ERBAY tarafından postalanan herşey
-
Asiklar atisiyor
açmışım penceleri hava acayip sıcak natalia söz verdi yarın pilav yapacak.... açacağum onlara birer tane lokanta gülsün para basacak natalia sinek avlıycak.... (alınmak yok ) ama ben yiyeceğum natalianın yemeğini daha çok severum çünkü yemeğun yanmışini...... tatlılarda gülsünden mübarekler mis gibi gülsün ellerine sağlık yemeklerun bal gibi..... kazanduğunuz paralari geturunda sayayim bu kadar size çoktur biraz kumbaraya atayım...
-
büyücü olsan üstekini neye cevırırdın :)
cadı silaya çevirirdim...
-
büyücü olsan üstekini neye cevırırdın :)
fenerbahçe bayan basketbol takımının kaptanına çevirirdim...hemide zenci yapardım...
-
Asiklar atisiyor
ha şöyle gülsün yüzün açan çiçekler gibin alduğum limonatayı içsene sinir etme beni yine....
-
Asiklar atisiyor
ezanlar okunuyor benim güzel ülkemde sana diploma verecem durur ceketimin cebinde.... kız nereye gidersun bizi yalnuz bırakup bir daha görmeyeyim seni kaşlari çatuk.... senin yemeklerini hiç geri çevirdim mi yanmış yemeği yiyip mide spazmı geçirmedim mi.... sen asarsan suratını benim iştahım kalmaz habu yeduklerumi inan midem almaz.....
-
Asiklar atisiyor
yaptığın yemekleri zehir olsada yedim nereye gidiyon gıı ben şimdi sana ne dedim...
-
Asiklar atisiyor
bahcedeki gülleri sularsan onlar solmaz natalia bu laflarla su testisi bile dolmaz.... kazanı koydum suya aka aka su doldu şu bizim gülsün gerçekten şair oldu.... kar yağar saclarima saçum olur bembeyaz natalia bu deduklerumi sen bi kenara yaz.... ilk önce alacasun bir kilo pırasayı koyacasun üstüne yarım kilo kıymayı... birazda yağ ekleyip koyacasun ateşe biber ile tuzunu atacasun peşpeşe.... 15 dakka kaynatup biraz bekleyecesun hazılayıp tabaklari servise çıkaracasun....
-
üsttekinin en çok nesini sewdin.....
foruma geri dönmesini...(sedat abiye) zehir gibi yemeklerini sevdim...
-
üsttekinin en çok nesini sewdin.....
herşeyini....
-
FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
teşekkür ederim çekirge....pekte büyükmüş bunlarda sana...
-
üsteki üyeye iftira atmaca
natalia aslında küçük ibo hayranıymış...
-
büyücü olsan üstekini neye cevırırdın :)
bende seni makyaj setine çevirirdim...
-
hepsi senin için feriğim....
Ayrılmalıyız Zamanlar fazlaydı paylaşmak için Bir bakış yeterdi anlatmaya Anlamaya yeterdi bir tek kelime Alışmak sevmekten daha beterdi Ve zamansız gelen yarınsız bir sevgi Bi gün bi yerde ansızın biterdi Biterdi hiç bitmeyecek sandığımız sevdalar Çekip giderdi anılar, Fotoğraflar yakardı kendi kendini; Simsiyah, duman duman... Artık, artık hiçbir vazoya sığmazdı ayrılığın çiçekleri Sevişen geceler çekip giderdi Susardı şarkılar, çalmazdı kemanlar Şiirler yazmazdı bu kırık hikayeyi Bu sevda bi gün bi yerde ansızın biterdi Biliyorum; biterdi, biterdi... Oysa ne kadar güzel başlamıştı herşey İlk buluşmaların heyecanı, yetmeyen zamanlar Kararan akşamlarla gelen ayrılma faslı Eve uydurduğumuz yalanlar Gözlerime dalıp dalıp gitmelerin Salaş bir çay bahçesinde iki demli çay Ve ucu ucuna eklediğimiz sigaralar; Sevdamız gibi içimize çektiğimiz. Bitmesin diye hayallerimiz Hep o şarkıyı dinlemelerimiz. Yine elimde resimlerimiz Yarın hepsi acı tatlı anılar olacak hayatın ırmağında Gidiyorum... Sevdim seni, çok sevdim, hep böyle kalıcam Senin mutluluğuna uzaktan bakıcam Ayrılmalıyız artık, gitmeliyim bu yerden Saadet diliyorum, saadet diliyorum sana beyaz güllerden. Gidiyorum... Gözüm arkada kalsada güçlüyüm Güçlüyüm ayakta duracak kadar Yarınlara bakacak, yeni sevdalara doğacak, Ve bu aşkı vuracak kadar Ben bu aşkı vuracak kadar güçlüyüm... Şebnem Kısaparmak Bir Gün Baksam Ki Gelmişsin Bir gün baksam ki gelmişsin.. Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar. Gözlerinde bir bitmez,bir tükenmez güzellik Saçlarında ilkbahar.. Bir gün baksam ki gelmişsin.. Gülüşünde taze serin bir rüzgar Ellerin yine eskisi kadar güzel Çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar.. Bir gün baksam ki gelmişsin.. Hasretin içimde sonsuzluk kadar. Şaşırmış kalmışım birdenbire çaresiz. Dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar. Bir gün baksam ki gelmişsin.. Ne yüzünde bir gölge,ne dilinde sitem var. Tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm Benim olmuş dünyalar. . . Yavuz Bülent Bakiler Geri Gelen Mektup Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu. Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse; Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse; Herşey silinip kayboluyorken nazarımdan, Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse... Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla, Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla! Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım; Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım. Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın, Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın, Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin; Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin! Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden, Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden... Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı, Vaslınla da dinmez yine bağrıdaki ağrı. Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu! Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu! Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı, Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı. Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler, Tek bendeki volkanları söndürse denizler! Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil' İmkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil Sırretmeye elden seni bir perde olurdum. Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum. Mehtaplı yüzün melekleri'li kıskandırıyordur. En hisli şiirden de örülmez bu güzellik. Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur; Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik... Hüseyin Nihal Atsız Senin Korkularını Benim İnceliğimi Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte. İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık! İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine. Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken, duvarlara dalıp dalıp gitmesi. Türküsünü söylecek kimsesi kalmamak ayrılık. Saçına rüzgar, sesine ışık düşürememek kimsenin. Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun. Güneşin bir ceza gibi doğması dünyaya. İki adımdan biri insanın, sevincin kundakçısı, hüznün arması ayrılık. O küçük ölüm! Usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan. Ayrılık, o köpüklü öpüşlerin ardından gidip ağzını yıkadığında başlamıştı. Ben bulutları gösterirken, “bulmacanın beş harfli yemek sorusuna” yanıt aramanla halkalanmış, “Aşkın şarabının ağzını açtım, yar yüzünden içti murt bende kaldı” türküsü tenimde düğümlenirken, odadan çıkışınla yolunu tutmuş, Dağlarda öldürülen çocukların fotoğraflarını bir kenara itip, “bu eteğin üstüne bu bluz yakıştı mı? ” diye sorduğunda varacağı yere varmıştı çoktan. Şimdi anlıyormusun gidişinin neden ayrılık olmadığını, bir yaprağın düşmesi kadar ancak, acısı ve ağırlığı olduğunu. Bir toplama işleminin sonucunu yazmak gibi bir değer taşıdığını. Boşluğa bir boşluk katmadığını, kar yağdırmadığını yaz ortasında.... Ne mi yapacağım bundan sonra? Ayak izlerimi silmek için sana gelen bütün yolları tersinden yürüyeceğim önce. Şiir yazmayacağım bir süre, Fotoğraflarını güneşe koyacağım, bir an önce sararsınlar diye. Hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim. Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu, bir gül ağacının dibine dökeceğim. Falcı kadınlara inanmayacağım artık. Trafik polislerine adres sormayacağım, Geleceğe ışık düşüren bir gülüşle gülmeyeceğim kimseye.... Ne yapacağımı sanıyorsun ki? Tenin tenime bu kadar sinmişken, ömrüm azala azala önümden akarken, gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken.. Senin korkularını, benim inceliğimi doldurup yüreğime, bıraktığın boşluğu yonta yonta binlerce heykelini yapacağım. Şükrü Erbaş Kalbimden Sana Taç Mahal Yaptım Sana ne verebilirdim? Bülbülü versem, Sabırsızdır, sitemlidir. Gülü versem, Gül yerinde güzeldir. Yıldızlar mı? Senin yanında sönük kalır. Ay; yüreğindeki mehtabı kıskanır.. Bendeki sana bakarak, Başladım mabedimi yapmaya. Kalbinin temizliğini kullanarak, Bembeyaz mermerler oluşturdum. Gözlerinden aldığım parlaklıkla, Mermerlerin içine, pırlanta koydum. Sevmeye doyamadığım ruhunla, Kubbe var oldu, tüm vakarıyla. İnsanca yaşamaktaki azminle, Minareler göklere uzandı, haşmetle. Bana akan sıcaklığınla, Duvarların her yerine, 'Seni seviyorum' yazdım. Yüreğinden taşan sevginle, Öyle bir bahçe oluştu ki, Kaşmir´deki Shalimar´dan görkemli. Şah Cihan görseydi, Sana gıpta ederdi. Mümtaz´a olan sevgisi, Seninkinin yanında azmış derdi. Üzgünüm canım.. İçimdeki seni, Hiçbir kalıba sığdıramadım. Yere, göğe koyamadım. Kalbimden sana yakışır, Taç Mahal yaptım. Şahı sen, Sultanı benim. Saltanatın ise, Yüreğim...! Nigar YILDIZ
-
her seçim bir kaybediştir...
HER SEÇİM BİR KAYBEDİŞTİR Her tercih bir vazgeçiştir çünkü.. Sabah ise gitmekle, yatakta nefis bir miskinlik fırsatından vazgeçmiş olursunuz.. Kalkar kalkmaz hayat bin bir seçeneği dayar burnunuzun ucuna... "Ne giysem" telasından, öğle yemeğinde "Ne alırdınız?" diye başucunuzda biten garsona, hangi kanaldaki filmi izlesem kararsızlığından "bize oy verin" diye bağrışan partilere kadar her şey, herkes, her an sizi ısrarla bir tercihe zorlar. Yastığınıza teslim olmuşsanız, belki dışarıda ışıl ışıl bir günden vazgeçmiş olursunuz.. Bahar esintileri taşıyan bir elbise belki o gün yaşamınızı ışıldatabilecekken, ağırbaşlı bir sadeliğe karar vermekle muhtemel bir tanışıklığı tepersiniz.. Belki yemediğiniz musakka, ısmarladığınız İzmir köfteden daha lezzetlidir. Ya da öbür kanaldaki film, o anki ruh halinize daha uygundur.. Ama yaşam, vazgeçtiğiniz şeye ilişkin ipucu vermez... Geri dönüp, o günü gökkuşağı desenli bir elbiseyle yeniden yaşama şansınız yoktur. Bu seçim oyununda vazgeçtiğiniz şey, seçtiğinizden daha değerliyse pişmanlık kaçınılmazdır.. Ama neyin değerli olduğunun kararı da yine size aittir... Ve vazgeçtiğiniz şey bazen bir saray, bazen şöhret sahnesinin parıltılı neonları da olsa, çoğu zaman gözünüz hiç arkada kalmaz.. Çünkü duvarlarına sevdiğinizin kokusu sinmiş bir ev ya da sevdiğiniz kadınla paylaşamadığınız bir saray sizin için borsada kolay feda edilebilir değerlerdendir. Hayata bir başka gözle bakmayı öğrendiyseniz, bu seçimde kazandıklarını sananlara yalnızca acıyarak gülümsersiniz.. Her şeyin sıradanlaştığı bir dünyada bazen kaybetmek en doğru seçimdir. Ve o dünyada en yerinde tercih; vazgeçiştir... Can DÜNDAR
-
sunay akın köşesi...
Beceriksiz Kabuğunu koparmadan ne bir elmayı soyabildim ne de iyileştirebildim bir yaramı ama karşıma çıkınca kızmadım hiç elma kurduna bendim çünkü bıçağı saplayan onun yurduna Şair diyorlar benim için bilmiyorum oysa her şiire konmalı mı uyak her yere nedense konamıyor tayyare hay dilimi arı türkçe soksun; uçak Kaptan olmak isterdim aynanın karşısında eski bir sinema yıldızı gibi ağlayan İstanbul hatlarında bir fırça hafifliğiyle gidip gelen vapurlara Eskimo bir şair dokunuyor omuzuma ve Kız Kulesi'ni göstererek bırak artık diyor üzülmeyi yedi tepeli bu şehirde şiir okunacak tek yer elbette denizin ortasındaki şu küçük buz dağı Terzi olsa da babam sökük dikmesini beceremem beni yalnızca sen anlarsın iğnenin deliğinden geçsin diye ipliklerin bir anlık ıslatıldığı dudaklara takılıp kalan annem Sunay Akın - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Elişi Savaş haberleriyle dolu renkli gazete sayfalarını katlayıp bir çocuk üstüste kesiyor özene bezene elindeki makas ile Ve insanlar oluşuyor kağıttan tutuşmuşlar elele Sunay Akın - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Serçe Ve Kedi Toprağın altından bağlanıyor artık telefon telleri ve bir telaş yüreğini sarıyor serçelerin gördükçe kedileri Anlar mı serçelerin neden göç etmediğini sobanın kurulmasını bekleyen kedi Yalnızca rüzgar gelir ölü bir serçenin cenaze törenine ve usulca kımıldatır tüylerini kediden önce Sunay Akın - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Şemsiye tozlu bir şemsiye durur çatı katındaki odanın kuytu bir köşesinde kumaşındaki eski yağmurların hüzünlü kokusuyla anımsar mısın bilmem yağmurun bardaktan boşanırcasına yağdığı o günü hani şemsiyeyi iyice çekip başımıza dudaklarımla hesaplamıştım yüz ölçümünü nicedir sokağa çıkarmıyorum şemsiyeyi korkuyorum çünkü kapısı açık kafesinden uçan bir kanarya gibi beni ikinci kez terk etmenden yanıt alamayacağımı bilsem bile yanına gidip sorarım hergün şemsiyeye altında elele nasıl görünürdük diye Sunay Akın
-
FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
kimleri görüyorum sağol ablacım sen gelde biraz da senle atışalım şu topicte... uzun zamandır görünmez acep neden gelmiyor şu bizim ablamız alaturca ne kadar içsem gaz yapmıyor cola turca.....
-
söylemek isteyipte söyleyemedikleriniz varsa buraya
habu yalan dünyada söylemek isteyipte söyleyemediğim bir tek şey var onuda sahibine söylemeden kimseye söylemem....
-
İçindeki nakaratı yaz...
penceresi önünde kranfil saksı,oturmuş yazar yarim birine yazı,kimi sever bilinmez dumanlı başı,zalim olma sevgilim taştan değilim,döndür başını bir bak haram değilim.......
-
Şu an ne dinliyorsunuz
Volkan Konak__şiir
-
ŞŞŞŞŞŞ BAK Bİİİİ
ERBAY şurada cevap verdi: made in turkey! başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalımnaber gıı.. bu güzel pazar günü sendemi evdesin...
-
AZ SONRA...........
afiyet olsun... bende yiyem bari...
-
FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
oy nenem oy meydün ablam çiçek vermiş bana teşekkür ederim gıı... abicim senin habu çiçeklerun hepisunden daha değerli sanada teşekkür ediyorum...
-
büyücü olsan üstekini neye cevırırdın :)
ronaldinho ya çevirirdim ama trabzonsporda oynatırdım...
-
büyücü olsan üstekini neye cevırırdın :)
o zaman bende seni hava yastığına çevireyim hemşerum...
-
SEN BU FORUMUN......
oldu oldu...sen bu forumun türkçesi en tatlı olanısın...