Zıplanacak içerik

adısaklıadam12

Φ Yeni Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

adısaklıadam12 tarafından postalanan herşey

  1. “Yeni Ankara”nın mimarlarına selam olsun! Bu milleti onyıllar boyunca Batı kamçısıyla dövenler, bu millete karşı onyıllar boyunca emperyalistlerle iş tutanlar, bu milletin menfaatlerini ve haysiyetini onyıllar boyunca Amerika Birleşik Devletleri'ne / NATO'ya ****** çekenler, zaten bu milletle dalaşmak için kurdukları çalışma grubunun ismine de “BATI” diyerek menfaatlerini müstevlilerin menfaatleriyle birleştirdiklerini en ufak bir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde faş edenler, şu son birkaç yıldır, faşist meşrepli solcularla el ele, “kuva-yı milliyecilik” ve “ulusalcılık” oynuyorlar. Pentagon, CIA, MOSSAD ve NATO'nun fitne-fesat merkezlerinde yetiştirilerek başımıza musallat edilen casuslar ve onların meclis, medya, sivil toplum kuruluşları ve yüksek bürokrasinin bütün 'cephe'lerindeki sözde sosyalist yahut sözde milliyetçi uzantıları, “Amerikancı hükümet”e karşı ulusal bir duruluş sergilediklerini iddia ediyorlar. Güya vatan satılıyor da onlar kurtaracak vatanı. Gelin görün ki, Amerikan faşizminin/emperyalizminin çağımızdaki en fanatik ideologlarından Michael Rubin, AK Parti hükümetini yerin dibine batırırken bu “kuva-yı milliyeci”/”ulusalcı” zevatı göklere çıkarıyor (Genelkurmay da bu adamı Ankara'ya davet ediyor!!!). ABD'nin hedefindeki İran'a ısrarla sahip çıkan, Suriye yönetimiyle can-ciğer kuzu sarması olan, HAMAS'la gizli-açık diyaloglar geliştiren, ABD Başkanı Bush'un şiddetli muhalefet şerhine rağmen Irak Başbakanı Nuri Maliki'yi baştacı eden AK Parti hükümetinin Michael Rubin'i çileden çıkarmasında anormal bir şey yok da, ABD'nin menfaatlerine hizmet ettiği gerekçesiyle AK Parti iktidarının askeri darbe -yahut başka türden bir bürokratik darbe- yoluyla alaşağı edilmesini savunan “kuva-yı milliyeci”/”ulusalcı” kanaat önderlerinin Michael Rubin tarafından isim isim anılarak övülmesi çok acayip değil mi? Aslında değil. Hiç değil. Zira “kuva-yı milliyeci”/”ulusalcı” zevatın tamamına yakını din düşmanıdır, savundukları darbe de din düşmanı bir darbedir ve din düşmanlığının hüküm sürdüğü (yani din düşmanı idareyle dindar halkın birbirine diş bilediği) bir Türkiye ister istemez emperyalizmin ağındaki bir Türkiye olacaktır. Müslümanlığı bastırılan bir Türkiye'nin Asya ve Afrika'da kendi başına ve kendi adına mevzi kazanması (yahut şu son yıllarda kazandığı mevzileri koruyup genişletmesi) mümkün olamayacağına göre, Türkiye ister istemez emperyalistlerin taşeronluğunu yapacaktır. Geçmişte böyle oldu, gelecekte de böyle olması isteniyor. Michael Rubin gibi Amerikan faşistleri istiyor böyle olmasını. Emin olun, Başbakan Erdoğan'ın kankası pozlarındaki ABD Başkanı Bush da istiyor. Pentagon da istiyor, CIA de istiyor. Millet çoğunluğunun iradesine, Meclis'e, demokratik sisteme yönelik müdahalelerin 'resmi' gerekçeleri ne olursa olsun, bu müdahaleler kesinlikle “Türkiye'nin bir *********** olarak muhafazası” projesine hizmet ediyor... Anti-Amerikan/anti-emperyalist bir söylemle darbe çığırtkanlığı yapan “ulusalcı” takım, Michael Rubin'lere çalışıyor… Devletin içinde, bu ihanetin önüne geçmeye çalışan ve Türkiye'yi şu müzmin devlet-millet çatışması hastalığından kurtarmaya azmeden kadroların olduğunu öteden beri duyuyorduk (bilhassa Tamer Korkmaz'dan). Dünkü gelişmeler bu kadroların varlığını -bir kere daha- doğrulamış oldu. “Yeni Ankara”nın mimarlarına selam olsun! O Ankara er veya geç payidar olacaktır inşaallah
  2. sigara yasakları kimsenin aklına dikta getirmiyor neden daha aşagıda olanın sınırlandırılması ele alınınca dikta olsun? bireyin ve toplumun saglıgını koruyan kimi uygulamalar emin olun büyük kesimler tarafından her zaman desteklenir buna emin olun.. üç beş kişinin şahsi çıkarı için milyonları tehlikeye atmak ihanettir ... saygıyla kalın
  3. Tayyip Erdoğan tiranlaşacak mı? DENİZ Baykal mutsuz, Hüsamettin Cindoruk öfkeli, Sabih Kanadoğlu şaşkın, Vural Savaş kontrolsüz, Türkan Saylan umutsuz, Canan Arıtman taşkın, Yekta Güngör Özden karamsar, "Ergenekon sanıkları" yılgındır... Buna mukabil... Köksal Toptan rahat, Tayyip Erdoğan muzaffer, Abdullah Gül mütebessim, Fethullah Gülen maddi ve manevi olarak müsterih, Nazlı Ilıcak mağrur, iş dünyası gizliden gizliye iyimser, AKP milletvekilleri "çak" yapmaktadır... tablo budur... Sonuç olarak:Laikler yenilmiş, Tayyip Erdoğan büyük bir zafer kazanmıştır... "Kapatmama kararı"nın matematiğine gizlenen, "laiklerin ağzına bir parmak bal çalma" durumu, sonucu asla değiştirmez... Yani... "Çok ciddi uyarı aldılar", "Mahkeme AKP'nin laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğunu tescil etti" ya da "Bundan böyle daha dikkatli olmak zorundalar" cümlelerinin, tartışmalarda laik kesime argüman olmanın ötesinde hiçbir karşılığı yoktur... O halde vakit kaybetmeyelim ve sorulması gereken soruyu soralım: "Bu zaferin ardından nasıl bir Tayyip Erdoğan portresi çıkacak?" "Tiranlaşma temayülü" artarak sürecek mi? "Firavunlaşma ihtimali" giderek yükselecek mi? "Putinleşme sendromu" daha fazla nüksedecek mi? * * * Tabloya bakalım: "İkinci adam" Çankaya'ya gönderilmiş... "Üçüncü adam" Manisa'da kabuğuna çekilmiş... "Dördüncü adam" başarısız bir başkaldırıya girişerek diskalifiye olmuş... "Arıza çıkarma potansiyeli" taşıyan bütün isimlerin kelleleri gitmiş... "Birinci halka", sadece emir ve talimatları uygular halde. "İkinci halka" ise "Sen Allah'ın lütfusun" tarzında cümlelerle iyiden iyiye mürit psikolojisine kapılmış... Erdoğan'a parti içinde bırakın "Ey Tayyip! Yanlış yaparsan seni kılıcımızla düzeltiriz" diyebilecek babayiğitleri, "gık"ını çıkaracak bir Allah'ın kulu bile kalmamış... Bir "Akşemsettin" yok, bir "Molla Gürani" yok... Oğullarından birinin "Mağrur olma" uyarısı da olmasa... Erdoğan'a "Ey oğul... Bundan böyle..." diye başlayan Şeyh Edebali öğütlerini anımsatacak adam kalmamış... Devam edelim: Anayasa Mahkemesi tehdidi sona ermiş... Rektör değişimleriyle YÖK'ün "hükümet karşıtı eylemlerin odağı" olma durumu büsbütün ortadan kalkmış... Askerin müdahil olma ihtimalinin sıfır olduğu dost düşman herkesin kafasına dank etmiş... "Rakip" desen yok... En esaslı rakip "Parti kapatılsın / Tayyip yasaklansın" beklentisinin arkasına saklandığından şimdi düş kırıklığı içinde debeleniyor. Ortalığı karıştırıp "darbe ortamı" yaratacak başıbozukların bir kısmı kodese tıkılmış... Geri kalanlar ise "kodese tıkılma" tehdidi altında... Ayrıca... Artık bir yandaş medya var... Bir yazar Tayyip'e çaktı mı üstüne çullanacak en az on adet yandaş yazar var... * * * Kısacası... Memleket Tayyip Erdoğan açısından öyle bir gül bahçesine dönmüştür ki... Bir tanecik bile "diken" kalmamıştır... Tiranları doğuran... Firavunları ortaya çıkaran... Putin'i Putin yapan...Koşullardır bunlar... Nefis sahibi bir insan olarak Tayyip Erdoğan'ın bu koşullar altında tiranlaşmaması çok zordur... "Firavunlaşma temayülü"ne karşı tek başına direnebilmesi için müthiş bir efor sarf etmesi gerekir... Yani... Erdoğan çok zorlu, çok çetin bir "büyük cihat" imtihanıyla karşı karşıyadır... Ben bu saatten sonra kendisine bu konuda elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışacağım... Ahmet Taşgetiren Abi, Ali Bulaç Üstat, Nazlı Hanımefendi, Hayrettin Hocam, Fehmi Bey, Gülay Abla... Bence siz de bir omuz verseniz çok iyi olur...Ahmet HAKAN
  4. tabi ki dogru söyledigi tarafları var. ama dikkat edin bu tip yapılanmalar hiç bir zaman sistem ile arasını bozmamışdır. belki siyasette yer kapmak vb. için kim bilir ama sisteme hiç bir noktada itirazlarıda yok bu tip yapıların
  5. türkiye geri dönülmez bir yola girdi bu hergeçen gün daha net anlaşılıyor eskiden olsa on tane askeri darbe, muhtıralar vb. olurdu. ne kadar çırpınsalarda hiç bir şey yapamadılar. bir degil on tane savcı ikinci davayı açsa nafile bunların hepsi süreç içerisinde ayıklanacaklar sistem eksensel kaymaya oturdu bir kere belki yavaş olacak ama geri dönüşsüz olacak degişim
  6. Atatürk hakkında belgeleri ile söylenen ve ingilizlerle girdigi ilişkiler hakkında tek söz edemiyorsun çanakkale geçilmez diyordun, bunada bir açıklık getiremedin o kadar yetkin tarihçiyi de bir kalemde sildin BAKIN ÇOK NET BİR TESPİT, BU RUH HALİ SİZE BİRŞEYLER HATIRLATIYOR MU? ...En iyisi son sözü, bir ara bakanlık da yapmış olan Hüseyin Cahit Yalçın'a bırakmak. Bakın yakın tarihimizdeki hain-kahraman düellosu hakkında bu tecrübeli kalem ne ibret-âmiz laflar söylemiş: "İzzet Paşa kabinesinde mütarekeyi [Mondros'u] imza eden Rauf [Orbay] Bey, bugün âdeta vatan haini oluyor. Çünkü Halk Fırkası'ndan çıkmıştır. İzzet Paşa kabinesinde mütarekeyi kabul eden ve imza etmesi için emir verenler arasında bulunan Fethi [Okyar] Bey ise bugün Millet Meclisi Reisi bulunuyor. Çünkü, henüz Halk Fırkası'na mensuptur. Bu ne mantıktır, bu ne ölçüdür, bu ne mutaassıp fırkacılık [particilik] hissidir?"(6) Tarih yalan söylemez; ama ona yalan söyletilebilir. Tabii yatsıya kadar... Rauf Orbay, Yakın Tarihimiz, cilt IV, İstanbul 1962, s. 180. düzeltilecek o kadar çooook şey yalan varki.. her zaman ki gibi sorulanlara cevap alamıyoruz, alamayızda resmi tarih baştan aşagı tek kişi kültü üstüne kurulu ve dogal olarak baştan aşagı çelişkilerle doludur resmi tarihler resmi ideoloji oluşturmak için hazırlanan metinlerdir sorgulamayan, dogmatik, analitik olmayan, tamamen ezberci ve kullanılmaya müsait hazır kıtalar yetiştirmek içindir resmi tarih

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.