Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

medeni

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    24
  • Katılım

  • Son Ziyaret

medeni tarafından postalanan herşey

  1. Boşig arkadaşım. Sana bir özür borçlu olduğumu anladım ve özür dilerim. Hakkımda birşeyler yazmışsın çok sağol ama şuna emin olki ben senin bu kadar kızacağını bilseydim o iletimi biraz daha yumuşak yazardım. Sen bana kızmışsın; ben sana kızmışım. Sen benim üslubuma kızmışsın ama benim senin neyine kızdığımı bilmediğin için sana bunu şu dar vaktimde açıklama ihtiyacı hissettim. Bildiğin gibi forumda din lehine yazanlar ve birde din aleyhine yazanlar var. Din lehine yazanların görüşleri kendi aralarında birbirine yakın. Din aleyhine yazanların görüşleri de yine kendi aralarında birbirine yakın. Ben kendimi din aleyhine yazanlardan biri olarak görüyorum. Aksini söylersem gülerler bana. Sen kendini belki ne din aleyhine nede din lehine yazanlar arasında görmeyebilirsin. Fakat dışardan görüldüğü kadarıyla sende din lehine yazanlardan biri olarak gözüküyorsun. Ben bunu anlayışla karşılarım. Kızmam da, kızamam da. Diğerlerine kızamayacağım gibi sana da kızamam. Fakat benim kızdığım nokta bu değil zaten. Senin diğerlerinden çok farkın var. Bana göre onlar cehennem korkusundan dolayı dinlerini sorgulayamıyorlar. Sen ise korkmadan sorgulayabiliyorsun. Din hakkındaki görüşlerin onlardan çok uzak; bizlere ise çok yakın. Fakat buna rağmen onların yanında yazılar yazman bana dokunuyor. Daha doğrusu açıkça söyleyeyim senin gibi değerli birisinin, üstelikde görüşleri neredeyse bizimle aynı olduğu halde onlardan biri gibi gözükmesini çekemiyorum. Hasetliğimden çatlıyorum. Sen o iletime bakarak bana "beni hakir görmüşsün" diyorsun ama şunu bilki bu forumda seni hakir görebilecek seviyede hiçkimse yoktur. Sadece bu forumda değil hiçbir yerde de yoktur. Görmüyormusun seni herkez seviyor? Hemde dincilerden çok ateistler ve dinsizler seviyor. Çünkü seni kendilerine yakın görüyorlar. Umarım anlatabilmişimdir. Herhangi biri olsa hiç umurumda olmaz ama senin çapında birinin yanımızda değilde onların yanında yer almasını bir türlü hazmedemiyorum. İşte sana kızmamın sebebi bu. Ama tabiki hatamı da kabul ediyorum. O İletimi biraz daha farklı yazmalıydım. Özürümde geciktiğim için umarım kusuruma bakmazsın. Ama inanki ben şu iletiyi bile çok zor şartlar altında yazıyorum. Elimin altında internetim yok. Kendime ait bir bilgisayarım yok. Ancak misafir bulunduğum yerlerde izin alarak internete girebiliyorum. Bu da her istediğim zaman mümkün olmuyor. Hatta sana dahada şaşılacak birşey söyleyeyim bu yazdığım nick bile şu anda misafiri olduğum kişiye ait. Benim bir e-mail adresim bile yok. (Nick'i açan şahıs bu foruma tek kelime bile yazmamış ve yazmayacak olan bir kişi olduğu için onun nick'iyle yazdım. Yoksa yapmazdım bunu.) Bana cevap yazmana gerek yok ama yazarsan da bende sana cevap yazamazsam sakına üstüne alınma çünkü şu sıralar yaz tatilim de bitiyor; artık internete girmem dahada zorlaşacak. (Tatil denirse tabi) Ben her ne kadar biraz hatalı bir ileti göndermiş olsamda neticede yine de sevgili Brain arkadaşımıza bir pas vermiş oldum. O da aldığı pası çok güzel bir asistle sana yolladı. Sen ise aldığın bu asistle "Benim de çelişkilerim olabilir, zamanı gelince düzeltirim" diyerek çok şahane bir gol attın. Bu yaptığın çok erdemli ve aynı zamanda da beni utandıran bir davranış. Fakat senden başka goller de bekliyoruz. Ama o golü çok çabuk bekliyoruz çünkü sana ihtiyacımız var. Muhammed için "Allahtan vahiy alan değil, kendi düşündüklerini bildiren bir kişidir" diyebilecek seviyeye gelmişsin. Tabiki bu din meseleleri çok kolay bir mesele değil ama sen epeyce yol almışsın. Vede senin gibi birinin bu yukardaki cümleyi söyledikten sonra devamını getirmesi aylar yıllar değil dakikalar alması gerekir. Yeterki bu işi ihmal edip zamana bırakma. Diğer arkadaşlara ise "topic aç orada anlatayım" demeni hiç tavsiye etmem. Ben senin yerinde olsam "sorunuzu şu anda cevaplayamam zamana ihtiyacım var" derdim. Nedenine gelince; eğer senin inançlarına özel bir topic açılırsa o topicten ömür boyu kurtulamazsın. Foruma her yeni üye olan sana o topicte yüz tane soru sorar. Yani forumdaki bütün işin o topice cevap vermek haline gelir. Orada tek başına sürekli bir sürü insana laf yetiştirmek zorunda kalırsın. Sana başarı ve mutlluluklar dilerim. Cyrano arkadaşım. Seni de kırdıysam senden de özür dilerim. Bilirsin her forumda arasıra olur böyle gerginlikler. Önemli olan herkezin birbirini sevmesi. Bu benim için dinden de tanrıdan da önemlidir. Eğer inançlarımız yüzünden bizlerin birbirimizi sevmemize engel olan bir tanrı varsa avucunu yalar. Maraba arkadaşım senden de bir ricam olacak. Boşig arkadaşımızı bu ara çok bunalttık. Soruların çok güzel mutlaka ama ona biraz nefes aldırmamız şart. Brain arkadaşım. sana da herşey için çok teşekkür ederim. Bir iletimin her satırına imzanı atacağını söylemişsin. Bende senin her iletinin her satırının altına imzamı atarım. Bazen senin iletilerini okudukça "yaw bu yazıları yoksa benmi yazdım" diyerek şaşırıyorum. Bana burda gerek yok biliyorum ama senin burda olduğunu bilmek beni çok mutlu ediyor. Bu yazımda sadece birkaç arkadaşa hitap etmiş olmamdan kimse alınmasın zira hiçbirinizi unutmadım aslında. Ama bu topicte birbirimize yazıştığımız arkadaşlara hitap ettim hepsi bu. Çok acele yazdım. bir özel mesaj gelmiş ona bakıp çıkmam lazım. yazım hatalarım varsa affola. Uzun bir süre aranızda olamayabilirim. hakkınızı helal edin.
  2. Sayın boşig. Tavsiyene uydum, bazı yazılarını gözden geçirdim ve sayende imana geldim ve bende yeniden bir müslüman oldum. Allah senden razı olsun. Yeni inanışıma göre artık "elhamdürüllah bende müslümanım" hatta senin yazılarından etkilendiğim için dini konularda çoğu yerde artık senin gibi düşünüyorum. Mesela tıpkı senin gibi kuranın çağ dışı ayetlerle dolu, çağ dışı bir kitap olduğunu düşünüyorum. Yine tıpkı senin gibi "Hz.Muhammedin kuranı allahtan aldığı vahiylerle değil, kendi fikirlerinden esinlenerek yazmış olan sahte bir peygamber olduğunu düşünüyorum. Tıpkı senin gibi "elhamdürüllah müslümanım" diyorum ama kuran hakkında sahte bir peygamber tarafından yazılmış, içinde çağdışı ayetler bulunan, çağ dışı ve sahte bir kitaptır" diyorum. Ayrıca namaz kılıp oruç tutmaya da niyetim yok çünkü peygamber de, kuran da, hadisler de hepsi sahte. Hiçbirinin sözüne güvenip namaz filan kılmam ben. Tıpkı senin gibi artık bende müslümanım ama kuranda yazan "allah insanları imtihan ediyor" sözlerine de inanmıyorum. Çünkü nede olsa o kitap sahte bir peygamber tarafından yazılmış sahte ve çağ dışı ayetlerle dolu bir kitaptır. Bütün fikirlerimiz aynı olduğuna göre seninle tartışmamıza da gerek kalmadı. Bu arada bütün ateist ve dinsiz arkadaşları imana davet ediyorum. Gereksiz yere dinsiz kalıp ondan bundan saklanmayın. Aynı ideolojinizle müslüman olabilirsiniz. Sadece adınız ateist veya dinsiz yerine müslüman olacak ve siz bundan karlı çıkacaksınız. Çok sağol boşig. sen olmasan böyle parlak bir fikir aklıma bile gelmezdi. Saygılar
  3. Sayın CYRANO. Bu forumda dikkat ettiğim kadarıyla kendin bir ateist veya dinsiz olmadığın halde en çok ateist ve dinsizler tarafından saygı duyulan ve onore edilen birisin. İnancın gereği "islamda şiddet vardır" diyebilmene zaten imkan yok. Zira bunu söylediğin takdirde dinden çıkmış olman gerekli. Ben hayatımda şimdiye kadar "ben bir müslümanım ama islamda şiddet vardır" diyen birine hiç rastlamadım. Bu durumda senin de böyle birşey söyleyebilme imkanın olmadığını biliyor vede anlayışla karşılıyorum. Kısaca anlatmak istediğim; senin kendi tarafını tutmadan, hiçbir ayırım yapmadan objektif bir şekilde yorum yapmana zaten dinin engel. Ulusalcılık, Milliyetçilik vs. diğer konularda tarafsız kalırsan milliyetini kaybetmiş olmazsın. Ama din konusunda "bu dinde şiddet vardır" diyebilme lüksüne zaten sahip değilsin. Dolayısıyla tarih bilgini de islam lehine taraflıca kullanıyorsun. Zaten tarih denen şey dünya üzerinde bana göre fazla güvenilen birşey değildir. Nedenine gelince Yunanistana gidip tarih okuyun bambaşka bir tarih okursunuz. Arabistanda bambaşka okursunuz, Türkiyede okursanız yine bambaşkadır. Seninkisi de Türk-İslam-Çeçen taraflı tarihçilik ve bunu da anlayışla karşılıyorum. Senin Türk "taraflı" tarihçiliğini severiz çünkü bizde her ne kadar tarafsız olmaya çalışsakda neticede birer Türk'üz. Ama ben kendi şahsıma söyleyeyim Türk tarafını tutmayan tarihçilere de kızmam ve onları da anlayışla karşılarım. Bütün bunların yanında senin İslam "Taraflı" tarihçiliğini tabiki tutmayız. Okuruz bakarız ama şüpheyle karşılarız. Zira sen bu konuda "taraflı" olmaya elinde olmayarak da olsa mecbursun. Mesela bize "dinlerin hiçbirinde şiddet yoktur" diyemiyorsun. Tam tersine diğer dinlerde olan ne kadar şiddet örneği varsa hepsini ortaya döküyorsun. Senin söylediklerin "bütün dinlerde şiddet vardır ama sadece islamda yoktur" manasına gelir. Eğer ben yanılıyorsam ve sen "dinlerin hiçbirinde şiddet yoktur" diyorsan, o halde bana tarih boyunca tanrılara kurban edilen insanları ve hatta hayvanlara ve insanlara yapılan inanılmaz işkencelerin haklı nedenlerini açıklaman lazım. Ayrıca "ben ayetleri vs'yi tartışmam" gibi bir laf ettin. Bu sözü sarfettğine göre anlaşılan o ki; sen ayetlerle fazla ilgilenmiyorsun. Zaten forumdaki yazılarına da dikkat ettim ayetlerin tartışıldığı konulara hakikatten pek girmiyorsun. Oysaki biz burda en çok ayetlerin yüzünden ortaya çıkan şiddeti tartışıyoruz. Dolayısıyla ""ben ayetleri vs'yi tartışmam" diyen birinin bu tartışmaya gereksiz yere girmemesi gerekir. Bir başka dikkat çeken konu ise; "şiddet uygulayanlar ayetleri okuyarak şiddet uygulamıyorlar" demen. Sen ayetlerle ilgilenmiyorsun diye kimse ayetlerle ilgilenmiyor zannetme. Mesela cübbeli ahmet hoca kurandaki "yahudiler ve hristiyanlarla dost olmayın" ayetini öne sürerek "Kuranda o ayet verken biz dinler arası diyaloğa ve medeniyetler arası uzlaşmaya giremeyiz" dedi. Cübbeli her kim olursa olsun ama onun peşinde binlerce müridi olduğu da malum. Yani sen ayetleri istediğin kadar okumasanda, cüppeli okuyor ve onun okumasına göre davranan binlerce müridi var. Belki diyeceksinki "binlerce, onbinlerce kişi okusa bile çoğunluk okumuyor". Olabilir ama çoğunluk okumasa bile okuyanlar tarafından dolaylı yollardan bilgi edindikleri bal gibi ortada. Zaten cüppeli gibilerin o ayetleri okuması önemsiz olamaz çünkü şiddeti uygulayanlar zaten ayetleri okumayanlar değil; cüppeli gibi kişiler. Dolayısıyla "şiddeti uygulayanlar ayetleri okuyupda mı şiddet yapıyorlar" tanımlaman son derece yanlış. Bildiğin gibi Türkiyede modern kesim olarak nitelendirelen kesim genellikle kuran okumayan kesimdir. Çoğunluğu hayatında bir kereliğine de olsa kuranı alıp okumamıştır. Fakat yine dikkat edersen din adına şiddet uygulama konusunda bu modern kesimi hiç göremezsin. Hiçbirisi şeriat arzusuyla yanıp tutuşmaz kimsenin dinine de karışmaz. Çünkü zaten kendisi de din ile pek ilgilenmez. Tıpkı senin ayetlerle pek ilgilenmemen gibi. Cüppeli gibilerin elinden kuran düşmez şiddeti de en çok bu tipler uygular ve yayarlar. Modern ve çağdaş Türk müslümanı ise şiddete ve hatta cüppeli gibilere karşı çıkar ama elinde de birkez olsun kuran almaz. Ve sen bütün bunlara rağmen hala "şiddeti uygulayanlar ayet okumuyor" diyorsun. Bu da senin taraflı olduğunun ayrı bir delili. Senin bu tezine göre kuranı en çok okuyanlar ayet okumaz ama hiç okumayanlar ayet okur. Bu ayetler kuranın içinde değilde başka yerdemi acaba? Senin yanıldığın nokta şurda: Sen ve senin gibi modern kesim ayetleri okumuyor okusa bile ayette yazdığı gibi okumuyor. Yani ayet yumuşatma yapıyorsunuz. Cüppeli gibiler ise ayetlerde ne yazıyorsa onları aynen o şekilde okuyorlar. (Allahın "ben bu kitabı herkez anlasın diye apaçık yazdım" demesine güvenerek). Siz onlara ayet okumuyor yada anlamıyor deseniz bile biz onlara bu konuda hak veriyoruz çünkü ayetleri çarpıtan onlar değil sizsiniz. Size göre kuran herkezin anlayamayacağı gizemli bir kitap, bize ve cüppeli gibilere ve allaha göre kuran herkezin anlayabileceği "apaçık" bir kitap. İşte tam burda yanılıyorsunuz. Veya biz, cüppeli gibiler ve "allah yanılıyor". Son olarak; islamda şiddet yoktur diyebilmek için girmediğin hiçbir konu kalmadı. Dincilerden de epeyce bir takdir topladın. Öyleki hepsi sustu "koş Cyrano harikasın, devam" diyerek seni izlemeye başladılar. Ama biz artık senin mecburen de olsa tarafsız davranamadığını anladık bu yüzden artık senin tarih bilgine eskisi kadar güvenmeyeceğiz. Alkışlar hoşuna gitmiş olacakki sırf altta kalmamak için tarih dışına da çıktın ve hiç anlamadığın ekonomi konularına da girdin. Mademki konuyu bir güzel dağıttınız bari benim bir katkım olsun. Senin o teorin son derece yanlış. Dünya üzerinde ekonomiye kazandırılan kaynaklar sürekli artmaktadır. Sana şöyle baştan anlatayım. Ekonomiden iyi derecede anlamak için fizikten de iyi anlamak gerekir zira: Ekonomi enerji ile doğrudan ilişkilidir. Örneğin para biriktirmiş olan birisi gerçekte daha sonra kullanabileceği bir enerji biriktirmiştir. Yani para bir pil vazifesi görür. "Var olan enerji yok olmaz, yoktan enerji var edilemez" bu herkezin bildiği bir fizik kanunudur. Para da bir enerji olduğuna göre demekki o da yoktan var edilemez. Evet buraya kadar sen haklısın hatta devamıda var haklı olabileceğin. Dünya üzerinde malesef hazır enerji ve güneş tarafından gelen enerji dışında hiçbir enerji kaynağı yoktur. Yoktan enerji elde edemeyeceğimize göre dünya ülkeleri bu iki enerji kaynaklarına mahkumdur. Buna göre ülkeler senin dediğin gibi kıt kaynakları paylaşmak zorundadır ve biri daha fazla alırsa öbürünün az almasına sebebiyet verir. Buraya kadar haklısın ama bunun devamıda vardır. Güneşten gelen enerji dışında "fosil kaynak" denilebilecek enerjilerin dünya ekonomisine henüz tamamı kazandırılmış değildir. Eski zamanlarda kullanılamayan enerji çeşitleri teknolojinin gelişmesiyle her geçen gün daha fazla kullanılır hale gelmektedir. Yani katma değer yaratılmaktadır. Örneğin bundan 500 yıl önceki kullanılabilir enerji miktarı ile bugünkü kullanılabilir enerji miktarı aynı değildir. Buna göre dünya zenginleşmiştir. Mesela o yıllarda nükleer enerji diye birşeyin kullanılabilmesine imkan yoktu ama şimdi var. Bir zamanlar hidroelektrik santraller yoktu ama şimdi var. Bunlar hep yıllar öncesi var olan ama keşfedilememiş yada kullanılması zor olmuş olan enerjilerdir ve şu anda kullanılabilmeleriyle birlikte dünya ekonomisine katkıda bulunmaktalardır. Enerji tasarrufu tekniklerinin gelişmesi de dünya ekonomisine katma değer yaratmıştır ve hala yaratmaya devam etmektedir. Örneğin 1950 model bir otomobilin yakıt harcaması bu günkü otomobilillerden en az 2 kat fazladır. Isı izalosyon tekniklerini, güneş enerji sistemlerini ve rüzgar enerjisi kullanımını eskiden olmayan ama şu anda dünya ekonomisine kazandırılmış bazı basit örnekler olarak verebiliriz. Senin bu ekonomi yaklaşımına göre düşünürsek 500 yıl önceki ekonomik kaynaklarla şimdiki kaynaklar aynı olmalıydı. Ama aynı değildir. Eğer aynı olsaydı şu anda dünyada neredeyse tüm ülkeler fakirlik sınırını aşmış olurlardı. Çünkü 300 milyon kişinin kıt kaynakları bugün 6,7 milyar insana yetmezdi. Tam tersine düşünürsek ve "bugünkü 6,7 milyar insanın kıt kaynakları bundan 500 yıl öncede ekonomi dahilindeydi" dersek bu defa o yıllar yaşayan insanların süper bir zenginlik sürdüğünü söyleyemilmemiz gerekirdi. Bunu da söyleyemeyiz çünkü tam tersine daha fakirlerdi. Herşeyi tarih bilgisiyle çözemezsin. Kaldıki tarih daima taraflıdır. Yazılarında yanıldığın çok yer var. Fakat polemik sürmesin diye artık devam etmek istemiyorum. Saygılar.
  4. Sayın boşig. Doğru tahmin etmişsin yazım sana değildi. Genele yazdım ben onu. Ama sen mademki bana cevap yazmışsın bende sana birkaç bir şey yazmak istedim. Aslında konuyu kendi açımdan kapatıp çıkmam gerekiyor zira vakit bakımından çok bunalımdayım. Yarın sabah 06,00 da kalkmam gerekiyor. Her neyse. Bana söylediklerin içinden gözüme çarpanlar şunlar. 1- zorla dinlere büründürmek. 2- suç Tanrı'nın mıdır, Yoksa beşerin midir 1- zorla dinlere büründürmek. Ben tanrının görevine talip değilim. insanları "dinlere büründürmek" tanrının işidir. (Tanrı varsa ve din gönderdiyse tabiki). Eğer insanları dinlere büründürmek isteyip de büründürememişse tanrı başarısız kalmıştır. Yani insanları imtihan edeyim derken kendisi sınıfta kalmıştır. Çünkü bir tanrı varsa ve bir din göndermişse insanları dine büründürmek onun asli görevidir. Eğer insanları dinlere büründürmek istemediyse bu takdirde dinlerin hepsi yalandır. Eğer dinlerin hepsi yalansa öyleyse insanları cehalete sürüklemesi de gayet normaldir. Cehalete sürüklenen insanın da her türlü şiddeti uygulaması normaldir. 2- suç Tanrı'nın mıdır, Yoksa beşerin midir Burda bir beşerden söz edilmiyor. Beşer"ler"den söz ediliyor. Yani bir araya gelmiş 100 insandan yüzü yada bin insandan bini. Beşer dediğiniz zaman sanki binlerce kişi içinden birinden bahsediyormuşum gibi düşünülür. Benim söylediğim gayet açık. Orada o çirkin olayı seyreden yüzlerce insandan biri bile insanlıktan nasibini alamamış. Üzerinde düşünülmesi gereken konu bir kişinin yaptığı değil ordakilerin tümünün ne yaptığı. Ayrıca o çocuğun resimi üzerine birşey daha eklemek istiyorum. Eğer bu bir cezalandırma değilse ortada daha beter bir durum var demektir. Zira bu durumda çocuğun hiçbir suçu yok demektir. Eğer kuran bu insanları hiçbir suçu olmayan bir çocuğa bile böyle bir muamele yapacak hale getirdiyse durum bizim düşündüğümüzden bile daha vahimdir. Eğer kuran bu yüzlerce insandan hiçbirine hiçbir şekilde etki edememişse o halde tanrı zaten başarısızdır yada o din sahtedir. Ayrıca imtihan meselesinde kendini neden muhattap görmediğini de merak ettim. Sen allahın insanları imtihan ettiğine inanmıyormusun? Saygılar
  5. O resimdeki olayın sebebi her ne olursa olsun insanlık dışı bir olaydır. Belki gerçekten bir cezalandırma belkide sayın boşigin de dediği gibi insanlıktan "nasibini almamış" bir babanın yaptığı gösteri olabilir. Eğer bir cezalandırma değilde gerçekten bir kendini bilmez gösteri ise; o halde ortaya şöyle bir durum çıkıyor. Hani kuran insanları doğru yola sokacaktı? Hani insanlık nasip edecekti? Ne oldu allah başarısızmı oldu? Şimdi hepberaber "tabiki birkaç tane fire olacak" diyeceksiniz. Fakat o resmin çekildiği yerde yığınla insan var. Onlardan hiçbirisi "sapıkmısın sen kardeşim bıraksana şu çocuğu" demiyor ve olayı seyrediyor. Yani kuran sadece o adamı değil olayı seyredenlerin hiçbirini doğru yola sokamamış. Eğer bunlar salt cehalet yoluyla oluyorsa o halde demekki kuran bunları cehalete sürüklemiş. Çünkü olayı yapanların da seyredenlerin de ortak kitabı kuran. Orada olayı durup seyreden yüz kişi varsa; nasıl oluyorda bu kuran bunların "hiçbirini" doğru yola sokamamış. Üstelik o baba höpörlörlü ve otomobilli bir düzenek bile kurduğuna göre bu olayı diyar diyar dolaşarak binlerce belkide onbinlerce kişiye seyrettirmiştir. Bu yığınla insan arasından nasıl oluyorda bir tane insanlıktan nasibini almış birisi çıkıp o hopörleri o herifin kafasında kırmıyor? Kuran binlerce, onbinlerce kişiden birini bile doğru yola sokamamış mı? Yoksa hepsini kendi bildiği yola mı sokmuş. İkinci şık daha mantıklı zira eğer allah olayı seyreden binlerce kişiden birini bile doğru yola sokamamışsa böyle bir tanrı zaten yok demektir. Öte yandan; "Allah insanları deniyor onun için dünyaya göndermiş" diyorsunuz. Acaba bu çocuğu ne şekilde deniyor? Çocuğumu deniyor yoksa çocuğun kolunu mu deniyor? Bakalım çocuğun kolunu sağlam yaratmışmıyım diyerek deneme mi yapıyor? Niye böylelerinin eline çocuk veriyor? Kendi denemelerini yapmak içinmi? Niye bütün çocukları böyle denemiyorda sadece bazılarını böyle deniyor? İmtihan diyorsunuz. Ama malesef kimilerinin imtihanı çok hafif ve torpilli geçiyor kimilerinin imtihanı ise işte böyle zalimce: saygılarımla.
  6. Çok doğru söylüyorsun değerli Muki. Ama sanıyorum "İslam ve Şiddet" konusu her ne zaman açılırsa açılsın konu mutlaka sapacak yada saptırılacaktır. Bu açıdan sevgili BrainSlapper arkadaşımızdan konuyu kapatmasını ve kendisini boşuna yormamasını rica ediyorum. Zira "İslam ve şiddet" konusu her zaman olduğu gibi "hıristiyanlık ve şiddet" konusuna döndü. Aslında "islam ve şiddet" konularını "hıristiyanlık ve şiddet" veya "yahudilik ve şiddet" konusuna döndüren arkadaşlar neticede bir "din ve şiddet" olayını tastikleyerek farkında olmadan teizm canavarının ne olduğunu bizden bile daha iyi ortaya koyuyorlar ama malesef üzerinde durup düşünmek istemiyorlar. Sevgili BrainSlapper, özellikle senden konudan çıkmanı rica ediyorum. Çünkü konu "hıristiyanlık ve şiddet" konusuna döndü ve sende sanki bir din karşıtı değilde sanki bir hristiyanmış gibi bir havaya getirildin. Aslında ben senin ne demek istediğini çok iyi anlıyorum. Sen diyorsun ki; "bütün dinlerde şiddet vardır ama islamdaki şiddet diğerlerinden çok daha fazladır". Fakat sen bunu söylediğin zaman sanki hristiyanlığı savunan biriymiş durumuna getiriliyorsun. Böyle bir şeye alet edilmeni istemem. Bu yüzden konudan çıkmanı rica ediyorum. Ben vakit özürlü biriyim senden bir başka ricam daha olacak. Lütfen başka bir topic aç ve konu başlığı "İslamın kendi kendisine uyguladığı şiddet" olsun. Bakalım orada da hristiyanların ve yahudilerin müslümanlara uyguladığı şiddetlerini örnek vererek konuyu dağıtabileceklermi? Mesela şu aşağıdaki ekmek çalan çocuğun başına gelen şiddeti örnek vererek başlayabilirsin. Not: çocuğun resimlerini buraya eklemek istedim ama beceremedim. http://www.lindasog.com/archives/war_on_terror/ Ben konudan çıktım herkeze saygılar.
  7. Tam çıkmışken ilave etmem gereken şeyler olduğunu düşünerek geri döndüm. Yukarıda "şiddet emperyalizmden kaynaklanmaz" demiştim. Bu konu yanlış anlaşılmasın. Benim burada söylemek istediğim şey "şiddet direk olarak emperyalizmden kaynaklanmaz" manasındadır. Yani şiddetin asıl kaynağı emperyalizm değildir. Emperyalizm şiddet konusunda sebep ve sonuç arasında ancak bir köprü olabilir ama asla sebep değildir. Emperyalizmin amacı kendisinden olmayan insanları sömürmektir. Yok etmek değildir. Zaten insanları yok etmek yada şiddete mağruz bırakmak emperyalizmin amacına da ters düşer çünkü insanları yok ederseniz sömürecek insan bulamazsınız. Şiddete mağruz kılarsanız bu defa da onları karşınızda düşman olarak bulursunuz: Düşman kazanmak ise çıkar amaçlı bir ideolojinin işine gelmez. Şimdi diyeceksinizki; "neden öyleyse emperyalist ülkeler savaş yoluyla amacına ulaşmaya çalışıyor?" Bunun sebebi dincilik ve ırkçılıktır. Zaten emperyalizmin neden direk olarak şiddetin kaynağı olamayacağının sebebi de budur. Asıl kaynak dincilik ve ırkçılıktır. Bunlar zaten emperyalizmin de ana kaynağıdır. Yani iki çeşit emperyalizm vardır. 1- Ümmetçi emperyalizm. 2- Irkçı emperyalizm. Birisi din adına diğeri ise ırk adına sömürür. Din adına sömürü olduğu sürece emperyalizmin içinde tabiki şiddet olacaktır. Irkçılık adına yapılan emperyalizmde de şiddet vardır. Fakat bunun da asıl kaynağı dindir. Çünkü ırkçılığı da dinler körükler. Yani neticede şiddet konusunda her taşın altından yine din çıkar. Size emperyalizmi, ırkçılığı, ümmetçiliği ve şiddeti dinlerin körüklediğine en sağlam delillerden biri olarak kurandaki "mümin köle" ifadesini örnek verebilirim. Yani kuran müslüman bir insanın bile köle olarak kullanılacağını tastikler. Buyrun size emperyalizm. Gördüğünüz gibi islam sadece karşı tarafları değil kendi ümmetine bile şiddet uygulamaya özendiren bir dindir. Aksi halde "mümin köle" ifadesini açıklayamazsınız. Emperyalist amaçlarla fakir ülkeleri sömüren ve bu amaç uğruna şiddet uygulayan batılı ülkelerin şiddetinin kaynağı da onların kendi dinidir. Müslümanların uyguladığı şiddetin kaynağı ise islam dinidir. Körükleyici anlamında söylüyorum. Saygılarımla
  8. Sayın CYRANO, Ne demek istediğimi daha iyi anlatabilmek açısından sana ilkönce daha birkaç gün önce şahit olduğum bir olayı anlatacağım. Geçenlerde soğuk birşeyler içmek için bir bakkala uğradım. Birde baktımki kapının önünde bağrışmalar çağırışmalar var. Yer yerinden oynuyor. Olay yerine henüz gelmiş olduğumdan dolayı konuya aniden vakıf olamadım. Ortada ağzı burnu kanlar içinde ağlayan küçük bir çocuk, yanında çocuğun ağzını burnunu temizlerken balkondaki bir kadına kıyametleri koparan bir anne. İlk tahminime göre balkondaki kadının çocuğunun bakkalın önündeki çocuğu dövdüğünü ve kavganın bu yüzden koptuğunu zannettim. Meğerse durum öyle değilmiş. Çocuğun ağzını burnunu kıran ve balkondaki kadınla kavga eden çocuğun kendi annesiymiş. Balkondaki kadın "senin çocuğun hırsız. mahallede çalmadık birşey bırakmadı" diye bağrıyor. Çocuğun annesi ise "Benim çocuğum hırsız değil. ne varmış iki kere kedi maması çalmışsa. Öbür çocuklar mahallede soymadık bahçe bırakmadı" diye bağırıyor. Burada her iki kadının da davranış biçimi tartışılır fakat benim dikkat çekmek istediğim şey çocuğun annesinin çocuğu fena halde pataklaması. Yahu kadın mademki senin çocuğun masum bir çocuk ne diye çocuğun ağzını burnunu kırdın? Senin yazılarını zevkle takip ediyorum. Özellikle tarih bilgilerinden herkez gibi bende yararlanıyorum. Ancak bu defa malesef yanlış tutum içindesin. Zira islami şiddet haberi ortaya çıktığında islamı bizden çok sen pataklıyorsun. Fakat buna rağmen islamı pataklayan bir müslüman değilse; bu seferde islamı pataklamaya çalışana karşı çıkıyorsun. Yani yukarda anlattığım olaydaki kadın gibi, "çocuğum ne yaparsa yapsın çocuğumu ben döverim ama başkasına dövdürtmem, ben söverim ama başkasına sövdürtmem. Çünkü o benim çocuğum" psikolojisi içindesin. Tıpkı yukarda anlattığım kadın nasıl çocuğuna laf söylendiği zaman başka çocukları örnek göstererek kendi çocuğunu aklamaya çalışıyorsa, sende islamdaki şiddeti bertaraf etmek için başka dinden olanların yaptığı şiddeti örnek gösteriyorsun. Ben seni anladım sen "eğer şiddet islamdan kaynaklansaydı müslüman olmayanlarda şiddet olmaması gerekirdi" diyorsun. Ama burda es geçtiğin bir nokta var ki o da şudur. Diğerleri şiddet uygularken bunu "yaşasın isa", yaşasın musa" yada "the god is only one" çığlıkları atarak yapmıyorlar. Ama müslümanlar şiddet ve cinayet işlerken "Allah-u ekber" nidalarıyla bunu yapıyorlar. İşte bu üzerinde durup düşünmen gereken konu. Sen şiddetin kaynağı islam değildir emperyalizmdir diyorsun. Sömürünün kaynağı emperyalizmdir fakat şiddetin kaynağı emperyalizm değildir. Şiddet her canlının doğasında vardır. Böyle olmasaydı hayvanlar arasında şiddet olmaması gerekirdi. Eğer şiddetin kaynağı emperyalizmdir dersek hayvanların şiddetini nasıl açıklarız? Evet hayvanların dini de yok ama zaten hayvanların dini olmaması onların uyguladığı şiddetin insanların uyguladığı şiddetin yanında çok hafif kalmasının sebebidir. Mesela hiçbir hayvan diğer bir hayvana işkence uygulamaz. Çünkü onların şiddetini körükleyen bir dini yok. Yani demek istediğim; şiddet emperyalizmden veya dinden kaynaklanmaz. Fakat dinler insanların zaten doğasında var olan şiddet duygusunu körükler ve aynı zamanda da bundan faydalanır. Saygılarımla.
  9. Hatice muhammedi peygamber yapan kadındır. Eğer Muhammed yaptığı talanlarla zengin olduktan sonra haticeyi boşamaya kalksaydı onun sayesinde edindiği peygamberliği de elinden giderdi. Çünkü o zaman hatice hırsından bütün kirli çamaşırları ortaya dökerdi. Haticeyle ilk evlenme meselesine gelince; Hatice çok zengin bir kadındı ve muhammed onunla serveti için evlendi. Zaten kendisinin bir servet avcısı olduğu yaptığı yağmalardan da ispatlıdır. Haticenin kendisinden büyük olmasında şaşılacak birşey yok. Zaten çoğu zaman ümmeti de aynı yoldan gidiyor. Turistik beldelere gidip bakın. Oralarda ne Türk kızları Türk erkeklerinin yüzüne bakıyor nede Türk erkekleri Türk kızlarının yüzüne bakıyor. Hepsi bir gavur bulsamda kapağı avrupaya atıp zengin olsam hayalinde. Kimileri eli ayağı düzgüncesini buluyor kimileri ise kim olduğuna bakmıyor bile. Yani herkez kendi kapasitesine göre bulabiliyor. Tıpkı sevgili Katakuta'nın çoban örneğindeki gibi turistik yörelerdeki komiler, bulaşıkçılar ve inşaatlardaki ameleler bula bula ancak 50-60 yaş üstü kadınları bulabiliyorlar. Yeterki kadının biraz parası olsun. muhammed için kendiniz söylüyorsunuz okuma yazma bile bilmeyen bir ******* teki ve çobanın biriydi diye. O durumdayken herhalde gencecik prensesleri vermezlerdi ona. Fakir kızları ise o ne yapsın? Adam sadece şehvet düşkünü değilki aynı zamanda da servet avcısı.
  10. Yani köle=zengin. zengin=köle. Zengin olmaya itiraz etmezsin herhalde değilmi? Köle=Zengin olduğuna göre senin köle olmaya da itiraz etmemen gerekir. O halde sen gel benim kölem ol hayatını yaşa. Bir anda zengin olacaksın bak kaçırma bu fırsatı. saygılar
  11. İslami sitelere girip bakın ordan bulursunuz.
  12. O halde gidersin "Heryerdeki şiddet" adında yeni bir başlık açarsın ve orada "Heryerdeki şiddeti" yazarsın. Böylece de "İslamdaki şiddet" konusunu da sabote etmemiş olursun.
  13. ama konuyu dağıtmaya çalışırken yakalanırsak tıpkı konuyu dağıtırken yaptığımız gibi dikkatleri başkalarının üzerine çekerek kendimizi kurtarmakta daha fazla fayda var. Konuyu dağıtırken, Hitleri ve Lenin'i bulduk bakalım şimdi kendimizi kurtarırken kimi bulacağız? Mesela bu iş için biçilmiş kaftan olabilir. (Sayın Cyrano bu forumun en değerli yazarlarından biridir. Lakin herkez yanılabilir.)
  14. ****************. Konu: İslam ve şiddet. Bu ne biçim başlık konusu böyle? İslamda şiddet varmıki konuya böyle bir başlık atılıyor? Bakalım islamda şiddet varmıymış? Demekki islamda şiddet varmış. O halde topic yanlış açılmış diyemedik. Ne yapmalıyız? Fakat yinede böyle birşeyin tartışılması son derece sakıncalı olduğu için konuyu dağıtmakta fayda var. Mesela İslamla alakası olmayan kişileri örnek verip konuyu çok güzel sabote edebiliriz. Kimi bulabiliriz acaba? Öyle birilerini bulmamız lazımki kesinlikle "islam ve şiddet" konusuyla alakası olmasınki konu mutlaka dağılsın ve yok olsun. Şiddetçi ve islamla alakası olmayan kimler var acaba? En iyisi Mesela yada veya o da olmazsa konuyu dağtmak için tam bir biçilmiş kaftan olabilirler. ama yinede konuyu başka taraflara çekmekte fayda var. Saygılar.
  15. ipek arkadaşım ben demedimmi sana o hadis kesin sahtedir diye. Bak gördünmü dediklerim nasıl da bir bir çıkıyor? Sen o hadisi bilmezsin o hadis sahtedir. Bak adını bile yanlış biliyorsun. "Kütibi Sidde" kitabı değil "Kütübü Sidde" olmalıydı. Ben sana hadis sahtedir diyorum. Sen hala kalkmış bana sahte hadisi gösteriyorsun. Yalan o hadis inanma o hadise. Hadisler 2 çeşittir bazılar sağlam bazıları ise sahtedir ve yahudiler tarafından yazılmıştır. Yahudilerin hadislerinin yanında birde Çin malı hadisler vardır. Bu Çin malı hadisler ise hadislerin en dandik olanlarıdır. Bu senin bana gösterdiğin hadis Çin malı yani en dandik hadislerden biri. Bak ben sana sağlam hadis nasıl olur bir örnek vereyim: Ureyne ve Ukeyle kabilelerinden bir grup Medine’ye gelerek Müslüman oldular. Medine’nin havası onlara dokununca Peygamber onlara deve sidiği içmelerini öğütledi. Adamlar develeri dağıttılar ve çobanı da öldürdüler. Peygamber onları yakalattı, ellerini ve ayaklarını kesti, gözlerini oydu, çölde susuz ölüme terk etti. Biz onlara su vermek isteyince, Peygamber bizi engelledi.” Buhari Tıp5/1, Hanbel 3/107,163 Bak ipek ben senin hadisine sahte dedim diye sende kalkıp benim hadisime sahte filan demeye kalkarsan kafir olursun. Zira "Buhari" gibi islam'ın temelini oluşturan ve adına "sahih" takısı takılmaya layik görülmüş birinin hadisine sahte diyen biri islamın nerdeyse bütün ibadet çeşitlerini yok ederek islamın en büyük düşmanı bir kafir olur. Buhari olmasa sen şu anda nasıl ibadet edeceğini bile bilemezdin. Ya gördünmü işte bak sağlam hadis dediğin böyle sağlam olur. Seninki sahte. Saygılar.
  16. Bravo sevgili BrainSlapper. Seni tebrik ederim. Anlayabilen için çok güzel bir örnek bu. Müsadenizle bir örnek de ben vermek isterim. Halk: Falancayı niye öldürdün? Katil A: Töremize göre suç işledi. Namusumu kurtardım. Halk: Falancayı niye öldürdün? Katil B: Töremize göre suç işledi. Namusumu kurtardım. Halk: Falancayı niye öldürdün? Katil C: Töremize göre suç işledi. Namusumu kurtardım. Halk: **** töreniz batsın be. Önüne gelen töre için adam öldürüyor. Kaldırılsın bu töre. Engel olunsun bu çağ dışı geleneklere. Halk: Falancayı niye öldürdün? Katil D: Dinimize göre suç işledi. Haksız yere öldürmedim. Allah yolunda öldürdüm. Halk: Bunlar dinsiz yahu, bizim dinimizde böyle birşey yok. Zaten bunları salt islamı karalamak için ABD ve yahudiler yaptırıyor. Halk: Falancayı niye öldürdün? Katil E: Dinimize göre suç işledi. Haksız yere öldürmedim. Allah yolunda öldürdüm. Halk: Bunlar dinsiz yahu, bizim dinimizde böyle birşey yok. Zaten bunları salt islamı karalamak için ABD ve yahudiler yaptırıyor. Ayrıca birkaç kişi cinayet işliyor diye islamı suçlayamazsın. Üstelik sen bunlara görme hristiyanların yaptığı cinayetlere gör. Din cinayeti + 100,000 din cinayeti. Halk: Birkaç kişiniin yaptığından islam sorumlu tutulamaz. + 100,000 din cinayeti. sonuç yine aynı. Yine aynı cevap : İslamda böyle birşey yok. Peki ama kuranda da öldürün diye yazıyor: Sen kurandan anlamazsın. Hadislerde de cinayet var: O hadisler uydurma. Zaten sen hadislerden de anlamazsın. Yahu senin peygamberin bile sayısız cinayet işlemiş: Haksız yere öldürmedi. Allah yolunda öldürdü. Yobaz önüne geleni allah yolunda öldürüyor. Millet de dinimizde "allah yolunda öldürmek yoktur" diyor. Ardından da aynı kişiler "peygamber allah yolunda öldürdü" diyor. Töre için cinayet işlendiğinde "Töreniz batsın" diyenlere din için cinayet işlendiğinde "dininiz batsın" dersen hakaret etmiş oluyorsun. Saygılar.
  17. Nerden biliyorsun islam dininin öyle birşey dediğini? Kurandamı yazıyor o cümle? Öyle bir ayetmi var? Hayır. Hadislerdenmi okudun? Yalandır o hadis. Bende biraz islamcıların yaptığını yapayım bari. Sahtedir o hadis. Hadisler 2 çeşittir. Bazıları sahihtir bazılarının ise sağlamlığı tartışılır. Eğer sen bu cümleyi hadislerden okuduysan kesin sahtedir o hadis. Hadi diyelimki hadis doğru. (Kesin sahtedir ama). Bunu okuduğun halde ne kadar da kötü bir öğüt olduğunu anlayamadınmı? "Bu gün ölecekmiş gibi ibadet et. Hiç ölmeyecekmiş gibi çalış". yani bol bol ibadet et ve bol bol çalış. Bu öğütdeki saçmalığı göremediysen ben sana göstereyim. Yarın ölecekmiş gibi ibadet etmek=Bol bol ibadet etmek. Bol bol ibadet etmek=Çok az çalışmak. Zira: Bol bol ibadet eden adamın çalışmaya vakti az olur. İslam ülkelerinin geri kalma sebeplerinden biride bu olmasın? saygılar.
  18. Kandırma filan yok. "başörtüsüne değil türbana karşıyız" diyenler biz dinsizler ve ateistler değil gayrımüslümler de değil sadece sizin kendi tatlısu müslümanlarınızdır. Ayrıca bir taraftan tatlı su müslümanlarını da kendinizden sayarak "çoğunluk ezan istiyor" dedikten sonra aynı kişileri "başörtüsüne değil türbana karşıyız" dedikleri için yok saymaya çalışmak kolay bir mariret olmasa gerek. Çoğunluk olup başkalarını bastırmak gerektiğinde önüne geleni müslüman sayarsınız.Bastırma işlemi sona erdikten sonrada sayısını kullandığınız kişileri ıskartaya ayırırsınız. Biz dinsizler ve ateistler kamusal alanlarda hem türbana hemde başörtüsüne karşıyız. Sadece türban veya başörtüsüne değil kamusal alanlarda dinin D'sine bile karşıyız. Dışarda bunları takmanıza ise ucu ucuna katlanırız. Çünkü sizin yüzünüzden tüm dünyada arap damgası yiyoruz. "Ne olacak" yerine "ne olmalı" diye sorulmalı. "Ne olacak" dediğiniz zaman zaten ne olduğu gözler önünde ve belli. Kimseyi takmayarak insanları çoğunluk olmanın verdiği cesaretle eziyor ve zülmediyorsunuz. "Ne olmalı" diye soracak olursanız "Ezan kaldırılmalı" derim. Tam tersine bizi değil esas sizi ürkütüyor. Çünkü kendini cehennem tehdidi altında hisseden biz değil sizsiniz. Zaten "rahatsız olmak" kelimesi yerine ürkme kelimesini kullanma sebebiniz de "kendiniz ürktüğünüz için" ezanın ürkülecek birşey olduğunu düşünmenizdir. Ürkme kelimesinin kaldırıp "rahatsız olma" kelimesine çevirecek olursak; sizi rahatsız etmeyebilir çünkü siz bu dinden menfaat sağlama peşindesiniz. Menfaat sağladığınız birşeyin sizi rahatsız etmemesi ise gayet normaldir. Ne menfaaati derseniz; cehennemden kurtulup cennete kavuşma menfaati diyebiliriz. Bunun dışında ise dünya hayatı dediğiniz gerçek hayatınızda ne menfaatler sağlayıp sağlamadığınızı bilemeyiz. Belki cennet ve cehennem dışında başka menfaatleriniz yoktur. Ama belkide bir imamsınızdır maaşınız vardır. Belkide dinci belediyelerden kiralanmış bir çaybahçeniz yada otoparkınız vardır. Belkide dinci medyadan gelir sağlıyorsunuzdur. Yada belki seccadeler ve hacı yağları gibi din ürünleri satıyorsunuzdur. Kimbilir? sizi tanımadan birşey diyemeyiz. Bu yüzden desibel ne kadar yüksek olursa siz o kadar çok memnun olursunuz. Desibel ne kadar düşük olursa olsun bizde yinede çok rahatsız oluruz. Kulak tıkamak hee?? İmamın pamuk tıkamasından esinlendiniz herhalde. Önceki yazımda da dedim ya zaten. Konuyu "din ürüsün, din yürüsün" noktasına getirdikten sonra düşünmeyi tam o noktada bırakırsınız. Öyle yapmasaydınız "kulağı kapatarak sesi engellemek mümkün" şeklinde bir sonuca ulaştıktan sonra düşünmeye devam ederek bunun ne kadar komik bir öneri olduğunu anlayabilirdiniz. Mesela konuyu din lehine getirip düşünmeyi o noktada bırakmasaydınız, devam eden düşüncelerinizde aklınıza bunlara benzer komik durumlar gelirdi. 1- Kulaklar tıkandığı zaman gereksiz seslerle birlikte, gerekli seslerde duyulamaz hale gelir ve bir trafik kazasına kurban gidebilirsiniz. 2- Sabahın köründe ezan sesiyle uyanmamak için kulaklarınızı kapatırsanız, işe gitmek için kurduğunuz saati de duyamazsınız. Bunun yanında uyandığınızda evinizde yatak odanızdan başka bir yerde eşya kalmayabileceğinizi de göz önünde bulundurmanız gerekir. 3- İnsanların rahatsızlık duyabileceği şeylerden korunmak için vücudundaki rahatsız edilebilecekleri konularla ilgili delikleri tıkaması ortaya çok çeşitli komik espiriler çıkarırki; sizin kızılcık sopası espiriniz bile bunların yanında çok sönük kalır. İster yüksek desibel ister alçak olsun. Biz ezanın her türlüsünden rahatsız oluyoruz. Çünkü ezan sadece gürültü değil aynı zamanda yıllarca bizi sömürmüş ve bize türlü türlü kötülükler yapmış bir dinin sesidir. O sesi kısık sesle duymak bile bizi rahatsız eder. Bize kulaklarınızı tıkayın gibi komik önerilerde bulunacağına; siz gidip bir ezan saatli walkman alın ve kulaklığı taktıktan sonra sesinide sonuna kadar açıp gümbür gümbür dinleyin. Hatta mademki dediğiniz kadar çok hoşunuza gidiyor hiç kapatmadan devamlı baştan dinleyin. Ürkmek, korkmak, korkutmak. İşte islam kültürünün sonuçları. Öldür, saldır, kork, korkut, ürküt. Kızılcık sopaları, baretta silahlar. Aba altından kızılcık sopası göster sonrada baktınki yutmadılar, işi espiriye vur. Haşa efendim!! Dininiz kutsal olduğuna göre sizde kutsalsınız demektir. Sizin gibi kutsal insanlara kormak yakışırmı hiç? Korkmak bize mahsus birşey. Sizin din kardeşleriniz tarafından katledilen biziz. Biz dururken siz neden korkacakmışsınız? Siz çoğunluk değilmisiniz? Kafasını kaldıranın kafasını ezecek güçtesiniz nasıl olsa. Hayır barettaları aydınlarımızı katleden din kardeşleriniz taşıyor. Sizinde konuyla alakasız bir şekilde aklınıza baretta geldiğine göre sizde meraklısı olmalısınız. Biz dinsizlerin kavgayla, kara kuşakla, barettayla ve kızılcık sopalarıyla işi olmaz.
  19. Hiç yoktan iyidir. Güzel bir gelişme bu. Keşke biraz daha düşünseydiniz de buna benzer başka şeyleride farketseydiniz. Şu düşman sözcüğünüzü şiddetli rahatsızlık olarak değiştirirseniz söylediklerinizde doğruluk payı bir hayli yüksek. Bunu yeni farketmenize de şaşmak lazım. Düşmanlık göreceli bir kavramdır. Bize göre islama karşı durmak islama düşman olmak değildir sadece ondan korunmaktır. Ama siz kendi taraftarlarınızı kışkırtmak uğruna düşman sözcüğünü kullanmayı yeğliyorsanız bu sizin kendi sorununuzdur ve buna göre; bizim davranışlarımızı İstediğiniz gibi nitelendirebilirsiniz bu bizi bağlamaz. Yukarıda da dediğim gibi; insanların birşeyi gizlediklerini anladıktan sonra düşünmeye devam etseydiniz işte o zaman sonuca ulaşabilirdiniz. Ama bu sizin yaptığınız tipik bir teist mantığı olduğu için "neden gizliyorlar acaba" demeden dilediğiniz noktada düşünmeyi durdurursunuz. "Herşeyin bir yaratıcısı vardır" dersiniz ama "herşeyin bir yaratıcısı varsa allahı kim yaratmış" dendiği zaman düşünmeyi o noktada durdurup "o ezelidir" diyerek düşünme mevsimini kapatırsınız. Birçok konuda bilimden örnekler verirsiniz ve sonunda da konuyu istediğiniz noktaya getirdikten sonra bilimi de düşünmeyi de bir kenara bırakıp "Allahın mucizesi" diyerek işin içinden çıkarsınız. Çünkü maksat düşünüp sonuca ulaşmak değil konuyu allaha ve dine taşıyıp orada sonlandırmak. Burda da aynı tavırı sergilemişsiniz. İnsanlar birşeyler gizliyor diye düşündükten sonra "neden acaba" demeden, insanları birşeyleri gizlemekle suçlayıp konuyu bitirmişsiniz. Çünkü düşünmeye devam etseydiniz; insanları nasıl korkutup sindirdiğinizi, onlara nasıl bir baskı ve zulüm yaptığınızı bulacaktınız. Birde hiç çekinmeden; zülmedip korkutanı değilde, mağdur olup korkanı suçlamışsınız, pes doğrusu. Zihin okumaya gerek yok beyefendi. Biz zaten söylüyoruz. Evet şiddetli rahatsızlık duyuyoruz. Tepkimizi düşmanlık olarak nitelendiriyorsanız, yukarıda da dediğim gibi, bu sizin probleminiz, bizi bağlamaz. Bu bir düşmanlıktır diyerek, taraftarlarınızı kışkırtıp üzerimize gönderme yoluyla kimseyi sindiremezsiniz. Diğer arkadaşların islam dininden ne derece rahatsızlık duyduğunu ben bilemem ama ben kendi payıma konuşacak olursam deliriyorum.çıldırıyorum, nevrim dönüyor diyebilirim. Nedenine gelince; önce size bir misal vereyim. Bir kişi düşünün. Bu kişi size bir ev vereceğini söylemiş ve karşılığında sizden bir takım isteklerde bulunmuş. Sizden yıllarca paranızı emeğinizi almış. Onun istekleri sonucunda yaşam tarzınızı bile yıllarca değiştirmek zorunda kalmışsınız. Üstelik bu kişi bütün bunları sizi tehdit ederek yapmış. Ve en sonunda o kişinin bir sahtekar olduğunu anlamışsınız. Adamın sahtekar olduğunu anladıktan sonra bile bir türlü yakanızı kurtaramıyorsanız, adam hala size zorbalık yoluyla zarar veriyorsa ve ayrıca bu sömürü birkaç gün bile değil yıllarca sürmüşse o kişiye karşı hangi duyguları beslerdiniz acaba? İsterseniz her zaman yaptığınız gibi adını siz koyun gitsin. Artık buna düşmanlık mı dersiniz, nefret mi dersiniz ne derseniz deyin, bu sizin probleminiz. Biz "şiddetli rahatsızlık" diyoruz siz işinize yaradığı için kışkırtma amacıyla "düşmanlık" kelimesini kullanıyorsunuz. Çünkü dine karşı düşmanlık sözkonusu olduğunda milletin galeyana gelip, egoist duygularla cinayetler ve katliamlar bile işleyebildiğini olduğunu gayet iyi biliyorsunuz. Maksadınız çözüm aramak değil çoğunluk olmanın verdiği güçle bastırmak. Öyle olmasaydı bu kelimeyi kullanmazdınız. Ben kendi payıma sizin deyiminizle "islamı çağırıştıran" herşeyden şiddetli rahatsızlık duyuyor ve nefret ediyorum. Mesela ezan bana tıpkı yukarıda bahsettiğim sahtekar adam misalindeki gibi; yıllarca oruç tutturdu, namazlar kıldırdı, beni cehennem korkuları içinde süründürüp psikolojimi bozdu, paralarımı gaspetti, cinsel hayatıma kadar müdehale etti, kısaca "ömrümü çürüttü". Hayatımın yarısını elimden aldı yani bir anlamda beni öldürdü. İşte ezan bana her seferinde bunları hatırlatan birşey olduğu için, benim açımdan sadece büyük bir gürültü olmasından öte; çok özel bir rahatsızlık kaynağıdır. Sadece ezan değil islamı çağırıştıran herşeyden nefret ediyorum. Hele o sıkmabaşları görünce ifrit oluyorum. Çünkü ben onları gördüğümde mağdur kişileri değil, benim paralarımla kendine cami yapan, çocuğuma okulda zorla din dersleri veren, bilim yuvalarımızı hurafe bozgununa uğratan, plajlarımızda genç kızlarımızın memelerine saldıran, yargıtaylarımızı ve aydınlarımızı katleden bir dinin taraftarlarını görüyorum. Siz nerede yaşıyorsunuz ben bilemem ama bizim buralarda ezan 2 dakika değil en az 10-15 dakika sürüyor beyefendi. Çünkü benim yaşadığım yere en az 10-12 tane caminin sesi geliyor. Aynı anda başlamadıkları için 10 dakikadan az sürmüyor. Ayrıca 2 dakika değil, 2 saniye bile olsa tahammülümüz yok. Gidin evlerinizin içinde okutun ezanlarınızı. Sokaklar hakimiyet ilan etmek amacıyla naralar atma yeri değildir. Toplumun çoğunluğu istiyor diyerek namaz kılmayan müslümanları da kastediyorsanız, onların hepsi islam tarafından işgal ve tehdit altında olan insanlardır. Aslında hiçbirisi istemiyor ve sahte cennet ve cehhennem masallarıyla tehdit altında ifade vermekten başka birşey yapmıyorlar. Gerçekte onlar biz dinsizlerden, ateistlerden veya gayrımüslümlerden bile daha fazla rahatsız oluyorlar. Çünkü ezan onlar için sadece bir gürültü kirliliği değil aynı zamanda her okunuşunda onlara namaz kılmadıklarını ve bu yüzden cehenneme gidebileceklerini hatırlatan bir tehdittir. Yani aslında gerçek zülum ve baskı bizden çok onlaradır ama tehdit altında ifade vererek istemeden "okunsun" diyorlar. Ezan zaten namaza çağırma bahanesiyle sürekli islamı, allahı ve cehennemi hatırlatıp insanları sürekli tehdit altında tutma amaçlıdır. Zaten ezan yerine ezan alarmlı saatlerin kullanılmak istenmemesinin sebebi de budur. Çünkü iş ezan alarmlı saate kalırsa kimsenin ezan dinlemeyeceğini çok iyi biliyorlar. Böyleliklede kimse tehdit edilmemiş olacağı için amaç yerine gelmemiş olurdu. Maksat insanların evlerine, işyerlerine ve tüm hayatlarına zorla girip sürekli cehennemi hatırlatma metoduyla tehdit ederek dini ayakta tutmak. Bir insanın başka birinin evine zorla girip kendi istekleri uğruna onu ölümle tehdit etmesiyle, ezan yoluyla zorla girilip tehdit etmenin hiçbir farkı yoktur. Namaza çağırmak filan hepsi bahane. İslam mantığına göre islamı baz almak gerekiyor. Ama evrensel insan haklarına göre kim haklıysa azınlık veya çoğunluk olarak bakılmaksızın haklıyı baz almak gerekiyor. Başkasının özgürlüğünün ve haklarının başladığı yerde sizin özgürlüğünüz ve haklarınız biter. Demokrasilerde temel olan ama sizin işinize gelmeyen prensip budur. Ben her ikisine de tahammül edemiyorum. Ne diyeceksiniz? her zamanki gibi "burası müslüman ülke, katlanmıyorsan git başka ülkede yaşa" mı diyeceksiniz? O halde ben de "gitmiyorum, burası benim ülkem" diyorum şimdi ne yapacaksınız? "Gitmiyorsan katlan öyleyse, biz çoğunluğuz ezeriz" mi diyeceksiniz?
  20. Olaya bakın olaya. Olur ama bu kadarıda olmaz dedirtecek cinsten bir olay. Bakın arkadaş akıllara durgunluk veren cümleyi nasıl da kurmuş!! Arkadaşın dediğine göre ateistlerin ve dinden bihaber olanların rahatsız olması doğalmış. Yani bunu bile bile birde ezanın avazı çıktığı kadar okunmasını destekliyor. Bu ne demek oluyor şimdi. "Biz çoğunluğuz bizim dediğimiz olur, rahatsız olan olsun. bizi ilgilendirmez." Beykardeş!! sizin dininizde başkalarını rahatsız etmek önemsenmiyor bunu biliyoruz ama başkalarını rahatsız etmek etik bir davranış değildir. Hele hele birde rahatsız ettiğini bile bile rahatsız etmek hiç etik değildir. Hele hele birde üstüne üstlük bunu içinde saklamayıp "rahatsız olan olsun" deyip meydan okumak hiçmi hiç etik değildir. Böyle düşünüyorsun, bari kimseye söyleme de seni ayıplamasınlar. Kimse Avrupadan filan örnek verip bu ezanın rahatsızlığını örtmeye kalkmasın. Kiliselerde çan sesi haftada bir kez çalar ve zaten o da 1 dakika bile sürmez. Ezan ise en az 10'ar dakikadan hergün en az 5 kere okunur. Yani kiliselerin verdiği rahatsızlığın 350 katı kadar fazladır. Avrupada burdaki cami kadar kilise olmadığını ve bazı kiliselerde hiç çan çalınmadığınıda göz önünde bulundurduğunuz takdirde, camilerin verdiği rahatsızlık kiliselerin en az 700 katı kadar fazladır. Yani ikisini kıyaslamak bile kargaları güldürecek kadar komiktir. Maksat insanları namaza çağırmaksa; namaz saatlerini bildiren yüzlerce çeşit kol saati var. Ama maksat o değilki!! Maksat baskın cemaat olduğunu haykırıp diğerlerini sindirmek. Eğer insanları bir yere çağırmak veya onlara bir vaktin geldiğini bildirmek minareden bağırmaktan başka yolla olmuyorsa. Öyleyse tüm okullara da birer minare yapılsın, okul müdürü her sabah çocukları bağıra bağıra okula çağırsın. Hatta bunu kamu kuruluşlarında da uygulayalım da bari ortalık neye uğradığını şaşırsın. Bu ülkede namaz kılan insan sayısı yüzde 2 yi bile bulmaz. Buna rağmen yüz kişiden 2 kişi namaz kılacak diye ortalığı pazar yerine çevirmeyi istemek gayet kaba ve gayet çirkin bir davranıştır. Ne hopörlörle nede hopörlörsüz ezan okunmamalıdır. Bunu yapıyor olmak karşındakine zulüm etmekten başka birşey değildir. Senin o yüce allah ilkönce seni doğru yola iletsinki başkalarını rahatsız etmemeyi öğren. sonra sıra bize gelsin.
  21. Din televizyonlarına bir bakın hepsi mübarek discovery yada national geographic gibi bilim kanallarını bile sollamışlar. Sanki din değilde hepsi bilim kanlı adeta. Üstelik bunu hiç yüzleri kızarmadan gavur dedikleri kafirlerin bilimsel çalışmalarından alarak yapıyorlar. Yani sürekli bilimden dem vururlar. mantıktan söz ederler. gerçeklikten dem vururlar. Yaradılışa gelincemi? Sürekli mantıktan bilimsellikten,ve gerçeklilikten dev vururlar ama ne hiktmese yaradılışa sıra gelince ALLAH deyip işin içinden çıkmaya çalışırlar Forumlarda din savunanlarında yaptığı hemen hemen aynı.
  22. Ben işte bu yüzden forumlara yazı yazmak istemiyorum. Ama insanı mecbur bırakıyorlar. Öyle bir cevaplar yazmışsınızki; Allah'a acıyasım geldi. Unutmuşum şunuda eklemeliyidim. Allah=yukarda bahsettiklerim + kendisini koruyamayıp kullarının avukatlığına muhtaç kalan. Baksanıza allahı korumayan kanun kalmamış nerdeyse. Allahın avukatları her zaman arap'ın medeniyetinden yanayken şimdide kalkmış gavurun kanunlarıyla allahı savumaya kalkmış. Sayın KRAL!!! Demek bu forumun kralı olarak iletilerin ahlaki veya kanuni olup olmadığını sen belirliyorsun. Öyleyse sana bir tavsiyem olacak. Yukardaki iletimdeki allah tanımlamaları eğer allaha bir hakaretse ve bu bir suçsa veya ayıpsa sen beni bırakda ilk önce şu kuran-ı kerimi yasaklat. Çünkü ben o tanımlamaları kurandan okudum. Eğer sen bu forumun hem kralı hem hukuk danışmanı hemde ahlak bekçisiysen bende kendimi zorlayıp birilerine suç ve kabahat yükleyeyim öyleyse. Forumda biri var ve kendisini bir kral olarak görüyor. Bu bence hem etik açıdan hemde kanunlarımız açısından suçtur. Cumhuriyete karşı kraliyeti özendirmek demektir. Ve halkı yavaş yavaş kendisinin kral olduğuna alıştıra alıştıra cumhuriyetten soğutmaktır. Bunlar cumhuriyeti koruma kanunlarına aykırıdır. Nasıl oldumu şimdi? Senin yaptığını yapmış oldum beğendinmi? Ayrıca diyelimki kuranda öyle birşey yazmıyor ve ben öyle anladım.Bak sayın fantastico sana çok güzel bir cevap vermiş. Çok teşekkürler sayın fantastico. krala ve kendine güzel bir cevap vermiş oldun. Kanunları okurken düşünce özgürlüğünü, vicdan özürlüğünü ve ifade özgürlüğünü atlayarak okursanız işte böyle bilmeden kendinize karşı cevap hazırlamış olursunuz. O bahsettiğiniz kanunlar inanmayanları ve azınlık inanananlarını sizden koruma kanunlarıdır. Din kutsallaştırma yoluyla kendinizi kutsallaştırmaya hakkınız yoktur. Polemik sevmediğim için ve vaktim kısıtlı olduğu için tekrar cevap yazamazsam kusura bakmayın.
  23. Foruma yazı yazmak pek adetim değildir ama şunu açıklamakta yarar var sanırım. Müslümanların tanrı yerine allah kelimesini kullanmaları gerekir. Çünkü allah tanrı çeşitlerinden sadece bir tanesidir. Bir müslüman tanrıya inanıyorum dediği zman hangi tanrıya inandığını belirtmemiş olduğu için kafir olur. Allah tıpkı, yehova gibi tanrı çeşitlerinden biridir. Kelimelerin hangi dilden geldiğinin önemi yoktur. Hangi dinden geldiğinin önemi vardır. Tanrı=Her dine göre ayrı nitelendirmeleri olan bir yaratıcı. Allah=Kendisinin varlığına inanmayanları en acımasız işkencelerle cezalandıran, pof pohlanmayı seven, intikamcı, kinci, tıpkı şeytan gibi tuzak kuran ve ırkçı bir yaratıcı.
  24. Bu forumu 6 aya yakın bir süredir izliyorum ve zaman zaman birşeyler yazmamak için kendimi tuttuysam lakin şu anda artık kendimi tutamayacağım. Şimdiye kadar forumu hep izlemekle yetindim sebebiyse soru-cevap trafiğine girip aşırı meşguliyet için vakit bulamayacağımı bilmem idi. Ancak gelde şimdi iddiaya bir cevap verme. Bu alıntıdaki cümle islamdaki vicdan anlayışının ne olduğunu tamamiyle ortaya koyuyor. Sayın süheda!! amerikan politikaları daima eleştirilmeye laiktir ve hatta berbattır. Bununla bende herkez gibi hemfikirim. Ancak hiçbir gelişmiş ülke sizin zannettiğiniz kadar zalim insanlarca yönetilmez. Bu derece zalimlik ancak geri kalmış islam ülkelerinde olur. Ayrıca zalimliğide bir kenara bırakacak olursak; kendi binlerce vatandaşını sırf bir komplo uğruna haince katletmek ülke yönetecek düzeyde insanların değil ancak **** ****** insanların işidir. Siz o kulelerde kaçbin insanın öldüğünü biliyormusunuz? Onların yanarken ne acılar çektiğini biliyormusunuz? Yananların içlerinde yüzlerce çocuk ve bebek olduğundan haberiniz varmı? O kulelerde ABD'nin en değerli işadamlarının ve bilim adamlarının öldüğünden haberiniz varmı? Hangi vicdansız hangi geri zekalı o kadar değerli ve masum vatandaşını bir komplo uğruna hemde öylesine vahşice katleder? Buna kim inanır? İşte ancak bu tür şeylere alışkın islami vicdan inanır. Bin ladin denilen ümmetçiniz el cezire televizyonundan yaptığını övüne övüne defalarca üstlendi. Daha hala başkalarına ne yüzle iftiralar atabiliyorsunuz. Ayrıca siz burda birilerini cinayet işlemekle itham ettiğinizin farkındamısınız? Binlerce insanın bu şekilde katledilmesini normal karşılayan sizlerin vicdanı bumu? Filistinde ve Irakta ölenlere gözyaşı dökersiniz çünkü ölenler müslümandır. Peygamberiniz onbinlerce insanı katletmiş o insanların hiçbirine acımazsınız. islamcı teröristleriniz insanları yakar yıkar sesiniz bile çıkmaz. hatta Türk vatandaşlarını bile öldürürler hiçbiriniz ağlamaz. Çünkü ölende öldürende müslümandır. Gavurları öldürüler yine kimseden ses çıkmaz; nede olsa allahın emridir çünkü. İşte "islam ipotekli vicdan" diye buna denir. İslamdaki duygusallıkda işte böyle islam ipotekli benci duygusallıktır. Kimseye böylesine büyük iftiralar atılamaz. sizi şiddetle kınıyorum.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.