Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

bilgininefendisi

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    14
  • Katılım

  • Son Ziyaret

bilgininefendisi tarafından postalanan herşey

  1. skydavar, ergen kardeşimizin linkine paylaşım için teşekkürler haklısın dedim sadece...akabindeki yazılar ayrıca şöyle şöyle örneklerde var diye devam edip devam etmekte ona hitaben değildir, konunun özünden sürekli sapmakta olduğunuzu görüyorum... sebepleri ilahi varlığa dayandırmak kolay geliyor diyorsunuz ama sizede asıl cevap vermeniz gereken kısımları pas geçip konuyu felsefik düzleme taşımak kolay geliyor... stephen hawking hakkında çelişkim yok o iki ayrı cümle birbiriyle ilintili değil düz mantıkla bakılırsa biri artı diğeri eksi yüklü cümledir evet ama içerik olarak çelişki yok, iki boyutlu değil üç boyutlu bakmak lazımki çelişki olmadığı anlaşılabilsin...birinde tanrının olmadığını ispatlamaya çalışıyor dedim diğerinde ise dünyaca ünlü bilim adamı olduğunu ve sizin o teoriye şüphe ile baktığınızı ifade ettim...anlayabilmeniz için şöyle izah edeyim...evet paralel evrenler teorisi vardır ve gerçektir fakat bu teoriyi islam alimleri misal alemi diye adlandırarak yüzyıllar öncesinden bulmuşlardı onların rehberide kuran idi, stephen hawkingin tanrının olmadığını ispatlamak için dayanak seçtiği bu teori tanrının yokluğunu değilde aslında tanrının varlığını işaret etmektedir...kusura bakmayın özel izahata gerek olmadığını ve her cümlemi bu kadar detaylı açıklamaya gerek kalmadan anlaşılacağını zannediyordum...okunurkende içeriği ile ilgilenileceğini zannediyordum... aklım karışık değil ama bana kalırsa ben önceden inanmayan sonradan inanan, siz ise tam tersine önceden inanan sonradan inanmayan birisiniz, yazdıklarınızdan bunu anlıyorum, kuranı okumuşsunuz belliki, inanmayan biri kuranın ayetlerini bu kadar iyi bilemez...ve ben yazdıklarınızın içeriğini dikkate alıyorum, başka yönleri ile boş yere vakit harcamıyorum sizde öyle yapın...felsefe düzlemi beni ilgilendirmiyor... ama madem öyle buyurun kıyısından köşesinde bende felsefik yönden ele alayım, şöyleki; sizin inkar sebebiniz herşeyin bir bilimsel açıklaması vardır demekten ibaret ve bu bilimsel açıklamayı bulduğunuz zaman tanrının olmadığı sonucuna varıyorsunuz...ama bilimsel açıklamasını bulmak tanrının varlığını daha kuvvetle delillendiriyor sizin düşünce sisteminizdeki eksik parçada bu kısımda zaten...akılsız olduğu bilinen cisimlerin akıl gerektiren bir şuurda harikuladelikler sergilemesi nasıl mümkündür bilimsel açıklaması olan her olayda büyük bir akıl gereklidir fakat nasıl oluyorda akıl gerektiren olaylar akılsız cisimler tarafından meydana getiriliyor?..bilimsel açıklamasını bulduğunuz her konu tanrının varlığını haykırıyor fakat siz aksi istikamette ilerliyorsunuz...bilimsel açıklamasını bulduğunuz her konu kuranda mevcut hatta daha fazlası, ama kuranı okumak iki türlüdür, önemli olan derin okuyabilmektir... aristoya gelince kendisi eflatunun talebesidir eflatun ise büyük bir alimdir tek bir tanrının varlığını işaret etmiştir sürekli, hatta onun bir peygamber olduğunu söyleyenler bile vardır...archimedes yada diğerlerinin buldukları kanunlar zaten mevcut olan kanunlardı zaten ayrım burada başlıyor bilimsel kanuna dayalı hiçbirşey büyük bir akıl ve iradeye bağımsız olamaz yani bir yaratıcıya aittir derken siz bilimsel kanunları o ilimin sahibi olan tanrının olmadığına delil olarak görüyosunuz oysa sizin bilimsel açıklama dediğiniz şey tanrıdır...bilimsellik diyorsunuzda hangi bilimsel kanunla açıklanabilir basit bir et parçası olan insan beyninde mevcut olan akıl?..yada benzer bir et parçası olan kalpte mevcut olan duygular...kudret ve iradede var görüldüğü gibi...iradesiz ve kudretsiz salt bilimle açıklanamaz bunlar...iradesiz ve kudretsiz ilim olmaz...bilimsel kanunlar tanrının doğaya koyduğu kurallardır... ayrıca çay bardağı masa sandalye mutfak robotu vs vs bilumum mutfak gereçlerinden bahsetmiştim neden o kısımları yine pas geçtiniz...
  2. o linki yollayan ergen kardeşimiz kendince eğleniyordu bende ona onun lisanıyla bir cevap vermiştim...ciddiye alsaydım bir satırdan fazla yer ayırırdım yazıda...siz o kadar paragraf içinde sadece bir satır bile etmeyen kısımımı dikkate aldınız...herneyse bu o kadarda önemli değil... stephen hawking... stephen hawking bir ateisttir...herşeyin teorisini tamamlamaktaki amacı tanrının varlığını değil bir tanrının olmadığını ispatlamaya çalışmakdır sizin o konudaki yorumunuza göre bu teorinin tamamlanmadığını düşünürsek buradan tanrı yoktur sonucunu çıkarmak pek akıllıca sayılmaz değilmi? kelimelerin anlamlarının eğilip bükülmesi diyorsunuz, ebcet ve cifr ilimlerini biraz araştırın diyeceğim size ama siz onada bi kulp takacaksınızdır yüzyıllara mal olmuş alimlerin bütün çalışmalarını bir kalemde çöpe atacaksınızdır, mesela ben stephen hawkinge ateist olmasına rağmen saygı duyuyorum ve düşüncelerine değer veriyorum...eğer sizin gerçekten ikna olabileceğinizi düşünseydim inanınki size kurandan daha derin daha kesin kanıtlarda getirirdim...o verdiğim hesaplama çok ama çok basit bir örnek idi...hesaplamaları bir kenara bırakalım, şu sorulara yönelelim... masanın üzerinde ince belli bir çay bardağı gördünüz, o bardak oraya kendiliğindenmi geldi o bardağı oraya koyan birinin olmaması size mantıklı geliyormu? o bardak kendiliğindenmi ince belli estetik bir çay bardağı haline geldi? o dört ayaklı masa kendiliğindenmi masa şekline geldi? eğer bu soruların hepsine cevabınız evet ise söylenecek söz kalmamıştır sizin için ama biliyorumki üçünede cevabınız evet değil... o halde o bardağı oraya mutlaka koyan biri olduğuna göre, o bardağı bardak haline getiren bir sanatçı olduğuna göre o masayı masa haline getiren bir marangoz olduğuna göre...bu kadar basit cisimlerin kendiliğinden olduğuna inanmayıp şu alemdeki kusursuz denge ve alem içinde alem insan vücudundaki harikuladeliklerin kendiliğinden olduğuna inanmak nasıl olabilir, o bardağı oraya kim koydu diye bir soru sorupta beni ana rahminde yoktan kim var etti diye sormamak bana tuhaf geliyor... bırakın teknoloji harikası bir cihazı basit bir çay bardağını kimin yaptığını sorgulayıp muhakkak bir sanatçısı olduğunu düşünüyoruz ama ama kainatın ve insanın bir sanatçısı olduğunu düşünmüyoruz...şu kainattaki kusursuz denge ve asıl teknoloji harikası insanın vücudundaki harika işleyiş, etten kemikten ibaret bir canlıdaki harikuladelikler, etten ibaret bir vücutta akıl sahibi olmak görebilmek konuşabilmek duyabilmek vs..vs.. bunlar kendiliğinden olamaz bunları bir idare edici bir irade olmalı ama adı tesadüf olmamalı, aklı olmayan taş toprak olmamalı, ağaç hayvan yıldız gezegen yada tek hücreli çok hücreli olmamalı... ben diyorumki bunlar kendiliğinden olamaz bunları idare eden ve her aklın daha üstünde bir akıl ve irade var, bunları açıklamaya çalışan iki izah var biri kendiliğinden olduğunu iddia eder diğer ise idare eden bir akıl ve irade olduğunu söyler, benim mantıklı bulduğum izah budur, bu illaki bir yaratıcı aramaya şartlanmak değildir bu mantık dahilinde bir düşüncedir... kendiliğinden yada tesadüfen olduğunu iddia etmekten daha mantıklı ve akılcı buluyorum... yada yarasalardaki sonar sistemi ile görüş yeteneği, akreplerdeki bacaklarındaki hassas algılayıcılarla ama bilime dayalı mekanoreseptör dediğimiz sonar sisteminin daha üst düzeyindeki görme özelliği...bunları evrimle izah etmektense o hayvanlara ihtiyaç duyduğu donanımı ne bir fazla ne bir eksik olarak bir yaratıcının verdiğini düşünmek daha mantıklı geliyor...doğadaki canlıların hiçbirinde lüzumsuz yada fazlalık bir donanım sözkonusu değildir...tam bir optimumluk seviyesi mevcuttur...bu ihtiyaçları bilen bir akıl olmalı ama evrim ismini verdikleri dört bir ayağı mesnetsiz kalan bütün uçları açıkta kalmış temelsiz bir düşünce olmamalı... çünkü bir akıl olmadan bu mümkün değildir, eğer mümkündür dersek kendi aklımıza saygımızı kaybederiz yada yok sayarız, zira aklı olmayan bir varlık bana akıl veremez, aklı bir yaratan yok ise nereden geldi bu akıl, bu aklı bana kim verdi, akla sahip olmayan bir kaynaktanmı yani kendisinde olmayan bir özelliği bana verdiğini kabul etmek durumundamı kalacağız bu mantık yönüyle çok tutarsız ve saçma görünüyor... bunlar kesinlikle ama kesinlikle seni ikna etmek amacı ile değil tabiki sadece kendi penceremden bakış açımdır...
  3. skydavar önce siz diye hitap edilmeye liyakat gösterebilmeli insanlar, dikkat edilirse senin dalga geçmeye çalıştığın yazıdan sonra sen diye hitap etmeye başladım...siz diye hitap ediliyor ise insanlar buna layık kalabilmeli... gelelim yine kendinizce dalga geçmeye çalıştığınız müdendislik hesabına, o hesaptaki dört işlemi kastetmemiştim, verilerin elde edilişi ve o verileri matematiksel hesaplamalarda doğru yerlere koyup uygulamayı ve oluşturulan denklemde mantıksal hata olmaksızın uygun şekilde kullanabilmeyi kastetmiştim, mühendislik sadece integral almak değildir...verileri elde etmek ve o verileri kullanabilmekte mühendisliğin konuları arasındadır...o hesaplamaları bir kere daha incelerseniz daha iyi anlarsınız anlayamazsanızda boşverin... metafizik olayları bilime dayanak yapanların bilimadamlığından şüphe duyarım demişsiniz, duyduğunuz bu şüphe dünyaca kabul görmüş nobel ödüllü fizikçi bilim adamı stephen hawkingin kobolt-paralel evrenler teorisini faraziye diye yorumlamanızdan anlaşılıyor... ayrıca metafiziği yok sayamayız metafiziksiz bir bilim insanı robot olarak kabul etmek zorundadır zira insanın muhtevasında yüzlerce metafizik tepkimeler mevcuttur... ikna olup olmamnıza gelince inanın bu konuda sizin için yapılabilecek fazlaca birşey yok, sırf beyaza beyaz dememek için fizik dehası hawkingin teorisini bile hiçe saydınız...çünkü ikna olmak gibi bir düşünceye sahip değilsiniz, zaten sizi ikna etmek için uğraşan kimsede yok, benim inancıma göre herkes kabire yalnız başına ve kendi amel defteri ile girecek...koskoca kainatta kücücük bir nokta hükmündeyiz kimsenin inancı yada inançsızlığı bu devranın sürüp gitmesini engellemiyo nasılsa...burada amaç mümkünse ikna etmek eğer değilsede fikirleri karşılaştırıp karşılıklı faydalanmaktır maksat...faydalanmak, dalga geçmek değil!..
  4. skydavar google aramalarıyla yazıyorsun gibime geliyor... demişsinki Kuramlar ve teorilerle alakalı zaten bir cevabınız yok çürütme babında. Bende zaten çok teknik oldukları ve anlaşılamayacağı için bu konudaki makaleleri buraya taşımadım. ben fizik mühendisiyim sen anlat ben anlarım...ama google aratmalarıyla makaleler bulmak yerine üzerine kendinde yorum ekleyebilmelisin...çok teknik oldukları için anlaşılmaz demişsin eğer bunu derken kendi adına konuşuyor ve kendini kastediyorsan onada saygı duyarım...ayrıca kuramlar ve teorilerle örnekler veren bendim bunları çürütme babında cevap bulacak olanda sen idin... senin söylediğin bir tek şey var oda kurandan öncede bilgi ve bulgular vardı demek, bu cümleyi sürekli tekrarlayarak ve sunulan verilere bilimsel cevaplar yerine alıntı makalelerle cevaplar getirip sonunada bir cümlelik yazı ekleyerek tez çürütülürmü bilemem...bu şekilde olunca acaba kendine ait fikirleri yokta ezberden cevaplarmı veriyo diye düşünülüyor... ayrıca sana mühendislik düzeyinde matematiksel hesap gösteriyoruz sen ayetleri eğip bükmek diyorsun... kuramlara hakim olan bilim adamları anlıyor ve inanıyor yaratıcıya... ben inanmayan biri idim ve inandım...inandığım hiçbirşeyi kimseyle tartışmam...sadece fikir mübadelesinde bulunurum...sunulan kanıtlara hiçte bile diyerek lise düzeyinde hiçte bilecilik yöntemiyle tartışma zaten olmaz... kuramlarla ilgili makaleleri buraya taşımadım diyorsun...taşımadım?...taşımak...yani alıntı yapmak...alıntı haricinde ekleyebileceğimiz yorum veya analizlerimiz olmadıkça o kuramları ezberden okuyoruz demektir... dediğim gibi isteyen istediğine inanır...fikir alış verişi yapıldı ikna olan oldu olmayan olmadı, mutlak ikna sözkonusu değildir demiştik öncesinde zaten...
  5. skydavar demişki; Bende ,,kuran mucizesi diye sunulan bir çok şeyi ,kurandan yüzyıllar öncesinden söyleyen kaynakları nasıl olur da bilmediğinizi hayretler içinde izliyorum. bende skydavarın bu sözüne karşılık diyorumki, kurandan yüzyıllar öncesinde söylenmesi neyi kanıtlarki, burada önemli olan kuranın bu gerçeklerden bütün detayları ile eksiksiz ve doğru bir bilgi ile haber vermesidir...nasıl oluyorda bu kitapta yazılanlar yüzyıllar öncesindeki bilgileri ve yüzyıllar sonrasındaki bilgileri eksiksiz ve tamamen doğru bir şekilde detaylıca haber verebiliyor...önemli olan budur...mesela kuran nasıl oluyorda karadelik oluşumlarından bahsedebiliyor astronomi ilminin faraziyelerden ibaret olduğu 1500 yıl öncesi devirlerde... ve skydavar demişki; Dünya’nın 365(,25) günde Güneş etrafında döndüğü zaten Kuran’dan yüzyıllar önce de biliniyordu. Yunan Astronomu Meton milattan önce 432 yılında (yani Kuran’dan 1.000 yıl önce) Dünya’nın 365,25 günde Güneş etrafında döndüğünü hesaplamıştı. bende skydavarın bu sözüne karşılık diyorumki; benim paylaştığım konu bu değildi, orada ışık hızının kuran ile hesaplanmasının formülü mevcut idi...ışık hızı 17 nci yüzyılda keşfedildi, ama kuran 7 nci yüzyılda indirildi...arada on asırlık bir zaman dilimi var!.. kaldıki metonun dünyanın dönüş süresini 365 gün olarak hesaplamış olması kuranın doğruluğunun aksini ispatlayamaz bilakis kuranın doğru ve eksiksiz bir bilgiiçeren kitap olduğunu bir kere daha doğrular...her devirde insanlık bazı bilgilere ulaştı fakat kuranın özelliği bu bilgileri geçmiş zamandada olsa gelecek zamandada olsa doğru ve eksiksizce haber vermesidir... ayrıca yedi kat gök inancı yada meton un keşiflerinden bahsetmişsin, kuran o dönemde indirilmediği için kuranda değilde incilde yada tevratta yazıyordu...kuranda ise zaten kuranın kendisinden önceki kitapları ve dinleri tamamlayıcı olarak indirildiğinden bahsedilmekte, yani kuran incil ve tevrat aslında tek bir yaratcıya işaret ediyorlar...aynı yaratıcıya işaret ediyorlar... ama ben sizin neyi savunduğunuzu henüz anlayabilmiş değilim...siz tanrının olmadığınımı savunuyprsunuz yoksa hristiyanlık dininimi savunuyorsunuz...eğer hristiyanlık dinini savunmaya çalışıyorsanız diyecek sözüm yok çünkü o konu bu başlığın konusu değil... bunların haricinde kuramlarla ve teorilerle ilgili diğer kısımlara tekrar değinmeye gerek yok, seninde söylediğin gibi o konulardaki konuşmalar kısırdöngüye dönüşür sonu gelmez... saygılar...
  6. haklısın ve bunun gibi nice örnekler mevcut...teşekkürler link için... batılıların ilimde ve teknolojide bizi geçmesi bize ait olan keşif bilgi ve bulguları bizden çalıp bize kendi icatlarıymış gibi göstermelerinden ibaret, halende bu devam etmekte, şuan avrupanın oturtulduğu teknoloji zemininin hammaddesi doğudan ithaldir...düşünce ve fikir dünyasına bilim ve teknoloji dünyasına yenilikler kazandıran filozof ve bilim adamları temel eğitimini doğudan aldılar...bu temel eğitimin el kitabı ise kurandır... mesela nostradamus kitabını yazarken muhyiddin arabinin kitaplarından alıntılar yaptı ve ünlü kahin sıfatını kazandı... yada einstein tanrının varlığını işaret ederek şöyle dedi; "evrende kuantum fiziğini benden başka bilen ve anlayan biri daha var" piri reisin uydudan çekilmişçesine çizdiği dünya haritasıda bir başka örnektir... ve nasa bile uzay araştırmaları yaparken kurandan faydalanıyor... yok yok!..ben inanıyorum!..eğerki dünya eksenindeki bir mikronluk sapmanın dünyayı felakete sürükleyeceğini matematiksel hesapları ile görmeseydim, eğer yağmurun oluşumunun bilimsel olarak nasıl gerçekleştiğini araştırıp gördükten sonra aslında yağmurun kimyasal bir olay sonucu yakıcı bir asit olarak değilde su olarak indiğini görmeseydim eğer kuranda vakıa suresi 70 nci ayette "Dileseydik onu (yağmuru) tuzlu, acı bir su hâline getirirdik, hâlâ mı şükretmezsiniz" ayetini okumasaydım... kainatta var olan ve mikro hesaplamalarla işleyen en ufak bir sapmada yerle bir olacak olan bir düzeni görmeseydim ve o düzeni oluşturan canlı yada cansız aklı olmayan varlıkların bu düzeni kendi kendilerine yapabileceğine inansaydım, toprağa atılan bir çekirdekten kocaman bir ağacın meydana gelmesi bana inanılmaz bir olay olarak değilde sıradan bir doğa olayı gibi gelseydi işte o zaman bende inanmazdım...
  7. kuran tesadüflere yer vermemek için 19 rakamı mucizesi ile karşımızda...yada kehf suresinin 10 uncu ayetinde 300 yıl kadar uykuya dalan insanlardan ve o insanların boyut değiştirdiğinden bahsedilmekte...yani kuran isimli kitapta çelişki zannettiğim her konuyu ele alıp araştırdım ve işte bir çelişki buldum diye her heyecanlandığımda hüsrana uğradım...ve daha acılklı olan ise ya einsteinin ya newtonun yada archimedesin kuramları ile kuranda çelişki zannedip sevindiğim konuların örtüştüğünü ve izaha kavuştuğunu gördüm...kuranın bilim adamlarının yeni keşfettiğini sandığı kanunları binlerce yıl öncesinden haber verdiğini hayretler içinde gördüm...donanımsız ve araştırma yapmadan inanmıyorum yada inanıyorum dememek gerek...öncelikle sorgulamak ve araştırmak gerek, araştırmadan sorgulamadan hatalıdır demek bilimsellik ilkeleri ile bağdaşmayan gayrı ciddi yaklaşımlardır kesinlikle... zamanın sıfır olduğu zamansız boyut sebebi ile yaratıcının yaratıcısı olmaz...yaratıcının yaratıcısını aramak ise sonuçta yine bir yaratıcı aramak değilmi?.. ayrıca kainatta mantık gereğide sadece ilk yaratıcının yaratıcısı olmaması gerekir öyle değilmi, herşeyin bir ilk yaratıcı olması ve bir istisna ile sadece ilk yaratıcının yaratıcısı olmaması mantığa aykırımı...öyle olması gerekmezmi mantıksal matematiksel ve felsefik olarakta... ve herşeyin ötesinde bütün zamanların öncesinde ve ötesinde bir ilk yaratıcı olması ve hiçbirşey yok iken var olan bir yaratıcı olmasıda gerekmekte, hiçbirşey yok iken kendisi var olan bir irade olmalı, ancak ve sadece onun yaratıcısı olamaz...işte bu izahsız gibi görünen tanımları zamansız boyut ile açıklamakta kanıtları ile kuran isimli kitap...ve yine matematiksel ve mantıksal olarak ancak ve ancak sıfır zaman hız boyutunda sonsuzluk kavramından söz etmek mümkündür... aslında senin sorduğun bu soru bile yaratıcının sonsuz herşeyin ötesinde ve herşeyi kuşatıcı olduğunu kanıtlıyor ve işaret ediyor sen farkında olmasanda...
  8. skydavar; kuran bunu nasıl izah ediyor hiç araştırdınmı, ben ezberden söz söylemedim, araştırdım ve bir çelişki göremedim hatta bugünkü modern biliminde çok çok ötesinde üst düzeyde verilere rastladım... şöyle başlayalım; evreni ve alemleri iç içe geçmiş daireler yada halkalar olarak düşünelim ve her bir daireyide farklı bir boyut olarak düşünelim... her boyutun bir zaman birimi ve her boyutta işleyen zamanın birde hızı vardır... bizim boyutumuzda zamanın akış hızı ışık hızına eşittir ve bir üst boyuta geçebilmek için ışık hızını aşmamız gerekir... ışık hızını aşan bir cisim uzay zaman perdesine tıpkı gerili bir çarşafa baskı uygular gibi baskı yapar çünkü ışık hızını geçerek aynı zamanda zamanın hızını geçmekte ve bu boyutun kapısını delmek suretiyle bir üst boyuta geçmektedir... ve bir üst boyutta bir gün bizim boyutumuzda bin yıla tekabül etmekte, zamanın akış hızı her üst boyutta değişmekte ve dıştaki halka içteki halkayı kuşatmakta...bizim zamanımız ile bin yıllık bir süre o boyutta bir güne tekabül etmekte...zamanın durduğu zamansız bir boyut varki orada zaman akmamakta bütün zamanları kuşatmakta, zamanın hızı sıfıra eşittir...işte o boyut varlığın boyutudur, o boyutta zamanın öncesi ve sonrası sorgulanamaz çünkü zaman kavramı söz konusu değildir...işte yaratıcının mekandan ve zamandan münezzeh olmasıda bu şekilde izah edilir kuranda...ve kuran isimli kitapta hiçbir çelişki karmaşıklık ve çarpıklık görememekle birlikte modern bilime birçok konuda ışık tuttuğunada şahitlik ederim... ve ayrıca bir alıntı ile örnek vermek gerekirse; Kuran'da Işık Hızı Mısır'lı bir fizikçi Kuran'dan ışık hızını hesaplamış. Kısaca şöyle: Secde Suresi 5. ayet : Gökten yere kadar bütün işleri Allah yürütür . Sonra bu işler, süresi sizin hesabınızla bin yıl olan bir günde ona yükselir. Burada hesap edilen kısım "sizin hesabınızla bin yıl olan bir günde" ayeti. Denilebilir ki bin yılık bir yol bir günde alınıyor. 1000 yılda ayın aldığı yol = bir hız ( c olsun ) x bir gün Neden ayın aldığı yol? Çünkü, başka bir ayette: Yunus Suresi 5. ayet: O, güneşi bir ışık ( kaynağı ), ayı da ( geceleyin ) bir aydınlık ( kaynağı ) kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona menziller takdir edendir. Allah bunları ( boş yere değil ) ancak gerçek ile ( hikmeti gereğince ) yaratmıştır. O, ayetlerini bilen bir topluma ayrı ayrı açıklamaktadır. Ayın 1 saate katettiği mesafe yaklaşık 3000 km olduğuna göre; c = ( 1000yıl x 12ay x 30gün x 24saat x 3000km ) / ( 24saat * 60 dak.*60 san.) yani; c = 300.000 km/saniye Tabii, 'ışık hızı öyle tam bir rakam değil ki' diyenler çıkabilir. Ama; * 299. 792,4574 km/san. Amerikalıların ölçtüğü rakam. * 299.792,4590 km/san. İngilizlerin ölçtüğü rakam. * 299.792,5 km/san. Kuran'dan hesaplanan rakam. Üstteki yuvarlak bir hesap, fakat yuvarlak haliyle bile aslında bir mucize. Zaten bir yıl tam 360 gün olmadığı gibi, bir gün de tam 24 saat değil. Ayrıca, hesap ta Hicri Takvime göre yapılmış, üstte Yunus Suresi'nde işaret edildiği gibi. ...
  9. gecekuşu; öncelikle şunu belirtmeliyim tesadüf kelimesi üzerinden yaratıcının varlığını işaret etmedim...doğal seçilim ve olasılık kavramlarından söz etmişsiniz ve bu iki kavrama dayalı olarakta tesadüf kelimesine yer olmadığını ifade etmişsiniz, ki bu bahsedilen kavramlar stephen hawkingin paralel evrenler teorisini çağrıştırıyor fakat bunuda islam alimleri yüzyıllar öncesinden berzah alemi yada misal alemi adı altında zaten haber vermişler... peki sizin evrim kuramını çarpıttığını söylediğiniz tesadüf kelimesinin açtığı boşluğu doldurmak üzere ikame edeceğiniz bir izahınız varmıdır, bunun terminolojik karşılığı tesadüf değil ise nedir? , zira tesadüf kelimesi ile açıklanamaz denilmiş fakat bu kelime yerine evrim kuramı ikame edilmiş, peki evrim kuramı içerisinde bir açıklama yada izah mevcutmudur... ilk hareketin kaynağı ve tek hücrelilerden ilk var olan canlı yada maddenin varlığının kaynağı nedir?..bununda muhakkak bilimsel bir açıklaması olmalı...evrim ilk var oluşu sadece tek hücrelilerden bahsederekmi açıklıyor, zamansal boyutta big bang ve cambrian explosion öncesini yoksayıyor yada görmezdenmi geliyor, eğer görmezden geliyorsa kuantum teorisiyle çelişkiye düşüyor demektir, bilimsel yaklaşımı böylemidir evrimin?!. ayrıca madem yüzeysel kalındığını düşünüyorsunuz dahada derinleşmeye başlayabiliriz isterseniz...benim yüzeysel ele almamın sebebi mutlak kanıt ve mutlak bir ikna gerekli olmadığından idi...ayrıca sizin sadece felsefilikten ibaret cümle kalıplarınıza karşı bende biraz yüzeysel olmalıyım çünkü sizin kulvarınız anladığım kadarıyla felsefik düşünce düzleminin dışına çıkmamakta ısrarcı...felsefi fikir mübadelelerinde ise sizde bilirsinizki sadece kavramlardan bahsedilir derinliklerine inilmez... ama şöyle bir başlangıç yapabiliriz, "enerjinin korunumu kanunu" derki enerji yok edilemez, buna göre yok edilemez denildiğine göre bir varlık söz konusu ve bu enerjinin ilk hareketi var yada bir var oluş hikayesi olmalı...buradan başlayarak tek hücrelilerin o tek hücrelilere verilen ilk enerjinin ve o sözü edilen enerjinin var oluşunun evrimini bir evrimci olarak izahlayabilirmisiniz... yüzeysellikten bahsediyorsunuz fakat evrim kuramının yüzeysel olarak sadece isminden bahsetmekle aslında evrim kuramına hakim olmayıp sadece ezberden bir kelime kalıbı olarak kanıt gibi sunuyormuşsunuz gibi algılanmakta, tarafınızdan kanıt olarak kullanılmakta fakat içeriği ve kuralları dahilinde bir açıklama görülememekte...içerikleri ve kuralları dahilinde izahlar getirirseniz bizlerde aydınlanabiliriz yada evrim kuramı hakkında fikir sahibi olabiliriz, eğer felsefik boyuttan içeriksel boyutlara sıçrama yapmak isterseniz tabiki...zira evrim kuramını kendi adıma söylemeliyimki sadece ismi ile ve birkaç genel kuralı ile bilirim... ayrıca "yaratıcının yokluğunu ispatla" sorusunu o kadar sorun edinmeyin, maksat varlığı yada yokluğu ispat etmek değil, herhangi bir taraf diğer tarafı ikna etme zorunluluğunda değil, mutlak bir ikna sözkonusu olmamakla birlikte o soruyu sorma sebebim konu başlığı ile alaklı idi...bu başlığı açmak bir tez ortaya atmak anlamına geldiğinden bu tezi ispatlamakla mükellef olan tarafında tez sahipleri olması gerektiğindendir...kaldıki bu konu çerçevesinde ortaya atılan bütün teoriler ve bilimsel gerçekler kuran isimli kitapta karşılık ve izah bulmakta... eğer biri tanrı yoktur derse o halde bu sözünüze insanları ikna etmek için somut ve bilimsel deliller olmalı, ezberden izahsız kalan temelsiz düşüncelerde bilimsellik sıfatına layık görülmez, bilimsel bir kategoride değerlendirilmez eğer çelişki ve tutarsızlık söz konusu ise... dinde zorlama yoktur, ispat kanıt ve mutlak ikna şart değildir...saygılar...
  10. iddia sahibinin çürütülmesi gereken bir tezi var ama sorgulanan kesite verilen bir cevap, getirilen çelişkisiz ilmi ve mantıklı bir izah var, o halde bu tez henüz çürütlememiştir...önemli olan iddia sahibinin tezini çürütebilmektir fakat görüldüğü üzere iddia sahibinin yani sizlerin deyimiyle tanrının kendi tezine getirdiği izahtır bu...ve henüz çürütülememiş bir tez niteliğini bu cevaplar doğrultusunda muhafaza etmektedir...
  11. paylaştığın linkte ise eğer varsa bir yaratıcının akılla ihata edilemeyeceği anlatılmak isteniyor, ayrıca tanrıya (siz tanrı diyorsunuz ben başka bir isimle isimlendiriyorum yada tanımlıyorum, mesela bir irade diyorum) atfedilen çelişkilerden bahsedilmekte fakat o çelişkilerin herbirinin birer cevabı var, ben bu cevapları verebildim kendime...ayrıca tanımlanmamış bir tanrıdan bahsedilmiş ama iddia sahibi kendisini zaten tanımlamış kuran isimli bir kitapta...eğer o kitabı incelemediyseniz iddia sahibinin iddianamesini okumamış olursunuzki buda sizin ciddiyetsiz önyargılı bir yaklaşımda olduğunuzu ifade eder...ben iddia sahibinin kendini tanımlamalarını inceledim okudum, çelişki zannedilen sorularada cevap bulabilme imkanım oldu...ve kendisini esma-ul hüsna ismini verdiği sıfatlar ile tanımlamakta bu isimlerin manasınıda araştırmak lazım... mesela madem bir tanrı var ve tanrı kusursuz o halde neden somalide kuraklık oluyor diyenler var...bu sorunun cevabı iddia sahibinin kendini tanımlamasına göre şöyle izah edilmekte... derki; yeryüzünde kendisine bir halife olarak seni yarattım, sana benim özelliklerimden verdim, çünkü insanı kendi ruhundan var ettiğini söylemekte...bakalım ne kadar temsil edebileceksin beni...yeryüzünde halife sensin o halde o kuraklığı gördüğün halde neden ona yardım etmedin, neden kapitalistçe sömürüldü onlar, neden kapitalist sömürü düzenine seyirci kaldın, ki kuran isimli kitapta zenginin fakire yardım etmesi gerektiği öğütleniyor...eğer bu öğüt tutulsaydı somaliye bir damla yağmur düşmese bile orada kimse aç kalmaz idi...yani iddia sahibi halife olarak insanı yeryüzüne temsilci kıldığını kendi özellikleri ile donattığını ve o yeryüzünde yaşaması için kuran isimli bir kılavuzda indirdiğini söylüyor...halifeliğimiz test edilecekse o testte kısmen kendi halimize bırakıldığımızdan bahsediliyor ve somalideki kuraklık insanlık sınavımızdır, somalideki aç kalanlara gelince onların aç kalmasına karşılık o zor koşullarda ibaddet etmeleri halinde rahat koşullarda ibadet edenlerden daha fazla mükafat görecekleri ve bu sayede bir adalet dengesi oluşturulacağından bahsediliyor...madem temsilci insandır ve ne kadar temsil edebileceği denenmektedir o halde buraya kadar mantıksız bir kısım yoktur, bu izah isteyenlere mantık dışı olmayan bir izah kesitidir, ki kuran isimli kitapta öğütlenen birçok kısım bugün insanlığın kanayan yaralarına merhem niteliğindedir, zenginlerin fakirlere yardım etmesi gibi...bu sadece basit bir misaldir, ikna edici bir cevap bulabilmem açısından...ve madem tanrı herşeyi biliyor o halde bizim varlığımızın ne anlamı var derler...tanrı herşeyi biliyor fakat herşeyi bilmesi onun el-alim(herşeyi bilen) sıfatı ile çelişmemsi için gerekli bir durumdur...herşeyi bilmesinde bir sakınca yok, çünkü o bütün zamanları ihata etmiştir ki buda el-vasi (herşeyi kuşatan) sıfatıyla çelişmemesi içindir...evet herşeyi bilmesinde bir sakınca yok...benim irademe bir müdahale söz konusu değil sonuçta... evet kesinlikle inanmamak üzere yola çıktığımda herşeye kesin ve net izahlar aramam sebebiyle cevapsız birçok soruma cevap buldum...aslında inanmamak üzere yola çıktım demekte yanlış, inanmamak üzere değil sorgulaya sorgulaya ilerlemeye çalıştım desek daha yerinde olacaktır...ilk başlarda inanmamak tarafında inat ettim fakat parçalar bir araya geldikçe inanmamak değilde cevabını bulduğum her sorunun üzerine bir çentik atmaya başladığımı farkettim...demek isterimki inanmayanlarda inanmamak üzere yola çıkıp sorguladıklarında araştırmak ve öğrenmek için iddia sahibinin iddianamesini okuyup araştırmalılar...benden önceki faraziye sahiplerinin fikirlerine körkrüne alkış tutmak bana göre değil...ben ne necip fazıldan örnekler peşinde koştum nede nietzsche nin fikirlerini kendi fikirlerim yerine koydum...esas kaynağı inceledim...henüz kesinbir sonuca ulaştığımda söylenemez....ulaştığım kesin bir sonuç vardı onuda paylaştım ve yine tekrarlıyorum, inanmamak inanmaktan daha zor...
  12. ve sorumun cevabı sözü edilen "nebula" tanımlamasıda değildir, bu yetersizdir, akıl dışına ve bilimsellik dışına çıkılmasın deniyor ama cevaplanamayan sorular akıl dışı "tesadüf" gibi kelimelerler yada "tek hücreliler" kelimesi ile açıklanmaya çalışılıyor...ben ilk var olan maddenin ve zamanın başlangıcının ötesini merak ediyorum, ki sanıyom bunun cevabını kimse bilmiyor zaten bu sır perdesi aralansa ya herkes inanır yada herkes inanmazdı...herkes aynı şeye inanırdı çünkü akıl ve bilim yolu ile herşey açıklığa ve izaha kavuşturulmuş olurdu...izah edilmesi gereken birşey kalmazdı cevaplanması gereken hiçbir soruda kalmazdı...
  13. şöyle ki; benim sözümün özü ve içeriği ilk cümlemde saklı idi, "bana ilk hareketin kaynağını yada hayatın kaynağını "tesadüf" kelimesi haricinde makul bir şekilde izah edebilen olursa bende inanmayacağım" demiştim...bu kısımı nedense görmezden gelip teferruat kısımlarıyla ilgilenmişsin ve hilekar olduğumdan bahsetmişsin...ayrıca bir yaratıcı tanımlaması istemişsin buyur sana bir yaratıcı tanımlaması "hayata ve cisimlere ilk hareketi veren bir güç ve onları tesadüflerle açıklanamayacak derecede akıl almaz muhteşemlikte yönlendiren bir irade var" diyorum...ilk cümlem buydu...ilk hareketin ve hayatın kaynağı...ben sorguladım akla gelebilecek her soruyu ve hepsine bir cevap buldum kendimce ama ilk hareketi kim verdi sorusunu aşamadım, ilk hareket için "big bang" ve "cambrian" kelimelerinden söz ederler fakat bu patlamalar içinde bir ilk hareket gerekli nedense sadece patlamadan bahsederler ama patlama öncesinden ve mutlaka bir patlatıcı olmalı sorusundan bahsetmezler..."big bang" ve "cambrian explosion" öncesi izah edilmeli, benim cevapsız kalan sorum bu... eğer bende yazı içersinde zaman zaman sert yada kırıcı olduysam şimdiden özür dilerim...ama tartışmada maksat kişilerin birbirlerinin fikirlerinden faydalanmasıdır birbirlerini yıpratmamaları değildir ve eğer mümkünse ikna olmalarıdır, ikna mümkün değilsede tartışma karşılıklı taarruz değildir ve birinci kural karşı tarafa saygı göstermektir... saygılar...
  14. eğer birgün birisi bana kendiliğinden hareket eden cisimlerin ve canlıların hareket kaynağını açıklayabilirse yaratıcı olmadığına inanacağım, zira inanmamak inanmaktan çok daha zor...mesela bir otomobilin nasıl hareket ettiğini biliriz ama sözkonusu mekanik cihazlar yada makinalar değildir, ben uçan kuştan bahsediyorum, koşan hareket eden bir kediden bahsediyorum yada benzeri aklınıza gelebilecek bütün örnekleri teker teker ele alabilirsiniz...bu canlılar kendiliğinden hareket ediyor olamaz...bu hareketin bir kaynağı ve bütün hareketlerin evvelinde bir ilk hareket vereni olmalı...bu ilk hareketin kaynağını bana "tesadüf" kelimesi haricinde açıklayabilen olursa ben yaratıcının varlığına inanmayacağım... aslında bir yaratıcının varlığınımı yoksa yaratıcının olmadığınımı ispat etmek daha zor diye düşündüğüm zaman her defasında yokluğu ispat etmenin daha zor olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalıyorum...çünkü cevaplanması gereken ve cevapsız kalan sorular çok daha fazla oluyor...inanmamak için uğraştığım zaman yaratıcının olmadığını kanıtlayamıyorum kendime... böyle bir konuda inananlar kendi pencerelerinden bakıyorlar ve karşısındakinin inanmayan biri olduğunu unutuyorlar, böylesi birine alışılageldik türden kalıplaşmış cevaplar vermek kendi ellerindeki kartları zayıflatır...inanmayanların elleri dahada zayıf, onlar ise bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda kalıplaşmış argümanlarla boy göstermekte sürekli...bu sebeple derimki inanmak için bir elin parmakları kadar cevaplanması gereken soruyu aşmak yeterli iken inanmamaya kalktığımız zaman gökteki yıldızlardan daha fazla soru beliriveriyor karşımızda...ben böylesi bir konu ile karşıma gelen birine yaratıcının varlığını kanıtlamak yerine sen bana onun olmadığını kanıtlamaya çalış, eğer başarabilirsen bende inanmayayım derim...çünkü bunu kanıtlamak diğerinden kat be kat daha güç... bana gelince, ben inanmamaya çalışmış ama bunun çok daha zor olduğunu görmüş biriyim...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.