Zıplanacak içerik

drumert

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

drumert tarafından postalanan herşey

  1. Kadınlaradüşen huriler diyosun.Bak şu ayete:İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olmak üzere, kendilerine sunulacak. Orada çok temiz ZEVCELER de onların. Hem onlar orada ebedî kalacaklar. (BAKARA/25) Zevceler diyor Allah.Ne demek zevce?Eş demek değil mi.Yani kadınlara da temiz eşler vadediyor Allah.
  2. Allah Kuran'da kimi yerde kadınlara, kimi yerde erkeklere seslenmiştir.Mevzu ayetlerde de erkeklere sesleniyor.Fakat bu cennetin erkekler için hazırlanmış olduğu manasına gelmiyor.Bakın şu ayetlere: İşte bütün bu hükümler, Allah'ın koyduğu hükümler ve çizdiği sınırlardır. Kim Allah'a ve Peygamberine itâat ederse Allah onu altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır. İşte büyük kurtuluş budur. (NİSA/13) Muhacir ve Ensar'dan İslâm'a ilk önce girenlerin başta gelenleri ve iyi amellerle onların ardınca gidenler var ya, işte Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah'dan razı oldular ve onlara, altlarında ırmaklar akan cennetler hazırladı ki, içlerinde ebedi kalacaklar. İşte büyük ve muhteşem kurtuluş budur. (TEVBE/100) İman edip salih ameller işleyenler, işte öyleleri de cennet ehlidirler ve orada ebedî kalıcıdırlar. (BAKARA/82) Allahtan korkanlar, elbette cennetlerde ve pınarların başındadırlar. (HİCR/45) Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, altlarından ırmaklar akan cennetler vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardır. Hem de Adn cennetlerinde hoş meskenler vaad etmiştir. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte asıl büyük kurtuluş da budur. (TEVBE/72) Allah, müminlerden, canlarını ve mallarını, kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır: Allah yolunda çarpışacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler. Bu, Tevrat'ta da, İncil'de de Kur'ân'da da Allah'ın kendi üzerine yüklendiği bir ahittir. Allah'dan ziyade ahdine riayet edecek kim vardır? O halde yaptığınız alış-veriş ahdinden dolayı size müjdeler olsun! Ve işte o büyük kurtuluş budur. (TEVBE/111) İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olmak üzere, kendilerine sunulacak. Orada çok temiz zevceler de onların. Hem onlar orada ebedî kalacaklar. (BAKARA/25) O gün inanan erkekleri ve inanan kadınları görürsün ki nurları, önlerinde ve sağlarında koşuyor. (Kendilerine): "Bugün müjdeniz altlarından ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacağınız cennetlerdir." (denilir) İşte büyük kurtuluş budur! (HADİD/12) DİKKAT EDERSENİZ BU AYETLERDE KADINLARIN İHMAL EDİLMEDİĞİ AÇIKTIR.AYETLERDE ERKEKLER DEĞİL;KADIN,ERKEK TÜM MÜMİNLER ELE ALINMIŞTIR.
  3. Afiyet olsun dostum.Allah'ın yasakladığı birşey yapmışsın ama hemen cehennememi gideceğim diyerek müslümanlıktan ne kadar anladığını belli etme bari.Senin nereye gideceğini ben bilemem.Belki bir iyiliğinden dolayı Allah o yanlışlarını da bir anda siliverir ve seni cennetine koyar inşallah.Allah öcü değildir kardeşim.Bu müslümanlar Allah'ı öle tanıttılar belki sana ama o kafandaki Allah tasavvurunu bir an önce sil bence. Bir de ricam sürekli cennetteki hurileri filan ağzınıza alıp müslümanların inancıyla alay etmeyin olur mu?Niye mi?Çünkü belki birgün Allah sana da hidayet eder de sonra bu alay ettiğin şeylerden utanırsın..
  4. Sen tüketenlerin sağlıksız olmadıklarını nerden biliyosun.İlla ölmeleri mi lazım adamların.İkincisi biz yasaktan bahsediyoruz sen müslümanların neden çok alkol sigara kullandıklarını soruyorsun.Sigara,alkol de yasak İslamda ama çok kullanmaları,müslümanların yanlışıdır konuyla ne alakası var.
  5. Allah birşeyi haram kıldıysa mutlaka insan için o şeyde zarar vardır.Ama dini reddeden arkadaşlar için domuz etinin zararlarını araştırdım.Bakın bilim ne diyor: ZEHIRLI MADDELER Domuz eti cok yaglidir. Yenildigi takdirde, bu yag kana gecer. Böylece kan, yag tanecikleriyle dolmus olur. Kandaki bu fazla miktardaki yag; atar damarlarin sertlesmesine, tansiyon yükselmesine ve kalb infarktüsüne sebep olur. Ayrica, domuz yagi icerisinde "sutoksin" denilen zehirli maddeler mevcuttur. Vücuda giren bu zehirli maddelerin disari atilmasi icin, lenf bezlerinin fazla calismalari icab eder. Bu durum, bilhassa cocuklarda lenf dügümlerinin iltihaplanmasi ve sismesi seklinde kendini gösterir. Hasta cocugun bogaz bölgesi anormal bir sekilde siserek, adeta domuza benzer. Bu sebeple, bu hastaliga "domuz hastaligi" (skrofuloz) adi verilir. Hastaligin ilerlemesi halinde, bütün lenf bezleri cerahatlanarak siser. Ates yükselir, agri baslar ve tehlikeli bir durum ortaya cikar. FAZLA MIKTARDA KÜKÜRT Domuz etinde bol miktarda bulunan sümüksü bag dokusu, kükürt yönünden cok zengindir. Bu sayede, vücuda fazla miktarda kükürt alinmis olur. Bu fazlaliksa; kikirdak, kas ve sinirlere oturarak eklemlerde iltihaplanma, kireclenme ve bel fitigi gibi cesitli hastaliklara yol acar. Domuz eti devamli yenirse, vücuttaki sert kikirdak maddesinin yerini, domuzdan gecen sümüksü bag dokusu alir. Bunun sonucu olarak, kikirdak yumusar; vücut agirligina tahammül edemeyerek altinda ezilir. Böylece, eklemlerde bozulmalar meydana gelir. Domuz eti yiyenlerin elleri peltelesir, yag tabakalari tesekkül eder. Mesela yiyen kimse sporcuysa; yorgun, tembel ve hareketsiz olur. Bazi futbolcular bu sebeple mesleklerinden olmuslardir. ASIRI BÜYÜME Domuzda büyüme hormonu da cok fazladir. Dogdugu zaman birkacyüz gram olan domuz yavrusu, alti ayda yüz kiloya (!) erisir. Bu kadar süratli gelisme, büyüme hormonunun fazlaligi sebebiyledir. Domuz etiyle fazla miktarda alinan büyüme hormonu, vücutta doku sisliklerine ve iltihaplanmalara yol acar. Burun, cene, el ve ayak kemiklerinin anormal bir sekilde büyümesine ve vücudun yaglanmasina sebep olur. Büyüme hormonunun en etkili yönü, kanserin gelismesine zemin hazirlamasidir. Nitekim domuz kesim isiyle ugrasanlar, erkek domuzlarin belli bir yastan sonra kansere yakalandiklarini ifade ederler. DERI HASTALIKLARI Domuz etinin ihtiva ettigi histamin ve imtidazol denilen maddeler, deride kasinti hissi uyandirir. Ekzama, dermatit, nörodermatit gibi iltihabi deri hastaliklarina zemin hazirlar. Bu maddeler ayrica; kan cibani, apandisit, safra yollari hastaliklari, toplar ve damar iltihaplari gibi hastaliklara yakalanma ihtimalini artirir. Bu sebeple doktorlar, kalb hastalarina domuz eti yememelerini tavsiye ederler. DOMUZ ETI VE TRISIN Domuz eti ile insana bulasan tehlikeli hastaliklardan birisi de Trisin [oku: Trischin] hastaligidir. Domuzlar bu hastaligi trisinli fare yemek veya trisinli domuz eti ile beslenmekle alirlar. Fakat Trisin domuzlarda agir bir hastalik yapmaz. Halbuki insanlarda, cok tehlikeli ve öldürücü bir hastalik meydana getirir. Domuz etiyle alinan Trisin kurtcuklar, mide ve bagirsak yoluyla kana gecer. Böylece de, bütün vücuda yayilirlar. Trisin kurtcuklari özellikle cene, dil, boyun, yutak ve gögüs bölgelerindeki kas dokularina yerlesirler. Cigneme, konusma ve yutma adelelerinde felcler meydana getirirler. Yine kan damarlarinda tikanikliga, menenjit ve beyin iltihabina sebep olurlar. Bazi agir vakalar, ölümle sonuclanir. Bu hastaligin en kötü tarafiysa, kesin bir tedavi seklinin olmamasidir. Trisin hastaligi, bilhassa Avrupa ülkelerinde yaygindir. SIKI veteriner kontrolleri yapilmasina ragmen, Isvec, Ingiltere ve Polonya'da Trisin salginlari görülmektedir. Yurdumuzdaysa, yerli hristiyanlarin disinda Trisin hastaligi görülmemistir
  6. Çoğu kişi tanır.Deist camiada saygın bir yere sahip.İsmini vermeyeceğim.İslam karşıtlığına bakın ne hallere düşürmüş kendisini:İSLAM DOMUZ ETİNİ YASAKLADI YA ! : "Kaldi ki, domuz besiciligi karlı bir istir. Domuz, bir yılda 15-20 yavru dogurur bir senede. Bir domuz, kesilme zamanına bir seneden kısa surede gelir.Kesilme zamanında 150 kilo tartar....Bugun, et fiyatlarının yukseklıgı karsısında yeterince et alamayan kisiler, domuzun pazara girmesi ile, daha ucuza daha cok et alabilirler... Devam ediyor beyimiz: " ABD ve Avrupa'nın onde gelen gelismis ulkelerinde, domuz eti bol miktarda, salam, sucuk, sosis, lop et olarak tuketilir. Ve, bu ulkelerin insanları, daha gelismis daha yapılı vucuda sahiptirler, daha uzun boyludurlar. Sporun her sahasında daha basarili olurlar, cunku daha saglam bir vucuda sahiptirler. Beyinleri de daha iyi calısır, bilim-teknik, ekonomi alanında daha ileridedirler. Ulkeleri daha gelismis, daha temizdir. Yollar, evler, arabalar, evlerindeki esyalar, hersey.. Daha gelismis ve daha moderndir. (Bunlar, akıllı olduklarını gosteriyor). Cunku, bu insanlar, cocukluklarından beri "yeterli hayvansal protein ve et" tuketiyorlar. Bu da et verimi yuksek domuz sayesinde oluyor...." DEMEKKİ BİZİM KALKINAMAMAMIZIN SEBEBİ İLİM,OKUMA,DÜŞÜNME ARAŞTIRMAMA EKSİKLİĞİ ...DEĞİL DOMUZ ETİ YEMEMEMİZMİŞ!?...BU ARADA EN SON IRAK, VİETNAM,GERİYE GİDERSEK KIZILDERİLİ,ÇİN,ASYA,HİNDİSTAN,AFRİKA'DAKİ SÖMÜRÜLERİNE BAKMADAN ONLARI DA ÖVMEK ANCAK ESKİ BİR DEVRİMCİ DOMUZ AŞIĞINA AİT BİR ÖZELLİK OLMALI! Daha bitmedi:ÇOK YAŞAMANIN SIRRI DA ÇÖZÜLDÜ!:SPOR,YÜKSEK YAŞAM STANDARTLARI,BİLGİ..FALAN DEĞİL : " Domuz eti yemeyen Islam ulkelerindeki insanlara gore cok daha fazla yasıyorlar. Demek ki, daha saglıklılar. Demek ki, yedikleri domuz etinin bir zararı yok.. Bilakis, faydası bile olabiliyor..Din yasaklamıs" diyerek, bilimsel gecerligi olmayan kısıtlamaların esiri olmamak lazımdır" BİLİMSEL GEÇERLİLİĞE BAKAR MISINIZ LÜTFEN?!BU ARADA BILIMSEL ISPATLANAN DOMUZUN SAĞLIGA ZARARLARINA GIRMEYECEĞİM BILE !-KANSOREJEN ICERIGI,TRİŞ,AŞIRI YAĞ...VS Ne diyelim Allah hidayet etsin..
  7. Özellikle din gibi inanç sistemleri kılıçla filan kolay kolay kabul ettirilemez.Hele ki Türklerden bahsediyorsun.Canını verir dinini vermez bu millet.Senin mantığınla bakarsak olaylara,müslümanken de bu millete bir sürü saldırı düzenlendi.Kimi hıristiyanlaştırmak için bıçak dayadı,kimi yahudileştirmek için.Sonuç?Sonuç Çanakkaledeki gibi vahim oldu onlar için.Şartlar ne olursa olsun dininden vazgeçmedi bu millet.Vazgeçmeyecek te!
  8. Bunları halka anlatmalısınız öyle mi?Anlatsanız ne olacak?Sen bu anadolu halkının kalbinden imanı söküp almanın ne kadar zor hatta imkansız olduğunu anlamadın mı hala? Zaten yeterince İslam düşmanlığı yapılıyor bu ülkede merak etme sen.Ama bu anadolu insanı İslam'ı doğru anladı çok şükür.Ne fırtınalar atlattı da yine sarsılmadı.O yüzden bence yorma kendini dostum.Sen iman edersin de, bu güzel anadolu insanı inkar etmez!
  9. Sen kötüysen bunun sorumlusu Allah değil sensin.Allah sana iyiyi ve kötüyü gösterdikten sonra irade vermiş.Sen de bu iradeyi kullanarak iyiyi ya da kötüyü seçiyorsun.Kimin kalbi mühürlü bunu yalnız Allah bilir. İnatlaşmak yerine dini anlamaya,yaşamaya çalışsan daha iyi olmaz mı senin için?Dinsizlik ne işe yarıyor birkaç tane meyvesiyle gösterir misin bana?Ben sana birsürü faydasını söylerim.İyilik,doğruluk,güzel ahlak... "MÜSLÜMANLARDAN MÜSLÜMANLIĞA KAÇINIZ . " ( M. İKBAL )
  10. Öncelikle şunu belirteyim.Söylediklerinin hiç bir dayanağı yok.Müslümanlara bakıp İslamiyeti kötülüyorsun.Bu çok açık.Ben de mesela lenine bakarak marksizmi kötülerim bu da senin hoşuna gitmez heralde.Merak etme ben böyle bişey yapmam.İlk önce marksizmi öğrenirim.Herneyse şimdi iddalarına cevap vermeye çalışayım. Müzisyenlik, ressamlık, heykeltraşlık, opera vs. haramdır diyosun.Böle bi hükümde bulunuyosan bunu Kur'andan bir ayetle irtibatlandırda aydınlanalım değil mi?MÜZİSYENLİK,RESSAMLIK,HEYKELTRAŞLIK,OPERA,SPOR VS. MÜSLÜMANLIKTA BIRAK HARAM OLMAYI BİRÇOK ALİM TARAFINDAN RUH SAĞLIĞINA FAYDALI OLDUĞU GEREKÇESİ İLE SEVAP OLARAK GÖRÜLMÜŞTÜR.Bu bir. İkincisi müslümanların fizikte, kimyada,matematikte vs. geri olduğunu söylüyosun.Ben de yazı da bundan şikayet ediyorum.Sorun İslam'da değil müslümanlarda diyorum.Bak bunun ispatı bir hadis nakledeyim sana:'BİR SAAT HERHANGİ BİR İLİM DALIYLA UĞRAŞMAK,YETMİŞ SENE YAPILMIŞ NAFİLE İBADETTEN HAYIRLIDIR'diyor Efendimiz.YANİ BİR İNSAN BİR SAAT MESELA FİZİK ÇALIŞSA YETMİŞ SENE KILDIĞI NAFİLE NAMAZDAN DAHA FAZLA SEVAP KAZANACAK! Ama biz müslümanlar fizikle,bilimle uğraşmak değil de sadece İslami ilimlerle uğraşarak Allah'a daha sevimli gözükeceğimizi zannediyoruz.Sen Kur'anın neresinde gördün söylermisin fizikle,iktisatla,matematikle uğraşmayın,yalnız Allah'ı zikredin,tekkelere kapanın,ilim yapacaksanız sadece fıkıh,ilmihal,kıyas vs. İslami ilimlerle uğraşın(!) var mı böle bi ayet? Allah dinini doğru anlayanlardan eylesin..
  11. Kötülük, iyiliğin bilinmesine neden olur.İyiliğin önemi ve değeri, kötülük ortaya çıkınca anlaşılır.Dolayısıyla kötü olmasa iyi de olmayacaktı.Yani hayatın bi anlamı olmayacaktı.Anlamsız bi hayat da çekilmezdi heralde.Arasıra kötüleri gördükçe iyilerin kıymetini anlıyoruz.Bişey daha söyleyim semazen sen inanmıyosun ama kötüler olmasaydı cennet cehennem de olmayacaktı.
  12. Kullanışlı tavşana cevap:Dersine iyi çalışmışsın.Turan Dursun,İlhan Arsel gibi İslam'ı hiçbir zaman anlamamış ve anlamaya da çalışmamış insanların kitaplarını okuyarak dini öğrenemeyeceğini söylemek isterim.. 1)İslam'da kadın hakları:Peygamberimizin ağzından uydurulan, mevzu - yalan hadisleri ve anlamı saptırılan ayet-i kerimelerin yorumunu bir kenara bırakırsak İslamiyet’i tanımayan bazı insanlar İslamiyet’te kadınlara değer verilmediği kadının erkeğin yarısı kabul edildiğini iddia etmektedirler.Evet Allah kadın ve erkeği eşit yaratmamıştır.Her ikisini de insan olma yönünden, akıl, bilgi, kültür yönünden eşit olsa da, kadın erkekten daha duygusal daha hissidir. Erkek ise daha katı, olaylara daha sert,duygusal yoğunluğu az olan bir açıdan bakar. Bu psikolojik yönden farklılıktır. Biyolojik yönden, erkekte kas daha fazla iken kadında yağ daha fazladır. Bu durum erkeğin kadından üstün olduğunu göstermez.Kadın daha duygusal erkek daha az duygusal, kadın daha çok acır, sevgi hayatında daha önemli bir yer kapsar, erkekte ise daha az. Erkek daha güçlü-kaslıdır, kadın daha az güçlü ve kaslı... Her iki cinsinde üstün- eksik yönleri vardır. (Akılda, düşüncede ... her iki cinside eşittir ve birbirlerini geçebilirler.) Bu durum erkeğin üstünlüğünü veya kadının zayıflığını göstermez. Aksine bu durum her iki cinsin ayrı yaratılış özelliklerinin doğal sonucudur. Bunu kabul etmeli, yaşam tarzımızı buna göre ayarlamalıyız. İslam kadın - erkek eşitliğini değil kadın erkek adaletini savunur. Eşitlik adalet demek değildir. Eşitlikte mesela, kadına da erkeğe de 100 kg yükte 50 şer kilo her iki cinse vermek vardır. Adalette daha kaslı olan erkeğe daha fazla daha az kaslı kadına daha az yük vermek vardır. Yaratılış özelliğini kabul bunu gerektirir. İslam'da kadının ikinci sınıf olmadığını ispatlayan ayet ve hadisleri yazmayacağım.Söylediklerine dinin kendi içinden cvp vermek senin tatmin etmeyecek bunu biliyorum çünkü dini reddediyosun. Yine yazında İslam'ın şiddeti övdüğününden bahsetmişsin.Birkaç tane de ayetle bunları ispata kalkmışsın.Ayetlerdeki ifadeleri metnin ana akışından kopararak farklı anlamlara çekmeye çalışmış ve konuyu tümüyle farklı şekilde yorumlanmışsın.Oysa bu ayetler Kuran’ın genel mantığı ve konunun akışına göre değerlendirilse durum daha net anlaşılacaktır. Tövbe suresinde ki ayet şöyledir: Kendilerine kitap verilenlerden, Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resûlü’nün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini (İslam'ı) din edinmeyenlerle, küçük düşürülüp cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar savaşın. (9 Tövbe Suresi, 29) Ayetteki ifadeye dikkat edilirse burada savaşmanın emredildiği insanlar tüm kitap ehli değildir. Bunlar kitap verilenlerden bir gruptur. Bunlarla savaşmak istenmesinin nedeni yine onları Müslümanlarla savaşmalarından dolayıdır. Eğer tövbe suresi başından itibaren okunursa konu anlaşılacaktır. Savaş ile ilgili ayetler Kuranın bütünlüğü içinde değerlendirmek lazımdır. Bu iddiaların aksine Kuran’a göre savaş savunma amaçlı yapılmalıdır. Başka insanların topraklarını fetih etmek için yapılan savaş Kuran’a göre dini bir savaş olamaz.Allah bu tarz bir savaşı yasaklamaktadır. Bakara suresinde şöyle buyrulmaktadır: Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah aşırı gidenleri sevmez.Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir. Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte böyledir. Onlar, (savaşa) son verirlerse (siz de son verin); şüphesiz Allah, bağışlayandır esirgeyendir. (2 Bakara Suresi, 190/192) Bu ayetlerden anlaşıldığı gibi savaş ancak savaşanlara karşı yapılır. Üstelik bu savaşta aşırılığa gidilmemesi için Allah inananları uyarmaktadır. Savaş esnasında karşı taraf savaşa son verip aman dilerse, Müslümanlar buna uyar ve savaşa son verirler.Kuran’da savaş ancak savunma amaçlı olduğunu yukarıdaki ayetlerde görmüştük. Bunun dışında saldırı olduğunda ise Allah Müslümanların bu saldırganlığa karşı cevap vermelerini ve tüm güçleriyle bu mütecavizlerle savaşmalarını ister.Allah Müslümanlardan zayıf bırakılmış, eziyet gören, muhtaç insanlar için yine onları koruma amaçlı savaşa izin vermektedir: Karşınızdaki grup hangi dinden olursa olsun eğer barış içinde yaşamak istiyorsa, bunlara karşı inananların yaklaşımı Kuran’a göre sadece dostane bir yaklaşım olabilir! Son olarak İslam'da el kesme cezası var mıdır?Kur'andaki bu ayeti nasıl anlamalıyız? Bu durum; "Erkek hırsız ve kadın hırsızın, yaptıklarından ötürü Allah tarafından ibret verici bir ceza olarak, ellerini kesin. Allah Güçlü'dur, Hakim'dir." Maide 38 ayetinde bildirilmektedir. Hırsızın elinin kesilmesi cezası İslamın toplum olarak yaşandığı islam toplumunda devlet tarafından uygulanan bir cezadır. Yoksa ferden uygulanan bir ceza değildir. Devletin uygulamadığı bir yerde fertler uygulayamaz. Zaten ceza dediğimiz zaman ancak devlet otoritesi ile uygulanan yaptırımlar akla gelir. Bununla birlikte bu ceza uygulamadan çok psikolojik olarak yüksek bir caydırıcılık özelliğine sahiptir. Bir kişinin eli kesilse binlerce kişi bu fiilden vazgeçecektir. Bu ceza her hırsızlığı kapsamamaktadır belli bir miktarın üstünde yapılan hırsızlıklar için verilen bir cezadır. Bundan başka onlarca şart taşımaktadır ki bir hırsıza bu cezanın uygulanması için gerçekten bunun "hır" ı bozulmuş bir hırsız olması gerekir. Zaruri ihtiyacını karşılamak için çalana ceza verilmez ve kıtlık zamanında bu ceza uygulanmaz. Hz Ömer kıtlık yıllarında bu cezayı uygulamamıştır. Nitekim önce insanları hırsızlığa iten etkenler ortadan kaldırılıp daha sonra bu ceza uygulanabilir. Yoksa şimdiki ortamda bu ceza uygulanırsa insanlara zulüm yapılmış olur. Savaş ayetlerinde olduğu gibi savaş olmadan uygulama yapılamaz. Osmanlı devletinde yaklaşık altıyüz sene boyunca ancak bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar insanın eli kesildiği bunun sayesinde de binlerce insanın bu fiilden vazgeçmiş olduğu ifade edilmektedir. Zaten el kesilme cezasının şartlarına bakıldığında neden bu kadar az kişinin eli kesildiği anlaşılmaktadır. “ KAFİRLER İSTEMESE DE ALLAH NURUNU TAMAMLAYACAKTIR.” ( 9-32 )
  13. Semazen'e cevap:Evet Allah bizden kendisine itaat etmemizi istiyor.Ama bu bizim hiçbirşey yapmayacağımız anlamına gelmiyor.Senin de söylediğin gibi tevekkül etmemizi istiyor.Yani tedbirleri aldıktan sonra sonuca razı olmamızı.İNSANLAR ALLAH'IN YAZDIĞINI YAPMIYOR , ALLAH İNSANLARIN NE YAPACAĞINI ÖNCEDEN BİLİYOR. Kullarının önceden ne yapacağını bilemeyen bir tanrı “Allah” olamazdı. Buradaki tek soru insanın ne karar vereceğine müdahale etmeyen Allah’ın olayı olmadan önce bilmesidir.Peki önceden bilmesi olayları etkiler mi: Bilim adamları güneşin tutulacağı zamanı önceden hesaplayabilmektedirler. Yani bilim adamları önceden güneşin tutulacağı zamanı bulup bunu takvimlere, kitaplara yazmaktadırlar. Ama güneş tutulduğu zaman bilim adamları bunu yazdığı için tutulmamaktadır. Şartlar nedenler oluşmuş ve vakti gelince güneş tutulmuştur. Bilim adamları sadece bu şartları nedenleri önceden bilip güneş tutulma zamanını hesaplamaktadır. İnsanlar bazı olayları önceden bilmektedirler. Ve bu bilmeleri olayı etkilememektedir. İnsanlar bile bildiğine göre insanları yaratan Allah her şeyi önceden görür, bilir, işitir ve yazar.
  14. Kullanışlı Tavşana cevap:Dinin olmadığı yerde bilim olmaz diyosun.Bu tezini çürütmek için şöyle bi etrafına bakman yeterli olacak.Eğer tarafsız bakabilirsen birsürü dindar doktor,prof,sosyolog vs. göreceksin.Onlar bilim adamı değil diceksin değil mi?Bu tarafsız bakmak değilse koyu bi ****** dostum!
  15. Dünyanın her yanında iyiler kıt değil. Aksine iyilerin sayısı küçümsenmeyecek bir yekûn tutar. Zira insan özünde iyi bir varlık. Fakat asıl kıt olan “aktif iyi”ler. Çünkü iyilerin çoğu “pasif iyi”. Aktif iyiler iyilerin içinde devede kulak değil. Pasif iyileri “kendine iyi” olarak da tanımlayabiliriz. Pasif oldukları için iyiliği yaymak gibi bir dertleri yok. Böyle bir dertleri olmadığı için de iyiliğin çoğalmasına katkıda bulunmuyorlar. Dahası, kötüler aktif iyilerden rahatsız oldukları halde pasif iyilerden rahatsız olmuyorlar. Hatta bırakın rahatsız olmayı, onlardan hoşnut ve razılar. Çünkü pasif iyiler kötülerin kötülüğüne ses çıkarmıyorlar. Onların kötülüğü yaymalarına aldırmıyorlar. Onların kötü olmasından rahatsızlık duymuyorlar. Pasif iyilerin göz ardı ettikleri bir gerçek var: İyiliğin pasif olduğu her yerde, kötülük kendiliğinden aktif hale geliyor. Bu kötülüğün tabiatı icabıdır. Kötülük karanlık gibidir. Bizatihi var değildir. Aydınlığın yokluğu halidir. Demek ki, iyiler sönük veya patlak lamba gibi değil, ışık veren açık bir lamba gibi olmalıdır. İlk inen vahiylerden olan Müddessir suresi, daha yeni risalet görevini üstlenmiş olan Hz. Peygamber'i inşa eden surelerin başında gelir. Bu surenin giriş ayeti, “bilkuvve/potansiyel” iyiliği “bilfiil/kinatize” hale getirmeyi amaçlar. Onun için de ilk muhatabına yekten seslenir: “Ey yatan kişi, kalk ve uyar!” Bunun açılımı şudur: “Ey yatan iyi! Yatan iyi iyi değildir! Kalk ve uyar! Yani, pasif halden aktif hale geç ve iyiliği yay! Bu emri alan Hz. Peygamber, emrin gereğini yapmak için kalkmış ve iyiliği de ayağa kaldırma çabasına girişmiştir. İşte ne olmuşsa ondan sonra olmuş, o güne kadar Kureyş'in en güvenilir, en akıllı, en barışçıl insanı, birden bire “yalancı”, “deli”, “bozguncu” oluvermiştir. Önceki hayatında ona ilişmeyi aklından dahi geçirmeyenler, o “aktif iyi” haline gelince varlığını ortadan kaldırmak için sıraya girmişlerdir. Neden? Nedeni açıktır. Zira vahiy, pasif iyiyi aktif hale getirmiştir. Yatan iyiyi ayağa kaldırmış, sokağa çıkarmıştır. Sönük lambaya bitimsiz bir enerji vererek, onu bütün bir cihanı aydınlatan güçlü ışık kaynağı kılmıştır. Dünyanın en munis, en sakin, en kendi halinde, en halim-selim insanını yeniden inşa etmiş, onu insanlığın en büyük iman hamlelerinden birini başlatan bir insanlık önderine dönüştürmüştür. Bu vahyin en büyük mucizesi, hak sözün gücüdür. Soruyorum kendi kendime: İyilerin tümünün pasif olduğu bir dünyada iyilik yaşar mıydı? Cevabım “asla” oluyor. Zira dünyanın en kötüleri bile anasından kötü doğmaz. Fıtrat iyi üzerine formatlanmıştır. Hazreti insan, en iyidir. En iyi bozulunca en kötü olur. Canavarlaşan, dünyayı çirkinleştiren, insanlığın yüz karaları da başında “iyi” idiler. İşte bu yüzden iyilerin tümünün pasif olduğu bir dünya kötülerin dünyası olurdu. Her çağda Allah'ın rahmet ve merhametinin bir eseri olan aktif iyiler olmasaydı, öylesi bir dünyada kötülük iyiliğe yer bırakmaz, pasif iyiler pasifliklerinin cezasını aktif kötülerin elleriyle yok edilerek çekerlerdi. Tüm peygamberler peygamber olmadan önce en azından pasif iyi idiler. Allah peygamberlik kurumunu, insanlığın fıtratına yerleştirdiği bilkuvve iyiliği bilfiil hale getirmek için ihdas etti. İki hal arasındaki farkı bu müessese ve insanlığın ufuk şahsiyetleri olan peygamberler eliyle gösterdi. Fetret dönemlerine de, iyilerin pasif olduğu bir dünyada insanın nasıl ıslah edici olmaktan çıkıp ifsat edici olduğunu görmemiz için izin verdi. Kur'an, el-Emr bi'l-ma'ruf ve'n-nehy ani'l-münker'i (iyiliği yaygınlaştırıp kötülüğü önlemeye çalışmak) işte bunun için farz kıldı. İşbu nedenle, aktif iyilerin olmadığı bir dünyanın geleceği korkunç noktayı hayal bile edemiyorum. Böyle bir dünya gerçekten yaşanılabilir bir dünya olmazdı. Böyle bir dünyada iyilik Zümrüdüanka olur Kaf dağına giderdi. Böyle bir dünya kendi kendini imha eden bir dünya olurdu. Sözün özü şu: Yatan iyi olmak yetmez. Pasif iyi iyi değildir. Zira her pasif iyi, aktif kötünün teşvikçisidir. Kötüleri kötülüğe yüreklendiren kendileri gibilerden daha çok, pasif iyilerdir. Onlar iyiliği özneleştirmeyip nesneleştirmenin cezasını, bir müddet sonra sessiz kaldıkları kötüler tarafından yok edilmekle çekerler. Bu yok edilme varlıklarını ortadan kaldırma biçiminde değil, onlardaki zaten pasif duran iyiliği de kurutma biçiminde olur. En yaman çelişkilerden biri de ne, biliyor musunuz: Pasif iyilerin aktif kötülerden şikayet etmeye kalkması? Onlara birileri “Sayenizde beyim” demeli MUSTAFA İSLAMOĞLU.COM'DAN ALINTIDIR.
  16. İslam aleminin içinde bulunduğu durum içler acısı.Savaş,kargaşa,terör,ilmi,ekonomik ve teknolojik gerilik,tembellik,nemelazımcılık.. İslam aleminin benliğini saran hastalıklar bunlar.İslam aleminin hasta olduğu konusunda herkes hemfikir. İsterseniz biraz daha detaya inelim.Mesela teknolojik gelişmeler karşısında müslümanlar son derece pasif.Edebiyatta müslümanları temsil edecek kimse yok gibi.Tıpta öyle.Müzikte,bilimde,sanatta yine öyle. Bu geriliğin sonucu olarak müslüman ülkelerin birçoğu sömürge olmuş durumda.Bağımsız olanlar da açlık çekiyorlar. Ruslara karşı direnen Çeçenler,hürriyetin h'sini bile telaffuz edemeyen Doğu Türkistanlılar,Devlet olamayan Filistinliler,American işgali ile karşı karşıya kalan Afganlar,Iraklılar,açlık çeken Somalililer,Sudanlılar.. Peki müslümanlar neden bu halde?Şimdi bu sorunun cevabını araştıralım: Propagandada en etkili yol karşıt görüşü çürüttükten sonra kendi görüşünü belirtmektir.Bu,alıcı üzerinde oldukça etkilidir.Bu sebeple ilk önce karşıt görüşü çürütmeye çalışalım: Neden geriyiz sorusuna cevapları:'Müslüman olduğumuz için'dir.Onlara göre ilerleyebilmek için solcu olmak gerekir.İlla devrimci olmaya gerek yoktur.Hatta hayatınız kapitalizmin en vahşisi bile olabilir.Yeterki hayatınızda din,iman olmasın.Onlar gibi düşünecek,onların türküsünü söyleyeceksiniz.Yoksa yobazsınız,gericisiniz.. Peki bu sözde aydınlar haklılar mı?Gerçekten din mi bizi bu hale getirdi?Tabiki hayır! 'İki günü birbirine eşit olan zarardadır' diyen bir peygamberin dini bırakın gerilemeyi,yerinde saymayı bile doğru bulmamıştır.Burda şöyle bi soru gelebilir:Madem İslam ilmi, gelişmeyi emrediyor neden müslümanlar bu halde?Cevabı çok basit.Biz müslümanlığı pek de ciddiye almıyoruz.İslam ilmi emrediyor,cehalette yarışıyoruz.İçki yasak,su gibi içki içiyoruz.Yine rüşvette dünya şampiyonuyuz.Örnekler çoğaltılabilir. Evet sorun İslam'da değil müslümanlarda.En kısa zamanda bu uykudan uyanıp,inancımızı eyleme dönüştürmeden iyileşemeyeceğimizi kavramaktan başka çaremiz yoktur!

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.