Zıplanacak içerik

Gece Yağmuru

Φ Süper Üye
  • Katılım

Gece Yağmuru tarafından postalanan herşey

  1. Kuzenimin oğlu.. Nilüfer..
  2. Yok Aylin..
  3. Gece Yağmuru şurada bir başlık gönderdi: Ülkücü Hareket - Turan
    AĞIT Kurudu gözde pınarlar, canım içre canım gitti Devrildi iri çınarlar, nice gül fidanım gitti Bölünmesin diye millet, baki kalsın diye devlet Dağlar gibi kemikle et, seller gibi kanım gitti Param parça idi ruhum, ellerinde bir gürühun Tufanı bumudur Nuh'un, diye arşa ünüm gitti Hey yakınlar uzaklar, bekler pusular tuzaklar Tayfuna dönsün Sazaklar, göz ışığım Gün'üm gitti Yetim kaldı körpe çağam, feryadımı nice boğam Gün doğmak üzere ağam, gün batarken inim gitti Bu bir nesildir sürekli, gözü pek çatal yürekli ZOR GÜNLERİMDE GEREKLİ, TUĞ GİBİ BEŞ BİNİM GİTTİ Sakarya, esti yiğitler, bağrı kan süslü yiğitler Süphan göğüslü yiğitler, gittiyse benim gitti Niyazi Yıldırım GENÇOSMANOĞLU
  4. Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik... "Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!" şuurunda bir gençlik... Devlet ve milletinin 7 asırlık hayatında dört devre... Birincisi iki buçuk asır... Aşk, vecd, fetih ve hakimiyet... İkincisi üç asır... Kaba softa ve ham yobaz elinde sefalet ve hezimet... Üçüncüsü bir asır... Allahın, Kur'an'ında "belhümadal - hayvandan aşağı" dediği cüce taklitçilere ve batı dünyasına esaret... Ya dördüncüsü ?... Son yarım asır!.. İşgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, madde plânında kurtarıldıktan sonra ruh plânında ebedi helake mahkumiyet... İşte tarihinde böyle dört devre bulunduğunu gören... Bunları, yükseltici aşk, süründürücü satıhçılık, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi... Beşinci devrenin kapısı önünde nur infilakı yeni bir şafak fışkırışını gözleyen bir gençlik... Gökleri çökertecek ve son moda kurbağa diliyle bütün "dikey"leri "yatay" hale getirecek bir çığlık kopararak "mukaddes emaneti ne yaptınız?" diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik... Dininin, dilinin beyninin, ilminin, ırzının,evinin, kininin, kalbinin dâvacısı bir gençlik... Halka değil, Hakka inanan, meclisinin duvarında "Hakimiyet Hakkındır" düsturuna hasret çeken, gerçek adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bilen bir gençlik... Emekçiye "Benim sana acıdığım ve seni koruduğum kadar sen kendine acıyamaz, kendini koruyamazsın.! Ama sen de, zulüm gördüğün iddiasıyla, kendi kendine hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başı boş bırakılamazsın!" diyecek... Kapitaliste ise "Allah buyruğunu ve Resul emrini kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın!" ihtarını edecek...Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına,vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik... Bir buçuk asırdır türlü buhranlar içinde yanıp kavrulan ve bunca keşfine rağmen başını yarasalar gibi taştan taşa çalarak kurtuluşunu arayan batı adamının bulamadığı, Türk'ün de yine bir buçuk asırdır işte bu hasta batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını, her sistem ve mezhebe ortada ne kadar illet varsa devasının ve ne kadar cennet hayâli varsa hakikatinin,İslâmda olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna, İslâm âlemine ve bütüıı insanlığa model teşkil edecek bir gençlik... "Kim var?" diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert "ben varım!" cevabını verici, her ferdi "benim olmadığım yerde kimse yoktur!" fikrini besleyici bir dâva ahlakına kaynak bir gençlik... Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnetsayacak kadar gözü kara ve o nispette usule, stratejiye uygun bir gençlik... Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle zifiri karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin; ve gerçek kahramanlık mâdeniyle sahtesini ayırdetmekte kuyumcu ustası bir gençlik... Bugün komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, demagog politikacısı,çıkartma kâğıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, takma diş fabrikası, fuhuş albümü gazetesi,mümin zindanı mâbedi, temeli yıkık ailesi, hasılı kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldağı zehirli tesiri üzerinden atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, destanlık bir meydan savaşı içinde ve bu savaşı mutlaka kazanmakla vazifeli bir gençlik... Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa, gelmiş ve geçmiş bütün eski mümin nesillerden hiçbirini beğenmeyecek, onlara "siz güneşi ceplerinizde kaybetmiş marka müslümanlarısınız !Gerçek müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi!" diyecek ve gerçek müslümanlığın "nasıl" ını ve "ne idüğü" nü her haliyle gösterecek bir gençlik... Tek cümleyle, Allahın, kâinatı yüzü suyu ,hürmetine yarattığı Sevgilisinin fezâyı bütün yıldızlariyle manto gibi saran mukaddes eteğine tutunacak, ve O'ndan başka hiçbir tutamak,dayanak, sığınak tanımayacak ve O'nun düşman larını ancak kubur farelerine lâyık bir muameleye tâbi tutacak bir gençlik... İşte bu gençliği, bu gençliğin ilk filizlerini karşımda görüyorum.Şekillenmesi,billurlaşması için 30 küsur yıldır, devrimbazlık kodamanların viski çektiği kamış borularla kalemime ciğerîmden kan çekerek yırtındığım, paralandığım ve zindanlarda süründüğüm bu gençlik karşısında, uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allaha hamd etme makamındayım. Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim şudur: Tabutumu öz ellerinle musalla taşına koyarken, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymayı unutma ve bunu tek vasiyetim bil! Allahın selâmı üzerine oIsun... Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes! Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!.. Necip Fazıl
  5. FERYADIM BOĞSUN DÜNYA'NIN BÜTÜN VARLIĞINI; ÜMİDİM SON İPİNİ DE KOPARIP ATSIN! GAZAPTAN TİTREYEN GENÇ BİR YİĞİDİN DOLMUŞ MERMİLER SİNESİNE TAŞ GİBİ, DAĞLARDA ÖZGÜRLÜK DİYE GEZEN BİR GEYİĞİN MATEMLER İNMİŞ KARA GÖZLERİNE. DERYALAR, DALGALAR TİTRETEN BİR YİĞİT, YEDİĞİ DARBELERİN KAHRINDAN YIKILIP KALMIŞ, KURTULUŞ YILDIZI SANKİ HİÇLİĞE KARIŞMIŞ SENİN SON CANINI DA DÜŞMANLAR ALMIŞ. MARMARA BOYLARI, EDİRNE YOLU ÇATALCA OVASI, BOĞAZ GEÇ İD t, KARPAT DAĞLARI, TRABLUS ÇÖLLER! GÜZEL SELÂNİK'İN ŞİRİN BAHÇELERİ. ŞEHİTLERİN YÜZÜNE DAMLAYAN NURLAR, BİZİ KAN AĞLATTI BU KARA HABER. BERLİN SOKAKLARI YİĞİDİN BİRİNİ DOPDOLU KOYNUNA ALIP SARDI, TİFLİS'İN HAVALARI DA BİR KURTARICI YİĞİDİ KARA KANLARA BOYAYIP TOPRAĞA SALDI. TARİHİN RENGİNİ KANLARLA KARARTIP DOLDURAN EN SON ÜMİDİMİZİ DE KANA BOYADI O BELCİVAN AH NASIL UĞURSUZ ZAMANLAR GELMİŞ, FERYADIM DÜNYA'NIN VARLIĞINI BOĞUP ÖLDÜRSÜN, KAPKARA BAHTINA ŞEYTANLAR GÜLSÜN! Özbek Şairi Çulpan'ın Enver Paşa'nın şehâdeti üzerine yazdığı şiir SEMERKANT -1992
  6. Canısı...
  7. Walla kankim bende burada öldüm bittim Amin Ecmain Şimdi söyle bakalım hangi kanal saat kaçta
  8. Taze gelini Araya tam 2 kişi girmiş Aysum en şekeri
  9. Aktristiz olsun o kadar
  10. Hangi kanalda çıkacaksınız kankim
  11. Bu çok normal Adana da 4 mevsimi bir günde yaşıyoruz.Sabah yağmur yağıyordu öğlen bulutlu şuan güneşli akşama da nasıl olur Allah bilir Ben 15 gün yattım üşütmek çok normal * Fakat konun yeri bura değil sanırım ...
  12. Çok sinirlenmişisin
  13. Tatlı tatlı atışasınısınız
  14. Ne kadar güzel kendi memleketinde okuyorsun Hemşeriyiz yani.. Aslında hiç yabancı gelmiyorsun ama Neyse
  15. Eflatunusun
  16. Haa oda eurovisionda 1. olmuştu Tahsin ( bunuda bul kankim emi )
  17. Çok bilmişi
  18. Kankim ne yapayım senin için
  19. Tamam işte sana portakalların yerini söyledim daha ne olsun
  20. Sende hala söylemeyeni
  21. Olur portakallar orada sıkabilirsin
  22. Zaten yayından kalktı ama olsun bende cdleri var Sana bol köpüklü bir kahve yapabilirim
  23. Sanki aksiyon-macera filmi izleyecek gibi nasılda heyecanlı Olar kankim izlemene müsade edebilirim
  24. Hoşgeldin Memleketimde okuyorsun demek

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.