Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Engelli Anne Baba Olmak


Misafir RA_dya

Önerilen İletiler

Engellilerin her zaman yardıma muhtaç olduğunu, kendi ihtiyaçlarını kendilerinin karşılayamadığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Onlar; işitme, görme ve bedensel engelli; ama hepsi birer anne…Çocukları da kendilerinin aksine sağlıklı. Hiç merak ettiniz mi bir engelli anne bebeğini nasıl büyütür, hayata nasıl hazırlar? Onlar, engellerine rağmen engelleri aşan anneler.

 

 

Geceleri uyuyamayan minik bebekler anne babalar arasında hep şikâyet konusudur. Uykunun en tatlı yerini bölen bir bebek hıçkırığı özellikle de annelerin kâbusudur aslında. Hele bir de her gece defalarca tekrarlanıyorsa… Bebeklerin zamanlı zamansız ağlaması genelde ebeveynleri rahatsız eder. Tabii ki geceleri bölünen her uyku, bir zaman sonra büyük bir eziyete dönüştüğü için… Haklı olarak; ne var bunda diyebilirsiniz. Peki, her gece onlarca kez de olsa bebek sesiyle uyanmanın büyük bir nimet olduğunu düşündünüz mü hiç? Şimdiye kadar aklınıza gelmediyse işitme veya görme engelli, felçli annelerin hikâyelerini okuyunca bunun şükredilmesi gereken büyük bir nimet olduğunu anlayacaksınız. Hem de yüreğinizde hissederek…

 

Şüphesiz annelik bütün dünyanın kabul ettiği sayılı ortak değerler arasında. Kadının hayatını değiştiren, onu şefkat, merhamet ve fedakârlık abidesi haline getiren bir haslet. Beşikten mezara kadar elinden tuttuğu yavrusunun varlığını hiçbir mutluluğa, sevgiye, huzura değişmeyen bir anne için hayat, bebeğini kucağına aldığı andan itibaren bir başka anlam kazanır. Onunla yatar, onunla kalkar; onunla yer, onunla içer… "Annelik zor zanaat" diye boşuna dememişler. Çünkü yaşananlar meşakkatli, zor bir süreçtir…

 

Benim dünyam çok sessiz

Her kadın, fıtratının bir gereği olarak annelik duygusunu tatmayı, yavrusunu kucağına alıp okşamayı ister. Aynı hülyalar engelli bayanlar için de geçerlidir. Onlar da sağlıklı çocuklar dünyaya getirmeyi, yavrularını sevgiyle büyütmeyi hayal eder. Zira bir ev çocuksuz olmuyor. Gözler görmese de, kulaklar işitmese de, el ele çayırda çimende koşturulmasa da her evli çift "anneciğim, babacığım" hitabını duymak istiyor. Bir anne düşünün ki gözleri görmüyor. Bir başkası duymuyor ya da tekerlekli sandalyesinde yavrusunun isteklerine cevap vermeye çalışıyor. Hayatta "ben de varım" diyen bu insanlar da anne; ve çocuklarının geleceği için onlar da pembe hayaller kuruyor... Hem de hayatın önlerine çıkardığı bütün engellere inat…

 

Çoğu görme, işitme, bedensel engelli çiftin çocuğu, anne-babalarının aksine sağlıklı dünyaya geliyor. Bu sonuç aileleri mutlu ederken birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Örneğin, işitme engelli annelerin en büyük sorunu, bebeklerinin ağlamasını duyamamaları. Bu durum ilk etapta zihinlerde duygusal çağrışımlar yapsa da aslında işitme engelli ebeveynler için ciddi bir problem. Çünkü gece karnı acıkıp anne kokusunu özlediğinde ağlayan bebek, çığlıklarına muhatap bulamıyor. Ya da yaramazlık yaparken eli kapıya sıkışsa, başından aşağıya kaynar su dökülse yan odadaki annesinin haberi olmuyor.

 

Hemen o kadar karamsar olmayın. Çocuklar her ailenin kendince bulduğu çözümlerle büyüyor. Bu zorlu sınavda da birbirinden farklı hayat hikâyeleri çıkıyor. Bir bakıma onlarınki "iç konuşması" bol bir yaşam aslında.

 

Hamdiye Ayanoğlu (60) yedi yaşında geçirdiği menenjit hastalığından sonra işitme duyusunu ve hafızasını kaybeder. Anne-babası işitme engellilerin kullandığı işaret dilini bilmediği için zor günler geçirir. Ailesiyle hiçbir zaman tam bir diyalog kuramaz. Kendi çabasıyla okuma-yazmayı, dudak okumayı öğrenir. 15 yaşında işitme ve konuşma engelli devlet memuru Tuğran Ayanoğlu ile hayatını birleştirir. Artık daha 'sesli' bir dünyanın kapısı aralanır kendisine.

 

Ayanoğlu çifti, "Acaba çocuğumuz da engelli olur mu?" düşüncesine hiç kapılmadan çocuk sahibi olmak ister. İlk çocukları bir erkektir. Muzaffer adını verdikleri oğulları gayet sağlıklıdır da. Hayatları renklenmiştir; ama kısa sürede bir gerçeği fark ederler. Minik Muzaffer'in ağlamalarını duymuyorlardır. Kendilerince bir formül bulurlar. Muzaffer bebek sürekli annesinin kollarında uyur. En ufak bir kıpırdama Hamdiye Hanım'a süt vaktinin geldiğini gösteriyordur çünkü…

 

Fedakâr anne üç çocuğunu da büyütürken bir gece olsun derin ve aralıksız uyumaz. Yardıma gelen anneanne, kızının az da olsa rahatça uyuyabilmesi için kendi kolundan kızının koluna uzanan bir ip bağlar. Bebek ağladığında anneanne uyanır, aradaki ip birkaç kez çekilir ve anne uyanıp bebeğe bakar. Bir gün büyük oğlu Muzaffer, gündüz saatinde etraftaki komşuların bile duyacağı kadar ağlar; ama Hamdiye Hanım çığlıklardan habersizdir. İçindeki sesi dinleyerek aniden odaya gelir ve neredeyse ağlamaktan morarıp nefesi kesilen bebeğini muhtemel bir ölümden kurtarır. Şimdi 31 yaşında olan küçük kızı Ebru da bir gün beşiğinden aşağı yüzüstü düşer, nefessiz kalır. Ebru'yu ölümden bu kez de büyük kardeş Muzaffer kurtarır.

 

Hislerini işaret diliyle anlatmaya çalışan Hamdiye Hanım, yaşadıklarından yola çıkarak engelli annelerin çocuk büyütürken engelsiz annelere göre daha dikkatli olması gerektiğini söylüyor: "Yemek pişirirken, temizlik yaparken her 15 dakikada bir çocuklara bakardım. İş yaparken değil, arada gidip gelmekten yorulurdum. Eğer engelli olduğum için çocuklarıma zarar gelseydi kendimi affetmezdim. Ne yapayım, benim dünyam çok sessiz."

 

Peki; engelsiz çocuklar anne-babalarının hayatına ne katıyor?

 

Çocuk küçük yaştan itibaren anne-babanın dış dünyayla kurduğu köprü oluyor. Görmüyorsa gören gözü; işitmiyorsa duyan kulağı; bedensel engelliyse sağlıklı bedeni oluyor. Engeliyle barışmış olan bireylerin yaşam enerjisi yüksektir. Çocukları bu enerjiyi daha da artırıyor. Engeller yüzünden yarım kalmış hayaller çocuklar üzerinden tamamlanıyor. Bu da anne-babayı yaşama dair motive ediyor.

 

Kaynak:Tuba Kabacaoğlu

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 13 yıl sonra...
Misafir Hayat bize zor

Ben ve eşimde bedensel engelliyiz,oğlumuz 19 yaşına geldi,çok şükür yürüyebiliyoruz ,benim sol bacağım rahatsız,eşiminde sağ bacağı,bu yaşa gelinceye  dek duygusal anlamda hiç sıkıntı hissetmedik desem yalan olmaz fakat oğlum büyüdükçe ,hayata çok bağlı çok pozitif ve güçlü olduğum halde,basamak inip çıkarken bazen oğlumdan destek almak ,beni duygusal anlamda çok üzüyor🥲üzülmemin tek sebebi ise,onun üzüldüğünü hissedip bana belli etmemesi beni yürekten yaralıyor😔😔Allahım oğlumun karşısına hep yüreği güzel insanlar çıkarsın diye çok dua ediyorum🙏🙏anne ve babasından duygusal olarak çok etkilenmiştir ve bunu bize hissetirmemeye çalışmasından dolayı,kahramanımın karşısına umarım onu hep mutlu edecek ,vicdanlı,iyi yürekli bir eş çıkarsın....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.