
Salamura
Φ Yeni Üyeler-
İçerik Sayısı
3 -
Katılım
-
Son Ziyaret
Salamura - Başarıları
-
Bir ateist niçin hayatına son vermez?
Salamura şurada cevap verdi: Salamura başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sayın demirefe Öncelikle burada ne demek istediğimi anlamaya çalışan ilk kişi olmanızdan ve bu çok güzel cevabınızdan ötürü size çok teşekkür ederim. Bilmenizi isterim ki ufak tefek ayrılıklar haricinde bütün söylediklerinizle hemfikirim. Benim bu yazıdaki amacım ateist arkadaşların kendilerini eleştirmelerini ve determinizme varacak düşünce silsilesini yakalayabilmeleriydi. Sizi bunun daha da ilerisine varmış felsefenizden dolayı kutluyor ve aynı görüşte olduğumu söylüyorum. Sadece sizin kalitenizde bir düşünürle ben de pek karşılaşmadığımdan, burada da karşılaşamayacağımı düşünmüş ve ateistin öncelikle klasik determinizmi bulmasını sağlamayı istemiştim. Eğer bu düzeye ulaşan olursa bunun devamında anlattığınız noktaya sürükleyen sorularımı da soracaktım zaten (Yani amacım kimseyi bunalıma sokup intihar ettirmek değil. Zaten başlık neden intihar etmez diyor ama buna kabullenmelerle değil, bilinçli felsefik çıkarımla varmalarını istiyor). Bu tür forumların insanları kısır tartışmalara (kör döğüşü) sürüklemesinden çok, fikri bağlamda üyelerin gelişimini sağlamak için kurulduğu inancındayım. Elbette agnostiklik arkadaşların beni sınıflandırabilmeleri için kullandığım bir terim. Zira teist olduğum yolunda tepkiye karşılık en yakın düşünceyi söylemek zorunda kaldım. Zira determinizmi tek başına kabul etmelerinin zor olduğunu düşündüm. Sizden aldığım destekle artık ben de sadece determinist olduğumu açıklayabilirim bu durumda. Tek üzüldüğüm nokta sizin pat diye açıkladığınız bu gerçeklere ateist arkadaşların hazıra konmadan tek tek düşünerek ulaşmasını istediğim bu felsefik hedefin, çok hızlı ortaya çıkmış olması. Tekrar ekleyeceğim nokta ise ateizmin, mevcut iki sistemden yaratıcıyı kabul etmediğine göre, mevcut düzeni açıklamak zorunda kalınca determinizme yöneleceği ve önce statükocu klasik determinist anlayışa ulaşacağı, bir süre yaşayacağı çaresizlikten sonra, dinamik determinizmin tadına varacağıdır. Tekrardan teşekkürler, sevgiler, saygılar -
Bir ateist niçin hayatına son vermez?
Salamura şurada cevap verdi: Salamura başlık Dini Konular - Din - Dinler
Açıklamanız için teşekkür ederim. Sayın GeceKuşu bilmem beğenirmisiniz bilmem ama ben agnostikim. Bu yargılar da kendi düşüncelerim. Sayın GeceKuşu Benim herhangi bir ön kabullenmeyle ilgim yok, sanırım düşünce yapımızdaki farklılık bu. Benim görüşüme göre din, tüm evreni ve hayatı, bizden daha zeki bir varlığın yazdığı bir program olarak kabul eder. Bu yüzden işin özünde; bizlerin hangisinin daha iyi çalıştığını gözlemlenmek için yaratılmış, yaşayan sanal karekterler olduğumuzu ve programın sonlandırmasıyla da iyi işleyen program parçacıklarının bir nevi ödüllendirileceğini (belki çöpe-cehennem atılmayıp bir başka programda-cennet asli unsur olarak tekrar kullanılacağını) öne sürer. Buna dair bizim görmediğimiz zamanlara ait peygamberler aracılığıyla bildirilen, tanrı ipuçlarının olduğunu iddia eder. Ayrıca evren ve dünya hayatının çok karmaşık bir düzene sahip olduğunu ve bunun tesadüf eseri olmasının çok düşük bir ihtimal olduğunu, bu yüzden tanrı ihtimalinin çok daha yüksek olduğu sonucuna varır. Sorgusuz kabul gerektirir. Yani bir inançtır. Bu aşamaya inanmayan ve bilimin de yardımıyla başka açıklamaları daha mantıklı bulan bir frup insan tanrının olduğuna dair bir kanıtla karşılaşmadığından, tanrı yoktur (ATEİZM) sonucuna varır. Bu düşünceye göre tanrının varlığı kanıtlanamamışsa yok demektir. Ama Ateizm de bir kabuldür. Çünkü tanrının yokluğu da kanıtlanmamıştır. Şu ana kadar bir kanıtla karşılaşmamanız demek, bundan sonra da karşılamazsınız demek değildir. Bu yüzden de Ateizm, bilimsel düşünceyle çelişir. Çünkü bilimsel düşünce bir kavramı kanıtlanıncaya kadar kabul etmez ama aynı zamanda da kanıtlanma ihtimaline açıktır. Tanrı yoktur, diyebilmek için evrenimizdeki gelmiş geçmiş tüm olayların analiz edilmiş olması ve dış müdaheleye rastlanmamış olması gerekir. Ateistler bu ihtimali göz ardı eder ve tanrı yoktur der. Yani, Ateizm de inançtır. Biz agnostikler ise şu an durumun bilinemeyeceğini, her iki durumunda olası olabileceğini ve tanrının ne varlığının, ne de yokluğunun şu an için kanıtlanmadığına inanırız. Bu fikirlerden birisinin ilerde kanıtlanmasıyla o zaman bu inanca geçiş yapmaya da sıcak bakarız. Bizim için bilimsel kanıt önemlidir. Ateizm de ortada bir tanrı olmadığına göre Büyük Patlamadan bu yana her şeyin, enerji madde arası etkileşimden ibaret olduğu sonucu çıkar. Her devinim bir sonraki devinimin sebebidir (determinizm). Olaylar birbirini izler ve tanrısal müdahele seçeneği de olmadığından, bu düzen değişmeyecektir. Burda ilginç olan Ateistler dinleri kadercilik anlayışı sebebiyle eleştirirler, ama dinlerde en azından tanrısal müdahele seçeneği kaderi değiştirebilirken, aslında esas kaderci olması gereken kendileridir. Çünkü düzen bir kez çalışmaya başlamış ve bir daha durdurulamayacaktır. Kadercilik determinitenin kaçınılmaz sonucudur. Her şey birbirinin sebebi ve sonucuysa, kendi verdiklerini sandıkları kararların, aslında atomlar arası elektron geçişlerinden ibaret bir silsilenin sonucu olduğu, aslında benliklerinin kendilerine ait olmadığı ve bundan sonra yapacaklarının da kaçınılmaz olduğu anlaşılır. Verdiklerini sandıkları her karar, aslında vermek zorunda oldukları kararlardır. İşte bu durum yani determinizm, hayatlarını anlamsız kılan birinci nedendir. Beyin bu durum bazı çareler arar. Bazen insani değerlerin önemli olduğuna ve amacın insanca yaşam olduğuna, bazen anlamsız elektrik aktiviteden ibaret olan duygularının tatmin edilmesi için amacın mutlu yaşamak olduğuna, bazen yaşamın bir amacının olmadığına ama yaşanması gerektiğine, bazen de başka olguların amaç olduğuna inanırlar. Ama bir de ölecekleri ve yok olacakları gerçeğini kabul ederler. Bu ise hayatı anlamsız yapan ikinci nedendir. Bu iki nedene göre sadece kendilerine determinizmin biçtiği rolü oynarlar. Onları tanrı olmasa da, determinizm programlamıştır. Yani sibernetik bir makineden yada robottan farkları yoktur. Ayrıca bu siberorganik makina yok olmaya mahkumdur. Yani yok olmasından sonra olacak hiç bir olaydan haberdar olamayacaktır. Yok olmadan önce geleceği etkileyebileceğini düşünerek yaptığı şeylerin sonucundan da haberdar olamayacağına göre anlamı kalmaz. Ayrıca insancıl yaşayan bir insanın, bu değerlere önem vermeden yaşayan bir insana göre hayatının daha anlamlı olduğu da söylenemez. Sadece farklı anlamlar söz konusudur. İnsanca yaşama, din benzeri bir başka toplumsal düzeni korumaya yönelik bir başka sistemdir. Ama insanca yaşayan ve yaşamayan kişilerin ölümüyle birlikte, farklılıkları da ortadan kalkar. Bundan nasıl yaşamış olduklarının kendileri için bir önemi kalmaz. Sıkıntı ateistin bu durumun bilincine varmasıyla başlar. Yaptığı her şeyin aslında anlamsız, sadece bir otomatisitenin devamı olduğu ve bu hayatta oynaması gereken rolü oynayıp, yok olacağını anlaması boşluk ve anlamsızlık hissini doğurur. Bu boşluk hissinin, hastalık sonucu bu duruma düşenden farkı, ileri düzeyde bilinçlilikle bu sonuca varmış olmasındadır. Bu rolü oynamak istemeyecek kişilerin suicide kararı vermesini biraz ötenaziye benzetebiliriz. Sevgili GeceKuşunun da dediği gibi, böyle insanlar, belki de daha fazla düşünmekten korkan ve henüz bu hissiyata ulaşamayan insanlarında gerçekte yaşadığı gibi, boş yaşadıklarını düşünürler. Yani ateistliği de dereceleri vardır. Bunlar çeşitli bilinç düzeylerinde olabilirler, farklı deneyimlemelerden bu sonuca ulaşmış olabilirler. Birbirinden ayrı ateist olma nedenleri sıralarsak (unuttuklarım olursa şimdiden özür dilerim): 1-Varsan çarp dedim çarpmadı, demek ki yok! 2-Bu düzenin bir yaratıcısı olması gerkiyorsa, onun da bir yaratıcısı olması gerekir, o halde tanrı diye bir şeye gerek yoktur, çünkü bu gereklilik sonsuza kadar sürer! 3-Dinlerde anlatılanlardan biri aklıma yatmadı, Tanrı hata yapamaz, demek ki tanrı yoktur! 4-Dindar olduğunu söyleyenlerden bazılarının yaptığı hareketleri tutarsız bulduğumdan tanrı ve din yoktur! 5-Bilim herşeyin oluşumunu açıklıyor, o halde tanrıya gerek yok, zaten varlığına dair ikna edici bir kanıt da yok, tanrı da yok! 6-Sezgilerimle tanrı diye bir şeyin olmadığını hissediyorum, ama tam açıklayamasam da tanrı yok! 7-Dinsel toplumlar gelişemiyor ve geri kalıyor, din doğru birşey olsa ve tanrı korumasında olsaydı böyle olmazdı, tanrı yok! 8-Tanrı gerçek ve iyiliği isteyen bir varlık olsaydı, dünyadaki şiddet ve hatta din adına savaşlar olmazdı, tanrı yok! 9-Dinsel kitapları çok iyi inceledim ve anlatıldığı gibi mükemmel olmadığını gördüm, tanrı yok! 10-Tarihi olayları inceledim, din denilenler sadece eski tarihi olayların binlerce yılda giderek abartılmış ve değişime uğramış masalsı anlatılarından oluşur, tanrı yok! 11-Dinlerin insanları sömürmek ve toplumsal statü veya zenginlik gibi şahsi menfaatler sebebiyle bir kişi veya bir zümrenin oluşturduğu kontrol mekanizması, tanrı yok! 12-Din olgusunu felsefik ve mantıksal açıdan reddediyorum, tanrı yok! 13-Tanrı varsa da, yoksa da umurumda değil, bence tanrı yok! 14-Bilimsel varoluş teorisinde bazı eksikler var ama zamanla bunların aydınlanacağına inanıyorum, tanrı yok! 15-Dinsel yaşam tarzı, bana uymuyor ve hepsini bir saçmalık olarak görüyorum, tanrı yok! 16-Kutsal kitaplar kendi içinde çelişki dolu, tanrı yok! 17-Bizden daha zeki bir varlık (örneğin uzaydaki gelişmiş bir uygarlık) ya da kuyruklu yıldızlarla taşınan genler yaşamı başlatmış olabilir, ama tapılacak ve herşeyi bir anda yok edebilecek, bizleri sürekli kontrol eden bir tanrı yok! vs, vs Belki bir çok daha farklı sebep vardır. Hatta bu sebeplarden bir vaya birkaçını benimseyip ateistliği seçen birisi için, diğer sebepler gülünç olabilmektedir. Ama şimdilik aklıma geliverenler bunlar. Yani insanlar farklı sebeplerle ateist olmaktadır. Hiç bir ya da her ateist diye başlayan cümleler anlamsızdır. Vardıkları sonuçlar bazen onları korkutmakta, bazen olgunlukla karşılamaktadırlar. Bazıları tanrının yokluğundan sonra sorgulamayı bırakıp, konu üzerinde daha fazla düşünmekten kaçıp hayatını yaşarken, değişik şekillerde anlamlandırmaya çalışmakta, kimileri ise sorgulamayı kesmeyip boşluk ve anlamsızlığa ulaşmaktadır. Dini inancı da tam olarak algılayamayan, kavrayamayan kişiler de elbette intihar edebilir, boşluk duygusuna kapılabilir. Ama dinin kurallarını sorgusuz kabul eden ve sorgulamayan kişilerin, inancı zayıflamadıkça intihar etmesi çok zordur. Dini inanç dereceleri de kendi içinde çok farklıdır. Kimisi sadece oruç tutarken, kimisi Yunus Emre ya da Mevlana gibi gece gündüz tanrı aşkıyla yanıp tutuşmaktadır. Bir de dini istismar amaçlı kullananlar vardır tabi. Ama bunların davranışları da diğerlerine mal edilmektedir. Peki din afyonmudur. Olabilir. Ama bu durumda humanizm, mutlu yaşam gibi kavramlar da ateistin afyonudur. İkisinin amacı da hayatı anlamlı kılmaktır. -İlk yazımda süperego baskısını kırabilirse demiştim. Süperegonun diğer adı da vicdandır. Gerçek anlamda inananın katil olması biraz zordur. Ama dinsel öğretiyi tam anlamıyla kavrayamamış insanlardan bu beklenebilir. Ama dinlerde bunun aksi olan durum "Cihat anlayışı" insan öldürmeyi (hukuktaki nefsi müdafaa ve milliyetçilikteki düşman kavramında da normal karşılandığı gibi) normalleştirir. Ama bunların hepsinde kıstaslar vardır, belli durumlar gereklidir. -Yukarıda ateistin sorgulamaya devam ederse niye boşluk duygusuna ulaşacağını anltmıştım. Bu yüzden tekrarlamak istemiyorum. Benim bu konu başlığı ile anlatmak istediğim Ateistlerin belli bir noktaya kadar sorgulamayı sürdürdüğü ama daha fazla irdelemenin getireceklerini hissettiklerinden, bunu sonlandırıp düşünmemeyi, hatta hayatlarını anlamlandıracak hedeflere veya kendilerini oyalayacak konulara yöneldikleri ve bunun da dini öğretilerin bir benzeri olduğudur. Aynı soruları dindarın sormaması normaldir. Çünkü tanrı öyle istemiş diyecektir. Psikolojik sorunlar bu iki kavramın da dışında beyindeki Serotonin nörotransmitterinin seviye düşüklüğüne bağlı olaylardır. Antidepresan ilaçlar veya elektroşok gibi yöntemlerle tedavi edilebilmektedir. Oysa biliçle ulaşılmış bir boşluk ve anlamsızlık durumunda tedavi yoktur, çünkü kişi bu sonuca nasıl ulaştığını bilmeye devam eder. -Robottan bahsettiğim şey, programlanmış ve ne yapacağının önceden hesaplanabilir olunması durumdur. Bu benzetmenin sebebi ise determinizmdir. -Bu kişiler ateist eğilimler göstermiş olabilirler. Ama yukarıda da izah ettiğim gibi pek çok ateistlik derecesi vardır. Bu nereye kadar sorguladıklarıyla ilgilidir. Bir kişi farklı özelliklere sahip olabilir. Çok iyi bir matematikçi olması, iyi bir felsefeci olmasını gerektirmez. Zaten ateistler çok faydalı işler yapmamıştır, bütün gün boş boş dururlar şeklinde bir iddiam olmadı. Sadece bunu yaparak bir şey elde etmedikleri gerçeğini vurguladım. Bu kişiler ateistti, tüm dünyayı değiştirdiler onlarla gurur duyuyoruz deseniz bile, şu an ne düşündüğünüzün onlar için bir anlamı olmadığını söyledim (Bir ruhları yok ki şad olsun). Edisonun verdiği elektrik sizin hayatınıza bir mana verdimi bilmem ama şu anda onun için bir manası olmadığı açık. İnananlar bu hayatın manalı olmadığına ve bir tür sınav olduğuna ve sadece din kurallarından sorumlu olduklarına, mananın diğer hayatta olduğuna inanıyorlar. -Kuranınızı okuyabilsinler diye demişsiniz ama benim bu konu ile uzaktan yakından ilgim olmadığını artık anlamışsınızdır diye umuyorum. -İnananların biraz daha rehavet içinde olduklarına katılıyorum. Ama bunun sebebini kendilerini daha tatmin olmuş hissetmelerine bağlıyorum. Zaten benim dediğim de ateistlerin belli konularla kendilerini oyalamaya çalıştıkları. Dinsel yönden bakarsak orada da iki tür yaklaşım var. Bir kısım teslimiyetçiliği yeterli bulurken, diğer bir kısmı da (örneğin Kuranda) dinlerinin araştırmayı ve tanrıyı bilgiyle bulmaları gerektiğini söylediğine inanıyor, tanrının baştan varlığını kabullenip yarattığı düzeni anlayarak onu anlamaya çalışıyor. Dini inancı kuvvetli (hatta papazlar gibi) kişilerin dünyanın bugünkü düzeninin oluşmasındaki rolünü de sakın küçümsemeyin derim. Görüşlerinizin çoğuna katılıyorum. Fakat burada anlattığım hastalık dışında bilinçli bir intihar eğilimine iç sorgulamasına devam eden bir ateistin ulaşabileceği gerçeği. Örneğin harakiri, kamikazeler, şehitler, ufoların kendilerini almaya geldiğine inanıp yanlarına gitmek için bedenlerinden kurtulmaları gerektiğini düşünüp yapılan toplu intiharlar, sosyokültürel intihar şekilleridir ve hastalık sınıfında değerlendirilmezler. Hastalıkların altında beyindeki organik lezyonlar veya genetik hormonal bozukluklar yatar. -
Bir ateist niçin hayatına son vermez?
Salamura şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
1-Ateist bir yaratıcıya ve dine inanmaz. 2-Dindarlar ahiret inancı sebebiyle bu dünyada yaşarlar ve görevlerini yerine getirirler. Bu yüzden bu hayat bir dindar için anlamlıdır. Ayrıca din intiharı yasaklar. Buna uymayanı öbür dünyada Cehennem bekler. 3-Ateist için nedensellik geçerlidir. Determinizmi benimser. Bu dünya ötesinde bir beklentisi de yoktur. 4-Sonuçta ateist için hayatın bir anlamı yoktur, sadece zamanı doldurmak için yaşar. 5-Bir ateist ölümü doğal sayar ve yok olacağını söyler. Yani bir ateist için beyinin ölümü ile hayat biter. Bu aşamadan sonra artık yoktur. Ruh yoktur. Her şey biter. 6-Ateist, toplumun devamı için din yasalarını değil, kanunları gerekli görür. Bazıları humanizmi gerekli görür. Ama bir katil olmaması için de bir engel yoktur. Zarar görmeyeceğini bildiği anda bir korkusu olmadığından rahatlıkla birini öldürebilir. Bunun için süperegosunun baskısını yenmesi yeterlidir. 7-Ateist duygularınınve düşüncelerinin elektriksel aktiviteden ibaret olduğunu kabul etmek durumundadır. Ateist hayatını Ahlaki kurallara uymak veya mutluluğa ulaşmak gibi çeşitli kavramları zaman zaman amaç edinerek hayatını anlamlı kılmaya çalışır. Ama aslında bunların da anlamsız olduğunun bilincindedir. 8-Bir ateist için intahar etmek ve etmemek arasında anlamlı bir fark yoktur. Nasıl olsa öldüğü andan itibaren dünyadan ayrıldığına üzülemeyecek yada herhangi başka bir duygusu olamayacaktır. Zaten yaşasada sonunda ölecektir. Ama daha sonra veya hemen ölmesi arasında anlamlı bir fark yoktur. Yaşaması kendini aldatmasıdır. Sonuçta ortada geriye birşey kalmayacaktır. 9-Toplumun diğer bireylerini etkileyecek, yaşamlarını değiştirecek bir şeyleri geride bırakması, yada öldükten sonra fikirlerinin yaşaması da önemsizdir. Çünkü öldükten sonra bu durumun bilincinde olamayacaktır ve ölmeden önce en azından bunu bilerek ölmesi de önemsizdir, zira mutlu ölmek diye de bir şey yoktur. Ölünce sadece ölüdür! 10-Bir ateist felsefesine tam inanıyorsa üremesine de gerek yoktur. Kendine ait bir genin devamının, kendisi için bir önemi de yoktur. Geni devam etse de etmese de olur. 11-Gerçek bir ateistin, inananların düşüncelerini değiştirmeye çalışması da temelde anlamsızdır. İnansalar veya inanmasalar da, ya da sonuçta düşüncelerini değiştirebilse de, kendisi sadece ileride yok olacak elektriksel aktiviteden ibaret ateist için fark yaratmayacaktır. 12-Ateist bir robottur. Sağa ya da sola dönmesi, bir şeyi düşünmesi ya da düşünmemesi, oturması ya da kalkması, ölmesi ya da yaşaması arasında bir fark bulunmamaktadır. Peki bir ateist ne umar da hayatına devam eder? Yaşamak ve ölmek arasında anlamca bir fark bulunmadığına göre, ateistlerin en azından yüzde ellisi neden intihar edip ölmez?