
σѕηυѕєякαη
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
16 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
σѕηυѕєякαη tarafından postalanan herşey
-
çok ilginççç
-
:D bunlarıda mı görecektik :D sırada ne var
-
nerede hani ? güneşin olması birşeyi kanıtlamaz,gökyüzü seninle vardı ,ispatı sendin onun.. gittin bulutlar kurudu pişti ,rüzgar ateşten esti semalar kızıl gittin..gittin yerle gök bitişti... kuşların uçacak yeri yok artık,benimse yatacak ... yatmam ! ellerin yok beklerim atmam ,alçısını söküp atmam hayallerimin.. dönmem dönemem dünlerime.. susmam..ıssızlık olmasın yine, uçları çatallaştı ufuk çizgilerinin, ezgilerinin donuklaştı duygusu sabah türkülerinin... yalnızım! susmam; "dilimin tatsızlığı, seni çağıramazlığı! " içimde isyanın avazlığı.. çatlaklığı.. cam değil cam olsa camdaki yağmur değil çiseler umutlar kalbimi delik deşik bitişik duvarlarda çıkmazlar bitişik.. her başlangıç senin için çapraşık,karışık ve bitişik.. gittin..gittin yerle gök bitişik; kuşların uçacak yeri yok artık benimse yatacak ; yatağım zaten "sıfır kişilik" gittin ; kişiliksizim.. gittin ; kimliksizim ....!!!
-
İki komşu ülkenin hükümdarları birbirleriyle savaşmazlar ama her fırsatta birbirlerini rahatsız ederlerdi. Doğum günleri, bayramlar da ilginç armağanlar göndererek karşıdakine zekâ gösterisi yapma fırsatlarıydı. Hükümdarlardan biri, günün birinde ülkesinin en önemli heykeltıraşını huzuruna çağırdı. İstediği; birer karış yüksekliğinde, altından, birbirinin tıpatıp aynısı üç insan heykeli yapmasıydı. Aralarında bir fark olacak ama bu farkı sadece ikisi bilecekti. Heykeller hazırlandı ve doğum gününde komşu ülke hükümdarına gönderildi. Heykellerin yanına bir de mektup konmuştu. Şöyle diyordu heykelleri yaptıran hükümdar: "Doğum gününü bu üç altın heykelle kutluyorum. Bu üç heykel birbirinin tıpatıp aynısı gibi görünebilir. Ama içlerinden biri diğer ikisinden çok daha değerlidir. O heykeli bulunca bana haber ver." Hediyeyi alan hükümdar önce heykelleri tarttırdı. Üç altın heykel gramına kadar eşitti. Ülkesinde sanattan anlayan ne kadar insan varsa çağırttı. Hepsi de heykelleri büyük bir dikkatle incelediler ama aralarında bir fark göremediler. Günler geçti. Bütün ülke hükümdarın sıkıntısını duymuştu ve kimse çözüm bulamıyordu. Sonunda, hükümdarın fazla isyankâr olduğu için zindana attırdığı bir genç haber gönderdi. İyi okumuş, akıllı ve zeki olan bu genç, hükümdarın bazı isteklerine karşı çıktığı için zindana atılmıştı. Başka çaresi olmayan hükümdar bu genci çağırttı. Genç önce heykelleri sıkı sıkıya inceledi, sonra çok ince bir tel getirilmesini istedi. Teli birinci heykelciğin kulağından soktu, tel heykelin ağzından çıktı. İkinci heykele de aynı işlemi yaptı. Tel bu kez diğer kulaktan çıktı. Üçüncü heykelde tel kulaktan girdi ama bir yerden dışarı çıkmadı. Ancak telin sığabileceği bir kanal kalp hizasına kadar iniyor, oradan öteye gitmiyordu. Hükümdar heykelleri gönderen komşu hükümdara cevabı yazdı: "Kulağından gireni ağzından çıkartan insan makbul değildir. Bir kulağından giren diğer kulağından çıkıyorsa, o insan da makbul değildir. En değerli insan, kulağından gireni yüreğine gömen insandır. Bu değerli hediyen için çok teşekkür ederim."
-
Düşlerim vardı Sana dair.. Ve.. Senin o karşılık gözetmeyen sevgine.. Hislerim vardı geleceğe dair Hep korktuğum, kaçtığım geçmişime.. Hiç bu kadar sevmemiştim uzun zamandır kimseyi Ve hiç bu kadar cesur değildim yürekten, Kimse için savaşmamıştım bu kadar Ve kimse için göz yaşı akıtmamıştım gönülden.. Oysa şimdi.. Bilinmez bir yere ve belirsizliğe gidiyorum, Ardımda seni Sevgisinden bile emin olamadığım seni bırakarak... Düşüncelerim yağmurlu, esaretten yorgun Ve.. Her zaman dertleştiğim dalgalar daha hırçın vuruyorlar sahile... Öfkeli yüreğim Heyecandan kabarıyor giderek, Sonra sırdaşım dalgalar durgunlaşıyor, Bakıyorum Ve.. Gözlerim dalıyor uçsuz bucaksız denize; Bir cevap arıyorum Biz neydik?.. Veya Ne yaşadık diye.. Sorularım vardı senin söylediklerine dair Ve belki de farketmeden yaptıklarına... Kızgınlığım vardı bu kayıtsızlığına, Cesaretsizliğine, Boşvermişliğine.. Cevapsız kalıyordu yüreğimde hepsi Ama tek bir şeyin yanıtı vardı kalbimde Vazgeçemediğim sen Ve.. Sana dair olan anlamsız sevgi.. Seni bilinmezliğe zorlayamazdım, Seni yok edemezdim isteklerimle... Ben giderken uzaklara ve bilinmezliğe Şimdi seni geçmişimde bırakıyorum. Kızgınlığını, Kırgınlığını Ve.. Sevgini bile bilemeden Seni özleyerek, Seni hep isteyerek.. Ama bildiğim tek bir şey var; Kalbim uzaklarda atacak Senin olduğun yerde Ve belki de senden habersiz..
-
Bir insani unutmak, bir insandan vazgeçmek, bir insani hayatindan sonsuza kadar çikarmak zorunda kaldin mi hiç? Hani ölmüs gibi, hani uzatsan da elini tutamayacagini bilmek gibi, Her an kapindan içeri gülümseyerek girecegini bekleyip ama aslinda hiç gelemeyecegini de bilmen gibi. Ne zor sey degil mi ölmedigini bilmek , Ama ölmüs gibi ulasilmaz olmasi artik o insanin sana, Ne kadar katlanilmaz bir gerçek degil mi sen hala bu kadar sevgili iken? Özlemek, bu kadar özlemek, etini kemigini yakarcasina özlemek... Çok kötü degil mi? Bu kadar özleyip onu görememek, ona dokunamamak, onu isitememek , Artik sonunun "Pi" hali degil mi? Biliyorsun degil mi? Ne kadar umutsuz bir arayistir o, kalabalik caddede geçen binlerce yüze bakmak belki bir kez daha görebilmek için o yüzü, belki biraz önce geçti bu kaldirimdan diye düsünmek, belki su an arkamda yürüyen insanlarin içinde bir yerde demek, Belki su an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar yasamak ne zordur degil mi? Ne kadar eritir insani farketmeden. Sende biliyorsun degil mi bunlari.? Bir sinema koltugunda sende iki kisi gibi oturdun mu hiç? Hiç iki kisi gibi zevk aldin mi bir konserden yalniz basina. Güzel bir kafe kesfettiginde, güzel bir film seyrettiginde, güzel bir sarki dinlediginde, güzellikleri oraninda eksik kaldiklarini hissettin mi paylasamadigin için onunla. Bir barin kalabaliginda hiç yarim vücudunla sallandin mi ortada? Hiç iki kisilik beyninle yarim insan olabildin mi? Baktiginda aynana sadece yüzünün bir yarisini gördügün oldu mu hiç? Sana hayatindaki en büyük yoksunlugu yasatandan Nefret edemedigin zamanlar oldu mu hiç? (!!!) Gözünün içine baka baka kolunu bacagini kesen bir insanin yüzüne sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildigin zamanlar oldu mu hiç? Hayatta inandigin bütün degerlerini altüst eden birisine ask siirleri yazabildin mi? Onu içinde korumanin seni yok etmek oldugu zamanlara feda oldun mu hiç? İçinde aglayan çocuga umut sarkilari söyleyemedigin, özlemini, susuzlugunu, açligini gideremedigin zamanlar oldu mu hiç? Kanayan yarasini gördügün ama merhem olamadigin zamanlar. Gücünün, hani o tanrisal gücünün bir çocugun aglamasini susturamayacak kadar oldugunu gördügün zamanlar oldu mu hiç? Hiiiiiiiç.... Hiiç... hiç... bir hiç.. ___CAN DÜNDAR___
-
Ben elveda demedim.. Sevmedim ayrılıkları..! Hayelleri olan o çoçuğu gömdüm.. Gözlerinde nefret,gözlerinde kin vardı .. Bir asi ırmakdı ,akardı.. Siyah avuçlardan kaçarcasına .. Her hesapsız ayrılığın ardından Ağladı dağlara sessiz sessiz.. Hep seni bekledi ilk gördüğü yerde.. Sen gelmedin, Gelemez miydin...? Ve ben elveda demedim... Sence, Diyemez miydim...?
-
hergün azap hergün keder çekilen çok acıdır ne olur yeter buna sevenlerin kaderi derler perişanmı kalacak böyle sevenler almasalarda sevenleri gül bahçesine herşey suç olur bakamaz çevresine tanrıya yalvarır yaşlı gözlerle perişanmı kalacak böyle sevenler onlar beklerler dönecek diye korkarlar aşkları sönecek diye bu güzel yol sonunda bitecek diye perişanmı kalacak böyle sevenler onlardır hep aglayan aldatılan onlardır gözü yaşlı bırakılan onlardır bir hiç ugruna yıkılan perişanmı kalacak böyle sevenler ARİF KAYA
-
Hatırlamaktan çok ,uzak kaldığım bir çok şey var, unutmaktan öte, yok saydığım yaşamda.Çoğu zaman görmezden gelerek,yanından geçip gittiğim duygular var. Sanki kuvvetli bir rüzgarmış gibi, esip götürmüş, silip süpürmüş tüm güzel duyguları… Bir kırmızı gülü ne zaman en içten kokladım,ne zaman küçük bir çocuğun başını okşadım sevgiyle,ne zaman yalansız gülümsemeler yakaladım aynalarda?...Nerede o sıcak güneşli, kuş sesleriyle doğan günler?Kendimi var saydığım bir yaşam, nasıldı?Unuttum… Unuttum… Unutmayı marifet sayarak,unutmayı yaşamdan sayarak…Görmezden gelmeyi,bakıp bakıp pencereden,dışarıdan seyretmeyi,gerçeklerin üzerine bir duvar örmeyi maharet bilerek,yakama yapışan hüznü huzur sanarak…Nasıl bir mesafede kaldı da ulaşamadım ümitlere,gerçekten istenilen, her bir parçası kendimden olan hayaller neredeydi, uzun günlerin yıldızsız gecelerine mi saklandı küçük bir çocuk gibi konuştuğum,bir şeyler dilediğim her zamanki o sevimli ay dedem?Hiç bitmeyecek gibi yaşanılan dostluklar,içten sevilerim nasıldı?Unuttum… Unuttum, taşın sert, toprağın yumuşak olduğunu…Dağlara bakınca yükseldiğimi,gruba karşı dalıp gitmeyi,denizin dalgasında kaybolan düşüncelerimi,sonbahar yaprağının daldan kopuşunu izlemeyi,çiçek çiçek açan bahara sevinmeyi unuttum…Nasıldı ışık,karanlıklar içinde aydınlanan neydi, söylemediğim kelimeler arasında gizlenmeden yanan neydi, ateş gibi parlayan yüreğimde hiç unutmadığım kelimeler nerede kaldı?Söylemeyi hatırlamaktan kaçtığım cümleler nasıldı?Sanki söylenince bir den sihrini kaybedecekmiş gibi,bir balon gibi sönüverecekmişcesine….Unuttum… Unuttum,nisan yağmurunda ıslanırken yürümeyi.yürürken nefes almayı,toprağa vermeyi ıslak umutlarımı, yeşertmeyi fidan fidan,boy boy büyütmeyi içimde kök salmış en içten samimiyetimle sevgileri…Elimde değil hatırlamak, doğru neydi,yalansız yaşamdan arta kalan şefkat neydi,teröre kurban gitmemiş ,parçalanmamış yürekler nasıldı?Ne denirdi sevgiliye?Unuttum… Bir güneş doğuyor ufukta..Belki yeni bir gün başlıyor,merhaba,der gibi gülümseyen sabahlara..Unuttuğum bir çok şey sıralanıp önüme, biz de varız,hep vardık,hatırla,der gibi isyanlarda çığlık çığlığa…Bu sabahın kuşları cıvıl cıvıl,çiçekleri daha bir canlı…Renkleri hep kırmızı değil artık,beyaz ve pembe kelebekler uçuyor başımda..Unuttuğumu unutturmak için, hatırlatmak için nefes almayı ,sanki yanı başımda hala eskiden dost bildiğim gülümsemeler çepeçevre kuşatmış dört bir yanımı.Aynalara yansıdı güneş….Uyandım…. Unuttuğum bir yaşam_ var_dı….. Hatırladım.
-
Sus dedin sustum ... Oysa Dilimin ucunda öyle çok kelime vardı ki .... Yuttum .... Kendi cümlelerimde boğdun , Ne yapsanda bendeki "sen" 'i kirletemezsin "Sen" 'i öyle bir derine sakladım ki Sen bile ulaşamassın ...... Bırak ! Dokunma ! İçimdeki mabedin öylece kalsın Bırak Diyorum! Daha fazla uğraşma "Sen" 'i benden alamassın Canımı yaksın , ruhumu kanatsın , bırak "sen" 'i , bende kalsın İçimdeki " sen " 'i sen bile yıkamassın Bırak ! Dokunma ! Dokundukça derine batarsın, Hançerlerini sapla en derine, Ne farkeder, GİTTİN Bundan fazla acıtamazsın ....
-
Bir Kelimeyle Kendinizi Nasıl Anlatırdınız ?
σѕηυѕєякαη şurada cevap verdi: L_U_C_İ_F_E_R başlık Havadan Sudan Konular
mutsuz :( -
Bu Siteyi İlk Nasıl Keşfettiniz? :)
σѕηυѕєякαη şurada cevap verdi: L_U_C_İ_F_E_R başlık Havadan Sudan Konular
senin sayende burdayız :):)güzelmişş :) -
Ne Tür Müzik Dinlersiniz ?
σѕηυѕєякαη şurada cevap verdi: L_U_C_İ_F_E_R başlık Havadan Sudan Konular
alternativ rock -
σѕηυѕєякαη
σѕηυѕєякαη şurada bir başlık gönderdi: Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
herkese slm ben öznur ;) -
Hangi Ünlü İle Yemek İstersiniz?
σѕηυѕєякαη şurada cevap verdi: L_U_C_İ_F_E_R başlık Havadan Sudan Konular
Mehmet çevik le :D:D -
En Güzel Avartar Sizce Kimin ?
σѕηυѕєякαη şurada cevap verdi: L_U_C_İ_F_E_R başlık Havadan Sudan Konular
bence benimkisi :P:p