evrensel_mesaj tarafından postalanan herşey
-
Kuran'a göre Ruh nedir? Ruh var mıdır, yoksa kocaman bir yalan mı?
KURANDA RUH KAVRAMI Kuranda .Ruh kavramı vahyin diğer bir adıdır.Dolayısıyla kuranda ruh; vahiy ve vahyi taşıyan cibril hakkındadır. İlgili ayetler CİBRİL,E İSNADEN RUH KAVRAMNIN GEÇTİĞİ AYETLER Bakara..87- Celâlim hakkı için Musa'ya o kitabı verdik, arkasından birtakım peygamberler de gönderdik, hele Meryem oğlu İsa'ya apaçık mucizeler verdik, onu Rûhu'l-Kudüs ile de destekledik. Size nefislerinizin hoşlanmayacağı bir emirle gelen her peygambere kafa mı tutacaksınız? Kibrinize dokunduğu için onların bir kısmına yalan diyecek, bir kısmını da öldürecek misiniz? Bakara..253- O işaret olunan resuller yok mu, biz onların bazısını, bazısından üstün kıldık. İçlerinden kimi var ki Allah, kendisiyle konuştu, bazısını da derecelerle daha yükseklere çıkardı. Biz Meryem oğlu İsa'ya da o delilleri verdik ve kendisini Rûhu'l-Kudüs (Cebrail) ile kuvvetlendirdik. Eğer Allah dileseydi, bunların arkasındaki ümmetler, kendilerine o deliller geldikten sonra birbirlerinin kanına girmezlerdi. Fakat ihtilâfa düştüler, kimi iman etti, kimi inkâr etti. Yine Allah dileseydi, birbirlerinin kanına girmezlerdi. Fakat Allah dilediğini yapar. Meyem 17- Sonra ailesiyle kendisi arasına bir perde koymuştu. Biz ona ruhumuzu gönderdik de ona tam bir insan şeklinde göründü . Bu ayetlerde vahyi taşıyan meleğe yani cibrile RUHUL KUDUS =KUTSAL RUH ifadesi kullanılmıştır.Bizlerde aynı ifadeleri kullanırız. Mesela bir tarih profesörüne, AYAKLI TARİH ifadesini kulllanırız.Aynı şekilde Son peygamber Hz Muhammede YÜRÜYEN KURAN,AYAKLI KURAN dediğimiz gibi VAHYİ TAŞIYAN CİBRİLE İSNADEN SADECE RUH KAVRAMI GEÇEN AYETLER Nebe 38- O gün Ruh ve melekler sıra sıra dururlar. Rahmân'ın izin verdikleri dışında hiç kimse konuşamaz. İzin verilen de doğruyu söyler Kadr 4- Melekler ve Ruh o gece Rablerinin izniyle, her iş için inerler Mearic 3- O, derece ve makamlar Allah'tandır. Mearic 4- Melekler ve Ruh miktarı ellibin yıl süren bir gün içinde ona çıkar. Bu ayetteki İleyhi= ona zamiri dil bilim ve gramer kurallarına göre bir önceki kelimeye atfetmek gerekirki oda,önceki ayetteki son kelime olan meariç,tir. Dolayısıyla burdaki ona zamirini kalkıpta Allaha atfetmenin ona mekan isnadı anlamına gelirki,böyle bir düşüncenin tevhide aykırı olduğunu düşünüyoruz Meariç; miraç kelimesinin çoğuludur. mirac,ın ise gerçek anlamda ne olduğu kesin olarak bilmek imkansız. Ben mahiyetini sadece Allahın bildiği ve meleklere ait derece veya makamlar olduğunu söylemekle yetinmeyi uygun görüyorum.En doğrusunu Allah bilir. RUH KAVRAMININ VAHİY OLDUĞU İLE İLGİLİ AYETLER İsra..82- Biz Kur'ân'dan, iman edenler için bir şifa ve rahmet kaynağı olan âyetler indiriyoruz. Zalimlerin de ancak zararını artırır. İsra..83- Biz insana nimet verdiğimiz zaman, Allah'ı anmaktan yüz çevirip uzaklaşır. Ona fenalık dokununca da ümitsizliğe kapılır. İsra..84- De ki: "Herkes bulunduğu hal ve niyetine göre iş yapar. Bu durumda kimin en doğru yolda olduğunu Rabbiniz daha iyi bilir. " İsra..85! Sana ruhtan soruyorlar. De ki: "Ruh Rabbimin emrindendir ve size ilimden ancak az bir şey verilmiştir." İsra..86- Yemin olsun ki, dilersek sana vahyettiğimizi ortadan kaldırırız; sonra bize karşı kendine bir vekil (koruyucu) bulamazsın. İsra..88- De ki: "Yemin olsun, eğer insanlar ve cinler bu Kur'ân'ın benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine yardımcı olsalar bile, yine onun bir benzerini meydana getiremeyeceklerdir." Ayetler gurubu dikkate alındığında görüldüğü gibi isra 85 teki ruhtan maksat vahiydir.Bulunduğu toplumda insanlara Allahın elçisi olduğunu ve Allahtan vahiy aldığını söyleyen peygambere bir takım insanlar vahyin mahiyeti hakkında sorular sordukları görülmektedir.Onların bu sorusuna ise Allah cevap vermiştir ANAHTAR KELİME;ALLAHIN EMRİ. ALLAHIN EMRİ İSE ŞÜPHESİZ VAHİYDİR İşte Allahın sonsuz ve sınırsız ilminden bizlere bildirilen bu az bilgi kurandaki olan kadardır Burayı biraz daha açalım.Asırlardan beri resullük taslayan insanlar olagelmiştir.Nitekim günümüzde de böyle insanlar vardır.Örnek olarak Ali iskender mihr,i gösterebiliriz.Bu sahte resule hiç bir insan gidipte insanın ruhu varmı diye sormaz. Ya neyi sorar? Sen kendine vahiy geldiğini iddia ediyorsun arkadaş; anlat bakalım bu işin mahiyeti nedir? işte Aynen bunun gibi kendi içlerinde 40 yıl yaşamış ve onlara göre sıradan biri olan insan olan Hz Muhammed günün birinde aniden Allahın resulü olduğunu ve Allahtan vahiyler aldığını ve bunlara uymazlarsa onlara ahiret azabıyla korkutuyordu.Dolayısıyla bu insanlar Hz Muhammedin bu konuda güvenilir olduğunu tesbit amacıyla vahyin mahiyeti (ruhtan)hakkında sorular soruyorlardı.Yoksa bu kişilerin insanın ruhu varmıdır yokmudur gibi bir detleri ve sıkıntıları yoktu Ruh kavramının vahiy anlamında kulllanıldığı ile ilgili diğer ayetler Mümin..15- O dereceleri yükselten Arş'ın sahibi Allah, o buluşma gününün (kıyametin) dehşetini haber vermek için kullarından dilediği kimseye emrinden Ruh indiriyor. Nahl 2- Kendi emrinden Ruh ile melekleri, kullarından dilediği peygamberlere indirip şu gerçeği insanlara bildirin, buyuruyor: Benden başka hiçbir ilâh yoktur. Ancak benden korkun. Nahl 102 Onlara de ki: ", iman edenlere sebat vermek, müslümanlara bir hidayet ve bir müjde olmak için Rabbin Ruhu katından hak olarak indirdi. Mücadele 22. Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah'a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsiniz. Onlar o kimselerdir ki Allah kalblerine iman yazmış ve onları bir Ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın hizbi (dininin yardımcıları)dir. İyi bil ki, kurtuluşa ulaşacak olanlar, Allah'ın hizbidir. RUHTAN ÜFLEME Enbiya 91- Irzını koruyan Meryem'e ruhumuzdan üflemiş, onu ve oğlunu, âlemler için bir mucize kılmıştık. Hicr 28..Rabbinin meleklere şöyle dediğini hatırla: "Ben, kuru balçıktan, şekil verilmiş kokuşmuş çamurdan bir insan yaratacağım." Hicr..29- Ben, onun yaratılışını tamamladığım ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın." Secde 7- Yarattığı her şeyi güzel yaratan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayan O'dur. Secde..8- Sonra da onun soyunu süzülmüş bir özden, değersiz bir sudan yaratmıştır. Secde..9- Sonra onu düzenli bir şekle sokup, ruhundan üfürdü. Ve sizin için kulaklar, gözler ve gönüller var etti. Siz pek az şükrediyorsunuz! Sad 71- Hani Rabbin meleklere demişti ki: "Ben çamurdan bir insan yaratmaktayım." Sad 72- "Onu tesviye edip, düzeltip de ruhumdan ona üfledim mi derhal ona secde edin." Tahrim 12-Irzını korumuş olan, İmrân kızı Meryem'i de Allah örnek gösterdi. Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O, gönülden itaat edenlerdendi. Ruhtan üfleme ne anlama gelir? Yüce Allahın yarattığı bir varlığa canlılık kazandırması ,hayat vermesi için üflemeye, püflemeye ihtiyacı yoktur.Dolayısıyla üfleme ifadesi tamamne mecazidir. Aksi takdirde Allahın yarettığı varlıkları bir balon şişirir gibi şişirdiğini anlamak zorunda kalırız Yasin 81- Gökleri ve yeri yaratan, onlar gibisini yaratmaya kâdir değil midir? Elbette kâdirdir. Çünkü o her şeyi yaratandır, her şeyi bilendir. 82- O'nun emri, bir şeyi dileyince ona sadece "Ol!" demektir. O da hemen oluverir. En,am 73 O, gökleri ve yeri hak ile yaratandır. "Ol!" dediği gün herşey oluverir. O'nun sözü gerçektir. Sur'a üflendiği gün de hükümranlık O'nundur. Gizliyi ve açığı bilendir ve O, hikmet sahibidir, her şeyden haberdardır KUN FEYEKUN Alllah ol der olur yani vahyeder.İşte Allahın ruhundan üfürmesi demek, yarattığı varlığıa vahyederek CANLANDIRMASI anlamındadır ki şu ayet açıkça buna delalet etmektedir Ali İmran..59- Doğrusu Allah katında İsa'nın (yaratılışındaki) durumu, Âdem'in durumu gibidir; onu topraktan yarattı, sonra ona "ol!" dedi, o da oluverdi. KUN FEYEKUN Buraya kadar gördükki kuranda insanın ruhu olduğuna dair tek bir ayet yoktur.İnsan ölünce ruhu çıkar diyorlar. Peki olmayan bir ruh nasıl çıkıyor.Kuran insanı NEFS olarak tanıtır.İnsan hayata gelmeden nasıl mutlak bir yokluk idi ise ölüm olayında da bir bütün olarak yok olmaktadır.İnsandan çıkan herhangi bir şey yoktur İnsan bir bütündür.Bir bütün olarak dünyaya gelmekte ve bir bütün olarak ölüm olayı ile yok olmaktadır. Dolayısıyla insanlar yaratılmadan önce ruhlarını yaratıldığı ve Allahın bu bedensiz hayaletlere ruhlar aleminde soru sorduğu kalu bela ilgili ayetin tamamen yunan patentli ruh anlayışına göre yorumlanmasından kaynaklanmaktadır. Allah insanları taksit tasit yaratmadığı gibi taksit taksit öldürmesi düşünülemez.Eski yunan mitolıjisine göre insan; beden ve ruhtan meydana gelen bir varlıktır. Ölüm olayında ise beden yok olmakta ruh ise ölümsüz olduğundan başka alemlerde yaşamına devam etmektedir.Hatta başka bir insanın bedeninne girip bu şekildede yaşamına devam edebilmektedir.Reenkarnasyon Bakara ..28- Allah'ı nasıl inkâr edersiniz ki, ölü idiniz sizleri diriltti. Sonra sizleri yine öldürecek, sonra yine diriltecek, sonra da döndürülüp ona götürüleceksiniz. Bu ayeti kerimede Allahu Teala yaratılış öncesini ölüm olarak tarif etmektedir (ve kuntum emvaten) işte ölüm olayıda aynen bunun gibi salt bir yokluktur. Yartılış ve dirilişle ilgili diğer ayetler Yasin 78- Yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı: "Kim diriltecekmiş o çürümüş kemikleri?" dedi. 79- De ki: "Onları ilk defa yaratan diriltecek ve o her yaratmayı bilir." Hac 66- Size (ilk defa) hayat veren, sonra öldürecek olan, sonra da yeniden diriltecek olan O'dur. İnsan gerçekten pek nankördür. Mümin 11- Kâfirler diyecekler ki: "Ey Rabbimiz! Sen bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Şimdi günahlarımızı anladık. Fakat çıkmaya bir yol var mı?" İki ölüm ve iki dirilme Dünyaya gelmeden önceki durum. 1.inci ölüm Dünya hayatındaki ölüm. 2.inci ölüm Dünya hayatına gelme. 1.inci diriliş Kıyametten sonra dirilme 2.inci diriliş Peygamberin vefatından kısa bir süre sonra yunan eserlerini, arapçaya tercüme edilmiş, ve dolayısıyla yunan mitolojisine ait bu tür inançlar müslümanlar arasında revaç bulmuş ve halende bu anlayış toplumun geneli tarafından kabul görmektedir Oysaki kuran bunların tamamen aksini söylemktedir Araf 172 Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Adem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şahit olduk, dediler. Allahu Tealanın bu ayette insanlara yaratılmadan önce kalıpsız ruhlara seslendiği ile ilgili hiç bir işaret yoktur..Ademoğulların bellerinden nesillerin alınması aşağıdaki ayette bildirildiği gibidir Hac 5..Ey insanlar, eğer, tekrar diriltileceğinizden bir şüpheniz varsa size açıkça gösterelim diye sizi topraktan yarattık, sonra spermden, sonra embriyodan, sonra da yaratılışı belli belirsiz bir çiğnem etten yarattık. Dilediğimizi adı konmuş bir süreye kadar rahimlerde tutar ve sizi bebek olarak çıkarırız. Sonra siz yetişip, erginlik çağına gelirsiniz. Kiminizin canı alınır, kiminiz de bildiği şeyleri bilmez olsun diye ömrünün en düşkün dönemine ulaştırılır. Yeryüzünü kupkuru görürsün de biz ona su indirince harekete geçer, kabarır ve her çeşit güzel bitkiyi çift çift bitirir ya... Allaha verdiğimiz bu misak ise,yani galu bela insan doğuktan ve iyiyi ve kötüyü ayır edebilme çağına ulaştığında gerçekleşmektedir.her insan yanlışı ve doğruyu anlayabilecek bir özellikte yartılmıştır Fe elhemeha fucuraha ve takvaha'' Şems 8..(Nefse) isyankarlığını ve iyiliğini ilham edenin hakkı için'' Zariyat 56- Ben cinleri ve insanları ancak bana kuulk etsinler diye yarattım. Diğer bir ayette ise şöyle buyurulmaktadır Rum 30..Öyleyse sen yüzünü bir hanif olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışında hiç bir değişme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler. Her insan belli bir yaşa geldiğinde çevresini ve etrafındaki kültürü Allahın kendine vermiş olduğu bu özelikten esinlenerek sorgular . Kainattaki bu muhteşem düzeni, yaratılış harikasını idrak ettiğinde,yaratıcısı Allahı sanki görüyormuş gibi, bütün benliğiyle GALU BELA; EVET DER Evet yarabbi sensin herşeyi sonsuz kudretinle yaratan SENSİN SEN DER Bir insanın çevresindeki kültürü ve evrendeki Allahın ayetlerini sorgulayarak dünya hayatında galu bela ya ulaşmasını Hz İbrahimle ilgili şu ayetlerde dahada net görebilmekteyiz Enbiya 51- And olsun ki biz daha önce İbrahim'e de rüşdünü vermiştik . Biz onu biliyorduk. 52- O zaman o, babasına ve kavmine: "Bu tapınıp durduğunuz heykeller nedir?" demişti. 53- Onlar: "Biz atalarımızı bunlara tapar bulduk" dediler. 54- İbrahim: "And olsun ki sizler de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz" dedi. 55- Onlar : "Sen bize gerçeği mi getirdin , yoksa şaka mı ediyorsun?" dediler. 56- O şöyle dedi: "Hayır Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir ki onları O yaratmıştır. Ben de buna şahidlik edenlerdenim." İşte dünya hayatında gerçekleşen ''GALU BELA'' En koyu ateist bile hernekadar dilinden söylemese bile kalbinin derinliklerinden galu belayı söküp atamaz.hayatın içinden çıkılmaz gibi görünen problemleri karşısında o kopkoyu materyalist ateist, bakarsınız çözülüverir ve AMAN ALLAHIM diyerek Allaha sığınıverir. Yunan kaynaklı ruh ve beden ayırımının getirdiği kurana taban tabana ters olan inançlardan biride ölüm sonrası kabir hayatıdır.Azap veya mükafat. Kuranın bu konudaki mesajını anlayamamış ve hadislerle kapleri körlenmiş insanlar bu sakat inancın bıraktığı psikolojik rahatsıylıktan dolayı ölmüş yakınları için kuran okurlar.Ne yapsın zavallılar şimdi orda toprağın altında en sevdiği kişi belkide aazap görmektedir.bundan dolayıda belkide bir parça olsun onun azabını hafifiletebilmek için bir şeyler yapmak çabasındadır.Onun için hiç bir şeyden haberi olmayan çürümüş cesetlere kuran okurlar. Kurana göre ölüm sonrası hayat kabirde değil,kıyametten sonra ahirette olacaktır.Biz yine biz olacağız hemde ta parmak uçlarına kadar eskisi gibi Kıyamet 4.. Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter. Kuran dışı yanlış bir inanç,sadece inanç boyutunda kalmaz.Mutlaka ve mutlaka günlük yaşama olumsuz bir çok şekilde yansır Ruh kavramının ne kadar büyük felaketlere yol açdığına, maddelere halinde değinmek istiyorum. 1-ruhun ölmeyeceği düşüncesiyle,mahşer günü ayetleri nesh edilmiş ve kabir azabı fikri ortaya atılmıştır. 2-ölmüş ataların bizi izledikleri fikri çıkmışdır. 3-ademe ruh(vahiy) üfledik ayetleri çarpıtılırak,insanın ALLAHIN bir parçası olduğu,enel hak sapıklığı ortaya atılmıştır. 4-reenkarnasyon sapıklığı ortaya atılmıştır. 5-ruhulkudüs hristiyanlarda vahiy meleği cebrail olmakdan çıkartılıp ALLAHIN ayrı bir ruhu olduğu yani 2. tanrı olduğu iddia edilmiştir. 6-ruhul kudüsün meryeme verdiği isada 3. bir tanrı olup teslis inancı ortaya atılmıştır. 7-ruh çağırma seansları gibi saçmalıklara milyarlarca insan inandırılıp,müşrik edilmiştir. 8-ruh ölmediğinden,ölmüş şanlı atalar,ilahlaşmıştır.herkese yardım eden geylani,hızır,vs ortaya çıkmıştır.insanların ALLAHDAN başka yardımcıları olduğu yaygınlaşmıştır. 9-hz muhammedin her an bizi izlediği varsayılarak ona selam gönderme şirki ortaya atılımıştır. 10-şefaat mitolojisi oluşturulmuştur. 11-kalu bela ruhlar alemi safsataları ortaya atılmıştır. 12-gavslar kutuplar olduğu dünyayı yöneten fikri ortaya atılmıştır. 13-ruhlar aleminde evliyalar türemiştir. 14-ölümsüz bir varlık haline gelen insan kendi kendini ilahlaştırmıştır. 15-türbelerde mezarlarda hazır ve nazır ilahlar ortaya çıkmışdır. 16-kuran ayetleri çarpıtılmıştır. 17-sır kapısı adlı tv programında milyonlarca insan şirke sürüklendirilmiştir. 18-piramitler inşa edilmişdir. 19-binlerce tevhid akidesini bozan mitos-söylence ortaya atılmıştır. 20-milyarlarca insan şirke sürüklenmiştir. Velhasıl ;bu ruh konusunu asla küçümsemeyelim,şirkin her türlüsünün beslendiği kaynak bu inançdır.ve inananları kesinlikle şirke götürür.
-
Saptırılan Kavram Mekruh
SAPTIRILAN KAVRAM MEKRUH Kurana göre bir sey ya haramdir, yada helaldir. Allahin insanlara çok genis biraktigi bu alana dereceler koymak hiç kimsenin yetkisinde degildir. Ama maalesefki yüzyilardan beri yapilmis, ruhbanların kendi yorumlari insanlara Allahın hükmü diye dayatilmistir. Isra suresi 23- Rabbin kesin olarak şunları emretti: Ancak kendisine ibadet edin, anne ve babaya iyilik edin. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, sakın onlara "yuh deme ve onları azarlama. İkisine de tatlı ve güzel söz söyle. (anne babaya hakaret etmek haram) 26- Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bununla beraber malını saçıp savurma. (israf haram) 27- Çünkü (malını) saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür. 28- Eğer Rabbinden beklediğin bir rahmet (rızık) için, onlardan yüz çevirmek mecburiyetinde kalırsan, o vakit de onlara yumuşak ve tatlı bir söz söyle.(kaba ve sert davranmak haram) 29- Elini boynuna asıp bağlama (cimri olma), hem de onu büsbütün açıp saçma (israf etme); aksi halde kınanmış olursun ve eli boş açıkta kalırsın.(cimrilik yapmak haram) 31- Bir de geçim korkusuyla çocuklarinizi öldürmeyin, onlara da, size de rizki biz veririz. Süphesiz ki onlari öldürmek, çok büyük bir suçtur. (çocukları öldürmek haram) 32- Zinaya da yaklasmayin, çünkü o pek çirkindir ve kötü bir yoldur.( zina haram) 33- Hakli bir sebep olmadikça, Allah'in öldürülmesini haram kildigi cani öldürmeyin. Kim haksiz yere öldürülürse, biz onun velisine bir yetki verdik. O da öldürmede asiri gitmesin. Çünkü ona (dinin kendisine verdigi yetki ile) yardim olunmustur.(insan öldürmek haram) 34- Yetimin malina da yaklasmayin. Ancak rüsdüne erinceye kadar en güzel bir sekilde yaklasabilirsiniz. Ahdi de yerine getirin. Çünkü verilen sözde elbette sorumluluk bulunuyor.( yetimin malını yemek haram) 35- Ölçtügünüz zaman tam ölçün ve dogru terazi ile tartin. Bu hem daha hayirlidir ve sonuç itibariyle de daha güzeldir.(ticarette hile yapmak haram) 36- Bir de hiç bilmedigin bir seyin ardina düsme! Çünkü kulak, göz, gönül, bunlarin her biri yaptiklarindan sorumludurlar. (bilmeden sallamak haram) 37- Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri yaramazsin ve boyca da daglara erisemezsin.(kibirlenemek haram) 38- Kötü olan bütün bu yasaklar, Rabbinizin katinda hos olmayan seylerdir. Simdi son ayetin metinini de yazalim '' Kullu zalike kane seyyi,uhu inde rabbike (MEKRUHA) Yüce Allah isra 23 ten 38 e kadar bir hoşlanmadığı bir takım konuları maddeler halinde sıralamış ve tüm bunlara MEKRUH adını vermiştir Enam 151 De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım:(MA HARREME RABBUKUM) O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de onların da rızkını biz veririz-; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah'ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah'ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız 152- Yetimin malına yaklaşmayın; yalnız erginlik çağına erişinceye kadar (malına) en güzel biçimde (yaklaşabilir ve uygun şekilde harcayabilirsiniz). Ölçü ve tartıyı tam adaletle yapın. Biz kimseye gücünün yettiğinden fazlasını teklif etmeyiz. Söylediğiniz zaman da, yakınınız da olsa âdil olun ve Allah'a verdiğiniz sözü tutun. Öğüt alıp düşünesiniz diye Allah bunları size emretmiştir Enam 151.152 de haram kılınan maddeler ile,isra suresindeki Allahın mekruh olarak tarif etikleri maddeler aynıdır. Buda göstermektedir ki haram ile mekruh kurana göre aynı şeylerdir ve Allah teala bunların ne olduğunu kuranda açık açık madddeler halinde belirtmiştir Beynini kullanmasını bilmeyen ve Allaha iftira eden kişiler bu kelimenin manasını değiştirmişler ve hadislerden çıkardıkları hükümlere aykırı davranmanın da mekruh olduğunun iddia etmişlerdir. bu Allaha iftira atmak manasına gelir. en azından kelimeleri yerlerinden değiştirmek olur. Allahın kuranda yüklediği manayı değiştirmek kimsenin haddi değildir. Geleneksel fikih literatürüne göre ise mekruh; haram kadar kesin olmayan yasaklar olarak ifade edilir Din adamları/ruhbanlar hakkinda ayet olmayan konularda hadislere dayanarak ictihad ederken haram diyememis, mekruh diyerek işin içinden siyrilmaya çalışmışlardır Eger bir sey ruhbanların hosuna gitmiyorsa bu hiç bir kimseyi baglayıcı degildir. Eger Allahin hosuna gitmeyen bir konu ise, Allah bunu Kuranda açik açik bildirdigi için mutlaka konuyla ilgili ayeti ileri sürmek zorunlulugu vardir.. Kuranı bir tarafa bırakıp ne hadislerden nede ne idüğü belirsiz sünnet diye iddia edilen şeylerden haram hükmü çıkarmak Kurana göre asla mümkün değildir.Zira peygamberin haram kılma yetkisi yoktur. 66/ 1- Ey Peygamber! Eslerinin rizasini arayarak Allah'in sana helâl kildigi seyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bagislayan çok esirgeyendir Mekruh Kurana göre = haram demektir. Fıkıh kitaplarına bakıldığında yüzlerce konu hakkinda mekruh nitelemesi vardir. Örnek olarak abdestle ilgili mekruhlar diye bahsedilir.Insan abdest alirken nasil haram işliyor hayret etmemek elde degil. Ruhbanlar bununlada yetinmemis, mekruhu dallandırıp budaklandirip iki kisma ayirmistir. tahrimen mekruh; harama yakin olanlar tenzihen mekruh; helale yakin olanlar Mekruh zaten haram demektir harama yakin haram helale yakin haram işte size saçmalığın daniskası Iste bu sebepten dolayi, geleneksel fikih literatüründeki (mekruhu) ''TENZILATLI HARAMLAR diye nitelemek hiçte yanlış olmaz 6/ 116- Dillerinizin yalan vasfetmesi ile: "Su helaldir, su haramdir " demeyin; aksi halde Allah'a iftira etmis olursunuz. Süphesiz Allah'a yalan uyduranlar asla kurtulamazlar.
-
Acaba kendini müslüman zannedenler taşa tapan putperestler mi?
Kendini müslüman diye tanımlayan dünyada kaç milyar insan varsa bunların büyük çoğunluğu taşa tapan puperestlerdir ama ineğe tapanlara,buda heykeline tapanlara, şuna buna tapnalara veryansın ederler kendilerinede hiç toz kondurmazlar Yalan değil bir gerçekten bahsediyorum Kendini müslüman zannedenler her gün 5 defa mekkedeki o kabe adı verilen taşa yönelerek namaz kılarlar.Dünyadaki tüm camilerin yönü istisnasız o taşa dönüktür.Buda yetmiyormuş gibi ömürlerinde bir kezde o taşa daha iyi tapınabilmek için mekkeye hacca giderek o taşa salyalarını sümüklerini sürerek o taştan medet umarlar Bu putçular birde namaz dinin direği diye milleti kandırmaya çalışır.Direğe bakın direğe.Oysaki namaz bir yellenmeyle gider. Böyle direk mi olur.Bi yellenmeyle yıkılan direk mi olur Şimdi benim bu yazdıklarımdan beni ateist veya islam düşmanı zannedeceksiniz biliyorum. İster inanın ister inanmayın Ben Kuran'a sıkı sıkıya bağlı bir inananım.Kuranda taşa tapınma yok, namaz yok.Özet olarak Kuran insanlara toplumda erdemli ve ahlaklı olmayı emreder. Bir kaç örnek verelim İsra suresi 23- Rabbin kesin olarak şunları emretti: Ancak kendisine ibadet edin, anne ve babaya iyilik edin. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, sakın onlara "öf" bile deme ve onları azarlama. İkisine de tatlı ve güzel söz söyle. 24- İkisine de acıyarak tevazu kanatlarını indir. Ve şöyle de: "Ey Rabbim! Onların beni küçükten terbiye edip yetiştirdikleri gibi, sen de kendilerine merhamet et." 25- Rabbiniz içinizden geçenleri çok iyi bilir. Eğer iyi kimseler olursanız elbette Allah çok tevbe edenleri bağışlayıcıdır. 26- Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bununla beraber malını saçıp savurma. 27- Çünkü (malını) saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür. 28- Eğer Rabbinden beklediğin bir rahmet (rızık) için, onlardan yüz çevirmek mecburiyetinde kalırsan, o vakit de onlara yumuşak ve tatlı bir söz söyle. 29- Elini boynuna asıp bağlama (cimri olma), hem de onu büsbütün açıp saçma (israf etme); aksi halde kınanmış olursun ve eli boş açıkta kalırsın. 30- Gerçekten senin Rabbin, kullarından dilediğinin rızkını genişletir ve dilediğini kısar. Şüphesiz ki Allah, kullarının durumlarından haberdardır, her şeyi görendir. 31- Bir de geçim korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin, onlara da, size de rızkı biz veririz. Şüphesiz ki onları öldürmek, çok büyük bir suçtur. 32- Zinaya da yaklaşmayın, çünkü o pek çirkindir ve kötü bir yoldur. 33- Haklı bir sebep olmadıkça, Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı canı öldürmeyin. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine bir yetki verdik. O da öldürmede aşırı gitmesin. Çünkü ona (dinin kendisine verdiği yetki ile) yardım olunmuştur. 34- Yetimin malına da yaklaşmayın. Ancak rüşdüne erinceye kadar en güzel bir şekilde yaklaşabilirsiniz. Ahdi de yerine getirin. Çünkü verilen sözde elbette sorumluluk bulunuyor. 35- Ölçtüğünüz zaman tam ölçün ve doğru terazi ile tartın. Bu hem daha hayırlıdır ve sonuç itibariyle de daha güzeldir. 36- Bir de hiç bilmediğin bir şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz, gönül, bunların her biri yaptıklarından sorumludurlar. 37- Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri yaramazsın ve boyca da dağlara erişemezsin. 38- Kötü olan bütün bu yasaklar, Rabbinizin sevmediği şeylerdir. 39- İşte bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdendir. Sakın Allah'la beraber başka bir ilâh uydurma. Aksi halde kötülenmiş ve Allah'-ın rahmetinden uzaklaştırılmış olarak cehenneme atılırsın.
-
Cihad mı Vahşet mi?
Klasik islam anlayışına göre İslam dini barış dini falan değil savaş dinidir. . Müslüman olmayan kavimler ya islamı kabul edecekler ya cizye verecekler aksi takdirde müslğümanlara karşı savaşmak zorunda kalacaklardır. Kimse de bunun aksini iddia etmeye kalkmamalı. Tevbe 60- Sadakalar ancak şunlar içindir: Fakirler, yoksullar, o işte çalışan görevliler, müellefe-i kulûb (kalbleri İslâm'a ısındırılacaklar), köleler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmışlar. Allah tarafından böyle farz kılındı. Allah her şeyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Allahu teala bir taraftan kafirlere bile islama ısınmaları için onlara sadaka verilmesini emredecek, diğer bir taraftan savaş yoluyla onları cizye ve haraca boğun diyecek . Böyle bir şey mümkünmü?Allah çelişkili konuşurmu ? Çapulcuların iddalerına malzeme olarak kullandıkları ayet Enfal 39 Siz de ortalıkta bir fitne kalmayıb din, tamamiyle Allahın dini oluncıya kadar onlara cihad edin, eğer vaz geçerlerse her halde Allah amellerini görür Ayetin sonu eğer vazgeçerlerse diyor.Eğer kıyamete kadar sürecek bir savaş ise neden vaz geçerlerse yazıyor ayetin sonunda ENFAL 30- Hani bir vakitler, o kâfirler, seni tutup bağlamak veya öldürmek veya sürüp çıkarmak için sana tuzak kuruyorlardı da, onlar tuzak kurarken Allah da karşılığında tuzak kuruyordu. Öyle ya, Allah tuzakların en hayırlısını kurar. 31- Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman, "işittik, dilersek bunun gibisini biz de söyleriz, bu, eskilerin efsanelerinden başka bir şey değildir" diyorlardı. 32- Bir vakit de, "Ey Allah, eğer bu Senin katından gelmiş bir hak kitap ise, hiç durma üstümüze gökten taşlar yağdır veya bize daha acı bir azap ver" demişlerdi. 33- Halbuki sen içlerinde iken Allah, onlara azab edecek değildi. İstiğfar ettikleri sürece de Allah onlara azab edecek değildir. 34- Şimdi ise Allah'ın kendilerine azab etmemesi için neleri var ki? Oysa Mescid-i Haram'dan menediyorlar. Üstelik onun hizmetine ehilkişiler de değiller. Çünkü onun hizmetine ehil olanlar ancak müttakilerdir. Lâkin çoğu bunu bilmezler. 35- siistem katında onların tavırları ise ancak hile ve engelllemetne başka bir şey değildir. O halde inkârınızdan dolayı bu azabı tadın bakalım., 36- Mallarını, Allah yolundan engellemek için sarfeden o kâfirler, hiç şüphesiz yine onu sarfedecekler. Varsın sarfetsinler, sonra o yüreklerine inen bir acı olacak, sonra da mağlup olacaklar. Zaten kâfirler toplanıp cehenneme gönderilecekler. 37- Allah, murdarı temizden ayırdetmek için ve bir de murdar kısmını birbiri üzerine bindirip hepsini bir araya getirmek ve topunu birden cehenneme koymak için böyle yapar. İşte bunlar o hüsran içinde kalanların ta kendileridir. 38- O kâfirlere de ki: Eğer bu işe son verirlerse daha önce yaptıkları bağışlanacak. Yok yine karşı koymaya başlar, isyana dönerlerse, önceki ümmetlere uygulanan kurallar kendilerine de uygulanacak. (Artık o ilâhî uygulamayı beklesinler.) 39- Ortalıkta fitne kalmayıp, din tamamıyla Allah'ın dini oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse muhakkak ki, Allah yaptıklarını görür. 40- Yok vazgeçmez de tekrar eskiye dönerlerse artık bilin ki, Allah sizin yardımcınızdır. O ne güzel mevla, ne güzel yardımcıdır. Ayetlerin tamamını göz önünde aldığımızda görülen odurki, müşrikler sürekli olarak Hz peygambere karşı bir takım suikast planları peşindedirler.Onlar bu suikastlarından vazgeçmedikleri sürece elbetteki onlarla savaş yapılacaktır.bundan doğal ne olabilirki Bakara190- Size savaş açanlarla Allah yolunda çarpışın. Fakat haksız saldırıda bulunmayın. Çünkü Allah, haksız saldırıda bulunanları sevmez. Bu ayettede görüldüğü gibi ayet gayet açık ve net.Eğer müslümanlar düşmanlar tarafından saldırıya uğrarlarsa elbette savaşacaklar.Böyle bir durum olmadan hangı maksatla olursa olsun hiç bir kavme müslümanlar savaş açamaz. Bakara..256-Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip, Allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir. Dinde zorlama olmadığı halde, hangi gerekçe ile müslümanlar başka kavimlere savaş açabilirler.Ne diyecekler müslümanlar onlara ya islamı seçin yoksa cizye verın aksi takdirde sizi imha ederrizmi diyecekler Böyle bir şeyin adı cihad filan değil olsa olsa çapulculuk olur.O takdirde haçlı seferlerini neye dayanarak haksız gösterebilecek, itiraz edebileceksin Yok benim dinim hak seninki batılmı diyeceğiz.Onlarda kendi dinlerini hak olarak görüyor. Ben din dayatmak için savaşırsam haklıyım ama sen yaparsan haksızsınız mı diyeceğiz İsra 33- Haklı bir sebep olmadıkça, Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı canı öldürmeyin. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine bir yetki verdik. O da öldürmede aşırı gitmesin. Çünkü ona (dinin kendisine verdiği yetki ile) yardım olunmuştur. Peki bu ayeti nereye koyacağız. Allah teala haksız yee insan öldürmeyin diyor.Haklı yere öldürmak ise ancak kısas ile olur bakara 178- Ey iman edenler! Öldürmede kısas size farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın. Ama her kim, ölenin kardeşi tarafından bir şey karşılığı bağışlanırsa, o zaman örfe uyması, ona diyeti güzellikle ödemesi gerekir. Bu, Rabbiniz tarafından bir hafifletme ve bir rahmettir. Her kim bunun arkasından yine saldırırsa, artık ona acı veren bir azab vardır. Zaten savaşta bir nevi kısas gibidir.yani müslümanlara saldırılırsa,kısas olarak onlara karşı savaşılır. Başka türlü mümkün değil Çapulcuların cımbızlayarak aldıkları bir diğer ayet ise şu Tevbe 29 Kitap verilenlerden, Allah'a, ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Peygamberinin haram kıldığını haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarını büküp kendi elleriyle cizye verene kadar savaşın. Şimdi bu ayet müslümanlara,diğer din mensuplarına cizye verinceye kadar onlarla savaş yapılmasını mı emrediyor.Ne alaka Tevbe suresini baştan sona okuduğumuzda,Peygamberle anlaşma yapmış olan yahudiler bu anlaşmalarını bozarak, müşirklerle beraber müslümanlara karşı savaşmışlardır. Yani ortada islam devleti ile yapılan anlaşmayı bozup savaşan hain bir taraf vardır, ve bunlar müslümanlara zarar vermişlerdir.İşte tevbe 29 da emredilen bu hainlerin verdiği zarara karşılık olarak hakir bir şekilde savaş tazminatı ödeyinceye onlarla savaşılmasıdır. Yoksa durup duruken herhangi bir kavim ile,zoraki vergi verinceye kadar savaşmak değildir. emevi ve abbasi zalimleri bu ayeti kendi keyilerine göre çarpıtarak,gayri müslim vatandaşlardan zorla cizye adında vergi almışlar ve bu anlayış aynen osmanlıda da devam etmiş ve halada böyle olduğu sanılmaktadır Mümtehine 7. Olur ki Allah sizinle düşmanlarınız arasında yakında bir dostluk meydana getirir. Allah gücü yetendir. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir. 8. Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Çünkü Allah adalet yapanları sever 9. Allah sizi, ancak sizinle din hakkında savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için yardım eden kimselere dost olmaktan men eder. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır. Peki bu ayetleri nereye koyacağız. Allah teala müslümanlarla savaşmayan kimselere iyilik yapmamızı ve onlara adil davranmamızı emrediyor.Yok hayır biz anlamayız ya islamı kabul ederler yoksa canlarına okur ve onları haraca boğarız mı diyeceğiz Emevilerle başlayan islam dışı yönetimler kendi hazinelerini doldurmak,saraylarda keyfialem yapabilmnek için bazı ayetleri malzeme olarak kullanmış başka milletlere yaptıkları saldırı ve barbarlıklarıda cihad adı altında kılıfına uydurmaya çalışmışlardır. Sonuç olarak müslümanlar hiç bir kavme,islamı kabul edin yada cizye verin gibi gerekçeleriyle savaş açamazlar.Ama maalesefki sırlardan beri yapılmış ve böylece tüm dünyaya islamdan ve müslümanlardan nefret ettirilmiştir.Ve bu barbarlığın adıda cihad veya fetih olmuştur. İşte müslümanların şanlı tarih ve şanlı ecdad diye övündükleri budur.çapulculuğun islami kılıfa sokulmuş hali.Hazinelerini altınla, haremlerini de cariyelerle doldurup saraylarda içki ve fuhuş alemi tertip eden sultanlar bunun için gerekli olan parayı nasıl toplayacaklardı.Elbetteki talan ve vurgunla Kendinizi bir an için gayrimüslüm yerine koyun ve düşününki. müslümanlar sizin ülkenize savaş açmış ve oranın halkını haraca bağlamış, siz bu durumda bu müslümanlar ne kadar kibar ve nazik insanlar bize islamı kabul ettirmek için ilk önce ülkemize saldırdılar sonrada bizi vergiye boğdular. bu islam ne kadar güzel bir din böyle eh öyleyse bende müslüman olayım bari mi dersiniz yoksa islamdan ve müslümanlardan nefret mi edersiniz ???
-
Başörtüsü Allahın emri mi yoksa ruhbanların sömürü aracı mı?
Asırlardır bir parça bezi/başörtüsünü sistemin olmazsa olmaz şartı diye dayatanlar ve bunun için olmadık naneler yiyenler,(son örnek olarak danıştay üyesinin katledilmesi) Allahın emrini değil, Allahın ayetlerini kendi arzuları doğrultusunda çarpıtan ruhbanların emrini ısrarla sürdürmektedirler Gelelim bu konuyla ilgili çarpıttıkları ayetlere Nur 31- İnanan kadınlara deki: Gözlerini sakınsınlar, cinsel organlarını muhafaza etsinler. kendiliğinden görünenler müstesna olmak üzere, süslerini göstermesinler. örtülerini, göğüslerini üstüne vursunlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları , anlaşmalarla sahip oldukları kadınlar, erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış hizmetçiler, yahut henüz kadınların g kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına süslerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları süsleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey inananlar! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz. İnanan kadınlara deki: Gözlerini sakınsınlar, cinsel organlarını muhafaza etsinler Ne demek.Bunu anlamak için kuran dışı kaynaklara ve 1500 sene öncesine gitmeye hiç gerek yok.Ben iki kere arabistana gittiğim için kendi gözlerimle şahid oldum. Araplar aradan geçen bunca zamana rağmen örflerinde bir değişiklik olmamış.Havanın aşırı sıcak olmasından dolayı entari türü şeyler giyiyorlar ve iç çamaşırı giymek gibi bir adetleri yok. Dolayısıylada oturup kalkarken dikkatli davranmazlarsa edep yerleri görünebiliyor İşte gözlerini sakınsınlar demek,karşı cinsin edep yerlerine bakmasınlar anlamındadır cinsel organlarını muhafazaetsinler demekte,kendileri de dikket etsinler edep yerlerini göstermesinler anlamındadır Gelelim ayetin diğer kısmına örtülerini, göğüslerinin üstüne vursunlar Burada görüldüğü gibi ne baş kelimesi nede saç kelimesi vardır.Yüce Allahın istediği gögüs dekoltesinin kapatılmasıdır.Bir kadının giydiği elbise göğüs dekoltesini kapalı tutacak niteklikte ise o kadın Allahın emrini yerine getiriyor demektir.Ayrıca bir örtü filan almasına gerek yoktur.Fakat Yüce Allah bunun bile istisnasını yapmış ayette listesi verilen kişilerin yanında kadınların isterlerse gögüsleri dekolteli bir şeklide dolaşabilecekleri izni verilmiştir. Çarpıtılan diper bir ayet Ahzap 59- Ey Elçi! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de dış elbiselerini alsınlar. Bu onların tanınmalarına, ve eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. Bu ayete dayanarak kadınların sokağa çıktıklarında mutlaka çarşaf veya pardesü almaları gerektiğini iddia ederler Oysaki ayetin öncesine ve sonrasına baktığımızda hiçte öyle bir zorunluluk olmadığı anlaşılmaktadır 57- Şüphesiz ki Allah'a ve Resulü'ne eziyet verenlere Allah hem dünyada, hem ahirette lânet etmiştir. Onlara aşağılayıcı bir azab hazırlamıştır. 58- Mümin erkeklere ve mümin kadınlara yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler de bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir. 60- Andolsun ki, eğer münafıklar ve kalblerinde bir hastalık olanlar ve Medine'de dedikodu yapanlar, bu yaptıklarından vaz geçmezlerse, mutlaka seni onlara musallat ederiz. Sonra seninle orada az bir zamandan fazla komşu kalamazlar. Ayetlerde görüldüğü gibi ortalıkta her kadına fahişe muamelesi yapan ve kadınlara sarkıntılık eden bir takım ahlaksızlar vardır.Böylesine ortamlarda Yüce Allah inanan kadınlara bir tedbir önermektedir ki oda kadınların erdemli olduklarını belli eden bir alamet taşımaları Ancak şu varki bu alamet mutlaka dış giysi olmak zorunda değildir.Madem ki bu dış giysinini amacı kadınları sarkıntıkıltan korumak ise,öyleyse kadınlar yanlarında mahrem erkekleri (kocaları,babaları,erkek kardeşleri,amcaları,dayıları,oğulları v.s)olduğu halde sokakta dolaştıklarında bunlar kadının cilbabı sayılır.Zira bunlarrla dolaşan bir kadına hiç kimse cesare edipte sarkıntılık edemez Ancak şuda varki eğer kadın yalnız başına bir yere gidecekse ve eğer kendisine sarkıntılık edilebileceği endişesi taşıyorsa bizde derizki Allahın bu tavsiyene uayark tamamen kendi belirlediği bir dış elbisesi alsın deriz. Zira yüce Allah bunu kesin bir emri olarak değil bir tavsiye niteliğinde buyurmaktadır Ahzap 59- Ey Elçi! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de dış elbiselerini alsınlar. Bu onların tanınmalarına, ve eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. Diğer önemli bir husus ise ayet Ey inananlar diye değil Ey elçi diye başlamaktadır. Bu ifadede her ülkenin mutlaka kadınlara sarkıntılık eden ahlaksızlarla dolu olduğu anlamına gelmediğini göstermektedir
-
Kuran kendinin doğruluğunu ispat eden bir mucizedir...
Gün, günler ve ay kelimeleri Kuran’da tekil olarak gün ( yevm) kelimesi tam 365 sefer geçer. Dünya güneş etrafındaki bir turu olan bir yıl yani 365 gündür. Gün kelimesinin çoğul kullanımı olan (eyyam, yevmeyn) kelimeleri ise tam 30 değer geçer. Kuran’da ay (senenin ayı anlamında) tam 12 sefer geçer. Bilindiği gibi bir sene 12 ay vardır. Gün kelimesi tüm çekimleriyle Kuran’da tam 475 sefer geçer. Bu 19’un tam 25 katıdır. Bu sayının 19 katı olmasının bir önemi vardır. Bunun dışında da 25 sayısının Güneş için ayrı bir önemi vardır. Dünya Güneşin etrafında bir yılda döndüğünde kendi ekseni etrafında 365 kere dönmüş olur. Güneş ise kendi etrafında bir yılda tam 25 sefer döner. Ayrıca 25’in katsayısı olan 19’un Güneş-Dünya-Gün kavramları bağlamında önemi vardır. Çünkü Dünya’nın, Güneş’in ve Ay’ın aynı hizaya geldiği Meton devri; 19 Dünya yılında bir oluşur. Yani Güneş bir Meton devrinde 19×25= 475 defa kendi etrafında dönmüş olur.. Bu sayı tamı tamına gün kelimesinin tüm türevleriyle Kuran’daki geçiş sayısına eşittir. Dünya ve güneşin hareketleri ile Kuran’da gün, ay, kelimelerin tekrarlarının bu kadar ilişkili olması gerçekten tesadüf olarak düşünülemez. Bu tekrar sayıları ile Dünya ve Güneş’in hareketleri arasındaki uyum hesaplanması kolay fakat taklit edilmesi imkansız bir Kuran mucizesidir. Karaların ve denizlerin oranı “Deniz (bahr)” kelimesi Kuran’da 32 defa geçer. Kuran’da geçen “bahr” kelimesi deniz-ler gibi, göl, ırmak tipi büyük suları da ifade eder. “Kara (berr, yabas)” ifadesi ise Kuran’da 13 defa geçer. Eğer 32’nin 45’e oranını alırsak karşımıza %71,111 çıkar. Dünya üzerindeki karalarla denizlerin oranı da bu çıkan orandır. Dünya’nın %71’i sularla kaplıdır, %29’u ise karalarla kaplıdır. Tekrar eden kelimeler Kuran’da birbiriyle ilişkili bazı kelimelerin tekrar sayısına bakıldığında da ilginç bir sonuç ile karşılaşılmaktadır: Kadın 23 kere Erkek 23 kere İnsan hücresinde 46 kromozom vardır. Erkek ve kadın üreme hücrelerinde ise 23’er kromozom vardır. Kuran’da kadın ve erkek kelimelerinin eşit geçmesinin yanında, üreme hücrelerinindeki kromozom sayısının da tekrar sayısı olan 23 olması oldukça dikkat çekicidir. İnsan kelimesi Kuran’da tam 65 sefer geçer. İnsanın oluşumunda geçirdiği evreni tanımlayan kelimelerin Kuran’da geçiş sayıları da 65’tir. Toprak (Turabun) 17 kere Nutfe ( Nutfun) 12 kere Embriyon ( alak) 6 kere Bir çiğnemlik et (Medaa) 3 kere Kemik (İzamun) 15 kere Et (Lehmun) 12 kere Toplam 65 Bitki 26 kere Ağaç 26 kere Ceza 117 kere Affetmek 234 kere ( 117’nin 2 katı) Dedi 332 Kere Dediler 332 kere Dünya 115 kere Ahiret 115 kere İman 25 kere Küfür 25 kere Şeytan 88 kere Melek 88 kere Cennet 77 kere Cehennem 77 kere Zekat 32 kere Bereket 32 kere Yaz+sıcak 5 kere Kış +soğuk 5 kere Akletmek 49 kere Nur 49 kere Dil 50 kere Vaaz 50 kere Sevgi 88 kere İtaat 88 kere Musibet 75 kere Şükür 75 kere Doğru yol 79 kere Rahmet 79 kere Sıkıntı 13 kere Huzur 13 kere Hıyanet 16 kere Habis 16 kere
-
Allah bizden ne istiyor bir taşa yönelip ibadet etmeyi mi?
İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, elçilere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, sisteme bağlılığını yerine getirir, dürüstlüğün tarafında yer alır. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır! Bakara 177 Ayete göre bir tarafa yüzümüzü çevirip ibadet etmenin iyilik olmadığı belirtiyor peki o halde neden biz namaz kılarken kabeye yüzümüzü dönüyoruz, neden cami tapınaklarının yönleri hep kabeye doğru çevrili.. isterseniz diğer ayetlere göz atalım... İnsanlardan bir kısım beyinsizler: Yönelmekte oldukları kıblelerinden onları çeviren nedir? diyecekler. De ki: Doğu da batı da Allah'ındır. O dilediğini doğru yola iletir.Bakara 142 demek ki Allah bir tarafa yönelip ibadet etmeyi yasaklıyor ki bu ayet onlara cevap veriyor. hatta yönelmekte olan kıblenin yasaklanmasını sorgulayanlarada beyinsiz diyor Rabbimiz. yine bakalım başka ayetlere Doğu da Allah'ındır batı da. Nereye dönerseniz Allah oradadır. Şüphesiz Allah'(ın rahmeti ve nimeti) geniştir, O her şeyi bilendir. Bakara115 Durum böyleyken bir taşa yönelip oradanda Allaha ulaşmayı düşünmek bence çok saçma ve putperestlikten kalma bir düşünce ayrıca kuranda kabeyi kutsal addeten tek bir ayete rastlanmaz.. Alalh herzaman bizimle ve herzaman bie şahj damarımızdan daha yakın.. Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız. Kaf16
-
Allah bizden ne istiyor bir taşa yönelip ibadet etmeyi mi?
İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, elçilere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, sisteme bağlılığını yerine getirir, dürüstlüğün tarafında yer alır. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır! Bakara 177 Ayete göre bir tarafa yüzümüzü çevirip ibadet etmenin iyilik olmadığı belirtiyor peki o halde neden biz namaz kılarken kabeye yüzümüzü dönüyoruz, neden cami tapınaklarının yönleri hep kabeye doğru çevrili.. isterseniz diğer ayetlere göz atalım... İnsanlardan bir kısım beyinsizler: Yönelmekte oldukları kıblelerinden onları çeviren nedir? diyecekler. De ki: Doğu da batı da Allah'ındır. O dilediğini doğru yola iletir.Bakara 142 demek ki Allah bir tarafa yönelip ibadet etmeyi yasaklıyor ki bu ayet onlara cevap veriyor. hatta yönelmekte olan kıblenin yasaklanmasını sorgulayanlarada beyinsiz diyor Rabbimiz. yine bakalım başka ayetlere Doğu da Allah'ındır batı da. Nereye dönerseniz Allah oradadır. Şüphesiz Allah'(ın rahmeti ve nimeti) geniştir, O her şeyi bilendir. Bakara115 Durum böyleyken bir taşa yönelip oradanda Allaha ulaşmayı düşünmek bence çok saçma ve putperestlikten kalma bir düşünce ayrıca kuranda kabeyi kutsal addeten tek bir ayete rastlanmaz.. Alalh herzaman bizimle ve herzaman bie şahj damarımızdan daha yakın.. Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız. Kaf16