okur tarafından postalanan herşey
-
KURANDA NAMAZ YOKTUR.NE ZAMAN NASIL KILINACAĞI DA YAZMAZ
NAMAZIN KILINIŞI İLE İLGİLİ AYETLER Bismillahirrahmanirrahim. Bakara-43 “Hem namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin.” Bakara-125 Hani, biz Kâbe’yi insanlara toplantı ve güven yeri kılmıştık. Siz de Makam-ı İbrahim’den kendinize bir namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail’e şöyle emretmiştik: "Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rükû ve secde edenler için evimi (Kâbe’yi) tertemiz tutun." Bakara-144 "(Ey Muhammed!) Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. (Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzünüzü hep onun yönüne çevirin. Şüphesiz kendilerine kitap verilenler, bunun Rabblerinden (gelen) bir gerçek olduğunu elbette bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir." Bakara-238 "Namazları ve (özellikle) orta namazı koruyun ve gönülden boyun eğerek Allah'ın huzuruna durun." Ali İmran-43 “Ey Meryem, Rabbine divan dur, secdeye kapan ve rüku edenlerle birlikte rüku et. “ Nisa-43 "Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de -yolcu olmanız durumu müstesna- cünüp iken yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya yolculukta bulunursanız, veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince ya da eşlerinizle cinsel ilişkide bulunup, su da bulamazsanız o zaman temiz bir toprağa yönelip, (niyet ederek onunla) yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Şüphesiz Allah, çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır." Maide-6 "Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz, iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah, size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat O, sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz." Maide-55 “Sizin asıl dostunuz Allah'tır, O'nun Resulüdür ve namazlarını kılan zekatlarını veren ve rükû eden müminlerdir.” Maide-58 "(Ezanla) birbirinizi namaza çağırdığınız zaman (onu) bir eğlence ve oyun yerine koyuyorlar. Bu davranışları, kendilerinin akıl ermez bir topluluk olmalarındandır." Araf-29 De ki: "Rabbim adaleti emretti. Her secde yerinde yüzlerinizi (O’na) doğrultun. Dini Allah’a has kılarak O’na ibadet edin. Sizi başlangıçta yarattığı gibi (yine O’na) döneceksiniz." Araf-31 "Ey Ademoğulları! Her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin..." Tevbe-18 "Allah'ın mescidlerini, yalnızca Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah'tan başkasından korkmayanlar onarabilir. İşte, hidayete erenlerden oldukları umulanlar bunlardır." Tevbe (107-108) "Bir de zararlı faaliyetlerde bulunmak, küfre yardım etmek, mü’minler arasına ayrılık sokmak için ve öteden beri Allah ve Resûlüne karşı savaşanlara üs olsun diye bir mescit yapanlar vardır. Bunlar, “Bizim iyilikten başka hiçbir kasdımız yok” diye de mutlaka yemin ederler. Ama Allah şâhitlik eder ki bunlar mutlaka yalancıdırlar. Onun içinde asla namaz kılma. İlk günden temeli takva (Allah’a karşı gelmekten sakınmak) üzerine kurulan mescit (Kuba mescidi), içinde namaz kılmana elbette daha lâyıktır. Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da tertemiz olanları sever." Yunus-10 "Orada duaları: «Sübhanekeâllahümme (Ya ilâhi! Seni tesbih ve tehzih ederiz)»dir. Orada sağlık temennilleri de: «Selâm! (Selâmette olunuz!)» dur. Dualarının sonu da: «Elhamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn (Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ'ya mahsustur)» demektir." Yunus-87 "Biz de Musa ve kardeşine: Kavminiz için Mısır’da evler hazırlayın ve evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın, namazlarınızı da dosdoğru kılın. (Ey Musa!) Müminleri müjdele! diye vahyettik." Hicr-87 "Andolsun ki, sana namazlarda tekrarlanan yedi ayeti (Fatiha'yı) ve Yüce Kur'an'ı verdik." İsra-110 De ki: "Allah, diye çağırın, 'Rahman' diye çağırın, ne ile çağırırsanız; sonunda en güzel isimler O'nundur." Namazında sesini çok yükseltme, çok da kısma, bu ikisi arasında (orta) bir yol benimse. Hac-26 "Hani biz İbrahim'e Evin (Kabe'nin) yerini belirtip hazırladığımız zaman (şöyle emretmiştik:) "Bana hiç bir şeyi ortak koşma, tavaf edenler, kıyam edenler, rükua ve sücuda varanlar için Evimi tertemiz tut." Furkan-64 "Onlar, Rablerine secde ederek ve kıyama durarak gecelerler." Şuara-218 “O, kıyam ettiğin zaman seni görmektedir.” Ankebut-45 "(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı biliyor." Fetih-29 “Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûa varırken secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır...” Vakıa-74 “O halde Rabbini, Azîm ismi ile tesbih et, (Sübhane Rabbiyel-Azîm, de).” Müzemmil-20 "...Bundan böyle Kur'ân'dan size ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar olacağını bilmiştir. Onun için Kur'ân'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun, namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin (Hayırlı işlere mal sarfedin)..." Müddesir (1-5) "Ey örtüye bürünen! Kalk da uyar. Rabbini tekbir et (yücelt). Elbiseni temiz tut. Pislikten sakın." Murselat-48 "Onlara: "Rüku edin" denildiği zaman etmezler.” A'la-1 "(Ey Rasûlüm), Rabbinin çok yüce adını tesbih et; (Sübhane Rabbiye’l-A’lâ, de).” Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi.
-
KURANDA NAMAZ YOKTUR.NE ZAMAN NASIL KILINACAĞI DA YAZMAZ
KURAN'DA NAMAZ VAKİTLERİYLE İLGİLİ AYETLER Bismillahirrahmanirrahim. Bakara-238 "Namazları ve (özellikle) orta namazı koruyun ve gönülden boyun eğerek Allah'ın huzuruna durun." Nisa-103 "Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah’ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü’minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır." Tevbe-84 "Onlardan ölen kimsenin namazını sakın kılma, mezarı başında da durma! Çünkü onlar Allah'ı ve peygamberini inkar ettiler, fasık olarak öldüler." Hud-114 "Gündüzün iki tarafında ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namazı kıl. Şüphesiz iyilikler, kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlara bir öğüttür." İsra (78-79) "Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar (belli vakitlerde) namaz kıl; bir de sabah namazını. Çünkü sabah namazı şahitlidir. Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki, Rabbin seni Makam-ı Mahmud’a ulaştırsın." Taha-130 "O halde onların dediklerine sabret, güneşin doğmasından önce ve batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et. Gece saatlerinde de gündüzün uçlarında da tesbih et ki, hoşnutluğa eresin." Nur-58 "Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlar (köleleriniz) ve sizden henüz bulûğ çağına ermemiş olanlar, günde üç defa; sabah namazından önce, öğleyin elbiselerinizi çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza girecekleri zaman) sizden izin istesinler. Bu üç vakit sizin soyunup dökündüğünüz vakitlerdir. Bu vakitlerin dışında (izinsiz girme konusunda) ne size, ne onlara bir günah vardır. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. Allah, âyetlerini size işte böylece açıklar. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." Rum (17-18) "O halde akşama girdiğiniz zaman da sabaha girdiğiniz zaman da Allah'ı tesbih edin. Göklerde ve yerde, ikindileyin ve öğleye erdiğiniz zaman da hamd O'na mahsustur." Cuma (9-10) "Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz." Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi.
-
İslam Arap Dinidir.Türk Milletinin Değil.
İSLAM TÜM İNSANLIĞA GÖNDERİLMİŞTİR Yüce Allah(c.c)’ın, Kuran-ı Kerim’de “Alemlere Rahmet” olarak bildirdiği(Bakınız:Enbiya-107) Peygamber Efendimiz(s.a.v), yalnız kendi kavmine değil tüm insanlığa elçi olarak gönderilmiştir.(Nisa-79, Araf-158, Sebe-28) Bilindiği üzere Kur'an-ı Kerim'de "Ey Araplar" şeklinde herhangi bir hitap bulunmamaktadır. Kur'an-ın birçok ayeti "Eyyuhennas" (Ey İnsanlar) diye başlar.(Örneğin: Nisa-170, Nisa-174, Yunus-57, Yunus-108, Hac-49 bunlardan bazılarıdır) Ayrıca Hac Suresinin 17 nci ayeti gibi Kur'an'daki birçok ayetten müşrikler haricinde ehli kitap dediğimiz hıristiyanlar, yahudiler ile sabiiler ve mecusiler gibi tüm insanlığı kapsayan farklı din ve inanç mensuplarının da vahyin muhatabı oldukları kolayca anlaşılmaktadır. Hz.Muhammed(s.a.v)'den önceki peygamberlerin öncelikle kendi kavimlerine gönderilmiş olmalarının nedeninin dönemlerindeki ulaşım ve iletişim imkanlarının yetersizliğiyle ilgili olduğu kanaatindeyiz. Bu açıdan günümüzdeki insanlığın ulaşmış olduğu ulaşım ve iletişim düzeyine baktığımızda Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in son peygamber olarak tüm insanlığa gönderilmiş olmasının aynı zamanda bir mucize olduğuna da şahit oluyoruz. Çünkü günümüzdeki telefon, internet, basın, televizyon ve radyo gibi gerek iletişim ve gerekse hava, kara, deniz ve demir yolları gibi ulaşım imkanları, dünyanın neresinde olursa olsun her kesimden insanların kolaylıkla İslam'la tanışmalarına vesile olmaktadır. Peygamber Efendimiz(s.a.v) Kendisine bu şerefli görevin vahyedildiği ilk andan yaşamını yitirdiği ana kadar Rabbimiz’in kulları için uygun görüp seçtiği din olan İslam Dinini tebliğ etmiştir.(Bakınız: Maide-3) Hz. Muhammed(s.a.v)’in bu tebliğleri sırasında izlediği yöntemlerden en etkili olanlardan biri ise, evrensel İslam davetini tüm insanlığa duyurmak maksadıyla çeşitli ülkelerin hükümdarlarına yolladığı mektuplar olmuştur. Bu mektuplardaki hikmetli, etkileyici ve ılımlı üslup, pek çok kişinin hak din İslam’ı tanıyıp kabul etmelerine vesile olmuştur. Kuşkusuz Peygamberimiz(s.a.v)’in tebliğindeki bu hikmetli üslup tüm Müslümanlar için de bir örnektir. Aynı zamanda Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in tüm insanlığa gönderilmiş olduğunun somut birer kanıtı da olan bu tebliğ mektuplarından bir kısmının orijinalleri, günümüze kadar muhafaza edilmiştir. Bu Mektupların büyük bir kısmı İstanbul’da Topkapı Sarayı’nda saklanmakta olup, Hz. Muhammed(sav)’in Sancak-ı Şerifi, Hırka-i Saadeti ve Kılıcı ile aynı odada sergilenmektedirler. Hükümdarların ve halklarının en güzel ve hikmetli şekilde hak dini yaşamaya davet edildiği bu mektuplar, Peygamber Efendimiz(s.a.v)’in üstün ahlakının, bağışlayıcılığının, hoşgörüsünün ve tebliğ gücünün tarihi örneklerindendir. En doğrusunu Allah (c.c) bilir. Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in İslama Davet Mektuplarından Bazıları: Necaşi’ye Mektubu: “Resûlullah Muhammed’den, Habeş’lilerin Kralı Necaşi’ye. Kendisinden başka tanrı olmayan, gerçek Hükümdar (Melik), Mukaddes (Kuddûs), Selâm, Koruyucu, Kurtarıcı olan Allah’ın övgüsünü sana iletirim. Takdir edip şehâdet ederim ki Meryem oğlu İsâ, Allah’ın Rûhu ve Kelimesidir ve (bu kelime) afîfe, dokunulmamış Meryem’e bırakılmıştır; böylece o İsâ’ya hâmile olmuş ve Allah da onu, kendi Rûh ve Nefesinden olmak üzere Âdem’i Eli ve Nefesi ile nasıl yarattı ise onu da (öylece) yaratmıştır. Seni tek olan Allah’a çağırıyorum ki onun hiç bir şerîkî yoktur. O’na itaat konusunda karşılıklı yardıma (çağırıyorum); beni takip et, bana uy, bana gelen şeye îman et! Zira ben Allah’ın elçisiyim. Bu duruma göre seni ve etrafındaki askerlerini Kaadir ve Azîm olan Allah’a dâvet ediyorum. Nasihat ve sözlerimi kabul etmenizi tavsiye ederim." Mukavkıs’a Mektubu: “Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla! Allah’ın kulu-kölesi ve Resûlü Muhammed’den Kopt’ların Büyük Başkanı el-Mukavkıs’a: Allah’ın selâmı, hidâyet yoluna girmiş bulunan kimse üzerine olsun! Buna göre ben seni, tam bir İslâm dâveti ile (İslâma) çağırıyorum. İslâma gir, sonunda emniyet ve selâmet içinde olursun ve Allah sana iki defa sevap verecektir. Şayet bundan kaçınacak olursan, bütün Kopt’ların günahı senin üzerinde toplanacaktır. Ve (siz) ey (mukaddes) Kitap sahipleri! Gelin, sizinle bizim aramızda müşterek olan tek bir kelimede, yani Allah’tan başka hiç bir tanrıya tapmamak, O’na hiç bir şeyi şerik ve ortak koşmamak, Allah’tan başka aramızdan hiç bir kimseyi âmir ve efendi yapmamak (hususunda) birleşelim. Şâyet onlar sırtlarını dönüp (bundan) kaçınacak olurlarsa şöyle deyiniz: – Siz şâhit olun ki kesinlikle bizler, (Allah’a) itaat edip teslim olan müslümanlarız.” Heraklius’a Mektubu: “Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla! Allah’ın kulu-kölesi ve elçisi Muhammed’den Rûm’ların Başbuğu Heraklius’a: Allah’ın selâmı, hidâyet yoluna girmiş bulunan kimse üzerine olsun! Buna göre ben seni tam bir İslâm dâveti ile (İslâma) çağırıyorum. İslâma gir, sonunda emniyet ve selâmet içinde olursun. Ve Allah sana iki defa sevap verecektir, şayet bundan kaçınacak olursan, köylülerin (yani tebeanın) günahları da senin üzerinde toplanacaktır. Ve “(Siz) ey (Mukaddes) Kitap sâhipleri! Gelin, sizinle bizim aramızda müşterek olan bir tek kelimede, (yani) Allah’tan başka bir tanrıya tapmamak, O’na hiç bir şeyi şerik ve ortak koşmamak, Allah’tan başka aramızdan hiç bir kimseyi âmir ve efendi yapmamak (hususunda) birleşelim. Şayet onlar sırtlarını dönüp (bundan) kaçınacak olurlarsa şöyle deyiniz: – Siz şâhit olun ki kesinlikle bizler, (Allah’a) itaat edip teslim olan müslümanlarız.” Kisrâ’ya Mektubu: “Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla! Allah’ın Resûlü Muhammed’den İran’lıların Büyük Başkanı Kisrâ’ya: Hidâyet yoluna girip tâbi olana, Allah’a, O’nun Resûlüne îman edene, Allah’dan başka tanrı olmadığına, onun bir tek ve ortaksız bulunduğuna, Muhammed’in onun Resulü ve kulu-kölesi olduğuna şehâdet edip bunu kabul edene selâm olsun! Buna göre ben seni tam bir İslâm dâveti ile (İslâma) çağırıyorum. Zirâ ben, kim olursa olsun can taşıyan herkese belli bir tehlikeyi haber verip bunları uyandırmak ve inanmayanlar üzerinde Allah’ın sözünü gerçekleştirmek için istisnâsız bütün insanlara gönderilmiş bir Allah Resûlüyüm. O halde sen İslâm’a gir, sonunda emniyet ve selâmet içinde olursun! Şayet kaçınacak olursan, bu halde hiç şüphesiz Mecûsîlerin günahı senin üzerinde toplanacaktır” Bismillahirrahmanirrahim. Nisa-79 "... (Ey Rasûlüm!) Biz seni insanlara bir elçi olarak gönderdik. Buna şahit olarak Allah yeter." Nisa-170 "Ey insanlar! Peygamber size Rabbinizden hakkı (gerçeği) getirdi. O hâlde, kendi iyiliğiniz için iman edin. Eğer inkâr ederseniz bilin ki, göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." Nisa-174 "Ey insanlar! Size Rabbinizden kesin bir delil (Hz. Muhammed) geldi ve size apaçık bir nur (Kur’an) indirdik." Maide-3 "...Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim..." Araf-158 (Ey Muhammed!) De ki: "Ey insanlar! Şüphesiz ben, yer ve göklerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah’ın hepinize gönderdiği peygamberiyim. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, diriltir ve öldürür. O hâlde, Allah’a ve O’nun sözlerine inanan Resûlüne, o ümmî peygambere iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız." Yunus-57 "Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’an) geldi." Yunus-108 "De ki: “Ey insanlar, size Rabbinizden gerçek (Kur’an) gelmiştir. Artık kim doğru yola girerse, ancak kendisi için girer. Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Ben sizden sorumlu değilim." Enbiya-107 "(Resûlüm!) Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik." Hac-17 "Şüphesiz, iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler, Hıristiyanlar, Mecûsiler ve Allah’a ortak koşanlar var ya; Allah, kıyamet günü onların aralarında mutlaka hüküm verecektir. Çünkü Allah, her şeye şahittir." Hac-49 "De ki: “Ey insanlar! Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıcıyım." Sebe-28 "Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler." Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi. Peygamber Efendimiz(s.a.v) Buyuruyorlar ki; “Diğer peygamberler kendi kavimlerine hususi olarak gönderilmiş, fakat ben bütün insanlara peygamber olarak gönderildim.” (Buhari, Teyemmüm, 1, Salat, 56; Müslim, Mesacid,3; Nesai, Gusul,36; Darimi, Salat, 111)