“yitirilen sevgilinin ardından dost kalmak mı?” dediniz... dinleyin benim dilimden o zaman.. 
         “yağmur daha yeni dinmiştir, dökülen gözyaşlarının  
         verdiği huzur gibi hafiflemiştir yerküre.. gökkuşağının  
         can alıcı renkleri herşeye rağmen yaşanacak bir hayat  
         olduğunu işaret ediyor, bahar sadece bir mevsim  
         olduğunu, bu diyarlara tekrar tekrar geleceğini fısıldıyordur  
         kulaklara.. güzellikleri böylesi görebilen gözlerin aksine  
         bedenin kalan yarısı hem zihnin hem de  
         duyguların zincirleriyle arkaya doğru çekiliyordur.  
         İncecik bir ses, belki de bir fısıltı, “kal..” diyordur.. “kal !”... “dostum olarak kal..”,  
         “seni kaybetmek istemiyorum..” sesin geldiği yön karanlıktır az öncekinin aksine...  
         belirsiz.. alabildiğine hüzünlü..  
         incecik başakların gövdeleri kırılmaya yeltenmeli..” 
  
karşılıksız sevgilerin sonunda sık sık yaşamışsınızdır yukarıdaki tercih anını..birileri sizi kaybetmek istemez, yanında kalın ister.. oysa, siz onun karşısında kaybetmiş, verdiğiniz sese hoş bir yankı bulamamışsınızdır ve çoktan yola koyulmuşsunuzdur bile, elinizde duygularınızı aceleyle tıkıştırdığınız valiziniz.. sevgisini sizden esirgeyen güzel varlığınızı istemektedir “kal..” derken..  kendinize rağmen başka bir hayata hizmet etmek..  
gurur şapkanızı takıp gidiniz sevenler.. kalmak sevginizi inkar etmektir, yüreğinize bu kadar mı saygınız var yoksa? yoksa çok mu güçlüsünüz? ya da güçsüz? 
  
         “senin yanında kalamam güzel.. seni sana emanet  
         ediyor ve gidiyorum ağlamaklı.. emanetlerim arasında  
         sevgim yok, sakın şaşırma.. o sadece ben varken  
         değerli.. benden beni isteme! veremem.. hem o bana  
         da ait değil ki.. onu bir bekleyen olmalı, sen sansam  
         da ben.. gitmeliyim ben.. senin kalan sevda öykülerini  
         acıyla izleyerek vakit kaybedemem.. gönlümün  
         koridorları aşılmak ister, durduğum bu istasyon acı  
         verir bana..” 
  
hızlı adımlarla koştu delikanlı.. farketti ki, gözlerinin vadettiği o topraklarda gökkuşağı yoktu, pırıl pırıl sularda.. kendi varlığını bakışlarında görebildiği sevgililerde.. anladı, gökkuşağı o güzelin gözleri, pırıltı ondan yansımaydı sadece.. 
  
güzellik izlerken taze kalmaz sonsuza değin yaşam damarlarınızda gezinmeli size güç vermelidir.. kendinizden vazgeçmektense, ondan geçin, asla sevmekten vazgeçmemek adına.. 
  
o delikanlı gördü ki aradığı güzel kendiydi, bakabildiğince güzel.. 
güle güle, salome !