zaman_içinde

İklimlere kandım, yalan güneşe kanar gibi.. Çiçekler açtım, gökdağında coşar gibi.. Ateşinde yandım, örselenmiş demir gibi.. Su yerine sana bandım, bir lokma ekmek gibi.. Türkülerde ezgi oldum, dilden dile düşer gibi.. Şiirlerde aruz oldum, yarım ağız söyler gibi.. Mısralarda seni buldum, gizli saklı gömü gibi.. Mecnun oldum Leyla öldüm, bir yanıma düşer gibi..

Teşekkür ederim Sardunyam.. Nerde olduğumu biliyorsun.. Bu topic se benim mabedim.. Dışarıda çok fazla yapmacıklık var..

Ezeli soluğunla ısıttığın tutsak ruhları Hangi nankör madenlerde işlemektesin ? Rüzgarına kapılmış asil duruşları Kimbilir nerelere alıp götürmektesin..? Sen.. Renklerini kaybetmiş gökkuşağı Ben.. Yarım akıllı sevdaların oyuncağı Sen.. Susuz toprakları çatlatan Ben.. Düşlerini gündüzlere karıştıran.. Ne senin başın yasalanacak dizime Ne ömrüm düşecek gözlerine Ne ben kalabilirim sevdanda Ne de sen tutuşabilirsin yangınımda..

Çok uzun zaman oldu görmeyeli Ispanak rengindeki kediyi Hani yoğurtla karıştırılır ya ıspanak Ve ortaya çıkar ya alacalı bir renk.. İşte o kediyi arıyor gözlerim O yüzden bakar etrafa senelerim Sanki bulsam bir gün o kediyi Yüzümde güller açacak Sanki yanaşsam, okşasam tüylerini Çocukluğum yeniden yaşayacak Evde kumanda kavgaları Annemin tatlı sert azarları Babamın çatık kaşları Sanki yeniden çatılacak.. Ve ben yeniden ağlayacağım Seneler önceki haylazlığım gibi içten ve hıçkırarak Tekrar büzeceğim dudaklarımı.. Ama razıyım ağlamaya Ağabeyimden yediğim sopalara Annemin bağırışlarına Razıyım onlarla geçen her anıma Yeter ki artık terkedilmiyeyim.. Ben ıspanak renkli kediyim Sen yerime geçmiş yetişkin Benim patilerim yağmurla ıslanır Seninkiler gözyaşlarınla..

Attın beni ateşlere.. Bitmek bilmeyen düşlere Sonu gelmez sabah görmez Şafak sökmez gecelere.. Gömdün beni ıssız çölüme.. Yalan gülüşlerim içine Nefes almaz soluk vermez En ücra köşelere..

Yaprakları sevmez Kasım.. Örter maviyi koyu bulutlara.. Akşamları içer Kasım. Boğar gülüşleri acılara.. Yarim eylül zamanı düşmüş toprağa Ekim onda sürülmüşüm dünyaya Kasımda yağar deli yağmurlar Sevilmez bu gönülde sonbahar..

Hayır arkadaşım.. Sadece anı defterlerini ilk açan ve düzenlenmesi gerektiğinide belirten ben olduğum için bu teşekkürü üstüme alındım..

Genç bir delikanlı senelerce yurt dışında okuduktan sonra vatanına ateist olarak geri döner. Üç sorusuna hiç kimse cevap veremediğinden dolayı canı gayet sıkıntılıdır. Ebeveyni oğullarına yardım etmek niyetiyle büyük ilim sahibi olan köyün hocasına götürürler. Hoca ve delikanlının arasında geçen dialog şöyle devam eder. Delikanlı: Kimsin sen? Sorularıma cevap verebilecek misin? Hoca: Allah'ın bir kuluyum ve Onun izniyle sorularına cevap verebileceğim. Delikanlı: Emin misin? Proferserler bile cevap veremedi bana. Hoca: Allah'ın izniyle cevap vermeye çalışırım Delikanlı: 3 sorum var 1. Allah yaşıyor mu? öyle ise, şeklini bana göster 2. Takdir (kader) nedir? 3. Eğer şeytan ateşten yaratıldıysa neden cehenneme yollanıyor, cehennemde ateş dolu değil mi? Ateş ateşi nasıl yaksın. Tanrı bunu düşünemedi mi? Bu arada, aniden bizim hocamız delikanlının başı üzerinde bir saksı kırar. Delikanlı canı yana yana sorar; Neden sinirlendin ki? Hoca: Sinirlenmedim. Bu benim üç soruna bir cevabım der. Delikanlı: Hiç birşey anlamadım. Hoca: Nasıl hissetin kendini saksıyı başında kırınca Delikanlı: Tabii ki, fena bir acı hissettim. Hoca: Yani, acının varlığına inanıyor musun? Delikanlı: Evet Hoca: Bana bu acının şeklini göster ozaman! Delikanlı: Gösteremem. Hoca: Bu benim ilk cevabım. Herkes Allah'ın varlığını hisseder ama Allah'ı göremez. Hoca: Dün gece rüyanda benim başında saksı kırdığımı gördün mü? Delikanlı: Hayır. Hoca: Bugün böyle birşey ile karşılaşacağını hiç düşündün mü? aklından geçti mi? Delikanlı: Hayır Hoca: Bu işte takdir dir (kader) Hoca: Biz neyden yaratıldık? topraktan yaratılmış değil miyiz ? Delikanlı: Evet böyle denir. Hoca: E o zaman ? Saksıda topraktan yapılmadı mı? Allah isterse ateşten yaratılan şeytanı ateşin içinde cezalandıramaz mı? Egosal klasik bi tartışma.. Ne olacağını sanıyorsanız artık..

Bişi değil Marti name.. Seve seve yapmıştım..

Gri yeleli arslandır gecelerim Kükreyip durur ıssızlığımda Kızıl şafaklara bürünür günlerim Teslim eder beni kaldırımlara.. Akşamlar idam sehpamdır Bir ayağı kırılmış.. Hüzünlere serpmişim ruhumu Tebessümüm yıpranmış.. İfademi zedeleyen gölgeler var çevremde Gıybetle karın doyuran dostlar var kadehlerde Ellerim arkamda, bakışlarım hala kısık Bir hainlik var sanki, şu dünyanın ekseninde..

Sakin bir duruşun var Farklı bir asaletin Kuru sıcağında bile soğuk Ve kaskatı caddelerin İntizama boğmuşlar seni Tüneller sarmış her yerini Ama sanki bir şeyler eksik Sanki unutmuşlar bir köşede seni Hani kurtuluş savaşının merkezi Hani köylünün emeği Gönüllerde ısınan bir tas çorba Budur benim bildiğim ANKARA..

Bir mayın tarlasında yürüyor hayaletim. Şafağını döke döke akşamlara yaslıyor başını.. Yağmurları sevmiyor çünkü ıslanamıyor. Bir eskici dükkanındaki Eski bir palto gibi.. Satışa çıkarmış hayallerini Ve dibe vurmuş gençliğini Artık umursamamakta.. Kuzgunlar yolunu gözlemekte.. Çatal ağzı mızrakların keskinliğine yaslamışken sırtını Kimbilir onu daha kimler beklemekte..? Kendi doğrularının taştan zeminine çakılmış Ve parçalanmış güveninin üzerinde dolaşmakta Tanıdık adımlar.. Yanlızlık şelalemin altında yıkarken nefsimi Gözyaşlarımla yıkıyorum şimdi bedenimi..

Boyum bir seksen Yüreğim kocaman.. İçimde bir yerlerde Bir kapanmaz yara var hala acıtan Görünmez yumruklarım sıkılı Düşüncelerden hızlı öfkem Haksızlığa kabaran isyanım Ve ateş kadar soğuktur gölgem.

Forum içinde zıtta zıt görüşlerinizi birbirinize hakaret etmeden tartışabileceğiniz olgun ve düzeyli bir beyefendiydi.. Dayatmak için değil anlatmak için anlatanlardan dı.. Toprağı bol olsun.. Üzüldüm..

İki kişiydik.. İki soğuk gölgeydik belki.. İki ayrı bankta oturduk Issız bir çocuk bahçesinde ki İki yabancı çocuk gibi Uzak durduk kelimelerden Yalancı hikayelerden Hiç bir şey söylemeden Tutup kaldırdın ellerimden Gezindik sessizce çalılıkları Yaprakları dökülmüş ağaçları Ne sen konuştun benimle Ne de ben meydan okudum bu sessizliğe Yeniktik rüyalarda bile Bencil zamanların zulmüne..

Bir koşu bandı üstünde sanki ayaklarım.. Yürüyemediğimi yıllar sonra anlayacaktım.. Yürütemediğimi duygularımı.. Başımı kaldırıp baktığımda görecektim.. Etrafımdaki alabildiğine kızıllığı.. Ellerimde geçmişin kırıntıları Ve her yanımda inleyen yaralarımı.. Ayakta kalan son savaşçı gibi Mağrur belki ama şaşkın Ne yapacağını bilmez aklım Ve hala sol yanım yarım.. Ve hala acıyor canım.

Seri Katillerin 3 Günde Toplam 7 Kişiyi Öldürdükleri Anlaşıldı Son 3 Gün İçinde Art Arda 7 Kişiyi Öldürdükten Sonra Bu Sabaha Karşı Yakalanan Tüfekli Seri Katillerin Ölüm Saçarak Dolaştıkları Seyir Defteri Belirlendi. Son 3 gün içinde art arda 7 kişiyi öldürdükten sonra bu sabaha karşı yakalanan tüfekli seri katillerin ölüm saçarak dolaştıkları seyir defteri belirlendi. Sakarya`nın Akyazı ilçesi doğumlu olan cinayetten sabıkalı 24 yaşındaki Mehmet Karahasan ve Bursa doğumlu 18 ayrı sabıkası bulunan, ayrıca 3 ayrı suçtan da aranan 29 yaşındaki Yiğit Bekçe`nin seri cinayetleri sabaha karşı yakalanmalarıyla son bulurken, onların doğrultukları namlunun karşısında şu ana kadarki tesbitlere göre tam 7 kişi can verdi. Çünkü Yalova, Kocaeli, Sakarya Hatay, Mersin ve Ankara`ya kadar olan yol güzergahında başka faili meçhul cinayetlerin sorumlusu olabileceklerinden de endişe duyuluyor. ÖLÜM TURU BAŞLIYOR Polis ve jandarmanın yaptığı tesbitlere göre, Mehmet Karahasan ve Yiğit Bekçe, bir hafta kadar önce Yalova`dan 77 HF 309 plakalı bir otomobil kiraladı. Bu araç Akyazı`da arızalanınca terkettiler. Araç şu anda inceleme için Akyazı Emniyet müdürlüğü emanetinde bulunuyor. Bu kez 54 HP 185 plakalı başka bir araç kiralayan seri katiller 20 Ekim tarihinde de seri cinayetlerine başladılar. İLK KURBAN ÖĞRENCİ 1996 yılında Akyazı ilçesi`nde bıçakla adam öldüren ve cinayetin ardından tutuklanan, 1999 yılındaki afla da şarlı tahliye edilen Mehmet Karahasan ile hırsızlık ağırlıklı olmak üzere 18 ayrı suçtan sabıkası olan, ayrıca 3 ayrı suçtan da arama kaydı olduğu belirlenen Yiğit Bekçe ilk cinayeti 20 Ekim gecesi saat 23.00 sıralarında Yalova Bursa yolu üzerindeki kestane şekeri satışı yapılan mağazada gece çalışan ve aynı zamanda üniversite öğrencisi olan Hüseyin Çalışkan`ı av tüfeğiyle gözüne ateş ederek öldürdüler. Cinayetin ardından kasada bulunan sadece 60 ytl olduğu belirlenen parayı aldıktan sonra aynı otomobille hızla Kocaeli`ne geldiler. MARKET GÖREVLİLERİ CANLARINI TRAFİK EKİBİNE BORÇLU Polisin elde ettiği güvenlik kamerası görüntülerine göre, seri katiller saat 01.58`de aynı araçla önce İzmit-Gölcük yolu üzerindeki Kemal Can Petrol İstasyonu`na geldi. Kamera kayıtlarına göre onlar araçlarını parkettikleri sırada tesadüfen Kocaeli Emniyet Müdürlüğü`e ait bir trafik ekibi de istasyona girdi. Polisi farkeden seri katiller, büyük bir olasılıkla soygun ve cinayet amacıyla geldikleri markette biraz oyalandıktan sonra buradan ayrıldı. İKİNCİ KURBAN PİŞMANİYECİ İzmit`te bir süre oyalanıp soygun yapabilecekleri yer aradıkları sanılan seri katiller, bu kez D-100 Karayolu kenarında Orduevi`nin yakınında bulunan Can Pişmaniye firmasına ait pişmaniye satış mağazasında, 10 ylt yevmiye ile çalışmakta olan 21 yaşındaki Fatih Kılıç`ı yine tüfekle gözüne ateş ederek öldürüp kaçtılar. Saat 05.00`de işlenen bu cinayet önce adi bir soygun izlenimi yarattı. BENZER CİNAYET POLİSİ ALARMA GEÇİRDİ 5-6 saat arayla işlenen iki cinayetin de benzer olması nedeniyle Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi hemen Bursa ile temasa geçerek ayrıntıları aldı. Suç delillerini de inceleyen ekipler, katillerin aynı olduğunu belirleyince tüm illeri de uyararak alarma geçti. HENDEK`TE ÜÇÜNCÜ CİNAYET Polis ve jandarma bu iki olayı çözmeye çalışırken, Ankara istikametine gitmekte olduğu anlaşılan seri katiller, bu kez Hendek İlçesi`nde öğlen saatlerinde bir akaryakıt istasyonunun marketinde 34 yaşındaki Mehmet Çakır`ı yine aynı tüfekle vurup bir çobanı da yaraladı. Çoban aracın 54 HP 185 plakalı Beyaz Şahin olduğunu bildirince tüm illerde polis ve jandarma birimleri uyarıldı. ARACI YAKTILAR Otomobilin plakasının belirlendiğini anlayan seri katiller, Hatay`a kadar gitmeyi başarırken, Erzin ilçesi yakınlarında aracı ateşe verdiler. Hatay polis ve jandarmasının yanar halde bulduğu, içinde kimse olmayan aracın plakasını incelediğinde, bunun seri cinayetlerde kullanılan araç olduğu belirlendi. DÖRDÜNCÜ CİNAYET Polis ve jandarmanın, Suriye`ye kaçabileceklerini de dikkate alarak önlem aldığı seri katiller, bu kez dün Mersin`de ortaya çıktı. Burada 33 NZ 802 plakalı Brodway marka otomobili durduran seri katiller, sürücü Bekir Ciritçi`yi silah teşhiriyle etkisiz hale getirdi. Yanında çocuğu da olduğu belirlenen Bekir Ciritçi`ye, kendileri de araçta olduğu halde çocuğu evinin yakınlarında indirttiği anlaşılan katiller, aracı Adana`nın Pozantı ilçesi`ne kadar getirtip, burada Bekir Ciritçi`yi de yine tüfekle ateş ederek öldürüp aynı araçla yollarına devam ettiler. GÖLBAŞI`NDA ÇİFTE CİNAYET Gözü dönmüş seri katiller bu kez dün gece 24.00 sıralarında Ankara Gölbaşı`ndaki bir akaryakıt istasyonunda 27 yaşındaki pompa görevlisi Necati Yücel ve orada misafir olarak bulunduğu belirlenen 26 yaşındaki Enver Aycık`ı da gözlerini kırpmadan öldürüp üzerlerindeki paraları da alıp yola devam ettiler. POLİSİN DİKKATİ Daha önce 54 plakalı araç yakıldığından tüm illerdeki cinayet ve çalıntı araç bilgilerini takibe alan Kocaeli Emrniyet Müdürlüğü, Pozantı`da yol kenarında Bekir Ciritçi`nin cesedinin bulunması üzerine, onun aracının olup olmadığını araştırdı. 33 NZ 802 plakalı otomobilinin kayıp olduğu anlaşılınca bu araç takibe alındı. GEREDE`DE SIKIŞTIRILDI Bu sabaha karşı Gerede`ye kadar gelen seri katiller, burada jandarma ekiplerini görünce kaçmaya başladı. Buradan başlayan takip sonucu Kızılcahamam`a kadar geldiler. Burada da son olayda kullandıkları otomobili ateşe veren caniler, kırsal kesimdeki takip sonucu saat 04 sıralarında kıskıvrak yakalanarak sorgulamaya alındı. EK// MERSİN ERDEMLİ`DE DE CİNAYET İŞLEMİŞLER Tüm ülkede yankı uyandıran ve şu ana kadar 6 cinayet işledikleri sanılan seri katiller Mehmet Karahasan ve Yiğit Bekçe`nin bir cinayetleri daha ortaya çıktı. Dün Hatay`ın Erzin ilçesi yakınlarında 54 plakalı otomobili yaktıktan sonra Mersin`e geçtikleri anlaşılan seri katillerin, Tömük Beldesi`nde market işletmeciliği yapan ve 1 ay önce baba olan 26 yaşındaki Özcan Köse bıçakladıktan sonra başına tüple vurarak öldürdükleri ortaya çıktı. Seri katillerin bu cinayeti, Ankara`daki sorgulamaları sırasında itiraf ettikleri bildirildi. (Doğan Haber Ajansı) ’Zevk için öldürdük’ 3 günde 7 kişiyi öldürdükten sonra yakalanan canilerin ifadesi insanın kanını donduran cinsten! İşte ayrıntılar.... Katiller, son cinayetin ardından jandarma kontrolüne takıldı. Ancak kimliklerini almak bahanesiyle döndükleri araçla kaçan katiller, daha sonra gasp etmeye çalıştıkları otomobil jandarmaya ait çıkınca yakalandılar. Bursa, İzmit, Sakarya, Mersin, Adana ve son olarak dün Ankara'da işledikleri cinayetle üç gün içinde 7 kişiyi öldürdükleri iddia edilen Mehmet Karahasan ve Yiğit Bekçe Kızılcahamam'da jandarmaya ait bir aracı çalmak isterken yakalandı. Cinayetlere karıştığı iddia edilen Aykut O. da Sakarya Hendek'te gözaltına alındı. Bursa'da 20 Ekim'de başlayan seri cinayetler dizisi, 7 kurbanın ardından dün Ankara Kızılcahamam yolunda son buldu. Katillerin, Marmara Bölgesi'nde işledikleri cinayetlerin ardından kaçtıkları bölgelerde 4 kişiyi daha öldürdükleri belirlendi. Ankara'ya hareket ettiler Sakarya doğumlu Mehmet Karahasan (24) ile Bursa doğumlu Yiğit Bekçe (29) cuma-cumartesi günleri Bursa, İzmit ve Sakarya'da işledikleri 3 cinayetin ardından Mersin ve Adana bölgesine geçtiler. Pazar akşamı Adana Dörtyol'da aracını gasp ettikleri Bekir Ciritçi ile sabah erken saatlerde Mersin Erdemli'de büfecilik yapan Özkan Köse'yi öldüren katiller, önceki gün Ankara yönüne hareket ettiler. Zanlılar Konya-Ankara yolu üzerinde Gölbaşı civarında bulunan Shell benzin istasyonuna uğrayarak 20 YTL'lik benzin aldılar. Kafalarına 13 el ateş ettiler Burada istasyonun güvenlik kamerası tarafından kaydedilen zanlılar, saat 01.20 sıralarında da Shell istasyonunun 200 metre ilerisindeki Aypek Petrol istasyonuna geçtiler. İddialara göre, istasyona giren zanlılar, pompacı olarak çalışan Kahramanmaraş doğumlu Enver Aycık (27) ile market çalışanı Şereflikoçhisar doğumlu Necati Yücel'den (26) kasada bulunan paraları istediler. Kasada bulunan yaklaşık 500 YTL'yi alan zanlılar, daha sonra Aycık ve Yücel'i, kafalarına 13 el ateş ederek öldürdüler. Daha önceki saldırılarında da kafaya ateş eden zanlılar, cinayetin ardından kapısının üzerinde "Dalgana Bak" yazan Hatay'da yaktıkları 54 plakalı aracın ardından çaldıkları 33 NZ 802 plakalı Renault Broadway araçla Kızılcahamam'a doğru hareket ettiler. Önce kaçmayı başardılar Bu arada Shell istasyonundaki güvenlik kamerası görüntülerine ilişkin bilgiler jandarma ve polise bildirildi. Görüntülerin de yardımıyla eşkâlleri belirlenerek takibe alınan zanlılar, Kızılcahamam'da jandarma tarafından kimlik tespiti için durduruldu ve araçlarından indirildiler. Kimliklerini alma bahanesiyle aracın içine girerek jandarmadan kaçan ve çaldıkları ikinci otomobili de yakan zanlılar, önlerine çıkan ilk aracı tekrar çalmak isterken bir sürprizle karşılaştılar. Gasp etmek istedikleri üçüncü araç jandarmaya ait çıkınca zanlılar yakalandılar. Tüfek, tabanca, uyuşturucu Gölbaşı İlçe Jandarma Komutanlığı'na getirilen iki zanlının üzerinden çıkan bir pompalı tüfek, bir tabanca, 3 cep telefonu, çok sayıda kontör yükleme kartı, esrar, uyuşturucu hap ve 865 YTL basına gösterildi. Zanlıların sağlık muayeneleri güvenlik gerekçesiyle jandarma komutanlığına çağrılan bir doktor tarafından yapıldı. Bu arada Bekçe'nin babası Naci Bekçe'nin, Gemlik'te 6 yıl önce içki yüzünden çıkan bir tartışmada öldürüldüğü öğrenildi. Aykut O.'ya yeniden gözaltı Yürütülen soruşturma kapsamında, 3. zanlı olarak aranan Aykut O. da, dün akşam Hendek'te jandarma tarafından gözaltına alındı. O., Karahasan ve Bekçe'nin kullandığı 54 HP 185 plakalı otomobili zanlılara kiraladığı iddiasıyla gözaltına alınmış, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılmıştı. Cinayetleri zevk için işlemişler Milliyet, jandarmada sorgulanan Karahasan ve Bekçe'nin ifadelerini ele geçirdi. Cinayetleri ayrıntılarıyla anlatan zanlılar birbirlerini suçlarken, Bekçe, 'Neden öldürdünüz?" sorusuna "Zevk için" diye cevap verdi. Gölbaşı İlçe Jandarma Komutanlığı'nda sorgulanan ve 7 cinayet ile 2 yaralama olayını gerçekleştirdiklerini itiraf eden Mehmet Karahasan ve Yiğit Bekçe'nin savcılıkta verdikleri ifadeleri Milliyet ele geçirdi. Cinayetleri ayrıntılarıyla anlatan zanlıların, birbirlerini suçlamaları dikkati çekti. "Tüm bu hadiseler bir gece eğlenmek için başladı ve bu noktaya kadar geldi" diyen Karahasan, özetle şunları söyledi: "Afla cezaevinden çıktıktan sonra düzenli bir iş bulamadım. Bir arkadaşımın vasıtasıyla tanıştığım Bekçe'nin de benim gibi cezaevinde yattığını öğrenince samimi olduk. 11 Ekim'de Bekçe ile bankaya giderek hesabımdaki 3 bin YTL'yi çektik ve gezmeye başladık. Bursa - Yalova yolu 17. km'de kestane şekeri satışı yapan dükkânın önünde durduk. Bekçe, 'Benim 30 tane cinayetim var yanımdan sakın ayrılma. Adamın ailesini kaldırırım' diyerek beni tehdit etti. Daha sonra dükkândaki Hüseyin Çalışkan'ı av tüfeği ile sağ gözünden vurarak öldürdü. "Bakkalı sen öldür" Hendek istikametine doğru Kargılıhan mevkiinde Enerji Petrol'e girdik. Buradaki pompacıya bir şey söylemeden ateş ederek yaraladı. Markete kaçan adamın arkasından ateş etmeye devam etti. Marketten çıkarken yanımızda bir adam duruyordu. Adamı çağırdı, gelmeyince onu da göğsünden vurdu, Daha sonra Mersin Erdemli'ye geldik. Bana, 'Bakkalı sen öldüreceksin' dedi. Ben de elimdeki bıçakla bakkala vurdum. Daha sonra Bekçe, tüfeğin dipçiği ve küçük tüp ile kafasını ezdi. "Kurtulmak istedim" Hatay istikametine giderken Bekçe'den kurtulmak için arabayı bariyerlere vurdum. Erzin'e geldiğimizde, Bekçe arabayı çakmakla yaktı. Daha sonra av tüfeği ile Bekir Ciritçi'nin kullandığı aracı durdurdu. Araçta 4-5 yaşlarında bir çocuk vardı. Bekçe, adama, 'Benim burada hasımlarım var, cinayet işledim, bana yardımcı olur musun?' dedi. Ciritçi de korkusundan 'Çocuğumu eve bırakayım, yardım ederim' karşılığını verdi. Çocuğu yakınlarına bıraktıktan sonra Ciritçi ile çok samimi olduk. Hatta bir ara Bekçe elindeki tüfeği ve tabancayı Ciritçi'ye uzatarak, 'Al sende dursun' dedi. Ama Ciritçi kabul etmedi. Ankara'ya doğru giderken cam tozlandığı için durduk. Ciritçi de indikten sonra Bekçe, ateş etti. Kaçtık. Gölbaşı yakınlarında Aypek Petrol'e girdik. 2 kişi vardı. Ben camları silmek için bez istedim. Şahıslar 'Burası tamirhane mi' diye beni tersleyince, Bekçe arabadan inerek silahını bu şahıslara doğrultu ve bana, 'Bunları sen öldüreceksin' dedi. Av tüfeğini alıp ateş ettim. Kaç el ateş ettiğimi hatırlamıyorum. "Zevk için" Bekçe de, ifadesinde, "Karahasan'da pompalı av tüfeği var. Bende kurusıkı silah var. Ben kendisinden korktum. Beni, elinde bulunan tüfek ile öldürür düşüncesi vardı. Ne diyorsa 'tamam' dedim. En son Kızılcahamam'da kaçarak kurtulmaya çalıştım" dedi. Bekçe sağlık kontorülünden geçirildikten sonra gazetecilerin "Niye öldürdünüz?" sorusu üzerine "Zevk için" karşılığını verdi. Bayramda babasız kaldılar Kurbanlardan Mehmet Çakır'ın kızları 15 aylık Dilek ile 6 yaşındaki İlknur, bayramda babalarını boş yere beklediler. Benzinlikte öldürülen Enver Aycık'ın, markette çalışan hemşehrisi Nedim Omuzlubozlu'nun bayram ziyaretine geldiği ve sabah birlikte İskenderun'a hareket edecekleri öğrenildi. Omuzluoğlu'nun cinayet öncesinde marketi arkadaşı Aycık'a devrederek tıraş olmak için istasyondan ayrıldığı, cinayet sırasında istasyonda bir odada bulunan Recep Aypek'in ise uyuduğu için saldırıdan kurtulduğu öğrenildi. İlk cinayetinden 3 yıl sonra Rahşan affıyla dışarı çıktı Aypek Petrol'ün ortaklarından Şahin Aypek, kamera görüntülerini izlediğini, zanlıların markette bulunan kişilerden para istediğini söyledi. Aypek, Yücel itiraz etmeden parayı vermesine karşın zanlıların Yücel'i ve Aycık'ı öldürdüklerini söyledi. Mehmet Karahasan'ın Yalova'da 1996'da bir kişiyi bıçaklayarak öldürmek suçundan girdiği cezaevinden 1999'da çıkarılan ve 'Rahşan Ecevit Affı' olarak bilinen yasayla salıverildiği öğrenildi. Evli ve 2 çocuk sahibi olan Yiğit Bekçe'nin de 18 ayrı suçtan sabıkalı olduğu ve 3 suç nedeniyle hakkında arama kararı bulunduğu belirlendi. İfadelerinde akli durumlarının yerinde olduğunu söyleyen zanlıların, işledikleri iddia edilen diğer cinayetlerle ilgili olarak da sorgulanacakları bildirildi. Dakika dakika işlenen cinayetler 20 Ekim 2006. Saat: 22.30. Yer: Bursa Osmangazi İlçesi Kardelen Kestane Şekeri mağazası. Kurban: Tezgâhtar Hüseyin Çalışkan (20). 21 Ekim 2006. Saat: 03.30. Yer: İzmit D-100 Karayolu üzerindeki Can Pişmaniye mağazası. Kurban: Tezgâhtar Fatih Kılıç (21). 21 Ekim 2006. Saat: 13.00. Yer: Sakarya Hendek ilçesindeki benzin istasyonu. Kurban: Market görevlisi Mehmet Çakır. 22 Ekim 2006. Saat: Bilinmiyor. Yer: Adana Dörtyol. 33 NZ 802 plakalı aracın sahibi Bekir Ciritçi (40). 22 Ekim 2006. Saat bilinmiyor: Mersin Tarsus. Büfecilik yapan Özkan Köse. 23 Ekim 2006. Saat: 01.20. Yer: Ankara Gölbaşı ilçesindeki Aypek Petrol. Kurbanlar: Pompacı Enver Aycık (27) ile market görevlisi Necati Yücel. Zanlıların, sorgularında, Mersin'in Tarsus ilçesinde 2 kişiyi daha öldürdüklerini söyledikleri, bu kişilerin kimliklerinin belirlenmesine çalışıldığı bildirildi. Türkiye'de seri katiller toplam 46 cinayet işledi Türkiye'de 11 seri katil bugüne kadar toplam 46 cinayet işledi. Katillerin kimi cezai ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle akıl hastanesine sevkedildi, kimi koğuşunda öldürüldü, kimi ise afla tahliye oldu. 'Artvin canavarı' lakaplı Adnan Çolak, 1992-1995 yılları arasında 11 kişiyi öldürdü. 'Tornavidalı katil' ve 'Avcılar sapığı' olarak tanınan Yavuz Yapıcıoğlu da, 1993'te başladığı seri cinayetlerini aldığı 'deli raporu' sayesinde 2002 yılına kadar sürdürdü. En son Tekirdağ'da 10 saat içinde 3 kişiyi tornavidayla başlarına vurarak öldüren Yapıcıoğlu, Adli Tıp Genel Kurumu'nun 2003 yılında 'akıllı ve cezai ehliyeti tam' raporu vermesi üzerine 44 yıla mahkum oldu. Ev arkadaşı Mehmet Yeşilyayla'yı öldürerek seri cinayetlerine başlayan 'kolici katil' Orhan Aksoy da, 5 cinayet işledi. Denizli'de hat işçiliği yaparken 31.500 volt elektrik akımına kapılıp yaralanan Süleyman Aktaş da, bu olaydan sonra 1986'da Antalya'da Başkomiser Nuri Keskin'i öldürdü. Aktaş, 1994'te de 4 komşusunu kafalarına çivi çakarak öldürdü. MİLLİYET

Hepinize çok teşekkür ederim..

Güm ! Güm ! Güm ! Bu kalbimin ritmidir .. Bir başıma yürürken sokaklarda Duyduğum ayak seslerimden Çok daha elzem ve ruh tırmalıyıcıdır sesi.. Alelacele seyahate çıkmaya çalışan yolcunun Eşyalarını tıkıştırdığı bavulu gibi Tıkıştırmışım bir yanımı diğer yanıma Ve şimdi çıkası var ölü toprağını deşipde.. Atlatmalıyım bir kez daha sonbaharı.. İklimlere şikayet etmeliyim akşam yağmurunu.. Birikintilerde gördüğüm halkalar anlar beni .. Bir de pencere pervazları..

Teşekkür ederim Dorian.. Johny.. Hala senin fikir mücadeleni destekliyor ve yazılarını ara ara okuyorum.. Teşekkür ederim arkadaşım.. Sevgili Sardunyam.. İftar muhabbetimizin tadı ruhumda kaldı güzelim.. En kısa zamanda yine görüşmek ümidiyle çok teşekkür ederim arkadaşım..

Teşekkür ederim Seda ve Olivia ..

nokta nokta noktalardayım.. Tekrar çok teşekkür ederim..

Arkadaşlar hepinize çok teşekkürler ederim.. Taurus çok hoş bir jest olmuş doğrusu şahsen hatırlanabileceğimi düşünmezdim ama unutmamışsınız.. Arman nikimle gelemiyorum foruma ama bu nikimle sadece '' Armanca '' bölümünde şiirlerimi paylaşım için bulunmaktayım.. Bir kez daha herkese çok çok teşekkür ederim.. Sevgiyle kalın..

Sizler gibi olabilmeli..

Çorba dökülür.. '' Ben bunu hakedecek ne yaptım?'' cümlesinin ters tarafında gezindim günlerce.. Anlamak için görebilmeyi, görebilmek için bulabilmeyi umut ederek bakındım durdum yaşanmışlıklara.. Belli ki bir yerlerde bir hata yapmış olmalıyım farkında bile olmadığım.. Belkide vefayı, bozalarda değilde dostluklarda aradığımdanmıdır bilinmez, fazla sıkmış olmalıyım samimiyet düğümünü.. Netekim biraz zorlayınca kopup elde kalanlar sadece kırgınlıklar oluyor, güzellikler değil.. Bu ip bu kadar incemiydi ya ?! Yoksa bizlermiydik onu yopratıp çürükleştiren ..? Dostluk, dünyanın en güzel yemeklerinin yapıldığı bir mutfağa benzer. Pişirmeye başladığınızda iyiniyet çorbanızı, her türlü malzemeniz eksiksiz olmalı. Ölçeğini iyi ayarlamalı ve sabırla çevirmelisiniz kaşığınızı.. Bolca muhabbetin üzerine tam kıvamında dökmelisiniz samimiyet yağını..Güven, çorbanızın tuzu olmalı. Birazda saygı taneleri serpiştirmelisiniz, sanki kekik serpiştirircesine.. Ama en önemlisi beraberce hazırlamaktır bu çorbayı. Anlayış, sabır ve sevgiyle.. Şimdi görüyorum ki etrafımda çorba hazırlamak pek kimsenin işine gelmiyor. Her yer hazır çorbalarla dolu ve herkes kendince haklı nasılsa.. Bende vazgeçtim zaten aşçılıktan, uğraşmaktan ve yorulmaktan.. Işıkları kapatıp çıkmalıyım artık bu mutfakdan. Bundan sonra çorbamı dışarda içeceğim ta ki bir gün biri bana çorba hazırlayana değin..