Sevgili Ebu-Cehil,
Sorunda kullandığın argümanlar, bugünkü bilim çevrelerinde gerçekten kabul gören ve deneysel temellere oturtulmuş olgular. Ben burada; evrim yalandır, aksi ispatlanmıştır gibi bilimsel temeli olmayan beyhude açıklamalara girmeyeceğim. Gerçekten, her ne kadar bilimsel olarak yabancı olduğum bir konu olsa da Darwin;in teorisinin hala geçerliliğini korumakta olduğunu biliyorum.
Ben sana başka bir şey öneriyorum; İnançla,bilim ayrı kategorilerde değerlendirmen. Birbirlerinin karşı kutbunda yer almadıkları gibi, ikamesi de değildirler. İman olayına bugün ki bilim anlayışının, yani 17. yüzyılda Descartes'la Newton'la ya da Hegel'le gelişen pozitivist paradigmanın gözlüğüyle bakarsan söylediklerin tamamen doğru. Ama iman ve inanç dediğimiz şey bu tip pozitivist gözlemlere, deneylere dayanmaz. Allah'a gördügümüz için inanıyor değiliz, ya da Allah'ın varlığı fiziksel olarak ispatlandığı için inanıyor değiliz. Aksine görmeden, deneyle doğrulamadan, ya da bilime müracaata gerek duymaksızın peşinen varlığını kabul ettiğimiz için bunun adı imandır. Bilim ne kadar kafalarımıza hitap ediyorsa, iman da o kadar ruhumuza ve gönlümüze hitap eder.
Benim nacizane önerim, meseleye birazda bilimden soyutlanmış bir perspektiften bakmayı denemen. Çünkü olaya biraz daha felsefi açıdan ya da postmodernist yaklaşımla bakmaya çalışırsak, bugün mevcut bilim paradigmasının da yavaş yavaş yıkılmaya başladığını görüyoruz. Einstein'dan sonra Newton'un mekanik fiziğine güven ne kadar azalmaya başladıysa, sosyal bilimlerde de artık yavaş yavaş, tüm sosyal konuları, fen bilimlerindeki gibi kesin ve mutlak yargılarla açıklanabileceğine dair modern bilim anlayışı sorgulanmaktadır. Yani sözün özü imanı sorgularken kullandığımız bilimsel parametreler de mutlak kalıcı değildir. 18., 19. 20. yüzyıl her ne kadar toplumlarda bilime karşı kesin bir imana sahne olmuşsa da, tarihe dönüp baktığımızda hiç bir düşünce sisteminin sürekli varolabildiğini göremiyoruz. Fakat İslamlık, Hrıstıyanlık, Musevilik, Hinduizm, Budizm gibi kadim dinlerin günümüze kadar yaşadığını görebiliriz.
Bi de sana bir soru:
Bir arkadaşın senin göremeyeceğin şekilde bir duvarın arkasında oturuyor. Sen de başka bir arkadaşınla birlikte duvarın diğer tarafındasın. Yanındaki arkadaşın duvarın diğer tarafında öbür arkadaşının olduğunu söylüyor. Acaba yanındaki arkadaşının sözüne, duvarın diğer tarafına bakarak mı inanmam daha değerli yoksa hiç bakmadan inanman mı???
Kendine iyi bak,hoşçakal