
derin
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
17 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
derin tarafından postalanan herşey
-
Türkiyenin üzerine oynanan oyunlar 2. dünya savaşından sonra başlanmıştır ve 2045 yılına kadar 100 yıllık süreç için planlanmıştır. Dediklerini inceleyelim 1-Atatürk ve rejim düşmanları bunu ikiye ayırmak gerekenler a) Atatütk ve Rejim düşmanları Atatürk ve rejimin yanlısı olduğunu söyleyen ve arkasına sığınarak provakatörlük yapanlar.. 2- PKK ve yandaşları bunuda ikiye ayırmak gerekiyor a)buna bilerek ve görerek göz yumanlar B)göz yummayanlar 3- Başkalarının hizmetindeki "........" aydınlar Bunlar 1 maddede b şıkkındaki belirtiğim insanlar zaten 4- Etrafındaki gelişmelere sırt çevirmiş "........" aydınlar bunuda ikiye ayırmak gerekiyor a) lümpenler umutsuzlar 5- Amerika Birleşik Devletleri işte buradaki asıl başlık bu fakat bu devlet maşanın maşası asıl dikkat edilmesi gereken İsrail sonra amerika ve bunlarında maşaları daha tehlikeli belçika, İsviçre, İsveç gibi ülkeler 6- Avrupa Birliği kısaca sömürgecilik yapanlar 7- Okur yazar olmayan .. Buna yanlış diyorum çünkü ikiye ayıralım zorunda kalanlar zorundan olmadan yaşayanlar.. Şimdi neden böyle dedim ona gelelim türkiye aynı Osmanlının yaptığı gibi hep yüzünü avrupaya çevirmiş durumda avrupa birliği diyoruz avrupa devleleti diyoruz canımız diyoruz ne varsa onlarda diyoruz ama hiç bir zaman avrupalı bizi içine almaz taaki sosyal ve kültürel yönden iyice bitirine dek zaten o durumda bölünürüz aslında yüzümüzü anadoluya çevirmemiz gerekiyor Türkiye Atatürk, İsmet İnönü ye kadar ikinci dünya savaşının bitimine kadar anadolu doğru baktı ve geleceğin buralarda olduğunu gördüler fakat dış güçlerin ve içimizdeki mihraklar avrupa diye diye mihrakı terse çevirdiler vede başarılı oldular.. Bu gidişlede sonumuzu hayır etsinler diyorum bu tarihte sonrada Atatürk gibi büyük bir mucize gelmezse gidişimiz iyi değil.. Dünyanın kaynakları tükeniyor amerika ve diğer büyük devletler bunun farkında bizde ise daha kaynaklar kullanılmamış durumda buda anadoluda sahip olduklarımıza sahip çıkmalıyız diyorum kalın sağlıcakla.....
-
Doları Bu Hale Getiren 3 Banka 27.06.2006 09:15 Merkez Bankası tüm gücüyle dolara müdaha ederken, döviz kuruyla üç bankanın oynadığı tesbit edildi. BDDK devreye girdi. 2,25'lik faiz artışı ve 500 milyon dolarlık satış ihalesi de dövizin ateşini düşürmeyince Merkez Bankası dün iki kez doğrudan satış yaptı. Üç bankanın döviz kuruyla oynadığı tespit edilirken, BDDK bankaları uyarma kararı aldı Merkez Bankası'nın faizleri 2,25 puan arttırma kararı, piyasadaki oynaklığı durdurmayınca Merkez Bankası (MB) doğrudan müdahalelerle doları ancak frenleyebildi. Doların 1,77 seviyesine çıktığı geçtiğimiz cuma gününün ardından Para Politikası Kurulu'nu pazar günü olağanüstü toplayan Merkez Bankası, faizleri 2,25 puan arttırarak yüzde 17,25 seviyesine çıkarmıştı. Diğer şok tedbirler ise dövize etkin müdahale ve depo alım ihaleleriyle fazla likiditeyi çekme kararı oldu. 500 MİLYON $'LIK İHALE SATIŞI VE İKİ MÜDAHALE Merkez'in şok tedbirleri, haftanın ilk gününde doların çıkışını durduramadı. Merkez önce 1,6575 YTL'den 500 milyon dolarlık döviz satış ihalesi gerçekleştirince, serbest piyasada dolar 1,67 YTL düzeyine kadar indi. Ancak bazı bankaların başı çektiği dövizdeki spekülatif hareketlerle yeniden 1,72 YTL seviyesine çıkınca, Merkez'den bu kez doğrudan satış müdahalesi geldi. Yönü tekrar aşağı çeviren dolar, akşam saatlerinde yeniden 1,70 seviyesini aşınca ikinci doğrudan satış müdahalesi yapıldı. Bir döviz satım müdahalesi ve iki doğrudan müdahaleyle gün sonunda dolar 1,68 YTL'den kapandı. Merkez Bankası geçtiğimiz cuma günü de dolara iki kez müdahale ederek 1,5 milyar dolarlık döviz satmıştı. SABAH PİYASADAN 500 MİLYON YTL ÇEKİLDİ MB, döviz arzını arttırmanın yanı sıra piyasadaki YTL fazlasını çekmek için de, depo alım ihalelerine başladı. MB ilk depo alım ihaleleriyle piyasadan toplam 500 milyon YTL çekti. MB, Yeni Türk Lirası depo alım ihalelerinden 3 Temmuz vadeli ihalede 398 milyon YTL, 10 Temmuz vadeli ihalede de 102 milyon YTL alım yaptı. Merkez'in son kararları, faizin de ateşini düşürmedi. Tahvil ve bono piyasasında en çok işlem gören 9 Nisan 2008 vadeli tahvilin bileşik faizi gün içinde yüzde 23,25 ile Aralık 2004'ten beri yeni zirvesini gördü. Ancak daha sonra bileşik faiz yüzde 22,80'den kapandı. Bu tahvilin cuma günkü kapanışında basit faizi yüzde 22,15, bileşik faizi yüzde 20,50 olarak gerçekleşmişti. BORSA YÜZDE 3,5 DEĞER KAYBETTİ Merkez'in döviz ve faizde daha aktif olacağını açıklaması, İMKB'de önce yükselişi getirdi. Alımlarla 33 bin puanda tutunmaya çalışan endeks günü bin 181 puana denk gelen yüzde 3,57 oranındaki düşüşle 31 bin 950 puandan kapandı. SPEKÜLATÖR BANKALAR HANGİSİ Bu arada Başbakan Erdoğan başkanlığında Antalya'da yapılan Ekonomik Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantısında dövizdeki dalgalanmalar masaya yatırıldı. Döviz kurlarındaki dalgalanmanın üç bankanın kurlarla oynamasından kaynaklandığına dikkat çekiliyor. Bu bankalar, yüklü miktarlarda döviz alış ve satışı yaparak kurları istedikleri gibi yönlendiriyor. Hükümet döviz kurlarının daha fazla yükselmesi halinde yabancı bankaları uyarmayı planlıyor. Merkez Bankası'nın dövize yönelik müdahalelerinin sonuç vermemesi halinde hükümet yeni tedbirleri gündeme getirecek. ETKİLİ MÜDAHALE KARARI Para Politikası Kurulu geçtiğimiz pazar günü şu kararları almıştı: Faiz 2,25 puan artışlayüzde 17,25'e yükseltildi. Fazla YTL'yi çekmek için depo alım ihaleri başlatıldı. Dövize etkili müdahale kararı. Enflasyon açıklanmasından iki gün sonra 'teknik mercek notu' yayımlanacak. Acaba bu bankalar HşB cİtİ Fort olmasın Fikirlerinizi beklerim
-
Ne kadar komik ifadeler bizim işimiz rakamlarla değil demek ne demek zaten ülke olarak rakamlar ilim istatislik olasılıklar buna benzer değerler bizim için gerçek kabul edilmiyor o zaman nedir gerçek atıp tutmakmı yoksa sürü pisikolojisiyle hareket etmekmişdir gerçek arkadaşlar kırın zincirlerinizi aşın artık kendinizi zaten bu rakamları gören ve bu rakamlarla yaşayan insanlar türkiyede kalmıyor geriyede gerçeklik kavramı farklı olanlar kalıyor ve biz ilerlemekten bahsediyoruz arkadaşlar oyuna gelme konusunda üstümüze yok. Bakın arkadaşlar bir sorunun en fazla 5 şıkkı vardır ve yalnızca bir doğru vardır. Bizde ise diğer şıkları bir bakın ve öyle konuşalım istikrar yaşamın vazgeçilmezidir. Kalın sağlıcakla
-
kuran'ın matematiksel mucizeleri
derin şurada cevap verdi: a.y.h.a.n başlık Dini Konular - Din - Dinler
MÜDDESSİR SURESİ VE 19’UN BULUNMA TARİHİ -------------------------------------------------------------------------------- Kuran’ın içindeki 19 koduna, ilk olarak 1974 yılında dikkat çekilmiştir. Daha sonra birçok araştırmacının katkılarıyla Kuran’daki bu sistem ile ilgili birçok mucize açığa çıkmıştır. Müddessir Suresi 74. suredir ve 19 ile 74’ü arka arkaya koyduğumuzda çıkan sayı, aynı zamanda bu mucizenin bulunuş tarihidir. Bu mucize ile ilgili ilk veriler Amerika’da yaşayan müslümanlarca ortaya kondu. Mucizenin ortaya konduğu tarihte, Dünya’daki en yaygın takvim miladi takvimdir ve bu takvim tam 1974 yılını göstermektedir. Yani Hz. İsa’nın doğumundan 1974 yıl sonra bu gizlenen mucize, Kuran’ın Müddessir (Gizlenen) suresinde işaret edilen mucize açığa çıkmıştır. Bu mucizenin bulunduğu tarihte Peygamberimiz’in Mekke’den Medine’ye hicreti ile başlayan takvim 1393 yılını göstermektedir. Bilindiği gibi Peygamberimize Kuran, hicretten 13 yıl önce vahyedilmeye başlanmıştır. Yani bu mucize Kuran’ın vahyedilmeye başlamasından tam 1406 yıl sonra keşfedilmiştir. Peki 1406 nedir? Sıkı durun 1406= 19x74’tür. 19 Mucizesinin keşif tarihi 1974 19 Mucizesinin 19'u ve19'un geçtiği 74'üncü surenin arka arkaya yazımı 19-74 Kuran'ın vahyinden kaç yıl sonra bu mucizenin keşfedildiği 19x74(1406) Kuran’daki sayısal mucizeye işaret eden Müddessir (Gizlenen) Suresi’nin kendisi baştan aşağı sayısal mucizeler ile doludur. 19 mucizesinin 19’unu, bu mucizenin anlatıldığı surenin (74) arkasına koyduğumuzda oluşan sayı aynı zamanda 19 mucizesinin keşif tarihi olan 1974’ü vermektedir. Acaba inkârcılar buna ne der? Tesadüf. Peki Kuran’ın inişinden sonra geçen 1406 yıl aynı 19 ile aynı 74’ün bu sefer çarpımını verir. Peki inkârcıların buna cevabı ne olacaktır? Yine tesadüf… Acaba 19 mucizesinin bulunuş tarihinin Müddessir (Gizlenen) suresinde kodlu olduğuna dair vereceğimiz ilave müthiş delillere inkârcılar yine tesadüf deme yüzsüzlüğünü gösterebilecekler mi? Müddessir Suresi’nin ilk iki ayeti şöyledir: 1- Ey gizlenen 2- Kalk ve uyar 74- Müddessir Suresi, 1-2 Surenin ilk ayeti gizlenene (müddessir) seslenmekte ve ikinci ayeti artık kalkış vaktinin geldiğini, uyarmaya başlamasını söylemektedir. İşte bu iki ayet, toplam 19 harftir. Bu iki ayetin sayısal değeri (ebcedi) acaba kaçtır dersiniz. Duyunca inanmakta zorluk çekebilirsiniz. İşte bu iki ayetin sayısal değeri tam 1974’tür. Anlamın, matematiğin ve bir mucizenin gerçekleşmesinin uyumu ancak bu kadar mükemmel olabilir. Sıra No 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Harf Ya Elif Elif Ya He Elif Elif Lam Mim De Sayısal Değer 10 1 1 10 5 1 1 30 40 4 Sıra No 11 12 13 14 15 16 17 18 19 Harf Tse Re Kaf Mim Fe Elif Nun Dhe Re Sayısal Değer 500 200 100 40 80 1 50 700 200 Toplam 1974 Kuran, indiği dönemde Peygambere seslenirken, anlamsal uyum muhafaza edilerek, ileride gerçekleşecek olan mucizenin açığa çıkış tarihi de kodlanmıştır. Bu mucize 19 mucizesidir ve 19 harfle bu mucizeye işaret edilmektedir. Bu mucizenin ortaya çıkış tarihi olan 1974 ise, bu 19 harfin sayısal değerine eşittir. Ayrıca bu 19 harfin sayısal değeri, 19 mucizesinin 19’unun ve 19’un anlatıldığı sure olan Müddessir Suresi’nin numarası olan 74’ün arka arkaya yazılmış şeklidir. Müddessir Suresi’nin birinci ayeti (74, 1) olarak gösterilir. Yine ilginçtir ki sayısal mucize açısından önemli bu ayetten itibaren Kuran’ın sonuna kadar 741 ayet vardır ve 741 (19x39)’a eşittir. Muddessir Suresi 1.ayetin matematiksel gösterimi Bu ayetten Kuran'ın sonuna kadar olan ayet sayısı 74-1 741=(19x39) BÜYÜKLERDEN BİRİ Büyüklerden biri olarak nitelenen 19 mucizesinin (35. ayet) büyüklüğü, bu mucizenin anlatıldığı Müddessir Suresi’ndeki matematiksel kodlamalardan başlayarak kendini göstermektedir. Müddessir Suresi’nde, Kuran’ın insan sözü olduğunu söyleyen kişinin "Sakar"a atılacağı söylenir. 27. ayette "Sakar nedir bilir misin?" diye sorularak "Sakar"ın anlamının ne olduğu gündeme getirilir. Daha sonra "Sakar"; her şeyi kapsayan, insanlar için tablolar sunan bir ceza olarak tarif edilir. Bu ceza, cehennem olarak düşünülebileceği gibi, inkârcılara cevap olan 19 olarak da düşünülebilir. Cehennemin her şeyi kapsayan, insanlara yaptıklarını gösteren özelliği gibi, 19’un da tüm Kuran’ı matematiksel bir sistem olarak kaplayıp koruyan, tablolar sunarak mucizesini belli eden, böylece inkârcıların "Bu sadece bir insan sözüdür." iddiasına cevap veren özelliği vardır. "Sakar"a bu iki anlamdan hangisi verilirse verilsin, 31. ayette, 19’un fonksiyonlarına dikkat çekildiği için sonuç değişmez. Her durumda "Sakar" kelimesi 19 mucizesi açısından önemli bir kelimedir ve Kuran’da 4 defa geçen bu kelimenin 3’ü Müddessir Suresi’nde geçmektedir. Müddessir Suresi’ndeki bu 3 geçişin de matematiksel olarak kodlandığına tanık oluyoruz. Müddessir Suresi’nde "sakar" kelimesi 26., 27. ve 42. ayetlerde geçer. Bu 3 ayetin toplamı ise 95’tir (19x5). Ayrıca bu 3 ayetin matematiksel değerlerinin toplamı da 1900’dür. 1900 hem (19x100)’e eşittir, hem de bu 3 ayetin matematiksel değeri ile Müddessir Suresi’nin numarası olan 74’ü toplarsak gene 19 mucizesinin bulunma tarihi ortaya çıkar. Müddessir Suresi'nde Sakar kelimesinin geçtiği ayetlerin numaraları Toplam 26+27+42 95(19x5) Müddessir Suresi'nde geçen Sakar kelimesinin geçtiği ayetlerin matematiksel değeri 26 556 + 27 683 + 42 661 Toplam 1900(19x100) Sakar kelimesinin geçtiği ayetlerin matematiksel değeri Müddessir Suresinin Numarası Toplam 1900 + 74 1974 (19 Mucizesinin keşif tarihi) MÜDDESSİR SURESİNDEKİ DİĞER MUCİZELER Müddessir Suresi’nin tüm ayetlerinin çok kısa olmasına karşın 19’un fonksiyonlarını anlatan Müddessir Suresi’nin 31. ayeti çok uzundur. Bakara Suresi’nin 282. ayeti en uzun Kuran ayeti olmasına rağmen içinde bulunduğu Bakara Suresi’nin ayet başına kelime ortalamasının 6 katı kadar uzundur. Müzemmil Suresi’nin 20. ayetinde de benzer bir özellik vardır, fakat o ayet de içinde bulunduğu surenin ayet başına kelime ortalamasının 8 katı kadar uzunluktadır. Oysa Müddessir Suresi 31. ayeti içinde bulunduğu surenin ayet başına kelime ortalamasından 12 kattan daha fazla uzundur. Böylece bu ayet, 6000’den fazla Kuran ayeti içinde bulunduğu surenin, kelime ortalamasına oranla en fazla kelimeye sahip ayet olup, özel bir konu-ma sahiptir. Böylece Kuran’da bir sayının (19) fonksiyonundan bahseden tek ayet olan Müddessir Suresi 31. ayeti, matematiksel olarak kelime sayısı açısından da özel bir konuma gelmektedir. Bu özellikten hareketle, bu ayetin kendi içinde, sureye göre konumunu, harf ve kelime sayılarını incelediğimizde; 19’un fonksiyonlarından bahseden bu ayetin, 19’a bağlı kodlanışına tanıklık ederiz. Bu özellikleri şöyle maddeleyebiliriz: 1- Bu ayet 57 (19x3) kelimeden oluşur. 19’un fonksiyonlarından bahseden bu ayet 19x3= 57 kelimeye sahipken "Üzerinde 19 vardır" diye geçen bir önceki ayet 3 kelimeye sahiptir. Böylece bu ayetin 19’un 3 katı olmasındaki 3 katsayısı da bir anlam kazanmaktadır. 2- Bu ayetin "… Allah bu örnekle neyi anlatmak istedi" diye biten kısmında, 19’un fonksiyonlarının anlatımı biter. Ayetin bu kısmı 38 (19x2) kelimeyken, geri kalan kısmı 19 kelimedir. 3- Müddessir Suresi’nin ilk 19 ayetinin 57 (19x3) kelime olması, bu sayının 19’un fonksiyonlarından bahseden tek ayete eşit olması da çok enteresandır. 4- 19’un fonksiyonlarını anlatan Müddessir Suresi’nin 31. ayetine kadar 95 (19x5) kelime geçmesi de Allah’ın 19’lu kodlanışı bu surede ne kadar yoğun kullandığının ayrı bir delilidir. 5- Müddessir Suresi’nin 30. ayeti 19 sayısının telaffuz edildiği tek ayettir. Müddessir Suresi’nin başından bu kelimenin (ondokuz) başlangıcına kadar tam 361 (19x19) harf geçmektedir. Allah’ın mucizesi ne kadar detaylı ve ne kadar büyüktür! 6- Müddessir suresi 56 tane numaralı ayete ve başında numarasız Besmele’ye sahiptir. Böylece Müddessir Suresi 56+1= 57 (19x3) ayettir. Bu altı maddede belirttiğimiz özellikler kadar iddialı olmasa da iki noktaya daha dikkat çekmek istiyoruz. Müddessir suresinin 31. ayeti, Kuran’ın 19 katı kadar kelimeye sahip olan son ayetidir. Ayrıca Müddessir Suresi 31. ayette geçen "Efendinin ordularını kendisinden başkası bilmez" ifadesi 19 harftir. 19'un fonksiyonlarını anlatan Müddessir Suresi'nin 31. ayeti kaç kelimedir? 57 (19x3) 19'un fonkisonlarını anlatan Müddessir Suresi'nin 31. ayetinin 19'un fonksiyonlarını anlatan bölümü kaç kelimedir? 39 (19x2) 19'un anlatıldığı Müddessir Suresi'nin ilk 19 ayeti kaç kelimedir? 57 (19x3) 19'un fonksiyonlarını anlatan Müddessir Suresi'nin 31. ayetine kadar surenin başından itibaren kaç kelime vardır? 95 (19x5) Müddessir Suresi'nde geçen "Ondokuz" kelimesine kadar kaç harf vardır? 361 (19x19) Müddessir Suresi kaç ayettir? (Numarasız Besmele dahil) 57 (19x3) Kuran’daki matematiksel mucizenin üzerine kurulu olduğu 19 sayısına işaret eden Müddessir Suresi’nin kendisinin matematiksel mucizeler ile dopdolu olduğunu gördük. Bu suredeki bir ilginç noktaya daha parmak basmak istiyoruz. Kuran’daki 19 mucizesinin keşif ta-rihi olan 1974 yılının yakınlarında Dünya’daki en önemli olay nedir diye düşünürseniz, 1969 yılında Ay’a gidilmesinin bu olaya en yakın, Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en önemli olaylarından biri olduğunu anlarsınız. Ay’a gidiş tarihi 19 mucizesinin bulunmasından az bir zaman önce, Kuran’daki KUM’ların (Kelime Uyumlarındaki Matematiksel Mucizelerin) bulunmaya başlanmasından az bir zaman sonradır. Bunu göz önünde bulundurduğumuzda 19’un fonksiyonlarını anlatan Müddessir Suresi 31. ayetinden hemen sonra 32. ayette "Hayır, Ay’a andolsun" ifadesiyle Ay’a dikkat çekilmesi anlamlıdır (Kitabımızın ilk kısmının 16. Bölümünde, Kuran’da Ay’a gidileceğine işaret eden ifadeleri inceledik). 1- Yaklaştı saat ve yarıldı Ay 2- Onlar bir delil görseler sırt çevirirler ve "Bu süregelen bir büyüdür." derler. 54- Kamer Suresi 1-2 -
ESRARENGİZ HİNTLİ MİHRACE ‘NİN SIRRI HALA ÇÖZÜLEMEDİ… Bilindiği gibi Hint halkı,Kurtuluş Savaşı’nda,Atatürk’ü ve Türk halkını yalnız bırakmamış ve maddi-manevi olarak ,Türk halkının yanında yer almışlardı. Kurtuluş Savaşı'ndan yıllar sonra ,1929 yılında, Bir Hintli Mihrace, Atatürk’ü Pera Palas’taki 101 no’lu odasında ziyaret etmeye gelmişti… (ayrıntılı bilgi için medya yorumlarına bakabilirsiniz) Ne amaçla ziyaret ettiği bilinmemesiyle birlikte bir başka nokta da, Mihrace’nin kim olduğudur. Mihrace’nin ,Atatürk’e sunduğu hediyenin kendisinde de bir sır gizliydi… Bu hediye altın sırmalı Hint işi bir ipek seccadeydi. Seccadenin üzerindeki desende, bir şamdanın asılı olduğu bir düz kemeri; her iki yanında birer güvercini bulunan, beş kubbeli bir diğer kemerin çevrildiği görülüyordu. Bordür motifi, fillerden oluşuyordu. Desenin en ilginç unsuru ise, her iki kemerin arasındaki, dal kıvrımı ve gül motifleriyle süslü boşlukta yer alan romen rakamlı bir saat kadranıydı: Bu saat 09.08’i gösteriyordu. Seccade halen Perapalas’da bulunmaktadır.
-
Yaşam Din Uzay ve her şey matematiksel bir döngüdür bunu tüm bilim dünyası dahil herkes bilir yalnızca Atatürk 19 sayısı değil yaşam içersinde olam tüm materyalların canlıların bir sayı düzeneği vardır. En büyük mucize olan Kuranı Kerimin bir sayı sistemi içersinde yazılmıştır. Ayeti kerimler sizin söylediğiniz gibi açıkça olsa idi Kuranı keriminde hiç bir büyüklüğü kalmazdı Bizim dinimizin Kitabı yüzyıllardır yorumlanıyor halen daha önümüzdeki çağlara ışık tutmaktadır. Kuranda yazan her şey bir anahtardır. Onu okuyup yorumlamalıyız ayeti kerimde çoğu dünyevi olaylara işaretler bulunmaktadır. Eğer Kuranın kerimde her şey çöümlenmiş olsada idi gelecek ve bugün ile ilgili herşey bilinirdi. Kader olmazda İnsanların seçimleri olmazdı Yüce Yaratan istese herşey planlar iyiye kötüye karar verir ve herkes yaşayanı bilirdi ama yaratan kullarının neler yapabileceğini iyiyi kötüyü ayırt edip edemiyeceği görmek istiyor gelişimini keşfi inanışı görmek istiyor. Kuran bizim ışığımız ama görebilene tabi 1967 yılından beri Amerika dakota kurduğu ensütüde kuranı araştırıyor olmazdı ve halen burada 100 ün üzerinde insan çalışıyor ve kuranı yorumluyorla yalnızca kuran değil tabi diğer din kitaplarınıda ama size şunu söyleyebilirim her birimizin matematiksel bir sayı düzeneği vardır. Fakat bizler hiç bir zaman yaşam düzeneğimiz hakkında düşünmedik matematiksel düzen yaşamdır. Bir düşünün İnsanın oluşum sağlayan en küçük parça nedir. Bu dizilimde bir rakam vardır. Soy ağacı araştırmacıları bilir Toplumlar belirleyen dizilim nedir? Size bir örnek daha vereyim Kuranı oluşturan toplam ayet sayısı nedir bu sayının diğer dinlerdeki anlamı nedir? Atatürk yaşamında bunun farkına varmıştır hatta son dönemlerinde araştırmalarda bulunmuştur kendisine hediye edilen kilim Dolmabahçede sergilenmektedir. Bu kilime bir bakın bunun gibi bir sürü örnekler verilebilir. Hayat tesadüf değildir olasıklar vardır işte anahtar burada olan olsılıklar içersinde hangisini seçeceğimizdir bir yol yoktur bir çok yol vardır. Dinimizde tevekkül vardır. Anlamına bir bakın.. Seçim insanlara mahsustur. İlk ayet ne demiştir. Oku oku oku yaratan rabbin adıyla oku ilim çerçevesinde her şeyin bir düzeneği vardır. Mustafa Kemal tarihe mal olmuş biri olduğu için hepimiz onu yaşamını tarihleri biliyoruz ama içimizden herhangi birinin hayatın bilmiyoruz yaşadıklarını bilmiyoruz daha doğrusu kendimiz ile olanı kendimiz bile bilmiyoruz farkındalılığı önce kendimizde aramalıyız. Kalın sağlıcakla Not:Tarihe mal olan bir çok kişinin yaşamında bu tip sayı düzenekleri olduğunu duymuşunuzdur.
-
seREnaDE yazılarını dikkatlice okuyorum yukarıda anlatığın konuda diğer yazdıkların gibi mantık çerçevesinde yorumlarda bulunuyorsun fakat bunun osmanlının ilerlemesi için yapıldığını bencillikte olsa bunun böyle olamsının sebebleri olduğunu belirtmişsin buraya kadar düz tarihçi mantığında düşünürsek güzel fakat tarih ayrıntılarda gizlidir. Burada senin ayrıntıya girmemiş olman da doğru kabul edilebilir fakat eksiklikler bir yap boz gibi oyunu gibi düşünmelisin Osmanlı öncelikle kuruluşunda doğru adımlar ile başladı fakat sonrasında rumlar ve diğer toplumlar olan ilişkilerinde etkilenerek bir bozulma sürecine girdi Fatih zamandın sonra bu bozulma olgunlaştı. Osmanlı islam-ordodoks karışımı bir hanedanlığa doğru gitti işte burada özünden asla vazgeçmeyen bu yaklaşımın içersinde olmak istemeyen türkler ikinci plana atıldı. Yeniçeri ocağı, harem ve diğer uygulamalar özellikle Fransız uygulamalarına dönüştü burada ikinci plana itilen türkler gelişime kapalı anadolu içersinde tutulacak ve kontrol altında tutulması bütün avrupanın ve vatikanın isteğiydi kardeşi kardeşi kırdırmak kelle almak türkü türke kırdırmak gibi uygulamalar hiç bir zaman islamiyetin içersinde olmayan uygulamalardır sorarın Osmanlı İslam hanedanlığımıydı yoksa osmanlı imparatorluğumuydu Osmanlı gelişimini hep avrupaya doğru yaptı bak ne güzel yazmışsın 1.ahmed bu uygulamaya son vererek "ekber ve erşad" sistemini getirir. Aslında burda Osmanlının uyanış zamanıydı yüzyıllar boyu yaptıklarının seceresini çıkarmaya kalktılar fakat bu işin artık geri dönecek durumu yoktu. İşte burada vatikan diğer güçler hemen harekete geçtiler şimdi ne yapıcaz bu sefer saray içersinde olan kadınları devreye girdi ve senin söylediğin olaylar cereyan etmeye çalıştı. Amaç bu sefer osmanlıyı bir saray içersdinde kafes gibi yerde kontrol etmekti Osmanlı ne yapacağım diye düşünürken Almanlarla işbirliğine girdi sonrası 1.dünya harbi bundan sonraki tarihi de kitaplardan okursun zaten Son Osmanlı Padişahlarından Vahdettin neden Mustafa Kemal'i görevli kılarak Anadoluya gönderdi zannediyorsun artık kendilerinin biittiğini son bulduğunu biliyordu ama dedimya iş işten geçmişte bu yüzden yol açtı..Tarih senin bildiğin gibi düz mantık değil bizlerin bilmediği yalnızca bizlerin bir sinema filmi gibi seyretmemizi istedikleri gibi gösteriliyor. Ama bunları seni eleştirmek için yazmadım yalnızca yabancılar yazdığı tarihe göre bilmeyelim..Biz türkler Düğnyanın en eski toplumlarından biriyiz..unutmayalım. Kal sağlıcakla
-
merak etme sen buna zaten izin vermezler senin bizlerin bilmediği bir çok olaylar dönüyor bizim gördüklerimiz yalnıca onların görmemizi istedikler şeyler şu an amerika işin için de erken veya zamanında olan bir seçim ile istedikdikleri hükümet chp mhp koolisyonu bunun alt yapısı oluşturuluyor son gelişen olaylar dikkat edersen hepsi amerikanın düzmece planlanmış olaylar amaç Türkiyenin karışıklığa sokup bundan da kendilerine menfaat sağlamak istemeleri bunu ikinci dünya harbinden beri amerika zaten bizi içerden çökerten bir fare gibi hiç bir zaman bizleri çok leri bir seviyeye ulaşmamıza müsaade etmezler şimdi bu durumu savunduğum için değil bu söylkediklerim bizler hemen galyana gelen bir halkız bunu çok iyi bildikleri için her şeyi yaparlar bize düşen sakin olmamız ve soğukkanlılıkla olaylara bakmamızdır. kal sağlıcakla
-
İyi bir yazı fakat Şu son cümleni biraz açarmısın açık olmasa bile dediğini
-
Merhaba arkadaşlar yazışmalarınızı dikkatlice okuyorum Fakat halen düz mantıkla önüne çekillmiş beyaz perdede sinema filmi gibi konulmuş şeyleri tekrar edip duranları görüyorum senin bildiğin Osmanlı tarihini kim yazmıştır biliyormusun bu tarihi ben sana söyleyeyim editörün kısmına gidersen bir makalesi neden biz kitap yazmıyoruz diye işte bir örnekte vermiş Minnesota Üniversitesi Osmanlı Kürsüsü başkanı Profesör Caesar Farrah bu bir örnek kişi daha sı fransız ve alman tarihçileri mesela yukarıda örnekler verilmiş dikkat ettimde fransızlar çoğunlukta ermeni yahudi vb. neyse tek bir türk büyüğü sayabilirmi acaba merak ediyorum. Uyanın arkadaşlar Osmanlı karma bir toplumdu yüzünü devamlı avrupaya dönmüş kendilerinide onlaradan gören bir karmaydı..Hiç bir zaman Türk toplumlarına değer vermediler tam tersine türklük onlar için haharetti binlerce türküde katletmişlerdir bunlar tarihimizde ise hep düşman diye gösterilmişlerdir. Bu forumda bir konuda neden diğer türk cumhuriyetleri sevmez diye işte bu yüzden biz yüzümüzü dönmemiş hiç bir zaman onlara osmanlı özünü inkar etmiştir. Çeverenizde bir sorun hiç istanbulluyum diyen varmıdır. İstanbulluyum diyenler türk değildir çünkü yoktur. Tarihi eser diyorsunuz anadoluda nerde var osmanlının büyük bir eseri önce arkadaşlar anadoluyu gezin insanları ile konuşun oturduğumuz yerden yorum yapmak kolay iş gezenmi bilir okuyanmı bilir diye bunu cevabını evliya çellebi ne güzel cevaplamıştır. Atatürk işte bu olayı zaten görmüş ve değerlendirmiştir Atatürk anadoludaki sömürülmüş dağıtılmış öz türklerle bu mücadeleyi girmiş alevlendirmiş ve mücadeleyi kazanmıştır. Bu yüzden fransızların yazdığı tarih kitaplarına fransızların söylediği sözler beni inandırmıyor. Ben özüme bakarım Osmanlı sırpa macara hırvata tarih boyunca birbirini yine toplumlara eser vermiş fransızlara vatikana vb. ülkelere şirinlik yapmış vay efendim gördük yaptıkları şirinlikler karşılığında onlar ne yapmış katliam katliam katliam bana bana avrupalının yazdığı Osmanlı tarihini anlatmayın uyanın arkadaşlar tarih boyunca biz türkleri kendi tarihimizi yazmamıza bile müsade etmeyen bir karmayı savunmayın Şimdi amerikalıların yaptığı gibi sinema filmleri ile hayali tarih yazıyorlar...Ulu önderimiz ATATÜRK yaptığı araştırmalar anıtkabirde duruyor bir gün olurda açıklanırsa hepimiz gerçekleri az olsada öğreniriz Kurtuluş mücadelesinde osmanlının methiyeler düzdüğü eserler kazandırdığı ulusların topraklarımızı paylaştıklarını unutmayalım. Fransız lı biri şöyle demiş sonra gelmiş o fransızlar topraklarımızı almış neymiş Osmanlı bana çok iyi baktı şimdi burada ben herşeyi biliyorum diye ahkam kesmek için yazmıyorum bu konularda konuşabiliyorsanız ve tartışabiliyorsanız hepinizin bir bildiği var bunlara saygı duyuyorum ama lütfen körü körüne bir saplantıda olmayın. Kabullenmek en büyük erdemdir. Türk toplumu dünyanın dört bir yanına dağılmış büyük bir toplumdur. Zaten dünyada yaşayan ana 9 köken toplum vardır. Bunu bilim adamlarıda yüzde yüz kanıtlamamış olsada kuvvetli bir tez olarak tarihte yerini almıştır. Bu köken toplumlardan biride Türklerdir. Türk demek müslüman olmak değildir. Zannediyormusunuz siz müslüman olmayan türk yokmudur. vardır. Ama Türk toplumu doğruyu görmüş bu yüce dine inanmıştır. Bu bizlerin ne kadar doğru kararlar alan insanlar olduğumuzu gösterir. Osmanlı bir türk ailesi olabilir. Ama onun devamında devşirmişlerdir. Kendi özlerinden utanmışlardır. Kalın sağlıcakla.
-
erken seçim olmasın neden biz düşünce olarak çok sabırsız davaranmayı severiz bırakın zaten şu an seçim olsa yine iktidar olacaklar en azından süre sonunda ne olacağını görürüz erken seçim isteyenler önce başarılı olanlarmıdır yoksa kendine rant sağlamak için mi istiyorlar zaman türkiyeye alternatifleri yaratama konusunda cömert olacaktır. Yeterki sabır edelim..
-
Madem komplo teorileri üreticez Amerika bir plan oluşturmuş dünyaya hakim olma durumu bunun için sırasıyla Afganistan,Irak,Suriye,İran,Hindistan ve önemlisi Çin ülkeleri hedefleri bu ülkelerde ilk iki sıra tamam bunlar için ne yaptı amerika kendi kulelerini bombaladı ırakta katliam yapılıyor kimyasal savaş var dedi şimdi suriyeye terörist ülke diyorlar İsrail savaş uçaklarına eğitim uçuşlarını canlı bombalarla suriyede yapıyor şimdi iranda nükleer bomba var diyor var babam var bakalım amerika daha neler çevirecek Bin ladin diyorlar bu şahısta amerikanın bir numaralı adamıdır. Yarın hindistan için ve çin içinde nufusları çok fazla diye bahaneler üretecekler tabi bence bu işi çine kadsar getiremiyecekler çünkü o zamana kadar büyük bir göktaşı dünyaya düşecek ve amerika bütün sahil şeritleri yok olacak ve amerika birbibirinden bağımsız bir sürü devlete dönüşecek..
-
Bu söylediklerin bakış açının doğru yönde olduğunu gösteriyor fakat bir noktaya dikkatini çekmem gerekiyor. Bu doğu tarzı ticaret ile senin söylediğin gibi diğer toplumların ticaret anlayışları birbirine farklı demişsin doğru ama eksik bu türkmen beyliklerinin içersinde 233 yıl hüküm sürmüş tek resmi dil olarak Türkçeyi kabul etmiş bir karaman beyliği var 16 türk boyundan oluşan Karamanlıların bu kadar uzun süre yaşamalrının sebebi ticareti çok iyi yapmaları idi özellikle cenevizlerele yapılan deniz ticareti ve iç anadoluda bahsettiğin toplumlarala yapılan ticaret çok kuvvetliydi. Zaten bunu farkına varan Osmanlı hükümdarlığında ticaret yoktu bu yüzden gelişmeye açık ilerlemeye yatkın bu toplumu tarih boyunca yok etmeye çalıştı kezada neredeyse tamamını trakya kıbrıs yunanistan makedonya arnavutlu gibi fethettiklere yerlere sürüldü ve dağıttı Osmanlı tarih boyunca ARAPLARda olduğu gibi gelişime kapalı bir politika savaş politikası güttü bunu öncellikle kendi halkı üzerinde yaptı. Türk toplumunun gelimemesi için tarih boyunca baskı altında tutuldu. Taaki kurtuşuş mücadelesine kadar kurtuluş mücadelesini bu anadoluda gerçek türk toplumu yaptı. Senin belirtiğin gibi Karl Marx'ın öne sürdüğü bu idda; Asya ülkelerinin kapalı ekonomi sistemlerini ve ''tarım-halk-devlet-hizmet'' ilişkisi biz türkler toplumu için değil diğer doğu ülkeleri için geçerli Türk toplumu ise tam tersine hareket eden bir toplumdur. Son olarak en önemli nokta son söylediğin cümle olmuş Bahsettiğin türk toplumları osmanlıdan daha büyük toplumlardı ama tarihimiz bize Osmanlı ve sonrası olarak anlatılmıştır. Atatürk boş yeremi Türklüğün tarihçesi araştırmıştır. Yazın için teşekkür ederim.
-
Orta Asya dan göç eden Türkler Amerikaya geçmişmidir Kızılderililer türkmüdür. Türkler ile Maya Aztek medeniyetlerinin bağlantısı nedir Ulu Önder Atatürk neden bu konu üzerine büyük araştırmalar yapmıştır. Neden Amerikalılar Türk DNA sını 20 yıldır araştırıyorlar bunun için ensütü kurdular? Dr Babuna vakasının arkasından saklanan gerçekler nedir? Kayıp Kıta Mu Türk toplumunun doğduğu yermidir? arka arkaya gelebilecek bir sürü sorular Tarihimizi kimliğimizi bilelim... Yorum yapmak Düşünen insanların işidir....
-
Göçe zorlanan Türkler Karamanoğulları Beyliği yıkıldıktan sonra, Osmanlılar''ın devlet politikaları sonucu, Karamanlılar, başta Rumeli olmak üzere imparatorluğun değişik bölgelerine yerleştirilmişlerdir. Zaman İçinde, bir kısım Karamanlılar da Kıbrıs adasına göç etmişlerdir. Ulu önder Atatürk''ün annesinin ailesi de, Kültür Bakanlığı yayınlarından vu Burhan Göksel tarafından yazılan "Atatürk''ün Soykütüğü Üzerine Bir Çalışma" isimli eserin 6.7. ve 10. sayfalarında verilen bilgilere göre, Rumeli''ye göçmüş Karamanlılardandır. Türkçe'den başka dilin konuşulmasını yasaklayan Karamanoğulları, Osmanoğulları'nın en büyük rakibi idi.Anadolu'da yaklaşık 230 yıl hüküm süren bu beylik, Türkmen beyliklerinin Osmanoğulları'dan sonra en önemlisi, en kudretlisidir. Merkezi Karaman (o zamanki adı Larende) olan geniş bir bölgede, güçlü bir devlet olarak hüküm sürmüş ve Büyük Selçuklu Devleti'nin halefi, Anadolu'nun hakimi olmak için Osmanlılarla mücadele etmişlerdi. "Karaman Tacı" bir prenslik değil, bir krallık sayılmıştır. Konya'yı yani Türkiye Hâkanlığı'nın sabık başkentini ellerinde tutan Karamanoğulları, Selçuklular'ın halefi olarak kendilerini takdim eylemişlerse de, Osmanoğulları'nın jeopolitik vaziyetinden, gazalarının yarattığı prestijden ve hükümdarlarının emsalsiz dehâsından mütevellit bulunan rekabet ve üstünlüğü karşısında, bu iddiaları hayalden öteye gidememiştir. Anadolu Birliği'ni yapmak ve Türkiye Hâkanlığı'nı yeniden inşa etmek istiyen Osmanoğulları'na en büyük güçlük çıkartanlar, Karamanoğulları'dır. Osmanlılar'ın şevket ve azametini zedelemek, mümkünse yıkmak için, Avrupa Hıristiyan devletleri ile bile ittifak akdetmişlerdir. Karaman Türkmen Beyliği, 1250 yıllarından 1487'ye kadar takriben 237 yıl sürmüştür. Fakat son yıllar, mutlak Osmanlı hâkimiyeti altında geçmiş ve Karamanoğulları, İçel'de küçük bir toprak parçası ile iktifa eylemişlerdir. Karamanoğulları, 1308'e kadar Türkiye Hâkanlığı'nın bir parçasını meydana getirmişler ve Selçukoğulları'na tabî olmuşlardır. Hattâ Selçukoğulları'nı İlhanlı boyunduruğundan kurtarmak için millî ihtilâller çıkarmışlar ve Memlûk Türkleri tarafından desteklenmişlerdir. Karamanoğulları'nın Orta Anadolu'da prestijleri bu yüzden İlhanlı tahakkümünden bıkan Türk halk tabakaları arasında çok artmıştır. 1335'e kadar Karamanoğulları, mecbur oldukça İlhanlılar'a tabî olmuşlar, fakat bu tâbiiyet bağını koparmak için her türlü fırsatı kullanmışlardır. Bu tarihten sonra istiklâl kazanmışlarsa da, Memlûk tesiri ülkeden eksik olmamıştır. Karamanlılar, Memlûkler'in hâkimiyet sahasına doğru yayılma temayülleri gösterdikleri için, arada çatışmalar olmuştur. 1399'dan 28 temmuz 1402 ye kadar 3 yıl Karaman Beyliği, Osmanlı İmparatorluğu'na katılmış, Ankara felâketinden sonra Timur tarafından, eskisinden daha genişçe olarak diriltilmiştir. 1399'a takaddüm eden senelerde de Karamanlılar, Osmanlı nüfuz sahasına girmişler, hattâ onu metbû tanımışlardır. 1417'de Memlûkler'i metbû tanımışlar, fakat az sonra tekrar Osmanlılar'ı metbû tanımaya mecbur olmuşlardır. Bununla beraber her fırsatta Osmanlılar'a baş kaldırmaktan geri durmamışlardır. 1250 yıllarından 1256 yıllarına kadar takriben 6 yıl Ereğli, 1256 yıllarından 1261'e kadar takriben 5 yıl Ermenek, Beylik başkenti olmuştur. Sonra başkent o zaman daha çok "Lârende" denen Karaman şehrine nakledilmiş, sonuna kadar bu şehirde kalmakla beraber Konya, zaman zaman, ülkenin en büyük şehri olmak haysiyetiyle taht şehri de olmuş ve bazı beyler burada oturmuşlardır.Karamanoğulları, Oğuzlar'ın Kaçar boyu beylerinden olan Ahmed Sâdeddin Bey'in oğlu Nûre Sûfî Bey'den inmişlerdir. Nûre Sûfî Bey, Eretna Bey'in halası ile evli idi. 2,5 asırlık tarihleri boyunca Karaman toprakları büyüyüp küçülmüştür. Önceleri asıl İçel'e yani Göksu'nun batısında kalan topraklara, Manavgat Çayı'nın doğusunda kalan topraklarla Alâiye'ye, Ermenek, Hadım, Bozkır, Karaman, Ereğli taraflarına hâkim olmuşlardır. Zaman zaman Konya'ya girmişlerse de, Selçukoğulları namına hareket etmiş, hükümdarlık iddia etmemişlerdir. Anadolu'da İlhanlı hâkimiyeti kalktıktan sonra Konya'yı, Ankara'ya kadar ele geçirmişlerdir. 1417'de Tarsus'u Memlûkler'e bırakmışlar, 1433'te Beyşehri'ni Osmanlılar'dan almışlar, 1437'de Kayseri'yi Osmanlılar'a vermişler, fakat Develikarahisar sonuna kadar Karamanlılarda kalmış, 1465'te Osmanlılar tarafından Akşehir, Beyşehir ve Ilgın'dan da çıkarılmışlardır. En geniş şekliyle Karaman beyliği, bugünkü Türkiye'nin şu vilâyet ve kazalarına yayılmıştır: Konya, Niğde, Kayseri, Ankara, Nevşehir, İçel, Kırşehir vilâyetlerinin tamamı, Antalya vilâyetinin doğu yarısı. Ankara'daki Ahi Cumhuriyeti, Karaman nüfuz ve tâbiiyetinde bulunmuştur. Karamanlılar, batıya doğru Antalya, İsparta, Afyon sahalarında zaman zaman yukarıda gösterilen sınırları da aşmışlardır. Yukarıda gösterilen topraklar, 146.000 km2 tutmaktadır. Bu topraklarda o zamanlar 2 milyon nüfus olduğunu tahmin edebiliriz. 1360'a doğru olan sınırlârıyla Karaman beyliği, 100.000 km2 kadardı. l. Mehmed Bey'in Türkçeyi Türkiye'nin Tek Resmî Lisanı Olarak İlânı (13 mayıs 1277) Karamanoğlu I. Mehmed Bey, Selçuklu Hanedanı namına Konya'da: "Bugünden sonra divanda, dergâhta, bârgâhta, mecliste ve meydanda Türkçe'den başka dil kullanılmaması" hakkındaki mühim fermanını neşretmiştir. Bu suretle resmî devlet işlerinde kullanılan Arabça ve bilhassa Farsça'nın hâkimiyetine büyük bir darbe vurulmuştur. Osmanoğulları, Türkçe'nin mutlak hâkimiyetini XVI. asırda temin eylemişlerdir. Mehmed Bey'in fermanı, Türk kültür tarihinin mühim hâdiselerindendir. Bugün "Dil Bayramı" olarak her yıl 13 Mayısta Karaman'da Türkiye ölçüsünde kutlanmaktadır
-
Sizde kendinize göre Haklısınız Arkadaşlar ama tarihimizi tam olarak bilmeliyiz şimdi bizlerin gözümüzün önüne çekilmiş bir perde var orada gördüğümüze göre konuşuyoruz öğreniyoruz ama birde o perdenin arkasında gerçekleri görmüyoruz araştırmıyoruz bak ne güzel bir bilgiye sahipsin senin dedin gibi harzemşahlara karsı anadolu selçuklularının yanında saf tuttukları için anadoluda toprakla ödüllendirilmiştir. Ama sonrasında ne olmuştur buna bakmak gerekir. Yüce önder ATATÜRK kurtuluş mücadelesini neden istanbulda trakyada başlatmamış çünkü öztürk buralarda barındırmamışlar neden kimse istanbulluyum diyemez türk yokmuşki nasıl başlatsın işte bu yüzden sivas, erzurum, Konya,Ankarada başlatmış çünkü osmanlı tarihi boyunca hep ikinci sınıf saydığı öz türkler ile bu işi başarmıştır. Bu özün gerçek sahipleri ile başarmıştır. Osmanlıya kalsaydık şu anda memleketimiz ne hale düşerdi bilmiyorum. Bu yüzden Sahip çıktığın Vatanının tarihinide gerçekleri bilmem gerekir. Türk ulusu ULUSLARIN en büyüğüdür. Anadoluyu hiç gezdinizmi yoksa oturduğunuz yerdenmi yorum yapıyorsunuz Anadoluya bir bakın Osmanlının yaptığı bir tek büyük bir eser varmıdır. Anadoluda tüm tarihi yapılar Osmanlı öncesine aittir. Birde gidin İstanbul ve çevre bölgelere bakın buralarda Osmanlının izleri görülür. Ya Anadolu üveymiydi önce görün araştırın gezin anadolu insanını bir dinleyin sonra yorumlarda bulunun Türk Soyu Dünyanın dört bir yerine yayılmıştır. Çünkü çok kuvvetli bir toplumdur. Ama yinede sizlerinde fikirlerini saygı duyuyorum vede hiç kızmıyorum kalın sağlıcakla...
-
Merhaba arkadaşlar bu söylenenlere bende katılmak istiyorum diğer bir arkadaşımızın verdiği cevap gibi olacak benimkide 1)Atalarım karamanoğlullarıdır.oğuzların afşar boyuna Bayram oğlu ailesine mensubum 2)afşarlar,anadolunun türkleşmesinde kayı ve kınık boyu ile birlikte önemli yer tutarlar. 3)Osmanlı soyu yoktur kozmopolit olup şu an bir örneğini verirsek Amerika birleşik devletleri gibidir. Osmanlı 1922 de resmen sona ermiştir.osmanlı bir millet değildir soy mensubiyeti de söz konusu olamaz 4)Tarihi günümüz şartlarına göre değil yaşanan günü şartlarına göre değerlendirmeliyiz aksi taktirde hata yapmış oluruz Yaşanan tüm olaylar o zamanın içerir bugun ile kıyaslanamaz... dedelerim kabullenmemiş ki Üsküpe sürülmezlerdi. Vede tekrar Konyaya gelmezlerdi 5)600 yıl osmanlı tarihi konuşulu fakata nedense tarihler 200 yıllık karaman anlatılmaz ,değer 400 yıl zaten kabullenmediğimiz sürgünde geçirmezdi atalarımız 6) 4. cevabımda olduğu Atatürk günün şartlarında osmanlı paşası idi ama fikri dönüşümü ve yaptıkları bizi ilgilendirir 7) Bu sorunuz bana tam olarak neyi anlatmak istediğini vermediği için cevap vermek hatalı olacak. 8)evet 9)sorunun cevabı zaten sorduğunuz sorunun içinde bu zamanda hiç kimsenin mutlak bir monarşiye geri dönmeyi isteyeceğine ihtimal vermiyorum ama bu tarihimizde halen yaşanan bir süreç) cevaplarım tamamen şahsidir...konunun genellenmesi ile alakası yoktur Not: Kısaca Osmanlının yaptığını harfiyen uygulayan günümüz çağındaki karşılığı Amerikadır..Amerikanın bir milleti varmıdır? Saygılarımla FATİH'İN İNSAN HAKLARI AHİDNAMESİ Fatih Sultan Mehmed, Bosnayı fethettiği zaman Osmanlı devlet politikasının sonucu olarak bölge halkına dini serbestiyest getirmiştir. Fatih Sultan Mehmed'in buradaki latin papazlarına verdiği 883 (1478) tarihli ferman suretinde; "Nişanı-ı hümayun şu ki Ben ki Sultan Mehmed Han'ım; üst ve alt tabakada bulunan bütün halk tarafından şu şekilde bilinsin ki, bu fermanı taşıyan Bosna rahiplerine lütufta bulunup şu hususları buyurdum: Sözkonusu rahiplere ve kiliselerine hiçkimse tarafından engel olunmayıp rahatsızlık verilmeyecektir. Bunlardan gerek ihtiyatsızca memleketimde duranlara ve gerekse kaçanlara emn ü aman olsun ki, memleketimize gelip korkusuzca sakin olsunlar ve kiliselerinde yerleşsinler; ne ben, ne vezirlerim ne de halkım tarafından hiç kimse bunlara herhangi bir şekilde karışıp incitmeyecektir. Kendilerine, canlarına, mallarına, kiliselerine ve dışardan memleketimize getirecekleri kimselere yeri ve göğü yaratna Allah hakkı için, Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) hakkı için, yedi Mushaf hakkı için, yüz yirmi dört bin peygamber hakkı için ve kuşandığım kılıç için en ağır yemin ile yemin ederim ki, yukarda belirtilen hususlara söz konusu rahipler benim hizmetime ve benim emrime itaatkâr oldukları sürece hiç kimse tarafından muhalefet edilmeyecektir." Bu ferman suretinde de görüldüğü gibi azınlıklar tam bir hürriyet ortamı içinde hayatlarını sürdürmüşlerdir. Böyle bir ferman tarihte tek tir. Arkadaşlar merhaba yukarıda yazılı ahidname Fatih Sultan Mehmet’in hırıstiyan olduğunu kanıtlayan bir eserdir. Fakat bizim tarihçilerimiz bunu İnsan Hakları bildirgesi olarak tanımlamışlardır. Burada asıl önemli olan O dönemde İstanbul fethi sırasında İstanbul Ortodoks Rum hakimiyetindeydi ve yıllar boyu Ortodokslar ve Vatikan Katolikler arasında çekişme hep vardı. Katoliklerden nefret eden Ortodoks Rumlar, Roma kilisesine bağlanmak istemiyor ve tarihe geçen bir açıklamada bulunmuşlardı İstanbul'da Kardinal Külahı görmektense, Türk sarığı görmeye razıyız" diyorlardı..Aslında Burada destelenen Osmanlı idi Bünyamin beyin de dediği gibi Fatih Sultan tüm istedikleri kabul edilseydi oda tarihe geçen açıklamayı yapacaktı. Fakat beklenen tam olarak olmadı aslında bunu kanıtlayan diğer bir önemli olay tarihimizde basit bir savaş olarak gösteren OTLUKBELİ SAVAŞI olmuştur. Buradan nereye gelicem benim araştırmalarıma Otlukbeli savaşı o dönemlerde Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan ile yapıldı. İşte burada Vatikan osmanlı ilerlemesine izin verirken bir yandan gerçek tehlikeyi sezinlemişti Doğu Anadolu, Kafkasya, İran ve Irak üzerinde hakimiyet artıran Akkoyunlulardı keza Vatikan çift taraflı oynaması sayesinde bunun önüne de geçti. Bu arada bu savaştan önce osmanlıya baş kaldıran İçersinde 16 Büyük boyu barındıran Karaman alt etmesi gerekiyordu ki türk leri barındıran bir topluluktu daha Karaman halkı İstanbul'a ve çeşitli yerlere göç ettirildiler. Çok büyük bir kısmı Makedonya Üsküp ve İstanbul’a gittiler. Dikkat edilirse o tarihte arap yarım adası Memlüklerin elinde idi fakat çokça problemler yaşandığı halde sıcak bir savaştan kaçınmıştı. Osmanlı Neden Araplara bulaşmamasını Vatikan istiyordu çünkü Araplar tarih boyunca onların zaten oyuncağı silahıydı Yapıları bozuk bir toplumdu halende öyleler Dikkar edilirse ayeti kerimde şöyle der Ben islamiyeti Dünyanın en bozuk yapısının olduğu yerde başlattım.. Neyse sonuç olarak geleceğim yer şu Üsküp te olan toplum Arnavut Yunan Sırp halklları ile birlikte yaşayarak soyunu devam ettirdi bunların için de kendilerine an çok yakın olan toplum arnavutlardı bilindiği üzere sonradan müslüman olmuş çok fazla arnavut menderes zamannın olan Türkiye göçünde kendilerini türk olarak gösterek Türkiyeye yerleşmiştir. Dediğim gibi konu konuyu açar ama tek doğru yoktur. Baba İshak ta katılıyorum iyi bir bakış açısı yakalamış