Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ziakıl

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    15
  • Katılım

  • Son Ziyaret

ziakıl tarafından postalanan herşey

  1. kardes bana kelime oyunu yapmamanı dılıyorum ben sana avrupa ulkelerındekı tecavuz olaylarını ornek verdım sen bana ıslam ulkelerınde serıat oldugu ıcın tecavuzun az oldugunu soyluyorsun .. ve tekrar soruyorum niçin avrupada ırza gecme olayları daha fazla madem senin dedigin gibi bir sözde zorbalık yok bana cevap verirmisin .... ayrıca( Ayrıca yapılan birkaç araştırmanın, tesettürlü kadınların erkeklerin cinsel arzularını daha da arttırdığını biliyor musun? Peki bunun sebebinin de ''gizem'' in insanı mahveden çekiciliği olduğunu biliyor musun? ) BU SOYLEDIGIN İNAN BANA KADINLAR İÇİN GECERLİ DEĞİL .. o zaman bana şu araştırmacıların yazılarını bulabilirmisin...ve bu araştırmanın kadınlar içinmi olduğunu . hem senin dediğin eğer dogru olsaydı o zaman etrafta sadace minnacık bir etekle ve buluzle gezen kızların arakasından 50 kısı gezmezdı veyahut bakmazdı .... ben kıbrıstayım ve ınan bunun her an şahidiyim.... inan islam dini asla siyasallaşmaz ve öylede olmamıştır çünki milyonlar hafızlar ve milyonlar müslüman buna asla izin vermez başta ALLAH cc ... ayrıca eger Kuranı kerimin sadece bir asra ve kısa bir zamana baktıgını düşünüyorsan ..... o zaman gerçekten bilgiyi bulmak için araştırmanı ve kuranın kıyamete kadar olan zaman lara baktıgını butun dın alımlerınden veya kıtaplardan bakabilrdsin ... ben sana ayrıca bir kuran tevsırınden aldığım tesetturle ılgılı tevsırı yazı cagım .... yanı nur suresının 31. ayetının ve AHZAP suresının 33:59 bu asra bakan tevsırını bu benim yazım olmayacak .. bu yazı bu asrın muceddıdının yazısıdır şimdi bu tevsırden bazı yerlerı sana yolluyorum .......... ve senin bana yonelttıgın ve soylediğin şeylere tam anlamıyla bu tevsirden cevap alabilirsin YİRMİ DÖRDÜNCÜ LEM’A Tesettür hakkındadır On Beşinci Notanın İkinci ve Üçüncü Meseleleri iken, ehemmiyetine binaen Yirmi Dördüncü Lem’a olmuştur. (ilâ âhir) âyeti, tesettürü emrediyor. Medeniyet-i sefihe ise, Kur’ân’ın bu hükmüne karşı muhalif gidiyor. Tesettürü fıtrî görmüyor, bir esarettir diyor. (BU TAM SENİN SORUNLA AYNI KARDEŞ) Elcevap: Kur’ân-ı Hakîmin bu hükmü tam fıtrî olduğuna ve muhalifi gayr-ı fıtrî olduğuna delâlet eden çok hikmetlerinden yalnız dört hikmetini beyan ederiz. BİRİNCİ HİKMET Tesettür, kadınlar için fıtrîdir ve fıtratları iktiza ediyor. Çünkü kadınlar hilkaten zayıf ve nazik olduklarından, kendilerini ve hayatından ziyade sevdiği yavrularını himaye edecek bir erkeğin himaye ve yardımına muhtaç bulunduğundan, kendini sevdirmek ve nefret ettirmemek ve istiskale mâruz kalmamak için fıtrî bir meyli var. "Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına söyle, evlerinden çıktıklarında dış örtülerini üzerlerine alsınlar." Ahzâb Sûresi: 33:59. Hem kadınların on adetten altı yedisi, ya ihtiyardır, ya çirkindir ki, ihtiyarlığını ve çirkinliğini herkese göstermek istemezler. Ya kıskançtır, kendinden daha güzellere nisbeten çirkin düşmemek veya tecavüzden ve ittihamdan korkar; taarruza mâruz kalmamak ve kocası nazarında hıyanetle müttehem olmamak için, fıtraten tesettür isterler. Hattâ dikkat edilse, en ziyade kendini saklayan, ihtiyarlardır. Ve on adetten ancak iki üç tanesi bulunabilir ki, hem genç olsun, hem güzel olsun, hem kendini göstermekten sıkılmasın. Malûmdur ki, insan sevmediği ve istiskal ettiği adamların nazarından sıkılır, müteessir olur. Elbette açık saçıklık kıyafetine giren güzel bir kadın, bakmasına hoşlandığı nâmahrem erkeklerden onda iki üçü varsa, yedi sekizinden istiskal eder. Hem tefahhuş ve tefessüh etmeyen bir güzel kadın, nazik ve serîü’t-teessür olduğundan, maddeten tesiri tecrübe edilen, belki semlendiren pis nazarlardan elbette sıkılır. Hattâ işitiyoruz, açık saçıklık yeri olan Avrupa’da çok kadınlar, bu dikkat-i nazardan sıkılarak, "Bu alçaklar bizi göz hapsine alıp sıkıyorlar" diye polislere şekvâ ediyorlar. Demek, medeniyetin ref-i tesettürü hilâf-ı fıtrattır. Kur’ân’ın tesettür emri fıtrî olmakla beraber, o maden-i şefkat ve kıymettar birer refika-i ebediye olabilen kadınları, tesettür ile sukuttan, zilletten ve mânevî esaretten ve sefaletten kurtarıyor. Hem kadınlarda ecnebî erkeklere karşı, fıtraten korkaklık, tahavvüf var. Tahavvüf ise, fıtraten, tesettürü iktiza ediyor. Çünkü, sekiz dokuz dakika bir zevki cidden acılaştıracak sekiz dokuz ay ağır bir veled yükünü zahmetle çekmekle beraber, hâmisiz bir veledin terbiyesiyle, sekiz dokuz sene, o sekiz dokuz dakika gayr-ı meşru zevkin belâsını çekmek ihtimali var. Ve kesretle vâki olduğundan, cidden şiddetle nâmahremlerden fıtratı korkar ve cibilliyeti sakınmak ister. Ve tesettürle, nâmahremin iştahını açmamak ve tecavüzüne meydan vermemek, zayıf hilkati emreder ve kuvvetli ihtar eder. Ve bir siperi ve kalesi, çarşafı olduğunu gösteriyor. Mesmûâtıma göre, merkez ve payitaht-ı hükümette, çarşı içinde, gündüzde, ahalinin gözleri önünde, gayet âdi bir kundura boyacısı, dünyaca rütbeten büyük bir adamın açık bacaklı karısına bilfiil sarkıntılık etmesi, tesettür aleyhinde olanların hayâsız yüzlerine bir şamar vuruyor! BEN SADECE BIR KISMINI YAZDIM BU TEVSIR 9 SAYFA EGER ISTERSEN GOOGLE : TESETTUR RİSALESİ YAZIP HEPSİNİ OKUYABİLİRSİN EMİNİMKİ SENİ GERÇEK ONLAMDA TATMİN EDECEKTİR SAYGILAR kadeş ben sana avrupada niye tecavuzun cok oldugunu yazdım sen bana ıslamulkelerınde seriattan dalayı tecavuzun ve ırza gecmenın azoldugunu yazmıssın yanı lafı kendıne gore cevırmıssın ... ayrıca (Ayrıca yapılan birkaç araştırmanın, tesettürlü kadınların erkeklerin cinsel arzularını daha da arttırdığını biliyor musun? Peki bunun sebebinin de ''gizem'' in insanı mahveden çekiciliği olduğunu biliyor musun) oyle bır yazı yazmıssın acaba bu arastırmacılar kım bana soyleye bılırmısın ve bu araştırmacılar bu araştırmayı kapalı kadınların erkeklerı dahada kışkırttıgı konusunda bır arastırmamı yapmıslar lutfen bana arastırmaları suna bılırmısın sana oncedende dedigim gibi kuranı kerim veya ıslam siyasallaştırılamaz ve kuranı kerimi bir kısa bir zaman diliminde sıkıstıramazsın kuran kıyamate kadar muslumanlara rehberdir yanı o tum asırlara bakar ayrıca yazının basında evrensel mesaj la giren arkadas BU AYATİ GAYET HOS DEGISTIREREK YAZMIS ASLI BUDUR ... "Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına söyle, evlerinden çıktıklarında dış örtülerini üzerlerine alsınlar." Ahzâb Sûresi: 33:59. ))) nur suresının 31. ayeti ve ahzap suresının 33:59 un tevsırını gonderecegım yanı kuranın bıze ne emrettigini direk meallerden tam alamayız bizim kuran tevsırıde okumamız gerekıyor iste tevsir bu ayetlerle ilgili YİRMİ DÖRDÜNCÜ LEM’A Tesettür hakkındadır On Beşinci Notanın İkinci ve Üçüncü Meseleleri iken, ehemmiyetine binaen Yirmi Dördüncü Lem’a olmuştur. (ilâ âhir) âyeti, tesettürü emrediyor. Medeniyet-i sefihe ise, Kur’ân’ın bu hükmüne karşı muhalif gidiyor. Tesettürü fıtrî görmüyor, bir esarettir diyor. HAŞİYE Elcevap: Kur’ân-ı Hakîmin bu hükmü tam fıtrî olduğuna ve muhalifi gayr-ı fıtrî olduğuna delâlet eden çok hikmetlerinden yalnız dört hikmetini beyan ederiz. BİRİNCİ HİKMET Tesettür, kadınlar için fıtrîdir ve fıtratları iktiza ediyor. Çünkü kadınlar hilkaten zayıf ve nazik olduklarından, kendilerini ve hayatından ziyade sevdiği yavrularını himaye edecek bir erkeğin himaye ve yardımına muhtaç bulunduğundan, kendini sevdirmek ve nefret ettirmemek ve istiskale mâruz kalmamak için fıtrî bir meyli var. "Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına söyle, evlerinden çıktıklarında dış örtülerini üzerlerine alsınlar." Ahzâb Sûresi: 33:59. Hem kadınların on adetten altı yedisi, ya ihtiyardır, ya çirkindir ki, ihtiyarlığını ve çirkinliğini herkese göstermek istemezler. Ya kıskançtır, kendinden daha güzellere nisbeten çirkin düşmemek veya tecavüzden ve ittihamdan korkar; taarruza mâruz kalmamak ve kocası nazarında hıyanetle müttehem olmamak için, fıtraten tesettür isterler. Hattâ dikkat edilse, en ziyade kendini saklayan, ihtiyarlardır. Ve on adetten ancak iki üç tanesi bulunabilir ki, hem genç olsun, hem güzel olsun, hem kendini göstermekten sıkılmasın. Malûmdur ki, insan sevmediği ve istiskal ettiği adamların nazarından sıkılır, müteessir olur. Elbette açık saçıklık kıyafetine giren güzel bir kadın, bakmasına hoşlandığı nâmahrem erkeklerden onda iki üçü varsa, yedi sekizinden istiskal eder. Hem tefahhuş ve tefessüh etmeyen bir güzel kadın, nazik ve serîü’t-teessür olduğundan, maddeten tesiri tecrübe edilen, belki semlendiren pis nazarlardan elbette sıkılır. Hattâ işitiyoruz, açık saçıklık yeri olan Avrupa’da çok kadınlar, bu dikkat-i nazardan sıkılarak, "Bu alçaklar bizi göz hapsine alıp sıkıyorlar" diye polislere şekvâ ediyorlar. Demek, medeniyetin ref-i tesettürü hilâf-ı fıtrattır. Kur’ân’ın tesettür emri fıtrî olmakla beraber, o maden-i şefkat ve kıymettar birer refika-i ebediye olabilen kadınları, tesettür ile sukuttan, zilletten ve mânevî esaretten ve sefaletten kurtarıyor. Hem kadınlarda ecnebî erkeklere karşı, fıtraten korkaklık, tahavvüf var. Tahavvüf ise, fıtraten, tesettürü iktiza ediyor. Çünkü, sekiz dokuz dakika bir zevki cidden acılaştıracak sekiz dokuz ay ağır bir veled yükünü zahmetle çekmekle beraber, hâmisiz bir veledin terbiyesiyle, sekiz dokuz sene, o sekiz dokuz dakika gayr-ı meşru zevkin belâsını çekmek ihtimali var. Ve kesretle vâki olduğundan, cidden şiddetle nâmahremlerden fıtratı korkar ve cibilliyeti sakınmak ister. Ve tesettürle, nâmahremin iştahını açmamak ve tecavüzüne meydan vermemek, zayıf hilkati emreder ve kuvvetli ihtar eder. Ve bir siperi ve kalesi, çarşafı olduğunu gösteriyor. Mesmûâtıma göre, merkez ve payitaht-ı hükümette, çarşı içinde, gündüzde, ahalinin gözleri önünde, gayet âdi bir kundura boyacısı, dünyaca rütbeten büyük bir adamın açık bacaklı karısına bilfiil sarkıntılık etmesi, tesettür aleyhinde olanların hayâsız yüzlerine bir şamar vuruyor! İKİNCİ HİKMET Kadın ve erkek ortasında gayet esaslı ve şiddetli münasebet, muhabbet ve alâka, yalnız dünyevî hayatın ihtiyacından ileri gelmiyor. Evet, bir kadın, kocasına yalnız hayat-ı dünyeviyeye mahsus bir refika-i hayat değildir. Belki hayat-ı ebediyede dahi bir refika-i hayattır. Madem hayat-ı ebediyede dahi kocasına refika-i hayattır; elbette, ebedî arkadaşı ve dostu olan kocasının nazarından gayrı, başkasının nazarını kendi mehâsinine celb etmemek ve onu darıltmamak ve kıskandırmamak lâzım gelir. Madem mü’min olan kocası, sırr-ı imana binaen, onunla alâkası hayat-ı dünyeviyeye münhasır ve yalnız hayvânî ve güzellik vaktine mahsus, muvakkat bir muhabbet değil, belki hayat-ı ebediyede dahi bir refika-i hayat noktasında esaslı ve ciddî bir muhabbetle, bir hürmetle alâkadardır. Hem yalnız gençliğinde ve güzellik zamanında değil, belki ihtiyarlık ve çirkinlik vaktinde dahi o ciddî hürmet ve muhabbeti taşıyor. Elbette ona mukabil, o da kendi mehâsinini onun nazarına tahsis ve muhabbetini ona hasretmesi, mukteza-yı insaniyettir. Yoksa pek az kazanır, fakat pek çok kaybeder. Şer’an koca, karıya küfüv olmalı, yani, birbirine münasip olmalı. Bu küfüv ve denk olmak, en mühimi, diyanet noktasındadır. Ne mutlu o kocaya ki, kadınının diyanetine bakıp taklit eder; refikasını hayat-ı ebediyede kaybetmemek için mütedeyyin olur. Bahtiyardır o kadın ki, kocasının diyanetine bakıp "Ebedî arkadaşımı kaybetmeyeyim" diye takvâya girer. Veyl o erkeğe ki, saliha kadınını ebedî kaybettirecek olan sefahete girer. Ne bedbahttır o kadın ki, müttakî kocasını taklit etmez, o mübarek ebedî arkadaşını kaybeder. Binler veyl o iki bedbaht zevc ve zevceye ki, birbirinin fıskını ve sefahetini taklit ediyorlar, birbirine ateşe atılmasında yardım ediyorlar. BU SADECE TEVSİRİN BIR KISMI EGER GERİSİNİ OKUMAK ISTIYORSAN GOOGLE DAN TESSETTUR RİSALESİ YAZABİLİR VE TAMAMI 9 SAYFA OLAN TEVSİRİ OKUYA BİLRSİN
  2. kardes senin bu tarz konuşman hiç hoş değil herkesin görüşüne saygılı olman lazım belki allaha veya peygamberimize inanmaya bilirsin ama bu tarz konuşman hiç güzel değil bence böyle konusarak kendi kişiliginin ne düzetde olduğunu gösterirsin.... neyse gelelim soruna bir kere arapçada şarap içecek demektir yani kuranda geçen şarap bu dünyadaki fıransız şaraplarından değil .. yan cennet şarapları dediği cennet içecekleridir yani şerbetler sütler ve cennete has içeceklerdir bu birinci sorunun cevabı.. gılmanlarda cenete girecek kadınlar ıcın yanı onlara verilecek hizmetciler ve orda alahın sana verdigi hizmetçiler senin helalin olacak kusura bakma benim simdilik fazla zamanım yok ama ben tekrar girmeye calısacagım siteye o zaman tha detaylı cevaplarım affınıza sıgınırım saygılar
  3. bazı insanların allahı inkar edipte bazılarının ------ yapması misyonerlik değilde benim bir hakikatı yazmammı misyonerlik GÜNESŞE GÖZÜNÜ KAPATAN GÜNDÜZÜ KENDİNE GECE YAPAR
  4. böyle bir soru sorulmuş işte cevap düşününki bir tren be her vagon diğerini çekior en arkadakini diğeri ve oyle devam edior ve en başta lokomotif var ve o hePSİNİ LOKOMOTİF çekioR biz diye bilirmiyiz lokomotifi ne çekiyor diye tabiki diyemeyiz ve bir padişah varki devletinde bütün düzeni kumuş ve bi r iş olduğu zamn kendi vezirlerini veya tellal larını yolluyor o padişahın o rada olmasına gerek yok ve bir her emri o veriyor ama ona kimse emir vermior yani onun üstünde kimse yok zaten olsa o padişah olmaz ona kimse emir vermior emirleri o verior çünki padişah o aynen öylede cenabı hak tektir onun eşi ben zeri yoktur onu yaratan yok tur eğer senin dediğin gibi bir şey olsaydı ki öyle bir şey yok o zaman biz ona ALLAH diemezdik verdiğim örnekler alıntıdır ve gayet tatmin edicidir allahın varlığını mantıki ve akli yollarla çok güzel ıspatlıyor gerçekten ön yargısız okursanız gayet açıktır n VESSELAM SAYGILAR
  5. allah sana irade vermiş akıl vermiş onun kullanımı tamamen sende
  6. kadeş sen ya beni anlamıyorsun yada soracak daha mantıklı sorular bulamadığın için GÖZÜNÜ GÜNEŞE KAPATIP GÜNDÜZÜ KENDİNE GECE YAPIORSUN Allah sana akıl vermiş mi?????? vermiş dielim ..... ki bu aklı sen senin iraden dahilinde kullanasın Allah cc meyilde vermiş ii ye ve kötüye ama sana şu raya git dememiş sana akıl vermişim sen ii yide kötüyüde kendin bul demiş eğer sen yok ben uçurumdan atalayacam diip de aşağıya kafa üstü atlarsan sen kimseyi suçlayamazsın canım kardeşim vesselam SAYGILAR
  7. oncelıkle senın bu derece guzel cevabını kutluyorum dedinki eğer kapanmayı öne getirmeseler yani mecburiyetmiş gibi göstermeseler yani sana göre zorbalıgı kaldırsalar ne kimse kimseye bakar ne de saldırır dedin.... bende sana diorum ki avrupada sana sana göre zorbalık olmadığı içinmi o kadar tecavüz olayları veya ırza geçme veya buna benzer şeyler oluyor .. sana göre zorbalık olan sey avrupada yok veya diğre müslüman olmayan ülkelerde o zaman niçin ordada daha fazla bu tip pislikler var .. ve niçin heryıl müslüman olan milyonlarca insandan (((ki bunların çoğu amerika ve avrupa ülkelerinden)))) bu müslüman olan bayanlar ilk önce tesettüre girior ... her ne ise benim ailem de o kadar muhafazakar bşr aile değil benim ablam ile annem öğretmen ve meslekleri dolayısyla veya kişisel seçimlerinden dolayı tesettürlü değiller ve annem her seferinde keşke bende tesettür lü olsam dior ve emekli olduğumda ben de kapanacağım dior velhasılı kelam annemin üstünde hiç bir baskı veya zorbalık yok o zamn niçin o da kapanmayı istiyor tüm islamiyetin bilincini ve güzelliğini anlamış insan gibi her ne ise bunlar benim düşüncem ... bir de dediğim inan ben kuranı kerimi elhamdülillah müsliman olduğum için elimden geldiğince çok okumayı ve sadece yüzünden değil onun tevsirinide okuyorum yani senin dediğin gibi ''Gerçi ben olduğunu zannetmiyorum ama'' . bundan önce dediğim gibi Kuranı Kerim bir asra bakmaz o her asra bakar ve asıl sen onu o asra göre yorum layamazssın çünki islam dini en son gelen din ve Kuranı Kerim kıyamete kadar bu dinin kitabıdır yani burdanda anladığımız gibi sadece 5 10 senelik olaylar için ve o zamanın şartlarına onu ayarlayamazsın .. kıyamete kadar gelen insanların kılavuzu elbette KURANI KERİM gibi asırlar geçtikçe yaşlanmaz elbette geçleşir .. ve hiç bir asra sınırlı kalmaz AYRICA senin bir peygambere sadece muhammed diyerek hitap etmen gerçekten de nsenin ne kadar islamiyeti bilgi için araştıran biri olduğunu mu gösteriyor Acaba?????? her ne ise bir de senin dediğin gibi biz doğanın bir parçası değil ALLAH cc bir kulu bir mabuduyuz ve o bize şu kısacık dünya hayatınızda meşru daireye göre yaşayın dior ve Kuran ı Kerimde söz verdiği gibi sonsuz hayatı bize vaad ediyor .. yani bu dünyadaki bu düzeni bu harika sanatları aklı ilmi kudreti olmaya serseri tesadüf ve başıboş tabiat yağpamaz .. buradaki bu hadsiz masraflar elbette yok olmak için değildir sadece bunlar numunelerdir ve elbette asılları da vardır... Eğer bir hata etmişsem affına sığınrım vesselam SAYGILAR
  8. kardeş ister okuyup bir şeyler almaya çalışırsın istersen yorum yapmaz susarsın .... seni iligilendirmez nereye yazı yazacağım
  9. Birinci Söz Bismillah her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. Bil ey nefsim, şu mübarek kelime İslâm nişanı olduğu gibi, bütün mevcudatın Lisan-ı hâliyle vird-i zebânıdır. Bismillah ne büyük tükenmez bir kuvvet, ne çok bitmez bir bereket olduğunu anlamak istersen, şu temsilî hikâyeciğe bak dinle!. Şöyle ki: Bedevî Arab çöllerinde seyahat eden adama gerektir ki, bir kabile reisinin ismini alsın ve himeyesine girsin. Tâ şakîlerin şerrinden kurtulup hâcâtını tedârik edebilsin. Yoksa tek başıyle hadsiz düşman ve ihtiyacâtına karşı perişan olacaktır. İşte böyle bir seyahat için iki adam, sahraya çıkıp gidiyorlar. Onlardan birisi mütevazi idi. Diğeri mağrur... Mütevazii, bir reisin ismini aldı. Mağrur, almadı... Alanı, her yerde selâmetle gezdi. Bir kâtıü't-tarîka rast gelse, der: "Ben, filân reisin ismiyle gezerim." Şakî defolur, ilişemez. Bir çadıra girse, o nam ile hürmet görür. Öteki mağrur, bütün seyahatinde öyle belalar çeker ki, târif edilmez. Daima titrer, daima dilencilik ederdi. Hem zelîl, hem rezil oldu. İşte ey mağrur nefsim! Sen o seyyahsın. Şu dünya ise, bir çöldür. Aczin ve fakrın hadsizdir. Düşmanın,hâcâtın nihayetsizdir. Mâdem öyledir; şu sahranın Mâlik-i Ebedî'si ve Hâkim-i Ezelî'sinin ismini al. Tâ, bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisatın karşısında titremeden kurtulasın. Evet, bu kelime öyle mübarek bir definedir ki: Senin nihayetsiz Aczin ve fakrın , seni nihayetsiz kudrete, rahmete raptedip Kadîr-i Rahîm'in dergâhında aczi, fakrı en makbul bir şefaatçı yapar. Evet, bu kelime ile hareket eden, o adama benzer ki: Askere kaydolur. Devlet namına hareket eder. Hiçbir kimseden pervâsı kalmaz. Kanun namına, devlet namına der, her işi yapar, her şeye karşı dayanır. Başta demiştik: Bütün mevcudat, Lisan-ı hâl ile Bismillah der. Öyle mi? Evet, nasılki görsen: Bir tek adam geldi. Bütün şehir ahalisini cebren bir yere sevketti ve cebren işlerde çalıştırdı. Yakînen bilirsin; o adam kendi namıyla, kendi kuvvetiyle hareket "etmiyor. Belki o bir askerdir. Devlet namına hareket eder. Bir padişah kuvvetine istinad eder. Öyle de her şey, Cenâb-ı Hakk'ın namına hareket eder ki; zerrecikler gibi tohumlar, çekirdekler başlarında koca ağaçları taşıyor, dağ gibi yükleri kaldırıyorlar. Demek herbir ağaç, Bismillah der. Hazine-i Rahmet meyvelerinden ellerini dolduruyor, bizlere tablacılık ediyor. Her bir bostan, Bismillah der. Matbaha-i kudretten bir kazan olur ki: Çeşit çeşit pekçok muhtelif leziz taamlar, içinde beraber pişiriliyor. Herbir inek, deve, koyun, keçi gibi mübarek hayvanlar Bismillah der. Rahmet feyzinden bir süt çeşmesi olur. Bizlere, Rezzak namına en lâtif, en nazif, âb-ı hayat gibi "bir gıdayı takdim ediyorlar. Herbir nebat ve ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları, Bismillah der. Sert olan taş ve toprağı deler geçer. Allah namına, Rahman namına der, her şey ona musahhar olur. Evet havada dalların intişarı ve meyve vermesi gibi, o sert taş ve topraktaki köklerin kemâl-i sühûletle intişar etmesi ve yer altında yemiş vermesi; hem şiddet-i hararete karşı aylarca nâzik, yeşil yaprakların yaş kalması; tabiiyyûnun ağzına şiddetle tokat vuruyor. Kör olası gözüne parmağını sokuyor ve diyor ki: En güvendiğin salâbet ve hararet dahi, emir tahtında hareket ediyorlar ki; o ipek gibi yumuşak damarlar, birer asâ-yi Mûsâ (A.S.) gibi فَقُلْنَااضْرِبْْبِعَصَاكَالْحَجَرَ emrine imtisâl ederek taşları şakk eder. Ve o sigara kâğıdı gibi ince nazenin yapraklar, birer a'zâ-yi İbrahim (A.S.) gibi ateş saçan hararete karşı يَانَارُكُونِىبَرْدًاوَسَلاَمًا âyetini okuyorlar. Mâdem her şey mânen Bismillah der. Allah namına Allah'ın ni'etlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi Bismillah demeliyiz. Allah nâmına vermeliyiz. Allah nâmına almalıyız. Öyle ise, Allah nâmına vermeyen ****** insanlardan almamalıyız... Sual: Tablacı hükmünde olan insanlara bir fiat veriyoruz. Acaba asıl mal sahibi olan Allah, ne fiat istiyor? Elcevab: Evet o Mün'im-i Hakiki, bizden o kıymettar ni'metlere, mallara bedel istediği fiat ise; üç şeydir. Biri: Zikir. Biri: Şükür. Biri: Fikir'dir. Başta "Bismillah" zikirdir. Âhirde "Elhamdülillah" şükürdür. Ortada, ''bu kıymettar hârika-yi san'at olan nimetler Ehad-ü Samed'in mu'cize-i kudreti ve Hediye-i rahmeti olduğunu düşünmek ve derk etmek'' fikirdir. Bir pâdişahın kıymettar bir hediyesini sana getiren bir miskin adamın ayağını öpüp, hediye sahibini tanımamak ne derece belâhet ise, öyle de; zâhirî mün'imlere medih ve muhabbet edip, Mün'im-i Hakiki'yi unutmak; ondan bin derece daha belâhettir. Ey nefis! böyle ebleh olmamak istersen; Allah nâmına ver, Allah nâmına al, Allah namına başla, Allah nâmına işle. Vesselâm. RİSALEİ NUR KÜLLİYATINDAN
  10. tabıkı dedıgım gıbı cuzı ıradeı Allah cc verdı ınsana cuzı ırade zaten ırade edılen yanı allah bıze aklı vermız ama ıradesını de bızım elımıze vermıs şerri ve hayır ı sen istersın Allah ta senı ıstegın dogrultusunda onu sana verın yanı şerri isleyen sensın mesela sen sılahın tetıgın çektın ve bırını vurdun sen dıe bılırmısın kı onu kursun oldurdu ben sadec e tedıgı cektım benım sucum yok butun suç kurşunun işte boylede sen bir kötülül için meil edersin ve Allata onu senın ıstegın dogrultusun da sana nasıp eder vesselam.... saygılar
  11. bu ayatın mealını ben yazmadım ben sadece alıntı yaptım kuran mealınden ..bu 1 2 kuranı kerım sadece hz. Muhammed (sas) efendımızın zamnı ıcın ındırıl memestır kuranı kerım tum asırlara bakıyor yok bu su zamn ındırılmıs o zanda da da boyleymıs diemessiniz . ve ben sana bır soru sormak ıstıyorum bılmıyorum bayanmısınız ama eger bayan olsan veya oyle ısen sen ın vucudundakı acık sacıklıklara butun herkesın bakması senı rahatsıoz etmezmı tabıkı eder ç cunku ınsanlarıve ozellıkle kadınları Allah (cc) guven ıcınde olmayı seven bır fıtratta yaratmıs ve kadın ların acık yerlerını kapatıp baskalarının nazarını cekmemesı ve bun dan dolayıda rahtsız olmaması ıcın allah kapanmayı emretmıs.... eger kadında kendını helalınden baskasına saklama fıtratı HİÇ olmasa ıdı televızyonda gordugumuz manken kardesler dahı hı bır sekılde utanıp sıkılmazdı ve firikik vermemmek ıçın çabalamazdı
  12. merhaba sevgili kursad kardesim şimdi sorunu anlaya bildim .elimden geldiğince kapsamlı cevap vermeye calısacagım şimdi öncelikle allahın isimlerinden biride rezzaktır yani rızık veren besleyen anlamına gelir biz insablar ise merzukuz yani rızık isteyen yani muhtac olan yani kısaca rızık isteyenizdir bunu kavradıktan sonra sıra calıntı mala geldi öncelikle mal mülk insanların kimseye ihtiyac duymadan tek baslarına üzerinde hakimyet jurdukalrı büütn tasınır tasınmaz esyayı yani herseyi kapsar sonucta dünyadaki insanların durumu yani maddiyatalrı bir olamayabilkir cenab-ı hak insanlara farklı suretler farklı fıtratlar farklı haller vermiştir. cünkü her insanı verdiğiyle imtihan eder. önemli nokta ise allahın bütün insanlara verdiği bu güzellikleri sıfatalrı suretleri insanalrın allahın istediği sekilde kullanamalrı için kuran-ı kerimi göndermiş ve yasakları onda belirtmiştir yani calmak diğer tabiri ile hırsızlıkta allahın kuran-ı kerimde yasakladığı 800 kuraldan biiridir yani haramdır örneğin adam emekli 70 yasında adam kimi kimssesi yok tek basına yasıyor evlatlarıda vefzasız olabilir bakıma muhtac ama bakacak kimse yok ve onu idare etmesine vesile ise emeklilik maaası olabilir bu yaslı amaca maası aldıktan sonra bi hırsızın saldırısına maruz kalıp zor durumda kalabilir.. bu hal en gaddar en bedbaht en kötü insanın bile vicdanını sızlatır ne ise bu hamur cok dsu götürür simdi allah celle celaluhu insanlara cüz i irade vermiş yani hayır ve şerri gönderen allahtır fakat hayırve şerri isteyen ise insandır nasılmı? örneğin ben size yüz bin dolar veriyorum ve diyorm ki alın bu para ile hayırlı bir şey veya bir yer yapın kısaca bu para ile camii yapmanıozı istiyorum fakat siz kalkıpta bana zıt hareket ederek disco veya bar veya meyhane açıyorsunuz şimdi hayrı isteyen kim :ben... şerri isteyen kim : sen .... evet gördüğünüz gibi hayrıda şerride isteyen insandır allah ise kuluna kulunun istediği şekilde yardım eder yani allah kulu ile kulunun istediği şekilde muamele eder .. eğer kul hayır isterse allah hayır şer isterse şer verir fakat insanların olumlu karar vere bilmeleri için onlara cüzi irade yani düşünerek hareket etme gibi bir özellikm ve de güzellik vermiştir yani direksiyon sende ucumu görünce direksiyonu kıracaksın yoksa hayat veda der ve beraberinde elem ve ızdırap cekersin son olarak inasan oğlu hiç bi sekilde her türlü konuda allah ı sorumlu tutamaz cünkü allah kurallatı koymus ve insana akıl gibi büyük bi nimet vermiş ve kullanma kılavuzunuda barberinde vermiş..................... önemli olan onun istediği sekilde kullanmak ve ahreket etmek.... saygılar.................
  13. kürşatotçu karedeş inan sorundan hiç birşey anlamadım eger soru sormak için soru sormayıpta sorudnu açıklaya bilirsen cevaplaya bilirim
  14. kardeş nur suresinin 31. ayetinde bunlar yazı baş örtüsü allahın emridir saygılar sorun varsa emaile yaz en güzel şekilde cevaplayım [email protected] Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut, kocalarının babalarından yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü'minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz
  15. Bir eczahânede, gayet muhtelif maddelerle dolu, yüzer kavanoz şişeler bulunuyor. O edviyelerden, zîhayat bir mâcun istenildi. Hem, hayatdar hârika bir tiryak onlardan yapılmak icab etti. Geldik, o eczahânede, zîhayat mâcunu ve hayatdar tiryâkı çoklukla efradını gördük. O mâcunlardan her birisini tedkik ettik. Görüyoruz ki: O kavanoz şişelerden herbirisinden, bir mîzan-ı mahsus ile, bir-iki dirhem bundan, üç-dört dirhem ötekinden, altı-yedi dirhem başkasından ve hâkezâ...muhtelif mikdarlarda eczalar alınmış. Eğer birinden, bir dirhem ya noksan veya fazla alınsa, o mâcun, zîhayat olamaz; hâsiyetini gösteremez. Hem, o hayatdar tiryakı da tedkik ettik. Herbir kavanozdan bir mîzan-ı mahsus ile bir madde alınmış ki, zerre mikdarı noksan veya ziyade olsa, tiryak, hâssasını kaybeder. O kavanozlar elliden ziyade iken, herbirisinden ayrı bir mîzan ile alınmış gibi, ayrı ayrı mikdarda eczaları alınmış. Acaba hiçbir cihetle imkân ve ihtimal var mı ki, o şişelerden alınan muhtelif mikdarlar, şişelerin garip bir tesadüf veya fırtınalı bir havanın çarpmasiyle devrilmesinden, herbirisinden alınan mikdar kadar-yalnız o mikdar- aksın, beraber gitsinler ve toplanıp o mâcunu teşkil etsinler... Acaba bundan daha hurafe, muhal, bâtıl bir şey var mı, eşek muzaaf bir eşekliğe girse, sonra insan olsa, "bu fikri kabul etmem" diye kaçacaktır. İşte bu misal gibi.. herbir zîhayat, elbette zîhayat bir mâcundur; ve herbir nebat, hayatdar bir tiryak gibidir ki; çok müteaddit eczâlardan, çok muhtelif maddelerden, gayet hassas bir ölçü ile alınan maddelerden terkip edilmiştir. Eğer esbaba, anâsıra isnad edilse ve "esbab îcad etti" denilse; aynen eczahânedeki mâcunun, şişelerin devrilmesinden vücud bulması gibi yüz derece akıldan uzak, muhal ve bâtıldır. E l h â s ı l: Şu eczahâne-i kübrâ-yı âlemde, Hakîm-i Ezelî'nin mîzan-ı kaza ve kaderiyle alınan mevadd-ı hayatiye, hadsiz bir hikmet ve nihayetsiz bir ilim ve her şey'e şâmil bir irade ile vücud bulabilir. "Kör, sağır, hudutsuz sel gibi akan küllî anâsır ve tebâyî ve esbabın işidir." diyen bedbaht, "o tiryâk-ı acib, kendi kendine şişelerrin devrilmesinden çıkıp olmuştur." diyen dîvane bir hezeyancı; sarhoş bulunan bir ahmaktan daha ziyade ahmaktır. Evet o küfür; ahmakane, sarhoşane, divanece bir hezeyandır. ***(R N KÜLLİYATINDAN) ARKADASLAR EGER HERHANGİ Bİ SORUSU OLAN VARSA EN GÜZEL CEVABI EN GUZEL ŞEKİLDE VEREBİLİM KURANDAN VE RİSALEİ NURDAN ALDIĞIM DERSLE .. DÜŞÜNCELERİNİZİ BEKLİORUM .... SAYGILAR ... .... e mail [email protected]
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.