ODALARIMIZ
İçimizde, temizlemediğimiz karanlık ve örümcek ağı ile kaplanmış, odalarımız vardır...
Bizler, sadece misafir odalarımızı temiz tutar, o odayı dayayıp döşeriz. Misafirlerimizi arka odalara hiç bir zaman sokmaz, onları hep bu görkemli misafir odalarımızda ağırlarız...
Oysa, kimselere göstermesek de, izbe odalarımız her zaman varlıklarını sürdürürler.
İçleri'ndeki, anılar ve kıymetli eşyalar da, bu bakımsızlığa ve karanlığa kurban gitmişlerdir.
Bu odalarımızı, temizlemeyip öylece bırakmamız içlerindeki gerçeklerin, gün ışığı'na çıkacak olmaları korkusu'ndandır. Buralara girmeyerek, onların olmadıklarını var saymak gibi bir yanılgıya düşeriz.
Bu anılar ve hayal kırıklıkları ile dolu odaları kıskançlıkla saklamamız, kendimizi ve kalbimizi açma korkumuzdan kaynaklanır. Çünkü, güven duygumuz yerini şüphe ve kaygıya bırakmıştır. Önceki örselenmişliklerimiz, aynı acıyı tekrar yaşama ürpertisini hissettirir bize. Bu yüzden, ilişkilerimizde daima keskin bir bıçağın üzeri'nde yürürüz. Bu güvensizliklerimiz bizi bu karanlık kuytulara, daha fazla bağımlı kılmaktadır. Bir süre sonra, yaşadığımız sıkıntılar bize zevk vermeye başlar. Artık, hep o karanlık odalar'da uyumak isteriz. Kendimizi, ışığa ve sevginin arındırıcı gücüne kapatırız.
Her odamızın, temiz ve aydınlık olması için, yaşadığımız kısır döngülerden korku ve güvensizliklerden kurtulmamız gerekir. Bunun yolu ise, kendimizi diğer insanlara cesurca ifade etmekten geçer...
Önerilen Yorumlar
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.