Eline Yüreğine Ağzına Sağlık Ne kadarda Güzel özetlemişsin.. Ulu Hakan'a Kızıl Sultan Lakabını takan Şahıs Ermeni asıllı Fransız'dır. Okumayan araştırmayan bilemez..Bu konuda Küçük bir Anekdot vereyim
Ermeni meselesi hakkındaki İngiliz Sefirinin "Daha ne kadar
Ermeni öldürecekseniz"? sorusuna Abdülhamid Han şu cevabı veriyordu;
"Filan gün, filan saatte Karadenızin filan noktasına yaklaşıp,
karaya, Ermenileri Türklere karşı silahlandırmak için şu kadar sandık
malzeme çıkaran ve komitecilere teslim eden İngiliz gemisinde,
Türk başına kaç silah bulunuyorsa tam o kadar Ermeni öldereceğiz!"..
Cevap karşısında dehşete düşen İngiliz seferi başını tutmuş ve
Abdülhamid han da acı gülüşüne devam etmişti. Burada ayrıca ne kadar üstün bir istihbarat teşkilatı kurduğuda gözler önündedir.
Neticede Sultân Abdülhamît Han'ı tahtından indirenler, sonunda
memleketi düşman çizmelerinin altında bırakarak kaçtılar. İlk
olarak Enver paşa, Tal'at paşa, doktor Behâeddîn Şâkir, doktor Nâzım,
30 Ekim 1918 de Mondros mütârekesini imza ettikten bir gün
sonra, gece yarısı kaçtılar. Tal'at paşa Berlin'de, Enver 1922'de Türkistânda,
Cemâl paşa 1922'de Tiflis'te öldürüldüler.
II. Abdülhamid Han'dan sonra memleketi alevler aldı. İttihatçıların
içteki baskı ve şiddetleri,sokaklarda yapılan idamlar ve Birinci
Dünya harbine girmekle devletin yağma edildiği, Arabistan'ın
tamamiyle elden çıktığı, İngilizlerin Suriye ve ırak'tan, Fransızların
Makedonya tarafından ana vatan sınırlarına huzuca geçtikleri, Moskoflann
bütün Şark Anadolusunu derinlerine kadar işgal edip 1917
Rus ihtilali yüzünden çekilme zorunda kaldığı,halkınekmek yerine
saman tozu ve mısır koçanı yediği,yakmaya tezak ve kefen yapmaya
bez bulamadıı mevsimde, bir gün Enver Paşa, Talat Paşayla beraber,
Beylerbeyinde Abdülhamid Han'ı ziyarete gidiyor. Kendilerine
karşılayan muhafız subay, Abdülhamid Han'a haber vermeksizin
yol gösterdiği için, kapısının önüne kadar geliyorlar...Kapı yarı aralıktır
ve Abdülhamid Han, sırtı kapı'ya doğru, seccade üzerinde dua
etmektedir. Gelenleri görmüyor,gelenler de ona kendilerini göstermiyor.
Enver Paşa, önde,yarı açık kapıyı biraz daha aralamış,olduğu
yerdentabloyu seyretmektedir. Abdülhamid,elleri hacet dergahına- 191
uzatılmış, gözyaşiyle nemli bir dua esesi çıkarmakta: •
"Allahım; bana yapılanları helal etmiyorum! Şahsıma yapıldığı
için değil, milletime yapıldığı için affetmiyorum! Milletime yapılan
fenalıklardan, yarın.senin hesap gününde davacıyım!"
Enver Paşa bu duayı işitince, çarpılıpkalıyor, Hünkarın huzurana
çıkamıyor,geriye dönüyor, Talat Paşayı kolundan çekereksürüklüyor,
rıhtımda bekleyen istimbota götürüyor ve orada,ağlaya ağlaya,
Talat Paşaya diyor ki:
"Başımıza ne geldisye bu adama yaptıklarımızdan geldi ve
daha ne gelecek o yüzden gelecek!.." (3210)
İttihat ve Terakki'nin Türk ve milliyetçi kadrosu, Abdülhamid'in
ne büyük, hatta emsalsiz bir Padişah olduğunu biliyor,fakat
onu makamına iade etmek ve tutulan istikameti değiştirmek için
vaktin geçmiş olduğunu esefle görüyorlardı...Vatan başkalarının
kontrolüne geçmişti...
Ha Bu arada 33 yıllık saltanatında her alanda (okul,fabrika müze vs. vs )1552 eser bırakmıştır.. ilkokul bilgileriyle duranlar biraz araştırsınlar.. Kimse Araştırmadan Ulu Hakan'a Dil uzatmasın.. Saygılar..