İDRAK

tuğra3 arkadaş , önerim malum kanalların mail adreslerine bu pis oyunlarından ne kadar rahatsız olduğumuzu yazmaktır şu aşamada bence ...

Medyanın Zekeriya Beyaz Oyununu Görüyorum ve Bu İstismardan İğreniyorum Kamuyu bilgilendirme kisvesi altında sadece ve sadece “reyting” kaygısından başka zerre kadar umursadıkları bir şey olmasa yine kabul diyeceğim ama ben bunun altında art niyet olduğunu düşünüyorum. Bir ululsal kanalın dini konularda halkın karşısına örnek olarak çıkardığı kişiye bakar mısınız. İşi komedyenlik olan kişilerin dışında ekranlarda gördüğünüz tüm yüzleri teker teker gözünüzün önünden geçirin. Zekeriya beyaz’dan daha komiğini bulabilir misiniz.Gayet tipitip kılıklı , medeni bir üslupla konuşmasını , ne zaman sinirlenip ne zaman sakinleşeceğini bilmeyen , şaşı ve gayet komik bir adam. Üstelik bu adam kaldığı otel odasında ***** seyrederken afişe olmuş ve kıvırmaya çalışırken de daha da batarak değil ülkenin en üst düzey din otoritesi , değil sıradan din adamı , namuslu vatandaş olarak dahi vatandaşın gözünde zerre kadar itibarı kalmamış biri olmasına rağmen en ciddi ve hayati dini konularda , bu malum medya ısrarla bu adamı çağırıyor. Bu kanallar da çok iyi biliyorlar ki bu ülkenin ilahiyat fakültelerinde gayet seviyeli , hitap ve bilgilendirme üslubu gayet sade ve içten , olgun , adam gibi oturup kalmasını bilen , dini konuların laik çağdaş hayat şartlarına göre yorumlanması noktasında bile cebinden üç tane Zekeriya beyaz çıkarabilecek din adamları var. Ben burada dini konularda yetkin ve doğru kişilerden bilgi edinme hakkımızın ihlal edildiğini düşünüyorum. Bu çevreler bir zamanlar aynı art niyetle ciddi ve bilgili din adamı kisvesi altındaki Yaşar Nuri Öztürk ü ekran müptelası yapmıştı ki bir de baktılar ; dini konulara marjinal yaklaşımları ile gündem yaratıp kanal kanal gezip medyatik olunca siyasete girdi , bu alanda başarısız olunca hazmedemeyip kendine parti kurdu ve bugün , o garip dini yorumları ile oluşturduğu medyatikliği üzerine başbakanlık hesapları yapan bir ana muhalefet partisi lideri çıktı ortaya. Zekeriya beyaz konusunda açıkça şunu söylemek istiyorum ki bu adamın bu haliyle güvenilir , derin bilgisi olan örnek din adamı diye çıkarılması tamamen çirkin bir art niyettir. Din , dindar ve din adamı olgularını küçük düşürmek adına alt ve art niyet vardır. Aynı yeşil çamın hemen tüm filimlerinde imam karakterini halka , kör cahil , kaba , çirkin suratlı , hatta sapık olarak gösterirken ki ********* emelleri gibi. Neticede ülkemiz ; Hıristiyan misyonerlerin , gençlerini en kolay kandırabildikleri , etkileyebildikleri dünya cenneti bir ülke haline geldi ve şimdi haber programlarda gençlerimizin niçin bu kadar kolay etkilendiklerini tartışıp duruyoruz. Hepimizi bu konulara karşı daha duyarlı olmaya davet ediyorum . Saygılar.

Genel olarak doğru bir yaklaşım bence. Hatta islam aleminin bu bilinçsizliğine bir örnek de ben vereyim. Filistin deki son seçimin galibini beğenmeyen israil ve amerika , filistine olağan mali yardımlarını durdurma kararı aldı. Böylece filistin devlet dairelerineki bilmemkaç bin memur maaş alamama kırizi ile karşı karşıya. Aşırı lüks saraylarına som altın kılozetlerindeki arap şeyhler ise lafa geldimi filistin havarisi kesiliyor.

Anlatmaya çalıştığım şeyin bu kadar zor olduğunu zannetmiyorum ama…. Kardeşim ben “bu maaş yapılan işe çok” , “aslında yaptıkları işler o kadar da zor değil” demedim ki ! Bunları ben de biliyorom ama gözüme perde olmasına da müsaade etmem . … böylesine hayati tehlilesi olan bir göreve değil 2 , 4 milyar maaş verilmeli. Helal hoş olsun. Ben sana başka bir şeyden bahsediyorum. İŞİNİZİ BECEREMEDİĞİNİZ MÜDDETÇE SİZE İKİ KAT MAAŞ VERECEĞİM. NE ZAMAN İŞİNİZİ BAŞARDINIZ , MAAŞINIZ YARIYA İNECEK.... Bunu anlamını ve etkilerini (bilinçli veya bilinç altı) düşünebiliyor musun.

cevap olsun diye , Mevlana ile "gavur icadı" diyen zihniyet arasında ilinti kuruldu ya ... ben bu panodan çekiliyorum.

Ordum hakkında bu tip ithamlarda bulunmak beni de çok üzüyor. Dünya askeri otoriteleri tarafından bu mücadelesi ile türk ordusu amerikadan sonra dünyanın en iyi durumdaki ordusudur ve bununla da gurur duyuyorum. Sizden de şu hatayı görmenizi istiyorum "siz zaten bu personeli birkaç yılda bir , görev zorluk farklılığı ile yer değiştiriyorsunuz. Doğudakini batıya batıdakini doğuya atıyorsunuz. Bu uygulama zorluk ve risk farkının yarttığı maaş farkını bertaraf eden yerinde ve doğru bir uygulamadır . Ama hem bunu uygulayıp hem maaş farkın uygularsanız , yukarıda büyük harflerle yazdığım tesbit mantıken yüklediğim ima ile anlamlanmak zorunda kalıyor. " yanılıyor muyum.

“Türk milleti zekidir , türk milleti çalışkandır” Bu sözü tarihte türk milletini en iyi anlamış kişi söylemiştir. bu yüzden kesin doğru kabul etmek zorudayız. zaten zeki olan bu türk milletine 70 yıldır , daha adını yazmayı öğretmeden Atatürk ilkelerini öğrettik , doğumundan ölümüne kadar tüm basın yayın araçları ve tahsil hayatları ile adete beyinlerine işlendi , hatta başka hiçbir şey öğretmedik bile denebilir. Değil zeki moron olsa anlardı. 70 yıl sonra bir de bakıyoruz ki imamhatip mezunu ; kadro-başbakan-cumhurbaşkanı Beni anlıyor musun kedim 7 beni . Bu netice öz be öz türk milletinin geçen 70 yılı zekice tahlilidir. Arman ve benim gibi kişiler Atatürk ün zeki olarak isimlendirdiği (çoğunluk) türk milletiyiz. Kendi teşhisim şudur. Bu ülkenin aydınları , Kemalistleri , chp lileri , aşırı dindarlardan korunmak ile din düşmanlığı arasındaki çizgide saçmalaya yalpalaya bu noktaya gelmişlerdir. (Bkz. "sizin kabeniz sizin olsun , bizim anıtkabirimiz var" başlıklı cumhuriyet gazetesi) Müstehaktır. Bu ülkede ve her ülkede bir devrim yapılacaksa halk yapar. Halka rağmen yapacakların daha göreceği çok imamhatipli cumhurbaşkanı var.

Tania Hayde , "sırf bu yüzden mi bitirilemiyor terör" yaklaşımı ile eleştiriyor beni... Shation ise aslında onların o kadar da güçsüz olmadığından bahsetmiş bana ... Arkadaşlar ben bu söylediklerinizden "böyle bir unsurun terörle mücadelede olumsuz etki yapacağına inanmıyorum." "terörle mücadeledeki başarısızlığın etkenlerinden biridir denilemez" "terör bölgesinde askerlik yapıp gelen benim de tanıdığım pek çok kişi var , hiç birinden böyle bir ima duymadım" gibi anlamlar çıkaramıyorum.

"kendini olduğundan ileride görmek" ... YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN YA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL

Bence geriye gittiğimiz falan yok ... Olsa olsa bazılarımız olduğundan daha ileride zannediyorlardı kendini , şimdi yavaş yavaş asıl bulundukları yeri görünce kendilerini geriye gitiklerini zannediyor olabilirler .. çok da ciddiyim.

Güneydoğuda askerliğini tamamlayan bir arkadaşıma geçmiş olsun ziyaretine gittim. Bana orada bitirilemeyen terör ile ilgili anılarını aktarırken bu anılara benzer daha önce duyduklarım da aklıma geldi ve kafamda şu düşünce oluştu . Sen bir işverensin ve personeline ; -İŞİNİZİ BECEREMEDİĞİNİZ MÜDDETÇE SİZE İKİ KAT MAAŞ VERECEĞİM. NE ZAMAN İŞİNİZİ BAŞARDINIZ , MAAŞINIZ YARIYA İNECEK.... diyorsun. Siz hiç böyle bir işveren tanıyor musunuz ? Karşılaşırsanız nasıl iş yaparsınız ? Diyeceksiniz ki "işin riskine ve zorluğuna göre maaş miktarı ayarlanıyor" iyi ama siz zaten bu personeli birkaç yılda bir , görev zorluk farklılığı ile yer değiştiriyorsunuz. Doğudakini batıya batıdakini doğuya atıyorsunuz. Bu uygulama zorluk ve risk farkının yarttığı maaş farkını bertaraf eden yerinde ve doğru bir uygulamadır . Ama hem bunu uygulayıp hem maaş farkın uygularsanız , yukarıda büyük harflerle yazdığım tesbit mantıken yüklediğim ima ile anlamlanmak zorunda kalıyor. Bu cümlemi bir kaç arkadaşımla paylaştım. Bana hemen "sen şanlı türk ordusu hakkında nasıl konuşuyorsun" dediler. halbuki ben nüfusunda bile doğum günü farklı olmasına rağmen 18 mart yazan. Her yıl 18 mart gecesini ağlayarak geçiren , İzmir Konak olan askerlik şubesine , askerliğini güneydoğuda yapmak ,yanlışlıkla batıya düşmemek için dilekçe veren ve misakı milli ruhunu tüm derinliği ile kanının her damlasında hisseden biriyim. Ama aynı zamanda , ne kadar çok acıtsa da iğneyi kendine batırmasını da bilen biriyim. Yakıştıramıyorum.... Şanlı orduma , bir avuç teröristin üstesinden gelememesini yakıştıramıyorum.İçim acıyor. Yukarıda büyük harflerle yazdığım düşünce ve yaklaşım tarzı malesef kimi rütbelilerimiz üzerinde olumsuz etkilerini net bir şekilde yaşatmaktadır.

Kıral 10 kuyumcusunu yanına çağırır ve her birinin 10 ar adet , 10 ar gıramlık külçe altın hazırlamasını ister. ve atölyelerine gönderir. hemen arkasından da casusunu çağırır. "git kuyumcular çarşısına araştır bakalım" der . "beni aldatmak isteyen çıkacak mı " casus ertesi gün geri döner ve şu istihbaratı verir. "efendim öğrenebildiğim kadarı ile kuyumculardan biri külçelerden birer gıram çalacakmış , yani 10 adet külçe getirecek ama 10 ar gıram değil 9 ar gıram yapacakmış . ama bunu hangi kuyumcunun yapacağını bulamadım" Kıral , sen bunu dert etme der ben bunu hangi kuyumcunun yaptığını ; tartıyı sadece 1 kere kullanarak bulabilirim demiş. bunu nasıl yapacak.

evet , çok hoş bi soru. teşekkürler.

"gerçi sizin gibilere bişeyler anlatıp enerji harcamaya değmez ama biz görevimizi yapalım" ARKADAŞIM ÖNCE GÖREVİNİ SABOTE EDİP SONRA İFA ETMEK BİRAZ SAÇMA OLMAMIŞ MI.

Objektivist arkadaşım … Önce kullandığın iki isme bakmak istiyorum. Cemal Kutay. Değerli bir tarihçimizdi. Allah rahmet eylesin. Kendisini Atatürk hakkında yazdığı kitapları ile tanıyoruz. Ben bir tarihçiden ilk olarak objektif , tarafsız olmasını beklerim. Bunu başarabildiği ölçüde yayınlarına önem veririm. Objektivist ten alıntıdır : Atatürk'ün emrinde 11 sene 6 ay 2 gün kaldığını her fırsatta gururla söyleyen Cemal Kutay,….. İnsan emrinde olduğu kişi hakkında ne kadar objektif bilgi aktarabilir , kafamda soru işareti var doğrusu. Çok koyu bir Atatürk hayranı hatta tutkuyla bağlı olduğunu söyleyen biridir kendisi. Ne mutlu Cemal beye . Atatürk gibi değerli bir liderin yakını olarak yıllarını geçirmiş. Ancak bu durum sanırım aktardığı bilgilerin de objektifliğini baya etkilemiş. Keşke Atatürkün yanında sarayında geçirdiği 11 yılın birkaç yılını Atatürkün anadolusnda geçirseydi. Diğer isim Nuri Öztürk . Kendisi bir dönem dini konulara marjinal yaklaşımları ile gündem yaratıp kanal kanal gezip medyatik olunca siyasete girmiş , bu alanda başarısız olunca hazmedemeyip kendine parti kurmuş ve bugün , o garip dini yorumları ile oluşturduğu medyatikliği üzerine başbakanlık hesapları yapan bir ana muhalefet partisi lideridir. Bu durum onun evveliyatının da hangi hesaplarla ne açıklamalar yaptığını ortaya çıkarıyor. Böyle bir kişinin dini salvoları üzerinden fikir yormayacak kadar prensipli bir kişiyim. Saygı duyamadığını kibar bir dille belirtmişsin şu ifadelerim için. ; “Bu 20 yıl boyunca anadoluda neler yaşanmıştı biliyor musun arkadaşım. Kaç kişi hüngür hüngür ağlaya ağlaya minareye çıkıp ezanı orijinal şekliyle okuyup teslim olmuş ve akıbeti ne olmuştur. Bu yüzden anadoluda kaç gösteride kaç kişi tutuklandı akıbetleri ne oldu bilgin var mı. Peki 20 yıl sonra ilk orijinal ezan okunduğunda türkiyenin kaç ilinde kaç gün bayram yapıldığını biliyor musun." Şeklindeki ifadelerim birer yorum değil , belgelerle ispatlanmış tarihi gerçeklerdir. O yazdıklarımda yorum yok. Dediklerimden bir de şu yorum çıkmış. Hala Mustafa Kemal Atatürk gibi büyük bir lider yetiştiren bir ülkenin evladı olmanın gururunu ve onurunu yaşamanız gerekirken onun hakkındaki olumsuz düşüncelerinizi hiç tasvip etmiyorum Değerli arkadaşım. Bu gün Atatürk için yapılabilecek en büyük iyilik O nu realistlikten uzak yaklaşımlardan uzak tutmak olacaktır. . Kurtuluş savaşı boyunca yaptıklarını, kurduğu cumhuriyeti ,ülkeye kazandırdığı bilinci ve dinamizmi minnetle anmak başka bir şey , onca yapılan iş arasında olabilecek yanlış işleri realist bir gözle değerlendirmek başka bir şey. Atatürk için yapılabilecek en büyük iyilik O nu gelecek nesillere peygamber gibi göstermek değil , grçekçi bir gözle tanıtmaktır. Atatürkçülüğün bekaasının bu bilinçle sağlanacağına inanıyorum. Bu yaklaşımım açıklama gerektirirse açıklamasını yapabilirim.

Gelelim Atatürk’ün konuya verdiği öneme. Tarihteki devrim ve ikılaplar iki şekilde yapılmıştır. Halk tarafından yönetime karşı yapılanlar ve yönetim tarafından halka karşı yapılanlar. Fıransız ihtilali halk tarafından yönetime karşı yapılmış bir ihtilaldir.Başarısı ortadadır. Yönetimler tarafından halka karşı yapılan inkılaplar ise ya dalgalanarak seyretmiş yada tutmamıştır. Düşünebiliyor musun? Atatürk ezanı türkçeleştirdiği yıllarda Ayasofya camisinin imamını yanına çağırıp cuma namazında hutbeye sarıksız açık başla , üzerinde de fırak giymesini emretmiş ve adamcağız hutbeyi bu şekilde okumuş. Bu inkılabın üzerinden sadece70 yıl (ki bu süre inkılaplar tarihinde göz açıp kapayıncaya kadar demektir) sonra aynı halk demokratik bir seçimle imamhatip mezunu birini başbakan yaptı ve şimdi bu şahıs türbanlı eşi ile Atatürk ün Çankaya köşküne çıkıyor. Bence sadece bu bile bebeğin ölü doğduğunun ispatıdır.Başarısızlığın suçunu birilerinin üstüne atmak a saçma. AP silah zoruyla gelmedi. Seşim öncesi söyledikleri ile seçildikten sonra yaptıkları da farklı değildi. Kaldı ki bu ınkılap 20 yıl boyunca baskı ile sürdürüldükten sonra çözülmüştür. Bu 20 yıl boyunca anadoluda neler yaşanmıştı biliyor musun arkadaşım. Kaç kişi hüngür hüngür ağlaya ağlaya minareye çıkıp ezanı orijinal şekliyle okuyup teslim olmuş ve akıbeti ne olmuştur. Bu yüzden anadoluda kaç gösteride kaç kişi tutuklandı akıbetleri ne oldu bilgin var mı. Peki 20 yıl sonra ilk orijinal ezan okunduğunda türkiyenin kaç ilinde kaç gün bayram yapıldığını biliyor musun. Halka rağmen devrim olmaz arkadaşlar. Hele dini konuda hiç olmaz. Tüm devrimlere karşı olduğum zannedilmesin. İçinde faydalı olanları da vardı. Onlar bugün hala yaşıyor zaten. Yani senin anlıyacağın , Atatürk 1938 de değil de 1978 ölseydi de bu tutmazdı. Bunu o da anlıyacaktı bence zamanla. Güneş dil teorisi için 15 yılını harcadı rahmetli . Aylarını TDK ile toplantılarda harcadı öztürkçeyi oluşturabilmek için. Ve bir dönem bu dili konuştu. Çevresindekileri de bu dilde konuşturdu. Çok uğraştı ama birkaç yıl sonra aynen şunu dedi çevresindekilere “meğer boş bir hülya peşinde koşmuşuz.” Halka rağmen olmaz arkadaşlar. Atatürk cumhuriyeti kurduktan sonra çok heyecanlı idi , yapmaya çalıştığı yeniliklerle ülkemizi daha modern , daha uygar bir ülke yapmaya çalıyordu. Olabildiği kadarı oldu.Olamayanları hala yaşatmaya çalışmak “kıraldan fazla kıralcıların diktatörlük hülyalarıdır” bence.

Her şeyden önce bu ; dindar olan ve ezanı muhatap alıp camiye gidenlerin konusudur. Sen ki ezanın anlamını bildiğin halde yap dediğini yapmıyor iken sen niye anlamını dert ediyorsun ki. Ezandaki amaç bilgilendirme değildir. Ana dil zorunluluğu bu yüzden gerekli değildir. Din ve ibadet bir duygu meselesidir , his meselesidir . Dinleyenin aklına Hz. Muhammed i , Habeşi Bilal i getiren manevi duygularını kabartıp ibadet hissine yönelten bir şeydir. Bu duyguyu ancak orjinali verebilir. Zaten en cahil olanımız bile allahu ekber in ne anlama geldiğini biliyor. Allahu ekberi duyunca anlamını bilemediği için kiliseye veya kütüphaneye giden biri mi var tarihte yoksa benim duymadığım. Objektivist biri olarak bunları anlayabilir misin bilimyorum. Senin anlıyacağın şekilde basitleştirirsek daha doğrusu maddileştirirsek…. “Çok önemli toplantıların yapıldığı yabancı devlet adamlarının ağırlandığı Dolmabahçe sarayının merdivenlerinin olduğu yere hızlı bir asansör yapsak , sonra girişe de turnikeler yapalım ki giren çıkan belli olsun , dış duvarlarını da amerikan sayding kapladık mı hem daha sağlıklı hem de daha kullanışlı olacaktır sanırım.” Hah şimdi oldu ! dediğini duyar gibiyim.

Soru yanlış arkadaşım. Senin önce "BEN KİMİM" sorusunu sorman lazım. Ben kimim sorusuna verilecek cevabın seni ikna edemiyecek kadar zayıf olduğu için Allah nerede sorusunu soruyorsun. (tahminen bu soru sende ad-soyad olarak cevaplanıyor) Daha ziyade "ben neyim" şeklinde açman gerekiyor. Bu soruyu her açıdan düşünüp ne olduğunu anlarsan Allah'ı zaten bulmuşsun demektir.