Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

DNA'nın yapısı nasıl çözüldü?


sedat sencan

Önerilen İletiler

1950 yılından itibaren DNA yapısının kısa süre içinde çözüleceği kuvvetle tahmin ediliyordu.

Bilimle uğraşanlara göre bu işi başaracak kişi Linus Pauling’ten başkası olamazdı.

Zira Pauling, moleküllerin birbirleriyle ilişkisi ve dizilişleri konusunda dünya çapında uzmandı.

Ancak ününe ün katmasını önleyen şey,bilimsel yönden sabit fikirliliği oldu.

DNA yapısının üçlü sarmal şeklinde olduğunu kabul etmişti ve bu noktada yoğunlaşmıştı.

*

Aslında DNA’nın bilim literatürüne girişi 1869 yılında başlar.

İsviçre’li J.F.Miescher,mikroskopla yaptığı gözlemlerde,önceden bilmediği bir madde görmüştü.

Bu madde hücrenin çekirdeğinde olduğu için ona nüklein adını verdi,ama daha öteye gidemedi.

Sonraları bu maddenin kalıtımla olan ilgisi kabul edildi,ama tam anlamıyla fonksiyonu anlaşılmadı.

1900’lü yılların başında Morgan,meşhur sirkesineği deneyleri ile genlerin kalıtımdaki rolünü anladı.

Daha sonra O.Avery, DNA’nın kalıtım olayında birinci derede rol oynadığını kesinlikle kanıtladı.

Ancak yapısının ne şekilde olduğu 1953 yılına kadar bilinemeyecekti.

*

Maurice Wilkins,savaş sırasında atom bombasının tasarlanma aşamasında yardımcı olarak görev almıştı.

Rosalind Franklin, kömür madenlerini inceleyerek hükümete yardım eden bayan bilimci idi.

Francis Crick,savaş yıllarını mıknatıslı mayınlar konusundaki çalışmaları ile tamamladı.

Biyokimya dalında resmi öğrenim görmemişti.

James Watson ise doktorasını daha 22 yaşında iken almış bir kişiydi.

Bir yıl sonra,yani 1951 ‘de Cavendish Laboratuvarı’nda işe başladı.

Onun da biyokimya ile ilgili resmi öğrenimi yoktu.

*

Bir DNA molekülü yaptığı işleri nasıl yapar?

Bu sorunun cevabını bulmak için gereken ilk şey,onun şeklini belirlemektir.

Cevabını aradıkları konu hem kimya hem de biyoloji ile doğrudan doğruya ilişkili idi.

Watson,kimyayı kapsamlı olarak bilmiyordu ama kristalografi ihtisası yapmaktaydı.

Crick ise o sıralar X-ışınımı konusunu almış,tezini yazmakla meşguldü.

Wilkins ve bayan Franklin bu proje üzerine çalışmakta idiler.

Her ikisi de Watson ve Crick’in rakibi konumundaydılar.

*

Kristalografi,atom ve molekülleri üç boyutlu haliyle dizilişlerini inceler.

X-ışını kullanılarak yapılan bu tekniği Pauling geliştirmişti.

Ancak DNA yapısını ortaya çıkaracak görüntüleri bu teknikle elde eden kişi bayan Franklin oldu.

Üstelik başardığı iş,mineral kristallerindeki atomların dizilişini görüntülemekten daha zordu.

Ama elde ettiği sonuçları kimseye açıklamıyor,kendine saklıyordu.

*

Wilkins ,bayan Franklin’in bu tutumundan oldukça rahatsızdı.

Onun bu ketumluğunu çalışmalarındaki ortaklık ilişkisi ile bağdaştıramıyordu.

Diğer taraftan Watson ve Crick çalışmalarında daha uyumlu idiler.

Ama onların da bayan Franklin’in bulgularına ihtiyaçları vardı,bu yüzden ona bir nevi baskı yapıyorlardı.

Gelgelelim bayan Franklin’in bildiklerini paylaşmaya niyeti yoktu,üstelik DNA’nın sarmal olduğuna inanmıyordu.

1950’li yıllarda İngiltere’de kadın akademisyenler hala gelenekleşmiş şekilde hor görülürlerdi.

Erkek akademisyenlerin odalarına giremezler,yemeklerini bile ayrı yerlerde yerlerdi.

Belki de bayan Franklin yirminci yüzyılın ikinci yarısında bile terk edilmeyen bu geleneği protesto ediyordu.

*

Ama sonraları durum değişti.1953 yılının ocak ayında Wilkins DNA görüntülerini bayan Franklin’den alabildi.

Ve bu görüntüleri Watson’a gösterdi.Tabii o da bu bilgileri hemen Crick ile paylaştı.

Wilkins’in DNA görüntülerini bayan Franklin’in rızasını alarak mı Watson’a gösterdiği şüpheli kalmıştır.

Artık Watson ile Crick’in DNA molekülünün temel biçimine ve boyutlarına ait önemli klavuzu olmuştu.

Çalışmalarını yoğun bir tempo ile sürdürmeye başladılar.

DNA’nın adenin,guanin,sitozin ve timin olarak adlandırılan 4 tane kimyasal bileşeni olduğu zaten biliniyordu.

Bunlar da belirli çiftler halinde bir aradaydılar.Ama nasıl ve ne şekilde idiler?

*

Watson ile Crick molekül şekillerine göre kartonlar kestiler.

Tıpkı yapboz oyununda olduğu gibi bu karton parçalarının hangisinin hangisine uygun olduğunu araştırdılar.

Deneye deneye DNA’nın sarmal oluşturacak şekilde modelini yaptılar.

Başlangıçtan o güne dek DNA hakkında bilinen herşey yaptıkları bu modele tıpatıp uygulanabiliyordu.

Bu başarılarını bütün dünyaya ilan ettiler.

*

DNA’ya ait bilinmeyen özelliklerin ortaya çıkarılışı tümüyle Watson ile Crick’e mal edilmişti.

Aslında yaptıkları buluş,rakipleri tarafından yapılan çalışmalar sayesinde olmuştu.

Bilim dünyasında böyle olaylar sık sık görülür,başarı ödülü tümüyle bir veya iki kişiye verilir.

Ancak Nobel Ödülü’nü düzenleyen yetkililer Wilkins’i ihmal etmediler.

1962 yılı Nobel Tıp Ödülü Watson, Crick ve Wilkins arasında paylaştırıldı.

Bayan Franklin ortak edilmedi.1958 yılında ölmüştü.

Kaynak:

A Short History of Nearly Everything

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 10 ay sonra...
  • 8 ay sonra...

İNSAN GENOM PROJESİ

 

İnsanın genetik kimlik kartı olan DNA’nın tam bir haritasının oluşturulmasına yönelik ABD, Fransa, İngiltere, Japonya ve Çin’den uzmanların katıldığı geniş çaplı araştırmanın sonuçları, araştırmanın İngiltere ayağını gerçekleştiren Sanger adlı Genetik Araştırmalar Merkezi ve araştırmalara katkıda bulunan Wellcome Vakfı tarafından yapıldı.

Londra’da yapılan açıklamalar, 16 ayrı merkezde yürütülen araştırmaların, insan genlerinin yüzde 97’sinin çözüldüğüne ve bu genlerin yüzde 85’inin de doğru şekilde sıralandığına işaret ediyor. Bulguların kanser ve kalp hastalıkları başta olmak üzere çeşitli hastalıkların tedavisinde de çığır açacağına dikkat çeken uzmanlar, gelişmeleri insanlık tarihinin en önemli devrimlerinden biri olarak tanımlıyor.

 

“AYA GİTMEKTEN DAHA ÖNEMLİ”

Sanger’in araştırmalarına 210 milyon sterlin tutarında katkıda bulunan Wellcome Vakfı Başkanı Dr. Michael Dexter, “İnsanın gen haritasını çözmek, insanın aya ilk kez ayak basmasıyla karşılaştırılıyordu. Ama ben inanıyorum ki, bu aya gitmekten de önemli bir gelişmedir” dedi. Bulguların sadece aya ilk kez ayak basılması değil, tekerleğin icadından da önemli olduğuna işaret eden Dexter, “Çünkü bu, insanlık var oldukça önemini koruyacak ve kullanılabilecek bir bilgidir” diye konuştu.

 

GEN HARİTASINDAKİ ÖNEMLİ NOKTALAR

 

10 yıllık çalışmalar sonucunda ortaya çıkan bilgiler bize kim olduğumuzu gösteriyor:

 

insan vücudundaki 100 trilyon hücredeki DNA kodlarının her birinde 3 milyar karakter var... Eğer insan vücudundaki bütün DNA'lar ard arda eklense dünya-uzay arasındaki mesafe 600 kez katedilirdi... DNA içindeki bilgi 61 metre kalınlığında bir kitap olurdu... DNA'lardaki genlerin yüzde 97'sinin işlevi bilinmiyor... İnsanlar arasında, DNA sadece yüzde 0.2 farklılık gösteriyor... İnsan DNA'sı yüzde 98 oranında şempanzeninkilerle aynı...

 

Dr. Dexter, insanın gen haritasının çözülmesiyle insanlığın bir gecede bütün hastalıklara çare bulmasının beklenemeyeceğini, ancak pekçok hastalığın tedavisiyle ilgili gelişmelerin sırada olduğunu vurgularken, genlerin sıralanmasıyla ilgili bilgilerin bilimadamlarına hangi hastalıktan hangi genin hatasının sorumlu olduğunu öğrenme imkanı sunacağını hatırlattı. Dexter, böylece kanserden kalp hastalıklarına kadar geniş yelpazedeki pek çok hastalığın önlenmesinin mümkün olabileceğini anlattı.

 

 

ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ

İngiliz bilimadamlarının yaptıkları açıklamalar sırasında söz alan Sanger Genetik Araştırmalar Merkezi bilimadamlarından Dr. John Sulston ise, İngiliz bilim ekibinin genlerin üçte birinin sıralanmasını başardığını ve Amerikalı meslektaşlarıyla birlikte sonuca büyük katkı sağladıklarını anlattı. Sulston, en büyük başarının ise insanlık tarihinin en önemli adımlarından birinin uluslararası işbirliğiyle ortaya konulması olduğunu savundu.

İnsan geni hakkında bu kadar önemli bilgilere sahip olmanın kolay erişilemez bir kültürel etkisi bulunduğuna işaret eden Dr. Sulston, bukültürel etkinin yanında pratik faydalarının bile önemsiz kaldığına işaret etti. Sulston, bu önemli kültürel etkinin, insanlığın aslında genetik açıdan ne kadar birbirinin benzeri olduğunun kanıtlanması ve aynı zamanda da ne kadar küçük genetik farklılıkların insanlar arasındaki farkı oluşturduğunun anlaşılmasıyla ortaya çıktığını bildirdi.

 

SONUN BAŞLANGICI

Amerikan ve İngiliz bilimadamlarının yaptıkları araştırmalar, insanların genetik açıdan yüzde 99.8 oranında birbirlerine benzediklerini ve farklılıkları da geriye kalan binde 2 oranının belirlediğini ortaya koyuyor.

Bilimadamları, şu ana kadar sağlanan ilerlemelerin sadece “sonun başlangıcını” oluşturduğuna da dikkat çekerken, hedefin tamamlanması için çalışmaların süreceğine işaret ediyor.

Ayrıntılı çalışmalar en az iki yıl daha sürecek. Amaç, buluşu oluşturan bilgilerin arasındaki boşlukları daha sağlam şekilde doldurmak ve “altın” değerinde bir gen dizimini ortaya koymak.

 

HASTALIKLARA ÇÖZÜM

Gen Projesi sayesinde yapılacak ilaçlar, kimya ve ilaç sanayii uzmanlarına, Alzheimer’den astıma, kalp hastalıklarından vereme kadar her türlü hastalığı tedavi olanağı sağlayacak.

Bilim adamları, daha önceki açıklamalarında DNA haritasını çıkarmak üzere başlattıkları çalışmanın üçte ikisini tamamladıklarını açıklamışlardı.

Proje sayesinde tıp biliminin ciddi biçimde değişikliğe uğrayacağı, ayrıca Amerikan iş dünyasının bundan önemli kazanç sağlayacağı belirtiliyor. Proje, kanserden depresyona ve hatta yaşlılığa kadar tüm hastalıkların teşhis ve tedavisinde devrim yaratacak.

Projeye karşı çıkanlar ise, gelişmenin, kişi mahremiyetini tehlikeye atacağını ve istihdamdan sigortaya kadar günlük yaşamın her alanında “genetik ayırımcılığa” yol açacağını ileri sürüyor. Bilim adamları, DNA haritasında 3.2 milyar adet “kimyasal molekül” bulunduğunu ve bunların teker teker okunması gerektiğini belirtiyor.

 

“GEN HARİTASI KABUS GETİRECEK”

Genetik araştırmalara ahlaki açıdan eleştiriler yönelten gruplar ise, çalışmanın sonuçlarının, özellikle işyerlerindeki ayrımcılığı körükleyebileceğine dikkat çekiyor.

Ayrıca, dini çevreler de, genetik bilgilerin, insan yaratılmasında kullanılması halinde 21’inci yüzyılın bir kabusa dönüşebileceğini savunuyor.

 

Saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.