SAHTE BİREYCİLİK / E.ENÜSTÜN
Yaşamak için, kendi düşünce gücünden destek alma sorumluluğunu reddedip, başkasının ürettiklerine zorla el koyarak yaşamını sürdürmek isteyen kişi, bireyci değildir.Bireycilik kuramı, objektivizm felsefesinin merkezi parçasıdır. Bireycilik, her şeyden önce ahlaki-politik ve ahlaki-psikolojik bir kavramdır. Ahlaki-politik bir kavram olarak bireycilik, birey haklarının üstünlüğünü, insanın başkaları için değil kendisi için bir amaç olduğunu savunur. Ahlaki-psikolojik bir kavram olarak bireycilik, insanın bağımsız olarak düşünmesi, hiçbir şeye kendi zekasının hakimiyetinden daha fazla değer vermemesi demektir.Ayn Rand, ‘Atlas Shrugged’ romanında bireyciliğin felsefi temelini ve doğruluğunu göstermiş; bireyciliğin, rasyonel bir birey olarak, insan gibi yaşayabilmek için ahlaki, siyasi ve psikolojik ihtiyaç olduğunu belirtmişti.Bireyciliğin bu tip bir savunusu yeni bir şey değildir. Bireycilik kuramına objektivizmin yeni olarak getirdiği, bunu uygulamaya dökmenin tutarlı bir tanımını yapmış olmasıdır.Çok defa bireyciliğin ahlaki-siyasi anlamı olarak, insanın, başkalarının haklarına bakmadan istediğini yapması anlaşılır. Bu yorumun savunusu olarak da Nietzsche ve Max Stirner gibi yazarlar kullanılır. Altruist ve kolektivist düşünceler bireyciliğin yargılanması için bu yorumları kullanır ve kurban edilmeyi kabul etmeyen insanın, başkalarını kurban etmeye çalıştığını söyler.Bireyciliğin bu yorumunda çelişen ve aynı zamanda kendini reddeden şey şudur: Ahlaki bir ilke olarak bireyciliğin, tek rasyonel temeli insanın insan gibi yaşaması için gerekenler olduğu için, kişi başkalarının haklarını ihlal etme hakkını savunamaz. Eğer başkalarının hakkına saygı göstermeyi kabul etmiyorsa, kendisi için de bir hak talep edemez. Böyle bir talep, kendi içinde çelişki içerir.BİREYCİLİK İNANCI REDDETMEKTEN OLUŞMAZBireycilik sadece insanın toplum için yaşaması gerektiği inancını reddetmekten oluşmaz. Yaşamak için, kendi düşünce gücünden destek alma sorumluluğunu reddedip, başkasının üzerinden geçinen, onların ürettiklerine zorla el koyarak yaşamını sürdürmek isteyen kişi, bireyci değildir. Bireyci, sadece kendisi için ve kendi zekası ile yaşar, ne kendisini başkasına feda eder, ne de başkasını kendisine feda ettirir.İnsanlarla bir ticaret anlaşması içindedir ne sadece tüketici ne de sadece üreticidir.Sahte bireyciliği savunanlar, bireyciliği "bağımsız düşünceler"le değil "bağımsız duygular"la bir tutarlar. Bireyci, en başta akıl adamıdır. Yaşamı, düşünme yeteneği, rasyonel kabiliyeti üzerine kurulmuştur. Rasyonellik bağımsızlık ve kendine olan güvenin ön şartıdır. Bağımsız ve kendine güveni olmayan bir "bireyci" tanım itibarı ile çelişkilidir. Bireycilik ve bağımsızlık mantıken ayrılamaz şeylerdir. Bireycinin temel bağımsızlığı kendi zekasına olana sadakati, gerçeği algılaması, anlaması ve yargılaması sayesinde başkalarının temelsiz isteklerine kendini kurban etmeyi reddetmesidir. Entelektüel bağımsızlığın anlamı da, bireyciliğin özü de budur.PARAZİT BİREYCİ OLAMAZİnsan yaşamak için bilgiye muhtaçtır ve bilgiye ancak akıl yolu ile ulaşabilir. Düşünce ve aklın getirdiği sorumluluktan kaçanlar, sadece başkalarının zekası üzerinden geçinen parazitlerdir. Ve bir parazit, bireyci olamaz.İrrasyonalist için varoluş, kendi arzuları ile başkalarının arzuları arasındaki çatışmadır, objektif gerçeklik kavramı ona göre gerçek değildir.İsyankarlık ve toplumsal gelenek göreneklere uymamak da bireycilik değildir. Nasıl sadece kolektivizmin reddi kendi başına bireycilik sayılamazsa, uyum göstermemek de bireycilik olarak kabul edilemez. Konformist "doğrudur, çünkü başkaları böyle olduğuna inanıyor" derken "doğrudur çünkü ben böyle olduğuna inanıyorum" diyen kişi bireyci değildir.Bireyci "bunun doğru olduğuna inanıyorum çünkü bunu akla uygun uygun buluyorum" der.AKILDAN UZAKLAŞTIRMAYA ÇALIŞANLARBireyciliği hem ahlaki-politik hem de ahlaki-psikolojik kavramlar açısında yozlaştırmaya çalışanlar bireyciliği akıldan uzaklaştırmaya uğraşırlar. Ancak bireycilik ilkesi, sadece akıl çerçevesinde ve insanın rasyonel bir varlık olarak gereksinimlerinde kanıtlanabilir.Bu çerçeveden çıkartıldığında bireyciliğin savunulması, keyfî ve kolektivizmin savunuculuğu kadar irrasyonel hale gelir.İşte bu, objektivizmin, bireyciliği öznelciliğe indirgeyen "sahte bireyciliği" reddinin temelidir.İşte bu temel reddedişte, kendisi ile sahte bireycilik arasındaki her türlü uzlaşma ve yakınlaşmayı kabul etmeme ve "bu benim hakkım çünkü öyle hissediyorum", "bu iyi bir şey çünkü ben öyle istiyorum", "bu doğru, çünkü ben öyle olduğuna inanıyorum" diyen sahte bireyciliği her gördüğü yerde mahkum etme isteği vardır.
Önerilen Yorumlar
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.