-
İçerik Sayısı
571 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
EmiLY_pandora tarafından postalanan herşey
-
Yabancı bir adam ve yabancı bir şehir... Her şehrin her zaman asla ulaşamayacağınız yabancı bir yönü vardır. Ancak, yabancı bir şehri bir gün tamamen tanıyacağınızı sanırsınız. Tanımaya başladıkça, tanıyamayacağınız yan uzaklaşır gider. Çünkü tanıdıkça, sizi çevreleyen kendi duvarlarınız örülür ve yükselir. Ve sonuçta yükselir önünüzde keşfedilmemiş noktalarıyla dolu bir şehir ve belirsiz bir gelecek. Yabancı adam hep sığınacak bir liman arıyordu. Diğer yandan hoyrat bir denizciydi ruhu. İlk gençliğine sığmayan kavgalar ve bir anda neden kaynaklandığını anlayamadığı yenilgiler dayanma gücünü yok etmişti. Bunun yanında kural tanımaz ve kendini savunan bir bayrak yükselmekteydi hayatında. Her yerde artık ayrı bir öyküsü vardı. Sınırlardan sıyrılmalar... Ve sığınmalar. Farkına varmadan sığınmalar bir güce; bilinçli olarak da anılara ve aşklara. Her öykü yarım... Yaşanmakta olan her an değerliydi. Yine yeni yabancı bir şehirdi her şehir. Başlamakla gitmek arasında bir yerde... Dur denilmesini bekliyordu her yerde. Asla dur denilmeyeceğini ‘git’ denildiğine anlıyordu. Git denildiğinde durmaksızın hemen gidiyordu. Yüreği taşınılamayacak kadar ağır ve kolayca incitilemeyecek kadar sertti. Her şeyi kabullenecek kadar da yumuşak. Aşk öykülerine asla hayır diyemiyordu. Onun için aşk bağımsızlaşamamış anarşist bir sanattı. Ne yaratanına saygı duyar, ne yaşatanına. Sadece günü gelince kimine acı çektirirken, kimisi için çekip gider. Giderken acısı kendisinden de keyifli. Yabancı adam aşkı sorgulamaz bile.. Asla kavgasını bile etmez; aşk giderken kendisi hep kaçmış gitmiştir. Çünkü kavgalar artık heyecanlandırmamaktadır onu. Sonlarını hiç merak etmiyordu, yaşadıklarının. Gittiği zaman gidiyordu sadece. Gidiyordu şakasız ve kesin. Hayattaki tek gücüydü gidişi. İtirazsız ve istikrarlı. Aşk kadar onu heyecanlandıran bir şey de, yeni bir şehirde yeni bir şey aramaktı. Yine yeni yabancı bir şehre gelmişti. Yeni bir deneme ve yine yeni bir aşk beklentisiyle... Belki de asla ifade edemediği bir daha gitmemek ümidiyle... Her gün aynı şekilde başlıyordu. Hep aynı şekilde...
-
Değişirken unutulması gerekenler vardı; unutabilmek en büyük erdemdi. Yeni öykü sayfaları açmayı beklerken, ben bir daha sessiz öykülerin sessiz kahramanı olmak istemiyordum. Kim bilir, belki büyük bir aşk veya kavganın kahramanı olmamın sırası gelmişti. Oysa bu bir çantanın ve bir bavulun içine sığdırılacak küçük sıradan anarşist bir aşktı. Aşkına sahip çıkamayanların küçük dünyalarında geçen kural tanımaz küçük bir aşkın öyküsü. Bense dersimi aldım artık, aşk anarşistti; kural tanımaz. Bir dersi daha vardı bana, korkarak ve ürkek yaşanmazdı. Beklemek asildi belki, ama sadece yaşamın dışında kalmak demekti. Artık bir aşk veya kavganın izleyicisi değil; büyük yaşamanın ve büyük yaşamların kahramanı olarak yaşama zamanım gelmişti. Sessizliğin patlamasını bir daha beklemeden, seslerin sessizliğinde bir daha, bir daha deneyerek... Arsızlık ve utanmasızlık içinde özgürlüğü öğrenirken, değişmeyi yaşamak. Ben bunu şehrimden gitmeden de yapabilirdim.... Ben bunu şehrimden gitmeden yapacağım.
-
SeVGi NeYDi ?
EmiLY_pandora şurada cevap verdi: EmiLY_pandora başlık Aşk - Sevgi - Mutluluk - Güzellik
Barbatus ve Celena Denizlerın kızıl oldugu zamanlarda, Göklerın maviliği unuttuğu yıllarda, Barbatus vardı... Diğer kardeşlerı gibi oda barbardı. Bir gün bir adaya düştü Barbatus.. Bilmiyordu burayı... Bir yeri bilmemek onu hep gerginleştirirdi. Kimbilir nice kanlar görmüş kılıcını eline aldı. Yürüdü Barbatus... O dağlara hükmedercesine bastığı adımlarla... Bir ağaç gördü,ama dikkatini çeken, Onun altında yatan kızdı.. Barbatus kılıcını daha sıkı tuttu.. Ve kıza dogru yaklaştı Bu kız Celena'ydı, İyilik yoluyla doğruluga ulaşmaya çalışan biri, İyiliklerin hep kazanmasını istedığı için, Kötülükleri sevmeyen biriydi... Celena arkasından gelen sesle döndü, Barbatusu görünce ciddi bir tavır takındı. Barbatus kılıcını havaya kaldırdı, -Kimsin sen ! dıye bağırdı Celena'ya Celena ismini söyledı yavaşca,ama Gözlerı Barbatusun elindekı kılıçtaydı.. O sapı ışlenmıs,beline kadar gelen kılıç.. Bilmiyordu o soğuk demiri, -Bu ne? diye sordu usulca.. Barbatus ilk önce şaşırdı, Daha sonra göğsünü gererek; -Bizde erkekliğin gücü derler buna! Bize karşı gelenleri bunlarla cezalandırırız. Sen bunu bilmiyormusun.. diye sordu Celena'ya -Hayır. dedi Celena.. Korkmuştu gözlerı.. Barbatus devam ettı; -İnsanların yaptıkları yanlışlıklar, bizim yargımızla biter..! Barbatusun gözlerindeki ateş, Yüreğindeki sıcaklığı gösteritordu o zaman... -Pekı siz insanları nasıl cezalandırırsınız... diye sordu Celena'ya.. Celena ilk önce küçümser bir gözle baktı ona ve; -Biz ceza vermeyiz. dedi. -Nasıl..? dedi Barbatus..Çok şaşırmıştı.. -Kötülükleri nasıl önlüyorsunuz.. ? dedi Celena'ya.. -Önemli olanda bu.. dedi Celena.. -Bizde kötülük yoktur.. Artık oda kendine güveniyordu, Tıpkı Barbatus gibi... -Herkes sizin gibi değil.. dedi Barbatus. -Evet..diye cevap verdi Celena. -Herkesi sevgiyle ikna edemiyoruz.. Barbatus bir geriledı.. hayatında ilk defa "sevgi"diye bir kelime duymuştu.. -O da ne.. dedi Barbatus.. -"Sevgi"insanlara daha hassas olmaktır.. Karşındakinin zayıf yerinden yararlanmak yerine, Onunla konuşmaktır... Dedi Celena.. -Sevgiden anlamayan biri gelirse.. dedi Barbatus.. Küçümseyerek baktı Celena'ya.. -Görüyorumki sende kılıç bile yok.. dedi sert sesiyle... -Bize göre kılıç,duygularımızı en alt seviyeye indirir, Bizi dinlemeyen biri çıkabilir,ama anlayanlar mutlaka olacaktır.. dedi Celena.. -Tıpkı taşın ortasından çıkan bir çiçek gibi.. diye ekledi.. -Seni öldürürlerse ne olucak?.. dedi Barbatus.. Ne yapacaksın o zaman.. -Görevim bitmis olcak..dedi Celena Gözünde bir parlaklık vardı O zaman.. -Beni anlayanlar ve arkamdan gelenler, Görevi sürdürcek.. Herkes ölürse eğer,böyle bir amaçta kalmayacak zaten.. ..diye devam etti.. Barbatus ellerine baktı, Onlarca savaş gören elleri, Nice kanlara bulanıpta,titremeyen elleri, Şimdi titriyordu... Yüzü kızıllaşmıştı.. Ama bu kan değildi, Utanmıştı Barbatus... Arkasını döndü ve yürüdü, O dağlara hükmedercesine bastığı adımlarıyla... O kalın meşeler kadar sert vücuduyla.. Arkasını döndü ve yürüdü... Celena,Barbatus'un gözünden, Yıllarca hiç çıkmamış gözyaşını gördü.. Hiç görmediği yolları geçerek, Akıyordu toprağa.. Bağırdı arkasından Barbatus'un; -Biliyormusun...Ağlamak da bir sevgidir.. O zaman Barbatus .. Saklayacak bır şeyi olmadığını anlamıştı.. İşte O zaman, İlk defa utanıyor.. İlk defa düşünüyor.. Ve ilk defa ağlıyordu... Zaten bizi değiştirende bu ilkler degilmidir... Alıntı.. -
SEVGİYE YER KALMADI MI?
EmiLY_pandora şurada cevap verdi: SeDatsan başlık Aşk - Sevgi - Mutluluk - Güzellik
Yozlaşmış olan değerlerimiz bizleri özveride bulunmaktan, hoşgörülü olabilmekten, karşımızdaki insanları anlamaya çalışmaktan uzaklaştırdı. Duygulara isimler verip onları kategorilendirmeye ve ödüllendirmeye zorlandık. Duygularımızı sürekli ispat etmeye ve insan ilişkilerimizi sürekli kıyaslara tabi tutmaya mecbur kaldık. Sistemin ince ince işlediği bilinç yapımız, onunla fazlasıyla ilgilenen ve onu herşeyden daha önemli gören bir değerler sistemini hiç direnmeden kabullendi. Ve sonuçta her daim sahiplenen, kuşatan, ama bir o kadar güvensiz üç günlük ilişkilere bölünmüş bir dünyaya hapsolduk. Gündelik hayatımızda o kadar büyük bir yer kapladı ki bu ilişkiler, düşünce ve duygu dünyamızda çoğu kez bir üçüncü kişiye yer kalmadı. Yaşadığımız herşeyi sosyal izolasyon kaygılarıyla sürdürdüğümüz için şovlara döktük. İlişkileri afişe etmek pompalandı beynimize, süslemek, yapay, naylon film repliklerine dökmek. Aşk şiirlerini Brezilya dizilerinden ilham alarak yazmak. En büyük şairleri sadece bir-iki aşk mısrasıyla anmak. Ağaçlara, masalara, duvarlara yazmak. Gerçeklerin dünyasından koptukça, masallara sürüklendikçe daha da traji-komik bir duruma düştük. Yozlaşmış masallar yaşamaya çalışmak zor. Uğruna dünyaları devirdiğimiz ilişkilerimizden üç gün sonra vazgeçtik. Sevgili sayımızla hayat tecrübemizi denk tuttuk. İlişkilerimizde karşı tarafa hiç önem vermedik. Bize öğretilen, yalnız kendini düşünmek anlayışından hiç sapmadık. Bütün insanlara yer açmış bir dünya yaratmaya çalışmadık. Dürüst olmadık. Hayatı değil, filmleri paylaştık. Gerçekleri değil, uydurduklarımızı... Hissettiklerimizi değil, söylememiz gerekenleri söyledik... Gerçek yaşam kalp şeklinde yastıklara sahip olmakla güzelleşmiyor. Hayatı paylaşmak için önce hayata beraber sahip çıkmak gerekiyor. Aşk iki kişiyle yaşanan bir yalnızlık değil, koca dünyaya seslenmekle güzelleşecek insani yanımız. İnsanlara verilen değer elden ele değişerek kirlenmiş paralarla değil, acak insanlığa verilen değerle ölçülebilir. Yaşama gerçek yüzüyle bakabilmek gerekiyor. Gerçekleri görmenin sonucu biraz öfke, biraz mutsuzluk olsa bile, öylesine direngen bir umut veriyor ki insana, bu umudu taşımanın hediyesini sunuyor her gün sevdiği insanlara. -
SEVGİ SÖZLERİ HEPSİ Bİ ARADA
EmiLY_pandora şurada cevap verdi: LaRsiE_ başlık Aşk - Sevgi - Mutluluk - Güzellik
Sonunda bütünlüğü olan bir hikayeye kavuşabilmek için, eksik kalanlardan yola çıkabilirsin ancak!!! Yama tutmaz o yırtık.... Kapanmaz o çukur.... Girmesine girdinde bu sapağa, hiç bilmediğin bir güzergah bundan ötesi. Eksik kalanlardan yola çıkmaya karar veren biri için doğru başlangıçtır sanırım.... -
İLGİ ÇEKEN VE İLGİ ÇEKMEYEN CİNAYETLER
EmiLY_pandora şurada cevap verdi: TANİA HAYDE başlık Güncel Konular
Evet biz üçümüz seçmeceyiz.Ama sizde kabul edin güzel konular bunlar değilmi iki kelam açıklama yapıp devletin karşına bizi koyabilecek kadar güzel bir konu (kızlar affınıza sığınarak adınızı kullandım) Her şeye bir kılıf mutlaka bulunur değilmi... Yok serbest bırakıldıktan sonra kaybolmuş.. 11 kişi bir anda kayboluyor ve aileler sessiz boşverin aman kaybolsuınlar diyorlar yada ilgili yerlere başvuruyorlar ama ilgisizmi kalınıyor.. Yani öyle yada böyle bu insanları bulmak devletin görevi değilmidir?? Ben sizin yazınızın bir üstünde sorular sormuştum işe onları cevaplayarak başlayabiliriz ne dersiniz ?? Bakın artık soru sorun sormaktan korkmayın...Faili meçhul bir çok cinayetler oldu ve olmaya da devam edecek gibi.. Bu ülkede savcı konumundaki bir insan Şemdinli olayı ile ilgili, "Bu tür olayların aydınlatılması neredeyse imkansızdır. Dolayısıyla faillerinin bulunması zor görünmektedir" diyor.. Hangi faili meçhul bulunmuştur.kim yada kimler tarafından öldürülüyor bu insanlar ve neden bunlar sorgulanınca millli duygularının bizden daha fazla olduğuna inanan arkadaşlar rahatsız oluyor.. Sorulara yanıt bulamayınca apo yu karıştırıp nasılsa insanların gözünde katildir bu saflarda iki kelime ederler apo ile ilgili bende amacıma ulaşırım mı zannediyorsunuz.Konunun apoylada bağlantısını anlamış değilim nereden vuracağınızı şaşırmış gibisiniz. Yılmaz güneye gelince elbette vartanseverdir.Siz beyensenizde beyenmesenizde.. Şimdi diğer topicte dahil olmak üzre düzgün yanıtlar verirseniz konuyu sırf başka yönlere çekmek için alakasız insanları karışmazsanız sanırım daha güzel tartışabiliriz... -
İhd yi elbette anlayamazsınız anlamanız için önce yapılan haksızlıkları görüp bende bu vatanı seviyorum ama soru sormam lazım deyip objektif yaklaşım içine girip olaylara yansız bakmanız gerekiyor.İşte o zaman ihd yi kısmen anlarsınız ki kısmen diyorum yinede zor gibi.. Ayrıca yaptığınız açıklamalardan hiç ama hiç bir şey anlamış değilim... Sorular sizi neden rahatsız eriyor soru soran toplumun olmak neden canınızı yakıyor... Soru soran herkes devlet düşmanımı... Söylediğim gibi yetersiz bir açıklama yapmışsınız daha ikna edici açıklamalar yaparsanız güzel olur.Orada bir rapor var. insanlar kafalarına göre alın bu rapordur deyip ortalığa atmamışlardır herlade..
-
Şemdinli İçin Özel Savcıya Gerek Var" İnsan Hakları Derneği (İHD) Şemdinli'deki bombalama olayıyla ilgili raporu. Rapora göre, "* Bu olayı araştırmakla ilgili olarak TBMM tarafından derhal bir Meclis Araştırma Komisyonu oluşturulmalıdır. Aksi taktirde olayın niteliği itibariyle delillerin karartılması ihtimali oldukça yüksek görünmektedir. * Şemdinli Cumhuriyet Başsavcısı'nın tek başına bu olayın üstesinden gelemeyeceği kanaati hasıl olduğundan, Adalet Bakanlığı'nın bu olayla ilgili ayrı bir savcı görevlendirmesi önerilir. * Başbakan, Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı ve Genel Kurmay Başkanı'nın olayın ciddi şekilde araştırılacağı yönlü kamuoyunu tatmin edici açıklamalar yapması gerekmektedir." Başsavcı: Aydınlatılması neredeyse imkansız Rapora göre, Şemdinli Cumhuriyet Başsavcısı Harun Ayık, "Bu tür olayların aydınlatılması neredeyse imkansızdır. Dolayısıyla faillerinin bulunması zor görünmektedir" dedi. Raporda, Ayık'la görüşme şöyle anlatılıyor: "Harun AYIK anlatımında; 'Halk sakinleşirse dışarı çıkıp çalışabilir, tanıkları belki olay yerinde dahi dinleyebiliriz. İlk başta güvenliğin sağlanmasını bekliyoruz. Pasaj içinde ve araç üzerinde inceleme yaptık. Araç jandarmaya aittir. Bombalı patlamaya sebep oldukları iddia edilen 3 kişi jandarma istihbarat görevlisidir ve görev amaçlı Şemdinli'ye gelmişlerdir. Henüz ifadelerini almış değiliz. Bu şahıslardan gözaltında olanın bombayı atıp atmadığı dahi henüz belli değildir. Araç pasajdan 70 m uzaktadır. Muhtemelen bunlar atmadılar. Nasıl tutuklayalım. Şahsın bombayı attığını gören yok. İkinci saldırıyı yapanın kimliği ise bellidir. Üç kişiden ikisinin kimliği hakkında ise bir bilgim olmadığı gibi bu kişilerin görevlendirildiğine dair de bilgim yok. Bu konu zaten acil de değil. İleride bakarız. Bu üç şahsın üçü de şüpheli konumundadır. Sadece biri göz altındadır. Aslında bu olayda yoğunlaşmış bir şüphe de yoktur. Şüpheli bile denemez aslında. Vatandaşın çok ufak bir iddiası var. Kaldı ki dosyada da bir delil yok.' şeklinde konuşmuştur. Heyetimiz; ikinci olayı gerçekleştiren Tanju Çavuş adlı uzman çavuşun ifadesinin niçin alınmadığını sormuş ve savcı cevaben: 'Biz ikinci olayı gerçekleştiren kişinin kimliğini bilmiyoruz' şeklinde çelişkili beyanda bulununca bu kez heyetimiz; 'Az önce bu şahsın kimliğini bildiğinizi söylediniz. Bu çelişki değil midir?' demiş, bunun üzerine savcı 'bu halkın iddialarıdır' şeklinde cevap vermiştir. Heyetimizce bayramdan bir gün önce meydana gelen şiddetli patlamanın da aynı kişilerce gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği sorulmuş ve cevaben: 'Bu tür olayların aydınlatılması neredeyse imkansızdır. Dolayısıyla faillerinin bulunması zor görünmektedir' demiştir." Kaymakam: Bize gelen bilgi eylemin PKK tarafından yapıldığıdır Rapor, Şemdinli Kaymakamı Mustafa Cihat Feslihan'la görüşmeyiyse şöyle aktarıyor: "Mustafa Cihat Feslihan beyanında; 'Bir buçuk yıldır burada görev yapmaktayım. Bildiğiniz gibi ilçemizde çeşitli patlamalar oldu. Bu son olaya gelince; dün öğlen vakti bir patlama sesi duydum. Ne olduğunu sorduğumda pasajda bomba patlamış dediler. Olayı yapan şahıs da vatandaşlarca alınmış ancak toplumsal kargaşa var dendi. Akabinde silah sesleri geldi. Vatandaşın araç çevresinde toplandığı ve kaymakamla görüşmek istediği talebi bana ulaştı. Olay yerine tek başıma gittim. Güvenlik güçlerini olay yerinden uzaklaştırıp aracın üzerine çıktım ve 'savcı işini yapabilsin diye ortalığı boşaltın' diyecektim. Bana karşı da protesto başladı. Zaten her şey bir anda oldu. Halk keşfin geç yapılması konusunda şikayetçi idi ve herhalde mülki idarenin keşif yapma yetkisi olduğunu düşünüyordu. Bu durumda mecburen olay mahallini terk etmek zorunda kaldım. Ancak savcıya keşfi yapması konusunda telkinde bulundum. Bilahare savcı keşfi yapmaya gitti. Ancak keşif yapılırken bir araçtan silah atıldı bilgisi bana ulaştı. Burada da yaralılar olmuş. Savcı keşfi yarım bırakmak zorunda kalmış. Bunun üzerine tekrar STÖ'lerle ilişki kurdum. Aynı gece halka keşfin yapılacağını anlattım. Şu anda bir kişi gözaltındadır. Diğer iki kişinin olaya karıştığına dair tanıklar henüz savcı tarafından dinlenmedi. Gözaltındaki şahsın kimliği tespit edildi. Bizim polis memurumuz değil. Hakkari nüfusuna kayıtlı biridir. Heyet kaymakama bu kişiler kimdir ve neden ilçenizdedir? Sizin personeliniz midir? Sorusunu yöneltmiş, kaymakam cevaben; 'bu kişiler benim personelim değil, kim olduklarını bilmiyorum, neden ilçede bulunduklarını da bilmiyorum' demiştir. Heyet kaymakama ikinci olay diye tabir ettiğimiz ve savcının keşif yapması esnasında aracı ile gelip halkın üzerine ateş açtığı, bir kişinin ölümüne ve dört kişinin de yaralanmasına neden olduğu iddia edilen, isminin Tanju ÇAVUŞ olduğu ve görevinin ise ilçede uzman çavuş olarak bilindiği iddia edilen şüpheli ile ilgili bilgisini sormuş; Cevaben 'kimliğini bilmiyoruz, bu konular savcılığın görevidir' demekle yetinmiştir. Heyet üçüncü olarak 'Bu olaylar kamu personeli olmakla birlikte kontrolsüz veya hukuk dışı yöntemleri seçen güçler tarafından gerçekleştirilmiş olabilir mi? 'sorusunu yöneltmiştir. Kaymakam cevaben 'bize gelen bilgi eylemin PKK tarafından yapıldığıdır. Bu açıklamaları yapacak makam savcılık makamıdır.' şeklinde konuşmuştur. BİA Haber Merkezi 14/11/2005 Tolga KORKUT "Krokinin amacı neydi?" "Bu olay devlet içinde hukuk dışı hareket eden bir grubun halen aktif olduğu kanaatini doğurmuştur" ve "JİT görevlileri bu tür faaliyetlerinde daha önce suça karışmış itirafçı tabir edilen şahısları halen kullanmaktadırlar" diyen raporda, aydınlatılması gereken hususlar şöyle sıralandı: Araçta yakalanan ve JİT görevlisi olduğu iddia edilen bu kişiler kendi iradeleriyle mi Şemdinli'ye gitmişlerdir? Araç ve jandarma personeli hangi amaçla Şemdinli'ye gönderilmiştir? Kaç kişi görevlendirilmiştir? Görevlendirmeyi kim yapmıştır? Bir örneği de tespitte hazır bulunan bir avukata verilen 'araç tespit tutanağı'na geçirildiği gibi bagajda saldırı düzenlenen işyerinin krokisi hangi amaçla bu JİT görevlileri tarafından kullanılmıştır? Aynı şekilde Seferi Yılmaz'ın yargılandığı eski dosyası ile fotoğraflarının araç bagajında bulunmasının sebebi nedir? Madem ki bu üç şahıs sadece oradan geçiyor idiyseler neden araçlarında bombalanan işyerinin krokisini, Seferi Yılmaz'ın önden arkadan ve yandan çekilmiş fotoğraflarını ve eski dosyasını taşıyorlardı? Delil karartma ihtimali kuvvetle muhtemel bulunmasına rağmen savcı neden şüphelileri derhal dinlememiştir? Savcının bu şüphelileri derdest etmesine engel nedenler var mıdır? Askeri güçlerin savcıya şüphelileri teslim etmediği iddiaları doğru mudur? Savcı tarafından tutulan Araç Arama Tesbit Tutanağı'nda yer alan, bayramdan bir gün önce meydana gelen ve 67 işyerinin tahribi ile çok sayıda kişinin yaralanmasına yol açan bombalı eylemin yapıldığı yerin krokisi ile son bombalama olayının gerçekleştiği işyerinin krokisinin aynı araçta yer alması tamamen bir tesadüf eseri midir? Bunun izahı nedir? Araçta yakalanan iki kişi ile sonradan halkın üzerine ateş açtığı iddia edilen kişi neden henüz göz altına alınmamıştır? Olaylar nedeniyle neredeyse tüm güvenlik güçleri ve savcı olay yerinde iken neden ateş eden bu kişi derhal yakalanmamış, takip edilmemiş kim olduğu bugüne kadar tespit edilmemiş veya savcıya bildirilmemiştir? Bayramdan bir gün önce meydana gelen çok şiddetli patlamayı da mı aynı kişi ya da kişiler gerçekleştirmiştir? Bunun yanında uzun süreden beri meydana gelen benzer patlamalarda mı aynı kişi ya da kişilerce gerçekleştirilmiştir? Bombayı attığı iddia edilen kişinin kaymakam tarafından Hakkari ili nüfusuna kayıtlı bir şahıs olduğu iddia edilmiştir. Bu şahsın ayrıca itirafçı olduğu yönünde basında haberler yer almıştır. Bu husus doğru mudur? Doğruysa bu şahıs böyle işler için kullanılmakta mıdır? Bundan önce başkaca eylemlerde de kullanılmış mıdır? Görgü tanıklarının hemen tamamının benzer anlatımlarında geçtiği üzere patlamanın ardından halktan insanlar patlamanın olduğu yere yönelirken kamu görevlisi olan bu kişiler neden olay yerinden uzaklaşmaya çalışmışlardır? Bu ve benzeri olaylar karşısında kamu görevlisinden beklenen tutum bu mudur? Halkın yakalayıp polise teslim ettiği bu üç kişiden ikisi nasıl ve ne şekilde polisin elinden kurtulmuştur? Bu kişilerin JİT elemanı olması polisin onları serbest bırakmasını bir şekilde etkilemiş midir? Polisin bu kişileri savcıya götürmeden serbest bırakma yetkisi var mıdır? Yoksa bu yetkiyi savcıdan mı almıştır? Araç bagajında bulunan el bombaları ve uzun namlulu silahlar JİT envanterinde kayıtlı mıdır? Bu kişilere teslim edildiği zimmet defterlerinde kayıtlı mıdır?
-
İLGİ ÇEKEN VE İLGİ ÇEKMEYEN CİNAYETLER
EmiLY_pandora şurada cevap verdi: TANİA HAYDE başlık Güncel Konular
Mesut Yılmaz'ın AB yolu Diyarbakırdan geçer lafı geldi birden aklıma.... Görüldüğü üzre pek birşey geçmemiş ve geçmeyede pek niyetli görünmüyor.. Hala insanlar sır olup aylar yada yıllar sonra toplu mezarlardan çıkarılıyor.. Hukuk nerede adalet nerede ? Bu insanlar kaybolduğunda aileleri hiçbir yetkili mercihlere başvurmamışlarmıdır? Eğer başvurdularsa neden bulunamamışlardır? Acaba bulunulmamaları için ek bir çabamı sarfedilmiştir? Bunların açığa çıkması için daha kimlerin kaybolması gerekmektedir? Basına gelince basında yansız ve tarafsız olamıyor malum medya patronlarınında işlerine gelmeyen ayrıntılar var sanırım ama neyseee buna girmiyorum.. Fakat : Herkes vicdanıyla ne zaman hesaplaşacak çok büyük bir merak içindeyim doğrusu... Kolay Gelsin -
''Resmi verilere göre Türkiye'de halen toprağa gömülü 1 milyon mayın var'' Türkiye'de halen toprağa gömülü 1 milyon, stoklarda ise 3 milyon mayın bulunmaktadır. Bu mayınlar 1956-1959 yılları arasında yasal olmayan sınır geçişlerini önlemek amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. Sınır illeri olan Ardahan, Kars, Hatay, Kilis, Gaziantep, Urfa ve Hakkari'de büyük miktarda mayınlı alanlar bulunmaktadır.Şanlıurfa'da tarıma elverişli 140 bin dönüm alan mayınlı. 1950'li yıllardan bugüne, mayınların yaklaşık 10 bin kişinin ölümüne neden olduğu tahmin ediliyor. Sınır köylerinde hemen her evde bir mayına basarak sakat kalmış insana rastlanıyor. Türkiye'de de son bir yıl içinde mayınlar, patlamamış bomba ve mermiler nedeniyle 52 kişi yaşamını yitirmiş, 109 kişi de yaralanmıştır. Peki daha kaç kişi bu mayınlar yüzünden ölecek orasıda meçhul...
-
aşk nedir sizce?
EmiLY_pandora şurada cevap verdi: lady_of_heaven başlık Aşk - Sevgi - Mutluluk - Güzellik
AĞIZDAN ÇIKAN BİR HIŞŞT SESİDİR AŞK...! İnsanoğlunun yazılı olmayan Yasalarını hiçe saymaktır aşk Dolu dizgin öfkelerini ayaklandırmaktır Akşamın beyaz dünyasında gezinmektir Geçmişe karşı geleceği savunmaktır Yaşamın ikinci yüzünü Katmerleşmiş ihaneti ezberden çıkarmaktır Yaşama övgüdür aşk Kafalarımızın içinde bir yerlerde Unutulmuş küçük bir eşya değildir Her cümleyi alabildiğine önemsemektir Yüzümüze yapışan hüzne alçak sesle değil Şaşkınlığa düşmeden cevap verebilmektir Masalların, öykülerin, şiirlerin arasından geçip gitmektir aşk Kendi yıkımını hazırlayan Kapana kısılmış bir gülüşü ses tonlarımızla yumşatmak Sonra yükseltmektir Kendi içinde ezilip buruşmuş ve yaşamın bir köşesine atılmış Lekeli denen sözcükleri kırmızı bir kağıda toplamaktır aşk Mutluluğun peşinden koşmak ve zampara aşklardan uzaklaşmaktır Henüz üzerinde yürümediğimiz yolları düşünüp yürümektir Gölgelerimizi ardımıza düşürmektir Kuşların o büyüleyici mırıltısını imgeleştirmektir aşk Sonbaharın güneşi altında sararan yaprakları yeşile boyamaktır Ağızdan çıkan bir hışşt sesidir aşk Bu ses yaşamın anlamını soru işaretlerinden kurtarmaktır Kendini sorgulamaktır... Bir varoluş biçimidir Soluk aldığın her yerde varolan Zamanla yüzleşendir Zamanı gözle görmektir aşk İpe götürülmüş, acı çeken sözcüklerin ağzını açmaktır Dev cüssesi ve ağırlığıyla üzerimize çöken devi yorgunluktan bitkin düşürmektir Sevgiliyle ilk tanışılan yerde durandır aşk Aşk gözetleyendir Bir otobüsün sessizliğine gömülmektir Zamanı durdurmaktır Issız caddeleri sese boğmak Gizli gizli bakışmaktır Bir parkın gölgesine sığınmaktır Sevgilinin gözüne baktığında tüm bedenin kızarmasıdır Kırmızı bir kağıda kardinal kırmızısı sözler yazmaktır Görkemli bir dokunuştur aşk Ruhsal çöküntünün tam ortasında bedene sığınmak Sokulmak, solumak ve el ele tutuşmaktır Farketmek ve farkedilmektir Belki de bir rastlantının kulağına dostluğu fısıldamaktır Dahası dostluktan öte içimizde kargaşa yaratmaktır Hiç bocalamadan sevdayı itiraf etmektir Anlaşılmaz, pısırık kimlikleri açığa çıkarmaktır Öfkeli ve gürültülü bir kalabalığa karışmaktır aşk Geçmiş ve gelecek arasındaki gelişimin mimarıdır Düşüncelerin, duyguların uygun biraradalığıdır Titrek bir sesle sevgilinin dokunuşunu yanakta uyumsamaktır Sevdiğinin yüzüne yüzünü yerleştirebilmektir Çocukların şamatasını yükseltmektir aşk. İki yüzlülüğe kafa tutmaktır . Cevaplanabilen sorular toplamıdır. Yaşamın payı olabilmektir. Görüntüyü, sesi, kokuyu biraraya getirendir aşk Çalıntı bir yaşamın üstünü örtmektir Gecenin kalbinde gezinen rüzgarın Duygularımızı dalgalandırması Sürüklemesi Bilge yanlarımızı açığa çıkarmasıdır Eylül'den bahsetmemektir aşk... Aşk; çekmcelere saklanmış kelimelerin kırmızı bir kağıdı zaptetmesidir... Aşk bir hışşt sesidir...! Hakan ÖZTURAN -
maskemi tatkım sürdüm boyalarımı giyindim en süslü yalanlarımı bir yüzüm gülerken gizlenir öbür yüzüm kimse duymasın içimden ağladığımı aslında hayat zor değil mutsuzluk diye birşey yok yalan herşey güzel olacak herşey güzel olacak Funda Arar - Maske
-
ERKEK DEDİĞİN NASIL OLMALI..HADİ KIZLAR!
EmiLY_pandora şurada cevap verdi: cerenimoo başlık Havadan Sudan Konular
Gitmemi gerektiren sebepleri düşündümde gereksiz şeyler yüzünden gittim.Hak ettiğinden fazla değer vermeyip her türlü oyunun,Yalanların,haksızlıkların,çirkin saldırıların insan oğlunun başına gelebileceğini kabullenip bununla baş etmek olduğunu zaten biliyorda insan sanalda bile olunca artık tıkanıyor bende öyle bir an yaşadım ama burdayım... -
ERKEK DEDİĞİN NASIL OLMALI..HADİ KIZLAR!
EmiLY_pandora şurada cevap verdi: cerenimoo başlık Havadan Sudan Konular
Teşekkür ederim gezgin hoş buldum ayrıca çiçek için saol.. -
Asme vejîya Asme vejîya Gonîa ma girina Çimê to roşt bo Some Gula m’ some Guley, Guley, Gula mi Gula m’ je asma Guley Guley Gula mi Gula m’ zaranca Xatir bivazê Tifangê xo bicê Destê mi pêcê Şîme Gula m’ şîme Düri ra dür Vengê domanê ma yeno Vengê çeynanê ma yeno Pêro pîa şîme no veyve welato Hayati Mutlu & Metin Kahraman Metin Kahraman Sözlerini size çevirmek isterdim fakat annem burada değil en kısa zamanda çeviririm bende merak ediyorum sözlerinin anlamını..
-
Burada bekle şimdi... Ölene kadar bekle... Çoktan ölmüş birini, belki gelir yalanı ile kandıra kandıra bekle bakalım... Ben beklemiştim... Kimse gelmemişti sesime... Çığlık çığlığa idim,yanıyordum, inliyordum, kıvranıyordum... Kimse gelmemişti... Her şeyden önemlisi sen gelmemiştin... Sen benim üstüme kendi yaptığın aşılmaz çelik kapılar kapatıp gitmiştin... Şimdi sen bekle... Gelmeyeceğim...
-
ERKEK DEDİĞİN NASIL OLMALI..HADİ KIZLAR!
EmiLY_pandora şurada cevap verdi: cerenimoo başlık Havadan Sudan Konular
Sağlam karakterli,dürüst,Söylediğinin arkasında duran,güvenilir,Kafasınıda uçursan asla yalan söylemeyen Sevdimi adam gibi seven eğer gideceği varsa da bunu delikanlı gibi mertçe yapan.. Yakışlık olması çokta mühim değil onu çekici yapan duruşudur zaten üstelik çoğu zaman görsellik erkekler tarafından değerli kılınmıştır ve bu yüzden araba reklamlarında bile kadınlar oynatılır arabayı bırakın bunu alın denir. -
Bir Kadın İçin En Güzel Cümle
EmiLY_pandora şurada cevap verdi: ilbey__26 başlık Kadın Erkek İlişkileri
Teşekkür ederim SELAM_YALNIZLIK hoş buldum... -
Bir Kadın İçin En Güzel Cümle
EmiLY_pandora şurada cevap verdi: ilbey__26 başlık Kadın Erkek İlişkileri
Ve bizde bunu yedik değilmi.. Büyük olasılıkla sabah uyandığında hem eve sabaha karşı döndüğü için buda yetmiyormuş gibi evi rezil bir hale soktuğu için böyle bir yol bulmuştur.Karısınında aman benim canım kocam beni aldatmazmış aman aman kurban olayım ben ona olsun evi batırsın ne var temizlerim diye kendisini avutmasını sağlamak adına oynadığı güzel bir oyundur..Ve malesef kadınlarda inanmak istedikleri şeylere inanmayı hedefledikleri için gerçek ortada olmasına rağmen yinede o masum karısına çok bağlı hatta öyleki baş ucuna şöyle fiziği dış görünüşü süper bir kadın da gelse lütfen aaaa ben evliyim gitt diyeceğine çoktan inandırmıştır kendisini. -
Burada eksik birşey var izninizle ekleyeyim. Efendim arada dayak isteyenleri de vardır. Fiziksel olarak güçlü olmasalar bir erkek şiddetten şikayet eder hale gelebilir.
-
SEVGİYE YER KALMADI MI?
EmiLY_pandora şurada cevap verdi: SeDatsan başlık Aşk - Sevgi - Mutluluk - Güzellik
Çok güzel bir yazı gerçekten.. -
Sana sesleniyorum!
EmiLY_pandora şurada cevap verdi: LaRsiE_ başlık Aşk - Sevgi - Mutluluk - Güzellik
Sonbaharın dökülmüş sarı yapraklarını yak, bir bir... Nasılsa bahara dirilir. Geçmişin anısına üfle sende esen rüzgara... ve Sonra saati sıfırla, bendeki aşk gibi. -
SEVGİ SÖZLERİ HEPSİ Bİ ARADA
EmiLY_pandora şurada cevap verdi: LaRsiE_ başlık Aşk - Sevgi - Mutluluk - Güzellik
En azından denemiş buda güzel.. -
“Gerçek güzellik fiziksel görünüşe bağlı değildir, ancak kalptedir! Gerçek mutluluk, gördüğün şeyde değil, asıl görünmeyen yerdedir... Gerçek sevgi, yapıldığı bilinen şeyde değil, yapıldığı halde bilinmeyen şeydedir...” Güzellik kimine göre bir karakter, kimine göre huy, kimine göre uyum, kimine göre iyilikle özdeşleşen bir kavram. Kimine göre de bir değer. Üzerinde çok farklı görüşler, fikirler ileri sürülse yorumlar yapılsa da. Güzellik de mutluluk gibi göreceli bir kavramdır. Sanırım en geçerli olanı da insanın iç güzelliğidir. “Dale Wimbrow” ”Ayna” başlıklı yazısında ne diyor. “Kendiniz adına yaptığınız mücadeleyi kazanmak Ve dünyanın sizi de bir gün bir kral gibi davranmasını istediğinizde, Sadece bir aynanın karşına gidip, kendinize bakın Ve O yüzün size ne dediğini görün. Ne babanız ne anneniz ne de eşiniz, O anda üzerinizde etkisi olan; Söyledikleriyle hayatınızı etkileyen Aynada size bakmakta olan kişi. Bazıları, dürüst bir dost olduğunuzu düşünebilir Ve sizin için harika bir dost yada arkadaş diyebilirler, Fakat aynadaki yüz, tam gözlerinin içine bakamıyorsanız, İşe yaramazın biri olduğunuzu söylüyor. Hoş tutmanız gereken kişi kendinizsiniz, boş verin gerisini, Çünkü yolun sonuna kadar kendinizle gideceksiniz. Aynadaki yüz dostunuzsa, Geçtiniz demektir en zor sınavınızı. Kandırabilirsiniz tüm dünyayı, Ve geçerken yanlarından herkes sizi tebrik edebilir, Fakat yolun sonundaki hediyeniz, kırık bir kalp ve gözyaşları olacaktır eğer aynadaki yüzü aldattıysanız.”” Güzellik bu denli ucuzsa ve bu denli çirkinse yaşamak nankörse emek çıkarsa her kapının anahtarı ben yokum ben yokum bir gecelik ilişkiler kadar değersizse aşk parayla ölçülüyorsa dostluklar ihanetler, savaşlar, karanlıklar üzmüyorsa ve utandırmıyorsa yoksulluklar ben yokum erdem bu denli küçükse ve bu denli büyükse yalanlar hayaller yoksa umutlar yoksa çiçek açmıyorsa sevda bahçeleri özlemi anlatmıyorsa karanfil ben yokum yaşam dediğiniz zamanı tüketmek maviyi kirletmek yiyip içip yan gelip geğirmekse ve küfretmekse sizden olmayana ana avrat doğru dostum ben aykırıyım varsın sizin olsun yalan,dolan, sahtekarlık sizin olsun marklar, arabalar, dolarlar konfor, lüks, şan, şöhret, mevki bana bir dilim şiir bir nebze sevgi yeter yeter bir içten gülüş bir tutam düş ve güneşin yedirengi Nuri Can Kolay Gelsin
-
Sıradan sabahların mahmurluğuna alışmışlar için, bir şafak vakti aniden geçmişinden ve bugününden vazgeçmek ve içinde her nasılsa saklanmayı başarmış bir yarın heyecanının kanadına tutunarak havalanmak cesaret ister. Kurulu düzen öylesine rahat, öylesine huzur doludur ki, ruhuna gömülü çocuğu, yıllarca kınında beklemiş keskin bir kılıç gibi uyandırıp dört nala ileri atılmak, yaman bir karara dönüşür. Zordur insanın onca zaman, bunca emekle kurduğu ne varsa hiçe sayıp, mağlup ama mağrur bir komutan edasıyla yeni seferlere niyetlenmesi... Bugüne yenik düşenler, yarını sadece hoş bir hayal olarak düşleyip, dünde yaşarlar. Bedel ödemeyi göze alanlar ise, yelkenleri atlastan gemilerle, arkalarında külden köprüler bırakarak meçhul bir istikbale doğru dümen kırarlar... Yakılan sırat köprüsüdür. Geçer ve orada kalırsınız: cennetse cennet, cehennemse cehennem... dönüşü yoktur...