Pay oranları eşit olmadığı için, fazlalıkların da bu oran doğrultusunda artacağı gerçeğinden hareketle fazlalıkların paylaşılmasında, oransal hesaplama açısından, bir adaletsizlik görünmemekte. Ancak soruda yer alan
"Mehmet ağa, vasiyetinde, ailesini üyelerinden birine bırakılacağı özellikle belirtilmeyen her türlü varlığın, kurmuş olduğu vakfa bırakılmasını istemektedir.
Mehmet ağa develerini şu şekilde dağıtmıştır.
En büyük oğlum develerimin yarısını, ortanca oğlum üçte birini, en küçük oğlum da dokuzda birini alacaktır."
ifadeleri uyarınca oğullara bırakılan develerin paylaşımındaki oranların toplamı (1/2 + 1/3 + 1/9=51/54) 51/54 yaptığından ve bu durumda develerin 1/18 kadarının çocuklara (veya bir başka aile üyesine)bırakılmasından bahsedilemeyeceği ortada olduğundan, soruda yer alan ilk cümledeki "vakıfa bırakılma" esası uyarınca bu 1/18 kadarlık miktarın vakıfa bırakılması gerekirdi. Ancak bu gerçekleşmemiş ve dervişin işgüzarlığı sayesinde vakıfa ait olan bu miktar, oğulların ceplerine inmiştir. Sonuç olarak Mehmet ağanın vasiyeti yerine getirilmeyerek manevi yönden ve hukuken suç işlenmiştir; bu durumda vakıfın savcılığa suç duyurusunda bulunması gerekmektedir. Eğer bu suç duyurusu yapılmışsa ve açılan dava sonucu mahkeme Mehmet ağanın oğullarını suçlu bulmuşsa, Mehmet ağanın oğullarının aldıkları ceza sonucunda ödemek zorunda kalacağı parayla birlikte vakıfın kasasına daha fazla paranın girme olasılığı oluşacak ve bu durumda oğulların parası azalacaktır. Yani bilge kişinin bu paylaşım yöntemi her durumda adaletsiz olacaktır ve potansiyel olarak vakıf mutlu , oğullar da mutsuz olacağından genel olarak tatmin edici olmayacaktır. Buradan çıkarılacak ders, her bilge denilen kişinin sözü doğrultusunda hareket edilmemesi, aklın ve mantığın kullanılması gerekliliğidir.