Gönderi tarihi: 26 Temmuz , 2007 18 yıl 31 Mart vakası , Gerici isyanı olarak tarihe geçmiştir. Akabininde bu vaka nın kahramanı olan Derviş Vahdeti de bilindiği üzre nakşibendi tarikantından idi. 1924 yılında kaldırılan hilafetin sonrasındaki gelişmeler incelendiğin de ise karşımıza çıkan manzara fazlaca vahimdir . Derviş in çıkardığı Volkan gazetesinde yazan Said Nursi de aynı yönde düşünsel ve toplumsal aktiviteler içerisinde bulunmaktaydı. 1925 yılında tamamen bu hareketin desteği ve İngiliz ortaklığıyla başlayan Şeyh Sait isyanı sürecinde Nakşiler birçok Tükmen-Alevi köyünü basıp yağmalamış vede talan etmişlerdir. 1930 Yılında azgınlık hat safhaya yükselmiş vede Menemen dolaylarında Kubilay adlı vatan sevdalısı , memleket aşığı bir öğretmen-yedek subay sehit edilmiş vede kesik kafası sokaklarda bu hain ve nankör eller aracılığıyla dolaştırılmıştı. Bunu aslında dini kurtarmak olarak algılayan bu gerici zihniyetin hareketi bende şunu uyandırmıştır , Gerilikte sınır yoktur. 31 Martçı Saidi Nursi(kürdi), 1925'te Şeyh Sait isyanıyla mahkum olmuştu. Saidi Kürdi, Nakşiliğe dayanan Nurculuğu yaymaya çalışan bir laiklik ve cumhuriyet düşmanıydı. Aslında hareketin özünde Türk düşmanlığı yatmaktaydı. İşte Saidi Kürdi’nin takipçisi Fethullah Gülen de bu ekolün devamcısıdır. Derviş Vahdeti ve Saidi Nursi(Kürdi)’nin üstlendiği misyonu(!), günümüzde AKP ve Nur cemaati üstlenmiş görünmektedir. Temel yanılgısı İslam ı anlamamak , yahut işine geldiği gibi yorumlamak olan bu temelsiz ve dayanaksız olguların en büyük partizanları tarih boyunca Türk topraklarına göz dikmiş olan emperyalist güçler olmuştur. Bunu anlamak için alim olmak gerekmez , ki günümüzde de apaçık şekilde kendilerini ortaya koymuşlardır. Bu gerici zihniyet ülkemizde bir asırdır örgütleniyor.Devleti ele geçirme sürecinde,şimdi sıra parçadan bütüne doğru gitmeye geldi! Washington'da düzenlenen Abant Platformunda Nakşiler, Nurcular ve Süleymancılar tarafından, M.Kemal ATATÜRK'ün kurduğu laik cumhuriyet tartışılmış(!) ve Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde Afganistan'ın, Irak'ın, Mısır'ın, Özbekistan'ın, Azerbaycan'ın vb. ülkelerin örnek alacağı "din eksenli" cumhuriyete geçiş yolları aranmıştır! Yani onlara göre sorun, "laik Cumhuriyet"tir!.. Çünkü "Abant Grubu" denilen misyonun amacı da; "ABD'nin bölgedeki emperyalist çıkarlarına ideolojik bir destek sağlamak"la ilgilidir! İşte temeli bu kurgu ile oluşmuş olan bu ılımlı islam adı altında ki haçlı oyununun amacı , büyük israil devletine hazırlanacak zemin için geçirilecek süreçte , bölgenin laik yani güçlü sistemini yitirmesi vede neticesinde oluşturulacak feodal yapının işletilmesidir. Feodalite örneği olan ABD görüldüğü üzre tek bir liderin kuyruğu vazifesi ile her yöne gidebilmektedir . İşte ortadoğudaki örnek model budur , feodal yapıyı işletmek vede her devlete bir işbirlikçi lider tayin etmek. Clinton'un My Life (Yaşamım) adlı kitabından Türkiye ile ilgili önemli bölümlerin temel kavramları üzerinde durmak istiyorum. ABD, Balkanlar'da oluşturduğu barışın ekonomik meyvelerini toplamak istemektedir. Türkiye'yi, Yirmibirinci Yüzyıl'ı etkileyecek önemli ülkeler arasında ve gelişmekte olan on ekonomi içinde görmekte, ekonomik çıkarları açısından Türkiye pazarını önemsemektedir. Türkiye'nin laik, Müslüman ve demokratik kimliğini önemsemekte, yani laikliği vurgulamakta, Orta Doğu, İslam radikalizmine teslim olduğu takdirde, istikrarlı ve demokratik bir Türkiye'nin Avrupa için bir "savunma mevzii" olacağını düşünmektedir. görüldüğü üzre Türkiye laik , müslüman ve demokratik olarak görülmektedir. Çok muhtemeldir ki tüm dünya bunu bu şekilde düşünmektedir . Temelinde laiklik olan devlet yapıları daha kararlı vede güçlü olduğundan da günümüzde pkk ile işbirliğine sokulan amerikancı radikal islam örgütleri güçlü bir sanrının ortaya çıkmasını sağlamışlardır , bunun adı , siyasal islamdır. Düşünsel kapasitemizi zorlar isek , düşmanımıza karşı silah ile mücadele veremiyor , sağ - sol , alevi sunni diye bölemiyor isek , bir yol daha deneyebiliriz. Bunun şimdiki bilinen adı da ılımlı islamdır vede tamamen patentli bir american sunumudur. Şimdi olaylara biraz dinsel bakalım , İslamın ılımlısı olmaz , çünkü kuran mevcut İlahi yapısını muhafaza etmektedir vede hükm ler olduğu gibi yerinde sabit durmaktadır. İslami bakış pencerelerinin ardına gizlenen emperyalist güçler yüzyıllar boyu yahudi kökenli emevi uydurmacılığı ile maalesef ki kuran ı kerim i okunmayan bir kitap haline getirmeyi başarmıştır. İşbu temel üzerine cemaatcilik vede tarikatcılık gibi sahte vede gerici kurumlarıda destekleyerek , islamiyet bünyesine sayısız ilavelerde bulunulmuş vede günümüzde dinimiz tamamen sahte peygamberlerin dilinin ucundan öğrenilecek bir kurum haline gelmiştir. Bu temeli sağlam oturtulmuş bir ABD - İSRAİL projesidir , ki emevi ruhu yüzyılımızda tekrardan dirilmiş ılımlı islam adı altında amerikadan yönlendirilecek bir islam modeli gündeme gelmiştir. Ancak bilinmelidir ki kuran , kesin suret ile günümüzdeki maddi yani insan kelamını yansıtan , yozlaşmış incili tamamen reddeder bir durumdadır. Temel olguları değişmemiş tek ilahi kitab dinimiz islam ın buyruğu ve tek yazılı kaynağı olan kuran dır. Ilımlı islam projesinin temelinde olan , kuran ve islam uygulamalarının belirli periyotlar ile hafifletilmesi vede , kitabı tanımadığı halde islama incilin kabul ettirilmesi , akabinindede israilli bir mehdi ile oluşturulacak yeni dünya düzeninde islamın 3. din ve kuranın kabul edilmeyen bir kaynak haline gelmesi durumu ve bu durumun destekçileri , Allah ve kulları bilsin ki herdaim toplumun vicdanındaki dar ağaçlarda sallanıyor olacaklardır. Kuran kaynaklı ve emevi sahtekarlığından uzak olan islam , ki günümüzde uygulanmamaktadır , kesin suretle bu tip bir projenin ortasında olamaz. Ancak cemaatci vede fırkacı , yozlaşmış islam ise zaten bu amaca hizmet etmektedir. Toplum bilsin ki , millet fırkacı zihniyete prim verdikçe ve onun işbirlikçilerinin fetva ve cemaatlerinde diz çöktükce , islam dahada yozlaşacak tır. Kurtuluşun yolu kuran dır . Buraya kadar üzerinde durduğum projeden sıyrılmanın tek bir yolu mevcuttur , buda kuran dır. Acil suretle günbümüz emperyalist güçlerin ılımlılaştırmaya çalıştığı , kuran dışı kaynaklar edinen toplumların inandığı yozlaşmış islami mantalitenin değişmesi adına büyük bir dini reform çalışması yapılmalıdır. Aksi taktirde bilinmelidir ki , haçlı haysiyetsizliği elini dinimizden çekmeyecektir. Eren Erdem
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.