Selamün aeyküm...
Gene ben geldim...
Gene afla başlamak isterim,affınıza sığınarak...
tanışmadan etmeden daldık ama neyseeee...
Şimdi siz, yani oradakiler... Neyi niçin tartıştığınızı acaba biliyor musunuz yada biliyor muyuz? Yada siz tartışıyor musunuz yoksa sataşıyor musunuz anlamaya çalışıyorum ama ... Sadece tek dileğim, bu düşüncenin bendeki anlayış kıtlığından olmasını temenni ederim...
Acaba diyorum bu sizin söyledikleriniz bi öz-eleştiri mi yoksa ÖZELLEŞTİRİ mi, bilmem anlatabildim mi... bu bi öz-eleştiriyse ben bu kavramı yanlış anlamışıım yok eğer bu bi özeLLeştiryse yanlış adreste yanlış şeyi arıyorum, hoş burda ne işim var ve neyi arıyorum onu da bilmiyorum ama neyse...
Uzattıkça batacağımı bildiğimden eleştiri kısmını geçip öz ekleyerek devam etmeye çalışacağım, zira bunun bi öz-eleştiri mi oksa başka bişey mi ona siz karar vereceksiniz, daha önce dediğim gibi "kes navêje dewê min tirşe"...
Dedim ya herşey devletten beklenir bizim orada yani Kurdlerde... o konuda hala aynı fikirdeyim ama tekrar söyleyeyim bu demek olmuyorki dewlet mükemmel ve dewlet elinden geleni yapıyo anlamı falan hiç çıkmıyo...
aslında devlet hakkında yorum getirmeyecektim ama bu devlet benim de devletim olduğu için her iki tarafın devlet hakkındaki eleştirilerinin öz niteliğinde olduğuna yada en azınan olması gerektiğine kanaat getiriyorum...
Devlet denen baba sizee ne gösterdi bilemem ama kürtlere pek mantıklı yanlarını göstermedi... yada göstertilmedi... devlet denince Kurdistanda akla ASKER gelir maalesef... Ve halk sanki dağa çıkanın cezasını çekmek zorundaymış gibi bi kabule zorlandı. bu da halkın ister-istemez dağdakne sempati oolarak devletin yüzünde bi tokat izi bırakmasına sebep oldu...
İşte bu sebepten ötürü baskılarla yıldırılmaya çalışılan kurt halkı, türk halkına sanki düşmanmış gibi lanse edildi ve başarılı da olundu, Kurd halkı ise Turk halkına nedense aynı tepkiyi vermedi, yani düşman göüyle bakmadı yada bakamadı o döneemler için... ama günümüzde bu düşmanlık kavramı günden güne kürt halkında da yayılmaya başladı ki bu da tehlikeleri beraberinde getirmeye başladı...
Devletin silahı her tarafımıza yönlendirildi (bunu yapanın kim olduğunu bilemem ama bizi birbirimize kırdırmak isteyenlerin olduğunu hepimizin de bildiğini biliyorum, en azından benim kendi fikrim...)
Bu silahı hhakedenimiz de oldu ama değil o silahı hak eden, tam tersi o silahı yöneltene yönelten olması gerekenlerimizin de olduğunu siz de biz de biliyoruz...
Devletin bu kendi kendini yok etme uygulamaları karşısında hep kürtler bu planlamayı yapıyormuş gibi gösterildi ama aslında bi parçalanmanın yada bölünmenin her ne deniyorsa olmayacağını hepimiz de biliyoruz ve en iyi bilenin de aslında askeriye olduğunu, ve bu olayların bitmemesi için bu güne dek askeriyenin elinden geldiğini yapmaya çalışığını da biliyoruz...
Neyse konu uzadıkça uzar, kısaltalım...
Dağdaki boşuna dağa çıkmadı,köyünden çıkan, çıkarılan boşa çıkarılmadı, hakedenimiz oldu haksız yere suçlananımız oldu... Ama bütün suç bizim mi değil, bizdeen çok sizin suçunuz belki de (geçelim bu kısmı, bunuu siz anlatacaksınız ha, kaçmak yok ona göre )... bugün dtp dediğimiz özde olmasa da sözde kürtleri temsili parti kendi içinde bile bölücüllük yapıyor, nasıl mı desek, şahinler ve güvercinler diye ikiye ayrılıyorar... yani Ahmaet Türk tarafı ve Emine Ayna tarafı...
Bir taraf barıştan, öbür taraf kırmaktan yana...
Yni sizin gözünüzle tam olmasa da bölücüyüz (ki çoğu açıdan bakıldığında belki haklısınız ama enele yayamazsınız bunu unutmayın (!) )... ama biim gözümüzle bakıldığında hakkımız istiyoruz, ne hakkı mı aslında hiiç bi hak yok desek de haklar belli...
Ha bana göre de derseniz bu ülke dinini,geleneğini göreneğini bırakmasa mesele zaten çözülmüş demektir ama bu benim düşüncesizliğimin düşünceme aksetmiş hali de olabilir...
Fazla uzattım, belki beklentilrinizi karşılayamadım, belki konuyu dağıttım kusura bbakmayın...
Ve her fikre SAYGI, her eleştriye AÇIK, her haksızlığa KARŞI ve içinde sevgi ve barışın olduğu her cümleye de VARım ...
SAYGILAR...