Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

FUZULİ

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

FUZULİ tarafından postalanan herşey

  1. Sevgili omar, yorumumu istediğiniz ayetle başlayayım açıklamama.Sorduğunuz ayet İbrahim suresi 4. ayet.Ayetin mealleriyle ilgili araştırma da yaptım. Diyanet işleri meali:''Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah’ın emirlerini) iyice açıklasın. Allah, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.'' şeklinde. Aynı ayetin farklı anlama gelen bir meali de şöyle:Muhammed Esed meali:''Biz her elçiyi, mutlaka kendi halkının diliyle (vahyedilmiş bir mesajla) gönderdik ki, (hakkı) onlara açık (ve dolaysız) bir biçimde ulaştırabilsin; artık bundan sonra Allah (sapmayı) dileyeni sapıklık içinde bırakır, (doğru yolu tutmayı) dileyeni de doğru yola yöneltir, çünkü doğru hüküm ve hikmetle edip eyleyen en yüce iktidar sahibi O'dur. İki meali de karşılaştırdığımızda ikisi arasında manâ farkının olduğunu görüyoruz ne ilginçtir.Siz de galiba yanlış yorum çıkarılacak olan, meallerin yanlış anlaşılmaya sebep olacak şekilde çevrildiğini göstermek için bu ayeti paylaşmış olabilirsiniz. Sizin de paylaştığınız mealle aynı çevirisi yapılmış olan Diyanet mealine bakılırsa ayetin diğer cümleleriyle sizin paylaştığınız ayetin kısmı arasında mantık uyumsuzluğu göze çarpıyor.Hem anlayabilecekleri ve kendi içlerinden birinin doğru yolu göstermesi için peygamber olarak gönderildiğinden bahsediliyor hem de doğru yola erişmede Allah'ın dahlini olduğu, Allah'ın istediğini doğru yola istediğini de yanlış yola sevk edeceğinden bahsedilerek çelişkili durum oluşturuluyor. Muhammed Esed'in mealinde çeviride kullanılan dile çok dikkat edilmiş olmalı ki yanlış anlaşılmaya,çelişki oluşmasına mahâl vermemek için ayetin cümleleri birbiriyle mantık uyumluluğu içinde çevrilmiş.Peygamber gönderiyor ve Allah bu durumda dileyeni(dilediğini değil) doğru yola eriştiriyor, dilemeyeni de yanlış yola sevk ediyor.Ayetin bu şekliyle söyledikleri arasında uyumluluk var, doğrusu da budur herhâlde. Ayetle ilgili düşündürücü olan şu ki ayetin birden fazla kişi ve kurumca yapılmış meali var, çoğunlukla meal sizin paylaştığınız şekilde çevrilmiş. Bu şekilde anlam çelişkisi içeren tanık olduğum birkaç ayet daha var.Araf suresi 179. ayet.Diyanet Vakfı Meali(eski):''Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.'' Aynı Diyanet Vakfının yeni meali ise:''Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.'' İki meal arasındaki anlam farkına bakar mısınız?Birinci meali okursanız, Cennet ve cehennem için yaratılmış insanlar var, şeklinde bir anlam çıkarırsınız ki sınav mantığına, Allah'ın adalet anlayışına ters düşer; ikinci meale bakarsanız Allah'ın gösterdiği doğru yolu anlamayanlar için cehennemin var edildiğini anlarsınız, ne kadar da farklı söylemler ve İbrahim 4. ayette olduğu gibi bu ayetin meallerinin çoğu da birinci meal şeklinde. Mealleri yapanlar hiç düşünmeden mi yapıyorlar bunu, bu nasıl bir ezberdir anlamak ve şaşmamak mümkün değil,meali yapan da üzerinde düşünmüyor, okuyan da,ezber olunca hiçbir sorun görünmez zaten ortada. Yorumumu istediğiniz ayetle ilgili paylaştığım Muhammed Esed mealini doğru kabul ediyorum, üzerinde durulacak bir yön yok benim açımdan bahsi geçen ayetle ilgili olarak. Tuhaf bir sınav... Muhabbetle...
  2. ''Aklından Bir Sayı Tut''u okuduktan sonra ''Psiko-Analist'' i de bitirdim ve ''Aklından Bir Sayı Tut''un yazarından, aynı zamanda bu kitabın devamı niteliğinde olan ''Gözlerini Sımsıkı Kapat'' polisiye romanına başladım. Dedektif Gurney'le yeni, gizemli bir vakânın içine doğru bir daha yolculuğa başladım...
  3. Yabancı İkliminin dışında yaşamaya zorlanmış, Yabancı bir toprağa dikilmiş fidan gibiyim Yaşamın ortasında, Yabancı kalan bir ruhun yabancılığını yaşıyorum Alışamadığım yabancı olmayan yabancılık acısıyla Tutunmak mı hayata Tutunamamışlığımla tutunmaya çalışıyorum Bütün yabancılığımla...
  4. Sn omar,ben içinde bulunduğumuz tablonun,dünyanın üzerinde olup bitenin arkasındaki gücü,Yaratan'ı anlamaya çalışıyorum kendi verdiği aciz akılla, insanlar, dünya,evren yazılımı yüklenmiş, çalışma sistemi belirlenmiş, kaderine(ölçüsüne) göre dönüyor dünya, insanlar da belirlenmiş bu kaderi yaşıyor dünyada.Bana reva görülen akılla bakıyorum da dünyaya bize hangi duygular,hangi akıl verildiyse, hangi sınırlar çizildiyse o sınırda yaşıyoruz dünyada, dünyada bizim yaptıklarımız yapılması serbest bırakılan, ortaya çıkacağı önceden belirlenmiş olanlar.Yaptıklarımızla,sınırlarımızla piyonuz esasında, irademiz olduğunu kabul etsek de. Örneğin bir otomobil düşünün, tekerlek sayısı, koltuk sayısı, nasıl hareket edeceği, hangi güçle hareket edeceği, yapacağı hız belirlenmiş onu yapan tarafından, bu nitelikleriyle gördüğümüz otomobil otomobil olmanın kaderi. İnsan dediğimiz canlı da, kendisine verilen akılla(ki bu akıl her insanda da aynı düzeyde değil, çeşit çeşit)iyi, kötü dediğimiz davranışları sergileyecek şekilde yaşam gereksinimleriyle, hayattaki yaşam fiilleriyle var dünyada, örnekteki otomobil misali, insanın insan olma kaderi. Farklı ırklarda, farklı renklerde, farklı dillerde,farklı dinlerde, düşüncelerde bugün sayısı 6-7 milyar olan daha önce de gelmiş geçmiş milyarlarca insanoğlu yaşıyor evrende nokta değerinde bile olmayacak bizim için büyük dünyada. Her toplum kendi kültürünün ürünü bir parçaya, aklı da olsa, hangi kültürün ekmeğini yediyse o kültürün etkisiyle var hayatta, kimi Hıristiyan,kimi Müslüman, kimi Musevi,kimi Budist, kimi Ateist v.s v.s.Her toplumun kendi değerler doğrusu var içinde,din de dahil buna.Ve bakıyoruz yeryüzüne, insana işte dünya. Gözümü kapatsam da dünya orada, insanlarla; farklı din algıları,farklı yaşam şekilleri,yaşam ve birbirleriyle mücadeleleriyle, iyilikleri, kötülükleriyle, akıllarıyla, yanlış anlamalarıyla. Bu tabloda insanı suçlayacak bir nokta bulamıyorum geniş bir pencereden, özüne inerek baktığımda, algılamaya çalıştığımda.İnsan nasıl yaratıldıysa onu yapıyor, onu yaşıyor dünyada.Kötülük mü, kötülük var kılınmış ki bu kadar kötülük var dünyada, iyilik mi o da aynı. Ne diyeceğimi şaşırdım, ne söylemek istediğim konusunda emin değilim şu an, başka bir boyuta geçtim galiba, anlamsızlaştı her şey Sn. omar,anlamını kaybetti zahiri anlamlar şu an. Ne diyebilirim, var edileni, olması isteneni yaşıyoruz en son noktada galiba! Muhabbetle...
  5. FUZULİ şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Herkesin yetindiği yer farklı poyrazl. Nerede yetinmemiz gerektiği sorusunun da cevabı yok.Her insan kendi kadar yetindiği yerde yaşıyor hayatı. Yaşam ve ölüm...
  6. Hoş geldiniz Elif Hanım, sizi hatırladım, yorgunluğunuz en kısa sürede terk eder sizi , huzura yelken açarsınız yeniden umarım...
  7. FUZULİ şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Yok diyenler de kanıtlayamıyor, var diyenlerde; var olduğu inancını taşıyanlar var, yok olduğu inancını da.Kanıtlanmış olsaydı, sorunuza yanıt olacak hemen bir kanıtlama yapılabilseydi, tartışma konusu olmaktan çıkardı, birçok insanın da inancı kökten değişirdi. Mantıkî açıdan düşünecek olursak mevcut bilgiler ışığında, biz şimdi var olduğumuzu, yaşadığımızı inkar etmiyoruz değil mi kendi boyutumuzda, evrende içinde olduğumuz boyut dışında bir boyut/boyutlar var mı meçhul, konuyla ilgili teoriler var, Sicim Kuramı gibi, eğer evrende yaşadığımız boyutun dışında yaşamadığımız boyutlar varsa ki bilmiyoruz o boyutların birinde tekrardan var olma, var edilme durumu neden olmasın ki? Bizi var kılan mahiyetini bilmediğimiz enerji bizi burada var ettiyse öldükten sonraki bir boyutta da haydi haydi var eder, artık bunun anlamı ne, var mı bir amacı bunun, düşünmek lazım, niye buradayız, niye varız sorularının cevaplarını arıyoruz yüzyıllardır hâlâ, dini inançlar bağlamında bir anlamı var inanırsanız, inanmazsanız olanla yetinecekseniz artık.
  8. Çizgi filmi izledim, yakın bir zamanda televizyonda kanal kanal gezerken bu çizgi filme rastlamıştım,film ortasındaymış karşılaştığımda, şimdi izleyince anladım, o an izlememiştim ne ilginç, şimdi izledim başka bir vesileyle,sizin sayenizde, çizgi filmin ideolojik alt yapısı ve kurgusu çocuklardan çok büyüklere hitap eden cinsten, kaliteli bir yapım gördüğüm kadarıyla. Savaşların bazen çok anlamsız nedenlerle çıkarıldığını,savaşlardan kendine çıkar sağlayanların olduğunu, herkesin savaştan şikayetçi olmasına rağmen, savaşların olmaması için aynı çoklukta kişinin savaş karşıtı mücadele içinde olmadığını basitçe ve güzel anlatmış. Keşke savaşlara sebep olan bütün nedenler incir çekirdeğini doldurmayacak türden olsaydı, hemen hemen bütün devletlerin tarihi(dünya tarihi) savaşlarla dolu. Örneğin biz tarih sahnesine çıktığımızdan bu yana yüzlerce savaş yapmışız, Müslüman olmadan önce de olduktan sonra da ve bu savaşlarda biz de dahil savaş yaptığımız karşı taraflar da savaş olgusunu kendi kutsalları üzerine bina etmişlerdir, savaşan her tarafın dini, kültürel kutsal sayılan değerlerle ilişkilendirdiği bir savaşma gerekçesi var, gerçek olan şu ki savaş dünyanın olmazsa olmazı niteliğinde, dünya şartları, insanın fıtratı,millet olarak yaşam mücadelesi savaş için hazır ortam sunuyor. Gerçekler benim nazarımdan böyle görünürken savaşlardan kaçış yok diye tasvip etmiyorum tabiki savaşları, dedim ya anlam veremiyorum özünde dünyadaki bu kadar kötülüğe, insanın bu derece vahşi, zalim olmasına. Yaratan her şeyden haberdar ve kendi kurduğu sistem(kader) üzerinde işliyor sistem.Bugün Filistin'de, Suriye'de,Arakan bölgesinde, hatta kendi topraklarımızda PKK vahşetinde ortaya çıkan, yürek yakan tablo karşısında benim içim yanıyor, Yaratan'ın eseri değil mi bu tablo genel manada, ben dayanamıyorken, Yaratan ne düşünüyor da bu acı taplonun içinde sınava tabi tutuyor insanı diye düşünmeden, hissetmeden edemiyorum.
  9. FUZULİ şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Metafizik kavramının anlamını yazmışsınız lakin daha önceki yazılarınızda ziyadesiyle rastladığım tanımı, mahiyetini yanlış yorumlama, anlama bu kavramda da kendini göstermiş meraba. Metafizik, kelime olarak ''fizik ötesi'' anlamına gelir,doğru,bu anlama gelmesinin sebebi de pozitif bilimlerin araştırabildiği alanın dışında kalan, deneyimlenemeyen, gözlenemeyen, bilimin erişemediği bir alanın olmasındandır.Metafizik, pozitif bilimi yok saymaz, bilimsel bulguları inkâr etmez, bilimsel bulguların, verilerin ötesinde bilimin açıklayamadığı alanla ilgili akıl yürütme, mantıki sonuçlara varma zihinsel faaliyetidir en genel hâliyle ve felsefi çerçevede. Çok yanlış anlıyorsunuz, çok, alışkanlık hâline gelmiş bu sizde meraba, farkına varmanız dileğiyle Dinlenme kararı isabetli bir karar olmuş, dinlenirken düşünmeyi de unutmayın...
  10. FUZULİ şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Sn meraba, yukarıda alıntı yaptığım ve kırmızıyla belirttiğim düşüncenizle ilgili de birkaç kelam etmek istedim.Bu cümlenizin gerçekten ne anlama geldiğini ya bilmiyorsunuz ya da bu düşüncenizin yanlış olduğunu bilmeyecek kadar metafizik kavramına uzaksınız? ''Evrende metafizik konu yoktur.'' diyen birine söylenecek fazla da söz yok esasında.Yanlış kanınızın sizi zor durumda bırakmaması,bilgilenmeniz için size tavsiyede bulunacağım naçizâne. ''google'' arama motoruna girip arama kısmına ''Metafizik ve konuları''kelimelerini yazarsanız metafiziğin ne olduğu, hangi konularla ilgilendiği konusunda bilgi sahibi olabilir, yukarıdaki yanlış düşüncenizi düzeltme imkanı bulabilirsiniz. ''Evrende metafizik konu yoktur.'' demek, evrendeki bütün bilgiler ortaya kondu,bilinmeyen bilgi kalmadı, akıl yürütülecek bilinmeyen alan kalmadı demektir, başka bir ifadeyle evrenin bütün sırrı çözüldü, ruh, Tanrı bilgisine bilimsel olarak ulaşıldı, kapalı bir bilinmez alan kalmadı demektir. Gerçekte durum böyle mi, sizin dünyanızda böyle olabilir meraba, ama sizin dünyanız dışındaki işleyen dünyada durum öyle değil, bilim sizin ilerlediğiniz kadar ilerleyemedi hâlâ.
  11. Kanla yazılmış dünyanın tarihi, insanın içindeki insana olan öfke hiç dinmemiş, şiddet, öfke hız kesmemiş hiç, savaşlar dünyanın sanki olmazsa olmaz bir gerçeği. Toprak kavgası,zenginlik kavgası, güç kavgası daha birçok nedenin sonuç olduğu kötülük ikliminin hakim olduğu yeryüzü. İnsana bakıyorum omar,insana, kötülük olmasa fıtratında yazılır mıydı tarih kanla, akar mıydı bu kadar kan, gözyaşı bardaktan boşanırcasına? İyilik ve kötülüğün savaşıysa, sınavıysa bazen anlamıyorum bunun hikmetini, gönlüm dolup taşıyor sitem ediyor yaratana, bu kadar şiddetin, öfkenin nedir diye soruyorum hikmetini, diyorum ki nasıl rahatlatmalıyım kendimi,Dünya üzerinde her canlı yaratanın eseriyse bu kadar kötülüğe izin vermesi, insanı bu kadar kötülüğü yapacak fıtratta var etmesi anlaşılması zor geliyor bana be omar! ...
  12. FUZULİ şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Evet, ben komiğim siz hiç değilsiniz. Ölümden sonra hayat var mı, inançlıysan var olduğuna inanırsın, inançlı değilsen ölümden sonra hayatın olup olmadığı bilgisi ortaya konmamışsa bilimsel olarak da inançsız biri için en mantıklı, doğru tavır konuyla ilgili bilinemezci kalmaktır meraba.Eğer ölümden sonra hayatın olduğu inancına bilimsel olarak karşı çıkmak, tam tersi olan hayır, ölümden sonra hayat yoktur, düşüncesini savunmak istiyorsanız kendi fikrinizi bilimsel bilgiymiş gibi sunma yanılgısında olmamalısınız. Bilim ne diyor bu konuda, siz ne diyorsunuz, konu metafizik bir konu günümüzde, aydınlatılabilmiş değil, bilimselsel bilgileri paylaşıyorsanız, deneyimlenmemiş, ıspatlanmamış öznel fikirlerinizin bilimsel bir değeri yoktur, bunun farkında olmanız lazım. Felsefe yapıyoruz burada, sizin de yaptığınız bu, materyalizmin düşüncelerini bilimin de düşünceleri olduğu yanılgısından kurtulamadınız hâlâ... Herkesin masalı kendine...
  13. ''Buna ben, madde kaynaklı yorumlara da sen yabancı olacaksın.'' cümlende anlatım bozukluğu var meraba.Yüklem eksikliğinden kaynaklı... Doğrusu şöyle olmalıydı: ''Buna ben yabancı olacağım, madde kaynaklı yorumlara da sen yabancı olacaksın.''Bak bu da bir çarpıtmaydı... Evet ya ben maddeyi bilmiyorum, ilk defa da sizden duyduğum için madde kaynaklı yorumları büyük şaşkınlık içindeyim.
  14. Mevlana der ki:''Sen ne kadar bilirsen bil, bildiklerin karşıdakinin anladığı kadardır.'' Nükte meraba, nükte... Yunus Emre'den bir söz daha:''Bir ben var benden içeri.'' Şimdi bu sözü de adamın içinde ''çocuk'' varmış onu söylüyor şeklinde yorumlarsınız. Metafizikçiler Metaryalizm'i din(!) olarak gördükleri için bilimin dini olsa olsa Materyalizm olur, diye latife mi yaptınız siz?Dur güleyim.
  15. FUZULİ şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Komiksiniz meraba, sanki evrende metafizik olmayan konu kalmadı,bütün bilgiler ifşa edildi, ölümden sonra hayatın olup olmadığı konusunda sizin, hayır yoktur düşünceniz hangi olasılıksız, kesin gerekçeye dayanıyor, söyler misiniz? Ben inancım gereği evet derim, mantıken olabilir, bel ki derim, siz kesinlik düzeyinde hayır diyorsunuz ve bunun inancınız olduğu farkında değilsiniz, birçok konuda olmadığınız gibi. Siz meraba bugünkü bilimin geldiği noktanın ötesinde bilimsel bilgilere(!) sahipsiniz, bilmem bunun farkında mısınız, bilim dünyası da bunun farkında değil.
  16. FUZULİ şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Belki evrenin bu boyutunda ölüyüzdür, öldükten sonraki boyutta gerçekten diri olacağızdır.
  17. Bilim ''Materyalizm''i yok sayar.Yok sayar dediysem, ''Materyalizm'' felsefî bir inanç olduğundan bilimin de bir dininin olması özüne aykırı olduğundan olmamıştır bilimin dini,inandığı bir felsefi düşüncesi. Ayrıca bilimin vatanı yok derler, ''Enternasyonalist Cumhuriyet''te değildir de esir. Ve der ki Yunus Emre: ''İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsen Ya nice okumaktır''
  18. Hakikât budur diyorsunuz Dayı?Kimin dediği hâkikât hakiki kim bilebilir bunu, Dayı? Muhabbetle...
  19. ''Güzelliğin beş par(a) etmez Bu bendeki aşk olmasa Eğlenecek yer bulaman Gönlümdeki köşk olmasa'' (Aşık Veysel)
  20. Başlığı gördüm aklıma ilk gelen: ''Başlangıç(ınseption)'' filmi oldu.İMDB puanı: 9,1 Sinemalar com izleyici puanı:9,3 Son olarak da yeni gelenlere iyi başlangıçlar der ve gider... http://www.turkish-media.com/forum/topic/211481-baslangic-inception-2010/ Muhabbetle...
  21. FUZULİ şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Neşet Çelebi-Gittim Sana Geliyom -http://www.turkudinleme.net/6224/Neset-Celebi--Gittim-Sana-Geliyorum-
  22. Hımmm, peki Dayı bahsettiğiniz idrak seviyesi hâliyle hâllenip hemdem olmak içün dinî ritüellere ihtiyaç yok mu dersiniz?Birle bir olmak içün Dayı mı olmak gerek, Dayı? Muhabbetle...
  23. Sn. dennise, dinin bilimin konusu olmadığını, dinle bir ilişkisinin olmadığını söyleyip bilimin Ateist bir çocuk olduğunu savunan, bilimi evlatlık edinmeye çalışan çok Ateist'e tanık oldum. Buna mukabil, adı bilim olan bu yavrucağın dindar bir fıtratta yaratıldığını,bu yavrucağın dindar aileye evlat olacağını savunan, bu çocuğu sahiplenmeye çalışan epey bir dindara da tanık oldum. Bu çocuğun sahiplenilmesi bağlamında paylaşılamaması sevindirici bir durum çocuk için. Kader-kısmet meselesi kime yâr olacak bakalım görelim... Muhabbetle...
  24. İnsanı yaratan kimdir?
  25. Meraba'nın anlattığını anlamadığımı düşünmenize sizin adınıza üzüldüm dennise(Anlaşılması zor bir cümle oldu,şöyle bir baktım da). Yorum yaptığım yazı Meraba'nın iki cümlesiydi, söylediği de çok kısa ve açıktı.Ben daha çok ikinci cümlesine dikkat ettim, ne dedi; kaderin, bilimsel(bilimsel bilgi) tanımı yoktur.Doğru mu, ben doğru dedim, siz yanlış anlayıp doğru kabul ettiğimi söylüyorsunuz.Ben o cümleyi, kaderin bilimsel tarifi yoktur, anlamında anladım ve dedim ki mealen, evet, kader bilimsel bir alanın kavramı değil, dini bir kavram, dolayısıyla da bilimsel bir tarifi yoktur,doğru bir yaklaşım dedim. Meraba'nın kader konusuyla ilgili diğer düşüncelerine yorum yapmış değilim, eğer Meraba'nın yazdığı iki cümlenin son cümlesini yanlış anladıysam, o cümlenin doğru anlamı ne, kaderin bilimsel bir tarifi vardır, kader bilimin konusudur,bilimin kader tezi vardır,mahiyetinde anlamlar mı içeriyordu, o cümle?O cümleden anladığıma, o cümlede anlatılana katıldım.Eğer kaderin bilimsel alanla ilgili bir kavram olmadığı, dini bir kavram olduğu, bilimsel bir tarifinin olmadığı düşüncesi yanlışsa; kader bilimsel bir kavramdır, dinin değil bilimin kavramıdır, bilimin yüklediği anlamı içeren bir tarifi vardır düşüncesi karşı tez olarak öne sürülmüş olur ki bu tezin yanlışlığını belirtmeye gerek yok sanırım. Benim söylediğim örneğin ''penaltı'' kavramının bir spor dalı olan futbol alanına ait olduğunu, tıp alanında bunun bir tarifinin olmadığını söylemek gibi. Ama kader kavramı dini bir terim olmakla birlikte içerdiği düşüncelerin bir kısmı(!)(Ölçü anlamıyla ilgili kısmı), bilimle ilişkili, dolayısıyla bilimsel çerçevede de irdelemesi yapılabilir,sizin yaptığınız da kaderin bu kısmıyla ilgili. ''Bilim kaderi ispat etmiştir.'' düşüncenizin yerli yerinde anlam kazanabilmesi, anlamlı olabilmesi için ''Kader'' kavramının dini temelde net olarak hangi anlamı içerdiğinin ortaya konması gerekir, siz ''kader''i sadece ''ölçü'' anlamından hareketle ortaya konan evrendeki her şeyin ölçülü, nizamlı, belirli olması anlamıyla kabul edip düşüncenizi bu zemin üzerine bina ediyorsunuz.''Kader'' kavramının içerdiği anlam sadece bu değil ki kader terimi; kaza, kader, irade gibi kavramlarla birlikte beraber anılan girift anlam boyutu olan dinî bir kavram, bu yönüyle ilgili bilimsel bir tesbit, ispat yapılabilir mi? Bu şekilde bir tesbit yapıldıysa veya bu tesbit, ispatı siz yaptıysanız merakla bekliyorum yazacaklarınızı. Muhabbetle...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.