sardunyam

evet Sevgili Bozan, epeydir çağrı yapamadın, halk çağrısız kaldı... neyse ki gelmişsin, halk çağrını bekliyor, hadi bakalım kolay gelsin...

Sen bu forumun üstadısın... ay güccücük yaşta üstad olmuş, tebrik etmek lazım

sen bu forumun, samimilerindensin

Ama bence kaçın düello bu Kaçın manasız Yarıştırılıp yarıştırılıp Yatıştırılırsınız Yola çıkmalı, yola çıkmalı Yola çıkmalı hemen, hemen Yola çıkmalı, yola çıkmalı Yola çıkmalı hemen, hemen Ne isem ne kadar isem kabullendim gitti Hani yetebilseydim değiştirirdim vitrini Azıcıkmışım anladım görüp hissettikçe Suyun, ağacın, toprağın bilgeliğini

Tamam yabancı doktorlar gelir sorun halledilir, siz güvenlik sorunlarınızı halletmeyin, zaten Türk doktorlarına karşı bir eylem bu, yabancı asıllı olanlara karşı değil. Eğer öğretmenlerde gitmezse, yabancı uyruklu öğretmen getirin... Büyük başarı tebrik ediyorum... Doktorunu, öğretmenini koruyama, korumak içinde bir gayrette bulunma yabancılaştırın bizi, yabancılaştıkça hallolur bu sorunlar. Getirecekleri doktorlar, Türk doktorlardan daha mı iyi hizmet verecekler, peki dil sorununu nasıl halledeceksiniz?

Aman arkadaşım, ne demek İsarail Abd'den daha insancıl, onlar sadece kendilerini insan görüyorlar, yahudi olmayanları hizmetkar... bumu insancıllık, üstelik Abd'nin arkasında da Yahudi lobisi var, bundan haberiniz yok mu? Demek İsrail olmassa Ağrı, Bitlis ve Van olmazdı... Allaalla, Yahudiler bize bahşettiler galiba oraları... Bob'tan haberiniz vardır herhalde. Yahudiler kutsal topraklara hakim olmadıkça bu işgaller devam edecek, işgal ettikten sonra ise hepimiz sömürge (hizmetkar) olacağız...

Abd, Ak partinin ipni çekti, desteğini kesti şimdi seçimde yine Abd'ci ve Ab'li biri gelmeli, e kim gelmeli... Bildik biri olmalı, Mesut Yılmaz... mesela Adam daha gelme sinyalleri verirken, Ab'den yana tavır koydu ortaya... Yani ne değişecek hiç bir şey, Recep gider, Mesut gelir, o olmazsa Tansu gelir... Yıllarca böyle olmadı mı? Gelen gideni aratmadı mı... Zaten biz seçim yaptığımızı sanıyoruz ya, yanılıyoruz, Abd cilalayıp parlattığı adaylarını önümüze koyuyor, biz portakalı soyup başucumuza koyuyoruz... Aslında Abd neden bizi uğraştırıyor ki, sayın dünyanın başkanı "Bush" söylesin kimin gelmesi gerektiğini, seçimle meçimle uğraşmayalım, ne gerek var onca mafrafa değil mi? Bugün biraz "ti" tarafımdan kalkmışım, kusura bakmayın... Selamlar

Yahudiler böyleler, hep pazarlıkçı, hep en tehlikeli, ******* ******, hep acımasız, hep benciller... Ve adamlar bahanede olsa tek bir askeri için Gazze'ye girebiliyorlar, biz hergün şehit veriyorken, üstelik verdiğimiz şehitlerin AB için hiç bir önemi yokken... Önemli olanın Kürt'lerin azınlık hakları olduğu söylenirken, malesef daha çok askerimizi ve vatandaşımızı kaybedeceğiz... İsrail için asker gerçekten bahane, onlar Kutsal topraklara tam anlamıyla hakim olmak istiyorlar, hayatlarının en önemli gayesi bu... O yüzden asla çekinmezler ve sinsi planlarını bu yolda işletirler. Yazık oluyor Filistin halkına, dünya gözlerini kapatmış, kulakları duymuyor... Şuan bir katliyam, bir soykırım yapılıyor ama bu nedense kimsenin umurunda değil. Çünkü katledilenler müslümanlar. Ermeni olsaydılar dünya bu kadar tepkisiz kalırmıydı... Abd, İsrail'e neden ses çıkartmıyor, müdahale etmiyor, Filistin'de de demokrasi yok, Abd oraya da demokrasi götürmeyi düşünmezmi acaba?

Burayı okuyunca, aklıma Ali Kalkancı diye bir zat vardı o geldi... Oda kendini insanüstü biri gibi görüyordu, kadınlar ve erkekler adamın kirli çorabını "bereket"!!! için alıp saklıyorlardı ve bu adam bir hoca! olmasına rağmen Kuran'ı hiç okumamıştı ama müritleri için bunun ne önemi vardı ki? O insan üstüydü, kerametliydi Yazıda bir nokta dikkatimi çekti "Ancak tasavvuf ve gönül adamı, bir Mevlana ve Yunus Emre gibi takdim edilen bir insanın bugün Irak'ta 400 bin Müslümanın ölümüne yol açan Amerika'da ne işi var? Siz hiç 137 dönümlük arazide 8 villa içinde 100 hizmetkârla yaşayan bir Yunus Emre gördünüz mü'' Evet gerçek gönül adamları, saltanat yaşamaktan haya ederler, gözleri toktur, karınları aç olsa bile, insanları kullanmazlar, insanların kim olduğuna bakmadan, sırf "Allah rızası için" onlara yardım ederler. Gerçek gönül adamını seçmek için onun nasıl ve ne şekilde yaşadığına bakmak lazım... Eğer toplanan yardımlarla kendi hayatınıza katkı sağlıyorsanız Allah'ın huzurunda hesaplaşacağınız çok kul var demektir... Hz. Ömer'in bir buğday tanesinin hesabını vermekten korktuğu bir anlayışta, siz bağış adı altında gelir elde edin... Hakikaten nereden geliyor bu kadar servet...

Hangi Cumhuriyet? Sanırım hepimizin, Cumhuriyetten beklentilerimiz ve onu kavrayışımız birbirinden farklı, oysa Cumhuriyet'in kendi çizgileri ve şekli var... Bir özeleştiri yapalım... Bizler ne kadar demokratız, birbirimizin inançlarına ne kadar hoşgörü ile bakabiliyoruz, kendi anlayışımıza sahip çıkarken, başkalarının inancını eksik ya da yanlış mı buluyoruz... İnancın doğru şeklini sadece biz mi anladık? Doğru sandığımız yanlışlar, yanlış sandığımız doğrular olamaz mı? Hangi Cumhuriyet? sorusuna verilebilecek tek yanıt... "Atatürk'ün kurmuş olduğu Cumhuriyet"... O'nun kurduğu Cumhuriyet, bugün tam anlamıyla yaşanmamakta, çünkü Cumhuriyet'le yönetilmekten memnun olmayanlar var, onlar bu yönetim şeklini dejenere etmek istiyorlar, sorunlu hale getirip, içini boşaltıp, tartışılır hale getiriyorlar insanların aklını karıştırmak istiyorlar... Çünkü bunu yapanların beklentileri var ve onlar çok tehlikeli çünkü, kasıtlı bir eleştiri bu... Aile meselelerinizin birileri tarafından tartışılır hale getirildiğini düşünün, dışardan müdahale ediliyor ve aile bireylerinin hepsine farklı şeyler söyleniyor ve bu ailede demokrasi yok, deniyor... Siz bu müdahalecilere "sanane" demiyorsunuz ve aile bireylerinizle kavga etmeye başlıyorsunuz ve zamanla aile olmaktan çıkıp, birey haline gelip ayrı evlerde yaşamaya başlıyorsunuz, artık görüşmüyorsunuz, hatta ailenizden nefret ediyorsunuz ve artık bir aile değilsiniz, birliğiniz bozuldu... Artık tek başınıza devam edeceksiniz ama bakıyorsunuz başka ailelelere onlar hala birlikte, bu kez yalnızlığınız ve pişmanlığınız fayda vermiyor... Sevgiler...

Sevgili Dipnot, hoş bir yazı olmuş, beni düşüncelere saldı... Sahi nedir, bizim hayat kitabımızın "önsöz"ü, biz bir şairmiyiz, yazarmıyız ya da başkalarının kitaplarına önsözler yazan birimiyiz? Sahnedeki konuk sanatçımıyız? Her birimiz kendi kitabının baş kahramanı ve kendimize göre hayatımız çok özel. Hayat kitabımızın konusunu zaman zaman kendimiz tayin ediyorken, zaman zaman kitap kendini yazıyoruz... Benim kitabımın "önsöz"ü... Bu yaşam bana boşuna verilmedi, o yaşamın hakkını vermeliyim, doğduğum topraklara karşı sorumluluklarım var, aileme karşı sorumluluklarım var, bana ihtiyaç duyan dostlarımın yanında olmak gibi sorumluluklarım var... insan olarak bir düşüncem, bir fikrim, hayattan beklentilerim, ihtiyaçlarım, düşlerim, savaşlarım, barışlarım, kazançlarım, kayıplarım var... Yanlışlarım, doğrularım, dünlerim ve yarınlarım var... Korkularım, güvendiklerim, güvenmediklerim, kaçışlarım, yakınlaşmalarım, tanışmalarım ve pişmanlıklarım var. Hepimiz gibi... Uğrunda mücadele edeceğim sevdalarım var... Vatan gibi, millet gibi, inanç gibi... Sadece insanların sahip olabildiği değerlerim var. O değerlere sahip çıkacak yüreğim var. Sevgiler

Sevgili bilimselci Çok naziksin, her zaman ki gibi çok zarifsin... Teşekkür ediyorum, Efekan ellerinden öper... Gerçekten isterdim kirve olmanı, belli mi olur, sen sürprizlerle dolusun... Ne olur ne olmaz ben hazırlıklı olayım, bilimselci Efe'nin kirvesi olabilir. Ay aman heyecan yaptım Ağustos'un 19'unda İstanbul'da ol bilimselci, sevgilerimle

mutlu yıllar, uzun ve sağlıklı ömürler

sen hala deli taklidi yapıyorsun, yoksa akıllı taklidimi yapıyorsun ah senle 10 yıl önce tanışsaydıkta sen benim dilenci taklidi yapışımı görecektin...

Aça'cım teşekkürler birtanem... çiçeklerin görünmez ama mis kokulu buda benden sana, sadece sana...

erbay sen adami öldirirsun... severim ben Erbay'ı... (fuşki almamak için)

Hadi bakalım kolay gelsin bir acayip zor yarış...

o hiç bir şeyim değil ayolll hiç bir şeyimi özlemiyorum...

özlemiyorum hiç bişeyi ya, hiçbi şey beni özlesin...

sizi Efekanla ve ablası Nisa Sezen ile tanıştırayım, ısırmak serbest... sedelina hariç

iki kişinin arasına girene ne denir? herşey sizin elinizde minem. sen anlayışlı ol, eşinde anlayışlı olsun ve her şeyi konuşun. ama abartmadan, kızmadan, biz tanla ne zaman kavga etmeye başlasak gülme krizine tutuluyoruz. yüzümüze bakınca ne kadar sinirli olsakta patlatıyoruz bir kahkaha sizde öyle yapın.

sedelina tabikide sanane, hakate, açıkçası oda korkuyor bütün erkekler gibi ama alışacak ne yapalım kandıracağız bir şekilde gerçekten gelin ya, adresi versemmi acaba... daha var ya o zamana kadar düşüneyim ben : hepinize teşekkürler P

doğum günün kutlu olsun, burçdaşım, mutlu seneler...

Efekan Ekrem 6 yaşında, mineu'nun evlendiği gün oda sünnet olacak, ilk mürüveti Allah evlendiği günüde göstersin... Forumcak düğünümüze gelin yaww, ordada oynarız...