Memleketim Gibi...

Eski bir tarih kitabının sayfalarından çaldım seni,

Usulca ve sesizce okudum...

Derinlerde bir hüzün satırı buldum,

Ve hiç kimseye göstermeden akıttım gözyaşlarımı...

Okudukça anladığım,anladıkça paylaştığım,

Paylaşmaktan sakındığım bir hikayeydi bu...

Gökkuşağının ipiyle salıncak yapıp,

Düşler ülkesinde gökyüzüne varana kadar,

Seni sorunsuzca yüceltmek istedim...

Belki yosun kokan ırmaklarda sandal yapıp,

Seni mavinin derinliğine indirmek istedim...

Gül fideleri dikmeliydim, toprak kokusuna doymuş,

Memleketim gibi kokmalıydı...

Buram buram hasret ve özlemle dolu...

Tıpkı memleketime olan hasretin gibi,

Kokladıkça memletim kokuyorsun demeliydin...

Bir kuş yakalamalıydım rengi beyaz,

Kanadına kınalar yakıp,

Ey sen aşkların en güzeli..

Sana uçurmalıydım...

Bir beyaz mendilin içinde ismini nakşetmeliydim,

Kırmızının rengini ismine verip,

Beyazlar üzerinde raks etmeliydi...

Tıpkı Al rengine kanlar bulanmış Bayrağım gibi..

Mendili kokladıkça Bayrağım kokuyor demeliydin...

Gözlerindeki AY-YILDIZI görmeliydim...

Bütün hücrelerini fethetmeliydim,

Savaşmadan bana teslim olmalıydın,

Yüreğinin en yüksek tepesine dikmeliydim zafer bayrağımı,

Tıpkı Ulubatlı Hasan gibi..

Gemilerim olmalıydı,

Rotası önceden belirlenmiş...

Sığ sularda bile durmaksızın gidebilmeliydi...

Sevda şehrine vardığımda demir almalıydım..

Ey sevdaların en güzeli sana geldim...

Şehrini fethetmeye seni sahiplenmeye geldim...

Tıpkı Fatih'in İstanbul'u fethettiği gibi...

Seni sonsuza kadar fethetmeliydim...

Gece Yağmuru