Yolcu nereye?
Ne bu telaş?
Neyin nesi, bu acele?
Bu susamışlık niçin, neye?
Bu koşuşturma, bu yarış, nereye?
Kimden bu kaçış?
Seni de mi kuşattı herkes gibi,
gizem dolu çağırış?
Azmettiğin menzile varılır mı böyle karış karış?
Ve nereye varış?
Kime, niçin bu kadar yalvarış?
Ya, ne için bunca yakarış?
Yolcu nereye?
Bu gözü dönmüşlük,
hınçla dolu bu açlık,
gözlerden bir şeyler kaçırmanın telaşıyla.
Yapmadan acılara arkadaşlık
erişebilir misin amacına,
birkaç damla gözyaşıyla?
Yapma yanlışlık!
İnan yol yok buradan öteye
ve yok öyle sihirli,
gizli bir geçit
ne sana, ne kimseye.
Yolun sonunda gel gel-git git
hayatın ötesi de berisi de..
Birbirlerini yiyenler…
Bir bir gitti
gitmem diyenler.
Rollerini oynayıp seçilen oyunda
ellerinde ne kaldı?
avuçlarında ne var?
bırakıp geride.
Direnmenin faydası yok!
Bekliyorlar seni de
çürümüş zamanlar koyunda.
Kolu kanadı kırık umut senin ki..
göreceksin!
hayali yükseklerden in ki!
İstersen hayalinde inat et
istersen inadına hayalini istinat et!
Düşün ve düşme darlığa
bir ân bile
hazineleri dolu hazinelerin olsa
ne çıkar
kefeninin ceplerinde.
Rüzgar esecek bir gün
yağmur ıslatacak
ayaz donduracak
kimse olmayacak yerinde..
Tutmamışsan bir elden
yapmamışsan karşılıksız bir iyilik;
elinden tutanın olmayacak yarın.
Kim bilir hangisinde ve neresinde
tıkanıp kalacaksın yolların?
Son lokmanı yutamadan,
son arzunu gerçekleştiremeden,
süzgeçlerde asılı kalacak canın!
Avun avunabilirsen,
pıhtılaştığında kanın.
savun savunabilirsen,
gösterildiğinde isyanın.
Kim sana yanlış yol gösteren
Kim doğrudan aklını çeldi?
Hesap sordun
Hesabı düşünmeden
yolcu nereye dur!
Hesap verme zamanı geldi!
www.kadirkaraman.com