antitez

şeytan işte daha ne olsun girmiş aranıza aramıza tartışıp durmuyormuyuz yok yere

ben acayım konuyu yada biraz daha kısayım ateşin altını. insan zihninde olmayan birşey nasıl olurda var olur ve zaten varolsada bizlerin haberi yoksa ben nereden bileyim. olmayan birşey söyleyin demek kadar saçma bir durum. aslında hiçbirşey yok dersem ne dersiniz. olmayan bir evrende olmayan düzenlerde olmayan ellerimizle olmayan işler yapıyoruz. peki olduran ne? bu gibi anlamsın cümleler peş peşe sıralanbilir.kolaydır. insan zihni olmayan şeyleri kendisine bildirilmedikçe bilemez. zaman teknoloji kıl yün derken biliyoruz biraz daha. geçen yıl ünlü fizikçi Stephen Hawking tanrının olmadığını ispatlayabilirim dedi ama nedense bu açıklaması sonucu birdaha bu konu hakkında bahsetmedi bir gün bilimadmları üzerindeki baskılar gittiğinde birileri çıkıp bu yok luğu kanıtlarlarsa tanrısız kalacağız. işte o zaman dünyanın altındaki öküzün aslında olmadığını anlayan ortacağ insanları gibi ortada kalacağız

tümüne katılmak olanaksız olsada bu tür yaşamı değerli kılıcı cümlelere her yerde raslayabiliriz. böyle bir kitabı derlemekte herhalde kendini aşmış biri olmayı gerektirmez. erdem denilen şey insanlığımızı değerli kılar ama erdemler bu tür yazıları hayata aplike etmekle olacak şeyler değildir. okudukça ne kadar hata yaptığımızı görürüz. ama nedense bu hatalarımızı asla düzeltmeyiz. buyrun bende derleyeyim eğer okumya üşenmezseniz: hayatın püf noktaları birisi sana bir nane şekeri uzattığında onu al Birisine seni seviyorum deme firsatını asla kaçırma - Yılda en az bir kez güneşin doguşunu seyret - Sıkı tokalaş - İnsanlarin gözlerinin içine bak - İlk önce sen merhaba de - Bir kavgada ilk sen vur ve sert olsun - Sana nasıl davranılmasını istiyorsan sen de öyle davran - Yeni arkadaslar edin ama eskilerin de kıymetini bil - Sevinçleri erteleme - Sevdiklerine küçük beklenmedik hediyelerle sürpriz yap - Sana uzatılmış bir eli daima kabul et - Hatalarını kabul et - Cesur ol. Degilsen bile öyle davran. Hiç kimse aradaki farkı anlayamaz - Dinlemeyi ögren. Bazi firsatlar kapıyı hafif tıklatır - Asla birilerinin umudunu kırma. Belki de sahip oldukları tek şey odur - Herkesin önünde öv, elestirilerini bir kenara çekerek söyle - Biri sana sarıldıgında, önce onun kollarını gevşetmesini bekle - Sırt üstü uzan ve yıldızlara bak - Köprüleri atma. Aynı nehri kaç kez daha geçmek zorunda kalacagına şaşıracaksın - Sevginin gücünü asla küçümseme - Yeterli zamanım yok deme, Pasteur, Michelangelo, Leonardo da Vinci ve Albert Einstein'in da günleri 24 saatti - Keşke sözcügü yerine, bir dahaki sefere demeyi dene - Hal ve hareketlerine kendin karar ver. Başkalarının seni yönetmesine izin verme - Sevgiline önce çiçegi yolla nedenini sonra bul - Aynı hatayı iki kez yapma - Olabildiginden fazla sevecen ol - İnsanlara üçüncü bir sans verme ikide kal - Tanıdıgın en olumlu ve coşkulu insan sen ol - Tartışmayı bilmeyenler kavga ederler. - Tecrübe, bir insanın başından geçenler değil, başından geçenlerin bıraktığı izlerdir. - Sevmek, bir başkasının hayatını yaşamaktır. - Tecrübeler en iyi öğretmenlerdir. Yalnız masrafları biraz çoktur. - Umudunu yitirmiş olanın, başka kaybedecek birşeyi yoktur. - Büyük mutluluklar, büyük acıların yanıbaşındadır. - Senden iyilere yerini vermesini bil. - Barışı korumanın en iyi yolu savaşa hazır olmaktır. - Küçük insanların büyük gururları olur. - Düşmanların en büyüğü düşmanlığını gizleyendir. - Düşünmeden öğrenmek vakit kaybetmektir. - Yükselmenin en alçakçası, zayıfların sırtına basarak yükselmektir. - Kazanacaklarına inananlar kazanırlar. - İnsan olmayan, insanın değerini bilmez. - İyiliği yalnız iyiler anlar, kötülüğü herkes. - Madem daha ecelin gelmemiş, boşuna can çekişip durma. - Parmak ay'ı gösterdiği zaman, parmağa değil ay'a bakmak gerek. - Silginiz kaleminizden önce bitiyorsa, yanlışınız çok demektir. - Öfkenin ateşi önce sahibini yakar, sonra kıvılcımı düşmana ya varır ya varmaz. - Kötü haberlerin kanatları vardır. İyi haberlerin ise ayakları dahi bulunmaz. - Yeryüzü taşla doludur. Ama pek azı boyunlara kolye olur. - En önemli vazifemiz; kulaklarımızı, söylediklerimizi duymaya alıştırmamızdır. - Testinin içinde ne varsa dışına da o sızar. - Pencereden bakan dışarısını görür. Pencereye bakan ise camın kirini. - Meyvası çamura düşüyor diye ağaca mı lanet edilir? - Devler gibi eser vermek için karıncalar gibi çalışmak gerekir. - Erişmek istedikleri bir hedefi olmayanlar, çalışmaktan da zevk almazlar. - Başkalarını avutmakla kendi acılarını unutursun. — İnsanı hayvandan ayıran akıldır. İnsan, akıldan uzaklaştığı zaman hayvan ortaya çıkar. - Bir kadının yüzünde taşıdığı ifade, sırtına giydiği elbiseden daha önemlidir. - Kendilerine yardım etmeyen insanlara yardım etmeğe çalışmak faydasızdır. - Herkesin istediğini yapabileceği bir yerde hiç kimse istediğini yapamaz. - Acı çekmeyenler, başkalarının acı çekebileceğini akıllarına bile getiremezler. - İnsanın yapabileceği en büyük fenalık, kendisine olan güvenini kaybetmesidir. - Tekme yiyen köpeğin dişleri daha sivridir. - Gerçeği insanların ölçüleri ile değil, insanları gerçeğin ölçüsü ile tanı. - Sessizlik de bir çeşit konuşma sanatıdır. - Sevgililer, güzelliğe zamanla alışıp onu gözleriyle değil duygularıyla görmeye başlarlar. - Kalbin, mantığa sığmayan ayrı bir mantığı vardır. - Alay, çoğu zaman akıl yoksulluğundan ileri gelir. - Bir düşmanı bağışlamak, bir dostu bağışlamaktan daha kolaydır. - Ayrılık, sevdanın merhemi olduğu gibi öfkeyi de kini de azaltır. - İyi olmak istiyorsan kötü olduğuna inan. - Unutma ki ağzında bal olan arının kuyruğunda da iğnesi vardır. - En çabuk kuruyan şey göz yaşıdır. - Olgun bir insanı dost edinmek istiyorsanız tenkit edin, basit bir insanı dost edinmek istiyorsanız methedin. - İnsan her zaman kahraman olamaz ama her zaman insan olabilir. - Bazı yıkılışlar daha parlak kalkınışların teşvikçisidir. - İnsan gençliğinde öğrenir, yaşlandığında anlar. - Hiç kimse duymak istemeyenler kadar sağır olamaz. - Beklemeyi bilen insan herşeyi elde edebilir. - Cesaret ölmek değil yaşamakla ölçülür. - Mutluluk paylaşılmak için yaratılmıştır. - Şurada burada güçlü adımlarla dolaşmaktansa doğru yolda sekerek yürümek daha iyidir. - İnsanlar yanlış yapabilirler, yalnız büyük insanlar yanlışlarını anlarlar. - Güneşe bakarsan gölgeleri göremezsin.

cogito ergu sum!(descartes) descartes yada nietzche arası bir farkla varılık veya yokluk kvramı düşünüyorum o halde varım ya düşündüğümüz için varsak. yani düşünce asıl var olansa ve düşünceler bizi var ediyorsa. bira zdüşünelim velki kendimizi var ederiz.

ngarimus tramentapikatitalimon vulgaris: tepeli akbaba akbaba işte kardeşim sırf hava anasını satayım

yazık olmuş arkadaşım. madem sana göre düşünmeye yorulmaya değmeyecek bir konu bu kadar yazıyı niye yazdın? yeni öğrenmeye başlayan insanlar gibi her başka düşünce, beyni yorulmaya itecek her sav sizler için cocuksu gibi geiyor değilmi.

elbette gerçek bir bomnardıman bu. yönetimin ki yüzeyde olmayan güçlerden bahsediyorum birtek elde olmadığından bu yöneltmeler birçok yönden yapılıyor. zihinlerimizi özgür kılmamız ise bu şartlarda hemen hemen imkansız. yani konuşmalarımızın günlük kısımlarında bile kimbilir hangi etkenler belirliyici unsur oluyor. komple komplolarla dolu bir evrende özgürce yaşadığımızı düşünüyoruz. bir karikatr görmüştüm belkide düşüncelerimizdeki kısıtalanmışlığı göstermesi açısından öneml dir. iki adam bir kazığa zincirlerle bağlı birinin zinciri kısa iken diğerininki uzun kısa zincirli olan adam uzun zincirliye soruyor"özgürlük nasıl birşey?" biraaz düşünelim ne demek istiyor karikatürist...

bu başlığı konulardan birine yaptığım yorumlardan sonra "ırkçı" yakıştırması yapılması üzerine oluşturdum. türk ırkçılığı yada herhangi bir ırkçılık! yapmak mümkün değildir. çünkü saf hatta büyük bölümde korunabilmiş bir ırk yoktur. çıkışında dahi türkler orta asyadaki boylardan sdece küçük bir boyun adı idi. orta asya geleneginde ırk önemli değildi. yani önemli olan unsur ırk tan ziyade yaşam dı. türk olarak nitellendirdiğimiz siyasi yapıların pek çoğu türk değildi. hundevleti türk, moğol ve başka ırkların oluşturduğu federe bir devletti örneğin ırki olarak birbirlerine benzer olan kavimler aralarında en güçlü olan topluluğun adı ile anılmışlardır. hunlar avarlar iskit(saka)ler gibi. uzun bir süre bu kavimler tatar olarak anıldı. sonra göktürk devletinin hakimiyeti ile beraber hakim olanın adı ile türk olarak anıldılar. çin kaynaklarında dahi hunlar doğuda bir kavmi yendiklerinde onlardan hun oldular diye bahseder. kırgızlarda ırki hiçbir bağı olmamasına rağmen işte bu baskın güce katıldıklarından türk olarak adlandırılmışlardır. türkiye topraklarına göç eden boyların hepsi ırki olarak bir akrabalık taşımamaktadırlar. anadoluya girildiğinde buradaki yabancı unsurların bir kısmı türkçeyi benimsemişlerdir. ve sonraları türk olarak bilinmişlerdir. yunanlılarla mübadele sırasında türkler ve yunanlılar gibi bir ayrımdan ziyade müslüman ve hrıstiyan ayrımı göz önünde tutulmuştur böylelikle türk hrstıyanlar yunanistana yunan müslümanlar ise anadoluya gelmişlerdir. tüm dinler tüm uluslarla kaynaşmışken türkler nasıl olurda ırki bir aynilik sahibi olabilirler. en mühim olan konu ise türklüğü benimsemektir. adı türkiye olan bir ülkede türk olmak gerekmektedir türklük üst kimliktir GAZİ MUSTAFA KEMAL "NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE " SÖZLERİNİ SARF EDERKEN mutlak böyle düşünmüştür. osmanlı yüzyıllar boyu islamiyeti üst kimlik olarak tutmuştur ama artık osmanlı yıkılıştır. artık üst kimlik türklüktür. varlığın temeli ülke iiçin budur. bu yaklaşım ise kesinlikle ırkçılık değildir. aksine başka ırkçı yaklaşım ve oluşumlarla dini rejim yandaşlarının karşısında bir sübap görevi görmektedir. ATATÜRKÜN ileri görüşlülüğünde bu cümle iyice değerlendirilmelidir. ırkçılığın her türlüsü saçmalıktan başka birşey değildir. bu noktada 21. yy ırk kavramları siyasal oluşumların, tepkilerin, iktisatların , birlikteliklerin adıdır. bu bağlamda türk olmak türkiye devletinin selameti için tüm halkın birlikte hareketini sağlamaktır. ve bu birlikte hareketin merkezinde cumhuriyet rejiminin korunması yatmaktadır.

"ne mutlu türküm diyene" evet türk olmanın temel prensibi veya türk ün tanımı bu. dünya üzerinde gerçek saf ırkın kalmadığı özellikle ecdadımızın onlarca ulusla karşılaştığı ve egzogami yani dış evlilikten kaçınmadığı göz önüne alındığında saf bir türk ırkı diye bir şey yoktur.

varlığın tanımı nedir. düşünce olarak bile olsa varlığımızın tartışması yüzyıllar boyunca yapılmakta. aslında hiç birşeyin var olmadığı sadece bir ilizyon olduğu düşüncesini savunanlara göre bizler ve tüm eşya aslında bir yokluk. yani biz evrenin veya herhangi birşeyin şizofrenisiyiz. yani yokuz. yokluğumuz içinde mücadele ediyoruz. lafı uzatmadan önce sizlerin düşüncelerini merak ediyorum. bu konuda hiç düşündünüzmü?

ne kadarda güzel ifade etmişşiniz ülkemizin içinde bulunduu tiksinç durumu. medya dahi islam rejimine hazırlanır nitelikte. içten içe oyulmanın en güzel örneğini yaşamaktayız ancak ilgin bir durum var yıllardır saman altından yürütülen lağım suları artık ayan beyan ortalıklardan akıyor. ortalığı pis kokular kaplıyor ancak beklediğimiz olağan tepkiler dahi çıkmıyor. kim nasıl dur diyecek bu duruma halk olarak ta sanki günden güne beynimiz yıkanıyormuş gibi siyasal gelişme(me)lere karşı tepkisizliğimiz artıyor. atatürk geliyor aklıma günde birkaç kez ve nasıl utanıyorum olanlardan. muassır medeniyetler seviyesine çıkaramadığımız devletimiz günden güne biraz daha karanlıklar içine sürükleniyor. günden güne aramızdaki zaman farkı artıyor.

hiç kimse gerçeklerin hepsini bilemez ama yorum derseniz herşeyi bilmek olası. sanırım herkes herşey hakkında bir yorum yapabilir. mesela istediğinizi sorun yorumlayım dmek iddialı bir şey değildir. yani hayatın anlamını soorsak bir şair aşk derken bediüzzaman ilahi bir açıklama yapacaktır göreli tutumlarla herşey yorumlanabilir.

açtığınız başlık gerçektende önemli bir başlık ve farkındalık açısınden bilgilerimizi ölçecek nitelikte. makro yaşantıdan mikroilişkilere kadr yaşamın hemen her alanında speküle oluyoruz. yönetimsel güçler çoğu kez amaçlarının çok ötesine geçecek bazı güdüleri toplumlara yerleştirebilmektedir. yiyeceklerimizden cinsel tercihlerimize kadar sürü psikolojisinde yaşıyoruz. şimdi diyebilirsiniz ki nasıl oluyorda hem sürü psikolojisinde oluyoruz hemde bu kadar tartışıyor farklı yöntemleri benimsiyoruz. evet bu da sistemin devamını sağlayan bir durum. reklamları biraz daha ince düşünürsek nasıl güdülendirildiğimizi basitçe farkederiz. "kirlenmek güzeldir"daha fazlasını iste"yaşasın yemek yemek"vs... anarşizm işte bu yüzden dengeleyici bir unsur. ancak bu gibi durumlar üzerinde fazla durmak paranoya ya da sebep olabilir.

İbadet sadece Allaha yapılır tabii...Ama siz sünnet diye kılınan namazların peygambere kılındığını zannediyorsunuz oysa hem sünnet hemde farzlar sadece ve sadece Allaha kılınır... kazazlı ------------------------------------- allahın direk emretmediği bir ibadeti yapmak o istemeden hemde. nafile namaz gibi adı üzeri bir uygulama inssanlığın amellerini yerine getirmeden. ne bu konu üzerinde durmak. ne de tartışmak anlamsız. katli görüldüğü üzre hep amacının barış olduğunu bunu tanrı adına yaptıklarını söyleyenler yapıyor. bu yüzden iki ordu birbirine doğru süngülerle koşarken "barış" diye bağırıyor. kim haklı hiç kimse. kme göre sorusuna sebebiyet verir.