Terör binlerce aileyi yüreğinden vurdu, sayısız ocağa ateş düştü. Kara bulutlar dağılır gibi olunca, kanla beslenen değirmen yeniden kan öğütmeye başladı. Paramiliter örgüt PKK, önce Beşağaç köyünde 12 masum insanı evlerine dönerken 400 kurşunla katletti, ardından İzmir’in Buca ilçesinde iki bomba patlatarak evlilik hazırlığı yapan bir genci öldürdü. Kanla beslenen değirmen, kan öğütmeye devam ediyor. Yürekleri ve beyinleri kendilerine ait olmayan paralı katillerin yeni kurbanları; pusuya düşürülen 13 asker… Dinden imandan, insanlıktan, barıştan bahsederek, fitre zekat toplayan PKK, mübarek Ramazan ayında dahi kan dökmekten çekinmiyor. Başta Kürtler, DTP olmak üzere, Türkiye’nin dört bir yanından PKK katliamlarına lanet yağıyor. Şırnak’ta yaşayan bir kardeşimizin mektubunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Şırnak’tan yükselen bu gür sese herkes kulak vermeli; “Bölgemizde artık kan, gözyaşı ve şiddet istemiyoruz. Kentimizin sokaklarında, caddelerinde kargaşa, kaos, kaygı, stres dolu gergin insanlar, adım başı dilenen insanlar görmek istemiyoruz. Sokaklarda, parklarda güven içerisinde, mutluluk içerisinde gülen, oynayan çocuklar, analar ve babalar görmek istiyoruz. Ölümün ve yoksulluğun kutsandığı, şerefli bir değer gibi gösterildiği düşüncelerden, ideolojilerden, inançlardan kurtulmak istiyoruz. Diyarbakır’da yaşayan bizler; analar, babalar, çocuklar, gençler ölüm yerine yaşamı seçmek istiyoruz. Yoksulluk yerine zenginleşmek istiyoruz. Onurlu ve insanca yaşayabilmek için, çocuklarımıza mutlu bir yaşam sunabilmek için zenginleşmek ve çocuklarımızın eğitim görmelerini engelleyecek her türlü şiddetten uzak kalmak istiyoruz. Tembel tembel oturup, sürekli olarak ‘birileri gelip, bizi kurtarsın’ zihniyetini terk etmek istiyoruz artık. Çalışarak, üreterek, etnik ve bölgesellikten uzak, ‘evrensel kalitede meslek sahibi olarak’ kendi kendimizi biz kurtarabiliriz ancak. Tembelce oturmaya mazeretler aramak yerine, çalışmanın, üretmenin bütün yollarını zorlamalıyız. Bölgemizin, halkımızın en büyük sorunu yoksulluk ve işsizliktir. Bizlerin etnik değil, sosyal ve ekonomik sorunlarımız var. Gelin, bu yoksulluğu, bu sefaleti nasıl yok edebiliriz, bu cehalet karanlıklarını nasıl dağıtabiliriz, bunları tartışalım, bunlar için çaba harcayalım. En yoğun töre cinayetleri, hala bizim bölgemizde ya da bölgemiz insanlarınca işlenmiyor mu? Sadece kendisini bile geçindirecek bir geliri yokken 8-10 tane çocuk doğurup sokağa salma, yine en çok bizim bölgemizde görülmüyor mu? Türkiye’de yeni bir dönem başladı. Şiddeti, terörü yeniden başlatmakla, yeniden silaha sarılmakla, insanların en temel hakkı olan yaşam hakkını yok etmekle; Avrupa Birliği ile bütünleşme yolunda atılan tüm adımları sekteye uğratmış, demokratikleşme ve toplumsal barış sürecinin önünü tıkamış olursunuz. Gelin, Türkiye’de gelişen yeni demokratikleşme ve AB sürecine hep birlikte destek olalım. Demokratikleşme ve AB yanlısı güzel insanlarla, omuz omuza birlikte yürüyelim ve sosyo-ekonomik düzeyi yüksek bir ülke olma yolunda ilerleyelim. Ülkenin daha fazla demokratikleşmesi, sosyal ve ekonomik yönden kalkınması için çaba harcayan aydınlara, yatırımcılara, politikacılara destek verelim. Avrupa Birliği bizim için bir rüyadır. AB sürecinin gelişmesi, hem zenginleşmeye, hem de demokratikleşme ve özgürlüklerin gelişimine büyük katkı sağlayacaktır. Bizlerin hem ekonomik, hem siyasal, hem de sosyal ve kültürel kalkınmaya ihtiyacımız çok büyük.. Geçtiğimiz aylarda Diyarbakır’da çok güzel bir kültür sanat festivali gerçekleştirildi. Kendi anadilimizde kültür sanat etkinliklerini izlemek çok mutluluk verici, heyecan verici. Ancak biz Ciwan Haco’yu, Şiwan Perwer’i dinlemeyi sevdiğimiz gibi Sezen Aksu’yu da, Leman Sam’ı da, Nilüfer’i de, Tarkan’ı da dinlemeyi çok seviyoruz. Barış ve huzur dolu bir ortamda Kürtçe ve Türkçe şarkılar eşliğinde dans etmek, halaylar çekmek çok güzel. Eğer bu mutluluğu, bu huzuru bizlere çok görürseniz, bizler de bir gün bunun hesabını sormasını biliriz. Demokrasiye, insan haklarına, barışa ve kardeşliğe inanan sağduyu sahibi herkese sesleniyorum; Nereden gelirse gelsin, hangi amaç için olursa olsun şiddete hayır!..” Yürekten desteklediğim bu sesi, sorunları, silahla, şiddet yoluyla, terörle çözebileceğini düşünenlere, DTP’li milletvekillerine, Kürt aydınlarına ve Kongra-Gel yöneticilerine ithaf ediyorum. DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş’ın ekranlardan “13 evladımızı yitirdik” demesini önemsiyor, ancak yeterli görmüyorum. Zira, mübarek Ramazan ayında, bayram arefesinde 25 kişiyi öldürenleri, onlarca kişiyi sakat bırakanları, bölgede emperyalistlerin taşeronluğunu yapanları, korumak, kollamak, onları siyasileştirmek uğruna vahşi cinayetlerine ortak olmak ve terörü lanetlemek yerine, “teröriste terörist diyemeyiz” diyecek kadar korkmak… Kimse kusura bakmasın; bir elde zeytin dalı, diğer elde silah.. Hiç inandırıcı olmuyor. “Caniler, katiller değildir bizden, Nefret kusuyoruz işte bu yüzden, Barışı, sevgiyi yüreğimizden, Sildiren TERÖRE LANETLER olsun!..” Nail Amudi Nail Amudi
Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2007 17 yıl Eğer bu mutluluğu, bu huzuru bizlere çok görürseniz, bizler de bir gün bunun hesabını sormasını biliriz. Güzel bir yazıydı da şu cümleyi okuyana kadar! Aba altından sopa göstermek gibi bir şey.Bunu sağlamak için çaba harcamak yerine ,hesap sormak.
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.