Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

cemali

Φ Yeni Üyeler
  • İçerik Sayısı

    3
  • Katılım

  • Son Ziyaret

cemali - Başarıları

Acemi

Acemi (1/14)

  • İlk İleti
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. Seviyeli cevabın için teşekkür ederim. Benim itiraz ettiğim konu şu: Bir şey sen ya da bir başkası öyle söylüyor diye İslami olamaz. Bunun kanıtlarının olması lazım. Anladığım kadarıyla mesele şuraya geliyor. "Peygamber bunu yapmıştır. Öyleyse bu dinidir" Öyleyse Peygamberin bunu yaptığına dair bir kanıt olması lazım. Öyle bir şeyse yok. Ne Peygamber döneminde herhangi bir kimsenin sünnet edildiğine, ne de Peygamber'in kendisinin sünnetli olduğuna dair kanıtlar var. Hatta eldeki kanıtlar bunun tersine işaret ediyor. Bir de "sünnet şüphesiz İslami'dir çünkü hastalıkları engeller" falan demişsin. Sünnetin temizlik olduğunu da sen söylüyorsun. Bir şey sen söylüyorsun diye sağlıklı ya da sağlıksız olamaz. Bence sünnetin temizlikle ilgisi yok. Bilimsel araştırmalardan bahsetmişsin. Bu bilimsel araştırmaların ne olduğunu biliyor musun? Bunları kimler yapmış? Bunların kendin araştırdın mı ,yoksa birisi mi sana böyle söyledi. Ben olsam birinin bana söylediklerini inammazdım, kendim okurdum. Bu araştırmalar neymiş, bunların aksi yönde de araştırmalar var mı onu öğrenirdim. Ayrıca bir şey bilimsel olarak doğruysa öyleyse İslamidir gib bir mantığı da kabul etmenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Bilim yanılabilir, bilim yönlendirilebilir, hatta satın alınabilir. Çünkü nihayetinde bilimi yapanlar insanlardır. Eğer bilimsel= dinsel mantığını kabul edersek o zaman insanların bütün hataları da İslami olur ki bu saçmadır. Sürekli benim önyargılı olduğum söyleniyor. Ben okuduktan, araştırdıktan sonra konuşuyorum. Ama gene de önyargılı olduğumu söyleyebilirim. Önyargım da şu: Allah'ın yarattığı evren çok büyüktür, içinde sonsuz sırlar vardır, ve insanın da bunları anlaması çok zaman alır, ve ne kadar olursa olsun, insan bunları tam olarak kavrayamaz. İnsan vücudu da Allah'ın yarattığı diğer varlıklar gibi son derece karmaşıktır, insanın yapabileceği hiçbir şey onun kadar iyi olamaz. İnsanın tam olarak bu Yaratılış'ın ayırdına varması mümkün değildir. Öyleyse insan, "daha iyisini yapmak, düzeltmek" gibi tehlikeli heves ve düşüncelerden uzaklaşmalı, mümkün olduğunca Tanrı'nın kendisine verdiklerini korumalıdır, bu bir farzdır. (bu hem kendi vücudu, hem de çevresindeki diğer yaratıklar ve evren için geçerlidir) Tırnak ve saç vücudun cansız dokularıdır, sünnet derisi öyle değil. Bu ikisinin karşılaştırılması gibi bir şey sözkonusu olamaz, akla ve mantığa aykırıdır. Allah, Muhammed, Kuran kelimelerinin gereksiz yere sık sık kullanılmaması gerektiğini düşünüyorum. Bir de aklıma takılan birşey var. Şu anda Müslümanlığa giren bir kimseden neredeyse ilk olarak sünnet olması isteniyor. Bu gerçek Müslümanları nasıl rahatsız etmiyor, onu merak ediyorum.
  2. Cabir arkadaşım benim "önyargılı ve yanlış" olduğumu söyleyerek ortaya attığım fikirler hakkında konuşmaktan kaçmış. Benim yazdıklarımın onunkilerle alakası yokmuş. İslam dininde sünnetle ilgili (kesme anlamında) tek şey kendisinin yazısının başında belirttiği hadistir. Ben de bu hadisi ya yanlış anladığını ya da bunun uydurma bir hadis olduğunu, çünkü Cabir arkadaşımızın yaptığı şekilde bir açıklamanın akıl ve mantık ile bağdaşmayacağını yazmışım. Bunun mu yazdıkları ile alakası yok? Bu mu önyargılı olmak yoksa söylenenlere cevap vermeyip bildiklerini tekrarlamak mı ? Cabir arkadaşıma soruyorum. Yazısında sünneti savunduğu anlaşılıyor. Bunu da İslamiyet adına yapıyor. Öyleyse sünnetin İslami olduğunu kanıtlasın. Eğer kendisi Peygamber değilse ve Allah'la konuşmuyorsa, o zaman İslam kaynaklarından bana (akıl ve mantık ile bağdaşması kaydı ila) sünnet hakkında ya da buna cevaz veren tek bir hadis - ayet göstermesi gerekiyor. Eğer gösteremiyorsa, o zaman din adına sünneti savunmaktan vazgeçsin. Tabii aslında bu yeterli değil. Yazısında İslam, Allah, Rasullulah, Kuran kelimelerini gereksiz yere çokça kullandığı için bir de özür dilemesi gerekir. Çünkü kendisi, pek çokları için kutsal olan bir dinle ilgili kelimeleri, ilgisi olmayan bir uygulamayla aynı yazı içinde çok sayıda kullanarak o dini kullanmış, hata işlemiştir. Ama ne yazık ki bunlar artık o kadar çok yapılıyor ki, hesabını sormuyoruz!....
  3. Cabir arkadaşımız : "Allah vardır,birdir ve hertürlü eksiklikten uzak ve münezzehtir." diye yazmış. Peki öyleyse Allah nasıl oluyor da, insan vücudunu yanlış yaratıyor ve siz onu sünnetle düzelttiğinizi iddia ediyorsunuz? Bu küfür değil midir? Hiç şüphesiz Allah kusursuzdur, ve yarattıkları da kusursuzdur. Yanlış olduğunu iddia ettiğiniz öyle az değil yaklaşık 100 santimetrekarelik bir dokudur ve her insanda istisnasız olarak vardır, hastalıklarla karıştırılamaz. İnsan vücudundaki en hassas dokulardan biridir bu. Yanlışlık belki de bizim Allah'ın verdiği zekayı kullanmamızdır. Ya da küçük çıkarlarımız için Yaratılış'ı inkar etmemizdir. Eğer çocukları keserek para kazanıyorsak, o zaman Yaratılışı inkar edip internette kendimizi aklayacak yazılar yazabiliriz. Peygambere çeşitli hadisler atfedilebilir. Bugün çok iyi biliyoruz ki, Peygamberin ölümünden sonra pek çok hadis uydurulmuştur. Sözü geçen hadis bunlardan biri olabilir. Bunu şuradan anlarız. Sünnet etmek, bıyık, tırnak, saç kesmek gibi konularla birlikte anılmaktadır. Normal zekalı her insan canlı bir dokuyu kesmenin saç kesmekten çok farklı olduğunu bilir. Saç kesmek için doktora gitmeyiz, ama bir dokunun vücuttan alınması ameliyathane şartlarını gerektirir. Sünnet etmeyi saç kesmekle birlikte anmak normal zekalı birinin yapacağı bir şey değildir. Peygamberin en azından normal zekalı biri olmadığını düşünmek saçmalıktır. Diğer bir olasılık da sünnet kelimesi ile bu hadiste temizlikten bahsedildiğidir. Bu oldukça mantıklıdır, çünkü tırnak, saç vs. kesmek temizlik ile ilgilidir. Kuran'da da sünnet ile ilgili hiçbir şey olmadığını biliyoruz. Peki bugün nasıl oluyor da bunu herkes bugün din adına yapıyor. Aslında bu sorunun cevabı çok basittir. İslamiyet değilse de sünneti dinin merkezine koyan bir başka büyük din vardır, bu din Musevilik'tir. Sünneti İslam'a sokanların, onlarla birarada yaşayan ve zaman zaman da bu dine giren Museviler olduğunu düşünmek oldukça mantıklıdır, çünkü sünnet İslamiyet'te de neredeyse merkezi bir konuma gelmiştir. Bu dış bir etki olmadan gerçekleşemezdi. (sünnetin İslam'da merkez bir konuma gelmesi, islam'a gireceklerden ilk istenen şey olmasından anlaşılmaktadır. Evet, ne yazık ki öyle. Müslümanlar bunu yaparken sünnetin farz olmadığını Peygamberin tavsiyesi olduğunu söyleyip dururlar. Oysa sünnetsiz Müslüman yoktur, farzları yerine getirmeyen müslüman ise çoktur. Bu bir tezat değil midir?) Bilimsel araştırmalara gelince, bu konu araştırıldığında bunların gerçekten bilimsel olmadığı anlaşılmıştır. Nitekim bu araştırmalar genellikle köktendinci Yahudi ve Hıristiyan çevrelerce ya da onların etkisi altında yaptırılmıştır, ve hiçbir geçerliliği yoktur. Bunların aksini söyleyen, yani sünnetin zararlarını knaıtlayan da birçok araştırma vardır, ama bunlardan ülkemizde hiç söz edilmektedir. Ne yazık ki artık ülkemizde de bu işten para kazanan doktorların olması bilimsel araştırmaların neden tek taraflı olarak ülkemize yansıtıldığının bir açıklaması olabilir, ve bundan sonra bir süre daha bunun böyle olacağını tahmin edebiliriz. Gördüğünüz gibi Cabir Bey, gerçekler için sadece gözleri biraz açmak yeter. En önemlisi de gönül gözünü.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.