Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Düşünce ve Eylem

Φ Yeni Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Düşünce ve Eylem - Başarıları

Acemi

Acemi (1/14)

  • İlk İleti
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. 6. ENGELS VE DEMOKRASİNİN AŞILMASI Engels, "sosyal-demokrat" adlandırmasının bilimsel yanlışlığını gösterirken, bu nokta üzerindeki düşüncesini açıklamıştır. 1870 yıllarında, en başta "uluslararası" konulara olmak üzere, çeşitli konulara ayrılmış yazılarından meydana gelen derlemenin (Internationales aus dem Volksstaat), [43] 3 Ocak 1894 tarihli önsözünde, yani ölümünden bir buçuk yıl önce, Engels, yazılarında "sosyal-demokrat" değil, "komünist" sözcüğünü kullandığını, çünkü bu dönemde, Fransa'da prudoncuların, Almanya'da lasalcıların kendilerine sosyal-demokrat dediklerini yazar. Ve şöyle sürdürür: "... Marks için de, benim için de, kendi öz görüşümüzü dile getirmek için bu kadar esnek bir deyimi kullanmakta kesin bir olanaksızlık vardı. Bugün durum değişmiştir; ve bu sözcük ("sosyal demokrat"), gene de elverişsiz (unpassend) kalmasına karşın, ekonomik programı yalnızca genel olarak sosyalist değil, açıkça komünist olan bir parti için, son siyasal ereği tüm devletin, dolayısıyla demokrasinin ortadan kaldırılması olan bir parti için, gerektiğinde pekâlâ kullanılabilir (mag passieren). Ayrıca, gerçek (altı Engels tarafından çizilmiştir) siyasal partilerin adları hiçbir zaman (sayfa: 107) kendilerine tam olarak uymaz; parti gelişir, adı olduğu gibi kalır." Diyalektikçi Engels, yaşamının son günlerinde de, diyalektiğe bağlı kalır. Marks ve ben, der, parti için kusursuz, bilimsel bakımdan doğru bir ada sahiptik, ama o zamanlar gerçek proleter partisi, yani proleter yığın partisi yoktu. Şimdi (19. Yüzyılın sonu), gerçek bir parti var, ama adı bilimsel bakımdan doğru değil. Ne çıkar; bu ad "kullanılabilir"; yeter ki parti gelişsin; yeter ki, adının bilimsel bakımdan doğru olmadığı aklından çıkmasın ve onu doğru yönde gelişmekten alıkoymasın! Belki şaka yapmayı seven biri, biz Bolşevikleri de, Engels gibi avutmaya kalkabilir: Gerçek bir partiye sahibiz; hayran olunacak biçimde gelişiyor; öyleyse, şu saçma ve barbar "bolşevik" sözcüğü 1903 Brüksel - Londra kongresinde çoğunluğu kazanmış olmamız gibi tamamen rastlantısal bir olgudan başka bir şey anlatmamasına karşın, pekâlâ "kullanılabilir"... Cumhuriyetçiler ve "devrimci" küçük-burjuva demokrasisi tarafından Temmuz-Ağustos 1917'de partimize yapılan kıyıcılıkların "bolşevik" sözcüğünü halkın gözünde o kadar onurlu bir duruma getirdiği şu anda; bu kıyıcılıkların, ayrıca, partimiz tarafından gerçek gelişmesi içinde başarılan engin tarihsel ilerlemenin bir belirtisi olduğu şu anda, belki ben bile, Nisan'da yapmış olduğum öneriyi, partimizin adını değiştirme önerisini, ileri sürmeye çekinebilirim. Belki, arkadaşlara bir "kompromi" (uzlaşma) önerebilirim: "Bolşevikler" sözcüğünü ayraç içinde koruyarak, partimize Komünist Parti adını vermek biçiminde bir kompromi. Ama partinin adlandırılma sorunu devrimci (sayfa: 108) proletaryanın devlet karşısındaki tutumu sorununun yanında son derece önemsiz kalır. Devlet üzerindeki alışılmış düşüncelerde, Engels'in burada sözü edilen önsözünde dikkati çektiği ve yukarıda değinmiş bulunduğumuz yanılgıya gerçekten sık sık düşülüyor; devletin ortadan kalkmasının, demokrasinin de ortadan kalkması olduğu; devletin sönmesinin, demokrasinin de sönmesi demek olduğu sık sık unutuluyor. Böyle bir sav, ilk bakışta çok tuhaf ve anlaşılmaz görünür; belki de azınlığın çoğunluğa boyuneğmesi ilkesine uyulmadığı bir toplumsal düzenin kurulmasını istediğimize inananlar çıkacaktır; çünkü, eninde sonunda, demokrasi bu ilkenin kabulü demek değil midir? Hayır. Demokrasi ile azınlığın çoğunluğa boyuneğmesi özdeş şeyler değildir. Demokrasi, azınlığın çoğunluğa boyuneğmesini kabul eden, tanıyan bir devlettir; başka bir deyişle, demokrasi, bir sınıf tarafından bir başka sınıfa, nüfusun bir bölümü tarafından nüfusun bir başka bölümüne karşı, sistemli zor uygulamasını sağlamaya yarayan bir örgüttür. Biz, devletin, yani tüm örgütlenmiş ve sistemli zorun, genel olarak insanlar üzerinde uygulanan her tür zorun ortadan kalkmasını son erek olarak alıyoruz. Biz, azınlığın çoğunluğa boyuneğmesi ilkesine uyulmayacağı bir toplumsal düzenin çıkagelmesini beklemiyoruz. Ama biz, sosyalizmi yürekten dileyerek inanıyoruz ki, sosyalizm, evrimi içinde komünizme varacak, ve sonuç olarak, insanlara karşı zora başvurma zorunluluğu, bir insanın bir başka insana, nüfusun bir bölümünün nüfusun öteki bölümüne boyuneğme zorunluluğu (sayfa: 109) büsbütün oltadan kalkacaktır; çünkü insanlar, zor ve boyuneğme olmaksızın, toplum halinde yaşamanın yalın koşullarına uymaya alışacaklardır. Engels, işte bu alışma öğesinin altını çizmek için, "yeni ve özgür toplumsal koşullar içinde yetişmiş", ve demokratik cumhuriyetinki de içinde, her türlü devletten, "bütün bu devlet hurdasından kurtulacak durumda" olacak bir yeni kuşak'tan sözeder. Bu noktayı aydınlatmak için, devletin sönmesinin ekonomik temellerini çözümlemek gerekir. (sayfa: 110)
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.