karçiçeği_m tarafından postalanan herşey
-
ŞŞŞŞŞŞ BAK Bİİİİ
karçiçeği_m şurada cevap verdi: made in turkey! başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımNe etsen de bu can seni kıramaz Gurur libasından çık da öyle gel Ele ait gönül beni saramaz Benden gayrisini yık da öyle gel .......................... Ne güzel sözler bunlar demi can.....Gerçi hep diyoruzda gelen yok......
-
Sibelce
gidenlerin ardından… Acıtıyor canımı gidenlerin ardından gönderdiğim sevgi parçaları. Nasıl da kapattık defterleri hiç bir şey olmamış, hiç bir şey hissetmemiş gibi. sanki hiç hatırlamıyacakmış gibi. Hepsi bir yığında saklanmıs yıllarca sonra yanlızlık başlayınca hepbirden çıkmışlar köşelerinden. Gidenlerin ardından yazılan şiir gibiler şimdi. Yada yasadıklarının hepsi gidenleri hatırlatan şiirlere dönüşüyorlar. Giderken Bilerek mi yanina almadin giderken basinin yastikta biraktigi çukuru Güveniyordum oysa ben sevgimize vapur iskelesi ya da tren istasyonundaki saatin dogrulugu kadar Beni senin gibi bir de annem terketmisti ki göbegimde durur onun yoklugundan bana kalan çukur Sunay Akin Giden sevgili fazla uzaklaşamıyor istesende. Çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili…
-
EMİN ÇÖLAŞAN'IN İŞİNE SON VERİLDİ!
Emin ÇÖLAŞAN'ın işine son verenler bari HÜRRİYET gazetesinin adını da değiştirsinler.Yakın bir tarihte Türkiye'de Hürriyet diye bir kavram kalmayacak nasıl olsa....Emin ÇÖLAŞAN'la çökertmeyi başlattılar devamında da kimbilir daha kimlerin işine son verecekler. Tabi tek başına iktidar olmanın tadına böyle zaferlerle varılabilir...Gerçeklerin önü kesilerek yani
-
KARŞILIKSIZ AŞKLARA...
HOŞÇAKAL Seninle hep kaçak zamanları yaşadık. Ya biz aşkı yaşamak için çok büyüktük ya da aşk bizi içinde barındıramayacak kadar küçüktü... Temmuzun bir cilvesi miydi gözlerimi gözlerinle buluşturan, yoksa gözlerinin hilesi miydi? Aşka seninle yeniden “merhaba” demek ve hemen sonra gidişine boyun eğmek… Fatih’in şehrini gözlerinde keşfetmek, Süleymaniye’nin avlusunda durup öylece seni dinlemek. Ve sonrasında, “her şey bir rüyaydı uyandım” demek… Yok, artık kahverengi eteği bir daha giyinmek, ince belli bardakta tesettürlü bir çay ve yanında bir de sigara tüttürmek ve de arta kalan şekerleri cebe indirmek… Ağırdır sevmelerim her yürek kaldıramaz(!) demiştim sana, ama sen ille de macera diye direterek, avuttun hep beni “gülüm” diyerek… Gülünün yaprakları teker teker dökülmekte, her rüzgârla başka bir yöne yol almakta, yanlış bahçelerde “su” diye yakarmakta… Sen yeni güller peşinde ömür sürmekte, ben “su” diye tükenmekte… Aklım buna itiraz etse de, gönlüm sen diye direnmekte… Hoşça kal, başka bir mevsimde, başka bir gecenin sabahında, başka bir mekânda buluşuncaya dek… Kim bilir, belki bir gün…
-
Sibelce
Yalnızlıklarımın baş tacı, nedeni SEN.. Demiştin ya, giderken: "Artık sevmiyorum".. Anlamıştım ki ben... Söylememeliydin, çekip gitmeliydin sessizce, gelişin gibi olmalıydı gidişin de.. Mutlulukla olamazdı belki, gelişin gibi ama yine de sessiz olmalıydı. Sessiz olmalıydı ki, kalbim bu kadar kırılmasın.. Oysa ben biliyordum... Sen beni değil, beni hiç sevmedin ki.. Sen, sana aşık gözlerimin sana bakışlarındaki pırıltıyı sevdin. Sen, adını söyleyişimdeki aşk dolu tınıyı sevdin. Sen, seninle dolu kalbimi sevdin. Oysa ben biliyordum. Bir sonbahar gecesi, gökyüzünde bulutların arkasına saklanmış yıldızlar gibiydi aşkımız. Oysa sen, güneşi istiyordun, sabah olsun, o gizem kalksın, o aşk bitsin, o pırıltılı yıldızları saklayan bulutlar yok olsun, herkes görsün istiyordun, istediğini elde etmiş olmanın "haklı" başarısını göstermek istiyordun. Oysa ben biliyordum.. Yalanların vardı bana, sevginden çok. Küçük de olsa, yalanlar söylerdin bana. Oysa büyüktü yalanların, anlayamamıştım. Sevgiden bahsederken yalancıydın sen. Anlayamamıştım, oysa biliyordum.. Gözlerin ne kadar güzeldi.. Ela gözlerin. Hiç aklımdan çıkmazdı, her gözüme takıldığında, içim ürperirdi. Hani der ya bi şair, "Felaketim olurdu, ağlardım..." Ne güzel bakardın.. Bilirdim, o bakışlar bana değildi. Yine de severdim seni, vazgeçemezdim.. Hiç bir zaman benim olmayacaktın ama bana göre sen, her zaman ve sadece benimdin.. Sevmesen de... Oysa ben biliyordum. Biliyordum yalanlarını, sahtekarlıklarını. Biliyordum, her gece baska birisiyle gezdiğini. Biliyordum, sevmeyeceğini, SEVEMEYECEĞİNİ.. Biliyordum, gözlerinin içinii aşkla değil yalanla güldüğünü. Biliyordum, beni sevmediğini. İşte bu yüzden, sevmediğin için, vazgeçmeliydim senden. Ya vazgeçmeli, ya da ölmeliydim. Oysa biliyordum, ben senden vazgeçemezdim; VAZGEÇEMEDİM....
-
ŞŞŞŞŞŞ BAK Bİİİİ
karçiçeği_m şurada cevap verdi: made in turkey! başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımWalla Erbay kardeş Made'den umudunu kes sen en iyisi ankaraya gel iste olsun bitsin bu iş
-
Sevgi ve Saygıyla
karçiçeği_m şurada cevap verdi: Baskent başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımAman efendim sizi aramızda görmek ne büyük şeref ...hoş geldin arkadaşım...gerçi bende hoş geldim yoktum uzun zamandır.... sevgiler.....
-
Sibelce
- ŞŞŞŞŞŞ BAK Bİİİİ
karçiçeği_m şurada cevap verdi: made in turkey! başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımYılanlı dağı'nın başı, yine duman oldu Ziyarete giden yollar, karboran oldu Yiğidim evine geldi, eller üstünde Lele lele lele, lele gülüm lele lele le Bir sal üstünde Lele ela gözlerine, kurban tatlı sözlerine Lele lele lele gülüm lele lele le Gün batımı usul boylum kara haberin aldım Evin, barkın viran olmuş dertlere kaldım Şimdi son kez evindesin, uyu sevdiğim Lele lele lele lele gülüm lele lele le Nenni sevdiğim sevgiler meydinim.....- Sibelce
ÜÇ DİL En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde Ana avrat dümdüz gideceksin En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin En azından üç dil Birisi ana dilin Elin ayağın kadar senin Ana sütü gibi tatlı Ana sütü gibi bedava Nenniler, masallar, küfürler de caba Ötekiler yedi kat yabancı Her kelime arslan ağzında Her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla Kök sökercesine söküp çıkartacaksın Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek Her kelimede bir kat daha artacaksın En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde Canımın içi demesini Kırmızı gülün alı var demesini Nerden ince ise ordan kopsun demesini Atın ölümü arpadan olsun demesini Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini İnsanın insanı sömürmesi Rezilliğin dik alası demesini Ne demesi be Gümbür gümbür gümbür demesini becereceksin En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde Ana avrat dümdüz gideceksin En azından üç dil Çünkü sen ne tarih ne coğrafya Ne şu ne busun Oğlum Mernus Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun. Bedri Rahmi EYUBOĞLU- GÖZLERİNE DALMAK... (Maskesiz, dipsiz ve yalansız bakıyordun...MAVİ DERİNLİKLER YANLIZLIK DEMEKTİ...Yer JUAN DE NOVA adasınn açıkları...Gece saat 11)
NE SEN NE BEN SIMDI GERI DÖNÜSÜ OLMAYAN BIR YOLDAYIM ICIM HEP SENDEN YANA OLSADA ICIM HEP KAN AGLASADA BIR TARAFIM ASLA DER GIBI BÖLER BENI IKIYE AN GELIR HAYKIRMAK ISTERIM SENI DELI GİBİ SEVDİĞIMİ HALA UNUTAMADIGIMI AN GELIR YAPTIKLARIN GEÇER GÖZÜMÜN ÖNÜNDEN FILM SERIDI GIBI SU AN NE YAPTIGINI BILMEM, DUYMAM, GÖRMEM SORARIM KENDIME BEN ONA BIR SEYLER YAZARKEN ACABA GELIR MIYIM AKLINA O DA BENIM GIBI ÇARELER ARAR MI HER TELEFON ÇALISINDA ICI ACIR MI BENZETIR MI BASKALARINI BANA BENIM ONU BENZETTIGIM GIBI ARTIK GERI DÖNÜS YOK BILIRIM EKSIKLIGINI HISSETSEMDE ÖZLEMEYI SAYENDE ÇOK IYI BILSEMDE UNUTMAK YERINE ISTEMEDEN, ÇARESIZCE KABULLENSEMDE BILIRIM ARTIK ÇOK GEÇ NE SEN DÖNEBILIRSIN GERI NE DE BEN GEL DIYEBILIRIM SANA......... .........seni seviyorum tek diyebildigim bu......- GÜNÜN ŞİİRİ
Sevdamiz Bir Umutlu Imkansizlik Zemheri sogugundayim yarim Sensizligin pencesindeyim Bir adim otesindeyim ellerinin Bir anlik zamandir sesinin uzakligi Ellerim uzansa yakalayamaz ellerini Yurek verir de kendini duyamaz sesini Bir baska dunyadasin sevgili Seyran olmussun gozlerime yar Seyrederim seni uzaklardan Umutlu bir imkansizlikla beklerim Istekli bir beklentisizlikle severim Nasil anlatsam yarim derdimi Haykiririm ismini Dag duyar Tas duyar Gok duyar Bilirim hissedersin sen de yarim Duyamazsin ama beni Bilirsin uzaklardayim ben Yureginde yasatirsin sevgili beni Gozyaslarin akar sessizce Bilirsin hissederim gozyaslarini Ama tutamam ellerimle Silemem gozyaslarini dudaklarimla Bilirsin sevgili Mesafeler degildir bizi ayiran Bir kus olur ucardim yine sana Bir ruzgar olur eserdim senden yana Yagmur olur yagardim sana Gunes kavurmaz yuregimi Bilirsin collleri asardim da gelirdim sana Bilirsin mesafe tanimaz bu sevda Bilirsin imkansizliklardir bizi ayiran Sen ve yuregin kalirsiniz basbasa Ne yere koyacagini sasirirsin sevdani Kimle konusacagini bilemezsin Bilirsin duslerine girer de dinlerdim seni Sana kendimi verirdim de yoldaslik ederdim sana Bilirsin uzakliklar degildir bizi ayiran Bilirsin caresizliklerdir yollarimizi baglayan Yuregin daralir Gozlerin kisilir Bir aci duyarsin sevince benzer Bir yara olur imkansizliklar yureginde Bilirsin lokman hekim gerekmez Bilirsin ilac kar etmez Bilirsin bir sevdali sozcugun yuregindedir dermanin Bilirsin sevdali bir bakisin sevecenligindedir caren Bilirsin bir anlik calinmis sevismelerdedir canin Ah sevgili ah Ahlar duser dillerden sevdamiza dair Bilirsin bir imkansiz sevdadir bu Bilirsin zamandan calinmis bir andir bulusmamiz Yasamin bir armaganidir bu sevda bilirsin Bir armagandir bu sevda imkansizliklar icinde yasansa da Bilirsin sevgili bu sevda yasanmamistir kimselerce Bilirsin belki yasanmayacaktir bir daha Bilirsin umutlu bir imkansizliktir bu askin adi Bilirsin de yuregine soz geciremezsin yine de Yurek kanatlanmis sevene dogru Yürek ne mesafe tanır Ne de imkansızlıklar Bırakırsın kendini yüreğinin sesine Yuregin tasir seni askin denizine Gassan Satar- Sibelce
öyle çok '' SEVDİĞİM '' var ki... çocukların gözlerini sevdim... içimde huzuru, mutluluğu yaşattığı için... dinmeyecek sanılan fırtınaları sevdim... yaşamın her döneminde, savaşmam gerektiğini öğrettiği için... başarısızlıkları sevdim... başarıya giden yolu gösterdikleri için... geceleri sevdim... tüm günümü nasıl geçirdiğimi değerlendirme olanağı verdiği için... insanların sorunlarını dinlemeyi sevdim... yaşamın gerçeklerini görüp, daha olgun insan olacağımı bildiğim için... duyulan eksiklikleri sevdim... her şeye sahip olmanın, insanı ne kadar mutsuz ettiğini bildiğim için... sabahın erken saatlerinde çalan çalar saatimin sesini sevdim... bana bugün de yaşama olanağı verildiğini gördüğüm için... buzlu yollarda yürümeyi sevdim...yaşamda da atılan yanlış bir adımın, insana ne denli acı vereceğini anımsattığı için... uzaklıkları sevdim... özlemlerin duyguları pekiştirdiğini bildiğim için... yaşamın renklerini sevdim... yaşanılan tüm duyguları tablolara döktüğü için... bir şeylere inanmanın mutluluğunu sevdim...kendimi iyi duyumsadığımda, yanımda olacak insanların varlığını bildiğim için... her ne olursa olsun bir şeyin bittiği için üzülmek yerine yaşandığı için sevinmeyi sevdim... üzüntülere liman olursak, mutluluğun başka yerlere demir atacağını bildiğim için...sevmekten ve sevilmekten korkmayan insanları sevdim... sevme ve sevilmenin yapaylıktan değil, doğallıktan geldiğini bildikleri için... arkadaşlarımla geçirdiğim zamanları sevdim... içten bir sohbetin, tüm ağrılara iyi geldiğini bildiğim için... ve sevdiklerimin ellerini tutmayı sevdim...avcumun içine bıraktığım yüreğime dokundukları için...- Sibelce
Özlemin Rengi Var mı? Sana doğrultuyorum yönümü, yüreğimi… Saçlarımı okşayan rüzgarlara, dipteki acılara, çığ düşmüş yollara… Sensiz kalmayı kaldırmıyor yüreğim kar yüreklim, ölümüne özlüyorum seni. Hasretin yaktığı günlerle geçip gidiyor ömrüm. Seninle bir sokak başında buluşmak, sarılmak, saçlarının kokusundan öpmek, sarılmak, doyasıya kucaklamak istiyorum… Ama sevgim ihanetlere yazılıyor, yetmiyor gücüm, yeniğim, çaresizim, acizim. … Suya düşüyor anılar, ıslanıyor duygu tellerim, düzen tutmuyor saz… Yine de ümitliyim, yine de ümidimi yitirmeden yaşıyorum… Ateşi sönmüş bir küldeyim, her yer karanlık; yalnız bırakılmış çöllere dönüyorum… Dön artık gittiğin diyarlardan ey sevgili… Yağmura hasret topraklar gibi çatlak çatlak dudaklarım. Çatlayan dudağım, susayan kalbim, gül kokan nefesine hasret… Gel, özlemde gül damlıyor, gül’de özlem!.. Baktığım her kıyıda sevda kokuyor güller, ayrılıklar özlem kokuyor … Gel, nisan yağmuru gibi yağ üzerime, söndür içimdeki ayrılık ateşini… Bil ki, sensiz hasretin ve acının yangınında kar yığını bir şarkıdır dudağımda zaman… Bil ki, sensiz bir yanı mecnundur kıyılarımın bir yanı leyla… Bir yanı Yusuf’tur kuyularımın bir yanı Züleyha… Gel Allah aşkına yeter artık... Ey sevgili aşk ehlinin sultanı, ey aşk iksiri, güzelliklerin yüreği, sevda mevsiminin en güzel iklimi gel artık. Yıllardır ki, yüreğimi sana rehin tutuyorum, sana saklıyorum içimin gizli yollarını. Geniş ve yeşil çayırlar gibi seriyorum yüreğimi önüne ey kar gülüm, salkım söğütler gibi eğiyorum başımı önünde. Yürek tellerimde hasret ateşleri yakıp, yıllardır bu yangınla bekliyorum seni… Gel… Bir gün güneşin ardından, yağmuru içinden taşıyan bulutlar gibi gel çorak topraklarıma… Gel artık ey çölleri cennete çeviren gül-i RaNa… Bil ki, sabrımın son sınırındayım… Özlemin doruklarındayım, bir kanat uzaklığında gökyüzü. Oysa sen çok uzaklarda bir yerdesin biliyorum… Belki İskoçya da, belki İngiltere de, belki hiç bir yerdesin… Elimi uzatsam dokunamam… Sesini özlesem duyamam… Bil ki, her gece rüyalarımda sana geliyorum, gel demesende… … Ah! neylersin kınalım, dağçiçeğim neylersin. Olan oldu işte ve olanın önüne geçilmiyor. Aradan uzun yıllar geçti, gözlerim uzaklarda, sanki hep çıkıp gelecekmişsin gibi yollara baktım… Her Ren nehrine baktığımda hep gözlerini anımsarım. Sevinçlerimizi, korkularımızı, acılarımızı anımsarım, umutlarımızı, umutsuzluklarımızı. Bir flim şeridi gibi geçer gözlerimin önünde hatıralar… Hatırlar mısın bilmem? Her gün bu saatlerde gelip hastahanenin önünde çıkışını beklerdim. Kapıda çıkar çıkmaz koşarak gelir sarılırdın bana. Kokunu taa ciğerlerimin uc noktasına çeker sıkıca sarılırdım. “Yavaş” derdin. Beni içine mi alacaksın… Oysa elimde olsa seni alır yüreğimin içine koyar hiç bırakmazdım… Ama şimdi hiç çıkmıyorsun içimden, her defasında dünya başıma yıkılmış bir şekil de geçiyorum o kapının önünde… Her gece gözyaşımın şiirini yazıyorum, içimin acıdığını, içimin kanadığını çiziyorum, seni ölesiye sevdiğimi, özlediğimi söylemek bir anlam taşır mı? Özlemin rengi var mı? sarı mı, yeşil mi, mavi mi, kırmızı mı özlemin rengi? Her akşam bir şiirde kanarsa insanın kalbi, bin acı gelip saplanırsa yüreğine, çığ gibi büyürse yalnızlığı, artık ne teselli edebilir ki…- AKLA YATKIN KADINMI?, EYECAN KATAN KADINMI?... (Bir ERKEK GÖZÜYLE... Erkekler “akla yatan kadınlarla evlenmek isterler, ama hayatları “heyecan katan.)
Sevgili Dipnot Harika bi yazıydı yani bir konu anca bu kadar iyi anlatılabilirdi..... ....................... Sorun akla yatan kadının heyecan yaratamamasından ziyade erkeğin o kadını nereye koyduğu ile ilgili olarak ortaya bir sıkıcılık çıkıyor. Erkek akla yatan kadın figürünü kutsal ve dokunulmaz bir yere oturtuyor, ve kadına içindeki heyecanları yaşamasına izin vermiyor. Eğer kadın öyle heyecanlı olursa belki de kocası tarafından kötü karşılanır hale geliyor. Erkek kadına , akla yatan dediği evindeki kadına hayatına heyecan katma iznini vermiyor. Mazbut bir kadının heyecanlı sevişmesine, hayata neşe dolu bakmasına erkek bizzat kötü gözle bakıyor. O zaman kendisinin yarattığı abuk mazereti ortaya sunuyor, akla yatan kadın heyecan katmıyor diyor. Ve hakikaten de akla yatan kadın kocasının veya hayat arkadaşının bu tutumu karşısında kendini koyveriyor, balinalara dönüşüyor ........................................... Özellikle bu kısıma bayıldım.Yani siz erkekler ne tuhaf mahluklarsınız vede doyumsuz. Yani hep konusu olurya tecrubeli erkek ooo iyidir görmüş geçirmiş deriz,ama iş kadına gelince hayasız edepsiz falan olur tecübeli kadınlar....Bu ne yaman çelişkidir böyle.- Sibelce
SEN GİDERSEN Gider ardından topal suya muhtaç katarlar bile Kalkar bütün rötar yapmış tirenler Bir sızı bir telaş kaplar gönülleri Mevsim baharda olsa göçer ardından bütün turnalar sen gidesen Rüyalar hayaller,düşler hep seni ister Zaman saniyeleri saymak için seni bekler Çeker elini bulutlar topraktan Hatıralar göze gelir ağlatır sen gidersen Dağlar yankır senin ahlarınla Rüzgar eser ağıtlarınla Yağmur yağar göz yaşlarınla Hepimiz ağlarız sen gidersen Güneş küser doğmak istemez Yıldızlar ağlayacak karanlıkta kalmak istemez Rüzgar delice eser yaşamak istemez Gözlerim her yerde seni görür sen gidersen Sen gidersen umut biter Unutur baharda açmayı hercai menekşeler Kalpler durur yaşamaz Bunları düşünüyorum olur ya sen gidersen- Sibelce
YüreĞimiN ToZuNu AldıM DüN GeCe..! Geç anladım zamanın da yorulacağını ve o güzelim saatlerin de bir gün duracağını. ‘Günaydın’ dendiğinde karanlıklarla savaşılmayacağını, ‘iyi uykular’ dendiğinde güneşin aranmayacağını. Kimbilir belki yanlış bir yerden başlamıştı hayat, ama doğmakla anlaşılmaz ki hayatın değeri. O müthiş kavuşmasını görmeseydim bedenin toprakla, belki daha da anlamayacaktım hayatın önemini. Yüreğimin tozunu aldım dün gece. Geç anladım kıtaların da hareket edebileceğini. Sanki yürek koca bir atlas da, sınırları var.. Silinmez bölünmez sanki... ama dün gece... Anladım artık o kadar da zor değil kıtaların hareketi. İnsan zannediyor ki böyle gelmiş gidecek böyle. değil... Anlamıyor bir afilli yumruk yüzüne değmedikçe. Belki bir göktaşı, belki deprem, belki bir çift göz nebileyim. Bir milat yani...ben sana döksem kelimeleri, toplasam roman yazsam adına, mil çekiliyse gözlerine görebilir misin? Gidince geri dönersin ama, döndüğünde aynı yerde misin? Ben kelimelerimi sana açık ettim bunca zaman, hepsine değip geçen rüzgar gibiydin. Dün gece tozunu aldım eskimiş günlerin. Bunca zaman sızlamadı da yüreğin, şimdi mi farkına vardın sevdiğinin. Kader bir başka kaderle karışınca ancak kadermiş. Yoksa sen dur orada öyle çini vazoda, dünyanın 9.harikası gibi...kaderim kaderine değmedikten sonra ne fayda? Ama geç...geç anladım yüreğimin bir yangın söndürücüye ihtiyacı olduğunu. Ve o yangın söndürücünün kendi gözyaşlarım olduğunu. Meğer kimse söndüremezmiş içimin yangınını benden başka, meğer kimse ısıtamazmış yüreğimi, ben istemeden. Şimdi koy bir yanına geçmişi, öbür yanına gelecek günleri.. Hangisinin acısıdır kıtaları sallayan? .. Hangisidir takdire şayan? Yüreğimin tozunu aldım dün gece. Tarihleri karaladım, pusulamı kırdım, kitapları topladım, mektupları yırttım, gemileri yaktım, çığlık çığlığa uzandı hayat kollarıma. Yolculuk bitti ve kıtalarda kader buluşmaları..Ve seller aşındırıyor artık yüreğimin duvarlarını. Ağlamak yok, hadi artık sus. Deli çizgiler atmışsın bunca zaman boynuma. Ben nice uysal çizginin içinde yeterince oyalanmışım. Döndürülmüyor zaman en başa... Yüreğimden çekilen kelimelere bir bak... neler söylüyor sana... Sen benim güvercin kırılganlığımı unuttun da, söylesene biraz geç kalmadın mı bana? Gitme demişim yüreğime, gitmemiş.. Onca sözcük tıkılıp kalmış, esirgenmiş. Sonra dökülmüş bir denizin ortasına, değememiş kulaklarına. Hadi canım, beterin beteri var, üzülmeyelim... Bir yangın varsa eğer ve sarmışsa tüm bedenini, biri çıkar susturur ağlayan kelimelerini. Bundan böyle düzgün çiz yüreğinin mühim çizgisini. Öyle düzgün çiz ki, tütmesin o yangın yeri. Malum bir kabulleniş gerekir filmin bittiği yeri. Bir zamanlar gözlerimi kör, kulaklarımı sağır eden, hatsız hudutsuz, sevgili. Bir zamanlar kıtaları hareket ettiren, coğrafyayı değiştiren, hain savaşçı, kaçınılmaz barışçı. Ben seni hiç bir zaman ‘kader’ deyip fırlatmadım ki. Yavaş yavaş eriyip gitti masumiyetin bakirliği. En güzel yerinde durdurdum şimdi, seyrediyorum eski filmi. Baştan yazılabilir mi aynı senaryo, tekrar çekilebilir mi aynı film, oyuncular hala aynı oyuncu mu? ... Gitme demiştim yüreğime, gitmemiş bak... Giden başka şeylermiş.... Tozunu aldım dün gece, orada sana ait hiçbirşey kalmamış...!- CUMHURİYET MİTİNGİNE GELEMEYECEĞİM AMA DESTEKLİYECEĞİM. ("mitinge gelemedim ama düşünceleri paylaşıyorum, destekliyorum, Cumhuriyet'e sahip çıkıyorum)
Türk bayrağı evimizin camında mutlaka asılı olacak....Ve işten izin alabilirsem mutlaka orda olcam.. sevgiler- KARŞILIKSIZ AŞKLARA...
Sen olmasan da, hayalin vardı, Sen olmasan da, şarkılar vardı, Seni hatırlatan... Sen olmasan da, her dakika aklımdaydın. Ben seni sensiz sevdim... Ben seni severken Sen yanımda yoktun ki! Ben seni özlerken Sen bilmiyordun ki! Ben seni sensiz sevdim... Sen yokken bakışların vardı Beynime kazınmış Nereye baksam oradaydılar, Ben seni sensiz sevdim.. Göremesem de, rüyamdaydın, Sevmesen de, kalbimin derinliklerindeydin Ve kimse seni oradan çıkaramayacak. Sen bile! Ben seni sensiz sevdim... Sen olmasan da, hayalin vardı, Sen olmasan da, şarkılar vardı; Seni hatırlatan... Sen olmasan da, her dakika aklımdaydın. Ben seni sensiz sevdim... Sen olmasan da,yıldızlar vardı, Sen olmasan da,bulutlar vardı, Sen olmasan da,günbatımları vardı, Sen olmasan da,denizler vardı... Ben seni sensiz sevdim... Aslında sen hep vardın, Aynı şehirde,aynı sokakta, “Ben sevdanın oturduğu sokakta oturuyorum”ama; Ben seni sensiz sevdim... Ne olurdu sende beni sevseydin? Ne olurdu bu kadar gözyaşı dökmeseydim? Ama inanıyorum ki sen uyandıracaksın beni, Hani kıyamet koptuğunda... Ben seni sensiz sevdim... Neden sevdim bilmiyorum ama çok sevdim!!! 07-10-2000 M.Ahsen SAKAREİSOĞLU- Kovdum Kendimi Yüreğinden
Sevdanın denizlerinde rotasız bir gemiydim. Sana yolculuğa çıkmadan önce, Bütün aşklarımı, acılarımı, sevinçlerimi bir kenara koyup, Azıksız birtek yüreğimle baş koymuştum bu yola. Yolum uzundu, karmaşıktı ve tehlikeliydi... Tüm bunları biliyor, bile bile lades dercesine İstiyordum bu sefere çıkmayı... Ancak ben sana ulaşmaya çalıştıkça sen kaçıyordun. Senin yanında olmak, sesini duymak için Sarfettiğim bu çaba öylesine güzeldi ki... Bir gün ışığın göründü uzaktan, işte ordaydın! Arkamda bıraktığım bir nokta olarak kalmış Sen önümde büyüyordun, gülen gözlerinle beni çağırıyordun... Önce ellerini tuttum, sonra gözlerine daldım... Senden aşk dilerken, sen gerçekleri sundun önüme... Sevdalarımı sorguladın, rüyalarımı benden geri aldın. Bu fırtınalı denizlerde sana duyduğum ihtiyaç, Senin yüreğimi tokatlayan sevdan beni isyankar etti... Düşünemiyordum artık, geri dönülmez bir yola girdiğimi biliyor, Ancak bu yolda her pahasına yürümeye karar vermiştim. Kırgınlıklarımızla, hasretimizin koynundaki acıyla, Geceler boyu başbaşa kaldık, sorular sorduk kendimize... Nereden başlarsak orada bitirdik, bir çıkış yolu bulamadık! Ve sonunda bu denizin sonu görünmüştü... Daha karaya ayak basmadan, fırtınalar dalgaları çağırdı kükreyerek... Gücüm kalmamıştı, bilinmez bir yola doğru gittiğimi biliyordum! Çaresiz kollarımla birkez daha sana ulaşmayı denedim. Ancak sen duymuyordun, belki de duymak istemiyordun. Ancak beni görüyordun. Çaresizlik denizlerinde kayboldum sonra. Sana sevgiler getirmiştim oysa. Bu yaşamdan küçücük umutlar derlemiştim yüreğimde... Onları büyütmüş sana armağam edecektim, olmadı işte... Ne kadar istesem de senin o kapalı yüreğine girmeyi beceremedim. Şiirlerim, sevdalarım ve gecelerimle başbaşa kaldım. Bir kez daha yenildim aşka... bir kez daha yenildim çok sevmeye... Şimdilerde gönlümün yelkenlerini toplamaktayım. Tövbeler ettim, bu denizlere bir daha çıkmamaya... Bir daha hiçbir yüreğe girmemeye yeminliyim!!.. Seni kendim kovdum, yüreğinden... Bir daha girmemeye, bir daha sevmemeye söz veriyorum... Seni sevdiğimi, kurda, kuşa söylüyorum; Ama asla Aşk dilemiyorum.- Sibelce
Sen hiç bilmedin ama, ben hep sevdim seni... Gülümsediginde, nazli ceylanlar inerdi yüregimin umut pinarlarina... Kirkikindiler yagardi ansizin gönlümün vahalarina... Sen hiç bilmedin ama, bir derdin oldugunu anlardim gözlerin daldiginda... Içim titrerdi, düsman kesilirdim seni incitenlere, hüzün dalgalari vururdu gönlümün kiyilarina... Sen hiç bilmedin ama, seni her düsündügümde yildizlar sevgiyle gülümserdi ruhumun semalarinda... Keyifle uyanirdi düslerim rengarenk safaklara... Sen hiç bilmedin ama, gözlerin degdiginde gözlerime, yeserirdi bozkirlarim... Bahari yasardim zemherilerde, sevda kuslari konardi yüregimin ucuna... Sen hiç bilmedin ama, "Ne haber" dediginde, denizine kavusan martilar gibi çiglik çigliga, kanat çirpardi sevinçlerim... Sihirli bir el degmiscesine silinirdi bütün hüzünlerim, günüm aydinlanirdi, günesim batmazdi daglarimda... Sen hiç bilmedin ama, kabul etmek istemesem de, kis ortasinda düsen saskin cemreler gibi, zamansiz düsmüstüm sevdana... Sen çoktan geçmistin o yollari mümkün degildi geri dönüsün... Bilirdim vuslatin imkansizligini, yollara düsesim gelirdi, aglardim kuytularda... Sen hiç bilmedin ama, yas tuttum ardindan uzaklara gittiginde... Tutunacak bir daldan mahrum kalan sarmasiklara döndüm... Köksüz kaldim, öksüz kaldim, sensiz kaldim, su koskoca dünyada... Şair: Seynur Inal- GÜNÜN ŞİİRİ
ÖZLETİYOR SENİ BU YAĞMURLAR Burada yağmur yağıyor Aralıksız yağıyor günlerdir Ama sen yine de şemsiyeni Almadan gel ilk otobüsle Buğulanan camlara usulca Yüzünü çiziyorum ki yüzün Bir yağmur damlası olup Düşüyor yapraklarına gülün Güller de bozamıyor bu uzun Karanlık sessizliğini kentin Anılarını yitiriyor sokaklar Bezirgânlaşıyor bulvar ışıkları Tarih de kekemeleşiyor bazen Ki o zaman aşktır tek bilici Aşksa yürümek gibi bir şey Duyabilmek kuşların gelişini Anısı bizsek eğer bu kentin Unuttuğu türküler bizsek Acıyı rehin bırakıp bir güle Anımsatmalıyız bunları bir bir Sonra yürümeliyiz seninle Sokaklara caddelere çıkmalıyız Belki bir aşktır bu kentin Belleğini geri getirecek olan Burada yağmur yağıyor ama sen Şemsiyeni almadan gel yine de Özletiyor bu çılgın sağanak seni Sırılsıklam özletiyor biliyor musun Ahmet Telli- Sibelce
En acıtanı ne biliyor musun dedi biri.. .. hani o gidişlerin var ya... sessizce... suskun .. .. kırılan sen olduğun halde... kendisiymis gibi... hani o arkasına dahi bakmadan gidişleri.. hani senin "o an" "oracıkta" "ancak" arkasından baka kaldığın... anın durması için yalvardığın, tutup ucundan geri çevirmeye çalıştığı an varya, hani yapabilsen o merdiveni, hani yapabilsen o kapıyı, hani yapabilsen o sokağı tutup ucundan geri çevirmeye canını bile verebileceğin o an.. ..o işte...en acıtanı o.. ..hani o tıpkı elinden düşen en sevdiğin, en güzel "şeyin gibi"... hani o tıpkı tutamadığı gibi... hani o tıpkı tüm gidenlerde yaşadığı gibi... hani o bir ince sızı varya içe içe akan... hah işte...tam öyle incecik... yırtarak kayan... düşen kanatan... acıtan.. tutamadığın... parçalanan... tuzla buz olan... zamana savrulan... zamanda akıp giden... hani o zamanla catistigin ama zaman içinde yok olmayan herkesin inandığı o kocaman ... "zaman her şeyin ilacıdır" yalanı ... bunun bir yalan olduğunu tekrardan hatırladığın an... ve kendini kandırmaya başladığın an ... istemeye istemeye inanmaya başladığın an.. o işte...en acıtanı o.. ..ama senin orda oldugunu hep bildiğin .. ..ama senin hep hissettiğin.. ..ama bir dahası olmayan.. ..ama zaten hiç senin olmayan.. ..ama senin hep bildiğin.. ..ama senin hep hissettiğin.. ..ama bir daha sana geri gelmeyecek olan.. ..ama buna rağmen ..gelmeyeceğini bile bile senin beklediğin.. ..o işte...en acıtanı o.. .. sonra o kocaman kocaman, akıp gitmek bilmeyen zaman.. .. o durduramadığın an' ın karmaşası tezatlığı.. ..kördüğüm oluşu.. .. o "acabalarla" , "keşkelerle" dolu soruların .. .. içindeki kısır döngülerin.. .. ve o an .. .. hiç bir şey yapamamanın çaresizliği.. .. o işte...en acıtanı o.. ..belki de sadece çaresizliğin.. ..çaresizliğim...lütfen beni artık acıtma...!- Sibelce
Ne olur bana kötü davran kötü davran ki kapansın bu sabaha kadar açık kalan gözlerim nefret edemem belki ama biraz olsun dindirir sancılarımı .. ne olur bana kötü davran ağlarım sızlarım üzülürüm belki ama kendime gelirim en sonunda .. ne olur bana kötü davran kötü davran ki bitsin kendimle kavgam .. anlatamıyorum .. etimden et kopuyor sanki canımdan can gidiyor her gün her gece her saat her dakika seni yaşarken ben ölüyorum bitiyorum anlatamıyorum ne olur bana kötü davran bak saat kaç oldu yine kaçıncı kere yatışım yatağıma ve kaçıncı seni düşünmek istemeyip kalkışım kalkıyorum da değişiyor mu düşüncelerim sebepsiz .. gereksiz .. saçma .. baştan sona saçma birşey değil miydi zaten hiç bir şey oyalayamıyor beynimi senin kadar ne bir film .. ne de bir müzik filmin bir sahnesinde aklıma düşüveriyorsun şarkının bir sözünde .. ben o zaman anlıyorum sen hiç aklımdan çıkmıyorsun sevgi değil bu .. aşk hiç değil .. kim tarif edebilir ne olduğunu ben bile anlayamazken sıkıldım biliyor musun seni senden çok yaşamaktan sıkıldım sen düşünüyor musun kendini benim kadar ya da ben kendimi sende kaybetmişken beni kim düşünecek kim toparlayacak dağıttığım hayatımı ?- başak burcu üyeleri nerdesiniz ?
bende 10 eylül........... - ŞŞŞŞŞŞ BAK Bİİİİ
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.