
Taner Bayram
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
1.352 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
15
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
Taner Bayram tarafından postalanan herşey
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Taner Bayram şurada cevap verdi: cozunurluk başlık Politika Bilimi
********** Baksana yazilan her 10 yorumdan 9'u kurt sorunu diyor. Ne yani sagirlarin kullandigi isaret diliyle mi izah edelim? Lutfen bizlere Irkci deyip hakaret etme. Ne dedigini bilmiyorsun sen! Bal gibi de var, dag gibi de var, helva gibi de var. Sen istedigin kadar yok de! Pes dogrusu!- 1.760 cevap
-
- Kürt Sorunu
- Türkiye
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Taner Bayram şurada cevap verdi: cozunurluk başlık Politika Bilimi
Hava ve zemin yeni siyasete elverişli! Bugün hava zemin koşulları yeni siyasete son derece müsait. AKP de bu havadan ve zeminden yararlanıyor. Şimdi aynı koşullardan, Türklerle Kürtlerin birlikte siyaset yapması gerektiğine inanan, özgürlük, adalet ve eşitliği etnik politikalara değil insanlığın kurallarına dayandıran siyasetçiler ve aydınlar da yararlanmalı... Ece Temelkuran FOTOĞRAFLAR / Yurttaş Tümer Kürt siyaseti yol ayırımda - MECLİS Mİ, PKK MI? - 5 Bugün, giderek daha fazla, Kürt siyaseti içinden gelip bu siyaset içindeki hiyerarşi ilişkilerini feodal-militarist kültürü, fiziksel ve psikolojik şiddeti yöntem olarak kullanan tavrı eleştirenler çoğalıyor. Yeni dil, yeni bakış açısı Kürt ve Türk aydınlarının bir araya gelip yaptıkları onlarca toplantıdan sonra siyasetin ve Kürt meselesinin gündem maddelerinden biri haline geldi. Ne ki geçtiğimiz yıl Barış Konferansı ile insan içine çıkarılan bu çalışmaların sonuçları tam yeni bir açılım yaratmayı sağlayacakken arkadaşımız, gazeteci Hrant Dink öldürüldü. Her seferinde nasıl on ikiden vuruyorlar bilmiyorum, ama Türkiye o günden itibaren bambaşka bir sürece girdi. Bu süreç, düşünen, konuşan insanların belini öyle bir büktü ki ne konuşmak ne düşünmek mümkün olamadı. O sürecin sonunda bugün artık Kürt meselesiyle ilgili konuşurken "tanklı toplu" söz söylememek, Kürtlerle ilgili cümle kuranı "terörist" ilan etmemek, haber bültenlerinde "Allahallahallah!" dememek ve hatta Kurban Bayramı'nda DTP'lilerle bayramlaşmak bile gayri meşru ilan edildi! Lanetlemek ve eleştirmek Oysa bu tavrın yaptığı tek şey legal ve meşru siyaset zeminini tedirgin etmek, Kürt siyasetinde ılımlı söz söylerken yalnız kalanları daha da yalnızlaştırmak. "PKK mı Meclis mi?" diye sorarken dikkatli olmak gerekiyor. Şunu hiç unutmamak gerekiyor: Kürtler içinde bu hareketi eleştirenlerin büyük bir çoğunluğu nihayetinde Kürt siyasetine son otuz yıldır egemen olan bir gelenek içinde politize oldu. Şimdi dönüp bu hareketin militarist yapısını eleştirirken ya da yeni bir siyaset geleneği yaratmaya çalışırken onları yalnız bırakmak yerine seslerini duyuracakları alanları açmak en doğrusu. Bu yüzden "PKK mı Meclis mi?" sorusunu sorarken aradığımız cevap PKK'yı lanetletmekten öte Kürt siyasetinin içindeki hiyerarşik yapıları eleştirebilmek cesareti, yeni bir gelenek yaratma niyeti ve çabası olmalı. Bu çaba ve cesaret için de yeni bir siyaset gerekiyor. Bugün hava ve zemin koşulları yeni siyasete son derece müsait. AKP'nin bu yazısı dizisi boyunca kabaca anlatabildiğim aslında son derece ayrıntılı ve ince siyaseti de bu hava ve zemin koşullarından yararlanıyor. Şimdi aynı koşullardan, Türklerle Kürtlerin birlikte siyaset yapması gerektiğine inanan, özgürlük, adalet ve eşitliği etnik politikalara değil insanlığın kurallarına dayandıran siyasetçiler ve aydınlar da yararlanmalı. Güneydoğu'daki moral ve siyasi dağınıklık bir bakıma melankolik ama diğer yandan yeni bir Kürt siyaseti için alanlar açılıyor. Bu yeni siyaset alanını tehdit eden baskılar var elbette. Dağdan gelen "İhanet eden haindir" baskısı ve bunun sivil Kürt siyasetine sızma çabası bir yandan bastırıyor; Meclis'teki Kürt siyasetçilerin diğer partiler ve medya tarafından yalnızlaştırılması bir yandan. DTP'lilerin burnuna her seferinde aynı soru dayanıyor: "PKK'yı kınamayacak mısınız?" Elbette sözle siyaset yapacağını beyan etmiş hiçbir siyasi yapının şiddetle ilişkisi olmamalı. Diğer yandan DTP'liler ve genel olarak legal siyasete meyletmiş olan diğer Kürt siyasetçileri henüz meşru siyaset içinde kullanılacak yeni politik söylemlerini yeterince olgunlaştıracak, bunu gösterecek zaman ve imkân bulamadılar. Kapatma davası, medyadaki savaş kasırgası, televizyonlarda "Bakalım bugün teröristler ne demiş..." benzeri anonslarla sunulmaları da cabası... Ama elbette en korkunç baskı hakikat korkusundan geliyor. Diyarbakırlı bir genç şöyle söylemişti: "Bu savaş bize ne kazandırdı? Belki bir tek Kürtlerin kuyruğu olmadığını öğrendiler." 'Kürtlerin kuyruğu' Bazılarımıza komik gelebilir ama bugün Türkiye'de hala Kürtlerin kuyruklu olduğunu düşünenler bile var. Hakikaten var, şahsen biliyorum. Bu bize "cahillik" gibi geliyor ve bizi güldürüyor olabilir ama meseleyi "Kürtlerin kuyruğu yokmuş" bilgisiyle sınırlı tutmak isteyenler, bu konuda yazılmasını, konuşulmasını sindiremeyenler pek o kadar komik gelmiyor niyeyse. Kürtler ve Kürt siyasetiyle ilgili "sınırlı bilgi" sahibi olmamız gerekiyor, "sınırlı düşünmemiz" gerekiyor. Üstelik bu tek bir yerden gelen bir baskı değil, ikili bir basınç uygulanıyor. Bu yazı dizisi boyunca mesela, bir çok kesimin canı yandı. Nereden biliyorum? Gelen tepkilerden. Fakat canı yananların iki tarafın da keskin milliyetçileri olduğunu görüyorum. Onlar birbirlerine karşı gibi görünseler de aslında aynı dili konuşup hep aynı hesapta anlaşıyorlar. Biri olmayınca diğeri olmuyor aslında ve birbirlerini kaybetmekten öyle çok korkuyorlar ki... Onların korkusu koltukları, köşeleri kaybetmek olabilir. Ama bu ülkeyi kaybetmek, bu ülkenin kurduğu hayalleri kaybetmek ise mesele, buralardan, bu damarlardan konuşmak, hiç durmadan konuşup hiç durmadan düşünmek mecburiyetindeyiz. Hiçbir yerdeki Kürtler... "Hiçbir yerde olmamak gibi." Mezopotamya'nın tanrıları doğuran karnında bombaların bulutları dolaşırken, haber bültenleri insansızlaştırılmış dağları top atışlarıyla döverken Nilgün böyle diyor Mardin'de. Taş evli sokaklardan yürürken, kurdukları Kadın Merkezi'nde satılan tarçınlı, naneli, kekikli sabunlara dokunurken merkezin kurucularından Nilgün Yıldırım, "İki ezber arasında sıkışmak hiçbir yerde olmamak gibi" diyor. Batı'da ve Doğu'da ezberlerin giderek daha sertleştiğini ve "ortadan" konuşan insanların kendilerine uzun zamandır konuşacak yer bulamadıklarını anlatıyor Nilgün: "Batı'da Teröre Lanet Mitingleri yapıldı. Biz de şiddete karşıyız ama büyük şehirlerde insanlar meşaleler yakıp Kürtlerin oturdukları mahallelerde beklediler sabaha kadar, dışarı çıkmaları için. Doğu'da da şiddet karşıtı cümleler kurmak ayıplandı. Eskiden Nusaybin'deki akrabalarımla şiddet hakkında konuşabilirdim, şiddet eleştirisi yapabilirdim. Ama şimdi konuşturmuyorlar. Diyorlar ki 'Bütün haberlerde bize küfrediyorlar'. Tam bu noktada yersiz yurtsuz hissediyorsun işte. Ne orada ne burada." Kadın Merkezi'nin diğer kurucusu Hülya Aydın tam da bu yüzden Kürtlerin siyaset yaparken "azınlık" hissinden çıkmaları için kendilerine ezberlerini bozacak insanlar katmaları gerektiğini düşünüyor. Nilgün ekliyor: "Siyasetin içinde bu ezberi bozmak isteyenler var, ama yalnızlaştırılmaktan o kadar korkuyorlar ki susuyorlar." Mardin'de kadınlara yardım etmek için çalışan iki genç kadın Hülya ve Nilgün. İkisi de Batı'da eğitim görüp şehirlerine geri dönmüşler. Kadınlara insan haklarını anlatmak için 14 haftalık çalışmalar yapmışlar tam 1000 kadınla. Şimdiye kadar çoğu namus cinayeti olmak üzere 730 şiddet başvurusu almışlar, bütün bu olayların çözülmesini sağlamışlar. 22 kadını sığınma evlerine yerleştirmişler. Hiç yoktan konuşmuyorlar yani. Hayatın tam içinden söylüyorlar söylediklerini. Devletin siyasetini de Kürt siyasetini de kıyasıya eleştiriyorlar. Hatta belki Kürt siyasetini kendilerinden olduğu için daha fazla. Bu eleştiriler üzerine merak edip soruyorum: "Siz de bu siyasetle politize olmadınız mı?" Nilgün cevap veriyor: "Üniversite öğrencisiyken ben de övünüyordum tabii 'silahlı bağımsızlık mücadelesi veren bir halkın' çocuğu olduğum için. Ama zamanla anlıyorsun: Bu iş böyle çözülmez!" 'İnsansızlaştırılmış haber' gerçeği söyler mi? Mardin'de ve Diyarbakır'da birkaç kişi şöyle söylüyor: "Burada insan yaşamıyormuş gibi haber yapılıyor." Bültenler özellikle son günlerde "insansızlaştırılmış bölge" kavramını kullanıyor. Kavram, askeri. Ama sözü geçen insansız bölge askeri haberlerin yarattığı hissiyatla insanların kafasında belki de gerçekte olduğundan daha geniş hale geliyor. Duyduğumuz haberler ise silahların menziline, çapına, etki gücüne ilişkin. Bu, insanlar arasında değil, tüfekler ve bombalar arasında geçen bir hikâyeymiş gibi bir anlatımla sunuluyor olup biten. Haber insansızlaştırılıyor. Bu belki işin gazetecilikle ilgili yanı gibi görünebilir ama bunun sonucu olarak bölgedeki insanlar kendilerini Türkiye'nin dışına itiliyor gibi hissediyorlar yoğunlukla. Bu konudaki başka bir rahatsızlık da bölgeye ilişkin genel bilgisizlikle ilgili. Genç bir kadın şehirlerine gelen bir aydının bile bazı şeyleri bilemediğini anlatıyor: "Buraya geldiğinde sokakta haki renkli, kuşaklı bir adam gördü. Adam sokakta yürüyor. İstanbullu sordu: 'Bu PKK'lı mı?' Bu kadar alakasız olabiliyor insanlar. O, Kürt geleneksel kıyafetidir. Ayrıca adam PKK'lı olsa nasıl gezsin sokak ortasında!"- 1.760 cevap
-
- Kürt Sorunu
- Türkiye
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Agzina saglik kardesim! Sevgiler ve saygilar!
-
KÜRT SİYASETİNİN 'MAHMUT HOCA'SI ANLATIYOR:
Taner Bayram şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Biraye min Botan! (evet Kurtce yazdim, ne olacak yani kimsenin bir seyi mi eksilecek Kurtce iki uc kelimeyle "Kardesim Botan" dedigim icin? Alissin artik insanim Kurtceye) Gecenlerde ben de "Dest Xwes" diyip Kurtce'den duyulan korkunun tansiyonunu olcmeyi denemistim forumda. Kimsenin buna karsi cikmamis olmasi beni cok sevindirmisti. Yillardir bekledik, savastik her alanda, surulduk ve sorgulandik Kurtce konustugumuz icin. Artik bu ulkede yasayan 20 milyonluk edebiyattan tut mutfagimiza kadar katkisi olmus Kurt halkinin oz haklari ve varolusu yok sayilamaz. Yil olmus 2008, bugun hemen her Kurt ya baristan ya da beraberlikten bahsediyor, haklarinin taninmasindan bahsediyor. Bence bizler ustumuze dusen mertligi fazlasiyla gosterdik yapilan tum haksizliklara ve kabaliklara ragmen. Simdi sira Turk halkinda, ve inanin bizim gibi dusunen ve bariscil olan milyonlarca Turk kardesimiz var. Yani yine de benim bir hayalim var (hocanin yazisinda dedigi gibi)! Sayin Politika, Lutfen okuyun bizim hocamizin yazisini. Ve bunun yikimla ya da ayrilikcilikla hic bir ilgisi var mi yok mu siz karar verin! Bizim dusunme tarzimiz boyle, sira sizin kendinize ceki duzen vermenizde! -
Yurtdışında yaşayan Gurbetçi Türklere Genel Seçim 2011'de Oy Hakkı
Taner Bayram şurada cevap verdi: mahmutclg başlık Politika Bilimi
Adamlarin hemen hepsi yasadiklari ulkelerde oy kullaniyorlar. Ne yani kalkip bir de Turkiye'de mi oy kullansinlar? Tabii milliyetci emelleriniz icin gocmen Turklerin oylarina ihtiyaciniz oldugunuz cok acik. Ben yine tekrarliyorum. Turkiye'de yasamayan, ve Turkiye'de olan bitenlerden etkilenmeyen kimsenin bu ulkede oy kullanma hakki olmamalidir. Ben 16 yasimdan beri Avrupa'dayim, lutfen kalkip bana bilmediginiz konularda da polemik yapmayin. Adam yilda 2 haftaligina Turkiye'ye gelsin, iki uc kurus para birakiyor diye oy hakki alsin. Yemezler. Oy hakkinin kimin ne kadar para getirmesiyle ilgisi olmamalidir. Bakin, resmen oy hakkina fiyat biciyorsunuz. Oy hakki denen sey yasama hakkidir. Bu ulkede olan bitenlerden kimler etkileniyorsa (ki bunlar Avrupa'daki Turk gocmenler degil) onlar oy verebilmelidir. Eger oy vermek isteyen Avrupa Turkleri varsa, o zaman onlara tavsiyem, al pilini pirtini topla ve yerles Turkiye'ye! Ve bu konunun Kurtlerle ilgisi cok buyuk. Cunku asiri milliyetci Avrupa Turklerinin oy hakkini savunmanizin asil nedenini kestirmek hic te zor degil. ********** -
KÜRT SİYASETİNİN 'MAHMUT HOCA'SI ANLATIYOR:
Taner Bayram şurada bir başlık gönderdi: Politika Bilimi
Özgürlük için ayrı ülkeye gerek yok Mahmut Hoca...Bir bilge adam... 60'lardan beri bu mesele üzerine düşünüyor, bir Kürt olarak, bir solcu olarak ama en çok insan olarak...Ve 'Bir gün lazım olur' diye anlatıyor... Ece Temelkuran FOTOĞRAFLAR / Yurttaş Tümer Kürt siyaseti yol ayırımda - MECLİS Mİ, PKK MI? - 4 Doğrular eskiyince doğru olmaktan çıkar mı? Doğruyu söyleyen insanlar ihtiyarlayınca söyledikleri illa ki "dinozorların söylemi" mi olur? Sağlıklı, incelikli tahlillerin duyulmasını engelleyen bir gürültü ortasında bir insan neden hala düşünmeye ve düşündüklerini söylemeye devam eder? "Belki birgün lazım olur, bir adam da bunları söyledi dersin" Böyle diyor "Mahmut Hoca". O, Kürt meselesi adlı karmaşık "Hababam Sınıfı"nın "Mahmut Hoca"sı! Benim için de Diyarbakır'daki "kerterizlerden" en önemlisi. Bir bilge adam. 60'lardan beri bir Kürt olarak, bir solcu olarak, bir doktor-düşünür olarak ama en çok bir insan olarak bu mesele üzerine düşünüyor ve sivil siyaset yapıyor. 60'larda TİP'in destekçilerinden, daha sonrasında SHP'nin bölgeden adayı. Ama Mahmut Hoca şimdi "reel siyasetten" söz etmek istemiyor: "Bugünkü işportacı siyasetidir. İşportacı nedir? Hergün başka bir şey satar, her gün başka bir yerde satar. Birbirini dinlemez, bağırır da bağırır. Ama zabıta her zaman oradadır! Düzeyi düşürmeyelim. Ben sana meselenin özünü anlatayım." Tarihi Hasanpaşa Konağı'nın kara taşları üzerinde anlatıyor Mahmut Hoca: "Her iki taraf da Kürtlüğü Apo meselesine indirgiyor. Devlet, en başından beri legal Kürt siyasetinden korktuğu için illegal Kürt siyasetini muhatap alıyor. İllegaliteyi, legal siyaseti dağıtmak için kullanıyor. DTP üzerindeki "terörle bağın var mı?" baskısı bu yüzden. Ama sorunun kendisi ortada duruyor. Kürtler için de kolay olan silahlı mücadeledir. Zor olan legal mücadeledir, legalde durabilmektir. 50'lerden bu yana Kürt düşünürleri, entelejansiyası legal inisiyatifi kullanamadı. İllegal programlar örgütlenebildi ve pozisyon aldı." Sonra TİP döneminden söz ediyor: "60'larda, özellikle 68'deki TİP Kongre'sinde, aç bak, Kürt meselesi vardır. En sağlıklı şekilde vardır. Ardından darbe geldi. Devlet Kürtleri değil, Kürtlüğü hedef almaya başladı. Özal o zaman '500 bin kişiyi Batı'ya kaydırırsak bu işi çözeriz' demişti. Sonra köy boşaltmalar başladı. Kürt kültürünü üreten yerler köylerdir, oraları dağıttılar." Yanımıza mendil satan bir çocuk yaklaşıyor. Hep göç çocuklarıdır bunlar. Mahmut Hoca çocuğu gösteriyor: "Bunlar yoktu işte o zaman. Kürtler hep yoksuldu ama muhtaç değildi. Bölge politikalarıyla, koruculuk sistemiyle Kürtler üretimden uzaklaştırıldı. Üretimden uzaklaşan insan ilk önce onurunu kaybeder. Hep söyleyip durdukları özgürlük göreceli bir kavramdır. Hapishanede de özgür olabilirsin, kafana bağlı o. Ama üretimden gelen onur mutlaktır, kaybettiğin zaman bitersin." SHP fırsatı kullanılamadı Darbe sonrası döneminde SHP ile gelen fırsatı anlatıyor: "O, bizim gibi halk çocuğu olan insanların toplumla ilgili söz sahibi olma fırsatıydı. İnsanlar bizi meydanlarda görüp iftihar edeceklerdi. Seçilmek seçilmemek meselesi değil, insanlar sorunlara sahip çıktığımızı görecekti. Ama o fırsat kullanılamadı." Bugüne gelince Mahmut Hoca net bir cümle söylüyor: "Kürtlüğün şasesini dağıtıyorlar!" Son elli yıldır buralara bakan bir insan olarak Kürtlerin hiç bu kadar kötü durumda olmadığını anlatıyor Mahmut Hoca. AKP'ye sıra gelince: "Zamanında DP'ye de verildi oylar. Bu siyaset bölgede tavra dönüşmez. Zamanında görüldü. Oy, milletvekiline dönüşür, tavra değil." Peki ne yapılacak? "Özgür ve onurlu olmak için ülke kurmaya gerek yok. Türkiye'deki Kürtlerin bağımsızlığa değil, özgürlüğe ihtiyacı var. Türklerle birlikte özgürlük. Türkler olmadan sağlıklı bir Kürt politikası üretmek zordur. Kürtler, Türkler olmadan politika yaparsa ne olursa olsun ayrımcılık çıkar ortaya. Siyaset sizi ayrımcılıkla itham eder." Bu nasıl olacak? Hipokrat'ın ilk kuralı! "Bu toplumun misyonerleri eksiktir. Eğitim, sanat, tıp, bilim alanlarında Türkiye'ye ve dünya entelektine katkıda bulunacak insanlar yetişecek. Siyaset ancak bu alanlardan çıkar. Bu alanlarda sağlıklı bir noktadaysanız ancak sağlıklı politika üretirsiniz. Yoksa..." Mahmut Hoca Latince bir cümle söylüyor: "Pirumum non no sere." "Hipokrat'ın birinci kuralıdır" diyor, "Hastaya zarar vermeyeceksin". "Kürtlerin ve Türklerin siyaseti Kürtlere zarar veriyor" diyor. Tekrar ediyor: "Öl dese öldükleri bir siyaset var ama bu toplumu iyileştirecek siyaset üretilmiyor." Mahmut Hoca'nın sözleri bazen Kürt siyasetine "eski zaman işi" geliyor, diğer yandan Diyarbakır'da kimse çıkıp da "Yok öyle değil" de demiyor söylediklerine. Türkiye solu içinde onunla aynı yaştaki, aynı gelenekten gelen adamlar İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de nasıl tuhaf bir sessizlikle karşılanıyorsa o da sessizlikle karşılanıyor burada. Peki ben niye yazıyorum bunları? Mahmut Hoca'nın dediği gibi "Lazım olur, bir gün bir kadın da böyle demişti dersiniz" diye. Yine de bir hayalim var... Her iki tarafın da şartları konuyor masaya; "hassasiyetlerden" kaynaklanan kırmızı çizgileri. Bu çizgiler, bir araya gelindiğinde belki de hiç olmadığı kadar "kızarıyor". Her iki taraf da hem kendisinin hesabını hem de karşı tarafın hesabını açıkça konuşmuyor, yokmuş gibi yapıyor. Her iki taraf da karnından konuşuyor; şifreli konuşmalar arasında karşılıklı söylenen sözün özü ve gerçekliği kaybediliyor. Her iki taraf da hiç itiraf etmiyor, ama tam tersini söyledikleri anlarda bile birbirine hiç güvenmiyorlar. Her iki taraf da Kürt meselesi üzerine yapılan aydın toplantılarında bile "resmi görüşlerini" karşıklı açıklarken hakikatler fısıltılarla geçen kahve aralarına bırakılıyor. Milliyetçilik eleştirisinin yapıldığı toplantılarda bile her iki taraf da birbirinin "ötekisi" oluyor. Her iki taraf da birbirini hakikaten merak etmiyor. Merak ederek nezaketsizlik yapmaktan korkuyor belki, belki önkabullerle hareket etmek konforlu bulunuyor. Çıkmazlarını, yetersizliklerini, isteklerini ifade etmekten kaçınan taraflar birbirine bir oyun oynuyor. Her iki taraf da, aslında, yalnız başına kazanmak istiyor... Türkler, Kürt karşıtlığı üzerinden emperyalizm eleştirisi yapıyor; Kürtler Türk karşıtlığı üzerinden sömürü eleştirisi. Nereye kadar? Türk Kürdü görünce daha çok Türk, Kürt Türk'ü görünce daha çok Kürt oluyor. Politika bir insan ilişkisidir; gerçek insan ilişkileri kurulmuyor. Bu anlattıklarım, Kürt ve Türk siyaseti üzerine yıllar içinde edindiğim gözlemlerimdir. Ve benim yine de bir hayalim var. Daha önce gerçekleşmiş ve yeniden gerçekleşebileceğine inandığım bir hayal. Ama önce bir soru sorayım: Kürt meselesi üzerine yazıp çizen, en aşırı milliyetçisinden en "siviline" kadar kaç aydın Kürtçe "Merhaba" demeyi, "Seni seviyorum" demeyi biliyor? Bu memlekette boyacı çocuklar bile iki-üç dilde "Seni seviyorum" diyebilir ama o esmer, boyacı çocukların ana dilinde bunu söylemeyi kaçımız biliyoruz? Meraklısına söyleyeyim: "Ez te hasdıkım" Önemsiz mi göründü? Niye önemsiz görünüyor biliyor musunuz? Çünkü en aşağıdakinden en yukarıdakine kadar her iki tarafta da büyük bir çoğunluk aslında birbiriyle "diplomatik" bir ilişki kuruyor. O diplomatik ilişkilerde de "Seni seviyorum" demeye hiç gerek olmuyor. Ve benim yine de bir hayalim var. İnsanı, insanlığı ezen bütün sistemlere ve politikalara karşı beraber, dik ve yanyana durabilmek. Yoksulluğa karşı yoksulların kim olduklarına bakmadan açlıklarını gidermek için beraber olması. Anayasa'nın darbecilerin yargılanmasını engelleyen 15. maddesini değiştirmek için beraber olmak. Sendikaların, üniversitelerin, partilerin özgür ve haysiyetli çalışmasını hep birlikte sağlamak. İslamofaşizmin insanları ve memleketi tektipleştirmesine karşı beraber direnmek. İnsani düzeyde de birbirini merak etsin istiyorum insanlar. Kürtler şu yemeği nasıl yapıyor, Türkler zeytinyağlıları nasıl pişiriyor(!)? Hakkârililer düğünlerde sabahtan başlayıp akşama kadar çay için nasıl durmadan halay çekiyor, İzmirliler cenazelerde nasıl davranıyor? Böyle şeyler işte. Çünkü insanlar artık bu ülkede birbirini merak etmeye bile korkuyor. Merak edince öğreneceklerinden, öğrenince yumuşamaktan, yumuşayınca birlikte olmak istemekten korkuyor. Ama birlikte olmayınca birlikte politika yapılmıyor. Ve yine de benim bir hayalim var... -
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Taner Bayram şurada cevap verdi: cozunurluk başlık Politika Bilimi
Yorumlarini ilgiyle takip ediyorum Botan. Agzina saglik! Cok iyi analiz yapmissin! Dest Xwes!- 1.760 cevap
-
- Kürt Sorunu
- Türkiye
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Yil 2008 ve hala savas naralari atiyoruz
Taner Bayram şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
DOGAL kelimesinin anlamini arastirin isterseniz, bir insanin ana dilini konusmasi ve konusturulabilmesi mi daha DOGAL yoksa konusturulmayip susturulmasi mi? Ne dogalindan bahsediyorsun kardesim? Kim ne kadar patlarsa patlasin, Kurtler Turkiye'de belirleyici ve onemli bir unsurdur ve haklari taninmalidir. Bu ulkede 20 milyon Kurt varken, bu ulkenin kurtulusuna, tarihine, edebiyatina, sanatina, mutfagina, muzigine, guzelligine bu kadar katkisi olmusken benim mazlum Kurt milletimin, kimse kalkip ta bizi yok SAYAMAZ! Varligimiz, kulturumuzu, dilimizi kimse ama hic kimse yok sayamaz! *********! -
Yurtdışında yaşayan Gurbetçi Türklere Genel Seçim 2011'de Oy Hakkı
Taner Bayram şurada cevap verdi: mahmutclg başlık Politika Bilimi
Bu memeleketin ortaya yeni fikir atabilenlere ihtiyaci oldugu gun gibi aciktir. Eger sizin gibilerin ortaya attiklari fikirlerle bir yere varilsaydi bu guzelim memleket bu hale gelmezdi. bakin aclik, dolandiricilik, sahtekarlik, uyumsuzluk, dusmanlik hepsi had safada. Dememk ki siz ve sizin gibilerin yontemleri IFLAS etmis! Yok ettiniz bitirdiniz yaptiginiz carpik siyasetlerle, milliyetciliklerle. ne yani, illah yikim mi olsun? Bana istatistik verin bakalim bu adamlar mi cok doviz getiriyor yoksa turistler mi? O zaman ulkeye en cok doviz getiren Almanlara da oy hakki verelim. Ne dersiniz? Zaten basimiz da yeterince bela var bir de kalkip Orta Anadolu'dan Avrupa'ya gitmis, Turkce konusup yazmasini bile bilmeyen insanlari bir incisleri unsuru yapmaya niyetiniz var? Bu KURTLER AYRILIKCI yada BOLUCU demediginiz ilk yorum oldu bu arada, kutlarim sizi! -
Yil 2008 ve hala savas naralari atiyoruz
Taner Bayram şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Yani senin kalkip bana Turkceyi zorla resmi dil olarak kullandirman ve Kurtceyi yasaklaman (yalan degil yiollardir yasakti) IRKCILIK degil de, benim ana dilim Kurtceyi konusmam irkcilik oyle mi? Lutfen dediklerini yeniden oku, oku da kendi haline gul! ******. -
Yil 2008 ve hala savas naralari atiyoruz
Taner Bayram şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
*********** . Kendim de dahil. Ne demek "dogru durust Turkce konusamayana Kurtce ogreteleim oyle mi?" sorusu? Ne munasebet? Afyonlulardan, Yozgatlilardan, Usaklilaradan, Corumlulardan, Lazlardan guzel Turkce konustugumuz acik! Ziya Gokalpler, Turgut Ozallar, Ahmed Ariflerin bizden ciktigida acik. *********** Ve lutfen Kurtce yazarken BUYUK HARFLE baslayin. Size ilk Turkce dersim o olsun! Birakin serbest yayin ve egitim yapilsin da o zaman o PKK propagandasi yapan kanallarin islevi kalmasin. Ne yani, Turk TV kanallari az mi propaganda yapiyor? Kendi gozundeki mertegi gormez baskasinin gozundeki cope bakar misali! ************** -
Yurtdışında yaşayan Gurbetçi Türklere Genel Seçim 2011'de Oy Hakkı
Taner Bayram şurada cevap verdi: mahmutclg başlık Politika Bilimi
Hayir efendim! Turk ulusuna dusman degilim ve olamam da. Ben Turk olsun, Kurt olsun, Arap olsun akilda gelismemis olan herkese dusmanim. Ve benim de agzimdan cok soz gelir bana ve benim Kurt halkima yapilan hakaretlere ama ******* hareket etmeyecegim! Tekrarliyorum, yurt disinda yasayip, Turkiye'ye vergi bile odemeyen hic bir kimsenin bu guzelim ulkenin icislerinde soz sahibi olmamasi gerekir. Saygilar! -
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Taner Bayram şurada cevap verdi: cozunurluk başlık Politika Bilimi
Agzina saglik Botan kardesim. Her buraya gelip yorum okudugum gun sagolsunlar enaz 4-5 kisis bize ocu diyor dolayli yoldan. Turkiye'de yenen yemegin, soylenen sarkilarin, edebi eserlerin, vs. yarisi Kurtlerden gelmedi mi? Kurtler ayrilikci deniyor. Biz olmasaydik Turkiye devleti var olamazdi su anda. ISte minnet yerine siddet goruyoruz. Olay bu ve bu siddete ve haksizliga tepkimiz BOLUCULUK diye adlandiriliyor.- 1.760 cevap
-
- Kürt Sorunu
- Türkiye
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Yurtdışında yaşayan Gurbetçi Türklere Genel Seçim 2011'de Oy Hakkı
Taner Bayram şurada cevap verdi: mahmutclg başlık Politika Bilimi
Sacmalik olur. Adamlarin evleri barklari Avrupa'da. Isleri gucleri orada. Aldiklari para o ulkelerden. Yilda bir Turkiye'ye geliyorlar ZIYARETCI olarak. Nasil kalkip ta bu insanlarin Turkiye'nin icislerine mudahele etmelerine izin verebiliriz? Bakin bugun Turkiye'de dogup yasayan ve haklarini isteyen Kurtlere bile temsil HOR gorulurken simdi kalkip Avrupa'dan oy ithal edelim diyorsunuz? Bir de kalkip AYIRIMCI diyorsunuz Kurtlere. Hic gulecegim yoktu! Ama bundan ziyade, Turkiye ile iliskisi ve bu ulkenin kalkinmasina katkisi olmayan Avrupa Turklerinin oy vermelerini saglamak ve onlarin Turkiye'nin icislerine medahelesine izin vermek Turkiye'de yasayan insanlarimiza HAKARETTIR! Zira bugun Avrupa'li Turklerin cogunlugu ya MHP'li ya da AKP'li. Bu iki tehlikeli akiminda daha da guclenmesini mi istiyorsunuz? Kalkin bir atom bombasi atin ve Turkiye'yi haritadan silin o zaman, eger niyetiniz bu ulkeyi HARAP etmekse! -
Yuzde 99'u urt olan bolgelerimizde, nice buyuklerimiz Turkce bile konusamazken, ve Kurtce ana dilleriyken bu dili YASAKLAMAK ayiptir. Siz Almanya'dan bahsederken nasil her resmi kurulusta Turkce tercuman kolayligi saglandigini da soleseniz? Hollanda'da da durum ayni, Belcika'da da, vs. Biz 20 milyona yakin Kurtten bahsediyoruz. Ben yurtdisinzda yetistim, ve bence orada haklarin neler oldugunu ve ne kadar iyi saglandiklarini sizden biraz daha iyi bilirim. Eger Cerkezler ya da Lazlar da kalkip kendi dillerini konusmak istiyorsa kendi bilecekleri is. Kurtler ayrilikcilar diyip bizlere resmen ****** edebiliyorsunuz rahatca. Dedigim gibi, eger Kurtler olmasaydi siz Turkler Anadolu'ya bile giremeyecektiniz, ve Kurtulus savasinda biz Kurtler kan dokmeseydik o zaman Turkiye denen bir ulke bile olmayacakti su anda. Bundan ote bir ornegim bile var, eger Kurt Selahattin Eyubi olmasaydi, o zaman Islam bile varolmayacakti bugun (istediginiz kadar o adam Turktu diyip durun, tum Dunya onun Kurt oldugunu cok iyi bilir). Ne kadar kolayca kalkip bizi AYRILIKCI yapabiliyorsunuz siz boyle? ****
- 107 cevap
-
- Kürt kardeşime mektup
- Kürtler
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Yil 2008 ve hala savas naralari atiyoruz
Taner Bayram şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Yazilan her yazimi okusaniz size verilip te bize verilmeyenin ne oldugunu anlarsiniz. Daha bir kac yil oncesine kadar kendi dillerini konustuklari icin bizim ninelerimiz ve dedelerimiz bile tutuklanip tartaklaniyordu. Hala bile bir Kurtce yayin yapan televizyon yok (Fransizca, Almanca ve Ingilizce yayin cok normal gorunurken nedense 20 milyon Kurdun hakki olan Kurtce yayin hala siyasi tartisma yaratiyor). Kurtce dil egitimine izin verilmiyor. Ne yani hecelesem anlarmisiniz? Hala kalkmis "size verilmeyip te bize verilmis ne hak var?" diye soru yoneltiyorsunuz bana. Iste size acik 3 ornek verdim. Buyrun inkar edin yine! Elinizden baska ne gelir ki? ********* -
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Taner Bayram şurada cevap verdi: cozunurluk başlık Politika Bilimi
******* Hic gulecegim yoktu. Kurtler ve Turkler ayni soydanmis. Nasil boyle rahat rahat uydurmaca yapilibiliyor aklim almiyor. Hic mi tarih kitabi okumadiniz? Turk halkinin nereden geldigi acik, Kurt halkinin nereden geldigi acik. Turkce'nin hangi dil ailesinden geldigi acik, Kurtcenin nereden geldigi de. Ustelik fiziki acidan bile farkliliklar var iki halkin arasinda. Ki bu farklarin hicbiri savas ve kirilma sebebi olamamalidir. ********** Bu farklar ZENGINLIKTIR. Inkar etmekten vazgecin artik lutfen.- 1.760 cevap
-
- Kürt Sorunu
- Türkiye
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Benim anlamadigim konu su: eger PKK'ya bu kadar ofkeniz varsa, PKK'yi yillardir yaptiklari carpik ve haksiz siyasetle yaratan tum Turk siyasi partilerine neden ofke duymuyorsunuz? Ne yani hersey yolunda olsaydi, ve zamaninda bizim en oz hakkimiz olan haklar verilseydi o zaman PKK olurmuydu ortalikta? Hayir. Dayatmacilik yapila yapila iste boyle olur. PKK olayi bir TEPKIden ziyade hic bir sey degildir. Ve ortada bir tepki varsa o zaman onu yaratan nedir onu incelemek gerekir. Cikin artik su PKK kompleksinizden ne olur. Olaya saglikli ve mantikli bir sekilde bakin! Buyrun size FKO ornegi, ya da Hamas. Yillardir Filistin halki ezildi ve Israil taviz vermedi, ve sonuc olarak Hamas gibi ABD ve Turkiye tarafindan bile teror orgutu ilan edilen bir kurum olustu ve basa bile geldi. Eeeeh sizce Hamas Filistin halkinin kendisine gore bir teror orgutumudur yoksa bir tepki hareketi mi? Dilimde tuy bitti soyleye soyleye ve eminim diger Kurt arkadaslarim da katilacaklar bana: Sorun PKK degil, sorun Turkiye'de her kesimin iligine islemis olan "haksizligi inkar" olayidir.
-
Yil 2008 ve hala savas naralari atiyoruz
Taner Bayram şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Sizce onlar Kurtlerin haklarini savunan insanlar olsaydi herhangi bir parti onlari bunyelerine kabul edermiydi? Iste cevabim bu... -
Yil 2008 ve hala savas naralari atiyoruz
Taner Bayram şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Ben, diger Kurtlerin cogunlugu DTP ve hatta PKK bile "AYRILMAK ISTEMIYORUZ TURKIYE'DEN" diyoruz. Bakin verilen demeclere. Gercekten istemiyoruz bu ulkeyi bolmeyi. Sadece artik milyonlarca Kurtlerin varoldugu ve senelerdir hukuksal bir haksizlik yapildigi itiraf edilsin ve barisalim diyoruz. Bizler Turkiye'den ayrilip te ne yapacagiz? Istanbul, Ankara, Izmir, Adana ve Mersin gibi Turk metropollerinde yasayan milyonlarca Kurt ne yapar ayrilsak ki zaten? Sacmalik olur. Biz Turkiyelilik yapilsin diyoruz, Turkculuk veya Kurtculuk yapilmasin. Anlatabildim mi? Dediklerime bakilirsa o zaman ayrilma gibi bir niyetimizin olmadigi apacik cikiyor ortaya degil mi? Belki simdi hemfikir olabiliriz ve bana katilirsiniz Kurtlere yillardir bir haksizlik yapildigini soyledigimde... -
Tamam hadi sokaklar yine hem Dogu'da ve hem de Bati'da harapti, peki ya kendi anadilimizi konusmamiz neden yasakti? Binlerce ninelerimiz dedelerimiz Turkce tek kelime bile konusamazken neden tek bildikleri dili konustuklarinda tutuklanip tacize maruz kaliyordu? Ben 14 yasimdayken Diyarbakir'da kucuk kardeslerimle cok komik ve kesinlikle hicbir siyasi yuku olmayan Kurtce bir Tiyatro oyununa gitmistim. Cikista o kucucuk yasimiza ragmen bize sivil polisler tarafindan atilan tokatlari kim nasil savunabilir? Ya da daha 12 - 13 yasimdayken Anadolu Lisesinde okurken koltuk altlarinda kalesnikoflarla okula baskin yapan ve sirf korkudan okul bahcesinde her yana kacan kucucuk cocuklari tutklayabilen sivil polislerimize ne demeli? Yasadik tum bu olaylari diyorum size. Yalan degil! Neden boylesine seylere izin veriliyor? Hadi onlar o zamandi denebilir, peki ya 1 Mayis olaylarinda yasananlari gordunuz mu daha bir yil bile olmadi! Kurt sorunu sadece ekonomik bir sorundur demek *******! Ortada gercekten bir haksizlik oldugunu neden kabul edemiyorsunuz? Ve dikkatiniz cekerim, bizim kesinlikle ayrilmaya ya da bu guzelim ulkeyi bolmeye niyetimiz yok, ve olusan tepkiler (gerek PKK gerekse DTP) yasananlara ofkedendir, amacimiz ayrilmak degil, kesinlikle ayriklamk degil! Turkiye'de yari Turk, yari Kurt binlerce insan ve aile var. Ayrilirsak bunlara ne olacak? Biz Kurtlere yapilan haksizligi artik itiraf edin, edin de onumuz acilsin ve kardesce yasayalim diyoruz. Bundan guzel bir talep olabilir mi? Bence yasananlara ragmen benim gibilerin boylesine bariscil birt alepte bulunmasi bizlerin kalitesini acikca ortaya atiyor. Birde tacize maruz kalip dusmancil istemlerde bulunan bir Kurt halki olsaydi karsinizda, o zaman ne olacakti durum? Benim kariyerim var ve yurtdisinda guzel bir yasam surduruyorum. Eger bencil olsaydim, hem Turk hem de Kurt halkinin ne kadar yobazlastirildigini ve birbirine ne kadar dusmanlastirildigini kabullenecek kadar kalitesiz bir insan olsaydim su an bu foruma katilip bas bas bagirmazdim sevgili Politika kardesim. Hayatimi yasardim ama olur mu? Benim Turkiye insanim bu kadar aci cekerken yapabilir miyim oyle bencillik? Iyi niyetle sesleniyorum sizlere ve gelin artik inatlasmayi birakin da onumuz acilsin ve Kurtlerin kalbini kazanin diyorum. Yoksa onlari Amerika dahi bir suru yabanci, sadece cikarlari icin calisanlara iteklemis olursunuz!
- 107 cevap
-
- Kürt kardeşime mektup
- Kürtler
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Eger ayni degerlerle ve haklarla beraber yasadiksa, o zaman neden daha dune kadar Kurtce konusmak bile yasakti? Cevap verir misiniz bana? O zaman neden petrol, su ve elektrik Guneydogu'dan geliyorken Istanbul'un Izmir'in sokaklari guzelim ve elektrikliyken Diyarbakirve Mardin sokaklari harapti?
- 107 cevap
-
- Kürt kardeşime mektup
- Kürtler
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Yil 2008 ve hala savas naralari atiyoruz
Taner Bayram şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Istediginizi diyin sayin politika, dogrular ortadir. Eger bir sorun olmasaydi bu kadar can vermezdi i ki taraf ta. Dedigim gibi inkarcilik yapa yapa bu ulke ucuruma yuvarlandi ve hala da ayni tas ayni hamam. Sizin benim goruslerime katilip katilmamaniz benim hakliligimi saklayamaz. Nedense bu ulkenin sorununa durust sekilde dogru sekilde her yaklasildiginda insanlari ya bolucu yapiyorlar ya da memleket dusmani! Saygilar... -
Hayir iste sizin anlamadiginiz sey su: Sizin mantiginizla, taviz vermeme mantigiyla ortaya cikti tum sorunlar, PKK'dan tutun AKP'ye kadar. Dedigim gibi her halde Ay'dan inmedi bu insanlar Dunya'miza. Kalkip tum ulke sorunlarini AKP'ye endekslediniz, butun sorunlar ve ozellikle Turban sorunu AKP olusumundan coooooook daha onceleri kasip kavuruyordu bu ulkeyi. Gormezlikten gelmemiz ve "taviz vermeyelim" mantigi AKP gibi bir olusumu meydana getirdi. Ornekleri cok: Kurt sorunu, Ermeni/Turk tarihi, Yolsuzluk, vs. Herseyi gormezlikten geldik ve herseyi inkar ettik. Sonuc? Hala durdugumuz yerdeyiz ve verecegimiz her tavizi verdik, uluslararasi ve bolgesel sayginligimiz ve guvenirligimiz yerle bir oldu.
-
AKP daha yeni geldi basa, bu halki bu duruma getirenler AKP oncesi carpik politika yapanlardir. Solculardan tutun Sagcilara kadar her siyasi parti. AKP sadece yapilan yanlislar sonucu ortaya cikmis bir tepki hareketidir, tipki DTP gibi. ETKI TEPKI yaratir ve suc tepkide aranamaz! Eger zamaninda hatalar yapilmasaydi o zaman su an ne AKP olurdu ne de PKK ya da DTP! Hersyin meydana gelmesinde bir sebep vardir. Herhalde AKP'liler kalkip hic yoktan aydan inmedi Dunya'ya...