Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

AED

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    915
  • Katılım

  • Son Ziyaret

AED tarafından postalanan herşey

  1. Sütlü Yol Açıklama : Dünya Gökbilim Yılı içerisinde bulunduğumuz şu günlerde Dünya gezegenin gece göğü manzaralarından ilham alan fotoğrafçı Larry Landolfi, bu heyecan verici ama hayal ürünü manzarayı yarattı. Yukarıdaki birleşik görüntü, Samanyolu'nu taşradaki ıssız bir yolun göklerdeki uzantısıymış gibi gösteriyor. Tabii ki, gökadamızın adı Samanyolu* (Latincede Via Lactea), onun gökyüzündeki süte benzer kuşak veya patika görüntüsüne gönderme yapmaktadır. Aslına bakarsanız, gökada* kelimesi de Yunanca süt kelimesinden türetilmiştir. Aysız gecelerde karanlık bir gökyüzüne sahip yerlerden bakıldığında, bu görüntüdeki kadar renkli olmasa da ışık saçan bu tanrısal kuşak, gökadamızın düzlemi boyunca dizilmiş ama çok soluk oldukları için tek tek ayırt edilmeleri mümkün olmayan sayısız yıldızın toplu ışığı sayesinde görülebilmektedir. Yıldızların bu dağınık ışığı, yer yer gökada içerisinde bulunan örtücü toz bulutlarının karanlık gölgeleriyle kesilmiştir. Bundan 400 yıl önce Galileo, teleskobunu Samanyolu'na çevirmiş ve onun "sayılamayacak kadar çok yıldızdan meydana geldiğini" duyurmuştu. Katkı ve Telif Hakkı : Larry Landolfi
  2. Spirit Mars'ta Yumuşak Toprağa Saplandı Açıklama : Acaba Spirit Mars'taki yumuşak topraktan kendini kurtarabilecek mi? Şu anda Mars yüzeyinde bulunan robot keşif aracı Spirit, kızıl gezegeni keşfetmeyi sürdürürken geçen ay içerisinde beklenmedik bir şekilde yumuşak toprağa saplandı. Toprağın çok yumuşak olması nedeniyle Spirit'in kendini kurtaramamasından endişe ediliyor. Böyle bir durumda araç olduğu yerde kalıp, Home Plate adı verilen Mars'a özgü tuhaf yer şeklinin yakınındaki mevcut konumundan neyi inceleyebiliyorsa ona devam edecektir. Yukarıdaki görüntüde, sol ön tekerlek döndükçe kendini gömüyor gibi görünürken, diğer tarafta sağ ön tekerlek artık dönmeyip beş yaşındaki mekanik kaşif ile birlikte sürüklenmektedir. İleride ise paslı toprak ve kayalar, uzakta yer alan Husband Tepesi'ne kadar olan bu yabancı tabiatı kaplamış durumda. NASA durumu incelemeye devam ediyor. Mühendisler ve bilim insanları ise Spirit'in altı tekerleğini nasıl kullanacakları konusunda henüz tüm fikirleri tüketmiş değiller. Bu arada, Mars'ın öteki yanında bulunan Spirit'in ikizi Opportunity, Endeavour Krateri'ne giden iki yıllık seyahatine devam ediyor. Katkı Sağlayanlar : Mars Keşif Aracı Görevi, Jet İtiş Gücü Laboratuvarı (JPL), ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)
  3. Güzel Bir Üç Boğumlu Açıklama : M20 olarak da bilinen güzel Üç Boğumlu Bulutsu uzay tezatlıklarının renkli bir örneği olup, bulutsu bakımından zengin Yay Takımyıldızı yönünde, yaklaşık 5000 ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır. Gökadamızın düzlemi üzerinde bir yıldız oluşum bölgesi olan Üç Boğumlu; hidrojen atomlarından salınan ışığın hakim olduğu kırmızı renkli salma bulutsuları, yıldız ışığını yansıtan tozlardan meydana gelen mavi renkli yansıma bulutsuları ve yoğun toz bulutlarının karaltı halinde görüldüğü yerlerde bulunan karanlık bulutsular olmak üzere üç farklı türde bulutsu içermektedir. Üç Boğumlu'ya yaygın olarak kullanılan ismini, koyu renkli toz şeritleri tarafından kabaca üç parçaya bölünmüş olan parlak kırmızı salma bölgesi kazandırmaktadır. Kırmızı renkli salma, geniş açılı bu muhteşem manzarada yansıma bulutsularını ele veren mavi pus ile bir araya gelmiş durumda. Salma bulutsusunun merkezinin solunda yer alan ve yeni doğmuş yıldızlar tarafından yontulmuş sütun ve fıskiyeler, bölgenin Hubble Uzay Teleskobu tarafından kaydedilen yakın çekim resimlerinde görülebilmektedir. Üç Boğumlu Bulutsu yaklaşık 40 ışıkyılı genişliktedir. Katkı ve Telif Hakkı : Ed Henry
  4. Merkür'deki Volkanik Arazi Açıklama : Neden Merkür'deki büyük kraterlerin içleri göreceli olarak düz acaba? Geçen Ekim ayında Merkür'ün yanından geçen robot uzay aracı MESSENGER'dan gelen son resimler; Merkür'ün Dünya'nın uydusu Ay'daki denizlere benzeyen, içleri düz büyük kraterlere ev sahipliği yapan daha önce keşfedilmemiş bölgelerini gözler önüne sermektedir. Bu nedenle, yine Ay'daki denizlere benzer olarak, Merkür'deki bu kraterlerin eski fakat çevresindeki yüksek oranda kraterli yüzeyleri kadar da eski olmayan lav akıntıları ile dolmuş olduğu düşünülmektedir. Merkür'ün batı kenarını gösteren yukarıdaki mozaik görüntü, MESSENGER tarafından geçen Ekim ayında güneş sistemimizin bu en içteki gezegenine yaklaşması sırasında oluşturulmuştur. Yaşlı ve aşırı derecede desenli yüzey parçaları görüntünün alt kısmı boyunca uzanırken, küçük kraterlerin ilk bakışta çıkıntı yapan tepeler gibi göründüğü nispeten düz çarpışma havzaları ise ortanın solunda yer almaktadır. MESSENGER, 2011 yılında yörüngesine girmeden önce gelecek yıl tekrar Merkür'ün yanından geçecek Katkı Sağlayanlar : MESSENGER Takımı, ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Johns Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Fizik Laboratuvarı, Carnegie Bilim Enstitüsü (CIW)
  5. M97 : Baykuş Bulutsusu Açıklama : Baykuş Bulutsusu, gökyüzünde Büyük Kepçe'nin alt kısmında, yaklaşık 2600 ışıkyılı uzaklıkta tünemiş vaziyettedir. Messier'nin meşhur listesindeki 97. nesne anlamında kayıtlara M97 olarak da geçmiş olan bu bulutsunun yuvarlak şekli, üzerinde bulunan iki büyük, koyu renkli "göz"le birlikte dik dik bakan bir baykuşu andırmaktadır. Messier kataloğundaki en soluk nesnelerden biri olan Baykuş Bulutsusu, ölmekte olan güneş benzeri bir yıldızın nükleer yakıtı bittiğinde fırlatıp attığı ışıltılı gazdan bir kılıf anlamına gelen gezegenimsi bulutsudur. Aslına bakarsanız, Baykuş Bulutsusu Güneşimizin bundan 5 milyar yıl sonra yakıtı tükendiğinde karşı karşıya kalacağı kaderi gözler önüne sermektedir. Gördüğümüz kadarıyla, bulutsu 2 ışıkyılının üzerinde bir alanı kaplamaktadır ki; bu, güneş sistemimizden kabaca 2000 kat daha büyük bir alandır. Manzarada, uzay baykuşu içerisinde bulunan etkileyici detaylar gözler önüne serilmektedir. Bu birleşik görüntü, dar bant süzgeçlerle toplamda 24 saatlik poz süresi ile çekilen karelerin birleştirilmesi ile elde edilmiştir. Katkı ve Telif Hakkı : Keith Quattrocchi
  6. Bulunması Zor Denizanası Bulutsusu Açıklama : Normalde soluk ve bulunması zor olan Denizanası Bulutsusu, geniş açı ile çekilmiş bu büyüleyici manzarada yakalanmış. Bir gökyüzü ikizinin ayağında, iki yanı sarıya çalan renkleriyle Mü (μ) ve Eta (η) İkizler yıldızlarıyla sarılmış olan Denizanası Bulutsusu, merkezin hemen sağında, salınan dokunaçlarıyla görülen salmanın daha parlak olan kavisli kenarıdır. Aslına bakarsanız uzaydaki bu denizanasının, patlayan büyük kütleli bir yıldızın genişlemekte olan kalıntı bulutu olan, kabarcık biçimli üstnova kalıntısı IC 443'ün bir parçası olduğu görülmektedir. Bu patlamadan gelen ışık Dünya gezegenine ilk olarak bundan yaklaşık 30.000 yıl önce ulaşmıştır. Gök fiziği sularındaki kuzeni Yengeç Bulutsusu üstnova kalıntısına benzer olarak, IC 443 de çökmüş bir yıldızın çekirdek kalıntısı anlamına gelen bir nötron yıldızına ev sahipliği yapmaktadır. Salma bulutsusu Sharpless 249 ise resmin sol üst tarafını kaplamakta. Denizanası Bulutsusu, bizden yaklaşık 5000 ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır. Bu mesafede, görüntü neredeyse 200 ışıkyıllık bir alanı kapsıyor olacaktır. Katkı ve Telif Hakkı : Gerhard Bachmayer
  7. Hirsau Manastırı Üzerinde Bahar Göğü Açıklama : Bu gece gökyüzünde neler var acaba? Yalnızca arabanıza giderken bile olsa, gün batımından hemen sonra dışarıda gezinirken yukarıya atacağınız kısa bir bakış, Dünya'nın dört bir yanında pek çok başka insanın da izlediği güzel bir gece göğünü görmenizi sağlayabilir. Yukarıdaki görüntünün sizin yörenizdeki halini izleyebilmek için, yüzünüzü güneye dönüp başınızı geriye doğru yatırın. Kuzey yarımkürenin büyük bir bölümünde, bahar zamanı gün batımından hemen sonra neredeyse tam tepenizde görebileceğiniz şey, Büyükayı Takımyıldızı'nın bir parçası olan Büyük Kepçe'dir. Büyük Kepçe'nin kepçe tarafı, saatler boyu izlediğinizde tüm gökyüzü etrafında dönüyormuş gibi görünen Kutup Yıldızı'nı işaret etmektedir. Kutup Yıldızı (Polaris), Küçükayı Takımyıldızı olarak da bilinen Küçük Kepçe'nin ucunda yer almaktadır. Saate bağlı olarak görülebilecek diğer takımyıldızlar Çoban, Aslan, İkizler ve Arabacı olacaktır. Yukarıda yer alan balıkgözü görüntü geçen hafta içerisinde Almanya'da çekilmiştir. Görüntünün etrafında görülenler, 830 yılında kurulan ve bir zamanlar Benedictine Manastırı olan Hirsau Manastırı'nın avlusudur. Farenizin imlecini üzerine getirdiğinizde, görüntünün Satürn gezegeninin konumu da dahil olmak üzere ek açıklamalar içeren sürümü karşınıza gelecektir. Katkı ve Telif Hakkı: Till Credner, AlltheSky.com
  8. Balina Gökadası Açıklama : NGC 4631, büyük ve güzel bir sarmal gökadadır. Tam yandan görülen bu gökada kuzey yarımkürenin iyi eğitimli takımyıldızı Avköpekleri içerisinde, yalnızca 25 milyon ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır. Gökadanın hafifçe bozulmuş kama biçimi, bazılarına uzaydaki bir ringa balığını, bazılarına da yaygın lakabı olan Balina Gökadası'nı hatırlatmaktadır. Hangi adı hatırlatırsa hatırlatsın, bu gökada Samanyolumuzla benzer bir büyüklüğe sahiptir. Yukarıdaki renkli muhteşem görüntüde, Balina'nın koyu renkli yıldızlararası toz bulutları, sarımsı çekirdeği ve mavi renkli genç yıldız kümeleri kolaylıkla seçilebiliyor. Yol arkadaşı olan bir gökada, elips biçimli NGC 4627 de Balina Gökadası'nın üzerinde görülüyor. Bu manzarada görülmeyen, ancak görüntünün alt kenarının hemen dışında ise çarpılmış bir başka gökada, hokey sopası biçimindeki NGC 4656 yer alıyor. Görülen şekil bozuklukları ile diğer dalga boylarında tespit edilmiş olan karışık gaz izleri, her üç gökadanın da geçmişlerinde birbirleriyle yakın geçişler yaşadıklarına işaret etmektedir. Balina Gökadası, ayrıca x-ışını dalga boyunda parıldayan, püskürtülmüş bir sıcak gaz halesine sahip olmasıyla da tanınmaktadır. Katkı ve Telif Hakkı : Adam Block, Mount Lemmon SkyCenter, Arizona Üniversitesi Misafir Gökbilimciler : Tom Bash ve Craig Gates
  9. GRB 090423 :Şimdiye Kadar Ölçülen En Uzak Patlama Açıklama : Görünür evrenin bir ucundan diğerine açıkça görülebilecek kadar güçlü bir patlama, geçen hafta NASA'nın yörüngede bulunan Swift Gözlemevi tarafından gama ışını dalga boyunda kaydedildi. Bilinen tüm gökada, yılberk* (quasar) veya görünür ışık dalga boyundaki üstnova patlamalarından daha uzakta yer alan bu gama ışını patlamasının (GIP) kırmızıya kayması 8,2 olarak ölçülmüştür ki; bu da onu şimdiye kadar keşfedilmiş en uzak patlama konumuna getirmektedir. Büyük Patlama'dan yalnızca 630 milyon yıl sonra meydan gelmiş olan GIP (GRB) 090423 o kadar erken bir zamanda patlamıştır ki; gökbilimciler şu ana kadar, o tarihlerde patlayabilecek herhangi bir maddenin var olduğu konusunda dahi doğrudan bir bulguya sahip değillerdi. GIP 090423'ün patlama sonrasında kalan soluk kırmızı ötesi ışıltısı, keşfedilmesini takip eden bir kaç dakika içerisinde büyük yer teleskopları tarafından da görüntülenebilmiştir. Patlama sonrası oluşan bu ışıma, Hawaii / ABD'de yer alan İkizler Kuzey Teleskobu tarafından çekilen yukarıdaki görüntüde daire içine alınarak işaretlenmiştir. Heyecan verici olasılıklardan biri, bu gama ışını patlamasının ilk kuşak yıldızlardan birinde meydana gelmiş olması ve de ilk kara deliklerden birinin doğumunu ilan ediyor olmasıdır. Bu arada, GIP 090423'ün evrenimizin henüz keşfedilmemiş bir çağından eşsiz veriler sunmakta olduğu ve aynı zamanda arada kalan evrenin incelenebilmesine imkan sağlayacak uzak bir işaret ışığı olduğu da kesindir. Katkı Sağlayanlar : İkizler Gözlemevi / ABD Ulusal Bilim Vakfı (NSF) / Gökbilim Araştırmaları İçin Üniversiteler Birliği (AURA), D. Fox ve A. Cucchiara (Pennsylvania Eyalet Üniversitesi) ve E. Berger (Harvard Üniversitesi)
  10. Prometheus Satürn'ün Halka Şeritlerini Yaratıyor Açıklama : Satürn'ün halkalarındaki o tuhaf koyu renkli çizgilere ne sebep oluyor acaba? Prometheus. Daha açıklayıcı olmak gerekirse, Satürn'ün uydusu Prometheus'un da dahil olduğu bir yörünge dansı, Satürn'ün F halkası içerisinde tuhaf görünümlü, açık ve koyu renkli şeritler yaratıp durmakta. Prometheus şu anda Satürn'ün yörüngesinde ince F halkasında dolanmakta; ancak yaklaşık olarak her 15 saatte bir bu halkanın iç kenarına doğru ilerlemektedir. Bu nedenle Prometheus'un kütleçekimi en yakındaki halka parçacıklarını 100 km çapındaki bu uyduya doğru çekmektedir. Bunun sonucu yalnızca parlak halka parçacıklarından oluşan bir akıntı değil, aynı zamanda bu parçacıkların bir zamanlar bulunduğu yerde ortaya çıkan koyu renkli bir şerit olmaktadır. Prometheus yörüngede bu halka parçacıklarından daha hızlı döndüğünden, bu buzlu uydu her geçişinde yeni bir şerit yaratmaktadır. Bazen bir kaç şerit ve kıvrım da aynı anda görülebilmektedir. Yukarıdaki fotoğraf, Satürn'ün yörüngesinde dolanan robot uzay aracı Cassini tarafından Ocak ayı ortasında çekilmiştir. Yumurta biçimli uydu Prometheus, görüntünün en solunda görülebilmektedir. Katkı Sağlayanlar : Cassini Görüntüleme Takımı, Cassini Görüntüleme Bilimi Alt Sistemi (ISS), Jet İtiş Gücü Laboratuvarı (JPL), Avrupa Uzay Dairesi (ESA), Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)
  11. NGC 4676 : Fareler Çarpıştığında Açıklama : Bu iki güçlü gökada birbirlerini parçalara ayırıyor. Böylesine uzun kuyruklara sahip olmaları nedeniyle "Fareler" olarak bilinen sarmal gökadalar, şimdiye kadar birbirlerinin içinden geçmiş olmalı. Bu gökadalar birleşip bütünleşene kadar, büyük bir olasılıkla tekrar tekrar çarpışacak. Yukarıda görülen uzun kuyruklar, her iki gökadanın yakın ve uzak parçaları arasındaki kütleçekimsel güç farkı nedeniyle meydana gelmektedir. Mesafeler çok büyük olduğundan, bu evrensel etkileşim yüz milyonlarca yıl içerisinde, yani bir tür yavaş gösterimde kendini göstermektedir. NGC 4676, Berenis'in Saçı Takımyıldızı yönünde yaklaşık 300 milyon ışıkyılı uzaklıkta yer almakta olup, muhtemelen Saç Gökada Kümesi'nin bir üyesidir. Yukarıdaki görüntü, Hubble Uzay Teleskobu'nun eski Hubble kameralarından daha hassas olan ve daha geniş bir alanı görüntüleyen Gelişmiş Araştırma Kamerası (ACS) tarafından çekilmiştir. Bu kamera bir sonraki uzay mekiği seferi sırasında bakımdan geçirilecektir. Katkı Sağlayanlar : Gelişmiş Araştırma Kamerası (ACS) Bilim ve Mühendislik Takımı, Hubble Uzay Teleskobu, ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)
  12. Sharpless 308 Açıklama : Büyük kütleli, sıcak bir yıldızdan hızla esen rüzgârlar ile şişirilmiş olan bu uzay kabarcığı devasa boyutlardadır. Sharpless 308 olarak kayıtlara geçmiş olan kabarcık, Büyükköpek Takımyıldızı içerisinde yaklaşık 5200 ışıkyılı uzaklıkta yer almakta olup, gökyüzünde 2/3 derecenin üzerinde bir alanı kaplamaktadır ki; bu da kabarcığın tahmini uzaklığında 60 ışıkyıllık bir çapa karşılık gelmektedir. Karşılaştırma yapmak bakımından, dolunay gökyüzünde 1/2 derecelik bir alanı kaplamaktadır. Söz konusu büyük kütleli yıldız Wolf-Rayet türü bir yıldız olup, bulutsunun merkezine yakın duran parlak mavi renkli yıldızdır. Wolf-Rayet türü yıldızlar Güneş'in 20 katından fazla kütleye sahiptirler ve büyük kütleli yıldızların evrim süreci içerisinde kısa süreli olan üstnova öncesi evrede olduklarına inanılmaktadır. Bu Wolf-Rayet yıldızından hızla esen rüzgârlar, evrimin daha önceki evrelerinde yavaş hareket eden malzemeleri süpürerek kabarcık biçimindeki bu bulutsuyu yaratmaktadır. Rüzgârlarla şişirilmiş olan bulutsu yaklaşık 70.000 yaşındadır. Geniş bir alana yayılmış bu görüntüde yer alan görece soluk salmalar içerisinde, iyonlaşmış oksijen atomları baskın olup, resmin işlenmesi sırasında bunlar mavi tonlarla eşleştirilmiştir. Katkı ve Telif Hakkı : Don Goldman
  13. Kara Delik Yakınındaki Manzara Açıklama : Fırıl fırıl dönen sıcak bir gaz burgacının merkezinde yer alan ve asla doğrudan görülemeyen olası bir canavar; kara delik. Hızla dönen gazın yaydığı ışığın incelenmesi, yalnızca bir kara deliğin var olduğunu değil, aynı zamanda olası özelliklerini de ortaya koymaktadır. Örneğin GRO J1655-40'ı çevreleyen gazın, saniyede 450 defa gibi alışılmadık bir titreşim oranı sergilediği keşfedildi. Merkezdeki nesne için daha önceden yapılan kütle tahmini (Güneş'in yedi katı büyüklüğünde olduğu) göz önüne alınırsa, yüksek titreşim oranı ancak çok hızlı dönen bir kara delikle açıklanabilir. Hangi fiziksel olayların, kara delikleri ve nötron yıldızlarını çevreleyen yığılma disklerinde gerçekten titreşmeye ve daha yavaş yarı düzenli salınıma (YDS-QPO) neden oldukları konusu, daha fazla araştırma gerektiren bir konu başlığı olarak durmaktadır. Çizim Katkısı : A. Hobart, Chandra X-Işını Merkezi (CXC)
  14. M101 : Fırıldak Gökadası Açıklama : Acaba neden birçok gökada sarmal olarak görülür? Sarmal gökadaların çarpıcı bir örneği olan M101, 27 milyon ışıkyıllık uzaklığı ile görece yakın olması sayesinde ayrıntılı biçimde incelenebilmektedir. Güncel bazı kanıtlar, komşu bir gökadayla yaşanan yakın bir kütleçekimsel etkileşimin, gökadanın merkezi etrafından dönmeye devam eden yoğunlaşmış gazı ve yüksek kütle nedeniyle oluşan dalgaları meydana getirdiğini göstermiştir. Bu dalgalar gökadadaki mevcut gazı sıkıştırmakta ve yıldız oluşumuna neden olmaktadır. Bunun bir sonucu da, Fırıldak Gökadası olarak bilinen M101'in sarmal kolları boyunca uzanan birkaç aşırı parlak yıldız oluşum bölgesine (HII bölgesi) sahip olmasıdır. M101 öylesine büyüktür ki; sahip olduğu devasa kütleçekim yakınlardaki küçük gökadaların biçimlerinin değişmesine neden olmaktadır. Katkı ve Telif Hakkı : Adam Block, Lemmon Dağı Gökyüzü Merkezi, Arizona Üniversitesi
  15. Tuhaf Tozlu Gökada NGC 7049 Açıklama : Bu tuhaf görünümlü gökada acaba nasıl meydana geldi? Özellikle de sarmal gökada NGC 7049 bu kadar olağandışı göründüğünden, kimse bundan tam olarak emin değil. NGC 7049'un çarpıcı görüntüsü esas olarak, çoğu karaltı halinde görülen olağanüstü belirginliğe sahip bir toz halkasından ileri gelmektedir. Saydam olmayan bu halka, arkasında ışıldayan milyonlarca yıldızın parıltısından çok daha koyu renklidir. Koyu renkli bu tozun yanı sıra, şaşırtıcı derecede az sayıda küresel yıldız kümesi içermesine rağmen NGC 7049 pürüzsüz bir eliptik gökada gibi görünmektedir. NGC 7049'un yukarıdaki görüntüsü kısa bir süre önce Hubble Uzay Teleskobu tarafından çekilmiştir. NGC 7049'un hemen üzerinde görülen parlak yıldız ise, kendi gökadamız içerisinde ön planda yer almakta olup bu tozlu gökada ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Bu arada, gökadanın merkezine yakın bir konumda düzlem dışında dönen gazlardan meydana gelmiş olan olağandışı kutup halkası burada görülmemektedir. NGC 7049 kendi gökada kümesi içerisinde yer alan en parlak gökada olduğundan, oluşumu önde gelen birkaç gökadanın kısa bir sure önce meydana gelmiş çarpışması ile beslenmiş olabilir. NGC 7049 yaklaşık 150 bin ışıkyılı genişlikte olup, Hintli Takımyıldızı yönünde yaklaşık 100 milyon ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır. Katkı Sağlayanlar : ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Avrupa Uzay Dairesi (ESA) ve W. Harris (McMaster Üniversitesi)
  16. Mars'ta Muhtemel Çamur Volkanları Açıklama : Acaba bu, Mars'ta yer alan bir çamur volkanı mı? Eğer öyleyse, Mars mikroplarının içine sıkışıp kaldığı bir yer olabilir mi? Bu tuhaf olasılık kısa bir süre önce ortaya atıldı ve Mars'la ilgili yakın zaman içerisinde yapılan gözlemlerle de uyumlu. Her şeyden önce, bunun gibi tepeler Mars'taki çarpma kraterleri ve lav volkanlarından çok, Dünya'daki çamur volkanlarına benziyor. İkincisi, resimdeki zirve tuhaf bir şekilde çatlamış buz ile uyumlu bir yüzey desenine sahip. Uzaydan kırmızı ötesi dalga boyunda alınan görüntüler, bunun gibi tepelerin çevredeki kayalara kıyasla çok daha hızlı soğuduklarını gösteriyor ki; bu da kurumuş çamur oluşumları ile tutarlı bir durum. Bu tepeler aynı zamanda suyun var olması halinde oluşacak bileşenler ile bağıntılı renkleri de yansıtmaktalar. Ve son olarak, Mars'ta kaynağı bilinmeyen ve metan içeren tuhaf gaz bulutları keşfedildi. Bu gaz bulutları, başlangıçta daha önce fark edilemeyen bir yeraltı gölünde yaşayan ve metan üreten mikroplar içeren ılık çamur halindeki volkanlardan salınmış olabilir. 100 metrenin üzerinde çapı ile kuzey Mars düzlüklerinde yer alan buna aday bir volkan yukarıda görülmektedir. Katkı Sağlayanlar : Yüksek Çözünürlüklü Görüntüleme Bilimsel Deneyi (HiRISE), Mars Keşfi Yörünge Aracı (MRO), Ay ve Gezegen Bilimleri Laboratuvarı (Arizona Üniversitesi), ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)
  17. Tuhaf Bir Evrenin İşaretleri Açıklama : Evrenimizdeki enerjinin büyük çoğunluğunun yıldızlar ve gökadalarda bulunmadığını, uzay boşluğuna bağlı olduğunu gösteren sonuçlar, ilk olarak on bir yıl önce ortaya konuldu. Evrenbilimcilerin kendi mesleki dillerinde, büyük bir evren sabiti, uzak üstnova gözlemlerine bağlı olarak açıklanır. Evren sabiti (lamda-λ) önerileri yeni değildi. Bu öneriler, çağdaş göreli evrenbilimin başlangıcından beri mevcuttur. Yine de böyle açıklamalar gökbilimciler arasında her zaman popüler olmamıştır; çünkü lamda bilinen evren bileşenlerine benzemez; çünkü lamdanın değeri diğer gözlemlerle sınırlı gibi görünür ve çünkü, daha önceleri lamda olmaksızın çalışılan ve daha az tuhaf olan evrenbilim mevcut verileri açıklamakta oldukça iyiydi. Burada dikkate değer olan; gözlemlerin doğru ve güvenilir görünen yöntemi ve araştırmayı yürüten bilim adamlarının güvenilir isimleridir. Geçtiğimiz on bir yıl boyunca, bağımsız gökbilim ekipleri karanlık enerjinin varlığını ve rahatsızlık veren hızlanan evren sonucunu teyit eden verileri toplamaya devam ettiler. Sarmal bir gökadanın eteklerinde, 1994 yılında meydana gelen bir üstnovayı gösteren yukarıdaki resim, bu tür bir işbirliği yapan ekiplerden biri tarafından çekilmiştir. Katkı Sağlayanlar : High-Z Üstnova Araştırma Ekibi, Hubble Uzay Teleskobu (HST), ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)
  18. Almahata Sitta 15 Açıklama : Küçük gezegen 2008 TC3, 7 Ekim 2008 tarihinde kuzey Sudan'da bulunan Nubian Çölü göklerinde bir iz bırakarak şafak vakti Dünya'ya düşmüştü. Bu olay ilgi çekmişti; çünkü ilk defa olarak bir küçük gezegen Dünya havaküresine çarpmadan önce uzayda tespit edilmişti. Genel kanı küçük gezegenin parçalanıp, tamamen toza dönüştüğü yönündeydi. Fakat Hartum Üniversitesi'nden Dr. Mauwia Shaddad, SETI Enstitüsü'nden Dr. Peter Jenniskens ile NASA Ames Araştırma Merkezi'nin de yardımlarıyla havaküreye çarpma vakasının uydu ve yer gözlemlerine dayanarak keşif için bölgeye giden bir öğrenci ve çalışan grubuna liderlik edip, yok olmaktan kurtulmayı başarmış parçaları bulmak için çölü taradılar. 6 Aralık 2008'de, araştırma başladıktan iki saat sonra ilk göktaşı bulunmuştu. Araştırma sonunda, ekip toplamda yaklaşık 5 kilogramlık bir kütleye sahip olan ve Almahata Sitta olarak bilinen yaklaşık 280 parça küçük göktaşı toplamışlardır ki; bunlar varlığı bilinen bir küçük gezegenden geriye kalan ilk parçalardır. Resimde görülen ve çevresindeki açık renkli taşlarla taban tabana zıt duran bu siyah parça, 15 numaralı Almahata Sitta göktaşıdır. Yaklaşık 4 santimetre çaplı göktaşı, çöl zemininde düştüğü yerde görülmektedir. Katkı ve Telif Hakkı : Peter Jenniskens (Dünyadışı Akıllı Yaşam Araştırması [sETI] Enstitüsü / ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi [NASA] Ames Araştırma Merkezi)
  19. Martı Bulutsusu Açıklama : Biri sayısal SLR, diğeri gökbilime uygun CCD olmak üzere iki ayrı fotoğraf makinesinden alınan görüntüler, bu renkli yıldız manzarasında birleştirilmiş olarak görülüyor. Florida Keys / ABD'de, okyanus sahilinde yapılan Kış Yıldız Şenliği'nde aynı teleskobu kullanan iki makine, Martı Bulutsusu'nun portresini gayet güzel bir biçimde ortaya çıkarmış. Geniş açılı bu görüntü, Büyükköpek Takımyıldızı'nın alfa yıldızı olan Akyıldız (Sirius)'a yakın bir doğrultuda, Samanyolu düzlemi boyunca 4x3 derecelik bir şeridi kapsamaktadır. Bu geniş alan tabidir ki farklı kayıt numaralarına sahip nesneleri de içermektedir. Özellikle de, kuşun başını (merkezin üstü) oluşturan ve içerisinde gömülü büyük kütleli bir yıldız içeren derli toplu, tozlu salma bölgesi NGC 2327 ile martının büyük bir alanı kaplayan kavisli kanadını oluşturan IC 2177'yi. Hidrojen atomlarından gelen kırmızımsı ışıltının hakim olduğu, parlak genç yıldızlar ile uzaydaki gaz ve toz bulutlarından oluşan bu yapı, 3800 ışıkyıllık tahmini bir uzaklıkta 250 ışıkyılının üzerinde bir alanı kapsamaktadır. Katkı ve Telif Hakkı : Frank Barrett, Steve Davis
  20. Büyük Macellan Bulutu'ndaki Denizatı Açıklama : Bu nesne bazılarına büyük bir uzay canavarı gibi görünebilir; ancak o bir canavardan çok daha büyüktür. Aynı nesne, başkalarına da otlayan bir denizatı gibi görünebilir; ancak görüntünün sağ tarafında yer alan koyu renkli bu nesne, aslında yaklaşık 20 ışıkyılı uzunluğunda, dumana benzeyen cansız bir toz sütunudur. İlginç bir biçime sahip olan bu toz yapı, komşumuz Büyük Macellan Bulutu içerisinde, büyük Tarantula Bulutsusu'nun çok yakınında yer alan bir yıldız oluşum bölgesinde bulunmaktadır. Enerji yüklü bulutsu, halihazırda merkezi denizatının boynu yönünde, görüntünün üst kenarının hemen dışında görülebilen NGC 2074 isimli bir yıldız kümesi yaratmaktadır. Yukarıda görülen temsili renklere sahip görüntü, Hubble'ın Dünya çevresindeki yüz bininci turu şerefine geçen sene uzay teleskobu üzerinde bulunan Geniş Açılı Gezegen Kamerası 2 tarafından çekilmiştir. Küme içerisinde genç yıldızlar oluştukça, bunların ışık ve rüzgarları söz konusu toz sütunlarını önümüzdeki milyonlarca yıl boyunca yavaş yavaş aşındırıp, yok edecektir. Katkı Sağlayanlar : ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Avrupa Uzay Dairesi (ESA) ve M. Livio (Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü (STScI)
  21. Tycho Üstnova Kalıntısı Açıklama : Bu duman topunu hangi yıldız yarattı acaba? Yukarıdaki resim, Tycho üstnova kalıntısının şimdiye kadar birden fazla dalga boyunda çekilmiş en iyi görüntüsüdür. Bu üstnova kalıntısı, ilk defa 400 yıldan fazla bir süre önce ünlü gökbilimci Tycho Brahe tarafından kayıt altına alınmış olan bir yıldız patlamasının sonucudur. Resim, yörüngedeki Chandra X-ışını Gözlemevi tarafından çekilen bir x-ışını görüntüsü, yine yörüngedeki Spitzer Uzay Teleskobu tarafından çekilen kırmızı ötesi bir görüntü ve İspanya'nın güneyinde yer alan 3,5 metrelik Calar Alto Teleskobu ile görünür ışık dalga boyunda çekilen bir görüntünün birleşimidir. Genişlemekte olan gaz aşırı derecede sıcak iken, birbirinden hafifçe farklı genişleme hızları buluta dumanlı bir görünüm vermektedir. Her ne kadar SN 1572'yi hangi yıldızın yarattığından tam olarak kimse emin olmasa da, bu resimde ayırt edilemeyecek kadar soluk olan ve Tycho G adı verilen bir yıldız, üstnovanın muhtemel atası olarak incelenmektedir. Tycho üstnovasının atasından geriye kalanları bulmak özellikle önemlidir; çünkü kısa bir süre önce bu üstnovanın Ia türü olduğu tespit edilmiştir. Ia türü üstnovaların parlaklıklarındaki zirve noktasının çok iyi anlaşılmış olduğu düşünüldüğünden, bu durum evrenimizin uzak cisimleri nasıl soluklaştırdığını anlayıp, düzeltme yapmak bakımından oldukça kıymetli bir hale getirmektedir. Katkı Sağlayanlar : X-Işını: ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) / Chandra X-Işını Gözlem Merkezi (CXC) / Harvard-Smithsonian Gök Fiziği Gözlemevi (SAO); Kırmızı Ötesi : NASA / Jet İtiş Gücü Laboratuvarı - Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (JPL-Caltech); Görünür Işık: Max Planck Gökbilim Enstitüsü, Calar Alto Gözlemevi, O. Krause ve diğerleri
  22. MRO'dan Mars Uydusu Deimos Manzarası Açıklama : Mars'ın iki küçük uydusu vardır; Phobos ve Deimos. Mars yörüngesinde dolanmakta olan MRO üzerindeki HiRISE kamerası tarafından kısa bir süre önce çekilen bu fotoğrafta, Mars'ın daha küçük olan uydusu Deimos görülmektedir. Yalnızca 15 kilometre civarındaki genişliğiyle Deimos, güneş sisteminde bilinen en küçük uydulardan biridir. Bu mini minnacık Mars uydusu, Washington D.C.'deki ABD Donanma Gözlemevi'nde çalışan Amerikalı gökbilimci Asaph Hall tarafından 1877 yılında keşfedildi. Bu iki Mars uydusunun varlığı, gezegen devinim yasalarını ortaya koyan gökbilimci Johannes Kepler tarafından 1610 yılı civarında tahmin edilmişti. Bu olayda, Kepler'in tahminleri bilimsel esaslara dayanmıyordu; ancak yazıları ve fikirleri o kadar etkileyiciydi ki, bu iki Mars uydusu 150 yıldan fazla bir süre sonra gerçekten keşfedilene kadar, Jonathan Swift'in 1726 yılında yazılan Guliver'in Maceraları gibi kurmaca eserler içerisinde ele alındı. Katkı Sağlayanlar : Yüksek Çözünürlüklü Görüntüleme Bilimsel Deneyi (HiRISE), Mars Keşfi Yörünge Aracı (MRO), Ay ve Gezegen Bilimleri Laboratuvarı (Arizona Üniversitesi), ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)
  23. IC 5146 : Koza Bulutsusu Açıklama : Koza Bulutsusu'nun iç kısmını, yeni gelişmekte olan bir yıldız kümesi oluşturmaktadır. IC 5146 olarak kataloglanan bu güzel bulutsu, yaklaşık 15 ışıkyılı genişlikte olup, Kuğu Takımyıldızı yönünde 4000 ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır. Diğer yıldız oluşum bölgeleri gibi; o da genç, sıcak yıldızların harekete geçirdiği ışıldayan kırmızı hidrojen gazı ve görünmez bir molekül bulutunun sınırında, tozdan yansıyan mavi yıldız ışığı ile kendini gösteriyor. Bununla birlikte, bulutsunun merkezinde bulunan parlak yıldız büyük olasılıkla yalnızca birkaç yüz bin yaşında olup, yıldız oluşturan toz ve gaz molekül bulutundaki bir oyuğun içini boşaltırken, bulutsunun parlamasını da güçlendiriyor. Koza Bulutsusu'nun bu sıra dışı renkli görüntüsü, tozlu yıldız doğumevinin içinde ve etrafında yer alan dikkat çekici özellikleri ortaya koymaktadır. Katkı ve Telif Hakkı : Neil Fleming, David Plesko
  24. La Silla Gözlemevi'nden Helis Bulutsusu Açıklama : Bir gün Güneşimiz de böyle mi görünecek? Helis Bulutsusu, Güneş benzeri bir yıldızın ömrünün sonlarına doğru yarattığı bir gaz bulutu anlamına gelen gezegenimsi bulutsuların bize en yakın ve en parlak örneklerinden biridir. Yıldızın uzaya fırlatılıp atılmış dış gaz katmanları, bizim bakış açımızdan sanki bir helisin içine doğru bakıyormuşuz gibi görünmektedir. Nihai kaderi bir beyaz cüce yıldız olmak üzere yazılmış olan merkezdeki yıldız çekirdeğinin kalıntısı öylesine enerji yüklü bir şekilde parıldamaktadır ki; daha önce fırlatılıp atılan gazın ışımasına neden olur. Teknik olarak NGC 7293 numarası verilen Helis Bulutsusu, Kova Takımyıldızı yönünde yaklaşık 700 ışıkyılı uzaklıkta yer almakta olup, yaklaşık 2,5 ışıkyıllık bir alanı kaplamaktadır. Yukarıdaki görüntü, Avrupa Güney Gözlemevi'nin La Silla Gözlemevi'nde bulunan 2,2 metrelik teleskop üzerindeki Geniş Alan Görüntüleyicisi tarafından çekilmiştir. Helis Bulutsusu'nun iç kenarlarından alınan yakın çekim görüntüler, kökeni henüz bilinmeyen karmaşık gaz düğümlerini gözler önüne sermektedir. Katkı Sağlayanlar : Avrupa Güney Gözlemevi - Geniş Alan Görüntüleyicisi (WFI), (Max Plank Enstitüsü / Avrupa Güney Gözlemevi 2,2 Metrelik Teleskobu, La Silla Gözlemevi, Avrupa Güney Gözlemevi (ESO)
  25. Omega Erboğa : Bilinen En Büyük Küresel Küme Açıklama : Bu kocaman yıldız topu, Güneşimizden önce de mevcuttu. İnsanoğlunun evrimi başlamadan çok daha önce, dinozorlar ortalıkta gezinmeden ve hatta Dünya'da var olmadan önce, sıkışıp bir araya gelen yıldızlardan oluşan çok eski küreler genç Samanyolu Gökadası'nın yörüngesinde dolanıyorlardı. Bugün halen varlığını sürdüren 200 civarındaki küresel küme içinde, Omega Erboğa içerdiği on milyondan fazla yıldız ile en büyüğüdür. Öte yandan Omega Erboğa, 3,9 kadirlik görünür parlaklığı ile aynı zamanda en parlak küresel küme olup, güney yarımküre gözlemcileri tarafından çıplak gözle de görülebilmektedir. NGC 5239 olarak kayıtlara geçmiş olan Omega Erboğa, yaklaşık 18.000 ışıkyılı uzaklıktadır ve 150 ışıkyıllık bir çapa sahiptir. Diğer küresel kümelerin pek çoğundan farklı olarak, Omega Erboğa içerisinde yer alan yıldızlar birbirlerinden farklı yaş ve farklı kimyasal madde bolluğu sergilemektedirler ki; bu durum da söz konusu küresel yıldız kümesinin 12 milyar yıllık ömrü içerisinde karmaşık bir tarihe sahip olduğuna işaret etmektedir. Katkı ve Telif Hakkı : Thomas V. Davis (tvdavisastropix.com)
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.