LaRsiE_ tarafından postalanan herşey
-
Yaratılış Karşıtı Görüşler Neden Vardır?
cümlenden birşey anlamadım devrik bir cümle olmus... neden erkeklerde meme vardır cevaplıyalım ''Sadece kadınların süt keseleri olmasına karşın, embriyonun ilk oluşum aşamasında kadın ve erkekler olarak gelişmemiz benzeri biçimde başlar. 6 haftalık olana kadar, embriyo kadın şablonunu takip eder. Ta ki erkek cinsiyet kromozomu devreye girene kadar. Ancak bu aşamada artık erkeklerin memeleri oluşmuştur bile...'' umarım cevabım açıklayıcı olmustur
-
ROBOTLARLA İLİŞKİ VE AŞK MÜMKÜN OLACAK
bakalım daha neler görücez
-
Yardim Lutfen
son değil üst modelleri olması lazım
-
Yardim Lutfen
daha üstü olması lazım
-
Yaratılış Karşıtı Görüşler Neden Vardır?
sizce neden darwin
-
Asiklar atisiyor
aysum neden böyle konişiy ama güzel konuşiy
-
Yardim Lutfen
ne demek candide bi hakkın yok üzerimde helalı hoş olsun
-
Yardim Lutfen
ImTOO MPEG Encoder v3.1 kullanmanı tavsiye ederim her formatı birbirine çevirebilirsin
-
NINE NE YAPTIN!
burası Türkiye herşey beklenir
-
ALLAH YOKTUR!
neye inandıgını hangi görüşü savundugunu öğrenebilirmiyim?
-
genetik kod evrimi yalanları
Gelişen teknoloji ve bilim ile birlikte ortaya çıkmıştır ki; evrimcilerin kendilerine delil olarak göstermek istedikleri tüm iddialar aslında Yaratılış Gerçeğini delillendirmekte, tüm bilimsel veriler evrimi yalanlamaktadır. Evrimi yalanlayan bu bilimsel gerçeklerden biri de, Darwinistlerin hayali evrim senaryolarıyla açıklama getirmeye çalıştıkları genetik kod mucizesidir. Bir dağın yamacında beyaz taşlarla 'Vatanımızı koruyalım' sözlerinin yazılı olduğunu ve karayolu üzerinde seyreden araçlardaki insanların da bu yazıyı gördüğünü farz edelim. Hiç kimse bu şekilde bir dizilimin yer sarsıntıları ve fiziksel parçalanmanın etkisiyle yuvarlanarak, tesadüflerle meydana geldiğini düşünmeyecektir. Çünkü burada kayalar, kendi doğalarında bulunmayan bir mesaj iletmektedirler. Bu mesaj, alfabenin harfleri kullanılarak kodlanmıştır. Buradaki kodlama, belli sembollerin (alfabenin harflerinin) bilgi taşıyacak şekilde eşleştirilmesi yoluyla yapılmıştır. Bu şekilde bir kod ise zihnin ürünüdür. Alman Federal Fizik ve Teknoloji Enstitüsü'nün yöneticisi Prof. Dr. Werner Gitt, bu gerçek hakkında şunları söyler: "Bir kodlama sistemi, her zaman için zihinsel bir sürecin ürünüdür. Bir noktaya dikkat edilmelidir; madde bir bilgi kodu üretemez. Bütün deneyimler, bilginin ortaya çıkması için, özgür iradesini, yargısını ve yaratıcılığını kullanan bir aklın var olduğunu göstermektedir... Maddenin bilgi ortaya çıkarabilmesini sağlayacak hiçbir bilinen doğa kanunu, fiziksel süreç ya da maddesel olay yoktur... Bilginin madde içinde kendi kendine ortaya çıkmasını sağlayacak hiçbir doğa kanunu ve fiziksel süreç yoktur." 1 Nitekim mantıklı bir cümle şeklinde bir araya gelmiş olan taşları gören insanlar bu durumda bilinçli sebeplerin, örneğin civardaki insanların zihinlerindeki düşünceyi kayalara bir kod yoluyla uyguladıklarını anlayacaklardır. Şimdi bu taşları zihninizde milyonlarca kez küçültün ve moleküler ebatta hücrelerinizin çekirdeğinde dizili olduğunu ve 'genetik kod' sayesinde size ait özelliklerin bilgisini sakladığını düşünün. Genetik kod da, kaya örneğinde olduğu gibi, doğada bulunan oluşumları, nükleotid ismi verilen molekülleri sembol olarak kullanır. Kayaların taşıdığı mesaj, kayaların kendisinden kaynaklanmadığı gibi, genetik bilgi de bu moleküllerin kendisinden veya herhangi bir doğa kuvvetinden kaynaklanmamaktadır. Dolayısıyla genetik kodun, maddeci bir bakış açısıyla hiçbir açıklaması bulunmamaktadır. Yazar Dean Overman bu konuda şunları söylemiştir: "Genetik kodun içerdiği bilgi, tüm bilgi veya mesajlarda olduğu gibi, maddeden yapılmış değildir. Anlam, kodun sembolleri veya alfabesinden kaynaklanan bir özellik değildir. Genetik koddaki mesaj veya anlam, madde-dışıdır ve fiziksel veya kimyasal özelliklere indirgenemez, 'materyalizm koddaki anlamı açıklamaz.'" 2 Genetik Kodun Tesadüfi Oluşumlar Arasından Amaçsızca Seçilmiş Olma İhtimali Yoktur Önde gelen bilgi teorisyeni ve biyofizikçi Hubert Yockey, en küçük genomda yaşamın mümkün olması için gerekli bilgi içeriğinin miktarını ölçmüş ve bunun rastlantısal olarak ortaya çıkma ihtimalinin 10186,000'de bir ihtimal olduğunu ortaya koymuştur. 3 Yockey, genetik kodun rastlantısal olarak ortaya çıkması için ise doğal seleksiyonun, evrensel koda ulaşmadan önce, 1.40 x 1070 farklı genetik kod keşfetmesi gerektiğini hesaplamıştır. Gerçekleşme ihtimali 1050'de birden küçük olan olaylar, evrenin neresinde olursa olsunlar imkansız kabul edilirler.4 Buraya kadar anlatılanları özetleyecek olursak, genetik kod; 1) Maddeci bir yaklaşımla açıklanamamaktadır, 2) Tesadüfleri kesin olarak reddetmektedir, 3) Bilgisayar teknolojisinden çok daha üstün bir yapı ortaya koymaktadır. Genetik kodla ilgili olarak maddeci bir yaklaşımla açıklanması mümkün olmayan bir dördüncü konu vardır ki, evrimcilere tam bir açmaz oluşturmaktadır. DNA, yalnız protein yapısındaki birtakım enzimlerin yardımı ile eşlenebilir. Ama bu enzimlerin sentezi de ancak DNA'daki bilgiler doğrultusunda gerçekleşir. Birbirine bağımlı olduklarından, eşlemenin meydana gelebilmesi için ikisinin de aynı anda var olmaları gerekir. Hayatın kökeni araştırmalarının tanınmış bir ismi olan John Horgan bu ikilemi şöyle açıklar: "DNA; yeni DNA üretmek de dahil olmak üzere yaptığı işi, katalitik proteinlerin ve enzimlerin yardımı olmadan yapamaz. Kısacası DNA olmadan proteinler var olmaz, ama DNA da proteinlerin olmadığı durumda oluşmaz." 5 Tanınmış evrimci Dr. Leslie Orgel ise, 1994 tarihli bir makalesinde aynı gerçek karşısında şöyle demektedir: "Son derece kompleks yapılara sahip olan proteinlerin ve nükleik asitlerin (RNA ve DNA) aynı yerde ve aynı zamanda rastlantısal olarak oluşmaları aşırı derecede ihtimal dışıdır. Ama bunların birisi olmadan diğerini elde etmek de mümkün değildir. Dolayısıyla insan, yaşamın kimyasal yollarla ortaya çıkmasının asla mümkün olmadığı sonucuna varmak zorunda kalmaktadır." 6 Evrimciler, Genetik Kodla İlgili Gerçekler Karşısında Çaresiz Nature dergisinin 20 yıl boyunca editörlüğünü yapmış olan Sir John Maddox, genetik kodun kökeni konusundaki çaresizliklerini şu sözlerle ortaya koymuştur: "Genetik kodun kökeninin, yaşamın kendisinin kökeni kadar belirsiz olması can sıkıcıdır." 7 Oysa elbette, genetik kodun kökeni gerçekte belirsiz değil aksine çok açıktır. Genleri yaratan, onlara bilgiler kodlayan, onları sürekli olarak Kendi kontrolünde tutan Yüce Allah'tır. Bu gerçeğe her ne pahasına olursa olsun zihinlerini kapatan evrimciler, içine düştükleri durumu kendileri oluşturmaktadırlar. Kayaların yuvarlanıp, tesadüflerin eseri olarak cümleler yazabileceğine, kağıdın üzerine rastgele dökülen mürekkebin bir kitap oluşturabileceğine inanmaya denk bir düşünceyi her durumda savunma zorunluluğu onları son derece zor, açıklamasız ve sonuçsuz bir durum içine sokmaktadır. Oysa insan, evrimci ön yargıları bir kenara bıraktığında genetik kod ile açıkça anlaşılan en büyük gerçeği; Allah'ın varlığını ve büyüklüğünü derhal görecektir. Ciltlerce ansiklopedik bilginin gözle görülmeyecek kadar küçük bir alanda saklanması, hücrede 'okunması', 'tercüme edilmesi', şuursuz moleküllerin tesadüflerin eseri olarak başlatıp yönetebileceği bir sistem değildir. Yüce Allah genetik kodu sonsuz ilmi ile var etmiştir. “Allah... O'ndan başka İlah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür.” (Bakara Suresi, 255) Genetik Kod Hücrede Nasıl Yorumlanır? * Genetik kod, hücredeki bilginin kodlanmasında kullanılan kuralları ifade eder ve protein sentezinde kullanılır. Proteinler, hücrenin faaliyetlerinde çok çeşitli görevler üstlenen moleküllerdir. Bunlar, amino asit adı verilen moleküllerin uç uca eklenmesiyle meydana gelen zincirlerdir. Bedenimizdeki amino asitler yirmi çeşittir. Amino asitlerin uç uca eklenerek meydana getirdiği proteinlerin sayısı on binleri bulur. Proteinler, kendilerini meydana getiren aminoasitlerin niteliğine göre üç boyutta özel şekiller alarak katlanırlar. Proteinin formu, işlevi açısından kritik derecede önemlidir. Proteinin yapısında meydana gelecek bir bozukluk, ilgili olduğu moleküllere bağlanamamasına yol açar. Bunun sonucunda ise organizmanın yaşamında aksaklıklar hatta ölümcül sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. * Hücrelerimizdeki on binlerce proteinin bilgisi, DNA molekülünde saklanır. DNA molekülü, birbirine sarılmış iki iplikçikten meydana gelir. Bu iplikçikler arasında ve basamaklar halinde nükleotidler yer alır. Bu nükleotidler dört çeşittir ve isimlerinin baş harflerine göre A, T, G ve C ile gösterilir. Bir insan DNA'sında yaklaşık 3.1 milyar nükleotid art arda sıralanır. Bunlar aynı zamanda hücrede sentezlenen proteinlerin bilgisini saklayan 'kimyasal harfler'dir. Bu harfler, her biri bir proteinin bilgisini saklayacak şekilde gruplanmıştır. Bu gruplara "gen" ismi verilir. Bir gen, 50 ila 2000 nükleotidden meydana gelebilir. Genleri meydana getiren harfler ayrıca üçerli üçerli kodonları meydana getirirler. Bir benzetme yapılacak olursa kodonlar kelimeler, genler ise cümleler gibidir. Protein sentezi için hücrenin çekirdeğinde bulunan DNA'daki bilginin kopyalanması ve protein sentezi yapılan organele (ribozom) taşınması gerekmektedir. Bu işlem hücresel makineler sayesinde gerçekleşir. Bu sırada genetik kod sayesinde DNA'daki bilgi 'okunur ve tercüme edilir.' * Hücredeki protein sentezi iki ayrı 'alfabe' kullanılarak gerçekleştirilir. Bunlardan ilki, DNA'nın alfabesidir. Proteinin bilgisi, DNA'da A, T, G, C ile gösterilen kimyasal harflerle kodlanır. Diğer lisanın harfleri ise, proteinleri meydana getiren amino asitlerdir. * Bir proteinin bilgisini saklayan bir genin üzerindeki bilgi, transkripsiyon ismi verilen bir işlemle DNA molekülü üzerinden kopyalanır. mRNA (mesajcı RNA) molekülü ile hücrenin ribozom isimli organeline taşınır. mRNA üzerindeki harfler ribozomda üçer üçer, bir diğer deyişle kodon kodon okunur. Bu sırada tRNA (transfer RNA) molekülü, her bir kodonun karşılığı olan aminoasiti protein zincirine eklenmek üzere getirir. Kodonlar okundukça amino asitlerin getirilip eklenmesi devam eder ve sonuçta ilgili protein üretilmiş olur. Bu, aynı zamanda bir tercüme işlemidir. Kodonların her birinin karşılığında ilgili amino asit yerleştirilmekte, bir diğer deyişle DNA diliyle yazılı bilgi bu defa amino asitler kullanılarak protein diliyle yazılmaktadır. Bu mükemmel sistem ve komplekslik, evrimcileri tümüyle açıklamasız bırakan bir mucizedir. Muhteşem detayları burada ancak yüzeysel olarak özetlenen bu sistem, Allah'ın sonsuz bir ilimle yarattığı bir sistemdir. Bir ayette Allah'ın her şeye hakim olduğu şöyle bildirilmektedir: “Gökten yere her işi O evirip düzene koyar...” (Secde Suresi, 5) kaynaklar:1 Werner Gitt, In the Beginning Was Information, CLV, Bielefeld, Germany, s. 107 2 Dean L. Overman, A Case Against Accident and Self-Organization Rowman & Littlefield Publishers, 1997 3 Hubert Yockey, Calculating Evolution, Vol. 3 No. l, Cosmic Pursuit , 2003, s. 28 4 Emil Borel, Elements of the Theory of Probability, Prentice Hall, Eaglewood Cliffs, New Jersey, 1965 5 John Horgan, "In the Beginning", Scientific American, cilt 264, Şubat 1991, s. 119 6 Leslie E. Orgel, "The Origin of Life on Earth", Scientific American, cilt 271, Ekim 1994, s. 78 7 'The Genesis Code by Numbers,' Nature , 367:111, Ocak 1994
-
100 Dolara bir laptop!
100 dolara Her Çocuğa Bir Dizüstü Bilgisayar Projesi Türkiye'de de hayata geçiyor.BİLGİSAYARSIZ ÇOCUK KALMAYACAK Proje ile maddi durumu iyi olmayan 6-12 yaş arasındaki çocukların bilgisayar sahibi olması amaçlanıyor. Proje, sivil toplum kuruluşlarından destek görmesi halinde başta Güneydoğu olmak üzere birçok bölgeyi kapsayacak. ABD'nin en önemli mühendislik okullarından Massachusetts Institute of Technology (MIT) tarafından başlatılan OLPC, şu anda dünyanın yaklaşık 10 ülkesinde uygulanıyor. MIT Medya Laboratuvarı Başkanı Prof. Dr. Nicholas Negroponte'nin fikir babası olduğu ve dünyanın önde gelen bilişim şirketlerinin destek verdiği proje yakın zamanda Türkiye'de de hayata geçecek. Proje, MIT Türk Öğrenci Derneği'nin öncülüğünde, Arı Hareketi'nin desteğiyle yapılan lansman kampanyası ile tanıtıldı. Hareketin Mecidiyeköy'deki binasında gerçekleştirilen toplantıda konuşan dernek yetkililerinden Yunus Şaşmaz, projenin eğitimde fırsat eşitliği getirmesi bakımından bir reform olacağını söyledi. Tamamen eğitim amaçlı olan projenin, sivil toplum kuruluşları üzerinden yürütüleceğini ifade eden Şaşmaz, Milli Eğitim Bakanlığı'ndan yardım gelmesi halinde büyük bir başarıya imza atabileceklerini söyledi. Şaşmaz, OLPC girişiminin 2010'da bir bilgisayar maliyetini 50 dolara düşürerek, daha çok çocuğa ulaşmayı amaçladığını da bildirdi. Şaşmaz'ın verdiği bilgilere göre, Tayland'da üretilen dizüstü bilgisayarların maliyeti 188 dolar. Bunlar diğer bilgisayarlara nazaran hem daha sağlam hem de farklı bir tasarıma, donanıma ve yazılıma sahip. Elektriğin olmadığı yerlerde yoyo oyuncakları ya da küçük bir güneş paneliyle şarj edilebiliyor. Üzerinde kamera bulunan ve ekranı kapatıldığında çanta olan bilgisayar ile internete bağlanmak da mümkün. Projenin hayata geçmesi için sivil toplum kuruluşlarından destek bekleniyor. Gerekli yardım temin edildiğinde ilk olarak bilgisayarlara Türkçe yazılım yüklenecek. Ardından proje pilot okullarda uygulamaya konacak ve desteğe göre yaygınlaştırılacak.
-
Hafızayı kameraya alacaklar
Japon araştırmacılar, hafızasının işleyişini görmek için bir farenin beynine minik kamera yerleştirdiler. Bu deneyle günün birinde insanlarda Parkinson gibi hastalıkların tedavisinde kullanılabilecek bir yöntem geliştirilebileceği ümit ediliyor. “Journal Neurocience Methods”da yayınlanan araştırmada, 3 milimetre uzunluğunda, 2,3 milimetre genişliğinde ve 2,4 milimetre derinliğinde bir kamera kullanıldı. Japonya’nın batısındaki Nara Bilim ve Teknoloji Üniversitesi profesörü Jun Ohta’nın, Kinki Üniversitesi’nden bilim adamlarıyla ortak çalışmasında, kamera farenin beyninin hippocampus bölgesine yerleştirildi. Deneyde, araştırmacıların fareye zerk ettikleri bir madde hafıza kayıt yaptığında mavi ışık saçıyor ve kamera bu ışığı tespit edip ekrana yansıtıyor. Ohta Reures’a açıklamasında, şimdi bu yöntemi insanlara nasıl uygulayabileceklerini düşündüklerini, ancak beyne bir cisim yerleştirildiği için çok dikkatli olunması gerektiğini söyledi. Ohta, bunun insanlara uygulanmasının en az 10 yıl alabileceğini belirtti
-
Facebook un Arkasında Kimler Var
Dünyanın en popüler sosyal ağı Facebook'u öğrenim gördüğü Harvard Üniversitesi'nde arkadaşlarıyla iletişim kurmak için oluşturan Mark Zuckerberg, bugün dünyanın en büyük şirketlerinden birinin CEO'su olarak milyarlarca dolarlık ekonomik gücü yönetiyor. Zuckerberg, okul atmosferinden kalma alışkanlıkla, Facebook merkezinde rahat kıyafetler ve terlikleriyle çalışırken, TV programları ve konuk olduğu etkinliklere aynı şekilde katılmaktan geri durmuyor. MICROSOFT GÜÇ VERDİ Facebook'un değerini yükselten, ekonomik boyutlarını belirleyen aslında Microsoft oldu. Microsoft, Facebook'un yüzde 1.6'sını 240 milyon dolara satın alarak şirketin değerini 15 milyar dolara çıkardı. Microsoft'un iştiraki ile Facebook'un pazar değeri 18 milyar dolara çıktı. İnternet Stratejileri Danışmanı Atıf Ünaldı'ya göre, Facebook'un yüzde 26'sı ABD ve yurtdışında çok yaygın olaran risk sermayesi şirketlerine ait. Facebook'a ilk yatırım yapan Peter Theil adlı bir 'melek sermayesi' şirketi. Peter Thiel, 500 bin dolar vererek Facebook'un yönetim kuruluna bir üyesini sokmayı başarmış. KİMİN NE YATIRIMI VAR? Mayıs 2005'de Accel Partners 12.7 milyon dolar, Nisan 2006'da ise 25 milyon dolar yatırımla Greylock, Meritech Capital Partners Facebook'a destek oldu. Son yatırım dilimi ise Ekim 2007'de 240 milyon doları Microsoft'a, 50 milyon doları Asya'nın en zengin adamı olan Çinli milyarder Li Ka-Shing'e ve son 10 milyon doları ise Marc Samwer, Oliver Samwer, Alexander Samwer'e ait. Bu yatırımcılar, yönetim kuruluna girerek, Facebook'ta söz sahibi olmuş durumdalar. Facebook'a bundan sonra ortak olmak isteyen yatırımcıların, mevcut yönetim kurulundan onay almak zorunda oluşu, Facebook'un bundan sonraki gidişatını etkileyecek faktörlerden biri. Yeni gelen risk sermayesi (Venture Capital), melek sermaye (Angel Capital) ve her türlü yatırım teklifi bu ekibin değerlendirmesinden geçiyor. 64 MİLYON KİŞİ BURADA Geçmişi sadece 4 yıla dayanan Facebook'un bugün 64 milyon aktif kullanıcısı var. Her gün ortalama 250 bin yeni kullanıcının üye olduğu sitede kullanıcı sayısı son bir yılda iki kat artı. Facebook kullanıcı profilinin önemli bir bölümü 25 yaş ve üstü. ABD'deki 4 yıllık üniversitelerde okuyan öğrencilerin yüzde 85'i bu sosyal ağın parçası. Dünyada hızla kullanımı artan Facebook'u kullanan ülkeler sıralamasında Türkiye; ABD, Kanada, İngiltere ve Avustralya'dan sonra beşinci sırada yer alıyor. Facebook'un Türkiye'deki kullanıcı sayısı ise 4.2 milyon. Reklam sektörünün yeni gözdesi Facebook, internette reklam yapmak isteyen şirketlerin yeni hedef mecrası. Türkiye, bu fırsatı çok da verimli kullanamıyor. Bugün Apple, Nike, Victoria's Secret, Toshiba, Red Bull gibi online reklam kültürünü çok iyi benimsemiş ve pazarlamada farklılık yaratmış şirketlerin dışında, geleneksel medyalardan kolay kolay kopamamış Warner Bros, Disney, P&G, HP, Dell, Sony gibi şirketler ve eBay, AOL, Virgin gibi siber alemin içinden gelen şirketler de online reklama yönelmiş durumda. İşte Facebook'un tepe yönetimi - Mark Zuckerberg / Kurucu ve CEO - Dustin Moskovitz / Mühendislikten Sorumlu Başkan Yardımcısı - Owen Van Natta / Finanstan Sorumlu Müdür, Operasyon Başkan Yard. - Matt Kohler / Başkan Yardımcısı - Strateji ve İşletme Operasyonu - Chris Hughes / Kurucu Yardımcısı - Peter Thiel / Yatırımcı - Chamath Palihapitiya / Başkan Yardımcısı - Pazarlama ve Operasyonlar - Gideon Yu / Finanstan Sorumlu Müdür - Adam D'Angelo / Finanstan Sorumlu Müdür - Li Ka-shing / Yatırımcı - Marc Samwer / Yatırımcı - Oliver Samwer / Yatırımcı - Alexander Samwer / Yatırımcı
-
Türk Hackerlerden Alman Sitelere Savaş
Almanya'nın Ludwigshafen kentindeki şüpheli yangında 9 Türk'ün hayatını kaybetmesinin ardından Ay Yıldız Team adlı Hackerlar, Alman internet sitelerini çökertti. Ay Yıldız Team adlı grup Alman bankaları, kamu kurum ve kuruluşları, 100'ün üzerinde internet sitesini hackledi. www.sp-schuster.de, www.arminius-apotheke-berlin.de, www.mediconomia.com , www.tattoother.com/ www.familievoss.net/, www.manfredbenedikt.de, www.manfredbenedikt.de sitelere zarar verildi. Ay Yıldız Team adlı hackerlar, 200 bin euroluk zarar verdiklerini belirterek, saldırıların önümüzdeki günlerde devam edeceğini bildirdi. Hacklenen sitelerde Ay Yıldız Team 57. Alay, Mustafa Kemal Atatürk ve 'Bundan ötesi ya istiklal ya ölüm' notları yer aldı...
-
YouTube linki bir trojana yönlendiriyor
Güvenlik uzmanı Panda, YouTube videolarına giden linkleri barındıran e-maillere karşı uyarıyor... Güvenlik uzmanı Panda, YouTube videolarına giden linkleri barındıran e-maillere karşı uyarıyor. Eğer bunlara tıklanırsa Nabload.CXU adındaki trojan indirilmeye başlanıyor. Bu trojan bahsi geçen videoyu yine de gösteriyor fakat arka planda farklı zararlı yazılımları da indirmeye başlıyor. Bu zararlılar da bilgisayarda bulunan online hesap şifreleri gibi kişisel verileri taramaya başlıyor. E-Mail, Portekizce dilinde yazılmış olarak geliyor. Şu şekilde başlıyor ve devam ediyor: "gente, gente, camla... Sem levar para o lado da "maldade", este video que me passaram é realmente muilto interessante" (chip)
-
Sevgililer Gunu
aa bak iyi fikir bir tane ram alayımda çoşsun bilgisayar
-
Sevgililer Gunu
yok burası bekarlar forumu biz hediye sevmiyoz zaten
-
Sevgilimle Benim Şarkım Dediğiniz....
neden duygusallaştın ki ?
-
ALLAH YOKTUR!
Bir iğne ustasız olmaz bir köy muhtarsız olmaz bir harf bile kâtipsiz olmaz iken nasıl olurda şu muntazam ve sistemli bir şekilde çalışan dünya sahipsiz olur ve kendi kendine meydana gelir Evet, arkadaşlar dedik ki bir iğne ustasız olmaz küçücük ve yapımı çok basit olan bir iğne kendi basına olabilir mi yanı demeliyiz ki yok kardeşim bu iğne kendi kendine meydana gelmiştir işte kendine göre doğa maddeleri vardır kendi kanunlarıyla kendi işlevleriyle meydana gelmiştir diyebilir miyiz eğerki dersek ne kadar mantıksız oluyor değilmi? en akıllı cevap ise bu ıgneyı yapan bir insan var bunu kabullendik bide ıgne yapımını bilmemiz lazım yanı ıgneyı nasıl şekil vericez işte ne malzeme kullanmalıyız sonra işte taştan mı olsa yoksa ağaçtan mı yani bir ilim sahibi olmamız lazım ki iğneyi yapalım demek ki iğne ustasız olmaz iken bu sabahı gündüz eden geceyi sabah eden dünyayı havada tutan güneşi gök yüzünde tutan yağmurları yağdıran elbette bir varlık var ki bunlar oluyor ve dünya O`nun tarafından yönlendiriliyor her insan bir şeylere inanır hiç bir şeye inanmayan boşlukda yuvarlanıp gider
-
EVİNİZE HIRSIZ GİRSEYDİ ONA NE CEZA VERİRDİNİZ?
balkondan aşa atardım sonra kapıyı kapar polisi çağırırdım balkona çıkarken düştü derdim
-
AMD 45 watt'lık çift çekirdekli işlemcileri ile yine iddialı
- FORMUNUZU NASIL KORURSUNUZ?
ideal kilomu ne yesem ne kadar yersem yaramıyo bana zaten metabolizmam hızlı çalıştıgından hep aynı kilodayım ve şişmanlık veya kilo alma problemim yok hep idealim fazla konusmayayım taşlıcaklar yoksa- Dünyayı kurtaracak altı proje!
böyle şeyler düşünmek çok güzelde bunları hayata geçirmek için maddiyata bakıyor iş- Hacker'lar benim bilgisayarıma girip ne yapacak?
korunmasını biliyorsan hiç bir şey olmaz - FORMUNUZU NASIL KORURSUNUZ?
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.