TGT ci KEMAL tarafından postalanan herşey
-
KÜRT SORUNU=KÜRT İSTİLASI(İŞGALİ)
“Kürt sorunu=Kürt istilasıdır” Öncelikle Türk milletinin Kürt meselesi konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Türkiye Başbakanının tersine biz Türkler Türkiye’de bir Kürt meselesi değil bir Kürt istilası olduğunu düşünüyoruz. Yaşadığımız en önemli sorun budur. PKK terör eylemlerini 15 Ağustos 1984’te başlatmıştı. Terör örgütünün arkasında emperyalist bir güç bulunmakla birlikte terörün sonuç alınacağı toplumsal dokunun yaratılması da önemli bir meseleydi. Yani bölücülüğün sosyal, siyasal ve herşeyden önce de demografik zemininin yaratılması gerekiyordu. Bu amaçla Özal iktidarı ile birlikte Türklere yönelik doğum kontrol kampanyası başlatılırken Kürtlerin nüfusunun arttırılması için özel çaba harcandı. 2005 yılı nüfus istatistikleri bugün karşı karşıya olduğumuz tehlikenin boyutlarını ortaya çok acı bir şekilde koymaktadır. 1- PKK’nın aktifleştiği 1990’dan 2005’e geçen on beş yılda Türkiye nüfusu toplam %24 artmıştır. Ancak bu nüfus artışının üstünde kalan bir bölge bulunmaktadır: Güneydoğu. Güneydoğu nüfusu son onbeş yılda %40 artmıştır. Güneydoğu’daki bu artışla birlikte Türk bölgelerdeki nüfus azalması da dikkat çekicidir. Karadeniz, İç Anadolu ve Doğu Anadolu’nun Türk nüfusu artış göstermemiştir. 2- PKK, sadece Güneydoğu’da Kürt nüfusu arttırmakla kalmamıştır. Aynı zamanda Güneydoğu’dan Batı illerine doğru istila halinde bir Kürt göçü yapılmıştır. Kürt istilası iki ana hattan ilerlemiştir. Birinci hat Antep’ten Muğla’ya hatta Kuşadası’na kadar giden sahil şerididir. Bu hatta kalan tüm iller Kürt akınına uğramıştır. Nüfus yapısı tümüyle değişmiş kentler Kürtleştirilmiştir. Bu hat, kıyı şeridi olarak, uluslararası ticaret, turizm ve tarım alanında Türkiye’nin en önemli bölgesidir. Şu anda buraya yerleşen Kürt istilacıların eline geçen bölge PKK’nın ekonomik gücünün önemli kaynağıdır. İkinci hat doğrudan büyük şehirlere, sanayi merkezlerinedir. İstanbul, Ankara, İzmir, hatta Bursa ve Kocaeli gibi şehirler büyük oranda Kürtleştirilmiştir. Bu iki hatta başarıya ulaşan Kürt istilacılığı şu anda iki yeni hat daha açmış bulunmaktadır. 1- Sivas-Tunceli hattından Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Karadeniz’e çıkma. Nitekim Erzincan, Sivas, Tokat, Ordu, Samsun şu an bu yeni hattın hedefi durumundadır. Bu yoldan PKK Karadeniz’e açılacaktır. 2- Çanakkale, Tekirdağ, Kırklareli hattından İstanbul’u Trakya’dan kuşatmak. PKK’nın uzun yıllardır süren Trakya’ya yerleşme çabası özellikle Trakya’nın sanayi bölgesinde gerçekleşmiştir. Böyle bir istila hareketi kaçınılmaz bir şekilde Türkiye yöneticilerini olmasa bile Türkleri rahatsız etmekte ve uyandırmaktadır. Yıllardır topraklarını, mahallelerini, evlerini bu istilacılara açan Türkler yavaş yavaş bu komşuların hiç de iyi niyetli olmadığını görmekte ve gördüğü yerlerde de tepkisini ortaya koymaktadır. Son zamanlarda, Trabzon’da, Çerkezköy’de, Bursa’da, İstanbul’da yaşanan gerginlikler bu durumun habercisidir. Böyle bir olasılık tüm Amerikancıları ürkütmektedir. Hükümet provokasyon önlemleri alırken, diğer taraftan Amerikancı medya devreye girmekte ve Türk-Kürt kardeşliği mavalı okumaktadır. Lozan’da Tayyip Erdoğan’ın himayesinde konuşan Perinçek o nedenle biz Kurtuluş Savaşı’nı Türklerle Kürtler birlikte verdik demektedir. Böylelerine hadi ordan diyoruz. Kurtuluş Savaşı’nda 33 bir şehit verdik, bunun ancak 700 tanesi Kürttü: Yani %2! EK-1: Balıkesir ilimiz son yıllarda aşırı derece kürt istilasına uğramış ve sonuç olarak emniyet verilerine göre 1yıl içersinde suç oranı %288 artmıştır…. EK-2: Kürtler tarafından Mersin ilimiz üzerinde oynanan oyunlar hedefine ulaşmak üzeredir.Kürtleştirme faaliyetleri sonucu %71 (ciddi bir orandır) kürt nüfusa sahip olan bu önemli liman kentimizin, 2008 yılının ikinci yarısında, %90 lara varan bir kürt nüfüsa sahip olması bekleniyor.Durum çok ciddidir ve hedefleride bellidir.Sözde “kürdistan” nın denize açılması…… Vatandaşlarımıza Önerimiz;sadece kendi yaşadıkları illerin bu vatanı oluşturmadıkları, olaylara yaklaşırken MİSAK-I MİLLİ sınırları bilincinde olmalarını ve yoğun bir işgal altında olduğumuzu bilmelerini istiyoruz. Ey Türk Evladı Uyuma Uyan!!! Sn.Emre TÜRK TGT Başkanı
-
BUNLAR PROVAKASYON DEĞİL!
Değerli arkadaşlar,son günlerde yaşadığımız olayları hepimiz çok yakından biliyoruz ve eminiz ki duyarlı arkadaşlarımız bu gelişmeleri çok yakından takip ediyorlar..Şimdi burada bu olayları tek tek yazıp insanlarımızın yüreğini sızlatmaya gerek yok.. Gelişen olaylara baktığımız zaman,ortada bir “provakasyon” lafının almış başını gittiğini görüyoruz..Bu,başta hükümet yetkilileri ve daha sonra yazılı ve görsel basında da böyle…Hatta bazı yetkililer ve basın kuruluşları öyle bir aymazlığın ve ihanetin kucağına düşmüşlerdir ki; şanlı bayrağımızı açıp istiklal marşımızı söyleyen vatan evlatlarına bile “provakatörler” demişlerdir..Hayır, bizce bu, kesinlikle bir provakasyon değil, uzun zamandır planlı bir şekilde hazırlanan kitlesel bir eylemdir…Ve arkasından bir soruyu da sormak gerekir.Bu kitle kimlerden oluşur ve kimler tarafından yönetilir?..Bu sorunun cevabını buraya tekrar tekrar yazıp gereksiz tartışma yaratmak istemiyoruz..yalnız şunun iyi bilinmesi lazım ki bu insanlar; içimizde masumane (!) bir şekilde yaşayan, her gün yolda sokakta karşılaştığımız, aynı okulda okuduğumuz, aynı işyerinde çalıştığımız, aynı dükkandan alışveriş ettiğimiz, aynı apartmanda oturduğumuz, kanunlar önünde bizimle eşit olan insanlardır.. . 2-3 hafta önce ,üzerinde uzun zamandır araştırma yaptığımız bir dernek ve faaliyetleri hakkında ,bilgilendirme yazısı yazmıştık…Gerçek şu ki; bu olayların olacağı bütün vatanseverler tarafından biliniyordu.Fakat bizim tarafımızdan bilinmeyen tek şey, bu olaylar karşısında hükümetin tavrıydı..””Ben geliyorum” diyen bir eylem karşısında hükümetin bu kadar şoka uğrayıp müdahale etmemesi, hiç birimiz tarafından tahmin edilmemişti. Arkadaşlar ,kimse AB ve onların bize uygulattığı yasalardan dolayı yetkilerin kısıtlandığından bahsetmesin (Askeri kanat hariç!!)..Çünkü elimizdeki terörle mücadele yasasının, içi boşaltılmış dahi de olsa izinsiz eylemlere müdahale etmeyeceksiniz gibi bir maddesi yoktur. Değerli arkadaşlar , yine bizce çok tehlikeli görünen bir kelimede sık sık kullanılmaktadır..”Sağ duyulu olmak”…neyin “sağ duyusu” neden sağ duyu” arkadaş..Siz değilmisiniz yıllarca milli ruhumuzu “sağ duyulu olma ” adı altında körelten, Türk gençliğini bu gibi söylemlerle afyonlayan,düşmanlar karşısında adeta hipnozlayan…..Neden “ bilinçli olun” değil de “sağ duyulu olun” ….Arkadaşlar “sağ duyulu olmak” bir aldatmacadır.. Son olarak şunları söyleyebiliriz; bu olaylar “artçı” değil “öncü” olaylardır..Şimdi hepimizin yapması gereken şunlardır.. Tez canlı olmayın SOĞUKKANLI OLUN, tahriklere kapılmayın, BİLİNÇLİ OLUN, tek değil BİRLİK OLUN, ve karşınızdakilerin kardeşmi-kalleşmi olduklarını kendinize sorun… Son dönemde Anadolu’da başlayan ve batıya doğru hızla büyüyen bir kuvayi-milliye hareketi ve buna bağlı oluşumlar söz konusudur,,, “Sağ duyulu olun “ masallarını dinlemek yerine gidin bu oluşumlara katılın ve “sağ duyulu” değil BİLİNÇLİ olun…Oturduğunuz yerden asarız! keseriz! gibi içi boş lafları kullanmak yerine çevrenize daha vatansever bir gözle bakın ve olaşacak veya oluşum içindeki bölücü faaliyetleri engellemeye çalışın…Son olarak ta ATAMIZIN istediği gençleri aşağıda ki şu sözleriyle anlamaya çalışın; "Türk genci, inkılâbların ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Bunların lüzumuna doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi inkılâbları benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve hareket duydu mu, bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, adliyesi vardır…demeyecektir. Hemen müdahale edecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla…nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır. Polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, (polis henüz inkılab ve Cumhuriyetin polisi değildir) diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır. Mahkeme onu mahkum edecektir. Yine düşünecek; “demek adliyeyi de ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım!...” Onu hapse atacaklar, Kanun yolundan itirazlarını yapmakla beraber; bana İsmet Paşa’ya Meclise telgraflar yağdırıp haksız ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını, kayırılmasını istemeyecek . Diyecek ki: “Ben, inanç ve kanaatimin icabını yaptım. Müdahale ve hareketimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim vazifemdir!...” Atatürk, gözlerini sofradakilerin yüzlerinde dolaştırdı: İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!...dedi. TGT Başkanı Emre TÜRK adına; Serhan YILMAZ Tgt_Sözcüsü Not: Bu yazı hissenet.sitesinin siyaset formundan alıntıdır..
-
KÜRT SANATÇILARIN SİMGESEL EYLEMLERİ!
Başlangıç Notu:Hepimizin bildiği gibi kürtlerin temsilcileri,eli kanlı terör örgütü pkk nın simgesel renkleri vardır.Bunlar;Sarı-Yeşil-Kırmızıdır…… Bu gün Terör örgütü pkk nın Kırsal da ve kentlerde uyguladığı ,kahpece eylemlerinin yanı sıra, her gün gözümüzün önünde gelişen olaylarda karşımıza çıkan ve maalesef bizim göremediğimiz,belki de görmek istemediğimiz ince fakat çok tehlikeli,”Şeytan ayrıntıda gizlidir.”sözünün hakkını veren bir simgesel eylemleri söz konusudur. Peki nedir bu,her gün gözümüzün önünde olan ve bizim göremediğimiz simgesel ayrıntılar.… Sanat Dünyası: -Yılmaz-Mustafa Erdoğan Kardeşler:Film,Müzik ,dans ve edebiyat,olmak üzere “ağırlıklı” görsel sanat alanında faaliyet gösteren,Hakkari ilimizde doğmuş kürt kökenli sanatçılar. Yılmaz Erdoğan:90’lı yıllarda ekranda boy göstermiştir.komedi dalında toplumun büyük ilgisini çekmiştir(aslende amacına bu noktada ulaşmıştır.)Bu şahıs, günümüzde komedi yapmaktan uzaklaşmış tamamen sosyal içerikli bir görsel mecraya kaymıştır.Hedef bellidir.Yaptığı röportajlarda” Ben türk vatandaşıyım demek yerine sürekli ben “Türkiyeliyim” sözünü kullanmış..”Kürt sorunu” kavramını Sn.AKP(arap-kürt partisi) Başkanı Recep Tayip Erdoğan’dan çok daha önceleri dile getirmiştir, Yazarın Notu: Bizce “Türk vatandaşıyım” dememesi sorun değildir..Bu kavramı yumuşatıp “kürt kökenli türk vatandaşıyım” da diyebilirdi.Asıl sorun ”Cebindeki kelimeleri” çok iyi kullanan bu şahıs , olması istenen “Konfederasyon” sisteminin vatandaşlık tanımı olan “Türkiyeliyim” ifadesinde ısrarcı olmasıdır… İlerleyen yıllarda bu ülkenin insanlarından kazandığı ciddi paralarla BKM adı altında faaliyet merkezi kurmuştur.(Neden Hakkari’ye yatırım yapmadığı merak konusudur).Görünüşte bir kültür merkezi olmasına rağmen işin aslı öyle değildir.Kostümcü Vanlı Cemileden Diyarbakırlı teknik elemanlara kadar tamamına yakını kürtlerden oluşan bir kadroya sahiptir.Hedef bellidir.Son bir yıl içerisinde,özellikle genç tiyatrocular ve mutfak diye tabir edilen arka planda çalışan bazı teknik elemanlar bu yoğun kürtçülük faaliyetlerini hissetmiş ve hemen oradan ayrılmışlardır.Bütün bunları anlamak hiç de zor değildir.Yönetim kadrosuna bakmak yeterlidir. Senaryo Danışmanı olarak aşırı kürt milleyetçisi( Türklerin Kürtlerden gelme olduğunu söyleyecek kadar.)Muhsin KIZILKAYA’nın olması, hiçde masum bir sanat yapılmadığının ispatıdır…. Açıkça ben buyum diyemeyen,aldıkları emirle ”Türk KÜLTÜRÜNÜ” “kürt kültürü” ile asimile etmekle görevli bu şahıslar, yaptıkları her organizasyon da Sarı-yeşil-kırmızı renkleri ile kahpece simgesel eylem yapmaktan çekinmezler. Organizasyonlarında,hedeflerinin daha çok insana ulaşması için halkın büyük beğenisini kazanan ünlü sanatçıları kullanırlar..Son zamanlarda Sezen AKSU’yu araç olarak kullanmaktadırlar.Hedef bellidir.Simgesel eylemlerinin geniş kitlelere ulaşması… Yazarın Notu:Geçtiğimiz dönemde BKM tarafından organize edilen,”30 Ağustos Zafer Bayramımız” adına verilen konserdeki rezaleti hepimiz biliyoruz… Mustafa Erdoğan: Uzun zaman arka planda kalmış ve kardeşinin,her şeyden habersiz masum insanlarımızdan kazandığı paralarla yaptığı kariyerini basamak olarak kullanarak ön plana çıkmıştır.Simgesel eylemlerinde kullandığı araçlar;”Anadolu ateşi” ve Gülben ERGEN’dir. “pkk sempatizanı” olduğu,Almanya’daki istihbarat birimlerimizce de onaylanan kürt şarkıcı Ciwan HACO’yu düğününe davet ederek ,kendi aklınca gövde gösterisi yapmıştır. Bu şahıs, simgesel eylemlerine “Anadolu Ateşi “ adını verdiği faaliyetle devam etmekte ve bir Türk yurdu olan Anadolu’nun üzerinden,mozaik kültürümüz adı altında kendi kültürlerini Avrupa ülkelerine pazarlamaktadır… Biz , çok tehlikeli olan bu organizasyonun,ileride çok ciddi zararlara yol açacağını düşünmekteyiz.. Yazarın Notu:Bu tür gösterilerde ışık faktörünün çok önemli bir rol oynadığını sanatla ilgilenenler çok iyi bilir.”Anadolu Ateşi”nde renk motifleri ve dekor ışıklarının tamamına yakını “sarı -yeşil kırmızı” dır…..(Flash TV deki Nuri SESİGÜZEL ve Star daki İbo Show programlarındaki aynı manzarayı söylemeye gerek yok sanırım..) Ey Türk Evladı Uyuma UYAN!!! TGT Başkanı Sn.Emre Türk NOT: Bu yazı hisse.net sitesinin siyaset formundan alıntıdır..
-
EY TÜRK EVLADI UYAN!
Değerli arkadaşlar,son günlerde yaşadığımız olayları hepimiz çok yakından biliyoruz ve eminiz ki duyarlı arkadaşlarımız bu gelişmeleri çok yakından takip ediyorlar..Şimdi burada bu olayları tek tek yazıp insanlarımızın yüreğini sızlatmaya gerek yok.. Gelişen olaylara baktığımız zaman,ortada bir “provakasyon” lafının almış başını gittiğini görüyoruz..Bu,başta hükümet yetkilileri ve daha sonra yazılı ve görsel basında da böyle…Hatta bazı yetkililer ve basın kuruluşları öyle bir aymazlığın ve ihanetin kucağına düşmüşlerdir ki; şanlı bayrağımızı açıp istiklal marşımızı söyleyen vatan evlatlarına bile “provakatörler” demişlerdir..Hayır, bizce bu, kesinlikle bir provakasyon değil, uzun zamandır planlı bir şekilde hazırlanan kitlesel bir eylemdir…Ve arkasından bir soruyu da sormak gerekir.Bu kitle kimlerden oluşur ve kimler tarafından yönetilir?..Bu sorunun cevabını buraya tekrar tekrar yazıp gereksiz tartışma yaratmak istemiyoruz..yalnız şunun iyi bilinmesi lazım ki bu insanlar; içimizde masumane (!) bir şekilde yaşayan, her gün yolda sokakta karşılaştığımız, aynı okulda okuduğumuz, aynı işyerinde çalıştığımız, aynı dükkandan alışveriş ettiğimiz, aynı apartmanda oturduğumuz, kanunlar önünde bizimle eşit olan insanlardır.. . 2-3 hafta önce ,üzerinde uzun zamandır araştırma yaptığımız bir dernek ve faaliyetleri hakkında ,bilgilendirme yazısı yazmıştık…Gerçek şu ki; bu olayların olacağı bütün vatanseverler tarafından biliniyordu.Fakat bizim tarafımızdan bilinmeyen tek şey, bu olaylar karşısında hükümetin tavrıydı..””Ben geliyorum” diyen bir eylem karşısında hükümetin bu kadar şoka uğrayıp müdahale etmemesi, hiç birimiz tarafından tahmin edilmemişti. Arkadaşlar ,kimse AB ve onların bize uygulattığı yasalardan dolayı yetkilerin kısıtlandığından bahsetmesin (Askeri kanat hariç!!)..Çünkü elimizdeki terörle mücadele yasasının, içi boşaltılmış dahi de olsa izinsiz eylemlere müdahale etmeyeceksiniz gibi bir maddesi yoktur. Değerli arkadaşlar , yine bizce çok tehlikeli görünen bir kelimede sık sık kullanılmaktadır..”Sağ duyulu olmak”…neyin “sağ duyusu” neden sağ duyu” arkadaş..Siz değilmisiniz yıllarca milli ruhumuzu “sağ duyulu olma ” adı altında körelten, Türk gençliğini bu gibi söylemlerle afyonlayan,düşmanlar karşısında adeta hipnozlayan…..Neden “ bilinçli olun” değil de “sağ duyulu olun” ….Arkadaşlar “sağ duyulu olmak” bir aldatmacadır.. Son olarak şunları söyleyebiliriz; bu olaylar “artçı” değil “öncü” olaylardır..Şimdi hepimizin yapması gereken şunlardır.. Tez canlı olmayın SOĞUKKANLI OLUN, tahriklere kapılmayın, BİLİNÇLİ OLUN, tek değil BİRLİK OLUN, ve karşınızdakilerin kardeşmi-kalleşmi olduklarını kendinize sorun… Son dönemde Anadolu’da başlayan ve batıya doğru hızla büyüyen bir kuvayi-milliye hareketi ve buna bağlı oluşumlar söz konusudur,,, “Sağ duyulu olun “ masallarını dinlemek yerine gidin bu oluşumlara katılın ve “sağ duyulu” değil BİLİNÇLİ olun…Oturduğunuz yerden asarız! keseriz! gibi içi boş lafları kullanmak yerine çevrenize daha vatansever bir gözle bakın ve olaşacak veya oluşum içindeki bölücü faaliyetleri engellemeye çalışın…Son olarak ta ATAMIZIN istediği gençleri aşağıda ki şu sözleriyle anlamaya çalışın; "Türk genci, inkılâbların ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Bunların lüzumuna doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi inkılâbları benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve hareket duydu mu, bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, adliyesi vardır…demeyecektir. Hemen müdahale edecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla…nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır. Polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, (polis henüz inkılab ve Cumhuriyetin polisi değildir) diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır. Mahkeme onu mahkum edecektir. Yine düşünecek; “demek adliyeyi de ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım!...” Onu hapse atacaklar, Kanun yolundan itirazlarını yapmakla beraber; bana İsmet Paşa’ya Meclise telgraflar yağdırıp haksız ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını, kayırılmasını istemeyecek . Diyecek ki: “Ben, inanç ve kanaatimin icabını yaptım. Müdahale ve hareketimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim vazifemdir!...” Atatürk, gözlerini sofradakilerin yüzlerinde dolaştırdı: İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!...dedi. TGT Başkanı Emre TÜRK adına; Serhan YILMAZ Tgt_Sözcüsü