Evrimle ilgili münakaşalarda hep şunu gözlerim: Evrim teorisini tenkit eden taraf gericilikle suçlanır. İnanan insanın inancından bir adım bile geri atmayacağı iddia edilir. Denir ki: Evrimi savunan "bilim adamları" (!) hatalarını kabul edebilir halde oldukları için yürütülen tartışma eşit şart altında yapılmaz. "Madem evrimi reddediyorsun, o halde yerine ne getiriyorsun?" lafı en çok işittiğimiz tenkitlerdendir. Ne yazık ki bu forumda da evrim teorisine getirilebilecek onca eleştiri varken, pek çok arkadaşın bu tenkidi hakedecek vaziyette davrandığını gördüm. Bu noktada Ali Kamber'le hemfikirim.
Lakin, Ali Kamber'e bir çift lafım var: "Bilimi bilim adamlarına, kutsal kitapları ise ilahiyatçılara bırakalım." diyorsun. Ben de iddia ediyorum ki, esas bu ayrım pek çok konuda bilim adamları lehine ama gerçeklerin anlaşılması aleyhine tartışmalarda bir asimetri yaratmaktadır. Çeşitli ortamlarda karşılaştığım vaziyet şudur: Bu evreni fiziksel kaideler dışında başka hiç bir sebebe yer bırakmadan açıklayabileceğine inanmış bir insanın elindeki tek elle tutulur teoriye yani evrim teorisine can havliyle sarılması. Materyalist bir bilim adamı, bilimsel olarak açıklayamayacağı hiç bir gücü ya da olayı hesaba katmaz. Dolayısıyla en nihayetinde "fizik kaideleri neticesinde cansız yapıtaşlarından canlı varlıkların vuku bulması" olarak ifade edebileceğimiz evrim teorisi, materyalist bilim adamımızın savunabileceği tek teori haline gelir. Başka bir açıklamaya yer yoktur onun muhayyilesinde. Yani "inandığı" şeylerden esas taviz vermeyecek olan kişi sevgili bilim adamımızdır. Çünkü evrim teorisi dışındaki tüm açıklamalar, fizik kaideleri ile açıklanamayacak yüce bir gücün varlığına delalet eder.
Bense ilahiyat mezunu, inanan ve neye inandığını gayet iyi bilen birisiyim. Allah'ın irade diye ifade ettiğimiz sıfatına inanırım. Yani bu kainatta gözlediğimiz her şey onun iradesi sonucu vuku bulmuştur, onun istedikleri olur, istemedikleri olmaz. ("Biz bir şeyin olmasını istediğimiz zaman sözümüz sadece, ona, “ol” dememizdir. O da hemen oluverir.", Nahl Sûresi, 40) Bilim olarak ifade ettiğimiz şey de bu iradenin ne şekilde teşekkül ettiğini anlamaktan ibarettir. Yani ben evrim ile ilgili bir tartışmaya başladığım zaman, evrim teorisinin de doğru olabileceğini, yaratılış teorisinin de doğru olabileceğini baştan kabul ederim. Deliller ne yöndeyse o yönde düşünmek şüphesiz aklımızın gereğidir. Tüm bunların yanında tartışmasız kabul ettiğim bir diğer şey vardır ki o da daha önce ifade ettiğim Allah'ın iradesi, ve gözlediğimiz tüm olayların onun iradesi sonucu vuku bulduğu gerçeğidir. Ali Kamber'e sorum şudur, kendisi benim içinde bulunduğum açık fikirlilik ve tartışmasız kabul ettiğim inancım hariç hemen her görüşün hatalı çıkabileceğini kabul ettiği bir tartışmaya girmek ister mi? Yoksa bilim diye nitelediği ve evrim teorisinin şampiyonluğunu yaptığı alan da mı bazı tartışılmaz inanışlar içeriyor?
Selâmetle.