Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Kayzenci

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    16
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Kayzenci tarafından postalanan herşey

  1. Sayın kralx , Toparladığınız için teşekkürler . Bir mabed olan vücudumuz ve cüz-i irademiz müptela olursa sözümüzü nasıl tutabiliriz?
  2. bir anahtar daha , Pozitif bilimlerin temeli Kabaladır. Kabala Mason öğretisininde temeli olup , mucitler önce harvard mezunu olup sonra mucit olmamıştır . Bilim adamlarının çok önemli bir kısmı yahudidir ve bunlarında çoğu kabala mason kültürüne sahiptir. Matematik de , astroloji de eski mısırdan günümüze uzanan kabala öğretisinin ve müslümanlara yasak olan büyünün ardında gizlidir.Pi sayısı , fibonacci gibi hayatın matematiksel temelleri de bunun üzerine kurulmuştur.Bu nedenle pozitif bilimler dinle barışık değildir. Amerika'yı keşfeden Kristof Kolomb tapınak şovalyesidir , Doların arkasında bulunan piramit ve üzerindeki göz işareti kabala kültüründen esinlenen büyü ile uğraşan Benjamin Franklin tarafından konmuştur. Doların üzerinde yazan "in God we trust " derin mana içerir . Coca yaprakları kokainin ham maddesidir , Kafein denen şeyde kokaindir , coca , mısır cipsi , kahve, çikolata vs şeklinde insanlara kafein olarak sunulmaktadır .Belkide cennet'teki yasak meyva bugünde yasak olan meyvadır , günümüzde insanlar kafein müptelası haline getirilmektedir , gıdalardaki tohumların menşei amerika olup genleriyle oynamakta , bunun insanlar üzerindeki etkileri bilinmemektedir , belkide bir nevi insan çiftliğinde büyülü gıdalar tüketilmek durumunda kalınmaktadır. büyü cüz-i irade ve külli irade arasındaki etkileşimde de sırlarla doludur.Hz. Musa'dan önce Firavun'un kölesi olan israiloğulları ( Hz. Yakub'un soyu) kabala kültürünü firavun döneminden bilmektedir.Hz. Musa aracılığıyla yüce Allah israiloğullarını kölelikten kurtardıktan sonra Hz.Musa'nın vefatından israiloğullarının bir kısmı Tevrat 'a uymayarak tekrar kabala kültürünü yaşatmışlar ve günümüz dünya hayatını şekillendirmişlerdir. Saygı ve Sevgilerimle
  3. -http://www.taib.de- bu adreste ayetlerin geniş açıklamalarını buldum faydalanmak isteyenler olabileceğini düşünerek paylaşıyorum. Saygı ve Sevgilerimle, Sayın cos1881 , Yüce Allah'ın zamana tabii olmadığını pek çok kişi dile getiriyor öncelikle bunu neye dayanarak söylediğinizi öğrenmek istiyorum. Daha sonra cinler ve meleklerin zamana tabii oldukları barizdir diyorum. Yüce Allah'ın yeryüzünü altı günde yaratması , cennette gündüz ve geceden bahsedilmesi gibi pek çok yerde zamanın izlerini görmek mümkündür. Bununla birlikte zamansızlık kavramı insanın bir çok şeyi anlamasını zorlaştırmakta bununla birlikte başka konularla yanlış bir şekilde ilişkilenerek (örn. kader konusu) yanlış yerlere ulaşılmasına sebep teşkil etmektedir.Melekler mübarek gecelerde yeryüzüne inerler örneğin kadir gecesi , iblis ibrahim suresinde kıyamete kadar mühlet istemiştir ve o da cinlerdendir. Dolayısıyla melekler , cinler ve insanlar zamana tabiidir . Yüce Allah'ın zamana tabii olmayışı yanlış mütalaa ediliyor gibi geliyor bana .Allahu Alem. Sevgi ve Saygılarımla,
  4. İbrahim Sûresinin 4 . Ayetinde Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah’ın emirlerini) iyice açıklasın. Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. Nahl Sûresinin 93 . Ayetinde Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz. Türk kavmine doğru yola iletmek için kendi dilinde bir peygamber gönderilmiş mi? Tâ-Hâ Sûresinin 79 . Ayetinde Firavun halkını saptırdı, onlara doğru yolu göstermedi. A’râf Sûresinin 186 . Ayetinde Allah kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek kimse yoktur. Allah onları azgınlıkları içinde bırakır, bocalayıp dururlar. Allah kimine iblisi gönderip saptırıyor sonra hesaba çekiyor , kimine de peygamber yollayıp kendi dillerinde iyice anlasınlar diyor ,kimine de göndermiyor ( başka dilde gönderiyor mu ? ) , onlarda azgınlıkları içinde bocalayıp duruyorlar .
  5. İnsanın özgür iradesi var , ancak sınırsız değil . Bkz. "sodom ve gomore" olayı , insanın özgür iradesi olmasaydı peygamberlerimizin peygamberlik yapmasına da gerek olmazdı di mi ? "Sodom ve gomore" halkı sapkınlık yaparak yüce Allah'ı kızdıramazdı , helak edilmezdi . Daha açık nasıl anlatılabilir ?. Sodom ve gomore'nin neden ve nasıl helak edildiği incil'de çok detaylı anlatılır , araştırın okuyun.Sanırım anladınız , daha önce açıklamıştık , aslında yüce Allah herşeyi daha önce açıklamıştı . Kalp gözünüz kapalı ise , anlayamazsınız , aynı yerde döner durursunuz.Anlamamanın işimize geldiği kısmı da var , göz bu nedenle kapanıyor , böylece işlediğiniz günahların sorumluluğundan kaçabileceğinizi umuyorsunuz.Ancak Allah her şeyi bilendir . Yerin göğün ve uzayın hakimidir . Zerreden dünyanın uydularına her şey onun eseridir . Dünya sahipsiz değil , öyle başıboş bir meteor yüce Allah'ın izni olmadan gelip çarpamaz rahat uyuyun . Uykunuzu kaçıracak bir şey varsa o da kavminizdeki Allah'ın razı olduğu insan sayısının azalması olmalı.Zira sodom ve gomore helakından anladığımız üzere helak nadiren bireysel , ekseriyetle bölgesel , soyunu kuruturcasına .Nuh Tufanı 'da Hz.Ademin soyunu Hz. Nuh'un soyu ile devam ettirmişti , diğer her canlı yok edildi , kabul etmek hoşumuza gitmesede durum bu . İnsan ömrü de 900 yıldan bugünlere kısaldı , eskiden 100 yaşında çocuk yapıyorlarmış.Okumak işimize gelmiyor birisi okusun düşünsün yorumlasın kafasını patlatıp bize anlatsın nazik kaşlarımız çatılıp cildimiz kırışmasın istiyoruz. Velhasıl çok biliyoruz çok .Oku, Rabbinin adıyla Oku . Not : Deprem haritaları da anlamlı şeyler değil , deprem olunca fay (çatlak) oluşuyor bunu haritaya işaretliyorlar . Deprem olmayan yerde haliyle fay yok , ancak bu o bölgede deprem olmaz demek değil olunca haritaya çizecekler . Bunlarda çok mühim çalışmalarmışcasına jeologların ağzının içine düşülüyor . Bunun yerine ahlaki ya da imani haritalar yapılabilse ve depremlerle dindarlık arasındaki ilişkiyi inceleseler gerçekten bilimsel bir çalışma yapmış olurlar . Ancak bundan çekinirler , dine alternatif bir noktada durmaya çalışırlar.Şüphesiz bu ne açık bir hatadır. Saygı ve Sevgilerimle,
  6. Bu arada sevgili cwenk'e teşekkür etmek istiyorum . Kendisi bu konularda benden katkısını esirgememiş , ışık tutmuştur . Ancak yazmaktan ziyade kısa öz konuşmayı sevdiği için 2. mesajı ne zaman yazar Allah bilir . Çok meşgul çook . Saygı ve sevgilerimle ,
  7. göklerle yer arası kadar genişlikte yeryüzünde bir mekan olamaz mı? Tanrı katını dünya üzerinde neden değerlendiremeyelim ? Dünya zaten O'nun mülkü , olabilirde olmayabilirde Allahu Alem. Ruhlar ve dereceleri , cennetin ve cehennemin de derecelerinin var olduğuna işaret edilirdi zaten. Çok kolay yargılara kapılıp sonuçlara varıyorsunuz sonrada çıkmaza giriyorsunuz , olaylara daha geniş yaklaşın , dünya geniş. İncil'de Rab'bin cennete inerek Hz. Adem ve Hz. Havva ile konuştuğu yazar . Bir başka açıdan daha ele alırsak ırmaklar yeryüzünde akar!Ama siz bilmediğiniz bir konuda "Buradan cennet'in yeryüzünde olamayacağını anlayabilirsin""cennetin dünya üzerinde kurulduğu/kurulacağı fikri geçersizdir." diyip kesip atabiliyorsunuz. O halde ben size sorayım , içinde ırmaklar akan eşlerin bulunduğu cenneti siz nerede mütalaa ediyorsunuz? ve neden öyle mütalaa ediyor ve bunun doğru olduğuna inanıyorsunuz . Gökyüzünde akan ırmaklar ve yerçekimine karşı havada uçuşan eşler şeklinde mi ? bunun böyle olduğu ne kadar geçerliyse yeryüzünde olabileceği de en az o kadar geçerlidir . Kendi tasvirinizi yargılamadan nayır nolamaz yeryüzünde olamaz demektesiniz.Meleklerde yeryüzünde bizlerle birlikte , cinlerde yeryüzünde , bu da var . Haa olamaz mı elbette olabilir en doğrusunu yine yüce Allah bilir , aramızdaki fark ; ben bilmediğimiz konular hakkında , şöyle diyor o halde bu budur , şu da şudur diye kesip atmaktan ve yanlış çıkarımlar üzerine yeni yanlış çıkarımlar eklemekten imtina ediyor , her ihtimale açık olarak anlamaya çalışıyorum.Siz buna kapalı duruyor , dar bir çerçeveden değerlendirme noktasında yanılgıya kapılıyorsunuz. Saygı ve Sevgilerimle,
  8. Cevap: Benim anladığım , sen yan gelip yatmayı da seçebilirsin , karşılığında toprakta sana bir şey vermeyebilir . Neye niyet edersen Allah gönlüne göre verir , niyetin güzelse terini akıtır mükafaatını alırsın , niyetin kötü ise geçici bir ferahlık ile aldanır sonunda müsibetinle karşılaşırsın . Niyet eden sensin niyetinin gerçekleşmesine yardımcı olan ya da engel olan yüce Allah . Allah'ın iradesinden bağımsız hiç bir şey yapılamaz onun iradesi dahilinde (yan gelip yatmakta O'nun iradesi dahilinde önünde olan ) bir seçenektir.Ancak bu seçeneklerden hangisine yöneldiğin senin iradendir.
  9. Sayın kursatotcu , dedi:Yâsîn Sûresinin 12 . Ayetinde Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) bir bir kaydetmişizdir." cevap:onların yaptıklarını yaratan kim ve bu allahın iradesiyle olmadı mı Sizin anladığınız anlamda "Olmadı" , ama onları yaratanda Allah olduğu için Allah'ın iradesiyle "OLDU" . Tasavvur ettiğiniz niteliklerin nicelikleri tasavvurunuzdan farklı şekilde .Şu şekilde açıklayabiliriz toprağı ekip biçtiniz , belki suladınız , tohumu eken , toprağı işleyen sizsiniz , ancak o tohumdan bitkiyi ve meyvasını çıkaran yüce Allah'tır . Meyva yüce Allah'ın iradesiyle olmuştur. Meyvanın oluşunda sizin iradenizde pay sahibidir. Zaten toprakta , suda , tohumda , sizde O'nun yarattığı mahluklar. Nasıl bu meyvayı ben yarattım demek doğru değilse , Allah'ın iradesi dışında oldu demekte doğru değildir. Bu yönüyle "vice versa" hem sizin hemde Allah'ın iradesiyle olmuştur.Allah dilerse siz o meyvayı çıkaramazsınız , yine Allah dilerse siz olmadan da o meyva çıkar . Ama siz zaten o meyvanın çıkmasına katkıda bulunmakla yükümlüsünüz , Ancak o zaman sizin yerinize belkide melekler çalışmak durumunda kalabilir , bu da işin başka bir yönü . Yazdığınız tüm ayetleri okuyup değerlendirmek için henüz yetrince zaman bulamıyorum . Zaten ayet sayısı arttıkca Kur'an-ı Kerim'i tekrar okuyacağız.Siz kısaca yorumlarsanız gerektiği yerlerde bakarsak zaman kazanmış oluruz diye düşünüyorum. Saygı ve Sevgilerimle,
  10. Sayın Yam_yam demiş ki , alıntı<< ""Orada boş söz işitmezler. Yalnızca (meleklerin) “selam!” (deyişini) işitirler. Orada sabah akşam rızıkları da vardır." Bu ayetler, Kur'an'ı Muhammed'in yazdığını destekleyen ayetlerden biridir. Söylediğim gibi gündüz ve gece dünya için geçerlidir. Muhammed'de dünya dışında bir yer görmediği ve evren hakkında pek fazla bilgisi olmadığı için, ayetlere bu tür ifadeler koyması normaldir. Bu ifadeler o dönem için bir çelişki niteliği taşımıyordu. Ancak bugün için bu tür ifadeler çelişkidir." alıntı >> Sayın yam_yam ; Ben bunun çelişki olmadığını daha önce gene yüce Allah tarafından gönderilmiş diğer kitapları okuyunca anladım. Okuyunca derken hepsini detaylı bir şekilde okuduğum anlaşılmasın . Bazı konulara çok kaynaktan bakmaya çalıştım. Öncelikle yukarıdaki hususun çelişki olmadığını incil'den bir örnekle açıklamak istiyorum (Kutsal kitaplar , insanlık tarihi ile bir bir seridir diye düşünüyorum , her ne kadar haklarında çeşitli iddialar bulunsada Kur'an-ı Kerim ile kıyaslandığında değişen ve değişmeyen yerler hakkında fikir sahibi olunabilmektedir.Sonuçta tastamam uydurulmadı ya , İncil'de yapılan değişikliklerin neler olduğuda Kur'an-ı Kerim'de belirtildiğinden incilde yazılmış olan herşeyin uydurma olduğu söylenemez.Dolasısıyla tamamlayıcı olarak faydalanılmasını caiz bulurum. ) Hz. Adem 'in yaratıldığı Aden yani cennet yeryüzündedir der , gündüz ve geceye tabiidir . Yukarıdaki ayette de orada sabah akşam rızkları vardır ifadesinden cennetin yeryüzünde olduğu/olacağı kanaatine erişilebilinir. Nerededir ? İncilde Aden 'den doğan ve cennet bahçesini suladıktan sonra dört kola ayrılan ırmağın iki kolunun dicle ve fırat olduğu işaret edilmektedir. Dicle ve Fırat 'ın doğduğu yer Elazığ iline bağlı güneydoğu toroslarda , Meryem tepesi , Nemrut dağı ve Yılan dağının bulunduğu bölgede sanırım Maden dağı olarak belirtilen bölgedir . "Google earth " ile bakabilirsiniz , ifade edilen çarpıtılmamış ise Anadoludadır . İncil'de geçen isimlerde stefani , alexandır değil , yusuf ,hacer,ismail ,kenan gibi alışık olduğumuz isimler olup Hz. Meryem'in efes'te vefat ettiği belirtilmektedir.Hristiyanlık Anadolu'da yaşamıştır. Şimdi bu bilgilerde önemsiz hatalarım bulunabilir zira buraya sığdırmak , çok yazıp hepsini mutlak doğru ifade etmek zor bununla birlikte incil propagandası yapmakla suçlanmaktan çekinirim . Hoşgörünüze sığınarak yazıyorum. Hz. Adem'in 960 yaşına kadar yaşadığı da burada vardır. "sodom ve gomore" Lut kavminin helakı konusu incilde çok teferruatlı anlatılmıştır , Yüce Allah'ın düzeni hakkında çok ipucu içermektedir . Örneğin Hz. Lut sodom ve gomore'de bulunurken ona zarar gelmeden şehirin helak edilmesi mümkün değilmiydi? , Hz. İbrahim'in Allah'a orada bulunabilecek 50 iyi insan için bağışlanma istemesi yüce Allah'ın 10 insana kadar bu yakarış/pazarlığı merhameti ile kabul etmesi ve melekleri şehirde 10 tane iyi insan olup olmadığını tespit için yeryüzüne göndermesi sanırım kafanızda sistemin , düzenin nasıl çalıştığını ve kastedilenin ne olduğunu anlamakta çığır açacak bilgilerdir.Ben bunu daha önce anlatılmış konuların bilindik farzedilerek Kur'an-ı Kerim'de tekrar detaylı anlatılmasına lüzum olmadığı açısından yaklaşırım. Ne yapıyoruz yüce Allah'ı ve düzenini anlamaya çalışıyor hayalimizde canlandırmaya çalışıyoruz . Ancak önceki kutsal kitaplarda detayları anlatılan konuları Kur'an-ı Kerim'le teyit edersek , yüce Allah'ın Hz. Adem'i kendi suretinde yarattığı , Hz. Adem'in soyunun kendisine benzediği , yani bizim Allah'a benzediğimiz noktasına ulaşabiliriz.Yüce Allah bilme meyvasını yasaklamıştır , yasak meyvayı yiyince çıplak olduklarını görebilmişlerdir ? Kafanızda yarattığınız Allah tanımına uygun olmayabilir uygun olmak zorunda mı? Ölümsüzlük ağacı bile varmış , yasaklanmış ve meyvası yenememiş .Bir insan çiftliğiniz var ve insanlara çok kötü davranabileceğiniz halde iyi davranıyorsunuz dolayısıyla merhametlisiniz , başlarına gelebilecek daha büyük gazaplardan habersiz insanlara sorun bakalım bir de bunu onlar ne düşünüyor ,böyle ezeli bir kudret karşısında nasıl hak talep edip , kendisini dünyaya halife edene nankörlük yapıyorlar. Bakara(*) Sûresinin 30 . Ayetinde Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler, Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti. İnsan dünyaya yüce Allah'ın halifesi olarak yaratılmıştır.Yüce Allah ona nefesinden üflemiştir .Kur'an da üflemiştir der , incilde burnundan üflemiştir der . Muhammed(*) Sûresinin 15 . Ayetinde Allah’a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır. Orada onlar için meyvelerin her çeşidi vardır. Rablerinden de bağışlama vardır. Bu cennetliklerin durumu, ateşte temelli kalacak olan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu? Burada da şarap helal rızklarla birlikte geçmekte ve cennette vaad edilmektedir. Sonradan yasaklanmıştır daha önceden peygamberlik mertebesindeki insanlar içinde bir nimetmiş. Bir de Babil konusu bence çok önemli bir hadisedir.Siz daha çok okuduğunuz için daha iyi biliyorsunuzdur diye detaylandırmıyorum.İnsanların yeryüzüne dağıtılması ve dillerinin karıştırılması hadiseseinin nedeni de önemlidir . Dileseydi yüce Allah dünya barış içinde olurdu. Yüce Allah bilmeyi , ölümsüzlüğü , büyü ve sihirle uğraşmamızı yasaklamıştır . Hz. Havva eliyle Hz. Adem , bu yasağa uymadığı için , bugün ceza olarak Kadınlar doğum yaparken çok acı çekmekte , erkeklerde karısının sözünü dinlediği için çalışmadan geçimini temin edememe cezasına çarptırılmıştır . Hz. Adem yasak meyvayı yemeseydi bugün hem göremeyip bilemeyecektik hemde ceza olarak rızkımız için çalışmayacaktık bazı şeyler farklı olacaktı. Tüm bunları değerlendirdikten sonra Levh-i Mahfuz'un halen yazılıyor olması halinde çelişki olarak algıladıklarımız azalmaktadır.Arş'ın hakimi Rab'bimiz bizim göremediğimizi , bilemediğimizi bildiği için anlamakta zorlanmamız doğaldır ancak levh-i Mahfuzu önceden yazılmış bir bilgisayar programı gibi mütalaa etmek Hz. Adem'in yaradılış hadisesine uygun düşmez. O halde uygun düşen şekilde anlamaya çalışmalıyız o da hem cüz'i irademiz vardır , hem yüce Allah her şeyi bilir , dilerse müdahale eder dilemezse etmez , hemde kayıt altına alınır şeklindedir .Şöyle bir örnek vereyim birisi bir şeyi düşünüyor ve yapacaksa bu niyeti melekler tarafından kaydedilir olmadan önce bilinir . Müdahale edilecekse o 'da meleklere emredilir , edilmeyecekse bilinir ve azgınlıkları kayıt altına alınarak hesap günü görüşmek üzere Arş 'tan izlenir. Yüce Allah her şeyi bilir , doğrudur , detayı Yüce Allah her şeyi melekleri aracılığıyla bilir. İnsan bu detayı bilmeyince kafası karışır. Zaten Kur'an-ı Kerim'de önceki hadise ve kitaplara atıfta bulunulmakta bunlardan haberdar olduğumuz kabul edilmektedir , ancak biz haberdar olmadan okuyup anlamaya çalışıyoruz eksikliğimiz buradan kaynaklanıyor. Ben bu şekilde izah ediyorum . Allahu Alem.
  11. Yâsîn Sûresinin 12 . Ayetinde Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) bir bir kaydetmişizdir. Yûnus Sûresinin 21 . Ayetinde Kendilerine dokunan bir sıkıntıdan sonra, insanlara bir rahmet (ferahlık ve mutluluk) tattırdığımız zaman, bir de bakarsın ki âyetlerimiz hakkında onların bir tuzakları (birtakım tertipleri ve asılsız iddiaları) vardır. De ki: “Allah daha çabuk tuzak kurar.” Şüphesiz elçilerimiz (melekler) kurmakta olduğunuz tuzakları yazıyorlar.3 Yukarıdaki ayetlerden meleklerin yüce Allah'ın hizmetkarları olduğunu , her şeyi yazdıklarını ve diğer ayetlerden de dünyaya inerek yüce Allah'ın emirlerini yerine getirdiklerini anlayabiliyoruz. Allah meleklere iş gördürtüyor . Yazma ve tecelli etme şeklinde.36 , 12 'de "kaydetmişizdir " ifadesi çoğuldur. "Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız " demekte , olmadan önce Levh-i Mahfuz'da yazılı idiyse neden tekrar yazılsın kaydedilsin . Umarım aydınlanıyoruz. Levh-i Mahfuz'a cüz-i irade , (bize göre) önceden yazılmış olsaydı , meleklerin kaydetmesine /yazmasına gerek olur muydu? Enfâl(*) Sûresinin 50 . Ayetinde Melekler, kafirlerin yüzlerine ve artlarına vura vura ve “haydi tadın yangın azabını” diyerek canlarını alırken bir görseydin. Ra’d Sûresinin 11 . Ayetinde İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar.4 Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur Hicr Sûresinin 8 . Ayetinde Biz melekleri ancak hak ve hikmete uygun olarak indiririz. O zaman da onlara mühlet verilmez. Hicr Sûresinin 61,62 . Ayetinde Elçiler (melekler) Lût’un ailesine gelince Lût onlara, “Gerçekten siz tanınmayan kimselersiniz” dedi. Saygı ve Sevgilerimle, Ra’d Sûresinin 11 . Ayetinde İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar.4 Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur . Koyu olarak belirttiğim kısım cüz-i irademiz olduğunun çok açık bir delilidir.
  12. Hitap edilenin insan olduğu şekliyle değerlendiriseniz aynı şeyi anlayabileceğiz . Bu yazıda Tanrı'yı zaman kavramının içine sokan bir ifade göremiyorum. Ra’d Sûresinin 15 . Ayetinde Göklerde ve yerde kim varsa, ister istemez kendileri de gölgeleri de sabah akşam Allah’a boyun eğer. Meryem Sûresinin 62 . Ayetinde Orada boş söz işitmezler. Yalnızca (meleklerin) “selam!” (deyişini) işitirler. Orada sabah akşam rızıkları da vardır. En’âm Sûresinin 13 . Ayetinde Gece ve gündüzde barınan her şey onundur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. Bunlar ve bunlar gibi yüzlerce ayetlerde Allah'ı zaman kavramında görüyorsanız orada da görürsünüz levh-i mahfuz gibi daha az bilindik bir konuda bu konuyu tartışmaya lüzum yok.
  13. Yazan Tanrı değil yazdıran Tanrı , melekler yazıyor , Tanrı zaman kavramının içine sokulmuyor , öyle yakıştırmış oluyorsunuz. Ekleme yapmadan okuyarak anlamaya çalışırsanız çok açık. "Allah buraya yaratacağı, rızıklandıracağı, yaşatacağı, öldüreceği, izzetlendireceği ve dilediği şeylerden yapacağı herşeyi o nurdan kalemle yazdırmıştır. Bu yazma işlemi her gün ve gece sürmektedir." -http://www.sevde.de/islam_Ans/L/levh.htm- Kaynağı tartışabiliriz , ancak yazılanları okuyup anlamaya çalışmadan yakıştırma yaparsak yerimizde sayarız.Allahu Alem. Saygı ve Sevgilerimle
  14. Sayın yam_yam , Levh-i Mahfuz 'da -http://www.sevde.de/islam_Ans/L/levh.htm- açıklanan bilgideki gündüz ve gece yazılma hadisesinin doğruluğuna bağlı olarak durum değişir.Gündüz ve gece yazılmaya devam edişinin kaynağını bulmak lazım . Arkadaşlardan edindiğim kanaat , imtahan sadakat imtahanıdır . Sınav , sınavın şekli ve yanıtlarımızın sonuçları kader oluyor . Ancak yanıtları biz veriyoruz . Kerat cetvelini öğrenmemiş bir kimsenin matematik sorusuna cevap veremeyeceğini önceden bilmek doğaldır.Sınav kader cevap cüz-i irade . Ancak ilimde yüce Allah'tandır hakederse Allah çalışana ilmi verir ve o da o sınavı yapabilecek hale gelebilir. İstemek ve çaba göstermek bize mahsus . Cennet ya da cehenneme gidişimiz ise sınav kağıdımızın sonunda aldığımız nota göre belli oluyor. Sınavlar sıarasında da mükafaat ve cezaya bu dünyada da tabiiyiz.Yüce Allah'ın adaleti ile kendi adalet anlayışımızı karıştırmamak lazım , kuralları koyan O , biz kuralları yargılamaya kalkmakla haddimizi aşmış olabiliriz . Allahu Alem.
  15. 1. iradelerin varolma zamanları hakkında bir yorumda bulunduğumun farkında değilim , öyle mi anlaşılıyor. 2. Neden olmasın . Çocuğunuz sizden sonra dünyaya gelmiştir sizin üzerinizde etki sahibir. Saygı ve sevgilerimle, Hoşbulduk kardeş , melankolisini , acizliğini ve farkındalığını beğenmiştim , benden önce kapmışlar . Saygı ve Sevgilerimle,
  16. Kıymetli dostlarım , İslamda kader konusunu yeni incelemeye başlamış acemi birisi olarak , forumdan ve yazılarınızdan istifade etme imkanına vesile olduğunuz için , değerli zamanını ayırmış olan herkese tek tek teşekkürü bir borç bilirim.Pek çok problemi çözerken olduğu üzere , Din konusu çözüm hep karmaşık yerlerde bilinmezde arandığı için daha karmaşık hale gelmiştir . Tecrübelerimiz sorunların çözümünün basit düşünmek olduğunu göstermiştir. Kürşat bey , bu konuda oldukça zaman ayırmış ve bizlerle paylaşmış bu da , bana ve benim gibilere büyük zaman kazandırdı , teşekkür ederim . Bende başkalarına katkısı olabilir maksadıyla vardığım kanaati zaman ayırıp paylaşmayı görev bildim. İki önemli çıkış noktasını unutmamak lazım ; birisi "Dünyayı Tanrısal olarak mı ?Şeytani olarak mı ? " algıladığımız noktasıdır , diğeri " geçmişi anlamaya çalışırken bugünle ve kendi geçmişimizle bağlantı kurabiliyorsak doğru yoldayız demektir" . Bu hususları vurguladıktan sonra , kader konusunda beni huzura eriştiren kanaatimi ifade edeyim. Kanımca islamda kader ; İnsanlar cüz-i iradeleri ile niyet eder , istekte bulunur , dua eder . Bu talepler melekler vasıtasıyla yüce Allah tarafından değerlendirilir , takdir edilir ona göre levh-i mahfuz'a yazılır ve tecelli eder . Cüz-i iradenin , Külli irade üzerinde etkisi olduğunu ifade etmek istiyorum. Konu kalıplara konabilecek , siyah , beyaz , var yok konusu olmayıp , gri bir konudur . Matematiksel analitik düşüncedeki eksiklik , herşeyi kalıplar içine koymak durumunda olmasıdır .Bazen öyle bazen böyle olma durumuna yer yoktur . Devlet irade sahibidir , ancak kamuoyunun isteklerini değerlendirerek dikkate alarak iradesini kullanır . Bu her zaman kamuoyunun ya da bir bireyin istediği şekilde ya da istemediği şekilde olacak demek değildir .Bir hayırsever çeşme yaptırır , kendi duası kabul olmasa bile , o çeşmede hayır gören bir mübareğin duası vesilesiyle muradına muvaffak olabilir. Takdir yüce Allah'tandır , Allahu Alem . Saygı ve Sevgilerimle,
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.