Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Tien ming

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    13
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Tien ming tarafından postalanan herşey

  1. İnsan doğruyu bulmak için Dine mecbur mudur? Siz bir dini kabul etmeseydiniz, iyi ile kötüyü ayırt edemez miydiniz? Kötüyü iyiden ayırabilmek için hep dine mi başvurursunuz? Peki ama kötü olandan iyiyi kendi başına ayıramayan ve ayırmak için dine ihtiyaç duyan insan gerçekten özgür olabilir mi? Tutsaklığı yani dini seçme özgürlüğü olabilir mi? İnsan, diğer insanlarla ortak bir noktada buluşacaksa, bunu tepeden inme emirlerle değilde, o insanlarla anlaşarak yapmamalı mı? Sizin diğer insanlardan beklentilerinize bir insanın ağzından çıkan bir din karar verebilir mi gerçekten? Diğer insanların sizden beklentilerinin ne olduğunu din hakkıyla bilebilir mi? O insanların kendileri daha iyi bilemezler mi bunu; 'Ben şunu beklerim senden?' diyemezler mi? Ya da siz beklentilerinizi söylemek için dine mi muhtaçsınız? Kendiniz farkedemez misiniz beklentilerinizi? Sözün özü şu; İnsan kendi değerlerini kendisi yaratamayacak kadar aciz mi? Siz kendi değerlerinizi ortaya çıkaramayacak ve dine muhtaç olacak kadar aciz misiniz? Din sizi ileri götürebilir. Din sizi geriye de bırakabilir. Ama erişmemiz gereken şey, ortak paydalarımızı bulmak için birbirimize danışmamız gerektiğini kavrayabileceğimiz insanlık düzeyine erişmek değil midir? Farklı farklı ve hep kendisini haklı çıkarmak için olanları çarpıtan bugünden daha ilkel kalmaya mahkum tüm dinlerin, insanları ortak noktada buluşturabilmesi umulabilir mi? Şimdiye kadar hangi din farklılıkları bir arada barındırabilmiş ilelebet? Hemde diğer inançlara saygılı olduğunu söylediği halde! Evet, din sizi ilerletebilir ya da geriletebilir ama K'ung-fu-tzu der ki: 'İleri gitmekle, bir şeye erişememek aynıdır.'
  2. Bir bilenin susuşu vardır, birde bilmeyenin. Bilen susarken, gözleri dolu dolu bakar etrafa. Bilmeyenin bakışları bomboştur. Bilen susarken, bildiği için sustuğunu söylemeye gerek duymaz. Bilmeyen ise 'bildiği için sustuğunu' haykırır. Çünkü kendi eksikliğini kendisi de bilmektedir.
  3. Sadece kendi düşündüklerinin hakikat olduğunu sananlardan başka kim iddia edebilir ki, onun gibi düşünmeyenlerin kötülüklerle karşılaşacağını? Aklındakilerin gerçek olduğunu bilen birisi, öyle düşünmeyenleri niçin tehdit etsin? Kişiyi mutlu edecek olan Erdemdir. İnsanın Erdemli olmaktan başkasına ihtiyacı var mıdır ki? K'ung-fu-tzu der ki: Erdemli olmayan kimseler, uzun zaman yoksulluğa, sıkıntıya ve eğlenceye karşı koyamazlar. Erdem, erdem içinde yer alır. Akıllı olanlar bunu ararlar. İnsanlar, İslamdan önce de mutlu yaşamanın yolunu biliyorlardı. Sevgili ftoyd, yazından anladığım kadarıyla Yaratıcı olarak inandığın şeyden çıkar umuyorsun. Başına kötü birşey gelmesin, hayatın ya da ahiretin yolunda gitsin umudun var. İyi yaşam sürmek herkesin amacıdır ama erdemdir bunu sağlayan. K'ung-fu-tsu der ki: 'Büyük ve Üstün İnsan' erdemi, küçük insansa rahatını düşünür. 'Üstün İnsan' yasalar konusunda kafasını çalıştırır; küçük insansa kendi çıkarını aramaya bakar. Öteki tarafta rahat yaşam sürmeyi amaçlamak ve umduğu yaratıcı bu yüzden memnun olsun diye onun var olduğunu sorgusuz sualsiz ummak, kendi çıkarını aramak değil midir? Kendi inancı, o inanca sahip çıkmayanları düşük görürken, söverken, dalga geçerken, inanmayan kimselerle uğraşırken, inanmayanlar aynısını yaptığında eleştiren insan tutarsız değil midir?
  4. Bir insanın İslamın yaratıcısının korku kültürünü mü öğütlediğini bilebilmek için Müslüman olmaya gerek yoktur. Olmadığını düşündüğüm İslamın yaratıcısında zaten korkmuyorum ama bu sizin var olduğunu düşündüğünüz İslamın yaratıcısının korku kültürü yarattığını yalanlamaz. Bahsettiğimiz şey müslüman olmayanların dine çağrılması değil. Cehennem inancının temelinde korku kültürünün yattığıdır. Cezalandırıcı bir Yaratıcının sevgi kültürü yaratabileceğini hangi erdemli akıl kabul edebilir? Hemde ne kadar iyilik yapmış olursanız yapın, cennete ya da cehenneme gitmeniz için tek gerekli şeyin "Allah'a İnanmak" pasaportu olduğunu düşünürsek. O pasaport olmadan ne kadar iyi olursanız olun Cennete giremezsiniz. Söyler misiniz bana, tek derdi kendisine inanılması olan yaratıcı bencil ve egoist değil midir? Benim o çocuğun söylediği şeye gülmem ve inanmamam, çocuğun o düşünceye sahip olduğu gerçeğini değiştirir mi? En basit mantıkları hata ile yürüten birisiyle tartışmak, akla ziyan değil midir? En fazla sevdiğin bile korkulmasının salık veren bir inanç sisteminin, korku kültürü aşılamadığını nasıl iddia edebilirsiniz? Yaratıcının korkunçluğu ortadayken, bu korkunçluğu kılıflara bürümek ne kadar adildir? Bir ayetin yalan olabileceğine ihtimal vermeden sorgulamanın tek niyeti, o ayeti haklı kılmaya çalışmak değil midir? Kendi keşfetmediği halde öğretilenleri haklı kılmak için sorgulayan bir insana ne kadar güvenilebilir? Çelişkisini farkedince yeni yeni kılıflar türeten bir kimse için, sorgulamasına güvenilir denilebilir mi, her zaman kendisini haklı çıkarmaktan başka gayesi yoksa?
  5. Bizanslılara Yunan mı dediniz!? Filozof Tsang dedi ki: "Yetenekli olan insanlar, olmayanlara soru sorabilir. Çok seyi olanlar, hiçbir şeyi olmayanlara soru sorabilir. Bir şeyi olan kimse, hiçbir şeyi yokmuş gibi davranır. Dolu bir şeyi boş kabul eder. Suçu oldugu halde savaşıma girişmez." Bilmediği halde konuşmak, bilmeyenlere ait bir davranıştır.
  6. Hangi iyi şey tüm insanlara hitap etmez ki? Fakat tüm tehditlerini insanlara yönlendiren bir yaratıcının var olduğunu düşünmek kadar kötü olan diğer şey o yaratıcının tehditlerine tüm insanlığı muhatap kılmaktır. İşte korku kültürünün temeli korkunç bir yaratıcı hayalidir. Bir kitabı sorgulamak için o kitabı yolladığı düşünülen hayale kapılmak gerekir mi? Kuran'a inanan birisi, Kuran'ın emri gereği tek bir ayetinden şüphe bile edemez. O yüzden sorgulayamaz, sorgularsa inanan olamaz. Size göre de Kuran'a inanmayan kimse de sorgulayamaz. Yani insanlar Kuran'a inansa da, inanmasa da onu sorgulayamaz. Peki laf oyunları ile kendi inancını perdeleyek sunmak ve daha en baştan kendisini eleştirilemezler ve sorgulanamazlar arasına yerleştirmek ne kadar samimicedir?
  7. Yaratıcı "Öldürecekseniz benim adıma öldürün, gazi olun" diyorsa, kendisi için ölüm isteyen yaratıcı cani'dir. Oysa Yaratıcı şöyle dememeli miydi: "Bana inanmasa da, benim için affedin". Ben Öç almak için Cehennem gibi tesisler kuran bir Yaratıcıya inanmıyorum. Ben dinleri umursamam, insanın tek ihtiyacı olan şey Erdem değil midir? İnancınız size, sizin inandığınız Yaratıcıya inanmıyor diye anne ve babanızı düşman bellemenizi emrediyorsa, onu emreden Yaratıcı nasıl bağışlayıcı olabilir? Bu din nasıl erdem verebilir? "Bana inan, inanmazsan yanarsın. İnanırsan şu ibadetleri yapmak zorundasın" diyen bir Yaratıcı ne kadar özgürlük vermiştir yarattıklarına? Yarattıklarına Erdemli olmayı öğütlemeyen bir Yaratıcı, ne kadar adil olabilir? Yaptıklarından sorumluysa insan, ona ibadeti yükleyen Yaratıcı da kim oluyor? Yaşamda kalmak, karanlıkta bir ateşi canlı tutmak ve aydınlatmak gibidir ama o ateşi ormana yaymak utanılacak şeydir. Oysa kişi Yaratıcıyı hatırlatacak ibadeti kendisi gibi bilir. Doğa'nın muhteşemliğini, hiç var olamamış bir hayale ait bilmek haksızlık değil midir? K'ung-fu-tzu dedi ki: "Büyük ve Üstün insan dünyada bir şeye karşı ne düşkünlük gösterir, ne de onu küçümser. O, doğru olan şeyi izler." Lâ Allahé il-T'ien. K'ung-fu-tzu Resûlul-T'ien
  8. Yaratıcıda en ufak bir kin ve öç alma kırıntısı varsa, o yaratıcı Erdemsizdir. Cehennem ise Öç Alma Ocağıdır. İnsanlardan, kendisine inanmıyor diye öç alan yaratıcının, tüm iyi insanları, kendisine inanan bir insandan aşağı görmesi, o yaratıcının yarattıklarına ve yarattıklarının yarattığı değerlere değer vermediğinin kanıtı değil midir? Böyle çok kusurlu bir yaratıcıyı ancak insan tasvir edebilir, eksiksiz yaratıcı böyle mi olur? Lâ Allahé il-T'ien. K'ung-fu-tzu Resûlul-T'ien
  9. Yaratıcı kendi memnuniyeti için kural koyuyorsa, onun Erdemli bir Yaratıcı olduğunu kim söyleyebilir? İnsan yaratıcının gönderdiğinden daha değerli bilgi üretebiliyorsa, insan yaratıcından daha erdemlidir. Kendisi için öldürmeyi emreden bencildir, insan yaratıcıya inanmasa da yaşamayı hakeder savaşta bile.
  10. K'ung-fu-tzu dedi ki: "Bir bilgin ağırbaşlı değilse, ona karşı saygı gösterilmez. Onun bilgisi de sağlam değildir." Bkz. "Lun-yü; Konuşmalar" adlı eser. Lâ Allahé il-T'ien. K'ung-fu-tzu Resûlul-T'ien
  11. Sebebi ne olursa olsun yarattıklarını, birbirlerinin canlarını almaları için görevlendiren bir yaratıcı erdemsizdir. Kim düşünebilir ki yaratıcının gönderdikleri gerçek olsun ve yaratıcıdan geldiği halde insanlar ona inanmasınlar. Bir tane bile inanmayan varsa, yaratıcında gelmiş değildir. Lâ Allahé il-T'ien. K'ung-fu-tzu Resûlul-T'ien
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.