Itiraf haberini birde alman gazetesinden okuyalim.tayyip neden dogana yükleniyer ve cok fazla zirvaliyor?herkes sadece tayyip yanlisi gazeteyi okuyan bilincsiz degilki.yani bu durumu bilmeliydi tayyip.
Türkischer Sozialverein
Spendensammler gestehen Betrug
Millionen sind in die eigene Tasche gewandert
Mit Geständnissen hat am Montag der Prozess gegen drei ehemalige Funktionäre des türkischen Sozialvereins "Deniz Feneri" begonnen. Die Männer gaben zu, mehrere Millionen Euro Spendengelder abgezweigt zu haben.
http://www.hr-online.de/website/rubriken/n...23514&tl=rs
Betrugsverfahren
Türkische Spendensammler: Haben Gelder abgezweigt
Der Sitz des Landgerichts Frankfurt, in dem gegen die früheren Vereinsfunktionäre verhandelt wird[/color][/i]
http://www.faz.net/s/Rub77CAECAE94D7431F9E...n~Scontent.html
Alman Sol Parti Milletvekili Hakkı Keskin'den hükümete uyarı..
http://www.milliyet.com.tr/Dunya/SonDakika...i...&ver=74
birde orjinal kaynaktan okuyun.
http://www.keskin.de/bundestag/medienauftritte/1935020.html
„Deniz Feneri“ benzeri soygunlara yasal önlemlerle artık izin verilmemeli ve sorumlular ağır cezalara çarptırılmalıdır !
Frankfurt`da görülmekte olan „Deniz Feneri“ skandal davasına ilişkin görüşlerimi mahkeme sonuçlandıktan sonra kamuoyuyla paylaşmayı düşünüyordum. Ancak „Deniz Feneri“ davasında tutuklu bazı yetkililer suçlarını kabul ederek, yaptıkları rezaletlerle ilgili mahkemeye açıklamalarda bulundular. Ne var ki sorgulamada henüz perde arkasında ortaya çıkmamış bazı gerçeklerin saklandığı kuşkusu var.
Mafya metodlarıyla çalışan kuruluşlarda anlaşmalı bir yöntemle suç bazı kişiler tarafından üzerlenilerek, ortaya çıkmasından kuşku duyulan bazı gerçekler ve sorumluları saklanmaya çalışılır. Acaba böyle bir durum bu davada da söz konusumudur, bunun mahkemece iyiden iyiye irdelenmesi gerekir.
Bu skandal davayı büyük bir dikkatle ve son derece hayret ve öfkeyle izliyorum.
Almanyalı Türklerden toplanan zekat, kurban ve muhtaca yardım amaçlı 41 milyon Euronun çok büyük bir kısmı, „Deniz Feneri“ yetkililerinin kendi şirketlerine ve cebine aktarılmıştır. Bunu Deniz Feneri tutukluları mahkemede kabul ediyor ve açıklıyorlar.
Bilindiği gibi yurt dışındaki yüzbinlerce Türkten „yeşil sermaye“ denen firmalar tarafından tahminlere göre 30-35 Milyar Euro toplanmış, sonrada bu firmalar iflas etti gerekçesiyle yüzbinlerce insanımızın alın terleriyle kazandıkları paraları gaspedilmişti. Bu paralar toplanırken de dini motifler kullanılmış, faiz haram olduğu için kendilerine yüzde 25 i aşan kar verileceği vaidlerinde bulunulmuştu. Bu şirket yetkilileri, paraları vatandaşlarımızdan toplarken, çoğu kez bazı camileri ve yetkililerini de inandırıcı araç olarak kullanmışlardı. Yüzbinlerce insan madur edilmiş, bazılarının aileleri bu nedenle çökmüş ve hatta intihar edenler bile olmuştu. Bu büyük sahtekarlık olayı henüz sonuçlanmış değildir. Bu konuda Türkiye siyasi yetkilileri bu soyguncu firmaların üzerine kararlılıkla gitmeli ve madur olan yüzbinlerce insanımızın hakları aranmalıdır.
Yüzbinlerce insanın emeklerinin, dini inançları araç olarak kullanılarak gasp edilmesi çok önemli bir gerçeğin doğruluğunu tekrar tekrar ortaya koyuyor. Din siyasetin, ticaretin ve ekonomik çıkarların aracı olarak asla kullanılmamalıdır. İşte Laikliğin gerçek anlamı budur. Dini ve dini inaçları siyasete, ticarete ve kişisel çıkarlara sokmamak. Laikliğe karşı çıkanların bir amacıda, islam dinini kendi çıkarları için kullanarak, haksız kazanç sağlayabilmeleridir. Artık bu gerçeğin Türk toplumu tarafından anlaşılması gerekmektedir. Artık din tüccarlarına, insanları Allah ve Peygamberle aldatanlara yasal yollardan dur denmesi ve bunların insanımızı tekrar tekrar aldatmalarına olanak verilmemesi gerekmektedir.
Türkiye`deki yargı kurumlarını ve hükümeti, „Deniz Feneri“ ve „Yeşil Sermaye“ yoluyla insanlarımızın paralarını gasp edenlerin üzerine kararlılıkla gitmeye çağırıyorum. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının haklarını korumak hükümetin en önemli görevlerindendir.
Almanyalı Türkleri, tüm bu skandallara ve aldatmalara karşın hala utanmadan yine dini duyguları kullanarak para toplayan ve bunun için televizyonlara ilan veren kuruluşlara artık alın terlerini kaptırmamaya çağırıyorum. Zekat, kurban parası ve yardım verilebilecek güvenli kurumların başında Kızılayın bulunduğu unutulmamalıdır.
Hakkı Keskin
http://www.keskin.de/bundestag/medienauftritte/1935020.html
DENİZ FENERİ SKANDALI KARARTILMSIN
FRANKFURT Yerel Mahkemesi'nde süren ‘Deniz Feneri' davası ile ilgili konuşan Sol Parti Federal Milletvekili ve Türk-Alman Parlamentolar arası Dostluk Grubu Başkanvekili Sevim Dağdelen, davanın en küçük bir soru işaretine yer vermeden sonuçlandırılarak, skandalın aydınlığa kavuşturulmasını beklediğini söyledi.
Sevim Dağdelen, yaptığı yazılı açıklamada ‘Deniz Feneri skandalı'nın, insanların dini inanç ve duygularını sömürerek ceplerini doldurmak isteyenlerin hazırladığı tezgahlar zincirinin son halkası olduğunu öne sürdü. Dağdelen yaptığı açıklamada şöyle dedi:
“Frankfurt Yerel Mahkemesi’nde süren davada bugüne dek gün ışığına çıkan gerçekler, dini inanç sömürüsüyle dolandırıcılık yapanların engellenebilmesi için gerekli adımların atılmadığını da gözler önüne sermektedir.
İslami holdingler olarak bilinen ‘yeşil sermaye' kuruluşlarınca milyarlarca Euro tutarında dolandırılan yüz binlerce Türkiye kökenli göçmen bu mağduriyetiyle baş başa bırakıldı. Bugün Deniz Feneri skandalında bir yanda Alman hükümetinin gösterdiği sessizlik de, diğer yanda Türk hükümetinin dolandırıcıları savunma anlamına gelen yaklaşımı da, yeni skandallara zemin hazırlamaktadır. Federal Hükümet, İslami holding soygununda sergilediği ‘Soyan da soyulan da Türkiye kökenli, mesele beni ne ilgilendirir?' şeklinde yorumlanabilecek tavrını terk etmelidir. 16/4836 nolu ve 27.03.2007 tarihli soru önergeme verdiği yanıt, bu tavrın somut ifadesi olmuştu. Hükümet geçtiğimiz soygunlarda zarara uğrayanların tazminatlarını alabilmeleri ve yeni soygunların engellenmesi için yükümlülüklerini yerine getirmeli, denetleme görevi karşısındaki duyarsızlığına son vermelidir. Frankfurt Eyalet Mahkemesi savcısının ‘Türk hükümeti Deniz Feneri için siyasi baskı yaptı' iddiası da yolsuzluğun kendisi kadar büyük bir skandaldır. Yargı üzerinde baskı kurmaya hizmet eden her türlü çabadan vazgeçilmelidir. Sanıklar, 18 milyon Euro tutarındaki bağışın AKP çevrelerine verildiğini söylemektedir. Ucu nereye varırsa varsın, sanıkların bu ifadelerinin üzerine gidilmeli, skandal tümüyle aydınlatılmalı, sorumlular cezalandırılmalıdır.
dogan‘a “inanmayin” diyor tayyip.ama dogan hakli cikti.
tayyip’ciler, yabanci basini takip eder mi hic??yoksa haberleri yalakci tayyip basindan mi alirlar hep?deniz feneri davasinda erdogan’a inanmak icin lümpen cahil olmak gerekir sanirim.
Höchster türkischer Medienwächter im Visier deutscher Fahnder
Mehr als tausend betrogene türkische Kleinanleger - jetzt ermittelt die Staatsanwaltschaft Frankfurt am Main gegen Aykut Zahid Akman, den Vorsitzenden des Obersten Rundfunk- und Fernsehrates der Türkei. Dem Erdogan-Vertrauten werden Betrug und Insolvenzverschleppung vorgeworfen.
http://www.spiegel.de/politik/ausland/0,1518,578528,00.html
akparti lilere sunu sormak istiyorum;
yalan olan nedir?