LaRsiE_ tarafından postalanan herşey
-
'''EN SON DEPREM '''
iledir herhalde
-
kendi yazdığımız kişisel testler olsun
Özgüveninizi Ölçün! -------------------------------------------------------------------------------- İş yada üniversite için yaptığınız üç başvurunuz reddedilirse kendi yeteneğinizden şüphe eder misiniz? Evet Hayır Büyük kalabalıklar kafanızı karıştırıyor yada sizi korkutuyor mu? Evet Hayır Şu anda dolabınız eski püskü kıyafetlerle mi dolu? Evet Hayır Kendinize sürekli aynada bakar mısınız? Evet Hayır Yürürken yada birini beklerken vucudunuzun duruşu dik mi? Evet Hayır Çoğu zaman insanların sizin hakkınızda dedikodu yaptığını düşünür müsünüz? Evet Hayır Güvenlik kuvvetlerinden biri size yaklaştığında kalbiniz daha hızlı atmaya başlar mı? Evet Hayır Lokanta otobüs ya da caddedeki yabancılar arasında size birinin dikkatle baktığını ya da size kahkaha attığını hissediyor musunuz? Evet Hayır Tanımadığınız bir ülkeye bilet kazansanız yada size böyle bir bilet verilse ,yalnız gitmekten korkar mısınız? Evet Hayır Sevdiğiniz kişiye aşkınızı ilan edebileceğinizi düşünüyor musunuz? Evet Hayır Çoğu zaman kötü rüyalar görür müsünüz? Evet Hayır Bir sorun gözüktüğünde çoğu zaman onu kendi kendinize çözer misiniz? Evet Hayır Acil durumlar o "kara gün" için biriktirmiş olduğunuz paranız var mı? Evet Hayır Ebeveynlerinizin sizi sevdiğini hissediyor musunuz? Evet Hayır Her gün yeni bir şey öğrenmeniz gerktiğine inanıyor musunuz? Evet Hayır Satın aldığınız ucuz bir şeyi geri vermektense zarara katlanarak kullanmayı mı tercih edersiniz? Evet Hayır Çabalarınızın çoğu zaman başarısızlıkla sonuçlandığını hissediyor musunuz? Evet Hayır İnsanlar çoğu zaman sizden öğüt istiyor mu? Evet Hayır mesela böle olucak şıkları kullanıcılar işaretlicek ama sonucları nasıl gösterilecek onun içinde siz bi akıl verin
-
kendi yazdığımız kişisel testler olsun
biz yazsak siz kontrol edip onaylasanız söle butanlar olup yüzdeler çıksın mesela çok şeymi istedim acaba
-
NATALİA
anılar geçidimi burası şimdi
-
Türkcell sevimli tavuğu!...
reklam yapma 39 kntr karşılıgı avea 500 yada 5000 msj veriyo avealıyım bende
-
Gotic Resimler
- Gotic Resimler
- Gotic Resimler
[/img]- Gotic Resimler
- Gotic Resimler
- Gotic Resimler
- Gotic Resimler
devamı gelecek- En kıllı adam
natalicim tanıdık bi göz doktorum var ona götüreyimde bi muayene ol canım kılsızmıs onlar ne çimmi bitmiş adamda- ALLAHTAN KAÇAMAZSINIZ.....
GÜN GELECEK ŞÜPHE DUYDUGUNUZ HERŞEYDEN HESABA ÇEKİLECEKSİNİZ VE O ZAMAN SİZİN KIYAMETİNİZ KOPACAK O ZAMAN İNANICAKSINIZ AMA İŞ İŞTEN ÇOKTAN GEÇMİŞ OLUCAK YALVARICAKSINIZ DÖNEYİM BİR ŞANS DAHA VERİN OLMICAK TAŞ OLSAYDIM AĞAÇ OLSAYDIM DİYECEKSİNİZ AMA ARTIK ÇOK GEÇ ÇOK...- İnkarcıların Müminlerle Tartışmaları
İman edenlerle etmeyenler arasındaki tartışma, çoğunlukla iman edenlerin tebliğ çalışmaları sırasında çıkmaktadır. Gerek müminlerin anlattığı dinde hiçbir çarpıklık olmaması ve bu dinin diğer tüm fikir sistemlerine karşı üstün gelmesi, gerekse inkarcıların aslında vicdan ve fıtrat olarak dini kabul edebilecekleri halde büyüklenmeleri dolayısıyla inkar etmiş olmaları, onları medeni ve seviyeli bir fikir alış-verişi yapmak yerine cahilce bir tartışma ve yaygara üslubuna sürüklemektedir. Genelde getirdikleri örnekler de tutarlı örnekler değil, ağız dalaşı şeklinde geçecek bir tartışma konusu olsun diye seçilmiş örneklerdir. Bir ayet, sırf tartışma olsun diye tartışmaya kalkan inkarcılardan şöyle söz eder: Meryem oğlu (İsa) bir örnek olarak verilince, senin kavmin hemen ondan (keyifle söz edip) kahkahalarla gülüyorlar. Dediler ki: "Bizim ilahlarımız mı daha hayırlı, yoksa o mu?" Onu yalnızca bir tartışma-konusu olsun diye (örnek) verdiler. Hayır, onlar 'tartışmacı ve düşman’ bir kavimdir." (Zuhruf Suresi, 57-58) Allah’ın ayetleri konusunda yaptıkları tartışmaları alay derecesine getiren bu tür kişilerle karşılaşıldığında, Allah’ın tavsiyesi onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan yüz çevirmektir: O, size Kitapta: "Allah’ın ayetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. "Doğrusu Allah, münafıkların ve kafirlerin tümünü cehennemde toplayacak olandır." (Nisa Suresi, 140) Bu tür kişilerin gerçekte din hakkında hiçbir bilgileri olmadığı, tartıştıkları kişilere "Bize uyun, sizin günahlarınızı da yüklenelim" demelerinden de anlaşılabilir. Kuran’da Allah’ın açıkça vurguladığı gibi "...Hiçbir günahkar, bir başkasının günah yükünü yüklenmez..." (İsra Suresi,15) İnanmayan kişi, bir tartışma ortamında öncelikle kudretiyle, maddi varlığıyla ve kendisi gibi düşünenlerin sayıca çok olmasıyla üstün gelmeye çalışır. Oysa Allah "Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler" (En’am Suresi, 116- İnkarcıların Müminlerle Tartışmaları
İnkarcıların Allah hakkındaki tartışmaları Kuran’da şu şekilde anlatılmıştır: De ki: "O bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz iken, bizimle Allah hakkında (sözde kanıtlarla) tartışmalara mı giriyorsunuz? Bizim amellerimiz bizim, sizin de amelleriniz sizindir. Biz, O’na gönülden bağlanmış (muhlis) olanlarız." (Bakara Suresi, 139) Şeytanın tartışmacı karakter özelliği bu şekilde inkarcılar üzerinde tecelli eder. Böylelikle bu insanlar müminlerle Allah hakkında, Allah’ın ayetleri hakkında ve Allah’ın dini hakkında tartışmalara girerler. Bazı durumlarda bu tartışmaların boyutu alay etmeye ve küçümsemeye de varır. (Hepimiz televizyondaki tartışma programlarında, dini savunan kişileri yüzlerinde alaycı bir "tebessümle" dinleyenleri ve onlara alaylı cevaplar verenleri görmüşüzdür) Bu insanların müminleri hangi gözle gördükleri aşağıdaki ayette açıkça ifade edilmiştir: Ve (yine) kendilerine: "İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin" denildiğinde: "Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?" derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük-akıllılar kendileridir; ama bilmezler. İman edenlerle karşılaştıkları zaman: "İman ettik" derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki: "Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz." (Asıl) Allah onlarla alay eder ve taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarına (belli bir) süre tanır. (Bakara Suresi, 13-15) Bu ayetlerde de açıkça görüldüğü gibi, müminlerle tartışan ve onlarla kendilerince alay eden kişilerin şeytanla manevi bağlantıları olduğu, şeytanla "başbaşa" kaldıkları ve onun yolunu izledikleri kuşku götürmez bir gerçektir. Tartışmalarda en sık rastlanan durumlardan biri gerçekleri çarpıtmak ve yalan söylemektir. Anlık çarpıtılmış cevaplar vermek ve ilerde bunların tevilini rahatça yapmak bu insanlar için çok olağandır. Bu tartışmalarda hiçbir sonuca varmayan hikmetsiz konuşmalar yapılır ve asla gerçek konu üzerinde durulmaz. Kalıplaşmış cümleler ve alışılmış basmakalıp yorumlarla herkes kendi fikrini insanlara empoze etmeye çalışır. Bu durum ise Kuran’da şöyle belirtilmiştir: Şeytanların kimlere inmekte olduklarını size haber vereyim mi? Onlar, 'gerçeği ters yüz eden,’ günaha düşkün olan her yalancıya inerler. Bunlar (şeytanlara) kulak verirler ve çoğu yalan söylemektedirler. (Şuara Suresi, 221-223- Yüzlerce XP tema
güle güle kullan kardeş- kendi yazdığımız kişisel testler olsun
her hangi bir konuda testler hazırlayıp forum üyelerinin bu testlerde vakit geçirmeleri sizce nasıl olur bence test fikri olması şart aşk testi kişisel testler gelişim testleri zeka testleri vb. testler hazırlayıp sunsak bence güzel olur sizce ?- Gotic Resimler
Resimlerin büyük halini görmek için tıklayınız- Gotic Resimler
- Gotic Resimler
- nefs ve terbiyesi
Hz. Âişe (r.anh) Resûlullah’a (s.a.v), “İnsan rabbini ne zaman tanır?” diye sorduğunda, Peygamber Efendimiz, “Nefsini tanıdığı zaman; zira nefsini bilen rabbini bilir” buyurmuştur. (Aclûnî) Nefs-i emmare (kötülüğü emreden nefis) ile mücadele iki yolla olur: 1- Riyazet 2- Mücahede Nefs, Arapça bir kelime olup birçok manayı ihtiva eder: Ruh, akıl, insanın bedeni, bir şeyin cevheri, kulun kötü huyları ve çirkin-kötü his ve huyların mahalli olan latife veya cism-i latif olarak vb. tanımlanmıştır. İmam Gazalî nefsi, insanın zatı ve mahiyeti olarak tanımlamış ve şöyle demiştir: “Eğer bu nefis, süflî (aşağılık) arzularak karşı gelir ve kötülük yaptığı zaman sahibini kınarsa, buna nefs-i levvame (sahibini kınayan, sorgulayan nefs) denir. Bu nefs kötülüklerden arındığında da ona, nefs-i mutmainne denir.” Allah Teâlâ insanda üç şey yaratmıştır: Akıl, kalp (ruhani) ve nefs. Bunlar görülmez. Varlıklarını eserleri ile, yaptıkları işlerle anlarız. Bunlar, madde değildir, yer kaplamazlar; en, boy, derinlik gibi unsurları yoktur. İnsanın en büyük düşmanı nefsidir. Daha sonra kötü arkadaş ve şeytan gelir. Kötü arkadaş ve şeytan da nefse tesir ederek insana zarar vermeye çalışırlar. Bu sebeple nefsin, emmarelikten (kötülüğü emredici vasfından) temizlenmesi gerekir. Şeytan, verdiği vesveseye insanın uymadığını görünce, bundan vazgeçer, başka bir vesvese verir. Âlimler, şeytanı köpeğe benzetmiştir. Köpek kovalanınca kaçar ise de, başka taraftan yine gelir. Nefs-i emmare ise kaplan gibidir, saldırması ancak onu öldürmekle biter. Nefsimiz de ölünceye kadar yakamızı bırakmaz. Bunun için nefsi tanımak ve zararlarından korunmak gerekir. Hz. Âişe (r.anh) Resûlullah’a (s.a.v), “İnsan rabbini ne zaman tanır?” diye sorduğunda, Peygamber Efendimiz, “Nefsini tanıdığı zaman; zira nefsini bilen rabbini bilir” buyurmuştur. (Aclûnî) Nefs-i emmare (kötülüğü emreden nefis) ile mücadele iki yolla olur: 1- Riyazet 2- Mücahede Riyazet, nefsin arzularını yapmamak demektir. Mücahede ise, nefsin istemediği şeyleri yapmaktır. Nefsimiz, iyilik ve ibadet etmemizi istemez. Nefse, günahlardan kaçmak, ibadet etmekten daha güç gelir. Onun için bazı büyükler günahtan kaçınmanın daha sevap olduğunu söylemişlerdir. Nefs, dünya zevklerine, lezzetlerine düşkündür. Bunların iyi, fena, faydalı, zararlı olduklarını düşünmez. Onun arzuları dinimizin emirlerine uygun olmaz. İslam’ın yasak ettiği şeyleri çiğnemek nefsi kuvvetlendirir. Nefis fena, zararlı şeyleri, iyi gösterip, kalbi aldatır. Kalbe bunları yaptırarak, zevklerine kavuşmak için çalışır. Kalbin nefse aldanmaması için, kalbi kuvvetlendirmek ve nefsi zayıflatmak gerekir. Aklı kuvvetlendirmek, dini bilgileri okuyup öğrenmekle olduğu gibi kalbin kuvvetlenmesi yani temizlenmesi de, dinimizin emir ve yasaklarına uymakla olur. Bunun içir de ihlas gereklidir. İhlas işleri, ibadetleri, Allah Teâlâ emrettiği için yapmaktır. İslam’ın emir ve yasaklarına uymak, kalbi kuvvetlendirdiği gibi nefsi zayıflatır. Bu sebeple nefis, kalbin dinimize uymasını istemez. Aklına uymayıp, nefsine uyanlar bu sebeple yoldan çıkmaktadır. Allah Teâlâ’nın, kullarının ibadetlerine ihtiyacı olmadığı için, kulların işleyeceği günahlar da O’na zarar vermez. İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki: İnsanda kötü vasıfları toplayan nefisle cihad etmek, onu kırmak gerekir. Hadis-i şerifte, “Senin en büyük düşmanın, seni çepeçevre kuşatan nefsindir” buyrulmuştur. Peygamber Efendimiz bir savaştan dönünce de, “Küçük cihaddan büyük cihada döndük” buyurdu. Eshab-ı kiram, “Ya Resulallah büyük cihad nedir?” diye sual edince, Peygamber Efendimiz, “Nefisle cihaddır” buyurdu. (Deylemi) Nefis, baş olmak sevdasındadır. Başkasının emri altına girmeyi kabullenemez. Dinin bütün emir ve yasakları nefsi ezmek, taşkınca isteklerini önlemek içindir. Dine uyuldukça nefsin istekleri azalır. Nefs, temizlenmedikçe, üstünlük sevdasından vazgeçmez. Nefsi temizlemek için en tesirli ilaç, kelime-i tevhidi söylemek, zikre devam etmektir. Zaten sadat-ı kiremın zikir ve vird üzerinde bu denli ehemmiyetle durmasının nedeni de budur. Nefsi kötülüklerden temizlemelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “En üstün cihad, nefs ile yapılan cihaddır” [İ.Neccar] Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki: Gençlik, ömrün en kıymetli zamanıdır. İnsanın sıhhatli, kuvvetli olduğu zamandır. Bu zaman, her gün geçiyor, azalıyor, ihtiyarlık yaklaşıyor. Yazıklar olsun ki, en şerefli, en lüzumlu iş olan, marifetullahı kazanmayı, hayal olan ömrün sonuna bırakıyoruz. En şerefli olan zamanlarını, en zararlı, en kötü şey olan nefsin arzularına kavuşmak için sarf ediyoruz. Peygamber Efendimiz, “Yarın yaparım diyen, aldandı” buyurdu. Allah Teâlâ, insanları ve cinleri kendi rızasına, sevgisine kavuşmak için yarattı. Nefislerimizin arzuları peşinde koşan bizler, ne zaman aklımızı başımıza toplayacağız? İnsanın, Allah Teâlânın marifetine kavuşmasına mani olan en kuvvetli düşman nefsin arzularıdır. Bu arzular bitip tükenmez. Hepsi de çok zararlıdır. Maksudun, mabudundur, buyuruluyor. Maksadın, arzun ne ise, mabudun da odur. “Nefslerinin arzularını ilah edinenler” âyet-i kerimesi, bunun vesikasıdır. Nefse uymaktan kurtulmak, dünya nimetlerinin en büyüğüdür. Çünkü nefs, Allahü teâlâ ile kul arasında en büyük perdedir. (Ebu Bekir Tamistani) İbadetlerin en kıymetlisi, nefse uymamaktır. (Sehl b. Abdullah Tüsteri) Her işte, nefsin arzularına uymak, nefse tapınmak olur. Nefsine uyan, küfre girebilir veya haram işlemeye başlar. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: “Hasislik, nefse uymak ve kendini beğenmek felakete sürükler.” [Taberânî] “Akıllılık alâmeti, nefse hakim olmak ve öldükten sonra gerekenleri hazırlamaktır. Ahmaklık alameti, nefse uyup, Allah’tan af ve merhamet beklemektir.” [Tirmizi] Büyüklerden biri buyuruyor ki: İslamiyet, nefsin arzusu olan şehvet ve gazabın yok edilmesini değil, her ikisine hakim olup, dine uygun kullanılmasını emreder. Süvarinin atını ve avcının köpeğini yok etmesi değil, bunları terbiye ederek, kendilerinden faydalanması gerektiği gibidir. Yani, şehvet ve gazap, avcının köpeği ve süvarinin atı gibidir. Bu ikisi olmadıkça, ahiret nimetleri avlanamaz. Fakat, bunlardan faydalanmak için, terbiye ederek, dine uygun kullanılmaları gerekir. Riyazet, bu iki sıfatı yok etmek için değil, terbiye edip dine uymalarını sağlamak içindir. İslam dini, rahat ve huzur içinde yaşamak için gereken şeylerden ve dünya lezzetlerinden faydalı olanları yasak etmiyor. Bunların elde edilmesinde ve kullanılmasında, akla ve dine uymayı emrediyor. İslam dini, insanların dünyada da, ahirette de rahat ve huzur içinde yaşamasını emreder. Bunun için, akla uymayı ister. Nefse uymayı yasak eder. Akıl yaratılmasaydı, insan hep nefsine uyar, felaketlere sürüklenirdi. Nefs olmasaydı, insan, yaşaması ve medeni hayat için çalışmasında kusur ederdi. Nefs ile cihad sevabından mahrum kalırdı. Seyyid Gavs Abdülhakim el-Bilvânisî Hazretleri, mürşidi Ahmed el-Haznevî Hazretlerinin şöyle anlattığını zikrediyor: -Bir defasında Hazret Muhammed Diyâüddin ile birlikteydim. Seyahatten dönüyorduk. Kalabalık bir topluluk vardı. Sâlikler, müritler, dervişler, sufiler, halifeler hep bir arada idi. Hazret ise en öndeydi. Ben arka taraftaydım. Bir ara Hazret’in “Molla Ahmed!...Molla Ahmed!...” diye seslendiğini işittim. Atım dermansızdı, güçlükle yol alabiliyordu. Hemen attan indim. Koşarak Hazret’in yanına vardım. Bana : -Molla Ahmed!...Allah’a yemin ederim ki, kalbinde zerre kadar nefis alameti olan kişi yine de Allah’a yaklaşamamış demektir, dedi ve atını sürüp gitti. Özetleyecek olursak, bu konuda en güzel söz Sehl b. Abdullah et-Tüsterî'nin şu sözüdür: "Nefse, ihlastan daha ağır gelen bir şey yoktur, zira nefsin ihlastan hiç nasibi yoktur!" www.menzil.net den alınmışdır- şeytanın ibadet hileleri
1- Engelleme Şeytan ilk olarak insanın ibadetine engel olmak ister. Eğer Cenab-ı Hak kendisin şeytandan korursa, şu sözlerle şeytanı reddeder: “– Ben ibadete gerçekten muhtacım. Çünkü bu fani dünyada sonsuz olan ahiret hayatı için mutlaka azık hazırlamam gerekir!” 2- Erteleme: Birincisinde başarılı olamayan şeytan sonra: “Acele etme, ileride yaparsın, daha yaşın çok genç!” diyerek ibadeti ertelemeyi, geriye atmayı emreder. Allah’ın yardımı ile onu: “– Ecelim benim elimde değil. Eğer bugünün işini, ibadetini yarına ertelersem peki yarının işini ne zaman yapacağım? Zira her gün için yapılacak yeterince iş vardır...” diyerek onu reddeder. 3- Acele Şeytan bu sefer de acele etmesini isteyerek ona: “Acele et, acele et! Şu işi bitir, şunu yapmaya da vaktin olsun!” der. Allah’ın inayetiyle şeytanı şu sözlerle susturur: “– Tam ve kusursuz olarak yapılan az iş, kusurlu olarak yapılan çok işten hayırlıdır!” 4- Riya Bu sefer ibadetini tam ve mükemmel yaparak insanlara karşı gösteriş yapmaya teşvik eder. Yine Allah’ın yardımı ile onu şu sözlerle savuşturur: “– İnsanların görmesiyle ne kazancım olabilir? Allah’ın görmesi benim için yeterli değil mi?” 5- Ucub/Kendini Beğenme Bu sefer şeytan: “Sen ne büyüksün, ne uyanık ve ne faziletli bir kişisin!” diyerek insanı kendini beğenme uçurumuna yuvarlamak ister. Allah’ın himayesi ile bu tehlikeyi de şu sözlerle savar: “– Bütün nimetlerin gerçek sahibi Allah Teala’dır. Bu da Cenab-ı Hakk’ın bana ihsan ettiği başarının sonucudur. O, kendi lütfu ile benim değersiz amelime kıymet vermiştir. Eğer Allah’ın lütfu olmasaydı, Cenab-ı Hakk’ın üzerimdeki sayısız nimetleri ile birlikte benim işlediğim günahlara karşılık bu ibadetin ne değeri olabilirdi?” 6- Gizleme Şeytan şimdi altıncı ve en tehlikeli hilesine başvurur. Uyanık kişilerden başkası buna karşı koyamaz. Şöyle der: “İbadetini gizli yap. Allah yaptığın ibadeti ortaya çıkaracak ve karşılığını verecektir.” Böylece seni bir tür riyaya düşürmek ister. Uyanık kişi Allah’ın yardımı ile şeytanı şu sözlerle defeder: “– Ey mel’un! Şimdiye kadar ibadetime engel olmaya, ifsad etmeye çalışıyordun! Şimdi ise ıslah etmek, düzene sokmak için geliyorsun. Ama asıl maksadın yine bozgunculuk. Ben Allah’ın kuluyum, O benim efendimdir. – Dilerse benim ibadetimi açığa çıkarır, dilerse gizli tutar. İsterse beni hatırı sayılır biri, isterse değersiz biri yapar. Bunların hepsi kendi elindedir. Bunları insanlara açıklamasına ve onlardan gizli tutmasına aldırış etmem. Çünkü insanların elinde bir şey yoktur.” 7- Terk Şeytan yedinci ve son hilesiyle gelir şöyle der: “Senin bu ibadetlere ihtiyacın yok. Eğer bahtiyar/said yaratıldıysan, ibadeti terk etmek sana bir zarar vermez. Yok bedbaht/şaki olarak yaratıldıysan ibadet de sana bir fayda vermez!” Allah’ın yardımıyla bu hileyi de şu sözlerle savar: “– Ben Allah’ın kuluyum. Kula yaraşan, emre uyup kulluk ve ibadet etmektir. Rab ise efendiliğin icaplarını en iyi bilendir. Dilediği gibi hükmeder; istediğini yapar. Her halükarda ibadetin bana faydası vardır. – Eğer said isem, sevabımın artması için ibadete muhtacım. Şaki isem de, ileride keşke ibadet etseydim diye kendi kendime pişmanlık duymamak için ibadet etmeliyim. – Kaldı ki, ibadet ettiğim için asla Cenab-ı Hak beni cezalandırmayacak, ibadet bana bir zarar vermeyecektir. Ayrıca itaatkar olarak cehenneme girmek, asi olarak girmekten benim için daha sevimlidir. Kaldı ki Cenab-ı Hakk’ın vadi hak değil mi? – O, ibadet yapanlara sevap vereceğini, iman ve itaat ile Allah’a kavuşanları kesinlikle cehenneme sokmayacağını, mutlaka cennete sokacağını vadetmiştir.” Amelinin karşılığı olarak cenneti kazandığı için değil, Cenab-ı Hakk’ın sadık vadinin karşılığı olarak cennete girecektir. Bu manada Cenab-ı Hak saidlerin lisanıyla şöyle buyurur: “Onlar: Bize verdiği sözde sadık olan ve bizi, dilediğimiz yerinde oturacağımız bu cennet yurduna varis kılan Allah’a hamd olsun. İyi amelde bulunanların mükafatı ne güzelmiş! derler.”( 39 Zümer, 74.7 ) Uyan ey ibadet yolcusu, Allah sana merhamet buyursun. Gördüğün gibi işin aslı bundan ibarettir. Diğer fiilleri ve durumları da buna kıyas et. Allah’tan yardım talep et ve ona sığın. Zira bütün işler onun elinde, başarı da ondandır. Yüce ve kudretli Allah’ın dışında ne bir güç ne de kuvvet vardır.- Şeytan'ın Kalbe Müdahalesi
imam Gazâli (İhyâyı ulûmid-din) Şeytan Allah-u Teâlâ'nın yarattığı öyle bir yaratıkdır ki, şerri, kötülüğü vaad eder. Çirkin (münker) şeyleri emr eder. Nefsi bu gibi işleri yapmağa davet eder. Peygamber (S.A.V.) bir mübarek sözünde "...Vesvese de şeytandan gelir ve şerri davet eder, hakkı tekzib eder ve hayırdan men'eder. Kalbinde bunu bulan, şeytanın şerrinden Allah'a sığınsın" buyurdu ve sonra "Şeytan fâkirlik ile korkutur ve fuhşiyat (kötü işler ve ameller) ile emr eder" meâlindeki âyet-i celileyi okumuştur. İbn-i Mes'ud (Tirmizi ve Nesei) İnsan şehvet ve gazaba uyarsa, istekleri vasıtasıyla şeytanın istilâsma uğrar. Kalb şeytana yataklık yapar. Zira hevâ (istek) şeytanın barınağıdır. Allah (c.c.) nıuhafaza buyursun. Amin. Resul-i Ekrem (S.A.V.) "Sizden her birinizin bir şeytanı vardır. Evet, benim de şeytanım var, fakat Allah-u Teâlâ bana yardım etti ve şeytanını müslüman oldu, bana yalnız iyiliği emr eder" buyurdu. İbn-i Mes'ud (Müslim) Nefsâni arzulara uyularak dünya sevgisi kalbe galebe çalarsa, şeytan vesvese için çare bulmuş olur. Resûl-i Ekrem (S.A.V.) "Şeytan, insan oğlunun çeşitli yollarında oturur. Önce İslâm yolu üzerinde durur ve (Ananın, babanın dinini terk edip müslüman mı olmak istersin?" der. [ kandıramaz ise] ...hicret yolu üzerine oturur... sonra cihad yolu üzerine oturur... İnsan bunu da dinlemez ve mücahedesini yapar. Kim bu şekilde hareket ederek ölürse, Allah-u Teâlâ'nın Cerınetini hak etmiş olur." buyururdu. Sübre b. Ebi Fâkih (Nesei) Şeytanın hilelerinden biri de şerri-hayır gibi. kötülüğü-iyilikmiş gibi göstermeye çalışmaktır. Allah-u Teâlâ Kur'an-ı Kerîm'in bir çak Yerinde Şeytan'ın düşmanlığından bizlere haber vermiştir. "Şüphesiz, şeytan, sizin için büyük bir düşmandır. Siz de onu düşman tanıyın..." Fatır Sûresi: A. 6 "Ey Âdem oğulları, şeytana tapmayın. O size apaçık bir düşmandır diye size bildirmedim mi?" Yâsin Sûesi; A. 60 "Allah'tan korkanlar kendilerine şeytan'dan bir vesvese iliştiği zaman, düşünürler de derhal basiretlerine sahip olurlar." (A'raf S. A. 201) "Eğer şeytandan bir vesvese gelirse hemen Allah'a sığın..." A'raf S. A. 200 "Şeytanların kardeşlerine (insanlardan) gelince: Onları şeytan sapıklığa sürükler ve yakalarını bırakmazlar." (A'raf S. A. 202) İblis, İsa (a.s.) a gözükerek onu şehâdete davet etti. İsa (a.s.) cevaben "Bu söz hak sözdür. Fakat senin emrinle ben bunu süylemem." Onun böyle bir hayır tavsiyesi altında bir mel'âneti olduğunu bilirdi. Şeytan'dan asla kurtuluş yoktur. Ancak onu uzaklaştırmak ve zayıflatmak mümkündür. Resûl-i Ekrem (S.A.V.) "Yolculukta insan, devesini zayıflattığı gibi, mü'minde şeytanını zayıflatabilir." buyurdu. Ebû Hüreyre İbn Mes'ud "Mü'minin şeytanı zayıftır" Kays B. Haccac "Şeytanını bana - senin yanına geldiğim zaman besili hayvanlar gibi idim. Şimdi kuş kadar kalmadım. - dedi. Neden? sualime: - Zikrullah ile beni erittin - dedi." Bilmiş ol ki, kalb bir kal'a, şeytan da kal'aya girmek isteyen bir düşman gibidir. Kalbi şeytanın vesveselerinden korumak borç ve herkese "farz-ı ayn"dır. Şehvet ve gazap şeytanın giriş yollarıdır. Câhil sofu, şeytanın maskarasıdır. İşsize (boş gezene) şeytan iş bulur. İnsan şeytan gibidir, fakat insana benzer şeytan yoktur. Boş karın şeytanın zindanıdır. Çünkü ekmek derdi onun hîlesine, düzenine manidir. MEVLÂNA- Sevgili Günlük ...
bugun iş görüşmesi yaptım çok iyi geçti yarın işe çağırıyorlar haydi hayırlısı bakalım yarın ilk iş günüm - Gotic Resimler
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.
Navigation
Configure browser push notifications
Chrome (Android)
- Tap the lock icon next to the address bar.
- Tap Permissions → Notifications.
- Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
- Click the padlock icon in the address bar.
- Select Site settings.
- Find Notifications and adjust your preference.
Safari (iOS 16.4+)
- Ensure the site is installed via Add to Home Screen.
- Open Settings App → Notifications.
- Find your app name and adjust your preference.
Safari (macOS)
- Go to Safari → Preferences.
- Click the Websites tab.
- Select Notifications in the sidebar.
- Find this website and adjust your preference.
Edge (Android)
- Tap the lock icon next to the address bar.
- Tap Permissions.
- Find Notifications and adjust your preference.
Edge (Desktop)
- Click the padlock icon in the address bar.
- Click Permissions for this site.
- Find Notifications and adjust your preference.
Firefox (Android)
- Go to Settings → Site permissions.
- Tap Notifications.
- Find this site in the list and adjust your preference.
Firefox (Desktop)
- Open Firefox Settings.
- Search for Notifications.
- Find this site in the list and adjust your preference.