karçiçeği_m tarafından postalanan herşey
-
Günün Türküsü
ŞEVVALİM YİNE SANA KIYAK YAPTIM....BUDA SENİN İÇİN.... Yalan Dünya - Sıvas-Banaz yöresi Yürü bire yalan dünya Yalan dünya değil misin Hasan ile Hüseyin'i Alan dünya değil misin Ali bindi Düldül ata Can dayanmaz bu firkata Boz Kurt ile kıyamete Kalan dünya değil misin Tanrı'nın Aslan'ın alan Düldül'ü dağlara salan Yedi kere işsiz kalan Kalan dünya değil misin Bak şu kışa, bak şu güze Ciğer kebap oldu köze Muhammed'i bir top beze Saran dünya değil misin Pir Sultan'ım ne yatarsın Kurmuş çarkını dönersin Ne konarsın. ne göçersin Kalan dünya değil misin
-
MUTLU YILLAR DELETERİOUS
BİRAZ GEÇ KALDIM SANIRIM AMA MUTLU YILLAR HERŞEY GÖNLÜNCE OLSUN .....
-
turkish-media FM
kaç gündür kayıp olan arkadaşım dostum şevvalime gelsin....... NURETTİN RENÇBER-EZO
-
AZ SONRA...........
bende bende....maç izleyeceğim.. FENERBAHÇEM SEN ÇOK YAŞA......
- Çağrışım
-
Çağrışım
PALTALK NE BEEE.....YA İNTERNET OLMASA DÖT OLCAZ VALLA:P CHAT ODASI FALAN HERALDE. BU DURUMDA MYNET-SOHBET diyim bari.......
-
Günün Türküsü
Mecnunum Leyla'mı gördüm Mecnun'um Leyla'mı gördüm Bir kerece baktı geçti Ne sordum ne de söyledi Kaşlarını yıktı geçti Soramadım bir çift sözü Ay mıdır gün müdür yüzü Sandım ki Zöhre yıldızı Şavkı beni yaktı geçti Ataşından duramadım Ben bu sırra eremedim Seher vakti göremedim Yıldız gibi aktı geçti Bilmem hangi burç yıldızı Bu dertler yareler bizi Gamze oku bazı bazı Yar sineme çaktı geçti İzzeti bu ne hikmet iş Uyur iken gördüm bir düş Yar zülfünü kemend etmiş Boynumuza taktı geçti Aşık Ali İzzet Özkan
-
Şu an ne dinliyorsunuz
GECE YOLCULARI-UNUT BENİ
-
FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
muhammetcim canım benim saolasın çiçek için..bende sana bir kucak dolusu papatya veriyorum
-
SLEEONS'UN DOĞUM GÜNÜ
işte geldi......hemde kocaman bir pasta sen şimdi göremiyorsun emme bak üstünede 50 mum diktik..... nice senelere arkadaşım mutluluklar dilerim...
-
tv de izleyebileceğim diziler aranıyor
Bir dizi manyağı olarak haftalık dizi listemi sizinle paylaşmaktan onur duyarım..... patesi >> emret komutanım-show tv salı>> aliye-atv çarşamaba>> aşk oyunu-atv perşembe>> şöhret-atv cuma>>YABANCI DAMAT-IHLAMURLAR ALTINDA-kanal d hafta sonu izlemem......
-
Şu an ne dinliyorsunuz
KARDEŞ TÜRKÜLER-ŞAH-I MERDAN
-
Bir Şehidin Annesine Mektubu
Çanakkale’de şehit mektupları Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Bir Şehid Mezadı adlı hazin bir hikayesi vardır. Kurtuluş Savaşı’nda şehid olan erlerin eşyalarının nasıl mezada konup satıldığını, topu topu bir küçücük bavula sığacak kadar olan bu şehid eşyalarını ailelerine göndermenin masraf ve zahmetini falan anlatır bu hikaye. Siz Anadolu’daki şu yoksulluğa bakın ki bir şehidin kurşun deliği açılmış bir kalpağı, altı delinmiş bir potini, eprimiş bir gömleği bile satılacak kadar değerli, öte yandan ailesi de onun parasına muhtaç olacak denli fakir. Peki ya satılmak üzere açılan bavuldan bir şehidin mektupları çıkarsa!.. Bir şehid ki her şeyi mezada çıkarılsa, mektuplarına asla değer biçilemez. Çünkü o mektuplarda yalnızca kan, et ve kemik kokusu değil, kocaman hasretlerin derin aşklarını yüklenmiş bir gönül vardır. O mektuplar ki kurşunların birbirini vurduğu, güllelerin havada göğüs göğüse geldiği cehennemî seslere sükunet verir, vatan aşkını hasretle anılan bir isme bağlayarak cesarete dönüştürür. Kalbinin üstünde böyle bir mektubu saklayan askerin, ‘vatanı için yapabileceği hangi fedakarlık’ vardır diye sorulamaz elbette; o hepsini sırayla yapar ve canını en son verir. Çanakkale Mahşeri’nden okuyalım: “Bu anda dışarda koşuşma başladı; eski askerler, “Saya geldi! Saya geldi!” diye birbirlerine bağırıyorlardı. (...) Binbaşı Abdülkadir, meraklı bakışlarını Binbaşı Lütfi’ye çevirince, o da bilgi vermek mecburiyetini hissetti. -Sai gelmiş. İzmir’in köylerinde dolaşır; askerlere gönderilecek mektupları, küçük emanetleri toplar, getirir; sahiplerine verir. Sırdaş olduğu için de sevgililer selamlarını ona emanet ederler. Bu da onun gelişini çok değerli yapar. Askerler etrafına toplanınca, Sai sağ elini heybenin bir gözüne soktu; bir mektup çıkardı ve bağırdı: Mehmet oğlu Kara Ali!?.. Değişik yerlerden sesler yükseldi: -Cennet-i A’lâ’da!.. -Mertebesine erdi!.. Mektubu heybenin diğer gözüne attı. Tekrar bir mektup çıkardı: -Alsancak’tan Hayati oğlu Salim! Kalabalığın arasından birisi elini uzatarak bağırdı: -Ver! Buradayım!.. Yanındaki asker, Salim’in sırtına hafif bir yumruk vurdu: -Kimden geliyor?!.. -Dur, hele zarfın arkasını okuyayım. Eline yeni bir mektup alan Sai, yüksek sesle bağırdı: -Kadir oğlu Hüseyin!.. Değişik yerlerden cevap geldi: -Şehit!.. -Şehit!.. Onu da diğer göze attı; bu kere işlenmiş bir mendil çıkardı: -Hasan oğlu Rafet!.. -?!.. Hiç ses çıkmayınca Sai tekrarladı: -Hasan oğlu Rafet!?.. Tanıyanı kalmamıştı. Sai’nin yüz hatları değişti. Gözleri dalan Binbaşı Abdülkadir karargaha girdi; onu takip eden Binbaşı Lütfi kapıyı örttü; ama az da olsa Sai’nin sesini hâlâ duyuyorlardı: -Musa oğlu Muharrem!..”(1) Tarihini bilmeyen milletler kendilerine efsaneler uydurur ve gitgide efsanelere sığınmaya başlarlar. Yukarıdaki satırlar henüz hatıra ve tarih iken derlendiği için bahtiyarız. Ya kaybolup gitselerdi!.. * Çanakkale anılınca kaybolup gitmesine gönlümüzün razı olmadığı bir de şiir var sırada. Binbaşı Mustafa Kemal’in de yer aldığı savaşa adanmış bir gazel bu. Sultan Reşad’ın yazdığı bir gazel. Heyecanla okuyalım: Savlet etmişdi Çanakkale’ye bahr ü berden Ehl-i İslâm’ın iki hasm-ı kavîsi birden Lakin imdâd-ı İlahî yetişip ordumuza Oldu her bir neferi kal’a-i pûlâd-beden Asker evladlarımın pîşgeh-i azminde Aczini eyledi idrâk nihayet düşmen Kadr-ü haysiyyeti pâmâl olarak etdi firar Kalb-i İslâm’a nüfûz eylemeğe gelmiş iken Kapanıp secde-i şükrâna Reşâd eyle dua Mülk-i İslâm’ı Huda eyleye dâim me’men (...Müslümanlara karşı iki kuvvetli düşman birlik olup Çanakkale’ye karadan ve denizden hü*** etmişlerdi...) (...Şükür ki Allah’ın yardımı yetişip ordumuzun her bir neferi çelik bedenli bir kale kesiliverdiler...) (...Nihayet düşmanlar asker evlatlarımın azimleri önünde diz çöküp aciz kaldıklarını anladılar da...) (...İslam’ın kalbine hançer saplamaya gelmişlerken, itibar ve şereflerini ayak altına atıp kaçtılar.) (Ey Reşad!.. Var, şükür secdelerine kapanıp ellerini duaya kaldır ve şu yakarıyı tekrarla: “Allah, bu İslam yurduna daima emniyet versin!” ) [
-
ARTIK BEN DE BURDAYIM...
karçiçeği_m şurada cevap verdi: DELETERİOUS başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımHOŞGELDİN DELİPETRO...BENDE DİYORDUM FORUMDAKİ EKSİKLİK NE ACABA MEĞER SENİN YOKLUĞUNMUŞ....
-
Merhaba
karçiçeği_m şurada cevap verdi: berfomx başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımSENDE HOŞ GELDİN GÜZEL KIZ.....
-
YİNE BİR DOĞUM GÜNÜ
ya meydoş 16 Ekimden beri senin doğum gününü kutluyoruz beter be artık.....bi dahaki seneye kutlarız arkadaşlar şımartıpta başımıza çıkartmayın şunu...
-
Şu an ne dinliyorsunuz
FUNDA ARAR-AŞKSIZ KAL
-
24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ
BAŞÖĞRETMEN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK SONRADA TÜM ÖĞRETMENLERİMİN (CANIM BABAMINDA TABİ)ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM...GELECEĞİN AYDIN BEYİNLERİNİ YETİŞTİREN SİZLERİN ÖNÜNDE BİR KEZ DAHA SAYGIYLA EĞİLİYORUM.... 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ İnsan, dünyaya geldiğinde, daha bebek iken gözlerini açar açmaz çevresindekilerini hissetmeye çalışır. Yemeği, içmeyi, emeklemeyi, yürümeyi, koşmayı ve konuşmayı öğrenir. Kendisini ve çevreyi algılamaya çalışır. Tüm bunlara karşın yine de yardıma muhtaçtır. İnsanın yaşamdaki ilk yardımcıları anne, baba, abla, ağabey, nine ve dedesidir. Büyüyüp gelişen çocuk bilgilenme sürecine girer. Bu nedenle aile içi eğitim ve öğretim yetersiz kalır. Çocuğun bu döneminde ihtiyaç duyduğu bilgileri, ancak okulda öğretmen klavuzluğuda sistemli bir eğitimle olacağı ve yönlendirileceği somut olarak ortaya çıkmıştır.Okulun ve öğretmenin devreye girmesiyle ailenin de bu konuda sorunu çözülür. Bir ulusun çağdaş ülkeler düzeyine erişebilmesi; eğitim ve öğretimin kaliteli ve bilimsel yöntemlerle yürütülmesi ile ancak mümkün olabilir. Eğitim sorunlarını çözen uluslar; kültür, sanat, bilim, teknoloji, sosyo-ekonomik alanında da kalkınmış ve ilerlemiştir. Eğitime gereken önem ve ilgiyi göstermeyen uluslar, başka ulusların kölesi olmaya mahkumdurlar. Kalkınmanın temel şartı eğitim ve öğretimdir. Öğretmen; insanları eğitmeyi ve öğretmeyi meslek edinen, eğitim kurumlarında çocuk ve gençlerin eğitim öğretimlerine rehberlik eden, yön veren ve yaşam hazırlayan kimsedir. Öğretmenler gününün amacı öğretmenin toplumdaki yeri ve rolü önemi ve değeri nedir, sorunlarını belirlemek ve öğretmeni olması gerekli yüce oruna oturtmaktır. Öğretmenlerin kendi aralarında bağı kuvvetlendirmek, öğrencileri ile aralarındaki sevgi, saygı ve dayanışmayı güçlendirmektir. Emekli olan öğretmenleri saygıyla anmak ve yeni atanmış öğretmenlere mesleklerinin kutsal bilincine varmalarını sağlamaktır. İşte, Öğretmenler Günü, bu fedakar öğretmenlerimizin kıymetini bir kez daha düşünüp anlamamızı sağlayan önemli bir gündür. Öğretmenlerimize duyduğumuz saygı, sevgi ve şükranlarımızı dile getirmek için bu günü fırsat bilmeli ve bu duygularla, onların ellerini öpmeliyiz. Okulu bitirip hayata atıldığımız zaman, bizi bu günlere hazırlayan öğretmenlerimizi hatırlamak, ziyaret etmek ya da bir telefon, kart veya mektupla hatırlarını sormak onlar için en büyük ve en değerli armağan olacaktır. Öğretmenler Gününün Kısa Tarihçesi Türkler, ilk önceleri Göktürk ve Uygur alfabelerini kullanmışlardır. 8. Yüzyıldan itibaren, İslamiyetin kabul edilmesiyle birlikte Uygur alfabesi bırakılarak Arap alfabesine geçilmiştir. Kurtuluş Savaşı'nı kazandıktan sonra, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'i kuran ulu önder Atatürk, askeri ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda birçok yeniliği başlatmıştır. Bu yeniliklerden biri de, 1 Kasım 1928 tarihinde çıkarılan 1353 sayılı kanunla, Arap alfabesi yerine Latin alfabesinin kabulü olmuştur. Bu tarihten itibaren yeni harflerin öğrenilmesi ve okur yazar sayısının artırılması konusunda büyük bir seferberlik başlatılmıştır. 24 Kasım 1928 tarihinde açılan, Millet Mektepleri'nde, yaşlı, genç, çocuk, kadın... herkese yeni harflerle okuma yazma öğretilmiştir. Millet Mektepleri'nin açılışı ve Atatürk'ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü, 1981 yılından beri Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. En mühim ve feyizli vazifelerimiz, eğitim ve öğretim işleridir. Eğitim ve öğretim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lâzımdır. Bir milletin hakikî kurtuluşu ancak bu surede olur. 1922 (Atatürk'ün M.A.D.s. 10)
-
selamün aleyküm
karçiçeği_m şurada cevap verdi: sonask başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalımsende hoşgeldin arkadaşım...da ablan kimmiş peki
-
:)
karçiçeği_m şurada cevap verdi: acı çekmeye alışık başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalımhoşgeldin acıların çocuğu.......
- Çağrışım
-
Şu an ne dinliyorsunuz
İCLAL AYDIN-SERVET KOCAKAYA-ZOR GÜNLER ........................ BU YARALAR BERELER SANADIR BİLELER GÖRELER AŞKIMI ŞAHİDİM GÖK KUBBE AŞIĞIM BEKLETME ..........................
-
Günün Türküsü
BUDA BENDEN TÜM DOSTLARA GELSİN..... Ala gözlerini sevdiğim dilber Ala gözlerini sevdiğim dilber Sana bir tenhada sözüm var benim Kumaş yüküm dost köyüne çezildi Bİr zülfü siyaha nazım var benim Ak ellere al kınalar yakınır Ala göze siyah sürme çekinir Dostu olan dost yoluna bakınır Dosta giden yolda izim var benim Yiğit olan gizli sırrı bildirmez Güzel olan gül benzini soldurmaz Her olur olmaza meyil aldırmaz Bir şahan avlar da bazım var benim Karac'oglan derki konanlar göçmez Bu ayrılık bizlen arasın açmaz Bir kötü gönlüm var güzelden geçmez Ne güzele doymaz gözüm var benim
- Çağrışım
-
FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
bugün çiçeğimi güzel yürekli dostum MOHİ ye veriyorum......