Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

EmiLY_pandora

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

EmiLY_pandora tarafından postalanan herşey

  1. SERSERİM BAŞIM ÖNE EYİK YİNE MASAMIN BİR UCUNDA ELLERİM YAĞLI SAÇLARIM ARASINDA UMUTSUZLUĞA BİR PENCEREDEN BAKMAKTAYIM NE YAZDIĞIMIN NE YAŞADIĞIMIN NEDE VARLIĞIMIN BİR ANLAMI YOK BEYNİMİN DUVARLARINI YIKMAYA ÇALIŞMAKTA YANLIZLIK GECE BİR YERDE DENİZİ ÖRTMEKTE MARTILAR AYRILIK RÜZGÂRINA KANAT ÇIRPMAKTA HER VEDA SEN VE BENİM HER VEDAM YALAN YALAN KOCA BİR YALAN SENSİZ KALMAK İSTEMEM SATIR SATIR SENİYAZMIŞTIM OYSA ELİMDE KALAN SON KÂĞIT PARÇASINA GÖZÜMDEN SÜZÜLEN UMUTSUZ GÖZYAŞIM DAĞITMAKTA MAVİ MÜREKKEBİ GİDİŞİNİN BENİ DAĞITTIĞI GİBİ MISRA ARALARINDA HER MISRA ARASINDA BİR PARÇA PİŞMANLIK GİTME DİYEMEMENİN ONURSUZ HAYKIRIŞI YÜREĞİMDE ELLERİM HER TİTREMESİNDE SEN YÜREĞİME DOKUNUYORSUN BİLİRİM ELLERİNSE BENİ PARÇA PARÇA BİTİRMEKTE BİTİP TÜKENEN GÜN IŞIĞI GİBİ HER HANGİ BİR SAHİL KSABASINDAN GÖKYÜZÜNE HAYKIRMAK APTALCA OLSA GEREK SESİMİ DUYDUĞUNA İNANMAK KİMİLİR BU İNANÇ MI TUTUYOR BENİ AYAKTA BİLİYORUM TÜKENMEKTEYİM ADIMLARIM KARANLIĞA BEDENİM SONSUZ BİR UYKUYA İLERLEMEKTE ÜZGÜNÜM DUR DİYEMEM BU GİDİŞE YORGUNUM YETERİNCE HÜZNÜM ŞİMDİ BOĞMAK ÜZERE UMUTLARIMI HER NEFES ALIŞIM ÖLÜM GİBİ HER GİDİŞİN AKLIMDAN ÇIKMAZKEN NE BENİM YAŞAMAM NE BUNCA SATIRI İÇİMDEN SÖKÜP ATMAM NE DE ARAYIP BULMAN NEYİ DEĞİŞTİRİR ZALİMCE OLURDU SENİNLE PAYLAŞMAK UMUTSUZLUĞUMU EN GÜZELİ OLSA GEREK SESSİZCE ÇEKİP GİTMEK ÇEKİP BİR YORGAN GİBİ DERDİMİ ÜZERİME SIYRILIP GİTMEK BU KÂBUSTAN SEN SEVİLECEĞİNİ BİL NE ÖNEMİ VAR BİLSEN NE ÖNEMİ VAR ŞİMDİ SON ADIMDA SEVİYORUM BENDE DESEN VE NE ANLAMI KALIR, UÇURUMUN KENARINDA BENİ YENİDEN İÇERİYE ÇEKMEK GELİŞİN SEVİŞİN BENİ BİTİRİR… BENİ YİYİP BİTİRİR O SON BAKIŞDA Kİ ZALİMCE ÖFKEN HADİ GİT, SIYRILIP AT BENİ DÜŞÜNDEN… BİR SABAH DAHA OLSUN UMUTSUZ PENCEREMDEN SOLGUN YATAĞIMA ELLERİMLE BASTIRSAM ACIMI VE SON DEFA ŞEHRİN DOLAMBAÇLI, ÇAMURLU YOLLARINDA YÜRÜSEM SEN İSE DÜŞÜN NE ANLAMI KALIRSA KALSIN İÇİNDE SANA KALANSA ANLAMLINI YİTİRMEYEN DUYGU DOLU GÖZLERİM İÇTEN SEVİŞMELER OLSUN BİRDE UNUTMADAN MASANIN BİR UCUNDA KALANLAR GİBİ YÜREĞİNİN BİR KENARINDA AKLININ BİR UCUNDA BU... NEYSE..
  2. EmiLY_pandora şurada cevap verdi: şilan başlık Şiir Forumu
    KÜLÜMÜN İÇİNDE KÜLÜN Ben senden önce ölmek isterim İyisi mi, beni yaktırırsın Odanda ocağın üstüne korsun İçinde bir kavanozun. Kavanoz camdan olsun, Şeffaf, beyaz camdan olsun Ki içinde beni görebilesin... Fedakarlığımı anlıyorsun; Vazgeçtim toprak olmaktan, Vazgeçtim çiçek olmaktan Senin yanında olabilmek için. Ve toz oluyorum, yaşıyorum yanında senin Sonra, sen de ölünce kavanozuma gelirsin. Ve orda beraber yaşarız Külümün içinde külün, Ta ki bir savruk gelin yahut vefasız bir torun Bizi ordan atana kadar... Ama biz o zamana kadar O kadar karışacağız ki birbirimize, Atıldığımız çöplükte bile Zerrelerimiz yanyana düşecek. Toprağa beraber dalacağız. Ve bir gün yabani bir çiçek Bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse Sapında muhakkak iki çiçek açacak; Biri sen, biri de ben. NAZIM HİKMET RAN
  3. Ben üç yapraklı bir yoncayım. Sıradan… Ama yüreğini yapraklarının üzerinde taşıyan! Milyonlarca yoncadan sadece bir tanesiyim. Koca bir çınarın altında kah rüzgarla sallanan, kah güneşin doğuşuyla yeniden canlanan.. Hayata dair her şeyi de “O” koca çınardan öğrendim. Sevgiyi, saygıyı, korumayı, affetmeyi, kendine güveni… Ve ölümü! Yeşerdiğim bu yerde, etrafımdaki diğer yoncalarla geçen yılların ardından öğrendiğim şey; dört yapraklı yoncaların şans getirdiğiydi… Önceleri bir yaprağım daha çıksın diye çok dualar ettim. Sordum soruşturdum, bu eksik yaprağımı nereden tamamlarım diye. Ve hemen yanı başımdaki koca çınardan aldım sorumun yanıtını: “Üç yaprağa yada bir dördüncüsüne sahip olmak öncelikle onu bulanlara şans getirir.” Umutsuzca boynumu büktüm asla sahip olamayacağımı düşündüğüm dördüncü yaprak için ve tekrar sordum: “Peki, başkalarına şans getirmek için bile olsa, tamamlayamaz mıyım kendimi?” “Elbette, bunu başarabilmen için gerekli olan her şeyi sana öğrettim.” Güzel olan, şanslı bir yonca olmanın çaresi vardı, üç yapraklı olmak kader değildi. Peki nasıl? Ben, bu sorunun cevabını bulmak için uğraşırken güneş kaç kez doğdu, kaç kez battı bilmiyorum. Kaç kez karlar yağdı üzerime ve kaç kez ıslandım yağmurda fark etmedim. Düşündüğüm tek şey eksik yaprağımı bulmaktı. Ve bir gün, güneşli bir bahar sabahı birinin yaklaştığını gördüm uzaktan.. Gözleriyle bizi süzüyor ve büyük ihtimalle dört yapraklı bir yonca arıyordu kendisine şans getirmesi için. Elini bana uzatır gibi olduğunda yüreğim daha hızlı çarpmaya başlamıştı. Ne yazık ki, ona şans getirebilecek yonca ben değildim. Onun “buldum” dediğini duyduğumda birden yukarı doğru baktım. Bir yoncayı eline almış sevgiyle ve umutla gülücükler saçıyordu. O an anladım, nasıl tamamlanacağımı; o an anladım, şans getirmenin aslında şansı bulmak olduğunu… Hala üç yapraklı bir yoncayım... Belki de sıradan. Ama yüreğini yapraklarının üzerinde taşıyan!
  4. Hüzün içerdim gözlerinden Beraber bakmayı çözebilseydik Her anında olsaydım yüreğinde ... Biliyorsun, sen; Ne zaman kalsan bir başına, Adımların bana dönüyor O zaman özlüyor gözlerin beni Damlıyor gözlerin Bilirsin, herşeyim senin oluyor o anlarda, Biliyorsun bir ben başa çıkıyorum Seni hayattan alıkoyan saatlerle.. Benim sende oluşum Yalnızlığına delil Bilirsin, ben de biliyorum Bu beni çağırmalarında Sadece kendinelik var: Hani benim yapamadığım.. Ben ne zaman yalnız kalsam Ben ne zaman sana acıksam Elim varmaz.. Hep sanadır acıkmalarım İştahsız ama derin Sana susamak ister acılarım. Öğrendim ki; Bir yanı vardır insanın, atamadığı içinden, Biri vardır, onunla olmaz.. Öğrendim ki; Ona şiirler yazmayı sever insan Onsuz kalıp, ona susamaktır aşkı veren Susadıkça, yazdıkça.. Yazarsa varolurmuş nice insan İyi ki yalnızlığın var, Buna ait delillerin ve iç dökülesi şiirler, İyi ki yoksun..
  5. Buharlı bakışlarda bulduk hepimiz aradıklarımızı katran gecelerde. Puslu sonbaharın ılık akşamlarında kulak memelerimizin arkalarına bir dokunup bir yok olan kaçak esintilerde. Heyecanlanmak istediğimiz günlerde, yaz veya kış. Hep bağlanmak istedik, hep kaçmak, uzaklaşmak ama aslında güçlenmek. Yığın yığın sandıklarımıza koyduk hayatlarımızı. Küflü odalara kaldırdık, canımız sıkıldığında açıp da bakalım diye. Rüzgarı sevdik, güneşi sevdik, yağmuru sevdik, her zaman bir bahanemiz oldu hayata. Hep dövmek istedik hayatı ama aslında hep dövülendik. Aşktan korkup, aşka gittik. Bir çift derin bakışa kurban olduk hep. Mavi, yeşil, ela, siyah, kahverengi pek fark etmedi. Geldiler, dokundular, aldılar ve gittiler. Oysa biz hep bekledik. Güz, kar, kış, güneş yine geldi,baktı, gülümsedi ve gitti. Yüreğimize sığındık hep, yüreğimize sorduk, hep bildi. Yalvardık, ağladık, üzüldük, azap çektik, aşık olduk... Hepsi bu. Kolay Gelsin
  6. Tahmin ediyorum ki, biz bayanların kafasında çizmiş olduğu bir kalıp mutlaka var. Hepimiz, hayatımız boyunca tanıdığımız insanların, biraz da hayal gücümüzün ve isteklerimizin doğrultusunda “bir adam” çizeriz. Dış görüşünden başlarız tabi ki çizmeye. Esmer, kumral, sarışın; mavi, ela, kahverengi; zayıf yada şişman. Seçenekler ne kadar çoksa da, genellikle tercih bir tanedir. Çoğunlukla mütevazı davranır, abartıya kaçmayız. Biliriz ne de olsa, mükemmel erkeğin yaşamadığını (!) Topuklu ayakkabı giymeye müsait boyda, ne şişman ne cılız bir taslakla başlar, zevkimize göre çizeriz adamımızı. Dış görünüş bittiğinde ise bir yürek çizeriz; bizim için atan.. Derin bakışlı gözler vardır resmimizde, her baktığında içimizi yakan.. Dokunduğunda sıcaklığını tüm benliğimizde hissettiğimiz elleri ve sardığında kendimizi iyi hissettiren şefkatli kolları unutmayız asla. Saygılıdır çizdiğimiz adam, aynı zamanda anlayışlı. Komedyenler kadar olmasa da, arada sırada esprileriyle güldürür bizi; nerede ne konuşmasını gerektiğini bilir, bazen dolu, bazense boş. Kıskançtır biraz, biz çizdik diye bizim kölemiz olacak değildir ya; kendi kararları, kendi istekleri vardır, en önemlisi kendisinin farkındadır. Bilir yeri geldiğinde kendisini dinlettirmeyi ve mutlaka varlığını hissettirmeyi. Uzar da gider bu liste. Bilirsiniz, yeni tanıştığımız biri hakkında “sanki daha önceden tanıyormuş gibiyim, kendime yakın hissediyorum” diye söyleriz ya; işte, çizdiğimiz resme yakın bir şeyler bulduğumuzda böyle hissederiz. Bazen çizdiğimiz ellerdeki sıcaklığı, bazen bakışlardaki derinliği, bazen de tenindeki hoş kokuyu yakın buluruz kendimize. Tanıdık bir şeyler vardır onda, hatta bize ait bir şeyler; tarifi zor. Evet, her kadın “bir adam” çizer ve her kadın sonunda “bir adama” sahip olur. Sanırım mutsuz kadınların sorunu, çizdiklerine uymayan bir adama aşık olmalarında yada aşık oldukları adama göre değiştirdikleri, silip yeniden çizmekten kararmış hayallerinde yatıyor. “Bir adam çizeceksin” ama ne çizdiğin adamı, ne de aşık olduğun adamı değiştirmeyeceksin. İster mükemmeli ara, istersen sahip olduğunun mükemmel olduğunu düşün; birini “olduğu gibi” kabullenmenin ve “olduğu gibi” sevmenin tadı bambaşka. Kolay Gelsin
  7. Aşk, kıskançlığı Kıskançlık, ayrılığı Ayrılık ölümü getiriyor!!!! Güzel olanlar kötüyü besliyor Kötü olanlar güzeli bitiriyor Gözler parlarken, yürekler çatlarcasına atarken Gözler donuklaşıyor, yürekler anlamsızca atıyor Varlığımız, var içinde yok oluyor Acı çekiyoruz acı!!! Biz insanlık sevemiyor, sevilemiyoruz Ne sen yaşayabiliyorsun Ne ben yaşatabiliyorum Hem karmaşıklık, hem tezatlık... Severken sevmemeyi Birlikteyken ayrılığı Güvenirken güvensizliği Onunlayken başkasını düşünüyor Değerli olanı değersiz kılıyoruz Ya sevdalar sevdasız yaşanıyor Ya sevdalar tezatlıklarla birleşiyor Nedendir bilinmez ama Her birliktelik ayrılıkla sonlanıyor..... saol TANİA HAYDE hoş buldum
  8. EmiLY_pandora şurada bir başlık gönderdi: Şiir Forumu
    Ben sevdamı gizli yaşadım Kendime anlattım mutluluklarımı İçime ağladım hüzünlerimi Sözlerimi sustum Gözlerimi yumdum Kulaklarımı kapadım Ben sevdamı benimle paylaştım… Anlatamadım, paylaşamadım Korktum, yanıldım, belki de yanıltıldım Sen dinlemek istemedin Hep tepki gösterdin Paylaşamadım seninle olası kaygılarımı Tepkilerin beni durdurdu Ben sevdiğimi bile anlayamadım Korktum ileri adım atmaktan Sence ben hep yanlıştım Sence benim sevdam yalandı Yaptığın her olumsuz Her zorlayıcı tepki Bana geri adımlar attırdı Ve ben soruyorum şimdi sana Ne oldu benim paylaşamayıp İçime attıklarım Kafamda kendimle çözmeye çalıştığım Paylaşamadıkça büyüyen acılarım… Boş ver, anlat! Ne olursa olsun dinlerim seni….
  9. Aşkta yarın yok…ben seni dün sevdim,bugün sevemiyorum ve yarın sevmeyeceğim… birinin hayatına girmek ne kadar kolaysa bir anda çıkmakta o kadar kolaydı senin için,söylemiştim bu hiç adil değil…canım yanıyor…istemeden yaktığım canların acısını çekiyorum kat kat… offf Tanrım!bu ne büyük bir yıkılmışlık,ne büyük bir ceza biz insanoğluna… büyük bir adım atıp,küçük bir adımla karşılaşınca geri çekilmek;ilgiye susamış gibi yapıp ilgiden sıkılmak;dipteyken hayata döndüğüne inandırmak;çektiğin acıları çektirmek…adil değil anlıyor musun???? hayatımda ilk kez mantığımı bir kenara atıp yüreğimle bişeler yapayım dedim ve yanıldım..yüreğim beni yanılttı,ey mantığım beni sakın bırakma,beni sakın yüreğime mahkum edip seni yitirtme.. insan acı çekince mi sarılır kalemine,uzun süredir yazamazken,melankolik anlarımı yaşar oldum ve her şeye inat,her kurala inat kuralsızca, içimi kelimelerle boşalttım… dün içim kanıyordu,bugün acıyor,yarın ise yaralarım kabuk bağlayacak…nede olsa aşkta yarın yoktur..aşk acısı dün yaşandı,bugün tükenmek üzere ve artık gün ışımaya başladı…aşk bitti…. ‘’Hallacı Mansur’a aşk acısı kaç gün diye sormuşlar:üç gün demiş… Hallacı’yı ilk gün öldürmüşler,ikinci gün yakmışlar,üçüncü gün küllerini havaya savurmuşlar….’’’
  10. EmiLY_pandora şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Müzik Cafe
    Bilemedim Kıymetini Kadrini Hata Benim Günah Benim Suç Benim Eliminen İçtim Derdin Zehrini Hata Benim Günah Benim Suç Benim Sana Karşı Benim Bir Sözüm Yoktur Haklısın Sevdiğim Kararın Haktır Garibim Derdimin Dermanı Yoktur Hata Benim Günah Benim Suç Benim Neşet Ertaş
  11. Sahte olacaksa.... İçten değil, içimizden değil, içimizde değil. Ne aşk, ne sevgi, ne de acı. Hiçbir şey yok içimizde. İçimdeki kadar görmedim kimsenin içinde hiçbir şey. Sahte, sahte, ne büyük acı. Ya yaşamak lazım, ya vurdum duymaz olmak. İkisini de beceremiyorsa insan, ne yapmalı. Sahte nasihatler istemiyorum. Kimse bir şey bilmiyor. Hele o gülücüklerin sahtesi yok mu, takınmışlar yüzlerine, belki o sahtelerin altında yüz yok, yüzsüzlük. Ya yaşamak lazım, ya vurdum duymaz olmak. Yaşıyorum. Umursamazlık lazım, ya umursuyorsan gereğinden fazla, ne yapmalı. Hele o ilgilerin sahtesi yok mu, gösteri, göstermelik, istemiyorum. Ya vurdum duymaz olmak lazım, ya da yaşamak. Vurdum duymazlığım, ah bir gelsen içime, belki yaşayacağım. Gerçekten yetiyor mu yaşamak için umursamazlık. İstemiyorum. Yenilmek koymuyor, daha iyi yenileceğim. Yaşamak olmasa da, umursamazlık istemiyorum, varsın olmasın. Geçiniz gösterileri, sahte … Sokakta donarak ölmüş insanlar, kimin umurunda. Ayazdan yüzü yanık bir çocuk , aç kalmış, kimin umurunda. Birilerinin umurunda olana kadar belki hep aynı hüzünleri tekrarlayacak kalemim. Karbon kağıtsız hüzünlerim. Her yenisinde başka ağrıyla, başka acıyla, kimin umurunda. Yaşamak lazım, ya da Kanamak Kanıyor, Kanıyo.. Kan.. gibi. Kolay Gelsin
  12. Yazdıklarınızın açıklamasını yapmak bize değil size düşer... Küçük kelime oyunları yapmayın ne anlatmak istediğinizi yazında hep beraber görelim...
  13. Var mısın Ihlamur kokularıyla birleşince hayalimde sen, Şarkı sözlerine düşünce gözlerin, Ay sarılınca yıldızlara, Ve yakamoz gözlerimdeyken, İşte yoksun -sen- o zamanlar. Hayal, gözlerin, yıldızlar, gözlerim ve yangın yeri. Yine bahar, Ve tabi bir de aşk ... Yağmur yağarken sor sen, hele bir de gittiysen. Öylesine ... yetmez ki, yine çok, yine sayfalarca, kış yorgunu ruhum ve kim bilir kaç gece daha... Alevler yükseliyor avuçlarında, ruhu al al olmuş ve kalbinde ılık bahar geceleri. Geceler; tek değil o kendini yalnız hissedişi, gün değil, geceler, kim bilir kaç gecedir hep bir ateş düşüyor; solmaya yüz tutan hayallerine; yangın başlıyor ve sessizlik. Mutsuzluk değil bu, belki ömrünün en çabuk, en büyük sevinci sarıyor içini. Paylaşmıyor artık, mutsuz olmamak için mutluluğunu da yaşayamıyor doyasıya. Denizin kıyısına oturmuş, bir elinde dalgalar ve yüreğinde o. Kalabalığın kıyısında, bir elinde yalnızlık ve her nefeste o. En güzel yanı geç uyunan gecenin sabahına erken uyanmak, kuş cıvıltılarının arasına karışınca hayalin, sen, kalınan yerden devam etmek rüyaya. Kim bilir kaçıncı uykundayken, bu seni kaçıncı sevmek. Sahi kaç kişi sevdi seni. Kaç kişinin gecesinden geçtin kim bilir. Sahi kim bilir? Mühim değil, kim bilir kaç habersiz kişiyiz böyle, bunlara benzer uyanışlardan, biri de ben. Gerçekten mühim değil. Aşk iki kişiliktir diyorlar, bilmiyorlar henüz. Bilmesinler de. Mutsuzluk değil demiştim ya inan; gerçekten mutsuzluk değil. Söylememek lazım ve “şarkı söylemek”, içinizdekini yeniden büyütebilmek. Sustuklarından kaç pişman insan vardır, söylenmemiş kaç güzel söz; kimlerin içinde saklı. Kanın kaynar ya hani, böyle-öyle çok derinden, coşku, masum, tanımlanamaz ya hani, bilemezsin. Belki de bilme zaten, korkar kaçarsın, korkarım. Öyle korkarım, sonsuza dek, ruhun duymaz, gidersin. Giderken sen, kal da diyemem, bir büyük gurur sarar ve sallanırım bir ipin ucundan, sessizce. Korkma bilmeyeceksin bunları, kelimelerim ses olmayacak; hiç. Gitmen, gidecek olman değil korkum ki zaten, inan değil, kim kalmış ki böyle derinden. Zaman değişti biliyorum. Korkaklarız hepimiz, korkmaktan ne sevebiliyoruz ne de aşk. Baki değiliz hiç birimiz bir diğerinde. Belki acı, belki değil, öğreneceğiz ya da unutacak. Öğrenmek acı olur, bir gün başını çevirince ardında kalana, için ürperirse bu öğrenmek olacak, hani acırsa ruhun, kaybetmek gibi gelirse ve yalnızsan öğrendiğine pişman da olursan, ki olma istemem, temenni unutmak olsun… Gidersen sen, kalan unutulan olsun, olsun ki bilme sen onun acılarını, unut ki tam alışmışken gidişine, dikilmesin hayalin gecelerine. Gideceksen çok kalma, gecikme yarınına, bekleyenlerine ve dahi kendine. Yangın başladı şehirde, için için, sen yine bilme. Var mısın? Söylememek lazım, ama gel gör ki ben çok söylemek istiyorum, gel sor ki … Var mısın? İzle sadece, yansın, içim içim, şehir, sus n'olur ... Yağmur yağarken, yağacakken, yangın alev alevken asıl sancı başlar, unut sen. Sen hiç gelmeden daha, gidişinden korktun mu Sevgi'nin? Olsan da, olmasan da ... Şimdi sus.
  14. KiMSe... zamanı yıllarla tartanlar yanılırlar hiçbir şey tartılmaz başka bir şeyle hatta çoğu zaman kendiyle bile yaşanır, içini tohuma bırakır geçer gider geçmez sandıkların bile hiçbir geçen tartılmaz kalanla neyin kaldığını çoğu kez kendi de bilmezken insan kimse kimse kimse sahi kimse ya da hiç kimse söylediklerimden çok sustuklarım seçtiklerimden çok reddedilmek için ne kadar varsam o kadar kimseyim kendime güç kötü bir şey kaderken de kaldıramazken de güç kötü bir şey güçlüyken de güçsüzken de kaldığın yerden devam etmenin karanlığı benzemiyor hiçbir çaresizliğe kimin kaldığı yer var ki dünyada kaldım sandığın yer bizden geçendir çoğunlukla içimizi parçalaya çoğalta hâlâ gittiğim sona aceleci adımlarla bütün iş birinin dediği gibi, yavaşça acele etmek aslında ölene kadar yavaşla işte ölene kadar yavaşla ne başkalaştırırsan o kadarsın başkalarının imtihanlarından büyük gelecekler umma çaresizlik bile bizden bir başkası yapmaya yetmez bize biçilmiş döngüye katlanırız yalnızca bir bakıma hiçbir yerdeyiz bir bakıma yalnızca buradayız var oluşumuzun ağırlığı altında ezilirken yapayalnız ait olduğunu sandığın bütün grupların içinde yapayalnız reddin imkânları sayım kayıpları yoklama kaçakları sanma ki hayat bizi bekler başka kıyılarda oysa biz buradayız halsiz, kanıtsız yılların neyi tarttığını bile bilmeden kendi gücümüzün altında azala azala kollarımız kadar kulaç kalplerimiz kadar sahil hiçbir adanın almadığı yalnızlarız, tamamlanmamış haritasında define ve varlık geleceğin tarihe dağıttığı kayıplar bir gün birbirini bulmanın umuduyla gölgemizle barışmanın uzun yolculuğu: büyümek kendiyle tanışmayı erteler insan çoğu zaman hayat yanlışlarla kısalır başka biri olarak girdiğimiz bir kapıdan bir diğeri olarak çıkarız gündeliğe katlanmak için başkalarını kandırırken kendimizi yanıltırız içimizi denerken yüzeriz farklı yüzlerle kendi içimizde bile bu yüzden aşk yalnızca bir fikirdir bu sefer gerçekleştirdiğini sandığın bir fikir hep öyle oldu bende hep saklı kaldı içimdeki anahtar ve hep aynı kilitte kırıldı fikirler de zamanla değişir kırıldıkları yerde kırıldıkları yer her şeyi değiştirir zamanla bir şey söylemez artık kırılmak bile sonra başka bir başlangıcın kapısında aynı korkularla kalakalırız daha önce de söylemiştim: kimse yoktur kimsenin kimsesizliğine her şiirin gizi başka bir şiirle açıklar kendini demiştim ya, hep öyle oldu bende böyle katlandım kimsesizliğe o birini ararken bile biliyordum hiç kimse hiç kimse hiç kimse
  15. EmiLY_pandora şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Müzik Cafe
    Gel Yetiş Aradım Derdimin Dermanı Yoktur Medet Senden Yetiş ya İmam Hüseyin Felek İle Derd-i Davamız Çoktur Medet Senden Yetiş pir İmam Hüseyin Turnalara Haber Saldım Yüceden yar yüceden Bir Cevap Bekledim Mimden Heceden yar Heceden Hiç Haberim Yoktur Günden Geceden Medet Senden Yetiş ya İmam Hüseyin Yüce Dağ Başını Mekan Eyledim Kurda Kusa Müşkül Halim Söyledim Bilmem Ki Ben Sana Ne İs Eyledim Medet Senden Yetiş ya İmam Hüseyin ***** Felek Kapımızı Çalmadan Azrail Gelip De Canim Almadan Eroglu'yum Ölüp Toprak Olmadan Medet Senden Yetiş ya İmam Hüseyin
  16. EmiLY_pandora şurada bir başlık gönderdi: Diğer Edebi Türler Forumu
    Herşey sende, gözlerinin en içinde. Bütün doğruların, ve bana dair ne varsa sakladığın, saklamaya çalıştığın; unuttuğun birşey var, benim bütün içim gözlerimde, senin de ... Ve sevgililer, ne kadar sevgi tükettiniz geçen on beş gün içinde, kaç defa tükendiniz. Ya da mutluydunuz, mutluydular. Zamana sığmadığınız oldu mu, döndü mü her yer etrafınızda, siz dönerken aslında, oda dönüyor sandığınız oldu mu. Dönüyordunuz, hiç bilmediğiniz bir yerde, oraya ait olmadığınız halde, orada oldunuz mu hiç, uzaklarda. Bir düş, hiç bitmeyecekmiş gibi geliveren, geldiği gibi giden. Kısır döngülerden kaçıncısı bu. Ve kimbilir kaçıncı “bir daha böyle acıtmayacağım kendimi” dediğimiz. Herkes gibi olmaya bir adım kala, içinize geri dönüşünüz ve kapılmak fırtınalara sonra boğulmak yağmurlarda. Ruhsal düşmeler/ kalkmalar, kalkamayacak gibi olmalar. Ne derin darbeler, kan rengi her yer. Yani siyah, yani bu benim dışım; şimdilerde de içim. Bulanıyor, bulanıyor, ben dönüyorum bir şeylerin etrafında. Bir kelebek daha ölüyor. Bu kaçıncı katliam. Bir delinin delirmesine şahit olmaya hazır mısınız. Neredeyse ... Yazmaya başlarken bir şarkısı vardı kulaklarımda, Şarkılar uzak durun ruhumdan yahu, ama bazen! Böyle tam ölecekken, umutlandırıp, yeniden yeniden öldürmeseniz! Delirmek ertelendi! Sevgimle ... Kolay Gelsin
  17. Türk Sineması'nın son otuz yılda gerçekleştirdiği en önemli filmleri yapmış, yapıtları toplu gösterilerle dünyanın dört köşesinde sürekli gösterilmiş ve Paris'te ünlü Chailot Sarayı'ndaki Sinema Müzesi'nin giriş kapısını fotograflarıyla süslemiş 1981 yılında çekilen Yol filmiyle , Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye kazanmış bir insana köpek diyorsun sen.Peki sen bu yakıştırmayı yaparken kendinide terazinin diğer tarafına koymayı düşündünmü. Şimdi ben burada bildiğim bütün hakaretleri tek tek yazardım herşeyi göze alarak ki YILMAZ'a sarf ettiğin hakarettende daha güzel otururdu senin üzerine ama yok yapmam tabe tarih ve insanlar nasılsa sen ve senin gibi yobazları haksız çıkarıyor emin ol.. Yılmaz Güney, aydın kimliğinin sorumluluğunu taşımış ve bedelini ödemekten kaçınmamıştır. 12 eylül darbesine gelince Bundan tam 15 yıl önce, 12 Eylül 1980 günü, oligarşinin askeri darbesi gerçekleşmişti. Ve yıllar süren bir terör dönemi böylece başlamıştı. Bu öylesine bir terör dönemiydi ki, üç milyonu aşkın kişi gözaltına alınmış, sorgulanmış, işkence görmüştür. Aynı dönem içersinde 650 bin kişi tutuklanmış, değişik sürelerle cezaevlerinde tutsak edilmişlerdir. Yetmişe yakın idam cezası infaz edilmiş ve yüzlerce kişi işkencelerde, operasyonlarda katledilmiştir. Kitlesel tutuklamalar birbirini izlemiş, askeri yönetimin onaylamadığı her türlü politik ilişki ve düşünce, en acımasızca ezilmeye çalışılmıştır. Sözcüğün tam anmamıyla, kadro pasifikasyonu kitle pasifikasyonuyla bütünleştirilmiş ve en geniş ölçekte depolitizasyona, yani kitlelerin politikadan uzaklaştırılmasına yönelinmiştir. 24 Ocak 1980 günü Demirel'in azınlık hükümeti tarafından ilan edilen ekonomik kararlar, tüm yönleriyle uygulamaya sokulmuş ve dünya ekonomik buhranının ülkemize yansıyan boyutları kitlelerin sırtına acımasızca yüklenmiştir. Böylece, bir yandan geniş ölçekli bir pasifikasyon ve depolitizasyon uygulamaları sürdürülürken, diğer yandan IMF'nin ekonomik reçeteleri en uç noktalara kadar uygulanılmıştır. İşte, aradan geçen 15 yıla rağmen, toplumun bir türlü üzerinden atamadığı tüm ilişki ve çelişkiler, 12 Eylül döneminin uygulamalarının bütünsel sonuçları olarak ortaya çıkmaktadır. Ülke tarihinin en geniş terör uygulamasının gerçekleştiği 12 Eylül döneminin izlerinin günümüzde bile silinememiş olması, hatta yarattığı toplumsal, siyasal, ekonomik tahribatların etkisinin bile azaltılamamış olması en açık olgu durumundadır. 80 darbesi sonrası üniversitelerde sistemin istediği tip insanların yetiştirilmesi için yök kuruldu. Önce üniversitelerden ilerici öğretim üyelerini temizleme işine girişti. Yerlerine 80'lerin moda ideoloji neo liberal politikalara hayran hocalar bulundu. Sadece hocalar değil, derslerin içeriği ve kitaplar da neo liberal politikalara uygun hale getirildi. İnsanlar politikadan uzaklaştırıldı. Aslında amaç, politikasızlığın politikasını yapmaktı. Üniversitelerin sermaye merkezi olması iyice hız kazandı. Harçlarla eğitimin özelleştirilmesi için adımlar atıldı. Geçen yıl ve bu yıl harçlar 6 katına çıkıyor söylentilerinin bir amacı da, insanları buna yavaş yavaş alıştırmak değil midir? Bu arada o yıllarda yaşamak isterdim doğrusu.... Kolay Gelsin
  18. Yahu siz hastasınız asıl buyrun deşifre ediyorum işte benden msn istemiştiniz bende size bunu yolladım buyrun diye ve en ufak bir şey söylemedim ama bana yazılan cevaba bakın : Sen gerçekten hastasın.. Acınası bir durumun var..Takıl kafana göre . Senle uğrışmıycam artık.. Sonuçta bir bayansın.. Ne yapabilirim ki sana ? Benimle muhatap olma ben seninle zaten olmam.. Hadi şimdi defol! ( topic mantığına göre sen kendi topiğini sahipleniyorsun ya o açıdan söyledim Uğraşmicak mış teşekkür ederim lütfettiniz siz.Sizinle muhatap olan ben olmadım unutmayın saldıran sürekli sizdiniz Sonuçta bir bayansın evet ben bayanım ama sizden daha cesurumdur bakınbunun için bahse bile girer 1'e 10 veririm. Ben defolmam bana defol demek size düşmez terbiyenizi takının.
  19. Bana yazmış olduğunuz yazıları ortaya döktürmeyin sakın.Ve anlattığınız kadar masumane bir msj atmadığınızı sizde bende iyi biliyoruz burada edebiyat yapmayın şimdi.Yanınızda kimle gelirseniz gelin miş yazık yapmayın hala yalan söylüyorsunuz. Ve siz kimsiniz kuzum beni aşağılayabileceğinizi düşünüyorsunuz yada aşağılayabildinizmi buna inanıyormusunuz.Çevrenizde dönen yalaka insanlar ile karıştırmayın ben sözümün arkasındayım her zaman. Onuruma gururuma şahsıma hakaret edene her kim olursa kafa göz girerimde .Yapmam gereken ne ise onu yaparım merak etmeyin siz. Bir insan oynayamaz en fazla bir kaç zaman ama sonrasında tekrar özünü bulur ve bu şahısta hiçbir zaman değişmez aynı kalır. Şimdi ben size söylüyorum benimle derdiniz ne ise buyrun mail adresimi özel msj la yolluyorum bu konuyu nasıl çözmek isterseniz öyle çözelim emin olun bende bu konuyu çözerken bir bayan olduğumu unutmasını iyi bilirim. Üstelik siz her tartıştığınız insana profilinizdeki msn adresini verip birde telefonmu istiyorsunuz.Siz nesiniz ,kimsiniz,kendinizi ne zannediyorsunuz basit bir sanal karakterden bir adım öteye geçemeyen bir insanın sarf etmiş olduğu kelimeler içinmi Ayrılıyorum zannettiniz. ASLA Hiç bir zaman karşıma muhatap alabileceğim kadar güçlü bir kişilik olarak görmedim sizi ben şimdi tasınızı tarağınızı toplayıp benim açmış olduğum topicten çıkın ben burada sadece arkadaşlarıma hoşçakal demek adına açtım sizin polemiklerin uzasın gitsin diye değil.
  20. EmiLY_pandora şurada bir başlık gönderdi: Öneri ve Eleştirileriniz
    Benim için zor bir yazı olacak bu hatta en zor yazılardan birisi ama şairin dediği gibi biten aşkları oldurup intihar süsü vermek lazım Bir kaç aylık TURKISH-MEDIA.COM sürecimin sonunda ayrılık nedenlerimi kısaca açıklayıp ceketimi ve düşüncelerimi alıp göç yollarına devam edeceğim. İnsanlar hayatlarında bir çok şeyi göze almak zorunda kalırlar ve karar vermeleri gerekir.Şimdi benim de bir karar vermem gerekiyordu ya burada kalır şahsıma bir çok hakaretler yağdırıp buda yetmezmiş gibi özel mesaj atıp bana bir erkek gibi davranabileceğini gerekirse telimi verebileceğimi ki üzerimde uygulamayı düşündüğü erkeklik muamelesini yakınen uygulayacağının garantisini veren bu şahısla aynı yerde kalıp aynı havayı solumak,yada onurlu bir şekilde herşeyin nasılsa bir sonu var deyip tadında bırakmak. Ben her zaman kendime yakışanı yapmaya çalıştım ister sanal alemin içinde olsun isterse özel hayatımda asla taviz vermediğim kurallarım var.Benim için insanların fikirleri yada görüş ayrılıklarımın olması o insan hakkındaki temel düşüncemi değiştirmez ve bağlayıcı bir etken olmaz.Yalnız kendi onurumun çiğnenmesine asla müsammaha göstermedim göstermem de.En yetkili yerden foruma giriş vizesi alabilir bu arkadaş fakat benim nezlimde ucuz oyunlar peşinde olan hatta kendisiyle fikir aylığına düşülünce uslubunu hiç çekinmeden bozan bir şahsiyetten başka birşey değil. Onurum çiğnendi ve bu şahsın geri kabulü ile buna ikici kere müsade ediliyor.Ama aynı davranışlara tekrar maruz kalacağım düşünülürse bu çok büyük bir hata olur. Bu bir kaç ay zarfı içerisinde Hepte kötü değildi günlerim tabiki güzel günlerim de oldu .Bana çok büyük getirileride oldu inanın bana.Güzel dostluklar,Hoş paylaşımlarda yaşadım.Bunun için herkese teşekkür ediyorum. Kolay Gelsin.....
  21. Ah apim ahh bir dur ne hemen atladın bakalım yanlışla doğruyu ayırabilecekmi diye yazmıştım sen elbette bunu yapabilirsin ama bakalım o görecekmi diye napalım artık başka bir yol bulmam gerekecek Kolay Gelsin
  22. Siz sadistsiniz tarih sizin gibi insanlarla dolu ne yazıkki dünyaya öldürmek için gelmişsiniz siz düzenekçisisiniz.Ama bu düzeni kuramayacaksınız adaleti siz dağıtamazsınız helede bu adeleti kendi kişisel düzeninize göre kurmaya çalışırsanız hayatta olmaz emin olun.Siz kendinizi robin hood mu sanıyorsunuz gerçi biliyorum örnek kötü o en azından zenginden alıp fakire veriyormuş siz de esinlenmeye çalıyorşunuz ama teoriyi yanlış almışsınız ve etkili bir yol bulmuşsunuz direk öldürüyorsunuz. Sizinle fikir ayrılığı olanlarıda direk asıyorsunuz.Ana dilinde konuşmak isteyenleri köylerinden ediyorsunuz.Kürtlerin hepsine terörist diyorsunuz Ve öldürmek için güzel bir bahane yaratmış oluyorsunuz ama olmuyor bakın öldürüyorsunuz ama binlercesi doğuyor kökümüzü kazımanın başka bir yolunu bulun arkadaşım bence. Bizler varız ve buradayız bunu anlamıyorsunuz çünkü kafanızın içi hurafeler ve saçmalıklarla dolu insana insan gibi bakmasını bilmeyip daha sonrasında insani bir davranış beklemek ne kadar da ilginç değilmi? Aslında muhatap alınacak bir yanınızda yokya bakmayın işte insan tahammülsüzleşiyor. Kolay Gelsin
  23. Sen kimsinki senin üzerinden yazı yazılsın allahım bu arkadaş fasulyemi Hem tısssss lamayı kesin anladık savunulmaya ihtiyacınız var ve savunulacaksınız en kısa zamanda ben tedbir olsun diye beyaz masayıda aradım o yüzden tıslamayın bekleyin derim ben Yazılarınızda saygı çerçevesi göremediğimden ötürü pek bir saygıyla yaklaşılmasını beklemeyin zira ne ekerseniz onu biçersiniz yani buğday ekip hıyar beklemeyin tarlayı ekene göre mahsul yok Deli emin apiiii TISSSSSSSSSSSSSSSSSSS
  24. KÜRTÇÜLER YAHU YAPMAYIN BU BİRAZ ÜLKÜCÜLER GİBİ DURMUŞ KÜRTÇÜLER DEĞİL SEVGİLİ ARKADAŞIM DİREK KÜRTLER DEMELİSİN ONUDAMI ÖĞRETELİM Şimdi tavır belli iki kelam yazı yazarım açıklamalı bütün kürtlere mal ederim sonra burada kürt olan forum üyelerinide gaza getirdimmi olay tamam hee birde altına milli duyguları sömüren bir şiir eklerim al sana ajitasyonun kralı değilmi Bakın kardeş olup olmamakta özgürsünüz kaldıki aileler arasında kardeş ler bile anlaşamıyor zaman zaman ve ne kadar ısrarla bu ülkede yerimiz var diyorsak sizde ısrarla ülkeyi bölmeyi düşündüğümüzü savunuyorsunuz. Bundan sonra oraya yatırım yapan Ş..... dir diyorsunuz zaten yatırım ne yapıldıki gidip görüyoruz hallerini ,lağım suları köyün ortasında geçer,okulda öğretmen açıkları devam eder,hastaneye hastane demek için bin şahit ister,ki batıdan gelen bir çok doktor buradaki halka insan muamelesi bile yapmaz, yapmayın efendiler yatırımda yapmayın yaptıklarınız onlara bin yıl yeter. Hani bir hikaye varya VALİ'nin biri tayin olur bakanında önünü yaşlı bir amca keser ve hararetle derki; Bakanım duymuşamki valimizin tayini çıkmış gidiyormuş kurban olam valimizi bizden almayın bizi ayrımayın Bakan bu durumdan pek bir keyif almış yaşlı adama dönüp amcacım valimizin emeği büyük elbette ama o gitsin başka vali gelsin o gitsin başka vali gelsin dimi ama demiş Bizim amca pek bir üzgün siz yine de almayın bakanım hakkariyi yıktı başka yeri yıkmasın demiş :D Şimdi sizin derdinizi anlamıyorum forumdaki bazı insanlaramı kılsınız da böyle davranıyorsunuz yoksa hakikaten kürtler ölmelimi sizce açık ve net bir yanıt istiyorum ki ben bu konuşmaya devam edebileyim değilmi ama evet hangisi ????

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.